Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | kararlaştırmak | determine v. | ||
We haven't been able to determine that. Biz onu henüz kararlaştırmadık. More Sentences |
||||
General | ||||
General | kararlaştırmak | appoint v. | ||
Because of the storm, we weren't able to arrive at the appointed time. Fırtınadan dolayı, kararlaştırılan zamanda varamadık. More Sentences |
||||
General | kararlaştırmak | decide v. | ||
But even with those adjustments, we shall not exceed the ceiling decided in Berlin in 1999. Ancak bu ayarlamalarla bile 1999 yılında Berlin'de kararlaştırılan tavanı aşmamalıyız. More Sentences |
||||
General | kararlaştırmak | settle v. | ||
We settled the date for the wedding. Düğün tarihini kararlaştırdık. More Sentences |
||||
General | kararlaştırmak | agree on v. | ||
We never seem to be able to agree on anything. Her şeyi kararlaştırabilecek gibi görünmüyoruz. More Sentences |
||||
General | kararlaştırmak | set v. | ||
So, did you set a date for the wedding? Peki, düğün için bir tarih kararlaştırdınız mı? More Sentences |
||||
General | kararlaştırmak | strike v. | ||
Something that strikes me as also especially important is the committee of market participants, which we decided on. Bana göre özellikle önemli olan bir husus da kararlaştırdığımız piyasa katılımcıları komitesidir. More Sentences |
||||
General | kararlaştırmak | agree v. | ||
We know that imports into the Community have tariff concessions which have been agreed by the Council of Ministers. Topluluğa yapılan ithalatta, Bakanlar Konseyi tarafından kararlaştırılan tarife tavizleri olduğunu biliyoruz. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | kararlaştırmak | agree v. | ||
Even if the others do not go ahead, are we prepared to continue the course agreed at Gothenburg, which I support? Diğerleri devam etmese bile Göteborg'da kararlaştırılan ve benim de desteklediğim rotayı sürdürmeye hazır mıyız? More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | kararlaştırmak | settle v. | ||
Let us allow far greater flexibility than the negotiations have settled on. Müzakerelerin kararlaştırdığından çok daha fazla esnekliğe izin verelim. More Sentences |
||||
General | ||||
General | kararlaştırmak | fix up on v. | ||
General | kararlaştırmak | resolve v. | ||
General | kararlaştırmak | determine v. | ||
General | kararlaştırmak | assign v. | ||
General | kararlaştırmak | fix on v. | ||
General | kararlaştırmak | arrange v. | ||
General | kararlaştırmak | fix v. | ||
General | kararlaştırmak | concert v. | ||
General | kararlaştırmak | slate v. | ||
General | kararlaştırmak | fix upon v. | ||
General | kararlaştırmak | agree upon v. | ||
General | kararlaştırmak | addeem [obsolete] v. | ||
General | kararlaştırmak | addoom [obsolete] v. | ||
General | kararlaştırmak | affeer v. | ||
General | kararlaştırmak | will v. | ||
General | kararlaştırmak | bethink v. | ||
General | kararlaştırmak | condescend [obsolete] v. | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | kararlaştırmak | stand together v. | ||
Phrasals | kararlaştırmak | nail down v. | ||
Phrasals | kararlaştırmak | fix up v. | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | kararlaştırmak | assign v. | ||
Law | ||||
Law | kararlaştırmak | adjudicate v. | ||
Law | kararlaştırmak | fix v. | ||
Law | kararlaştırmak | pass v. |