town - Turkish English Dictionary

town

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "town" in Turkish English Dictionary : 31 result(s)

English Turkish
Common Usage
town n. şehir
We must not forget that aspect, in addition to the large towns concerned.
İlgili büyük şehirlerin yanı sıra bu hususu da unutmamalıyız.

More Sentences
town n. kasaba
For a year, the paramilitaries have reigned in the town of Nariño.
Nariño kasabasında bir yıldır paramiliter güçler hüküm sürüyor.

More Sentences
General
town n. şehir merkezi
I found a really nice pizza shop in the old town.
Eski şehir merkezinde şirin bir pizzacı keşfettim.

More Sentences
town n. kent
As we know, most of Aceh's 4.2 million people live outside the two main towns.
Bildiğimiz gibi Açe'nin 4.2 milyonluk nüfusunun çoğu iki ana kentin dışında yaşamaktadır.

More Sentences
town n. kasaba
Since then, the town has become the rock capital of Sweden!
O zamandan beri kasaba İsveç'in rock başkenti haline geldi!

More Sentences
Law
town n. kasaba
I think that both the word and the town have been forgotten.
Sanırım hem kelime hem de kasaba unutuldu.

More Sentences
General
town n. metropol
town n. ilçe
town n. belde
town n. çarşı
town n. belirli günlerde pazar kurulan ingiliz kasabası
town n. (kanada ve avustralya eyaletlerinde) birleşik belediye birimi
town n. başkent
town n. şehrin karakteristik bölgesi
town n. şehir/kasaba halkı
town n. bucak
town n. nahiye
town n. (new england dışındaki eyaletlerde) geniş kapsamlı bir toprak birimi
town adj. kasabaya/ilçeye ait
town adj. kasabaya/ilçeye özgü
town adj. kasaba/ilçe ile ilgili
Colloquial
town n. londra
town n. bir bölgenin en önemli şehri
town n. kent sakinleri
Politics
town n. nitelikli seçmen vatandaşlar
town n. kasaba/bölge sakinleri adına hareket eden devlet görevlileri
Zoology
town n. bir grup çayır köpeği ini
town n. toplu halde bulunan penguen yuvaları
Education
town n. üniversite kenti
town n. üniversite kentinin sakinleri
Archaic
town n. sosyete

Meanings of "town" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
General
small town n. küçük kasaba
Nowadays it is very difficult to sustain small towns.
Günümüzde küçük kasabaları ayakta tutmak çok zor.

More Sentences
cape town n. cape town
When I was in Cape Town for the ACP, it was absurd that local producers were asking me to help them.
ACP için Cape Town'dayken yerel üreticilerin benden kendilerine yardım etmemi istemeleri çok saçmaydı.

More Sentences
ghost town n. hayalet kasaba
Ghost towns are creepy.
Hayalet kasabalar ürperticidir.

More Sentences
home town n. memleket
For what I pay to fly from Graz, my home town, to Brussels, I could just as well fly to Los Angeles or Kuala Lumpur.
Memleketim Graz'dan Brüksel'e uçmak için ödediğim parayla Los Angeles ya da Kuala Lumpur'a da uçabilirim.

More Sentences
town hall n. belediye binası
How much time, more or less, does it take to walk from here to the town hall?
Buradan Belediye binasına yürümek aşağı yukarı ne kadar zaman alır?

More Sentences
town twinning n. kardeş şehir
In one of the smaller budget lines they proposed an increase for town twinning.
Daha küçük bütçe kalemlerinden birinde kardeş şehirler için bir artış önerdiler.

More Sentences
town crier n. tellal
Town criers used to tell people what they must do, according to the king's orders.
Tellallar insanlara kralın emirlerine göre ne yapmaları gerektiğini söylerlerdi.

More Sentences
town council n. belediye meclisi
Tom sits on the town council.
Tom belediye meclisinde oturuyor.

More Sentences
which town n. hangi şehir
In which town are you?
Hangi şehirdesin?

More Sentences
center of town n. kent merkezi
I'm looking for an apartment in the center of town.
Ben kent merkezinde bir daire arıyorum.

More Sentences
old town n. şehrin tarihi kısmı
I found a really nice pizza shop in the old town.
Şehrin tarihi kısmında gerçekten şirin bir pizza dükkanı buldum.

More Sentences
neighboring town n. komşu kasaba
The local boys got into a fight with a rival group from a neighboring town.
Yerel çocuklar komşu kasabadan rakip bir grupla kavga ettiler.

More Sentences
spa town n. kaplıca şehri
Spa is a spa town.
Spa bir kaplıca şehridir.

More Sentences
town hall n. belediye binası
They are going to get married in the town hall.
Belediye binasında evlenecekler.

More Sentences
mountain town n. dağ kasabası
He came from a tiny mountain town.
Küçük bir dağ kasabasından geldi.

More Sentences
go to town v. şehre gitmek
He'll go to town.
O şehre gidecek.

More Sentences
be in town v. şehirde olmak
I'll be in town.
Şehirde olacağım.

More Sentences
Colloquial
a small town n. küçük bir kasaba
Tom lives in a small town about three hundred kilometers from here.
Tom buradan yaklaşık üç yüz kilometre uzakta küçük bir kasabada yaşıyor.

More Sentences
Idioms
all over town expr. şehrin her yerine/yerinde
You've been lavishing my money all over town, and the world knows it.
Paramı şehrin her yerine saçıyorsun ve dünya bunu biliyor.

More Sentences
Law
town council n. belediye meclisi
Tom sits on the town council.
Tom belediye meclisi üyesi.

More Sentences
Politics
town hall n. belediye binası
This is the Town Hall.
Burası belediye binası.

More Sentences
frontier town n. sınır kasabası
In the 1880's, this was a harsh frontier town.
1880'lerde burası sert bir sınır kasabasıydı.

More Sentences
Construction
university town n. üniversite kenti
In university towns, people are constantly coming and going.
Üniversite kentlerinde insanlar sürekli gelip giderler.

More Sentences
university town n. üniversite şehri
In university towns, people are constantly coming and going.
Üniversite şehirlerinde insanlar sürekli geliyorlar ve gidiyorlar.

More Sentences
General
coastal town n. liman kenti
man about town n. tiyatro ve gece kulübüne sıkça giden adam
town crier n. çığırtkan
small town n. kasaba
city and town life in literature n. edebiyatta şehir ve kasaba hayatı
dormitory town n. yatıkent
county town n. ilçe merkezi
home town n. bir ülkede yaşayan bireylerin bütünü
mushroom town n. mantar kent
ghost town n. ölü kent
town planning n. şehircilik
jerkwater town n. taşra
port town n. iskele
little ottoman town caravanserai n. han
town planning n. kentçilik
town clerk n. kasaba satıcısı
ghost town n. terkedilmiş yerleşim yeri
home town n. kişinin doğduğu ve büyüdüğü yer
town meeting n. kasaba mitingi
town house n. sıraev
satellite town n. uydu kent
down town n. çarşı
migration from the country to town n. köyden kente göç
city and town life in motion pictures n. sinemada kent ve kasaba yaşamı
boom town n. mantar kent
man about town n. boşgezen
recreational town n. dinlence köyü
capital town n. başkent
town planner n. şehirci
town house n. kasaba evi
town planner n. şehir plancısı
town house n. sıraevlere ait ev
town hall n. belediye dairesi
home town n. bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların tümü
city and town life n. kent ve kasaba yaşamı
town planner n. kent tasarcısı
market town n. pazar kurulan kasaba
boom town n. hızla kalkınmış kent
town gas n. hava gazı
dormitory town n. koğuşkent
town planning n. şehir planlaması
town twinning n. kardeş şehircilik
town crier n. kasaba tellalı
town planner n. planlamacı
satellite town n. yakınında bulunduğu şehre bağımlı yerleşim yeri
town hall n. belediye sarayı
city and town life n. şehir ve kasaba yaşamı
hill town n. höyük
boom town n. mantar şehir
fishing town n. balıkçı kasabası
border town n. sınır kasabası
commercial town n. ticaret şehri
company town n. şirket şehri
coastal town n. kıyı şehri
coastal town n. liman şehri
ghost town n. hayalet şehir
ghost town n. ölüşehir
man about town n. gösteriş düşkünü
garden town n. bahçeşehir
down-town n. şehir merkezi
town-dweller n. kentli
town-dweller n. kasabalı
town people n. şehir halkı
little town n. kasaba
little town n. küçük şehir
town center n. şehir merkezi
town house n. şehir evi
town gas n. havagazı
town architecture n. şehircilik
town gas n. şehirgazı
town architecture n. şehir plancılığı
open town n. açık şehir
shanty town n. gecekondu semti
commuter town n. her gün şehir merkezindeki iş yerlerine seyahat edilen şehir dışındaki yerleşim yerleri
commuter town n. şehir dışı yerleşim yerleri
sister town/city n. kardeş kent
town square n. kent meydanı
town square n. şehir meydanı
town centers n. ilçe merkezleri
a border town n. bir sınır kasabası
plague town n. salgın kasabası
a small town near a lake n. gölün kıyısında küçük bir kasaba
the name of the town n. kasabanın adı
demolition of a shanty town n. gecekondu yıkımı
town musicians of bremen n. bremen mızıkacıları
the town embraced by the natural beauties and the historical cities n. doğal güzellikler ve tarihi kentlerin kucakladığı belde
town hall meeting n. köy/kasaba meclisi toplantısı
town hall meeting n. genel katılımlı toplantı
a very small town n. küçücük kasaba
a very small town n. çok küçük kasaba
town water n. şehir suyu
hick town n. taşra kasabası
beat your neighbour out of town n. bir kağıt oyunu
centre of town n. kent merkezi
coastal town n. sahil kenti
coastal town n. sahil şehri
centre of town n. şehrin merkezi
spa town n. kaplıca kenti
town car n. limuzin
college town n. öğrenci şehri
tank town n. ufak kasaba
tank town n. önemsiz kasaba
tank town n. ilginç olmayan kasaba
tank town n. trenlerin su ikmali için durduğu kasaba
the town n. belediye
the town n. valilik
the town n. şehrin yönetimi
town [dialect] n. küçük köy
town [dialect] n. mezra
town house n. ortak bir yan duvar ile başka eve bağlı olan çok katlı aile evi
town planner [us] n. şehir plancısı
town end [dialect] n. kasaba veya köyün sokaklarının bittiği yer
town mark n. şehrin adını gösteren posta damgası
town talk n. dedikodu
town talk n. şehir efsanesi
tso (town suboffice) n. ilçe şubesi
garrison town n. garnizon şehri
cow town n. (kuzey amerika'nın batısında) sığır yetiştiriciliği yapılan küçük kasaba
dog town n. çayır köpeği sürüsü
post town n. şehir merkezi
post town n. merkez posta ofisi bulunan kasaba
post town [uk] n. posta kasabası
shire town n. kontluk idaresinin merkezi olan kasaba
shire town n. ilçe hükümet konağı
shire town [dialect] n. kontluk bürolarının bir kısmının bulunduğu kasaba
shire town [dialect] n. gezici mahkeme ve jürili mahkeme gibi üst yargı yetkisi bulunan bir mahkemeye sahip kasaba
go to town v. hızlı çalışmak
go to town v. çok başarılı olmak
be out on the town v. şehirde yiyip içip eğlenmek
go to town v. hovardalık etmek
go to town v. büyük bir gayretle çalışmak
become a town v. ilçe olmak
go out of town v. şehir dışına gitmek
go out of town v. şehir dışına çıkmak
go to town for something v. bir şey için kasabaya gitmek/inmek
liberate the town from the enemy v. şehri düşman işgalinden kurtarmak
liberate the town from the enemy v. şehri düşman elinden kurtarmak
liberate the town from the enemy v. şehri düşmanlardan kurtarmak
be/go out on the town v. şehre eğlenmeye gitmek
live in the same town v. aynı şehirde yaşamak
keep the riffraff out of the town v. ayak takımını kente sokmamak
town-wide adj. şehir geneli
cross-town [us] [canada] adj. kasaba boyu
out-of-town adj. başka kasabaya ait veya ilgili
out-of-town adj. başka şehre ait veya ilgili
out-of-town adj. başka kasaba veya şehirden gelen
out-of-town adj. başka kasaba veya şehirde meydana gelen
small-town adj. küçük kasabaya ait
small-town adj. küçük kasabaya özgü
small-town adj. görüş açısı ve tecrübesi sınırlı olan
small-town adj. basit
small-town adj. sofistike olmayan
small-town adj. geri
small-town adj. dar kafalı
small-town adj. taşralı
on the outskirts of town adv. kasabanın dışında
out of town adv. kırda
out of town adv. şehir dışında
all around the town adv. şehrin her yerinde
Phrasals
skip town v. şehirden kaçmak
skip town v. şehirden tüymek/sıvışmak
Phrases
from...province, ...town and ...village expr. ili, …ilçesine bağlı, …köyü
Colloquial
town crier n. dedikoducu kimse
bean town n. fırında fasulye yemeği ile tanınan Boston şehri için kullanılan bir ifade
man-about-town n. çapkın
man-about-town n. eğlence peşinde koşan zengin delikanlı
people in town n. kasabadakiler
people in town n. kasabadaki insanlar
man-about-town n. pleyboy
man-about-town n. safa pezevengi
east end of town n. şehrin doğu yakası
west end of town n. şehrin batı yakası
man-about-town n. zampara
a-town n. georgia eyaletinin başkenti olan atlanta için kullanılan bir ad
ghost town n. hayran kitlesi olmayan sanatçı
ghost town n. hayalet forum
ghost town n. aktif kullanıcısı olmayan internet forumu
cow town n. sıkıcı şehir
cow town n. bayık kasaba
cow town n. köhne yerleşim yeri
blow town v. kasabayı terk etmek
blow town v. (kasabadan) kaçıp kurtulmak
blow town v. şehri terk etmek
blow town v. basıp gitmek
blow town v. başını alıp gitmek
blow town v. çekip gitmek
blow town v. sıvışmak
go to town [australia/new zealand] v. sabrı taşmak
go to town [australia/new zealand] v. çileden çıkmak
on the other end of town expr. kasabanın diğer ucunda
next time I'm in town expr. şehre bir dahaki gelişim
all around town expr. şehrin/kasabanın her yerinde/yerine
all around town expr. şehrin/kasabanın dört bir tarafında/tarafına
all around town expr. şehrin/kasabanın dört bir yanında/yanına
all around town expr. şehrin/kasabanın her yerinde/yerine
all around town expr. şehrin/kasabanın dört bir tarafında/tarafına
all around town expr. şehrin/kasabanın dört bir yanında/yanına
Idioms
a night on the town [us] n. gecelere akma
a night on the town [us] n. alemlere akma
a night on the town [us] n. ortamlara akma
man-about-town n. salon erkeği
man-about-town n. salon adamı
man-about-town n. asortik/sofistike adam
man-about-town n. klas/havalı adam
man about town n. salon erkeği
man about town n. salon adamı
man about town n. asortik/sofistike adam
man about town n. klas/havalı adam
a man about town n. salon erkeği
a man about town n. salon adamı
a man about town n. asortik/sofistike adam
a man about town n. klas/havalı adam
the man about town n. salon erkeği
the man about town n. salon adamı
the man about town n. asortik/sofistike adam
the man about town n. klas/havalı adam
woman-about-town n. salon kadını
woman-about-town n. asortik kadın
night on the town n. gece kutlaması
the talk of the town n. herkesin bildiği/üzerinde konuştuğu
a one-horse town n. küçük ve sakin kasaba
one-horse town n. küçük ve geri kalmış kasaba
man about town n. pleyboy
the toast of the town n. sevilen/hayranlık duyulan kişi/yıldız
man about town n. sosyete erkeği
the only game in town n. türünün tek örneği
town-and-gown n. üniversite şehrinin halkı/ahalisi ile üniversitenin öğrencileri ve çalışanları
the only game in town n. (her hangi bir alanda) rakipsiz
town-and-gown n. yerel halk ile o ilde hizmet veren üniversitenin ilişkisi
the only game in town n. (her hangi bir alanda) tek
the only show in town n. rakipsiz
the only show in town n. tek
the only show in town n. türünün tek örneği
the only show in town n. türünün en iyisi
a man about town n. şık gece kulüplerine, partilere, tiyatroya sık sık giden adam
a man about town n. popüler eğlence hayatını seven adam
a man about town n. salon adamı
a man about town n. sosyete erkeği
a man about town n. pleyboy
the man about town n. şık gece kulüplerine, partilere, tiyatroya sık sık giden adam
the man about town n. popüler eğlence hayatını seven adam
the man about town n. salon adamı
the man about town n. sosyete erkeği
the man about town n. pleyboy
town and gown n. üniversite şehrinin halkı/ahalisi ile üniversitenin öğrencileri ve çalışanları
town and gown n. yerel halk ile o ilde hizmet veren üniversitenin ilişkisi
be the talk of the town v. ağızda sakız olmak
go to town v. alem yapmak
go out on the town v. alem yapmak
paint the town red v. bar bar gezmek
go to town on something v. bir şeyi tüm enerjisiyle yapmak
go out on the town v. felekten bir gece çalmak
paint the town red v. felekten bir gün çalmak
be the talk of the town v. herkesin dilinde olmak
go to town v. harıl harıl çalışmak
go out on the town v. içip eğlenmek
hit town v. şehre gelmek/inmek
go to town on something v. (bir şeye) tüm enerjisini vermek
run out of town v. bir yeri terk etmeye zorlanmak
run out of town v. bir yerden kovulmak
be the toast of (the town) v. gözde olmak
be the toast of (the town) v. yıldız olmak
be the toast of (the town) v. hayranlık duyulan kişi olmak
be the toast of (the town) v. aranan kişi olmak
be the toast of (the town) v. (şehrin) gözdesi/yıldızı olmak
come upon the town v. hayat kadını olmak
come upon the town v. sokak kadını olmak
come upon the town v. fahişe olmak
go out and paint the town red v. çıkıp felekten bir gün çalmak
go out and paint the town red v. bar bar/restoran restoran gezmek
go out and paint the town red v. alemlere akmak
go out and paint the town red v. ortamlara akmak
go to town (on/over something) v. (bir şeye) çok para, enerji harcamak
go to town (on/over something) v. (bir şeyde) kesenin ağzını açmak
go to town on (something) v. (bir şeyi) abartmak
go to town on (something) v. (bir şeyde) aşırıya kaçmak
go to town on (something) v. (bir şeyi) çok kaçırmak
go to town v. büyük bir gayretle çalışmak
go to town v. çok başarılı olmak
go to town v. harıl harıl çalışmak
be going to town v. büyük bir gayretle çalışmak
be going to town v. çok başarılı olmak
be going to town v. harıl harıl çalışmak
paint the town v. bar bar gezmek
paint the town v. felekten bir gün çalmak
paint the town v. alemlere akmak
paint the town v. ortamlara akmak
run someone out of town [us] v. birini bir yeri terk etmeye zorlamak
run someone out of town [us] v. birini bir yerden kovmak
on the town adj. yardıma muhtaç
on the town adj. maddi durumu kötü
upon the town adj. yardıma muhtaç
upon the town adj. maddi durumu kötü
town-gown adj. üniversite şehrinin halkı/ahalisi ile üniversitenin öğrencileri ve çalışanları ile ilgili
town-gown adj. yerel halk ile o ilde hizmet veren üniversitenin ilişkisi ile ilgili
on the town adv. yardıma muhtaç bir şekilde
on the town adv. maddi durumu kötü bir halde
upon the town adv. yardıma muhtaç bir şekilde
upon the town adv. maddi durumu kötü bir halde
talk of the town expr. herkesin ağzında/dilinde
the only game in town expr. türünün en iyisi
look me up when you're in town expr. (bir daha şehre) geldiğinde/uğradığında beni ara
I'll look you up when I'm in town expr. (bir daha) şehre gelince/geldiğimde, seni ararım
(out) on the town expr. şehirde yiyip içip eğlenme
(out) on the town expr. şehre gidip eğlenme
(out) on the town expr. felekten bir gün/gece çalma
(out) on the town expr. dışarı çıkıp eğlenme
all over town expr. şehirdeki herkes/birçok kişi tarafından bilinen
all over town expr. şehirdeki herkese/birçok kişiye yayılmış
all over town expr. şehirdeki herkes/birçok kişi tarafından bilinen
all over town expr. şehirdeki herkese/birçok kişiye yayılmış
there's a new sheriff in town expr. otorite artık değişti
there's a new sheriff in town expr. yönetime artık yeni biri geldi
there's a new sheriff in town expr. eski yönetim artık değişti
there's a new sheriff in town expr. eski yönetim artık yok
there's a new sheriff in town expr. artık yeni bir yönetim/yönetici var
Speaking
it's a small town expr. burası küçük bir kasaba
there's a town down that road expr. bu yolun aşağısında bir kasaba var
get out of town! expr. bas git!
get out of town! expr. defol!
get out of town! expr. kaybol!
the new sheriff in town expr. kasabanın yeni şerifi
go out of town expr. şehir dışına çıkmak
I am back in town expr. şehire döndüm
call me the minute you get to town expr. şehre geldiğin an beni ara
get out of town for a while expr. şehir dışına çık bir süreliğine
I didn't know you were out of town expr. senin şehir dışında olduğunu bilmiyordum
I didn't know you left town expr. şehirden ayrıldığını bilmiyordum
are there any sightseeing tours of the town? expr. şehir geziniz var mı?
Trade/Economic
town economy n. ticaretin merkezinin kasabalar olduğu dönemdeki ekonomik sistem
town order n. kentin maliye müfettişi tarafından onaylanan devredilemez senet
town dues n. ayakbastı parası
town toll n. ayakbastı parası
open town n. açık şehir
town hall n. belediye dairesi
market town n. belirli günlerde pazar kurulan kasaba
town tax n. belediye vergisi
industrial town n. endüstri şehri
town dues n. giriş vergisi
town toll n. giriş vergisi
town planning law n. imar hukuk
town planning regulations n. kent planlaması yönetmelikleri
port of town n. liman şehri
in-town cheque n. mahalli çek
town toll n. oktruva
town dues n. oktruva
market town n. pazar kasabası
town clerk n. sicil memuru
out-of-town check n. şehir dışı çek
trading town n. ticaret şehri
commercial town n. ticaret şehri
Law
objection to town council decision n. belediye meclis kararına itiraz
Politics
town house [scottish] n. belediye binası
town manager n. kaymakam
twin town [brit] n. kardeş şehir
corporate town n. beledi haklara sahip kasaba
town dues n. belediye resmi
town council n. belediye meclisi
prosperous town n. bayındır belde
town hall n. belediye sarayı
town council n. belediye il meclisi
county town n. il merkezi
town hall n. ilçe belediye binası
town planning n. imar
town council n. il belediye meclisi
town council n. kasaba konseyi
town meeting n. kasaba toplantısı
town charter n. kent tüzüğü
town dues n. oktrua
border town n. sınır şehri
frontier town n. sınır şehri
town border n. şehir sınırı
town planning n. şehircilik
town-planning scheme n. şehircilik projesi
town-planning scheme n. şehir planı taslağı
town planning acts n. şehir planlama yasaları
Institutes
town and country planning association n. şehir ve bölge planlama derneği
Tourism
coastal town n. sahil beldesi
Media
lazy town n. tembel kasaba
Technical
linear town n. bant şehir
linear town n. doğrusal kasaba
town gas n. havagazı
town gas supply n. havagazı sağlanması
boom-town n. mantar kent
decayed town n. ölü şehir
decayed town n. ölü kent
town fog n. şehir sisi
tank town n. trenlerin su doldurmak için kullandıkları demiryolu durağı
new town n. yeni il
new town n. yeni kent
Computer
city/town n. şehir
Architecture
town plan n. şehir planı
Construction
new town n. konut, eğitim, ticaret ve eğlence olanaklarını bir potada eritmeyi amaçlayan bir şehir planlama topluluğu
new town n. devletin bütünsel bir birim olarak planlanıp inşa ettirdiği, fazla nüfuslu bölgelere uygun şehir planı
market town n. alışveriş şehri
town map n. durum haritası
town map n. halihazır harita
hill town n. höyük
town planner n. kent tasarcısı
town map n. kasaba haritası
dormitory town n. koğuşkent
dormitory town n. konutşehir
mushroom town n. mantar kent
market town n. pazar kurulan kasaba
town planning drawings n. şehir planlama çizimleri
town planning institute n. şehir planlama enstitüsü
town planning n. şehir planlaması
town planner n. şehir planlamacısı
town planner n. şehir plancısı
hill town n. tepekent
satellite town n. uyduşehir
satellite town n. uydu kent
dormitory town n. yatakhane şehir
new town n. yeni şehir
dormitory town n. yatıkent
new town n. yeni kent
Automotive
motor town n. motor kent
town car n. şehir arabası
Traffic
town way n. kasaba tarafından bakımı sağlanan yol
town-centre traffic n. kent trafiği
town-centre traffic n. şehir trafiği
Marine
marine town project n. deniz kenarı yerleşim projesi
port town n. liman şehri
sea town n. sahil şehri
Mining
mining town n. madenci şehri
Botanic
town cress (lepidium sativum) n. bahçe teresi
Agriculture
town [scottish] n. çiftlik ve binaları
town milk [new zealand] n. doğrudan tüketim için pastörize edilmiş süt
agricultural town n. tarım kasabası
Social Sciences
village and town life n. köy ve kasaba hayatı
Environment
home town n. iklim ve üretim bakımından ele alınan bölge
Geography
new town n. danbury'nin doğusunda, housatonic nehri üzerinde yer alan güneybatı connecticut kasabası
lake mykee town n. missouri eyaletinde yerleşim yeri
boys town n. nebraska eyaletinde yerleşim yeri
grant town n. batı virginia eyaletinde yerleşim yeri
hugh town n. ingiltere'de yerleşim yeri
new town n. kuzey dakota eyaletinde şehir
old town n. maine eyaletinde şehir
charles town n. batı virginia eyaletinde şehir
town and country n. missouri eyaletinde şehir
delamar ghost town n. nevada eyaletinde şehir
town creek n. alabama eyaletinde şehir
moapa town n. nevada eyaletinde şehir
town of pines n. indiana eyaletinde yerleşim yeri
savannah town n. güney carolina eyaletinde yerleşim yeri
cape town n. güney afrika cumhuriyeti'nin yasama başkenti
road town n. porto riko'nun doğusunda, batı hint adaları'ndaki tortola adası'ndaki ingiliz virgin adaları'nın başkenti
road town n. giriş noktası
cockburn town n. turks ve caicos adaları'nın başkenti
Military
town major n. ingiliz garnizon subayı
garrison town n. askeri birliğin bulunduğu yerleşim yeri
Sport
town ball n. beyzbol benzeri bir oyun
Librarianship
town library n. kasaba kütüphanesi
town library n. il halk kütüphanesi
Abbreviation
uct (university of cape town) n. cape town üniversitesi
Slang
town drunk n. ayyaş
sha-town n. chicago
chi-town n. chicago
town drunk n. içkici
small town jerk n. köy kırosu
small town jerk n. köy magandası
the town bicycle n. ortalık malı (kadın)
the town bicycle n. herkesle/önüne gelenle yatıp kalkan kadın
the town bicycle n. herkesle düşüp kalkan kadın
the town bicycle n. hayat kadını
the town bicycle n. orospu
the town bicycle n. fahişe
dog town n. tiyatro oyunlarının metropolde gösterime girmeden önce sahnelendiği şehir
paint the town red v. alemlere akmak
paint the town red v. ortamlara akmak
out of town adj. hapiste
British Slang
town bike n. mahallede önüne gelenle yatan kadın
town bike n. motor/önüne gelenle yatan kadın
Modern Slang
agg town n. arlington, texas
agg town n. texas eyaletinde bulunan arlington şehrine verilen bir takma isim
Star Wars
bartyn's landing town council n. bartyn'in inişi belediye meclisi