fırlamak - Turkish English Dictionary

fırlamak

Meanings of "fırlamak" in English Turkish Dictionary : 71 result(s)

Turkish English
General
fırlamak rush out v.
The alarm rang and everyone rushed out.
Alarm çaldı ve herkes dışarı fırladı.

More Sentences
fırlamak jump v.
Thomas jumped up, as if his friend were a ghost.
Onun arkadaşı sanki bir hayaletmiş gibi Thomas ayağa fırladı.

More Sentences
fırlamak bolt v.
The horse took fright and bolted.
At ürküp fırladı.

More Sentences
fırlamak tear v.
He tore out of the house.
O, evden dışarı fırladı.

More Sentences
fırlamak bounce v.
The ball bounced up high.
Top yükseğe fırladı.

More Sentences
fırlamak leap v.
A fish leaped out of the water.
Bir balık suyun dışına fırladı.

More Sentences
fırlamak spring v.
Jill sprung out of the chair and ran to the phone.
Jill sandalyeden fırlayarak telefona koştu.

More Sentences
fırlamak shoot v.
As soon as the dog heard his master's voice, off he ran like a shot.
Köpek, sahibinin sesini duyar duymaz, bir ok gibi fırladı.

More Sentences
fırlamak fling v.
A baby was flung out of its mother's arms when a plane hit severe turbulence while commencing its descent prior to landing.
Bir uçak inişten önce alçalmaya başlarken şiddetli türbülansa girdiğinde bir bebek annesinin kollarından fırladı.

More Sentences
fırlamak skyrocket v.
Home prices have skyrocketed in the last ten years.
Son on yılda ev fiyatları fırladı.

More Sentences
fırlamak leap up v.
Tom Thumb leaped up, took a big bite from the first plate, and broke his tooth.
Parmak Çocuk ayağa fırladı, ilk tabaktan büyük bir ısırık aldı ve dişini kırdı.

More Sentences
fırlamak dash v.
Tom dashed out of the room.
Tom odadan dışarı fırladı.

More Sentences
fırlamak make a dash v.
After the rain had let up a bit, we made a dash for the car.
Yağmur biraz dindikten sonra arabaya doğru fırladık.

More Sentences
fırlamak start v.
You'll have to start at once.
Hemen fırlamak zorundasın.

More Sentences
fırlamak spring v.
Tom sprang out of bed, threw on some clothes, ate breakfast and was out of the door within ten minutes.
Tom yataktan fırladı, üzerine bir şeyler giydi, kahvaltısını yaptı ve on dakika içinde kapıdan çıktı.

More Sentences
fırlamak stand out v.
fırlamak hurtle v.
fırlamak hurl oneself v.
fırlamak dart v.
fırlamak glint v.
fırlamak fly out v.
fırlamak stick out v.
fırlamak shoot ahead v.
fırlamak break v.
fırlamak shoot off v.
fırlamak bound v.
fırlamak fly v.
fırlamak whisk v.
fırlamak shoot up v.
fırlamak pop out v.
fırlamak flounce v.
fırlamak boom v.
fırlamak rocket v.
fırlamak steepen v.
fırlamak fly off v.
fırlamak burst v.
fırlamak go v.
fırlamak flirt v.
fırlamak zoom v.
fırlamak start up v.
fırlamak protrude v.
fırlamak dodge v.
fırlamak dash off v.
fırlamak shoot out v.
fırlamak whip v.
fırlamak soar v.
fırlamak high-tail v.
fırlamak run up v.
fırlamak jackrabbit v.
fırlamak yeet v.
fırlamak rip v.
fırlamak pop v.
fırlamak sally v.
fırlamak outshoot v.
fırlamak strike v.
Phrasals
fırlamak fly out v.
fırlamak blow up v.
fırlamak go up v.
fırlamak burst out v.
fırlamak burst out (of something) v.
fırlamak dart out v.
fırlamak break away v.
fırlamak draw up v.
fırlamak stick up v.
fırlamak rocket up v.
fırlamak come out v.
Colloquial
fırlamak make a bolt for v.
fırlamak bump up v.
Idioms
fırlamak draw (oneself) up v.
Technical
fırlamak jerk v.
Archaic
fırlamak outgrow v.

Meanings of "fırlamak" with other terms in English Turkish Dictionary : 111 result(s)

Turkish English
General
dışarı fırlamak leap out v.
Tom leapt out of bed.
Tom yataktan dışarı fırladı.

More Sentences
Phrasals
dışarı fırlamak jump out v.
Tom jumped out of bed and ran to the window.
Tom yataktan dışarıya fırladı ve pencereye doğru koştu.

More Sentences
(bir şeyden/bir yerden) dışarı fırlamak rush out of (something or some place) v.
As soon as he heard the crash, he rushed out of the house.
Kazayı duyar duymaz evden dışarı fırladı.

More Sentences
General
dışarıya fırlamak sally forth v.
yataktan fırlamak tumble out of bed v.
öne fırlamak shin v.
ayağa fırlamak spring to one's feet v.
dışarı fırlamak sally v.
gözleri yuvalarından fırlamak smolder v.
ayağa fırlamak jump to one's feet v.
yay gibi fırlamak spring v.
öfke ile fırlamak flounce v.
ok gibi fırlamak dart v.
dışarıya fırlamak sally out v.
kapıya fırlamak spring towards the door v.
fırlamak (fiyatlar vb) soar v.
fırlamak (fiyat) jump v.
fırlamak (fiyat) soar v.
fırlamak (fiyatlar) soar v.
(roket) uzaya fırlamak blast off v.
öfkeyle fırlamak flounce v.
dışarı fırlamak protrude v.
üzerine fırlamak fly at v.
zıpkın gibi fırlamak spear up v.
ok gibi fırlamak spear up v.
mantar gibi fırlamak pop up like a cork v.
şekeri fırlamak one's (blood) sugar (level) go up (to the roof)/increases (dramatically) v.
şekeri fırlamak a person's blood sugar level rocket up/shoot up v.
gözleri yuvalarından fırlamak smoulder v.
birden fırlamak kite v.
yukarıya fırlamak updive v.
yukarı fırlamak (fiyatlar, sayılar) upsoar v.
kararsızlık veya sabırsızlıkla fırlamak wince v.
(av köpeği, avı bulmak için bulunduğu yerden) hızla fırlamak break v.
öfkeyle fırlamak huff v.
birden fırlamak chop [obsolete] v.
ayağa fırlamak cock v.
ok gibi fırlamak drive v.
(özellikle gözler) yerinden fırlamak pop v.
yukarı fırlamak flurr v.
(pusudan) dışarı fırlamak outleap v.
ok gibi fırlamak skive [dialect] v.
aniden fırlamak squirt v.
ok gibi fırlamak squirt v.
(ok) birden fırlamak start v.
dışarı fırlamak stick v.
ok gibi fırlamak strike v.
Phrasals
karnı/göbeği (giysiden) fırlamak burst out v.
karnı/göbeği (giysiden) fırlamak burst out (of something) v.
dışarı fırlamak charge off v.
bir şeyden kopup fırlamak spin off v.
dışarı fırlamak sweep off v.
(bir yerden) fırlamak pop out (of something) v.
yerinden fırlamak draw up v.
dışarı fırlamak stick up v.
aradan fırlamak stick up v.
(bir yerden) saldırmak, fırlamak, sıçramak strike from (something) v.
(bir şeyin/yerin) içine fırlamak rocket into (something or some place) v.
(bir şeye/yere) fırlamak rocket into (something or some place) v.
füze gibi (bir şeye/yere) fırlamak rocket into (something or some place) v.
roket gibi (bir şeye/yere) fırlamak rocket into (something or some place) v.
(bir konuma/sıralamaya/duruma) fırlamak rocket into (something or some place) v.
(bir konuma/sıralamaya/duruma) fırlamak rocket to (something or some place) v.
gökyüzüne/uzaya fırlamak rocket into something v.
hızla bir yere fırlamak rocket into something v.
gökyüzüne/uzaya fırlamak rocket to something v.
hızla bir yere fırlamak rocket to something v.
(bir konuma/sıralamaya/duruma) fırlamak skyrocket into (something or some place) v.
(bir konuma/sıralamaya/duruma) fırlamak skyrocket to (something or some place) v.
(birine/bir şeye) doğru fırlamak break for (someone or something) v.
dışarı fırlamak bulge out v.
(birine/bir şeye) doğru fırlamak/koşmak cut out for (someone or something) v.
(bir şeyden birine/bir şeye doğru) hızla çıkmak/fırlamak dart out (of something) (at someone or something) v.
(bir şeyden birine/bir şeye doğru) fırlamak dart out (of something) (at someone or something) v.
(bir şeyden birine/bir şeye doğru) ok gibi fırlamak/çıkmak dart out (of something) (at someone or something) v.
(bir şeyden/bir yerden) fırlamak poke out of (something) v.
-den fırlamak pop out of v.
(birinden/bir şeyden) dışarı fırlamak protrude from (someone or something) v.
(bir şeyden) fırlamak push out of (something) v.
içine fırlamak rocket into v.
-e fırlamak rocket into v.
-e fırlamak rocket to v.
-den dışarı fırlamak rush out of v.
-den dışarı fırlamak stalk out of v.
(bir yerden) dışarı fırlamak stalk out of (some place) v.
dışarı fırlamak surge out v.
(bir şeyden/bir yerden) dışarı fırlamak tumble out (of something or some place) v.
Colloquial
paldır küldür fırlamak be off v.
ayağa fırlamak hop up v.
Idioms
aceleyle dışarı fırlamak dash out v.
gözleri yuvalarından fırlamak somebody's eyes are out on stalks v.
gözleri yuvalarından fırlamak somebody's eyes are popping out of their head v.
yerinden fırlamak leap up v.
yerinden fırlamak draw (oneself) up v.
ayaklarının üstüne fırlamak leap to (one's) feet v.
ayağa fırlamak leap to (one's) feet v.
gözleri yerinden/yuvalarından fırlamak (one's) eyes are popping out of (one's) head v.
gözleri yerinden/yuvalarından fırlamak (one's) eyes pop out of (one's) head v.
havaya fırlamak go flying v.
(birine/bir şeye) doğru fırlamak make a bolt for (someone or something) v.
bir şeye doğru fırlamak make a bolt for it/something v.
bir şeye doğru fırlamak make a dash for it/something v.
(birine/bir şeye) doğru fırlamak make a break for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) doğru fırlamak make a dash for (someone or something) v.
hızla yukarı fırlamak rise like a rocket v.
ayağa fırlamak spring to feet v.
gözleri yerinden/yuvalarından fırlamak your eyes nearly pop out of your head v.
ayağa fırlamak scramble to one's feet v.
Slang
gözleri yuvalarından fırlamak bug out v.
dışarı fırlamak bust out v.
içinden fırlamak bust out v.