law - Turkish English Dictionary

law

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "law" in Turkish English Dictionary : 48 result(s)

English Turkish
Common Usage
law n. yasa
This is an inalienable right not only guaranteed in law but also defended in practice.
Bu sadece yasalarla güvence altına alınmış değil, aynı zamanda uygulamada da savunulan devredilemez bir haktır.

More Sentences
law n. hukuk
That does not help European law to be clear, simple or comprehensible.
Bu, Avrupa hukukunun açık, basit ya da anlaşılır olmasına yardımcı olmaz.

More Sentences
law n. kanun
The solution is regulation by the law.
Çözüm, kanunla düzenleme yapmaktır.

More Sentences
General
law n. hukuk
I did so because local authorities in regions play a vital role in implementing European law.
Bunu yaptım çünkü bölgelerdeki yerel makamlar Avrupa hukukunun uygulanmasında hayati bir rol oynamaktadır.

More Sentences
law n. kural
It therefore breaks the law - if I may put it that way - by flouting the rules that we have laid down several times.
Dolayısıyla bu durum, daha önce defalarca ortaya koyduğumuz kuralların çiğnenmesi anlamına gelmektedir.

More Sentences
law n. kanun
The Constitutional Treaty must make a clear distinction between laws and implementing regulations.
Anayasal Antlaşma, kanunlar ve uygulama yönetmelikleri arasında net bir ayrım yapmalıdır.

More Sentences
Trade/Economic
law n. hukuk
You sometimes hear that recourse to the law is a sign of weakness.
Bazen hukuka başvurmanın bir zayıflık işareti olduğunu duyuyorsunuz.

More Sentences
law n. kanun
We must pass this report into law and thus save lives.
Bu raporu kanun haline getirmeli ve böylece hayat kurtarmalıyız.

More Sentences
Law
law n. hukuk
The law matters to us.
Hukuk bizim için önemlidir.

More Sentences
law n. kanun
Spammers do not abide by laws or regulations.
Dolandırıcı içerik yayanlar kanun veya yönetmeliklere uymazlar.

More Sentences
law n. kural
Even on the Upper East Side, the laws of physics dictate that "what goes up must come down."
Yukarı Doğu Yakası'nda bile "yükselen düşmek zorundadır" fizik kuralı hükmeder.

More Sentences
law n. yasa
We have before us today a wide-ranging revision of the law on medicinal products in Europe.
Bugün önümüzde Avrupa'da tıbbi ürünlere ilişkin yasanın geniş kapsamlı bir revizyonu bulunuyor.

More Sentences
Technical
law n. kanun
Can you even proclaim rights in earnest without enshrining them in law?
Hakları kanunla güvence altına almadan ciddi bir şekilde ilan edebilir misiniz?

More Sentences
law n. kural
People drive super fast and do not always adhere to traffic laws.
İnsanlar araba kullanırken çok hız yapıyor ve trafik kurallarına her zaman uymuyorlar.

More Sentences
law n. yasa
In short, the law has rights too.
Kısacası, yasanın da hakları vardır.

More Sentences
General
law n. usul
law n. adalet
law n. ilke
law n. töre
law n. tüze
law n. dava
law n. düstur
law n. nizam
law n. kaide
law n. kuram
law v. dava açmak
law v. dava etmek
law v. (hayvanın) pençesini sökmek
Colloquial
law n. adalet
Trade/Economic
law n. yöntem
Law
law n. düstur
law n. hukuk kuralı
law n. kaide
law n. nizam
law n. objektif hukuk
law n. hukuk ilmi
law n. düzen
law n. bir konudaki yasaların tamamı
law n. nizam
law n. yasal işlem
law n. yasaları uygulamakla yükümlü yetki birimi
Technical
law n. kaide
Religious
law n. dini emir
law n. allah'ın emri
law n. tanrı'nın emri
law n. incil'in kuralları
Sport
law n. yarışta bekleme süresi
law n. yarışta bekleme mesafesi

Meanings of "law" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
General
law of attraction n. çekim yasası
These days there is a lot of talk about the Law of Attraction, but I don't think such a thing exists.
Bugünlerde Çekim Yasası hakkında çok konuşuluyor ama ben böyle bir şeyin var olduğunu sanmıyorum.

More Sentences
law firms n. hukuk firmaları
Sami started working for a law firm.
Sami bir hukuk firmasında çalışmaya başladı.

More Sentences
draft law n. kanun tasarısı
In the committees, the Members discuss draft laws based on outdated drafts.
Komitelerde Üyeler, güncelliğini yitirmiş taslaklara dayanan kanun tasarılarını tartışmaktadır.

More Sentences
humanitarian law n. insancıl hukuk
There is no doubt that this is taking place in violation of humanitarian law and military law, which we cannot ignore.
Hiç şüphe yok ki bu durum insancıl hukukun ve askeri hukukun ihlali anlamına gelmektedir ve bunu görmezden gelemeyiz.

More Sentences
basic law n. temel yasa
Will we have a single basic law for takeovers or will we let the chaos continue?
Devralmalar için tek bir temel yasamız olacak mı yoksa kaosun devam etmesine izin mi vereceğiz?

More Sentences
law of motion n. hareket yasası
F = ma is Newton's second law of motion.
F = ma Newton'un ikinci hareket yasasıdır.

More Sentences
international law n. uluslararası hukuk
The problem today is knowing whether we are capable of imposing international law.
Bugünkü sorun, uluslararası hukuku uygulayıp uygulayamayacağımızı bilmektir.

More Sentences
family law n. aile hukuku
A significant number of these projects have focused on family law.
Bu projelerin önemli bir kısmı aile hukukuna odaklanmıştır.

More Sentences
martial law n. sıkıyönetim
This condemnation was not sufficient, as martial law has just been extended for six months.
Sıkıyönetimin altı ay süreyle uzatılmış olması nedeniyle bu kınama yeterli olmamıştır.

More Sentences
environmental law n. çevre hukuku
The increasing awareness of the possibility of infringement of environmental law is another instance.
Çevre hukukunun ihlali olasılığına ilişkin artan farkındalık da bir başka örnektir.

More Sentences
law of nature n. doğa kanunu
This is a divine law and a law of nature.
Bu ilahi bir yasa ve bir doğa kanunudur.

More Sentences
law libraries n. hukuk kütüphaneleri
He got a job at the Law Library.
Hukuk Kütüphanesi'nde iş buldu.

More Sentences
patent law n. patent hukuku
These patents highlight a technical question deriving from the field of patent law.
Bu patentler, patent hukuku alanından kaynaklanan teknik bir soruyu vurgulamaktadır.

More Sentences
basic law n. anayasa
Article 23 of the Basic Law, however, is a potential time bomb under all of this.
Ancak Anayasa'nın 23. Maddesi tüm bunların altında potansiyel bir saatli bombadır.

More Sentences
penal law n. ceza hukuku
This is one of the most complex issues in penal law.
Bu, ceza hukukundaki en karmaşık konulardan biridir.

More Sentences
islamic law n. islam hukuku
The punishment of the woman in question was based on Islamic law.
Söz konusu kadının cezalandırılması İslam hukukuna dayanıyordu.

More Sentences
law and politics n. hukuk ve politika
Law and politics are two different things.
Hukuk ve politika iki farklı şeydir.

More Sentences
constitutional law n. anayasa hukuku
The solemn proclamation must pave the way for binding European constitutional law.
Bu ciddi bildiri, bağlayıcı Avrupa anayasa hukukunun yolunu açmalıdır.

More Sentences
civil law n. medeni kanun
The police officer enforces civil law.
Polis memuru medeni kanunu uygular.

More Sentences
law and order n. kanun ve nizam
Taking military action or clamping down with law and order is not the way to respond.
Askeri müdahalede bulunmak ya da kanun ve nizamla bastırmak yanıt vermenin yolu değildir.

More Sentences
court of law n. mahkeme
We can back up these statements with a strong chain of evidence that could stand up in a court of law.
Bu ifadeleri mahkemede geçerli olabilecek güçlü bir kanıt zinciriyle destekleyebiliriz.

More Sentences
military law n. askeri hukuk
There is no doubt that this is taking place in violation of humanitarian law and military law, which we cannot ignore.
Hiç şüphe yok ki bu durum insancıl hukukun ve askeri hukukun ihlali anlamına gelmektedir ve bunu görmezden gelemeyiz.

More Sentences
insurance law n. sigorta hukuku
Insurance law is also complex in this case.
Sigorta hukuku da bu durumda karmaşıktır.

More Sentences
liability law n. sorumluluk hukuku
Do we want to mimic the Americans in our liability law?
Sorumluluk hukukumuzda Amerikalıları taklit etmek istiyor muyuz?

More Sentences
domestic law n. iç hukuk
My information is that the temporary work sector in the Netherlands has declined since their domestic law changed.
Benim bildiğim kadarıyla Hollanda'da geçici çalışma sektörü, iç hukukları değiştiğinden bu yana gerilemiştir.

More Sentences
national law n. ulusal yasa
It is all supposed to be transposed into national law in about 18 months' time.
Tüm bunların yaklaşık 18 ay içerisinde ulusal yasalara aktarılması gerekiyor.

More Sentences
criminal law n. ceza hukuku
We cannot resolve it simply through Interpol and more stringent criminal law.
Bunu sadece Interpol ve daha sıkı ceza hukuku ile çözemeyiz.

More Sentences
administrative law n. idari hukuk
We have asked for a Public Prosecutor's Office and criminal law, but we also need administrative law for the EU.
Bir Cumhuriyet Savcılığı ve ceza hukuku istedik, ancak AB için idari hukuka da ihtiyacımız var.

More Sentences
constitutional law n. anayasal hukuk
The challenge now is to preserve the unity of the whole territory of Côte d'Ivoire whilst respecting constitutional law.
Şimdiki zorluk, anayasal hukuka saygı gösterirken Fildişi Sahili'nin bütün topraklarının birliğini korumaktır.

More Sentences
sharia law n. şeriat kanunu
The latest reports of women having been stoned to death according to ancient sharia laws are utterly hair-raising.
Eski şeriat kanunlarına göre taşlanarak öldürülen kadınlarla ilgili son haberler tüyler ürpertici.

More Sentences
sharia law n. şeriat
This is an Islamic state, and yet a democracy; it has Sharia law, and yet a parliament.
Burası bir İslam devleti ama aynı zamanda bir demokrasi; şeriat hukuku var ama aynı zamanda bir parlamentosu da var.

More Sentences
law office n. hukuk bürosu
He passed the law examination and set up a law office.
Hukuk sınavını geçti ve bir hukuk bürosu kurdu.

More Sentences
federal law n. federal yasa
We are waiting for the US to decide against these Federal laws.
ABD'nin bu Federal yasalara karşı karar vermesini bekliyoruz.

More Sentences
physical law n. fiziksel yasa
The physical laws break down.
Fiziksel yasalar yıkılır.

More Sentences
german law n. alman yasası
This is the situation in thirteen of the fifteen Member States, and has recently also been incorporated into German law.
On beş Üye Devletin on üçünde durum budur ve yakın zamanda Alman yasalarına da dahil edilmiştir.

More Sentences
commercial law n. ticaret hukuku
Yet in matters concerning commercial law, the legislature knows how to be more stringent.
Ancak ticaret hukuku ile ilgili konularda yasama organı daha katı olmayı bilir.

More Sentences
brother-in-law n. kayın
Tom is my brother-in-law.
Tom kayınçom.

More Sentences
brother-in-law n. enişte
My brother-in-law and that company president are good people.
Eniştem ve o firma müdürü iyi insanlardır.

More Sentences
brother-in-law n. kayınbirader
My brother-in-law and that company president are good people.
Kayınbiraderim ve şirketin müdürü iyi insanlar.

More Sentences
father-in-law n. kayınbaba
Tom is Mary's father-in-law.
Tom Mary'nin kayınbabasıdır.

More Sentences
daughter-in-law n. gelin
The wife of your son is your daughter-in-law.
Oğlunun karısı senin gelinindir.

More Sentences
father-in-law n. kayınpeder
The father of my wife is my father-in-law.
Karımın babası benim kayınpederim.

More Sentences
father-in-law n. kaynata
I'm Tom's father-in-law.
Ben Tom'un kaynatasıyım.

More Sentences
sister-in-law n. baldız
Linda is Dan's sister-in-law.
Linda Dan'ın baldızı.

More Sentences
sister-in-law n. elti
Mary and Alice are sisters-in-law.
Mary ve Alice eltidir.

More Sentences
mother-in-law n. kayınvalide
My mother-in-law visited us for the weekend.
Kayınvalidem hafta sonu bizi ziyarete geldi.

More Sentences
sister-in-law n. görümce
How many sisters-in-law do you have?
Kaç görümcen var?

More Sentences
mother-in-law n. kaynana
Have you met Tom's mother-in-law?
Tom'un kaynanasıyla tanıştın mı?

More Sentences
son-in-law n. damat
Tom is Mary's son-in-law, isn't he?
Tom, Mary'nin damadı, değil mi?

More Sentences
civil law n. medeni hukuk
Let me begin with the area of civil law.
Medeni hukuk alanından başlayayım.

More Sentences
law-enforcement officers n. kolluk kuvvetleri
This situation contributes to maintaining a climate of impunity for law-enforcement officials.
Bu durum, kolluk kuvvetleri için cezasızlık ortamının sürdürülmesine katkıda bulunmaktadır.

More Sentences
parents-in-law n. kayınvalide ve kayınpeder
I hold my parents-in-law very dear; I visit them frequently in Japan and they come to visit me.
Kayınvalidem ve kayınpederimi çok severim; onları sık sık Japonya'da ziyaret ederim ve onlar da beni ziyarete gelirler.

More Sentences
field of law n. hukuk alanı
Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource.
Su hukuku, bir kaynak olarak suyun mülkiyeti, kontrolü ve kullanımı ile ilgilenen hukuk alanıdır.

More Sentences
law student n. hukuk öğrencisi
Tom is a law student, isn't he?
Tom hukuk öğrencisi, değil mi?

More Sentences
brother-in-law n. bacanak
Tom and John are brothers-in-law.
Tom ve John bacanaklar.

More Sentences
break the law v. suç işlemek
He knows how to break the law without being caught.
O, yakalanmadan nasıl suç işleyeceğini biliyor.

More Sentences
enforce the law v. kanunu uygulamak
I think the police should enforce the laws that are on the books.
Bence polis yürürlükteki kanunları uygulamalıdır.

More Sentences
(a law) be enacted v. yasa çıkmak
Laws to prevent computer crimes were enacted in the USA.
ABD'de bilgisayar suçlarını önlemek için yasalar çıkarıldı.

More Sentences
break the law v. kanunu çiğnemek
We've never broken the law.
Biz hiç kanunu çiğnemedik.

More Sentences
violate the law v. yasayı çiğnemek
He was accused of having violated the law.
Yasayı çiğnemiş olmakla suçlandı.

More Sentences
break the law v. yasayı çiğnemek
You're breaking the law.
Yasayı çiğniyorsun.

More Sentences
Common Usage
maritime law n. deniz hukuku
General
charles's law n. charles yasası
ottoman police law n. osmanlı polis teşkilatı nizamnamesi
law reform n. hukuk reformu
law and order n. yasa ve düzen
brother in law n. kayınbirader
law enforcement n. hukuk uygulaması
law on the prevention and prosecution of smuggling n. kaçakçılığın men ve takibine ilişkin kanun
statute law n. yazılı hukuk
common law n. örf ve adet hukuku
crown law n. ceza hukuku
social law n. sosyal hukuk
things law n. eşya hukuku
provisional law n. geçici kanun
social law n. sosyal güvenlik hukuku
international law n. devletlerarası hukuk
islamic law n. fıkıh
common law n. müşterek hukuk
law regulating official salaries n. barem kanunu
forestry law and legislation n. ormancılık hukuku ve mevzuatı
comparative law n. mukayeseli hukuk
maritime trade law n. deniz ticaret hukuku
law and state n. hukuk ve devlet
law of criminal procedure n. ceza muhakemeleri usul kanunu
unwritten law n. teamül hukuku
religious law and legislation n. dini hukuk ve mevzuat
humanitarian law n. insani hukuk
the law of gravitation n. çekim yasası
law court n. mahkeme
law and art n. hukuk ve sanat
public law n. amme hukuku
roman law n. roma hukuku
comparative law n. karşılaştırmalı hukuk
philosophy of law n. hukuk felsefesi
fishery law and legislation n. balıkçılık hukuku ve yasama
code of civil law n. medeni kanun
consuetudinary law n. teamül hukuku
cube root law n. küp kök kuralı
international law n. milletlerarası hukuk
forestry law and legislation n. orman hukuku ve mevzuatı
law and socialism n. hukuk ve sosyalizm
press law n. basın hukuku
law of intellectual property rights n. fikir ve sanat eserleri kanunu
verner's law n. verner kanunu
business law n. iş hukuku
law of equal areas n. eşit alanlar kanunu
air law n. hava hukuku
law of supply and demand n. arz talep kanunu
bankruptcy law n. iflas hukuku
remedial law n. usul hukuku
law and socialism n. hukuk ve sosyalızm
ideal law n. ideal hukuk
labor law n. iş kanunu
law on criminal execution n. ceza infaz hukuku
land law n. arazi hukuku
rule of law n. hukukun egemenliği
state of law n. hukuk devleti
ecclesiastical law n. kilise hukuku
cancellation law n. kısaltma yasası
contributions in natural law n. doğa yasalarında makaleler
law of things n. eşya hukuku
public interest law n. kamu yararı hukuku
customary law n. örfi hukuk
city planning and redevelopment law n. kent planlama ve kalkınma hukuku
law of war n. savaş hukuku
ottoman code of civil law n. mecelle
petroleum law and legislation n. petrol hukuku ve mevzuatı
law enforcement n. hukuki yaptırım
law of domestic relations n. aile hukuku
law of the sea n. deniz hukuku
lenz law n. lenz yasası
internal revenue law n. iç gelir hukuku
enforcement law n. icra hukuku
disaster relief law n. afetler kanunu
air law and legislation n. hava hukuku
naval law n. deniz hukuku
equality before the law n. hukukta eşitlik
land law n. toprak hukuku
bankrupt law n. iflas hukuku
islamic religious law n. fetva
food law and legislation n. besin hukuku ve mevzuatı
law enforcement n. yasalara itaatin sağlanması
lacunae in law n. hukukta boşluk
game law n. avcılık hukuku
national parks law n. milli parklar kanunu
distribution law n. dağılım yasası
father in law n. kayınpeder
law enforcement n. kanun hükmü
industrial law n. iş hukuku
notice law n. tebligat hukuku
mining law n. maden hukuku
turkish national security law from 1940 n. milli koruma kanunu
educational law and legislation n. eğitim hukuku ve mevzuatı
heir at law n. yasal mirasçı
obligations law n. borçlar hukuku
law of definite proportions n. belirli oranlar kanunu
law of execution n. icra hukuku
doctor of law n. hukuk doktoru
law on the prevention and prosecution of smuggling n. kaçakçılığın men ve takibine ilişkin kanun
law of procedure n. usul hukuku
newton's law n. newton yasası
bachelor of law n. hukuk mezunu
culture and law n. kültür ve hukuk
unwritten law n. örf ve adet hukuku
pure law n. salt hukuk
interpreter of islamic law n. müçtehit
social security law n. sosyal güvenlik hukuku
draft of a law n. kanun tasarısı
divorce law and legislation n. boşanma hukuku
industrial law n. iş kanunu
due process of law n. hukuk kuralları gereğince
conflict of law n. yasalar çatışması
natural law n. tabii hukuk
the body of current law n. mevzuat
by law n. anayasa maddesi
public law n. kamu hukuku
law on criminal procedure n. ceza muhakemesi hukuku
the law of the jungle n. orman kanunu
religious law n. şeriat
distribution law n. dağılım kanunu
proportionality in law n. hukukta orantılılık
fundamental law n. temel kural
son in law n. damat
law applicable n. uygulanacak yasalar
taxation law and legislation n. vergi hukuku
common law n. örf ve adete dayanan hukuk
law reports n. hukuk raporları
adjective law n. usul hukuku
counselor at law n. avukat
natural law n. doğal hukuk
admiralty law n. deniz hukuku
prize law n. savaş ganimeti hukuku
tacit law n. örf hukuku
adjective law n. şekil hukuku
city planning law n. nazım plan yasası
antitrust law n. antitrost hukuku
daughter in law n. gelin
the law n. emniyet
common law n. teamül hukuku
practice of law n. avukatlık
verners law n. verner kanunu
martial law n. örfi idare
law of social insurance n. sosyal sigortalar kanunu
brother in law n. enişte
law of conservation of mass n. kütlenin korunumu kanunu
antitrust law n. antitröst yasa
real law n. eşya hukuku
law of decendent's estate n. miras hukuku
canon law n. kilise hukuku
law partnership n. hukuk ortaklığı
law of bankruptcy n. iflas hukuku
space law n. uzay hukuku
mother in law n. kaynana
law and ethics n. hukuk ve ahlak
law congress n. hukuk kurultayı
law about cinema video and music works n. sinema video ve müzik eserleri kanunu
corporations law and legislation n. ortaklıklar hukuku
educational law and legislation n. eğitim hukuku ve yasama
banking law n. banka hukuku
unauthorized practice of law n. yetkisiz hukuk uygulaması
law enforcement officer n. kolluk görevlisi
anti-terrorism law n. terörle mücadele yasası
real property law n. arazi hukuku
scientific law n. bilimsel kanun
accident law n. kaza hukuku
statutory law n. yazılı hukuk
law of conservation of energy n. enerjinin korunumu kanunu
marriage law n. evlilik hukuku
basic law n. temel kurallar
traditional law n. teamül hukuku
customary law n. teamül hukuku
law of mortgage n. ipotek hukuku
humanitarian law n. insani hukuk
law and economics n. hukuk ve ekonomi
contract governed by public law n. kamu hukukuna tabi sözleşme
election law n. seçim hukuku
law and legislation n. hukuk ve yasama
civil law n. roma hukuku
law and fact n. hukuk ve gerçek
reformation in law n. hukukta reform
tribal law n. kavim hukuku
kirchhoff's second law n. ikinci kirşof kanunu
public health law in turkey n. umumi hıfzıssıhha kanunu
international and municipal law n. uluslararası ve iç hukuk
advertising law n. reklam hukuku
law schools n. hukuk okulları
positive law n. mevzu hukuku
roman law n. roma kanunları
arm of the law n. güvenlik kuvvetleri
first law of motion n. hareketin ilk kuralı
corporation law n. şirket hukuku
lynch law n. linç kanunu
marine law n. deniz hukuku
technology and law n. teknoloji ve hukuk
law of obligations n. borçlar hukuku
social law state n. sosyal hukuk devleti
travel expense law n. harcırah kanunu
binding law n. bağlayıcı yasa
fist law n. zorbalık
second law of motion n. ikinci hareket kanunu
law firm n. avukatlık ofisi
law of arms n. savaş hukuku
law court n. mahkeme kapısı
poor law n. yoksulları koruma kanunu
asylum law n. mülteci yasası
law case n. hukuk davası
term of law n. hukuki tabir
violation of law n. kanunun ihlali
law number n. kanun numarası
loophole in the law n. yasa boşluğu
key law n. kilit yasa
states' private law n. devletler özel hukuku
byzantine law n. bizans hukuku
citizenship law n. vatandaşlık kanunu
practice of law n. hukuk uygulaması
marriage law n. evlenme hukuku
law reports n. hukuki raporlar
zoning law n. imar hukuku
public relations and law n. halkla ilişkiler ve hukuk
socialism and law n. sosyalizm ve hukuk
law and legislation n. kanun ve yönetmelik
law of inertia n. eylemsizlik ilkesi
city planning and redevelopment law n. şehir planlama ve yeniden gelişim hukuku
interpretation of law n. yasanın yorumu
interpretation of law n. kanunun yorumu
law enforcement authority n. emniyet otoritesi
law enforcement authority n. emniyet yetkilisi
law enforcement agency n. emniyet teşkilatı
law enforcement n. kanun yaptırımı
law enforcement authority n. emniyet sorumlusu
military service law n. askerlik kanunu
basic law n. temel hukuk
law of the jungle n. orman kanunu
law of the jungle n. doğanın kanunu
governing law n. geçerli kanun
governing law n. amir hüküm
governing law n. geçerli kanunlar
governing law n. tabi olunan kanun
prerogative law n. krallık imtiyazları
governing law n. uygulanan kanun
law in effect n. uygulanan kanun
power law n. güç yasası
greek law n. antik yunan yasası
opposition to law n. kanuna muhalefet
elections law n. seçim yasası
agrarian law n. (eski roma'da) toprak kanunu
law enforcement official n. emniyet görevlisi
the law in force n. yürürlükteki yasa
the applicable law n. yürürlükteki yasa
current law n. yürürlükteki yasa
law internship n. avukatlık stajı
basic law n. ana ilke
governing law n. amir kanun
superiority of law n. hukukun üstünlüğü
cabotage law n. kabotaj kanunu
promotion law n. teşvik kanunu
cabotage law n. kabotaj yasası
tourism promotion law n. turizm teşvik kanunu
physical law n. fiziksel kanun
physics law n. fizik kanunu
mining law n. maden kanunu
retirement in grave (law) n. mezarda emeklilik (yasası)
defender of law n. hukuk savunucusu
law company n. hukuk şirketi
real estate law n. gayrimenkul hukuku
mixed law n. karma hukuk
applicable law n. ilgili mevzuat
brother in-law n. kayınço
aunt-in-law n. yenge
anti-terror law n. terörle mücadele kanunu
brother in-law n. enişte
being a son-in-law n. damatlık
brother in-law n. kayın
anglo-saxon law n. anglo-sakson hukuku
barrister-at-law n. dava vekili
brother in-law n. kayınbirader
law of supply and demand n. sunum-istem yasası
judge-made law n. hakimin yarattığı hukuk
counsellor-at-law n. dava vekili
father-in-law n. babalık
law-giver n. yasagetirici
contradiction to law n. hukuka aykırılık
law-abiding citizen n. yasaya bağlı vatandaş
civil law-suit n. hukuk davası
common-law marriage n. resmi nikahsız beraber yaşama
law-intensity conflicts n. düşük güçlülük çatışmaları
counsellor-at-law n. avukat
opposition to law n. hukuka aykırılık
counselor-at-law n. dava vekili
poor-law infirmary n. yoksullar hastanesi
the father-in-law or mother-in-law of one's child n. dünür
son-in-law n. eloğlu
son-in-law n. güvey
ottoman code of civil law n. mecelle-i ahkam-ı adliyye
ottoman strike law n. tatil-i eşgal kanunu
son-in-law living in his wife's parents' house n. içgüveyisi
wife's sister-in-law n. görümce
natural law n. doğa kanunu
error of law n. hukuki hata
rule of law n. hukuk kaidesi
amendment of a law n. kanunda değişiklik
court of law n. adliye
stefan's law n. stefan yasası
arm of the law n. polisin simgelediği ceza yasası
the eyes of the law n. kanun nazarında
the eyes of the law n. kanuna göre
law office n. avukatlık bürosu
the law of the jungle n. güçlünün zayıfı ezdiği düzen
the eyes of the law n. kanunun gözünde
arm of the law n. kanun kuvveti
unwritten law n. yazısız hukuk
the letter of the law n. yasanın ruhu
game law n. av yasası
phylosophy of law n. hukuk felsefesi
mother in law n. kayınvalide
forest law n. orman kanunu
forest law n. orman hukuku
future father-in-law n. müstakbel kayınpeder
law of the instrument n. eşyanın doğası
law of the instrument n. eşyanın tabiatı
law consultancy n. hukuk danışmanlığı
deportation law n. tehcir yasası
ex parents-in-law n. eski kayınvalide ve kayınpeder
parents-in-law n. kayınvalide ve kayınbaba
law knowledge n. hukuk bilgisi
civil law n. sivil hukuk
law abiding citizen n. kanunlara uyan vatandaş
law library n. hukuk kütüphanesi
applicable law n. ilgili yasa
the hidden law of probable outcome n. muhtemel sonucun gizli kanunu
electronic communication law n. elektronik haberleşme kanunu
the law in effect n. yürürlükteki yasa
strict law n. sıkı/katı kanun
murphy's law n. murphy kanunu
applicable law n. geçerli yasa
forbidden by law n. kanunen yasak
establishment of law and order n. kanun ve düzenin kurulması
sports law n. spor hukuku
co-sister-in-law n. elti
draft law currently/presently under discussion/consideration n. görüşülmekte olan yasa tasarısı
law-abidingness n. yasalara uyum
barrister at law n. dava vekili
civil law n. yurttaşlar yasası
counsellor at law n. avukat
counsellor at law n. dava vekili
counselor at law n. dava vekili
law of associations n. dernekler kanunu
counselor-at-law n. avukat
disaster law n. afet yasası
law book n. hukuk kitabı
angel of the law n. kanun meleği
area of law n. hukuk alanı
mosaic law n. musa kanunu
law insurance n. hukuk sigortası
uncle-in-law n. enişte
law director n. hukuk müdürü
law manager n. hukuk müdürü
law of love n. sevgi kanunu
law-abiding citizen n. kanunlara/yasalara saygılı vatandaş
collapse of law n. hukuğun çöküşü
law-abidingness n. yasalara uyma
law-abidingness n. yasalara riayet
the law of evolution n. evrim kanunu
just law n. adaletli yasa
action at law n. kanuni işlem
action at law n. yasal işlem
action at law n. yasal girişim
action at law n. hukuk davası
husband of sister-in-law n. bacanak
nine points of the law n. bir şeyin en büyük delili/kanıtı
relative-in-law n. evlilikten doğan akrabalık
relative-in-law n. eşin ailesi
relative-in-law n. kayın akraba
co-in-law n. dünür
law of conservation of energy n. enerjinin sakınımı kanunu
maine law n. abd'nin maine eyaletinde de yürürlükte olan, alkollü içeceklerin üretimini ve satışını yasaklayan yasalar
law latin n. yasal belgelerde ve kanunlarda kullanılan latince
law of universal causation n. evrensel nedensellik yasası
murphys law n. murphy kanunu
murphys law n. bir şeyin ters gitme ihtimali varsa, bu ihtimalin gerçekleşeceğini ifade eden esprili bir önerme
industrial safety and health law n. endüstriyel güvenlik ve sağlık hukuku
being a mother-in-law n. kayınvalidelik
law on protection of personal data n. kişisel verilerin korunması kanunu
social media law n. sosyal medya yasası
in-law n. evlilik yoluyla aileye giren kimse
in-law apartment n. aynı aile evinin bölünmesiyle elde edilen ayrı alan
in-law apartment n. birlikte yaşanan aile evine ait bağımsız bölüm
parent-in-law n. evlenilen kişinin ebeveyni
parent-in-law n. kayınvalide
parent-in-law n. kayınpeder
children in law n. çocuklarının eşleri
children in law n. gelinler/damatlar
put a law into force v. kanunu yürürlüğe koymak
respect a law v. yasaya uymak
take the law into one's own hands v. hakkını kendi eliyle almak
become law v. yasalaşmak
lay down the law v. direktif vermek
violate a law v. kanunu çiğnemek
make a law v. kanun koymak
lay down the law v. zart zurt etmek
be a law unto oneself v. bildiğini okumak
be a law unto oneself v. bildiği gibi davranmak
become a law v. kanunlaşmak
respect a law v. yasalara uymak
go to law v. dava açmak
obey a law v. kanuna uymak
maintain law and order v. kanun ve düzeni sağlamak
break the law v. kanuna karşı gelmek
have the force of law v. kanun hükmünde olmak
take the law into one's own hands v. intikamını almak
restore the law and order v. kanun ve düzeni yeniden inşaa etmek
be a law unto oneself v. kafasına göre hareket etmek
impose law and order v. kanun ve nizam getirmek
enforce a law v. yasa uygulamak
administer the law v. adaleti yerine getirmek
(for a law) go in effect v. yürürlüğe girmek
mislead law v. adaleti yanıltmak
flout the law v. yasa tanımamak
flout the law v. kanunu hiçe saymak
set the law at naught v. kanunu hiçe saymak
become law v. yasa olmak
place into law v. mevzuata yerleştirmek
enforce law v. kanun uygulamak
uphold law v. kanun uygulamak
uphold the law v. kanunu uygulamak
violate the law v. kanunu çiğnemek
enact a law v. yasa düzenlemek
pass a law v. yasa çıkartmak
pass law v. yasa geçirmek
prepare a law v. yasa düzenlemek
flout the law v. yasa çiğnemek
enact a law v. yasa çıkartmak
be against the law v. hukuka aykırı olmak
flout the law v. kanunu çiğnemek
violate the law v. yasa çiğnemek
break the law v. yasa çiğnemek
flout the law v. yasayı çiğnemek
subject to law v. kanuna tabi olmak
introduce law v. kanun çıkarmak