English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | give away v. | sırrı dışarı vermek | ||
Why must you give away all of my secrets? Neden bütün sırlarımı dışarı vermek zorundasın? More Sentences |
||||
General | give away v. | hibe etmek | ||
I gave away my house. Evimi hibe ettim. More Sentences |
||||
General | give away v. | hediye olarak vermek | ||
I gave away the table because it does not fit in the living room. Oturma odasına uymadığı için masayı hediye olarak verdim. More Sentences |
||||
General | give away v. | hediye etmek | ||
I gave away my bike. Bisikletimi hediye ettim. More Sentences |
||||
General | give away v. | ele vermek | ||
Maybe they don't want to give away their positions. Belki de pozisyonlarını ele vermek istemiyorlar. More Sentences |
||||
General | give away v. | bağışlamak | ||
The charity is named after a man who gave away some two billion yen. Hayır kurumuna, yaklaşık iki milyar yen bağışlayan bir adamın adı verildi. More Sentences |
||||
General | give away v. | vermek | ||
Now, anyone who loves to cook needs to pay attention because today we are giving away all our trade secrets. Şimdi, yemek yapmayı seven herkes dikkatli dinlesin çünkü bugün tüm meslek sırlarımızı vereceğiz. More Sentences |
||||
General | give away v. | hibe vermek | ||
The charity is named after a man who gave away some two billion yen. Hayır kuruluşu adını birkaç milyar yen hibe veren bir adamdan alıyor. More Sentences |
||||
General | give away v. | bağış yapmak | ||
General | give away v. | sırrını açıklamak | ||
General | give away v. | armağan etmek | ||
General | give away v. | açığa vurmak | ||
General | give away v. | kendini bırakmak | ||
General | give away v. | fiziksel kuvvete veya baskıya teslim olmak | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | give away v. | aldatmak | ||
Phrasals | give away v. | ihanet etmek | ||
Phrasals | give away v. | aşikar etmek | ||
Phrasals | give away v. | handikaplı olarak yarışarak karşıdakine avantaj vermek | ||
Phrasals | give away v. | aptalcasına kaçırmak | ||
Phrasals | give away v. | gelini damada vermek | ||
Phrasals | give away v. | elden çıkartmak | ||
Phrasals | give away v. | geçmesine izin vermek | ||
Phrasals | give away v. | gelinin elini damada vermek | ||
Phrasals | give away v. | kızı vermek | ||
Phrasals | give away v. | yakalayamamak | ||
Phrasals | give away v. | yok pahasına satmak | ||
Phrasals | give away v. | (fırsat/şans) elden kaçırmak | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | give away n. | promosyon amacıyla verilen hediye |