outright - Turkish English Dictionary

outright

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "outright" in Turkish English Dictionary : 42 result(s)

English Turkish
General
outright adj. karşılıksız (yardım/bağış vb)
I bought this outright.
Bunu karşılıksız aldım.

More Sentences
outright adj. kesin
The spectrum extends from outright rejection to qualified approval.
Spektrum, kesin retten nitelikli onaya kadar uzanmaktadır.

More Sentences
outright adj. açık
A great many questions and outright criticism can still be heard from various sectors of the market.
Piyasanın çeşitli kesimlerinden hala pek çok soru ve açık eleştiri duyulabilir.

More Sentences
outright adv. açıkça
We call for an outright condemnation of Hamas and the Islamic Jihad, and for appropriate measures.
Hamas ve İslami Cihad'ın açıkça kınanması ve uygun önlemlerin alınması çağrısında bulunuyoruz.

More Sentences
outright adv. düpedüz
The Ombudsman's right to gather uncensored information is sabotaged outright by the Commission.
Ombudsman'ın sansürsüz bilgi toplama hakkı Komisyon tarafından düpedüz sabote edilmektedir.

More Sentences
outright adv. tamamen
The industry rejects them outright.
Endüstri bunları tamamen reddetmektedir.

More Sentences
outright adv. doğrudan
Instead of condemning them outright, we should make a distinction between internal effects and external effects.
Bunları doğrudan kınamak yerine, iç etkiler ile dış etkiler arasında bir ayrım yapmalıyız.

More Sentences
Trade/Economic
outright adj. açık
I do not endorse the call for an outright boycott and the cessation of all financial assistance.
Açık bir boykot ve tüm mali yardımların durdurulması çağrısını desteklemiyorum.

More Sentences
General
outright adj. karşılıksız
outright adj. sınırsız
outright adj. tam
outright adj. peşin (ödeme)
outright adj. bütün
outright adj. belli
outright adj. açık sözlü
outright adj. içten
outright adj. kesiksiz
outright adv. peşin olarak
outright adv. birden
outright adv. derhal
outright adv. resmen
outright adv. yalnızca
outright adv. kesin olarak
outright adv. anında
outright adv. dobra dobra
outright adv. bir defada
outright adv. bütün olarak
outright adv. bir ödemede
outright adv. tek bir ödemede
outright adv. defaten
outright adv. dosdoğru
outright adv. hemen
outright adv. yekten
outright adv. bütünüyle
Colloquial
outright adv. kabaca
outright adv. aşikar bir şekilde
outright adv. bariz
outright adv. affedilmeyecek şekilde
outright adv. haksız surette
Sport
outright v. oyuncuyu karşılıksız ve koşulsuz olarak serbest bırakmak
Archaic
outright adj. doğrudan ileri doğru giden
outright adj. doğrudan ilerleyen

Meanings of "outright" with other terms in English Turkish Dictionary : 17 result(s)

English Turkish
Colloquial
kill outright v. hemen öldürmek
kill outright v. oracıkta öldürmek
kill outright v. anında öldürmek
killed outright adj. (hemen) oracıkta (anında) ölmüş/can vermiş
Idioms
tell an outright lie v. bariz bir yalan söylemek
tell an outright lie v. kuyruklu yalan söylemek
be killed outright v. (hemen) oracıkta (anında) ölmek /can vermek
Trade/Economic
outright default n. açık temerrüt
outright rate n. dolaysız kur
outright buy and sell n. direkt alım-satım
outright quotation n. dolaysız kotasyon
outright forward rate n. doğrudan vadeli teslim kuru
outright sale n. doğrudan tek seferde satış
outright purchase n. kesin alım
outright sale n. kesin satış
outright sale n. peşin satış
Law
outright owner n. tam malik