English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | earlier adj. | eski | ||
With Microsoft Office documents, versions 2003 or earlier, when you save a file with a password, hackers can break that password in seconds. Kaydederken şifrelediğiniz 2003 ve daha eski sürüm Microsoft Office belgelerinin şifresini hackerlar saniyeler içinde kırabiliyor. More Sentences |
||||
General | earlier adj. | önce | ||
I came earlier than her. Ben ondan önce geldim. More Sentences |
||||
General | earlier adj. | önceki | ||
His latest musical pieces are just variants of his earlier work. Son müzikal parçaları önceki çalışmalarının varyantları. More Sentences |
||||
General | earlier adv. | daha evvel | ||
Tom wanted to do that earlier. Tom bunu daha evvelden yapmak istedi. More Sentences |
||||
General | earlier adv. | erken | ||
That will mean that producers will get their premiums even earlier. Bu, üreticilerin primlerini daha da erken alacağı anlamına gelecektir. More Sentences |
||||
General | earlier adv. | daha erken | ||
I would ask the Commission in each individual case to involve Parliament at an earlier stage. Komisyon'dan her bir vaka için Parlamento'yu daha erken bir aşamada sürece dahil etmesini rica ediyorum. More Sentences |
||||
General | earlier adv. | daha öncesinde | ||
In reply to your second question, as I said earlier, the European Union cannot solve this problem alone. İkinci sorunuza cevaben, daha önce de söylediğim gibi, Avrupa Birliği bu sorunu tek başına çözemez. More Sentences |
||||
General | earlier adv. | daha önce | ||
To avoid repeating myself, I refer you to my earlier speeches. Tekrardan kaçınmak için sizi daha önceki konuşmalarıma yönlendiriyorum. More Sentences |
||||
General | earlier adj. | sabık | ||
General | earlier adv. | peşin | ||
General | earlier adv. | evvel |