tarak - Turkish English Dictionary

tarak

Meanings of "tarak" in English Turkish Dictionary : 33 result(s)

Turkish English
Common Usage
tarak comb n.
The Danish Presidency should also go through the 85 000 pages of EU laws with a fine-toothed comb.
Danimarka Dönem Başkanlığı ayrıca 85.000 sayfalık AB yasalarını ince dişli bir tarakla gözden geçirmelidir.

More Sentences
General
tarak dredge n.
I see that the first towed hopper dredges are now at work.
İlk çekili hazne taraklarının artık iş başında olduğunu görüyorum.

More Sentences
tarak comb n.
I like to comb my hair with this comb.
Saçımı bu tarakla taramayı seviyorum.

More Sentences
Technical
tarak comb n.
Why do you need a comb if you have no hair?
Saçın yoksa neden bir tarağa ihtiyacın var?

More Sentences
General
tarak cockle n.
tarak drag n.
tarak doffer n.
tarak rake n.
tarak dredger n.
tarak scallop n.
tarak harrow n.
tarak scollop n.
tarak card n.
tarak kemb [dialect] n.
tarak scoot n.
Technical
tarak card n.
tarak comber n.
tarak dredging machine n.
tarak finger plate n.
tarak dredging shovel n.
Textile
tarak weaver's reed n.
tarak crest n.
tarak comber n.
tarak harrow n.
tarak hackle n.
tarak doffer n.
tarak slaie n.
Medical
tarak pecten n.
Gastronomy
tarak pilgrim scallop n.
tarak clam n.
Zoology
tarak scallop n.
tarak queenie [uk] n.
tarak fan shell n.

Meanings of "tarak" with other terms in English Turkish Dictionary : 224 result(s)

Turkish English
General
tarak (istiridye benzeri canlı) scallop n.
Tom was taken to the emergency room after eating bad scallops.
Tom bozulmuş deniz tarağı yedikten sonra acil servise kaldırıldı.

More Sentences
tarak ayaklı örümcek comb footed spider n.
dev tarak giant scallop n.
tarak (istiridye benzeri canlı) scollop n.
tarak ağlı tekne trawler n.
tarak dikeni teazel n.
tarak kabuğu scallop n.
tarak dişi tooth of a comb n.
emici tarak suction dredge n.
tarak kabuğu scollop n.
tarak makinası dredge n.
tarak kabuğu cockleshell n.
kaba tarak teazel n.
tarak kabuğu şeklinde oya scallop n.
tarak dubası dredge n.
tarak döküntüsü comber waste n.
tarak dişi tine n.
tarak gemisi dredge n.
emici tarak sucking dredge n.
kovalı tarak ladder dredger n.
tarak makinesi dredger n.
tarak şekilli dentation n.
tarak (istridye benzeri canlı) toplayan kimse scalloper n.
tarak (istridye benzeri canlı) toplama eylemi scalloping n.
tarak dişi dent n.
ince dişli tarak fine-toothed comb n.
tarak ağlı balıkçı teknesi trawler n.
kuyruklu tarak tail comb n.
tarak tezgahı carder n.
tarak kabuğu cockle n.
tarak makinesi couloir n.
tarak çizgisi dragline n.
(tarak vb) tutma yeri handle side n.
afro saça takılan tarak afro-comb n.
ince dişli tarak toothcomb n.
tarak toka tuck comb n.
başın arkasına süs amaçlı takılan uzun dişli geniş tarak tucking-comb n.
başın arkasına süs amaçlı takılan uzun dişli geniş tarak back comb n.
genellikle beyaz renkli olup tarak kısmında zıt renkten deri bir şerit bulunan gündelik bir ayakkabı saddle shoe n.
tarak tırmık brush harrow n.
çelik dişli tarak gill n.
ayakkabının, çorabın tarak kemikleri üzerindeki kısmı instep n.
saç toplamak için kullanılan tarak benzeri dekoratif nesne comb n.
dişleri uzun ve geniş aralıklı tarak pick n.
sık dişli tarak fine-toothed comb n.
gücü takımlarında tarak dişi gear [obsolete] n.
tarak kabuğunda fırınlamak scallop v.
tarak kabuğu şeklinde yapmak scallop v.
tarak vurmak comb v.
tarak kabuğu şeklinde kesmek scallop v.
tarak kabuğu şeklinde süslemek scallop v.
tarak makinesi kullanmak dredge v.
(tarak veya tırmığa) diş yapmak teethe [dialect] v.
tarak kabuğu şeklinde kesmek scollop v.
tarak kabuğunda fırınlamak scollop v.
(maçuna, tarak gemisi) sabit tutmak spud v.
(maçuna, tarak gemisi) kazıklar ile demirlemek spud v.
tarak şeklinde dentate adj.
tarak gibi comblike adj.
tarak şeklinde combed adj.
tarak dişi gibi çıkıntıları olan comb-like adj.
tarak ile ilgili pectinal [obsolete] adj.
tarak kabuğuna benzer pectiniform adj.
tarak kabuğumsu pectiniform adj.
tarak gibi combwise [rare] adv.
tarak anlamı veren bir ön ek cteno- pref.
tarak anlamı veren bir ön ek cten- pref.
Phrases
öyle başa böyle tarak if you can't do the time, don't do the crime expr.
Proverb
kel başa şimşir tarak he wears a ten dollar hat on a five cent head
kel başa şimşir tarak he wears a $10 hat on a five-cent head
Colloquial
saça parmak ve tarak kullanarak verilen dalga finger wave n.
Idioms
kel başa şimşir tarak a square peg in a round hole n.
kel başa şimşir tarak a bald head and boxwood comb do not go together n.
Industry
(tarak yapımında kullanılan) ince bir eğe çeşidi found n.
Technical
çift çeneli tarak clamshell bucket n.
çift çeneli kovalı tarak grab dredger n.
çift çeneli kovalı tarak grapple dredger n.
direkli tarak kepçesi stanchion dredger ladle n.
dipten boşaltmalı tarak hopper dredger n.
dubalı tarak floating dredge n.
emici tarak suction dredge n.
esnek tarak garnitür telleri flexible card clothing wires n.
excavator kepçeli tarak ekskavatörü bucket ladder n.
hidrolik tarak hydraulic dredger n.
ince tarak fine lines n.
ince tarak tezgahı fine drawer n.
kaba tarak ruffer n.
kepçeli tarak power shovel n.
kepçeli tarak makinesi dipper dredger n.
kendiliğinden hareket etme kapasitesine sahip tarak gemisi self-propelled dredge n.
kesici uçlu tarak cutter-dredger n.
kesici-emici tarak suction-cutter dredge n.
kepçeli tarak ekskavatörü bucket ladder excavator n.
kovalı tarak ladder dredger n.
kovalı tarak gemisi bucket dredger n.
kovalı tarak bucket dredge n.
kovalı tarak bucket chain dredger n.
kovalı tarak bucket excavator n.
kovalı tarak makinesi bucket dredger n.
on-line tarak makinesi online card n.
tarak kepçesi dredging bucket n.
tarak dubası dredger n.
tarak oluşumu scalloping n.
tarak makinesi carder n.
tarak süzgeç comb filter n.
tarak gemisi dredger n.
tarak anten comb antenna n.
tarak makinesi carding machine n.
tarak silindiri doffing cylinder n.
tarak kepçesi dredger bucket n.
tarak makinesinde taraklama işlemini gerçekleştiren silindir carding roller n.
tarak oluşumu earing n.
tarak süzgeci comb filter n.
tarak kova zinciri pitch chain n.
tarak kovası dredging bucket n.
tarak ustabaşısı dredgemaster n.
tarak kovası dredging ladder n.
tarak makinesi carding engine n.
tarak sıva scraped rendering n.
tarak pompası dredge pump n.
tarak makinesi dredging machine n.
yapağı tarak makinesi ratteening machine n.
genellikle ayakkabıya zıt renkli olup tarak kısmında bulunan deri bir şerit süs saddle n.
tarak makinesinde kullanılan santrifüj pompa sand sucker n.
tarak dişini sivrileştiren alet pointer n.
(tarak gemisini demirlemek için kullanılan) dört sivri uçlu direk/kazık spud n.
a-frame baraj tarak gemisi ayağı spud n.
(tarak makinesinde) brizör squirrel n.
(tarak yapımında kullanılan) çift bıçaklı testere stadda n.
Electric
tarak süzgeç comb filter n.
tarak anten comb antenna n.
Mechanic
tarak makinesindeki tarakla kaplı iki silindirden biri urchin n.
tarak makinesinde taraklama işlemini gerçekleştiren silindir urchin n.
Textile
tarak makinesinin silindirini kaplamaya yarayan tel şeritler card clothing n.
dairesel tarak   circular comb n.
tarak makinesi carding engine n.
tarak makinesi dreging machine n.
tarak makinesi dredge n.
tarak makinesi carder n.
tarak makinesi combing machine n.
tarak şablonu card gauge n.
tarak şeridi carding sliver n.
tarak makinesi comber n.
tarak tülbenti card web n.
tarak ile liflerine ayrılmış ve eğirilmeye hazır uzun keten iplikleri line n.
keten lifini daha az paralel ipliklere ayıran çelik dişli tarak gill n.
yünü daha az paralel ipliklere ayıran tarak gill n.
tarak makinelerinin silindirlerini kaplayan yün veya kumaş malzeme clothing n.
tarak makinesinde, özellikle kamgarn kumaş yapımında, kullanılan uzun iplikçikli ve güçlü lifli bir yün combing n.
tarak makinesinde, özellikle kamgarn kumaş yapımında, kullanılan uzun iplikçikli ve güçlü lifli bir yün combing wool n.
(taramada) tarak dişinin uçlarını birbirine bağlayan enine çubuk crown n.
ara yün tarak makinesi intermediate n.
(üç farklı taraktan oluşan) yün tarak makineleri grubu set n.
(tarak makinesinin) üzerinde biriken lifleri temizlemek fettle v.
Construction
kepçeli tarak clamshell dredge n.
tarak izi pin rake n.
Automotive
tarak filtre disc filter n.
Traffic
tarak (köprü) shell n.
Marine
çift kepçeli tarak clamshell backet n.
tarak gemisi dredger n.
tarak ağlı balıkçı gemisi trawler n.
tarak gemisi lighter n.
tarak ağı atma trawling n.
tarak dubası dredger n.
tarak gemisi flatboat n.
tarak gemisi hoy n.
tarak gemisi barge n.
tulumbalı tarak gemisi pump dredger n.
tarak makinesi ballast engine n.
yüzer tarak gemisi floating dredge n.
tarak gemisi hopper n.
Mining
altın tarak makinesi gold dredge n.
Medical
tarak kemiği kırığı metatarsal fracture n.
tarak ayaklı comb footed adj.
Anatomy
tarak (ayak) instep n.
tarak kemiği metacarpus n.
yamuk kemik tarak eklemi intercarpal joint n.
(el veya ayakta) tarak kemiği metapodiale n.
el bileğini oluşturan kemiklerden baş şeklinde çıkıntısı bulunup üçüncü el tarak kemiği ile eklem yapan kemik os capitatum n.
Gastronomy
büyük tarak scallop n.
Chemistry
tarak, düğme ve elektrik izolasyonu için kullanılan, kükürtle sertleştirilmiş plastik vulcanite n.
Biology
iki tarak uçlu bipectinate adj.
iki tarak uçlu bipectinated adj.
tarak yapılı pectinated adj.
tarak anlamına gelen bir ön ek pectin- pref.
tarak anlamına gelen bir ön ek pectini- pref.
Marine Biology
yumuşak kabuklu tarak mya arenaria n.
yumuşak kabuklu tarak long-neck clam n.
yumuşak kabuklu tarak soft-shell clam n.
yumuşak kabuklu tarak steamer clam n.
yumuşak kabuklu tarak steamer n.
yumuşak kabuklu tarak long clam n.
yumuşak kabuklu tarak soft-shell clam n.
yumuşak kabuklu tarak razor clam n.
tarak kemikli balık pectinal n.
yumuşak kabuklu tarak soft clam n.
yumuşak kabuklu tarak soft-shell n.
Zoology
tarak ayaklı örümcek theridiid n.
tarak ayaklı örümceklerin içinde bulunduğu bir familya theridiidae n.
tarak antenli peygamberdeveleri empusidae n.
tarak parmaklı kertenkele acanthodactylus schreiberi n.
neredeyse tüm kuşların ve birçok sürüngenin gözlerinde bulunan, tarak dişlerini andıran pigmentli vasküler bir zar marsupium n.
tarak kabuğu fan shell n.
tarak familyasından olan bir çift kabuklu deniz yumuşakçası cinsi pecten n.
tarak familyasından olan yumuşakça pecten n.
tarak midyesigiller pectinidae n.
tarak midyesigiller family pectinidae n.
(solungaç) tarak yapılı pectinibranchiate adj.
(solungaç) tarak yapılı pectinibranchian adj.
Botanic
tarak otu teasle n.
keskin tarak şeklinde yüzgeçleri olan tüy yapraklı eğreltiotu cinsi rasp fern (doodia) n.
tarak otu goldseed n.
tarak otu dog's-tail grass n.
tarak otu goldseed n.
Agriculture
tarak tırmık bush harrow n.
kenevir veya darının tohumunu sapından ayıran özel tarak ripple n.
tarak tırmıkla sürmek bush-harrow v.
tarak benzeri dişli bir araçla tohumları ayıklamak ripple v.
Fishery
(istiridyelerin denizden çıkarılması için kullanılan) dişli ağızlı ağır demirden tarak oyster dredge n.
Religious
sihlerin din ve kültürlerinin sembolü olarak saçlarına taktıkları bir tarak kangha n.
Bookbindery
tarak spiral comb binding n.
Entomology
her bir arka ayağında tarak benzeri kıl sırası bulunan örümcek comb-footed spider n.
Modern Slang
afro veya çok kıvırcık saçlı insanların kullandığı tarak afro pick n.
Paleontology
tarak biçimli yaprakları olan karbonlu fosil bitkileri içeren bir cins pecopteris n.