earlier - Turkish English Dictionary

earlier

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "earlier" in Turkish English Dictionary : 11 result(s)

English Turkish
General
earlier adj. eski
With Microsoft Office documents, versions 2003 or earlier, when you save a file with a password, hackers can break that password in seconds.
Kaydederken şifrelediğiniz 2003 ve daha eski sürüm Microsoft Office belgelerinin şifresini hackerlar saniyeler içinde kırabiliyor.

More Sentences
earlier adj. önce
I came earlier than her.
Ben ondan önce geldim.

More Sentences
earlier adj. önceki
His latest musical pieces are just variants of his earlier work.
Son müzikal parçaları önceki çalışmalarının varyantları.

More Sentences
earlier adv. daha evvel
Tom wanted to do that earlier.
Tom bunu daha evvelden yapmak istedi.

More Sentences
earlier adv. erken
That will mean that producers will get their premiums even earlier.
Bu, üreticilerin primlerini daha da erken alacağı anlamına gelecektir.

More Sentences
earlier adv. daha erken
I would ask the Commission in each individual case to involve Parliament at an earlier stage.
Komisyon'dan her bir vaka için Parlamento'yu daha erken bir aşamada sürece dahil etmesini rica ediyorum.

More Sentences
earlier adv. daha öncesinde
In reply to your second question, as I said earlier, the European Union cannot solve this problem alone.
İkinci sorunuza cevaben, daha önce de söylediğim gibi, Avrupa Birliği bu sorunu tek başına çözemez.

More Sentences
earlier adv. daha önce
To avoid repeating myself, I refer you to my earlier speeches.
Tekrardan kaçınmak için sizi daha önceki konuşmalarıma yönlendiriyorum.

More Sentences
earlier adj. sabık
earlier adv. peşin
earlier adv. evvel

Meanings of "earlier" with other terms in English Turkish Dictionary : 62 result(s)

English Turkish
General
much earlier adv. çok daha önce
Europe should naturally have organised this internal rail market much earlier.
Avrupa'nın doğal olarak bu iç demiryolu pazarını çok daha önce organize etmiş olması gerekirdi.

More Sentences
Phrases
earlier today adv. bugünün erken saatlerinde
As President Chirac said earlier today, it could even be termed a confederation.
Cumhurbaşkanı Chirac'ın bugün erken saatlerde söylediği gibi, bu bir konfederasyon olarak bile adlandırılabilir.

More Sentences
earlier times expr. eski zamanlarda
We’ve all heard of outdated laws that remain on the books from earlier times, many of which are good for a few laughs.
Hepimiz eski zamanlardan kalan modası geçmiş yasaları duymuşuzdur, birçoğu birkaç kahkaha için iyidir.

More Sentences
Colloquial
earlier on expr. öncesinde
Mr Fiori said earlier on that it is not what we want to do, it is what is appropriate in the circumstances.
Sayın Fiori daha önce, ne yapmak istediğimizin değil, koşullara uygun olanın ne olduğunun önemli olduğunu söylemişti.

More Sentences
General
one's earlier works n. birinin ilk çalışmaları/eserleri
apply an earlier date v. öne almak
apply an earlier date v. öne çekmek
apply an earlier date v. geriye dönük tarihlendirmek
schedule to an earlier time v. erken bir tarihe almak
move to an earlier time v. erkene almak
move to an earlier time v. erken bir tarihe almak
amend to an earlier time v. erkene almak
amend to an earlier time v. erken bir tarihe almak
schedule to an earlier time v. erkene almak
reschedule a meeting or event for an earlier time v. erken tarihe almak
move something to an earlier time v. erkene almak
move something to an earlier time v. erken tarihe almak
move something to an earlier time v. erken bir tarihe almak
reschedule a meeting or event for an earlier time v. erken bir tarihe almak
reschedule a meeting or event for an earlier time v. erkene almak
die earlier than v. önce ölmek
die earlier than v. daha önce ölmek
die earlier than v. birinden önce ölmek
reset to an earlier time v. erkene çekmek
move to an earlier time v. erkene çekmek
take up one’s post a week earlier than expected v. görevine beklenenden bir hafta önce başlamak
get an earlier flight v. daha erken saate bir uçuş bulmak
find an earlier flight v. daha erken saate bir uçuş bulmak
move something to an earlier time v. tarihini öne çekmek
move something to an earlier time v. tarihini öne almak
move something to an earlier time v. tarihi öne almak
move something to an earlier time v. tarihi öne çekmek
discussed earlier adj. daha önce tartışılmış
discussed earlier adj. önceden ele alınmış
in earlier adv. başlarda
earlier this month adv. bu ayın başları
no earlier than prep. -den daha erken olmamak üzere
Phrases
election called earlier than expected n. erken seçim
election earlier than expected n. erken seçim
earlier today expr. bugün erken saatlerde
as noted earlier expr. daha önce belirtildiği gibi
as it is (has been) mentioned earlier/before expr. daha önceden bahsedildiği üzere
earlier in the week expr. hafta başında
earlier times expr. eskiden
in the earlier stages expr. ilk zamanlar
decades earlier expr. on yıllar önce
Colloquial
earlier this evening expr. bu akşam erken saatlerde
earlier in the week expr. hafta başındaki
earlier in the day expr. günün daha erken saatlerinde
Speaking
some years earlier expr. birkaç yıl önce
we spoke on the phone earlier expr. daha önce telefonda konuşmuştuk
it's earlier than I thought expr. düşündüğümden daha erkenmiş
you showed me earlier expr. daha önce göstermiştin
why didn't you tell me about this earlier? expr. neden bundan daha önce bahsetmedin?
why didn't you tell me about this earlier? expr. neden bunu bana daha önce anlatmadın?
I wrote to you earlier expr. size daha önce yazmıştım
Trade/Economic
earlier application is encouraged n. erken uygulama teşviği
earlier death n. görev süresini doldurmadan önce ölme
earlier application is encouraged expr. erken uygulama teşvik edilir
Law
an earlier parole hearing n. erken bir şartlı tahliye duruşması
Politics
the earlier english romantics n. ingiliz romantikleri
Abbreviation
net (not earlier than) adv. -den daha erken değil