carry on - Turkish English Dictionary

carry on

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "carry on" in Turkish English Dictionary : 38 result(s)

English Turkish
General
carry on v. devam etmek
So there is no point in carrying on as if every ship were going to disappear.
Yani her gemi yok olacakmış gibi devam etmenin bir anlamı yok.

More Sentences
carry on v. işi sürdürmek
He decided to stay and carry on his father's business.
Kalmaya ve babasının işini sürdürmeye karar verdi.

More Sentences
carry on v. sürdürmek
The second benefit has been the work carried on by the committee.
İkinci fayda ise komite tarafından sürdürülen çalışmalar olmuştur.

More Sentences
carry on v. peşini bırakmamak
He has decided to carry on the work.
İşin peşini bırakmamaya karar verdi.

More Sentences
carry on v. devam ettirmek
I am happy to see that has carried on and followed the evolution of these issues.
Bunun devam ettiğini ve bu konuların gelişimini takip ettiğini görmekten mutluluk duyuyorum.

More Sentences
carry on v. sürmek
Article 1 prescribes that the procedure should be carried on in a spirit of cooperation.
Madde 1, prosedürün iş birliği ruhu içinde yürütülmesi gerektiğini öne sürmektedir.

More Sentences
carry on v. ilişkisi olmak
carry on v. şamata etmek
carry on v. kırıştırmak
carry on v. aşırı bir şekilde davranmak
carry on v. kızgınlıktan bağırıp çağırmak
carry on v. sızlanıp durmak
carry on v. korte etmek
carry on v. oynaşmak
carry on v. düşüp kalkmak
carry on v. yürütmek
carry on v. varlığını sürdürmek
carry on v. yapmak
Phrasals
carry on v. meşgul olmak
carry on v. telaş veya kargaşaya neden olmak
carry on v. coşkusunu göstermek
carry on v. uygunsuz davranmak
carry on v. işletmek
carry on v. saçma sapan davranmak
carry on v. engellere rağmen devam etmek
carry on v. yelkeni mümkün olan en fazla derecede açmak
carry on v. kudurmak
carry on v. bağırıp çağırmak
carry on v. taşkınlık yapmak
carry on v. gürültü patırtı etmek
carry on v. flört etmek
carry on v. kırıştırmak
carry on v. kur yapmak
Idioms
carry on v. homurdanmak
carry on v. hoşnutsuzluğunu belirtmek
carry on v. kıyameti koparmak
carry on v. mızmızlanmak
Transportation
carry on adj. yolcu tarafından kabine alınmış (bagaj)

Meanings of "carry on" with other terms in English Turkish Dictionary : 101 result(s)

English Turkish
General
carry-on baggage n. el bagajı
This is all my carry-on baggage.
Bunların hepsi el bagajım.

More Sentences
carry on with v. devam etmek
This also means that we must carry on with the Structural Fund policy.
Bu aynı zamanda Yapısal Fon politikasına devam etmemiz gerektiği anlamına da gelmektedir.

More Sentences
Phrasals
carry on with (something) v. (bir şeyi) sürdürmek
Rather than carry on with this policy, we should get serious about one that is integrated.
Bu politikayı sürdürmek yerine, entegre bir politika üzerinde ciddiyetle durmalıyız.

More Sentences
Aeronautic
carry-on luggage n. el bagajı
Tom has a lot of carry-on luggage.
Tom'un bir sürü el bagajı var.

More Sentences
General
carry-on [brit] n. uygunsuz davranış
carry-on [brit] n. aptalca davranış
carry-on [brit] n. sıradışı davranış
carry-on [brit] n. ahlaksız davranış
carry on with v. aşna fişne olmak
carry on with v. korte etmek
carry on with v. ile ilişkisi olmak
carry on with v. gayrimeşru bir ilişki içinde olmak
carry on with v. düşüp kalkmak
carry on with v. oynaşmak
carry on with v. kırıştırmak
carry on with success v. başarı ile sürdürmek
carry on with v. ilişkisi olmak
carry on the path of v. yola devam etmek
carry on a work v. çalışma sürdürmek
carry on works or studies v. çalışmalar yapmak
carry on a work or a study v. çalışmada bulunmak
carry on a study v. çalışma sürdürmek
carry on a work or a study v. çalışma yürütmek
carry on successfully v. başarı ile sürdürmek
carry on the tradition v. geleneği sürdürmek
carry on a task v. görev yürütmek
carry on the spirit v. ruhunu yaşatmak
carry on a business v. faaliyet göstermek
carry on one's studies v. çalışmalarını sürdürmek
carry on one's works v. çalışmalarını sürdürmek
carry on the activities v. faaliyetlerini sürdürmek
carry on the activity v. faaliyet sürdürmek
carry on the activities v. faaliyetleri sürdürmek
carry on/continue one's operations v. operasyonlarını sürdürmek
carry gun on plane v. uçakta silah taşımak
carry on a tradition v. bir geleneği sürdürmek
carry on business v. iş yapmak
Phrasals
carry something on v. araca koymak/yerleştirmek
cannot carry on without someone or something v. (birisi veya bir şey) olmadan yapamamak
carry on with (someone) v. (biriyle) kudurmak
carry on with (someone) v. (biriyle) gürültü patırtı etmek
carry on with (someone) v. (biriyle) taşkınlık yapmak
carry on with (someone) v. (biriyle) ilişkisi olmak
carry on with (someone) v. (biriyle) kırıştırmak
carry on with (someone) v. (biriyle) flört etmek
carry on with (someone) v. (birine) kur yapmak
carry on with (something) v. (bir şeye) devam etmek
carry on with (something) v. (bir şeyi) devam ettirmek
carry on without v. -siz devam etmek
carry on without v. olmadan yapmak
carry on without v. -siz yapmak
carry on without (someone or something) v. (biri/bir şey) olmadan devam etmek
carry on without (someone or something) v. (biri olmadan/bir şeysiz) devam etmek
carry through on (something) v. (bir şeyi) söz verildiği/planlandığı/istendiği gibi devam ettirmek
carry through on (something) v. (bir şeyi) söz verildiği/planlandığı/istendiği gibi sürdürmek
carry through on (something) v. (bir şeyi) söz verildiği/planlandığı/istendiği gibi yapmak
carry through on (something) v. (bir şeyi) söz verildiği/planlandığı/istendiği gibi yerine getirmek
Phrases
keep calm and carry on expr. sakin olun ve ortalığı velveleye vermeyin
Colloquial
a carry-on bag n. küçük el çantası
carry-on n. el bagajı olabilecek
carry-on [uk] n. telaş
carry-on [uk] n. kargaşa
carry-on n. uçağın içine alınabilen
carry-on n. elde taşınabilen
carry on somehow v. bir şekilde idare etmek
carry on somehow v. bir şekilde geçinip gitmek
carry on somehow v. bir şekilde dayanmak
carry on somehow v. bir şekilde devam etmek
carry on somehow v. bir şekilde ayakta kalmak
Idioms
carry the weight of the world on one's shoulders v. dünyanın yükünü omuzlarında taşımak
carry on with someone v. mercimeği fırına vermek
carry something on someone's shoulders v. sorumluluğu/suçu başkasına yüklemek
carry something on someone's shoulders v. sorumluluğu/suçu başkasının omzuna yüklemek
carry the weight of the world on shoulders v. dünyanın yükünü omuzlarında taşımak
carry the weight of the world on your shoulders v. dünyanın yükünü omuzlarında taşımak
Speaking
we can't carry on without you expr. sensiz yapamayız
we can't carry on without you expr. sensiz yapamıyoruz
Trade/Economic
carry on a business v. iş yürütmek
carry on a business v. iş yapmak
carry on the business(es) v. işleri yürütmek
carry on business v. iş yapmak
carry on the business(es) v. iş yürütmek
Law
carry on a lawsuit v. davacı olmak
carry on a law-suit v. davacı olmak
Transportation
carry-on n. otobüs, tren veya uçakta yolcunun elde taşıyabileceği büyüklükte çanta, valiz vb.
carry-on n. kabin bagajı
carry-on n. el bagajı
carry-on n. kabin bagajı
carry-on n. el bagajı
carry-on adj. otobüs, tren veya uçakta yolcunun elde taşıyabileceği büyüklükte
carry-on adj. kabin boy
Aeronautic
carry on luggage n. bagaj
carry-on baggage n. el bagajı
carry-on luggage n. kabin bagajı
carry-on luggage n. kabin çantası
carry-on baggage n. kabin bagajı
carry-on baggage n. kabin çantası
Environment
carry out studies on prevention of noise pollution v. gürültü kirliliğini önleyici çalışmalar yapmak
Slang
carry a chinaman on (one's) back [us] v. uyuşturucu bağımlılığından mustarip olmak
carry a chinaman on (one's) back [us] v. uyuşturucu bağımlılığı (birinin) sırtına yük olmak
carry a chinaman on (one's) back [us] v. uyuşturucu mağduru olmak