decline - Turco Inglés Diccionario

decline

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "decline" en diccionario turco inglés : 82 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
decline n. düşüş
It is my view that there are three main reasons for this decline.
Benim görüşüme göre bu düşüşün üç ana nedeni var.

More Sentences
decline n. gerileme
The decline in imports was more evenly distributed among trade partners.
İthalattaki gerileme, ticaret ortakları arasında daha dengeli dağıldı.

More Sentences
decline v. geri çevirmek
She declined my offer to help.
Yardım teklifimi geri çevirdi.

More Sentences
decline v. reddetmek
She declined to do so.
Bunu yapmayı reddetti.

More Sentences
decline n. azalma
In the last few years, there has been a decline in the number of children parents decide to have.
Son birkaç yılda, ebeveynlerin sahibi olmayı istedikleri çocuk sayısında bir azalma olmuştur.

More Sentences
decline v. azalmak
However, doing nothing in the light of declining cod stocks is not an option.
Bununla birlikte, morina rezervlerinin azalması karşısında hiçbir şey yapmamak bir seçenek değildir.

More Sentences
General
decline n. çöküş
The Vietnamese people live in poverty, their society is in decline and the country is still under-developed.
Vietnam halkı yoksulluk içinde yaşıyor, toplumları çöküşte ve ülke hala az gelişmiş durumda.

More Sentences
decline n. çökme
Romans did not want their empire to decline; but it did.
Romalılar, imparatorluklarının çökmesini istemediler; ama oldu.

More Sentences
decline n. düşme
Home prices have continued to decline.
Ev fiyatları düşmeye devam ediyor.

More Sentences
decline v. çekimlemek
In some languages, they decline nouns by finding their stem and listing their case forms.
Bazı dillerde isimler kökleri bulunup isim halleri listelenerek çekimlenir.

More Sentences
decline v. reddetmek
The only witness is an Estonian policeman who has declined to testify.
Tek tanık, ifade vermeyi reddeden Estonyalı bir polis memuru.

More Sentences
decline v. geri çevirmek
It is very impolite of them to decline my invitation.
Davetimi geri çevirmeleri büyük kabalık.

More Sentences
decline v. bozulmak
His health has begun to decline now.
Onun sağlığı artık bozulmaya başladı.

More Sentences
decline v. düşmek
Everyone hopes that the gas prices would decline.
Herkes benzin fiyatlarının düşeceğini umuyor.

More Sentences
decline v. alçalmak
The roof declines at a sharp angle.
Çatı keskin bir açıyla alçalıyor.

More Sentences
decline v. kötüye gitmek
His health has been declining after moving to a cooler climate.
Daha serin bir iklime taşındıktan sonra sağlığı kötüye gitmeye başladı.

More Sentences
Trade/Economic
decline n. azalma
Poverty in the world is not on the decline, quite the opposite.
Dünyada yoksulluk azalmıyor, tam tersine artıyor.

More Sentences
decline n. düşüş
The last two decades have unfortunately seen a sharp decline in the number of EU seafarers.
Ne yazık ki son yirmi yılda AB denizcilerinin sayısında keskin bir düşüş yaşanmıştır.

More Sentences
decline n. düşme
The value of the dollar declines as the rate of inflation rises.
Enflasyon oranı yükseldikçe doların değeri düşüyor.

More Sentences
decline n. gerileme
The decline of our coastal zones is often a result of this reprehensible wait-and-see policy.
Kıyı bölgelerimizin gerilemesi genellikle bu kınanması gereken bekle ve gör politikasının bir sonucudur.

More Sentences
decline v. azalmak
State interference has been declining.
Devlet müdahalesi azalmaktadır.

More Sentences
decline v. düşmek
Furthermore, as the coffee is being produced at too high a yield, its very quality is declining.
Dahası, kahve çok yüksek verimle üretildiği için kalitesi de düşüyor.

More Sentences
decline v. reddetmek
This requires the Bank to take on risks private operators would decline.
Bu, Bankanın özel operatörlerin reddedeceği riskleri üstlenmesini gerektirir.

More Sentences
Common Usage
decline n. iniş
decline n. alçalma
decline v. zayıflamak
decline v. inişe geçmek
General
decline n. çöküm
decline n. sapma
decline n. zeval
decline n. yolun sonu
decline n. meyil
decline n. inkıraz
decline n. inhitat
decline n. inhiraf
decline n. batma
decline n. batış
decline n. güçten düşüren hastalık
decline n. son yıllar
decline n. son bölüm
decline n. (gün) sona erme
decline n. (gün) bitme
decline n. (güneş) batma
decline n. gurup
decline v. kabul etmemek
decline v. aşağıya meyletmek
decline v. batmak
decline v. abamak
decline v. çevirmek
decline v. çürümek
decline v. eğdirmek
decline v. eğilmek
decline v. eksilmek
decline v. sarkmak
decline v. zeval bulmak
decline v. saptırmak
decline v. eğimi olmak
decline v. çekilmek
decline v. meyletmek
decline v. eğmek
decline v. çökmek
decline v. elinin tersiyle itmek
decline v. çekimini yapmak
decline v. çekmek
decline v. sapmak
decline v. durumu bozulmak
decline v. başarısız olmak
Trade/Economic
decline n. durgunluk
decline n. ekonomik gerileme
decline n. fiyatın düşme eğilimi
Law
decline v. imtina etmek
Technical
decline n. iniş
Computer
decline expr. reddet
Medical
decline n. deklin
Pathology
decline n. (kan basıncı, ateş) düşme
decline n. zayıflayıcı hastalık
Astronomy
decline v. (gök cismi) batmak
Linguistics
decline n. çekimleme
decline v. çekmek
decline v. tasrif etmek
Chess
decline v. rakibin açığından faydalanmamak
Ottoman Turkish
decline v. imtina etmek

Significados de "decline" con otros términos en diccionario inglés turco: 92 resultado(s)

Inglés Turco
General
decline the invitation v. daveti reddetmek
You should've declined the invitation.
Daveti reddetmeliydin.

More Sentences
decline [obsolete] v. kaçınmak
Officials declined to comment.
Yetkililer yorum yapmaktan kaçındı.

More Sentences
decline of day n. akşam üstü
cognitive decline n. bilişsel zayıflama
decline of an empire n. bir imparatorluğun çöküşü
decline in mortality rate n. ölüm oranındaki düşüş
decline in sales n. satışlardaki düşüş
possibility of decline n. düşme ihtimali
decline in quality n. kalitesini düşürme
decline in quality n. düzeyini düşürme
sharp decline n. büyük düşüş
go into a decline v. kuvvetten düşmek
decline formally v. resmen sapmak
decline responsibility v. mesuliyet kabul etmemek
begin decline v. zevale yüz tutmak
be on the decline v. düşüş yaşamak
be on the decline v. düşüş kaydetmek
be on the decline v. düşüş göstermek
start to decline v. inişe geçmek
be on decline v. ivme kaybetmek
decline in importance v. önemi azalmak
go into decline v. inişe geçmek
fall into decline v. inişe geçmek
decline the invitation v. daveti geri çevirmek
decline an offer v. teklifi reddetmek
decline the responsibility v. sorumluluğu reddetmek
be still on the decline v. düşüşünü sürdürmek
decline [obsolete] v. resmi bir şekilde okumak
decline [obsolete] v. belirli bir sıraya göre okumak
decline [obsolete] v. uzak durmak
on the decline adj. çökmekte
on the decline adj. düşmekte
on the decline adj. düşüşte
Colloquial
go into a decline v. düşüşe geçmek
go into a decline v. gerilemek
go into a decline v. sağlığı bozulmak
go into a decline v. zayıf düşmek
Idioms
fall into a decline v. düşüşe geçmek
fall into a decline v. güçten düşmek
fall into a decline v. gücünü kaybetmek
fall into a decline v. zayıf düşmek
in terminal decline expr. dibe vurmuş
Speaking
a slight decline took place in the prices expr. fiyatlarda hafif bir düşüş gerçekleşti
I decline expr. kabul etmiyorum
Trade/Economic
sudden decline n. ani düşüş
allowance for market decline in stock value of subsidiaries n. bağlı ortak ser pay değ düşük
allowance for market decline in the value of long term security investments n. bağlı menk kıy değer düş karş
allowance for the decline in the value of long-term marketable securities n. bağlı menkul kıymetler değer düşüklüğü karşılığı
allowance for the decline in the value of the share capital subscriptions to the share capital subscriptions to affiliated companies n. bağlı ortaklıklar sermaye payları değer düşüklüğü karşılığı
decline in economic usefulness n. bir varlığın ekonomik değerini yitirmesi
decline in income n. gelirde azalma
decline of prices n. fiyatların düşmesi
decline in prices n. fiyatlarda düşme
decline in prices n. fiyatlarda düşüş
decline stage n. gerileme dönemi
rapid decline n. hızlı düşüş
decline in export n. ihracatta düşüş
decline of business n. işlerdeki düşüş
allowance for market decline in stock values of participations n. işt sermaye pay değ düş karş
allowance for the decline in the value of the share capital subscription to participations n. iştirakler sermaye payları değer düşüklüğü karşılığı
decline in earnings n. kazançta azalma
organizational decline n. örgütsel gerileme
sales decline n. satışlarda düşüş
decline marginal efficiency of capital n. sermayenin marjinal etkinliği
allowance for the decline in the value of inventories n. stok değer düşüklüğü karşılığı
loss from decline in value of inventory n. stok değer düşüklüğü zararı
allowance for decline in value of inventory n. stok değer düşüklüğü karşılığı
decline the responsibility n. sorumluluğu reddetme
decline in consumption n. tüketimde azalma
production decline n. üretimin düşmesi
decline in production n. üretimin azalması
decline in production n. üretimin düşmesi
decline in economic usefulness n. varlığın ekonomik değerini yitirmesi
induced decline n. uyarılmış azalma
production decline n. üretimin azalması
Law
right to decline n. çekinme hakkı
Technical
phreatic decline n. su tablasının alçalması
phreatic decline n. yeraltı su düzeyinin düşmesi
Computer
task decline n. görev reddi
meeting decline n. toplantı reddi
decline copy expr. kopyalanma reddedildi
cancel decline expr. reddetmeyi iptal et
Medical
fev1 decline n. fev1 düşüşü
decline of immune function n. immün fonksiyonun azalması
a rapid decline in clinical status n. klinik durumun hızla bozulması
decline in the estrogen level n. östrojen düzeyinin düşmesi
Psychology
mental decline n. bunama
age-related cognitive decline n. yaşla ilişkili bilişsel zayıflama
Statistics
statistical decline n. istatistiksel düşüş
Botanic
decline disease n. giderek zararlı hale gelerek bitkiyi içten içe öldüren hastalık
Social Sciences
moral decline n. ahlaki çöküş
History
decline of the ottoman empire n. osmanlı'nın çöküşü