düzeltmek - Turco Inglés Diccionario

düzeltmek

Significados de "düzeltmek" en diccionario inglés turco : 155 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
düzeltmek fix v.
It is an odd matter that we have to fix.
Bu düzeltmemiz gereken garip bir konu.

More Sentences
düzeltmek straighten v.
Mr Medina Ortega, we need to straighten a few things out.
Bay Medina Ortega, birkaç şeyi düzeltmemiz gerekiyor.

More Sentences
düzeltmek correct v.
We shall correct this mistake and keep you informed of the situation.
Bu hatayı düzelteceğiz ve sizi durumdan haberdar edeceğiz.

More Sentences
düzeltmek rectify v.
Because I am sure that it will be the Commission that rectifies and controls itself.
Çünkü eminim ki kendini düzelten ve kontrol eden Komisyon olacaktır.

More Sentences
General
düzeltmek set right v.
I think this is a mistake which must be set right.
Bunun düzeltilmesi gereken bir hata olduğunu düşünüyorum.

More Sentences
düzeltmek put right v.
There is a mistake in our list of votes, which we are keen to put right.
Oy listemizde bir hata var ve bunu düzeltmek istiyoruz.

More Sentences
düzeltmek make v.
Tom's making his bed.
Tom yatağını düzeltiyor.

More Sentences
düzeltmek repair v.
Fadil was just trying to repair his relationship with Layla.
Fadıl sadece Leyla ile ilişkisini düzeltmeye çalışıyordu.

More Sentences
düzeltmek mend v.
Love can mend your life.
Aşk, hayatınızı düzeltebilir.

More Sentences
düzeltmek amend v.
Therefore please amend the German text; the English is the correct text.
Bu nedenle lütfen Almanca metni düzeltin; doğru metin İngilizcedir.

More Sentences
düzeltmek straighten out v.
Let's straighten out the desk.
Masayı düzeltelim.

More Sentences
düzeltmek ameliorate v.
War, disease, and famine continue to ravage the poverty-stricken country, despite the decades-long international effort to ameliorate the situation.
Savaş, hastalık ve kıtlık, durumu düzeltmek için on yıllardır süren uluslararası çabalara rağmen, yoksulluk içindeki ülkeyi kasıp kavurmaya devam ediyor.

More Sentences
düzeltmek trim v.
Tom trimmed his beard.
Tom sakalını düzeltti.

More Sentences
düzeltmek reform v.
He decided to stop drinking and reform his behavior.
İçkiyi bırakmaya ve davranışlarını düzeltmeye karar verdi.

More Sentences
düzeltmek remedy v.
To remedy this, vigorous efforts are required.
Bunu düzeltmek için yoğun çaba sarf edilmesi gerekmektedir.

More Sentences
düzeltmek improve v.
Many want a statute in order to improve an image tarnished by the abuses of a few.
Pek çok kişi, birkaç kişinin suistimalleri nedeniyle zedelenen imajı düzeltmek için bir tüzük istiyor.

More Sentences
düzeltmek refine v.
Cost estimates have been refined.
Maliyet tahminleri düzeltildi.

More Sentences
düzeltmek put v.
Violence does not bring justice, it does not put wrongs right, it does not address the root causes of a problem.
Şiddet adalet getirmez, yanlışları düzeltmez, bir sorunun temel nedenlerini ele almaz.

More Sentences
düzeltmek smooth down v.
Mary smoothed down her skirt.
Mary eteğini düzeltti.

More Sentences
düzeltmek polish up v.
I need to polish up the grammar.
Dilbilgisini düzeltmem gerekiyor.

More Sentences
düzeltmek arrange v.
I must arrange my hair.
Saçımı düzeltmeliyim.

More Sentences
düzeltmek adjust v.
You may need to adjust both settings to see an effect.
Bir efekt görmek için her iki ayarı da düzeltmeniz gerekebilir.

More Sentences
düzeltmek clear up v.
I should merely like to clear up a misunderstanding.
Ben sadece bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek istiyorum.

More Sentences
düzeltmek correct v.
That is how it is developing and I think that we should help it by persuading it to correct its bad points.
Bu şekilde gelişiyor ve bence olumsuz yönlerini düzeltmesi için ikna ederek ona yardımcı olmalıyız.

More Sentences
düzeltmek remedy v.
Can these only be attributed to the shortcomings of the air traffic control system, which we are now seeking to remedy?
Bunlar sadece hava trafik kontrol sisteminin, artık düzeltmeye çalıştığımız eksikliklerine atfedilebilir mi?

More Sentences
düzeltmek set v.
The doctor set his broken leg.
Doktor, kırık bacağını düzeltti.

More Sentences
Colloquial
düzeltmek put right v.
On the other hand, we also want to put right an old injustice.
Öte yandan eski bir adaletsizliği de düzeltmek istiyoruz.

More Sentences
Law
düzeltmek amend v.
Your soil is in need of amending.
Toprağınızın düzeltilmeye ihtiyacı var.

More Sentences
düzeltmek correct v.
I am bound to correct the Commission on one point, namely biodiversity.
Komisyon'u bir noktada, yani biyoçeşitlilik konusunda düzeltmek zorundayım.

More Sentences
Technical
düzeltmek straighten v.
Maybe they'll come down, castrate you, straighten your teeth and split.
Belki aşağı inip seni hadım ederler, dişlerini düzeltirler ve ayrılırlar.

More Sentences
düzeltmek correct v.
I must correct my previous statement in the light of information I have received.
Bir önceki beyanımı aldığım bilgiler ışığında düzeltmek zorundayım.

More Sentences
düzeltmek smooth v.
Marvin looked in the mirror and smoothed his hair back.
Marvin aynaya baktı ve saçını düzeltti.

More Sentences
düzeltmek rectify v.
I would urge the Council to rectify this.
Konsey'i bunu düzeltmeye davet ediyorum.

More Sentences
Computer
düzeltmek proofread v.
Why don't you ask Tom to proofread this for you?
Neden Tom'dan bunu senin için düzeltmesini istemiyorsun?

More Sentences
General
düzeltmek range v.
düzeltmek edit v.
düzeltmek reorganize v.
düzeltmek meliorate v.
düzeltmek grade v.
düzeltmek true v.
düzeltmek doctor v.
düzeltmek coordinate v.
düzeltmek set aright v.
düzeltmek flat v.
düzeltmek emend v.
düzeltmek heal v.
düzeltmek touch v.
düzeltmek clean up v.
düzeltmek dub v.
düzeltmek smoothen v.
düzeltmek smooth over v.
düzeltmek even v.
düzeltmek planish v.
düzeltmek slick v.
düzeltmek plumb v.
düzeltmek plane v.
düzeltmek polish v.
düzeltmek smooth out v.
düzeltmek retouch v.
düzeltmek try out v.
düzeltmek unclutter v.
düzeltmek level off v.
düzeltmek unscramble v.
düzeltmek smooth away v.
düzeltmek regenerate v.
düzeltmek refit v.
düzeltmek justify v.
düzeltmek square v.
düzeltmek pick up v.
düzeltmek better v.
düzeltmek haul up v.
düzeltmek sort something out v.
düzeltmek level out v.
düzeltmek grade up v.
düzeltmek reclaim v.
düzeltmek put in order v.
düzeltmek tidy up v.
düzeltmek calibrate v.
düzeltmek tidy v.
düzeltmek regulate v.
düzeltmek redress v.
düzeltmek rehabilitate v.
düzeltmek right v.
düzeltmek restore v.
düzeltmek retrieve v.
düzeltmek do v.
düzeltmek face-lift v.
düzeltmek co-ordinate v.
düzeltmek castigate v.
düzeltmek level v.
düzeltmek rough down v.
düzeltmek neaten v.
düzeltmek reorganise v.
düzeltmek fettle v.
düzeltmek respecify v.
düzeltmek order v.
düzeltmek reduce v.
düzeltmek make up v.
düzeltmek read v.
düzeltmek redub v.
düzeltmek tosh [scottish] v.
düzeltmek unbend v.
düzeltmek unbow v.
düzeltmek equalize v.
düzeltmek equalise v.
düzeltmek even v.
düzeltmek unrumple v.
düzeltmek zap v.
düzeltmek lay v.
düzeltmek hele v.
düzeltmek rework v.
düzeltmek rig v.
düzeltmek righten v.
düzeltmek revise v.
düzeltmek dight [scotland] v.
düzeltmek dope v.
düzeltmek pipe-clay v.
düzeltmek correctify v.
düzeltmek slick v.
düzeltmek smeeth v.
düzeltmek sprug [obsolete] v.
düzeltmek square v.
Phrasals
düzeltmek redd up [midwestern us] v.
düzeltmek take up v.
düzeltmek clean up v.
düzeltmek square up v.
düzeltmek pull something together v.
düzeltmek mop up v.
düzeltmek fix up v.
Colloquial
düzeltmek rehab v.
düzeltmek faire v.
düzeltmek set to rights v.
Idioms
düzeltmek make right v.
düzeltmek patch someone up v.
düzeltmek put straight v.
düzeltmek put into order v.
düzeltmek set straight v.
Trade/Economic
düzeltmek adjust v.
düzeltmek settle v.
Law
düzeltmek settle v.
düzeltmek array v.
düzeltmek alter v.
düzeltmek adjust v.
Technical
düzeltmek unbend v.
düzeltmek level v.
düzeltmek right v.
düzeltmek debug v.
düzeltmek redress v.
düzeltmek revise v.
düzeltmek reverberate v.
Computer
düzeltmek debug v.
Aeronautic
düzeltmek retrieve v.
düzeltmek calibrate v.
Literature
düzeltmek red-pencil v.
Archaic
düzeltmek school v.

Significados de "düzeltmek" con otros términos en diccionario inglés turco: 381 resultado(s)

Turco Inglés
General
yeniden düzeltmek rearrange v.
This is like rearranging the deckchairs on the Titanic.
Bu Titanik'te şezlongları yeniden düzeltmek gibi.

More Sentences
değişiklik yapmak (yanlışı düzeltmek vb) make amends v.
I was trying to make amends.
Değişiklik yapmaya çalışıyordum.

More Sentences
durumu düzeltmek (one's financial position) improve v.
To improve the situation, we must work harder.
Durumu düzeltmek için daha çok çalışmalıyız.

More Sentences
hatayı düzeltmek correct the mistake v.
Correct the mistakes.
Hataları düzeltin.

More Sentences
hata düzeltmek correct a mistake v.
The first step to correcting a mistake is patience.
Bir hatayı düzeltmenin ilk adımı sabırdır.

More Sentences
işleri düzeltmek make things right v.
I only need another few days to make things right.
İşleri düzeltmek için yalnızca birkaç güne daha ihtiyacım var.

More Sentences
hataları düzeltmek correct the mistakes v.
I assume you're working on correcting the mistakes.
Sanırım hataları düzeltmek için çalışıyorsun.

More Sentences
Idioms
(bir hatayı) düzeltmek make good (something) v.
We would thereby be making good this undemocratic error which is, in this day and age, really intolerable.
Böylece, günümüzde ve çağımızda gerçekten tahammül edilemez olan bu antidemokratik hatayı düzeltmiş oluruz.

More Sentences
Common Usage
tırmıkla düzeltmek rake v.
yazım hatalarını bulup düzeltmek proofread v.
General
sallantıdaki bir ilişkiyi düzeltmek için yapılan çocuk band-aid baby n.
provaları düzeltmek proofread v.
rüzgara göre düzeltmek (yelkeni) trim v.
birinin yanlış bilgisini düzeltmek set someone right v.
yüzünü yontup düzeltmek (taşın) face v.
saçını başını düzeltmek gussy up v.
saçını başını düzeltmek preen oneself v.
malayla düzeltmek trowel v.
bir plan veya sistemdeki ufak tefek pürüzleri düzeltmek work out the kinks v.
tüylerini düzeltmek (kuş) plume v.
gaga ile düzeltmek preen v.
üstünü başını düzeltmek tidy oneself up v.
ahlakını düzeltmek moralize v.
rende ile düzeltmek plane v.
zımpara ile düzeltmek sand v.
moralini düzeltmek cheer somebody up v.
saçını başını özenle düzeltmek preen oneself v.
yeniden düzeltmek retrieve v.
tüylerini düzeltmek preen v.
birini düzeltmek set someone right v.
gözden geçirerek düzeltmek (metni) revise v.
bir metni düzeltmek emendating v.
bir şeyi düzeltmek set something right v.
keserek düzeltmek trim v.
saçını başını özenle düzeltmek preen v.
üstünü başını düzeltmek smarten v.
yanlışlarını düzeltmek (bir metnin) emend v.
ses tonunu düzeltmek adjust the tone v.
gagasıyla düzeltmek (kuş tüylerini) preen v.
tekrar düzeltmek readjust v.
gagasıyla tüylerini düzeltmek preen v.
saçlarını düzeltmek do one's hair v.
sadece gereken yerlere boya vurarak bir şeyin görünümünü düzeltmek touch something up v.
anlaşma maddesini düzeltmek amend a clause in the contract v.
durumu düzeltmek get better v.
saçını düzeltmek tidy one's hair v.
saçlarını düzeltmek tidy one's hair v.
hatayı düzeltmek put right the mistake v.
hatayı düzeltmek rectify the mistake v.
kusur düzeltmek rectify a mistake v.
kusur düzeltmek put right a mistake v.
kusur düzeltmek correct a mistake v.
karar düzeltmek correct the decision v.
zımparayla düzeltmek paper v.
zımparayla düzeltmek grind v.
zımparayla düzeltmek sand v.
zımparayla düzeltmek emery v.
zımparayla düzeltmek rub with emery v.
zımparayla düzeltmek sandpaper v.
zımparayla düzeltmek rub v.
yanlışlığı düzeltmek rectify the mistake v.
yanlışlığı düzeltmek put right the mistake v.
yanlışlığı düzeltmek correct the mistake v.
yeniden düzeltmek redispose v.
eteğini düzeltmek smooth (down) one's skirt v.
gözden geçirip düzeltmek revise v.
yatağını düzeltmek make the bed v.
(bir yazının yanlışlarını) düzeltmek emend v.
etrafı şöyle bir düzeltmek give something the once-over v.
ile arayı düzeltmek make up with v.
bir yanlışlığı düzeltmek correct a mistake v.
yanlış anlamayı düzeltmek correct a misunderstanding v.
çekül ile düzeltmek plumb v.
planya ile düzeltmek plane v.
(çekülle) düzeltmek plumb v.
yeniden düzeltmek readjust v.
imajını düzeltmek improve one's image v.
arayı düzeltmek make one's peace v.
bir hatayı düzeltmek make good v.
yapılan hatayı düzeltmek reverse the damage done v.
yanlışları düzeltmek correct the mistakes v.
yatak düzeltmek make up a bed v.
bir metni düzeltmek edit v.
bir metni düzeltmek redact v.
bir şeyi düzeltmek/halletmek have something settled v.
üstünü başını düzeltmek spruce oneself up v.
enflasyona göre düzeltmek/düzeltme yapmak adjust for inflation v.
ahlakını düzeltmek moralise v.
mutfağı toparlamak/düzeltmek tidy up the kitchen v.
fazla düzeltmek over-correct v.
gramer hatası düzeltmek correct a grammar mistake v.
gramer hatası düzeltmek correct a grammatical mistake v.
sorunu düzeltmek fix an issue v.
durmunu tekrar düzeltmek reorient v.
gözden geçirerek düzeltmek recognize [obsolete] v.
gözden geçirerek düzeltmek recognise [obsolete] v.
yanlışlarını düzeltmek rectify [obsolete] v.
yanlışı düzeltmek redress v.
tahmini düzeltmek re-estimate v.
şeklini düzeltmek refashion v.
yeniden düzeltmek regear v.
tekrar düzeltmek rejigger v.
yeniden düzeltmek remodify v.
yeniden ahlakını düzeltmek remoralize v.
yeniden ahlakını düzeltmek remoralise v.
başparmakla düzeltmek thumb v.
kırışmış bir şeyi düzeltmek uncrumple v.
altını keserek düzeltmek underbear [obsolete] v.
(metnin) yanlışlarını düzeltmek emendate v.
yanlışlarını düzeltmek emendate v.
moralini düzeltmek undumpish [obsolete] v.
kart destesini masaya/sıraya hafifçe vurup kenarını düzeltmek jog v.
(kalite, renk, tat) düzeltmek enrich v.
çatık kaşlarını düzeltmek unknit [rare] v.
(kıvrılmış bir şeyi) düzeltmek unpleat v.
moralini düzeltmek unsadden v.
(eğrilmiş bir şeyi) düzeltmek unspin v.
(eğri bir şeyi) düzeltmek unwarp v.
(bükülmüş şeyi) düzeltmek unwarp v.
bilgisayar programını çalışana kadar parça parça düzeltmek hack v.
ilişkileri düzeltmek heal v.
küçük kusurları ortadan kaldırarak düzeltmek brush up v.
yanlış şekilde düzeltmek miscorrect v.
yüklenicinin edeceği fazladan karı sınırlandırmak veya geri kazandırmak için şartları gözden geçirerek düzeltmek renegotiate v.
(metni) gözden geçirerek düzeltmek rework v.
tekrar inceleyip düzeltmek rewrite v.
basılan malzemeyi kontrol edip düzeltmek line up v.
metal levha üstündeki çukurluğu çekiçle düzeltmek bump (up) v.
fazla düzeltmek overcorrect v.
hataya sebep olacak şekilde aşırı düzeltmek overcorrect v.
gereksiz yere düzeltmek overcorrect v.
(bir şeyi) aşırı derecede düzeltmek overlabor v.
fazla düzeltmek overrefine v.
fazla düzeltmek over-refine v.
aşırı incelik ile düzeltmek over-refine v.
alçıyı çubukla düzeltmek rod v.
çimentoyu çubukla düzeltmek rod v.
(tel) sıcakken ovalayarak düzeltmek rub v.
formatını düzeltmek rubricate v.
(yol) düzeltmek improve v.
(yazının, belgenin) yanlışlarını düzeltmek reform v.
(elbise) başka bir malzeme ile düzeltmek double v.
cilalayarak düzeltmek polish off v.
üstünü başını düzeltmek clean up v.
kendi kendini düzeltmek self-correct v.
ufak bir dokunuşla düzeltmek fine-tune v.
olgu veya ilkelere göre düzeltmek orient v.
tüylerini daha çok düzeltmek outpreen v.
tüylerini yalayarak düzeltmek prin [dialect] v.
gagasıyla tüylerini düzeltmek prin [dialect] v.
gagasıyla tüylerini düzeltmek plume v.
(ağaç) düzeltmek preen [dated] v.
otururken (eteğin) arkasını düzeltmek sit out v.
önceden kesip düzeltmek pretrim v.
üstünü başını düzeltmek smug v.
(seramik gerecin kenarlarını) sünger yardımı ile düzeltmek spunge v.
spatula ile düzeltmek squeegee v.
tırpan taşı ile düzeltmek strickle v.
bileme aleti ile düzeltmek strickle v.
ölçek sileceği ile düzeltmek strickle v.
silme tahtası ile düzeltmek strickle v.
iyice düzeltmek superrefine v.
Phrasals
bir şeyi düzeltmek/düzene koymak tidy up something v.
bir şeyi düzeltmek/düzene koymak slick something up v.
birini düzeltmek shape someone up v.
bir şeyi düzeltmek/düzenlemek spiff something up v.
durumlarını düzeltmek level up v.
(odayı vb) düzeltmek make something tidy v.
(odayı vb) düzeltmek put something into order v.
pat pat vurarak düzeltmek/düzleştirmek pat down v.
ıslatıp düzeltmek/düzleştirmek wet down v.
ıslatıp düzeltmek/düzleştirmek wet someone or something down v.
(birinin başka biriyle, eski sevgilisiyle) tekrar arasını düzeltmek drive (one) back to (someone) v.
birinin başka biriyle (eski sevgilisi, annesi, babası) arasını düzeltmek drive someone back to someone v.
kısaltarak düzenlemek/düzeltmek edit something out of something v.
kısaltarak düzenlemek/düzeltmek edit something out v.
(bir şeyi başka bir şeyi/başka bir şeyin parçalarını kullanarak) onarmak/düzeltmek reconstruct (something) from (something else) v.
sürterek düzeltmek grind away v.
bir şeyi törpüleyerek düzeltmek grind something down v.
(birinin/bir şeyin içinde bulunduğu bir durumu) düzeltmek raise (someone or something) out of (some state) v.
durumunu düzeltmek raise up v.
ile arayı bulmak/düzeltmek square with v.
ile anlaşmazlığı düzeltmek/çözmek square with v.
biriyle arayı bulmak/düzeltmek square with someone v.
biriyle anlaşmazlığı düzeltmek square with someone v.
ile durumu düzeltmek square with v.
bir şeyi geriye doğru düzeltmek smooth something back v.
gözden geçirip düzeltmek/değiştirmek work over v.
bir şeyi tekrar gözden geçirip düzeltmek/değiştirmek work something over v.
dış görünüşünü, durumunu, ruh halini düzeltmek pick up v.
(birinin) arkasından yaptıklarını saklamak/düzeltmek sweep up after (someone) v.
ölçüleri düzeltmek için işaretlemek veya çizmek mark off v.
(birinin) şartlarını düzeltmek accommodate (one) with (something) v.
bir şeyi bir şeye göre düzeltmek adjust something to something v.
bir şeyi bir şeye göre düzenlemek/düzeltmek align something with something v.
bir şeyi bir şeye göre düzenlemek/düzeltmek align something with something v.
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) göre düzeltmek attune (someone or something) to (someone or something else) v.
vurarak göçüğü/eziği düzeltmek bash out v.
vura vura düzeltmek/inceltmek beat down v.
bir şeyi düzeltmek/inceltmek beat something down v.
bir şeyi düzeltmek cancel something out v.
ile tekrar arasını düzeltmek drive back to v.
(biriyle) ilişkisini düzeltmek fix (something) with (someone) v.
(biriyle) arasını düzeltmek fix (something) with (someone) v.
arasını düzeltmek get back v.
(biriyle) arasını düzeltmek have something out (with someone) v.
bir şeyin yönünü düzeltmek head something up v.
zımparalayarak düzeltmek plane down v.
zımparalayarak düzeltmek plane off v.
(bir şeye) göre tekrar düzeltmek readjust to (something) v.
(birinin biriyle) arasını düzeltmek reconcile with (someone) v.
(bir şeyi bir şeyle) kesip düzeltmek trim (something) with (something) v.
kesip düzeltmek trim away v.
(ıslak post veya deri) düzeltmek set out v.
Proverb
kötü bir işi elden geldiğince düzeltmek make the best of a bad job
Colloquial
düzeltmek/halletmek cinch v.
(birinin) yanlış bildiklerini düzeltmek clue (one) in v.
bir şeyi düzeltmek do something up v.
iç çamaşırını düzeltmek pick a wedgie v.
Idioms
bir farklılığı düzeltmek pick a crow v.
saçını başını düzeltmek run a brush through (one's) hair v.
kendi ayakları üstünde durarak durumunu düzeltmek/iyileştirmek drag (oneself) up by (one's) (own) bootstraps v.
kendi ayakları üstünde durarak durumunu düzeltmek/iyileştirmek pull yourself up by your own bootstraps v.
kendi ayakları üstünde durarak durumunu düzeltmek/iyileştirmek drag yourself up by your own bootstraps v.
bir iki yanlışını düzeltmek tell (someone) a thing or two (about someone or something) v.
birini düzeltmek/hatasını gidermek tell (someone) a thing or two (about someone or something) v.
birini düzeltmek/hatasını gidermek tell someone a thing or two v.
birini düzeltmek/hatasını gidermek teach someone a thing or two v.
bir şeyi düzeltmek/halletmek have something cinched v.
biri ile olan ilişkilerini düzeltmek mend the fences with someone v.
bir yeri toparlamak/düzeltmek get/make something straight v.
birinin yanlışını sert bir şekilde düzeltmek tell them where the dog died v.
bir şeyi düzeltmek put something straight v.
biriyle arayı düzeltmek fix something with someone v.
bir şeyi yahut karmaşık bir durumu düzeltmek set something straight v.
durumu düzeltmek make it right v.
imajını düzeltmek improve one's looks v.
ilişkilerini düzeltmek mend one's fences v.
moralini düzeltmek lift someone's spirit v.
moralini düzeltmek bring back to life v.
problemleri çözerek durumu düzeltmek work things out v.
(görünümü/imajı) baştan aşağı elden geçirip düzeltmek make someone over v.
(görünümü/imajı) baştan aşağı elden geçirip düzeltmek do someone over v.
ütüyle düzeltmek iron out v.
yanlışı düzeltmek make it right v.
dişini tırnağına takarak durumu düzeltmek drag (oneself) up by (one's) (own) bootstraps v.
dişini tırnağına takarak durumunu düzeltmek drag/pull yourself up by your (own) bootstraps v.
kendi ayakları üstünde durarak durumunu düzeltmek drag/pull yourself up by your (own) bootstraps v.
kendi tırnaklarıyla kazıyarak durumunu düzeltmek drag/pull yourself up by your (own) bootstraps v.
yüz ifadesini düzeltmek rearrange someone's face v.
anlaşılmaması için yüz ifadesini düzeltmek rearrange someone's face v.
(sosyal, politik, finansal) durumunu düzeltmek get on in the world v.
arayı düzeltmek get square with (one) v.
anlaşmazlığı düzeltmek get square with (one) v.
(çentiği, çıkıntıyı) çekiçle döverek düzeltmek hammer away at (something) v.
bir şeyin dış görünüşünü iyileştirmek/düzeltmek give something a facelift v.
birini düzeltmek put straight v.
birinin davranışını, inancını, yaklaşımını düzeltmek put straight v.
kendini düzeltmek put straight v.
kendi yaklaşımını, davranışını, zihniyetini düzeltmek put straight v.
birini (bir konuda/bir şey hakkında) düzeltmek put somebody straight (about/on something) v.
(birinin (bir konuda) yanlış anladığı unsurları düzeltmek put somebody straight (about/on something) v.
birini (bir konuda/bir şey hakkında) düzeltmek set somebody straight (about/on something) v.
(birinin (bir konuda) yanlış anladığı unsurları düzeltmek set somebody straight (about/on something) v.
(birinin) davranışlarını korkutarak düzeltmek scare (someone) straight v.
ütüyle (bir şeyin) kırışıklıklarını açmak/düzeltmek iron out the wrinkles (of/in something) v.
ütüyle (bir şeyin) kırışıklıklarını açmak/düzeltmek iron the wrinkles out (of/in something) v.
ütüyle (bir şeydeki) kırışıklıkları açmak/düzeltmek iron the wrinkles out (of/in something) v.
(birinin) davranışlarını düzenlemek/düzeltmek keep (someone) in order v.
(biriyle) ilişkisini düzeltmek mend (one's) fences v.
(biriyle) arasını düzeltmek mend (one's) fences v.
tavrını düzeltmek change someone's tune v.
hareketlerini/davranışlarını düzeltmek clean up your act v.
dişini tırnağına takarak durumunu düzeltmek drag/pull yourself up by your bootstraps v.
kendi ayakları üstünde durarak durumunu düzeltmek drag/pull yourself up by your bootstraps v.
kendi tırnaklarıyla kazıyarak durumunu düzeltmek drag/pull yourself up by your bootstraps v.
(bir şeyin) görünüşünü düzeltmek give (something) a face-lift v.
(bir şeyin) elini yüzünü düzeltmek/toparlamak give (something) a face-lift v.
(bir şeyin) dış görünüşünü iyileştirmek/düzeltmek give (something) a face-lift v.
(birini/bir şeyi) düzeltmek get (someone or something) into shape v.
(bir durumu) düzeltmek/gidermek get (something) ironed out v.
(bir şeyi) düzeltmek/halletmek have (got) (something) cinched v.
(birini/bir şeyi) düzenlemek/düzeltmek lick (someone or something) into shape v.
(birinin) moralini düzeltmek lift (one's) spirits v.
yatak düzeltmek make bed v.
bir hatayı düzeltmek make good something v.
yatağı düzeltmek make the bed (up) v.
arayı düzeltmek mend fences v.
ilişkisini düzeltmek mend fences v.
arayı düzeltmek mend your fences v.
ilişkisini düzeltmek mend your fences v.
(birini) düzeltmek put (one) right v.
durumu düzeltmek put things right v.
yüz ifadesini düzeltmek rearrange (one's) face v.
anlaşılmaması için yüz ifadesini düzeltmek rearrange (one's) face v.
evi düzeltmek redd up the house [us] v.
bir yanlışı düzeltmek right a wrong v.
haksız bir durumu düzeltmek/telafi etmek right a wrong v.
birinin yanlış anladığı bir şeyi düzeltmek set straight v.
birine doğru bilgiyi vererek onu düzeltmek set straight v.
(biriyle/bir şeyle) düzeltmek/geliştirmek amaçlı ilgilenmek take (someone or something) in hand v.
(rahatsızlığını veya kibrini gösterme amaçlı) manşetlerini düzeltmek shoot one's linen v.
bir hatayı düzeltmek için asla geç değildir It is never too late to mend expr.
(bir şeyleri) düzeltmek için hiçbir zaman çok geç değildir It is never too late to mend expr.
bir şeyin yalnızca dış görünüşünü düzeltmek hiçbir şeyi değiştirmez nail polish on a hangnail expr.
Formal
yeniden düzeltmek reamend v.
Trade/Economic
likidite durumunu düzeltmek to rebuild liquidity v.
tekrar inceleyip düzeltmek revise v.
Law
(nisfet mahkemesinde) resmi belgedeki hatayı tarafların niyeti doğrultusunda düzeltmek reformation n.
(nisfet mahkemesinde) resmi belgedeki hatayı tarafların niyeti doğrultusunda düzeltmek reform v.
bir kararı düzeltmek rectify a decision v.
kararı düzeltmek revise the decision v.
Politics
bir durumu düzeltmek remedy a situation v.
Industry
teslime hazır bir ürünün kusurlarını düzeltmek için yapılan iş rework n.
süpürge tellerini kesmeden önce düzeltmek için döven işçi bumper n.
Media
bir yazıyı kontrol edip düzeltmek subedit v.
bir yazıyı kontrol edip düzeltmek copyedit v.
bir yazıyı kontrol edip düzeltmek copyread v.
Technical
optik cihazlarda ters yüz edilmiş görüntüleri düzeltmek için kullanılan dik açılı bir prizma erecting prism n.
tersyüz edilmiş görüntüleri düzeltmek için kullanılan dik açılı bir prizma erecting prism n.
ters yüz edilmiş görüntüleri düzeltmek için kullanılan dik açılı bir prizma erecting prism n.
yazım hatalarını düzeltmek için kullanılan beyaz renkli hızlı kuruyan bir sıvı white-out n.
ayakkabı topuğunun ön kısmının eğimi düzeltmek için kesilmesi breasting n.
delikli kartın yamuk kenarını düzeltmek için kenarına eklenen parça saver n.
kitabın kenarlarını keserek düzeltmek içi kullanılan bir araç plough n.
kitabın kenarlarını keserek düzeltmek içi kullanılan bir plow n.
(çubuk, boru, vb.) iki merdanenin üstünden, üçüncünün altından geçirerek düzeltmek reel v.
ayarını düzeltmek calibrate v.
hasarlı kanadı düzeltmek align a damaged blade v.
eğe ile düzeltmek file v.
tekrar kazanmak veya düzeltmek retrieve v.
törpü ile düzeltmek rasp v.
marangoz rendesinde oyuk açmak: (kitap veya kağıt kenarlarını) makine ile düzeltmek plough v.
marangoz rendesinde oyuk açmak: (kitap veya kağıt kenarlarını) makine ile düzeltmek plow v.
(ıslakken) betonu düzeltmek scree v.
(deriyi) gererek düzeltmek set v.
(sivri aletle) taş yüzeyini düzeltmek point v.
(düzensiz taş bloklarını) çekiçle düzeltmek spall v.
(kalıpları) makine ile düzeltmek stick v.
(kalıp) yüzey düzeltme çubuğuyla düzeltmek strike v.
(tuğlalar arasındaki derzi) mala ile düzeltmek strike v.
Computer
bilgisayar programını çalışana kadar parça parça düzeltmek hack on v.
Textile
kumaş fırfırlarını düzeltmek için kullanılan bir alet italian iron n.
aplike yaparak (bir süsü) düzeltmek appliqué v.
Construction
(yontma taşı) yeniden düzeltmek regrate v.
beton dökülen yerde bir kalas veya metalden bir düzleştirici ile harcın yüzeyini düzeltmek float finish v.
(ıslak betonu) beton malası ile düzeltmek lute v.
şap ile düzeltmek screed v.
Aeronautic
uçağı düzeltmek flatten out v.
Marine
yelkenleri düzeltmek set the sails v.
(halat) konumunu düzeltmek fleet v.
Medical
dişeti dokusunu şekil düzeltmek amacıyla fizyolojik olarak düzeltme gingivoplasty n.
sakatlığı düzeltmek için kemik kırma ameliyatı osteoclasis n.
kalp ritmini düzeltmek için uygulanan elektrik şoku countershock n.
(kırık/çıkık) düzeltmek adjust v.
durumunu düzeltmek (kan, organ vb) tonify v.
Optics
prizmaları ışığın renk sapmasını düzeltmek için kullanan optik cihaz teinoscope n.
bir yüzü düz öbürü dışbükey olup küresel sapma ve kromatik saçılmayı düzeltmek üzere tasarlanmış iki mercekten oluşan büyüteç wollaston's doublet n.
Printing
perdahla düzeltmek burnish v.
Agriculture
tırmık veya benzeri bir aletle düzeltmek rake n.
Tobacco
tütüne koku ve tad vermek veya bazı özelliklerini düzeltmek amacıyla kullanılan maddeler additive n.
Forestry
keserle düzeltmek dub v.
Literature
gözden geçirerek düzeltmek red-pencil v.
kırmızı kalemle düzeltmek red-pencil v.
gözden geçirerek düzeltmek (metni, kitabı) recense v.
Linguistics
(sözcüğü ya da ifadeyi) aşırı düzeltmek hypercorrect v.
Military
nişangahı düzeltmek adjust v.
Sport
tutuş şeklini düzeltmek correct the grip v.
Printery
yazım hatalarını düzeltmek için kullanılan beyaz renkli hızlı kuruyan bir sıvı white out n.
(metni, yazıyı) düzeltmek redo v.
Archaic
hatalarını düzeltmek emend v.
ahlakını düzeltmek moral v.
Engineering
(bozuk dijital sinyalleri) yeniden biçimlendirmek/düzeltmek regenerate v.
Slang
düzeltmek (hatayı/sorunu) unfuck v.
saçını başını düzeltmek level one’s locks v.
isteğe göre düzenlemek/düzeltmek mack out v.
dijital bir görüntüyü piksellerine kadar inceleyip düzeltmek pixel peep v.
dijital bir görüntüyü en ince ayrıntısına kadar inceleyip düzeltmek pixel peep v.
dijital bir görüntüyü piksel piksel/en ince ayrıntısına kadar inceleyip düzeltmek pixel peep v.
bir bilgisayar programındaki sorunları, bugları, teknik problemleri, bozuklukları düzeltmek kink out v.
küçük sıkıntıları, problemleri düzeltmek kink out v.