|
Categoría |
Inglés |
Turco |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
line n.
|
satır |
|
I would highlight the number of lines where we believe there is a need to strengthen existing schemes.
Mevcut programların güçlendirilmesi gerektiğine inandığımız birkaç satırın altını çizmek isterim.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
line n.
|
hat |
|
The new smartphone had soft lines with a minimalistic design.
Yeni akıllı telefonun minimalist bir tasarıma sahip yumuşak hatları vardı.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
line n.
|
çizgi |
|
She drew curvy lines on the side of her notebook.
Defterinin kenarına kıvrımlı çizgiler çizdi.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
line n.
|
sıra |
|
The first line is the completion of the 1994-1999 programmes.
İlk sırada 1994-1999 programlarının tamamlanması yer almaktadır.
More Sentences
|
5 |
Common Usage |
line n.
|
kuyruk |
|
There was a long line in front of the post office.
Postanenin önünde uzun bir kuyruk vardı.
More Sentences
|
6 |
Common Usage |
line v.
|
astarlamak |
|
This jacket is lined with silk.
Bu ceket ipekle astarlanmıştır.
More Sentences
|
General |
|
7 |
General |
line n.
|
olta |
|
He reeled up the fishing line as soon as the cork bobbed up and down.
Mantar aşağı yukarı sallanır sallanmaz oltayı sardı.
More Sentences
|
8 |
General |
line n.
|
ip |
|
She hung the washing on the line.
Çamaşırları ipin üzerine astı.
More Sentences
|
9 |
General |
line n.
|
hiza |
|
This minority too came into line and that is why we are at the point we are today, in optimistic mode.
Bu azınlık da hizaya geldi ve bu yüzden bugün bulunduğumuz noktada, iyimser moddayız.
More Sentences
|
10 |
General |
line n.
|
seri |
|
She designed a new line of children's apparel.
Yeni bir çocuk kıyafeti serisi tasarladı.
More Sentences
|
11 |
General |
line n.
|
yol |
|
I got off the bus at the end of the line.
Yolun sonunda otobüsten indim.
More Sentences
|
12 |
General |
line n.
|
kuyruk |
|
I'm waiting in line.
Kuyrukta bekliyorum.
More Sentences
|
13 |
General |
line n.
|
silsile |
|
I think that the same line of reasoning is applied to the Commission's civil service.
Aynı mantık silsilesinin Komisyon'un kamu hizmeti için de geçerli olduğunu düşünüyorum.
More Sentences
|
14 |
General |
line n.
|
sıra |
|
The first line is the completion of the 1994-1999 programmes.
İlk sıra 1994-1999 programlarının tamamlanmasıdır.
More Sentences
|
15 |
General |
line n.
|
soy |
|
I come from a long line of doctors.
Uzun bir doktor soyundan geliyorum.
More Sentences
|
16 |
General |
line n.
|
şekil |
|
At the bus stop, people waited in orderly lines, but as soon as the bus pulled up, the line broke up.
Otobüs durağında insanlar düzgün şekilde sıraya girmiş bekliyorlardı ama otobüs durur durmaz sıra dağıldı.
More Sentences
|
17 |
General |
line n.
|
çizgi |
|
My report takes the same line as that of the Committee, which has kept to it over the past few years.
Benim raporum da son birkaç yıldır bu çizgiyi koruyan Komite'nin raporuyla aynı çizgidedir.
More Sentences
|
18 |
General |
line n.
|
dizi |
|
This film is the latest of a long line of dramas that he has directed.
Bu film, yönetmenliğini yaptığı uzun bir dizi dramanın sonuncusu.
More Sentences
|
19 |
General |
line n.
|
dize |
|
Can you quote a line of Hamlet?
Hamlet'ten bir dize alıntılayabilir misin?
More Sentences
|
20 |
General |
line n.
|
iş |
|
That is the bottom line.
İşin özü budur.
More Sentences
|
|
21 |
General |
line n.
|
saf |
|
The vet is in the front line of surveillance for indigenous and exotic diseases.
Veteriner hekim, yerli ve egzotik hastalıkların gözetiminde ön saflarda yer almaktadır.
More Sentences
|
22 |
General |
line n.
|
boru |
|
My fuel line broke.
Yakıt borum kırıldı.
More Sentences
|
23 |
General |
line n.
|
replik |
|
She helped him memorize his lines.
Repliklerini ezberlemesine yardım etti.
More Sentences
|
24 |
General |
line n.
|
yaklaşım |
|
The prosecutor decided to try a different line of argument.
Savcı farklı bir yaklaşım denemeye karar verdi.
More Sentences
|
25 |
General |
line n.
|
cephe |
|
The wounded soldier refused to leave the front line.
Yaralı asker cepheden ayrılmayı reddetti.
More Sentences
|
26 |
General |
line n.
|
sınır |
|
They drove towards the state line.
Eyalet sınırına doğru gittiler.
More Sentences
|
27 |
General |
line n.
|
savunma hattı |
|
We attempted to break the enemy's lines of defense.
Düşmanın savunma hatlarını kırmaya çalıştık.
More Sentences
|
28 |
General |
line n.
|
muhakeme tarzı |
|
I reject a line of reasoning of this kind.
Bu tür bir muhakeme tarzını reddediyorum.
More Sentences
|
29 |
General |
line n.
|
tutum |
|
We all supported the president's line on security.
Hepimiz başkanın güvenlik konusundaki tutumunu destekledik.
More Sentences
|
30 |
General |
line n.
|
doğrultu |
|
Is the Council going to take any specific action along those lines?
Konsey bu doğrultuda herhangi bir adım atacak mı?
More Sentences
|
31 |
General |
line n.
|
(yüzde) çizgi |
|
She approached a mirror and examined the deep lines on her face.
Bir aynaya yaklaşıp yüzündeki derin çizgileri inceledi.
More Sentences
|
32 |
General |
line n.
|
(otobüs vb.) hat |
|
Take the line to the city center.
Şehir merkezine giden hattı kullanın.
More Sentences
|
33 |
General |
line n.
|
(iltisak) hattı |
|
They are extending another branch line to the south coast.
Güney sahillerine bir iltisak hattı daha uzatıyorlar.
More Sentences
|
34 |
General |
line n.
|
kademe |
|
Further instructions will be communicated down the line of command.
Diğer talimatlar komuta kademesine iletilecektir.
More Sentences
|
35 |
General |
line n.
|
aile |
|
He comes from a long line of doctors.
Kendisi köklü bir doktor aileden geliyor.
More Sentences
|
36 |
General |
line n.
|
(iş) kolu |
|
There is a lot of traveling required in his line of business.
İş kolunun gereği olarak çok fazla seyahat etmesi gerekiyor.
More Sentences
|
37 |
General |
line n.
|
kokain |
|
He sniffed a line with a 100-dollar bill.
Yüz dolarlık bir banknotla kokaini burnuna çekti.
More Sentences
|
38 |
General |
line v.
|
doldurmak |
|
He's lining his pockets while soldiers are massacred for a cause that is lost.
Askerler kaybedilmiş bir dava uğruna katledilirken o ceplerini dolduruyor.
More Sentences
|
39 |
General |
line v.
|
dizmek |
|
The teacher lined the children up in order of height.
Öğretmen boy sırasına göre çocukları sıraya dizdi.
More Sentences
|
40 |
General |
line v.
|
(içini) kaplamak |
|
I lined the box with soft towels.
Kutuyu yumuşak havlularla kapladım.
More Sentences
|
|
41 |
General |
line v.
|
(yanını) … ile kaplamak |
|
The road was lined with tall willow trees.
Yolun yanı uzun söğüt ağaçlarıyla kaplıydı.
More Sentences
|
Telecom |
|
42 |
Telecom |
line n.
|
hat |
|
I keep calling, but the line is always busy.
Sürekli arıyorum ama hat hep meşgul.
More Sentences
|
43 |
Telecom |
line n.
|
satır |
|
Our group is going to support this report from the first line to the last.
Grubumuz bu raporu ilk satırından son satırına kadar destekleyecektir.
More Sentences
|
Automotive |
|
44 |
Automotive |
line n.
|
hat |
|
He works for a freight line in Mozambique.
Mozambik'te bir yük hattında çalışıyor.
More Sentences
|
Marine |
|
45 |
Marine |
line n.
|
halat |
|
The boat was tied with a short line.
Tekne kısa bir halatla bağlıydı.
More Sentences
|
Math |
|
46 |
Math |
line n.
|
çizgi |
|
I therefore subscribe to the line taken by the Blokland report.
Dolayısıyla Blokland raporu tarafından benimsenen çizgiye katılıyorum.
More Sentences
|
47 |
Math |
line n.
|
doğru |
|
Geometry is based on points, lines and planes.
Geometri noktalar, doğrular ve düzlemler üzerine kuruludur.
More Sentences
|
Military |
|
48 |
Military |
line n.
|
saf |
|
As far as the Communist Party of Greece is concerned, it will be right on the front line of this fight.
Yunanistan Komünist Partisi söz konusu olduğunda, bu mücadelenin ön saflarında yer alacaktır.
More Sentences
|
Sport |
|
49 |
Sport |
line n.
|
çizgi |
|
The third line of approach is very broad and covers everything we call space applications.
Üçüncü yaklaşım çizgisi çok geniştir ve uzay uygulamaları dediğimiz her şeyi kapsar.
More Sentences
|
General |
|
50 |
General |
line n.
|
desen |
|
51 |
General |
line n.
|
nesep |
|
52 |
General |
line n.
|
perese |
|
53 |
General |
line n.
|
pusula |
|
54 |
General |
line n.
|
bilgi |
|
55 |
General |
line n.
|
demiryolu hattı |
|
56 |
General |
line n.
|
mısra |
|
57 |
General |
line n.
|
kısa mektup |
|
58 |
General |
line n.
|
sicim |
|
59 |
General |
line n.
|
kablo |
|
60 |
General |
line n.
|
belirli bir cins mal |
|
61 |
General |
line n.
|
not |
|
62 |
General |
line n.
|
tabur |
|
63 |
General |
line n.
|
meşguliyet |
|
64 |
General |
line n.
|
martaval |
|
65 |
General |
line n.
|
telefon hattı |
|
66 |
General |
line n.
|
yöntem |
|
67 |
General |
line n.
|
vapur şirketi |
|
68 |
General |
line n.
|
hizmet |
|
69 |
General |
line n.
|
çığır |
|
70 |
General |
line n.
|
doğru çizgi |
|
71 |
General |
line n.
|
sülale |
|
72 |
General |
line n.
|
meslek |
|
73 |
General |
line n.
|
tarik |
|
74 |
General |
line n.
|
hat (telefon/telgraf/tren/gemi vb için) |
|
75 |
General |
line n.
|
tahril |
|
76 |
General |
line n.
|
çizik |
|
77 |
General |
line n.
|
kısım |
|
78 |
General |
line n.
|
saha |
|
79 |
General |
line n.
|
iplik |
|
80 |
General |
line n.
|
masal |
|
|
81 |
General |
line n.
|
ton |
|
82 |
General |
line n.
|
devre |
|
83 |
General |
line n.
|
uğraşı |
|
84 |
General |
line n.
|
eksen |
|
85 |
General |
line n.
|
istiva hattı |
|
86 |
General |
line n.
|
alan |
|
87 |
General |
line n.
|
ümit |
|
88 |
General |
line n.
|
strateji |
|
89 |
General |
line n.
|
rol |
|
90 |
General |
line n.
|
taktik |
|
91 |
General |
line n.
|
rol |
|
92 |
General |
line n.
|
hareket biçimi |
|
93 |
General |
line n.
|
ikna edici söz |
|
94 |
General |
line n.
|
ölçme ipi |
|
95 |
General |
line n.
|
fırça darbesi |
|
96 |
General |
line n.
|
mülk sınırı |
|
97 |
General |
line n.
|
savaş düzeni |
|
98 |
General |
line n.
|
uzun elyaf |
|
99 |
General |
line n.
|
düşünce dizisi |
|
100 |
General |
line n.
|
nizam |
|
101 |
General |
line n.
|
savaş düzeni |
|
102 |
General |
line n.
|
hudut |
|
103 |
General |
line n.
|
iz |
|
104 |
General |
line n.
|
ray |
|
105 |
General |
line n.
|
oyuncunun ezberlemesi gereken bölüm |
|
106 |
General |
line n.
|
düşünce dizisi |
|
107 |
General |
line n.
|
oyuncunun ezberlemesi gereken bölüm |
|
108 |
General |
line n.
|
düşünce dizisi |
|
109 |
General |
line n.
|
düzen |
|
110 |
General |
line n.
|
meşgale |
|
111 |
General |
line n.
|
olta ipi |
|
112 |
General |
line n.
|
müdafaa hattı |
|
113 |
General |
line n.
|
çevre çizgisi |
|
114 |
General |
line n.
|
durum |
|
115 |
General |
line n.
|
uyuşma |
|
116 |
General |
line n.
|
ahenk |
|
117 |
General |
line n.
|
istikamet |
|
118 |
General |
line n.
|
uzlaşma |
|
119 |
General |
line n.
|
meslek dalı |
|
120 |
General |
line v.
|
çizgi çizmek |
|
121 |
General |
line v.
|
astar kaplamak |
|
122 |
General |
line v.
|
kaplamak |
|
123 |
General |
line v.
|
çizgilerle göstermek |
|
124 |
General |
line v.
|
çizgi çekmek |
|
125 |
General |
line v.
|
kırıştırmak |
|
126 |
General |
line v.
|
çizmek |
|
127 |
General |
line v.
|
sıralamak |
|
128 |
General |
line v.
|
içini kaplamak |
|
129 |
General |
line v.
|
(ip ile) ölçmek |
|
130 |
General |
line v.
|
hizaya sokmak |
|
131 |
General |
line v.
|
göz kalemi ile çekmek |
|
132 |
General |
line v.
|
arşınlamak |
|
133 |
General |
line v.
|
çizgilerle dolmak |
|
134 |
General |
line v.
|
çizgilerle doldurmak |
|
135 |
General |
line v.
|
astar veya kaplama görevi görmek |
|
136 |
General |
line v.
|
dış yüzeyini kaplamak |
|
137 |
General |
line v.
|
dışını örtmek |
|
138 |
General |
line v.
|
içini doldurmak |
|
139 |
General |
line v.
|
insanları veya nesneleri güvenlik amacıyla bir şeyin kenarına yerleştirmek |
|
140 |
General |
line v.
|
ilave yaparak güçlendirmek |
|
141 |
General |
line v.
|
kuvvetlendirmek |
|
142 |
General |
line v.
|
(kitabı) dikip düzenledikten sonra genellikle sırt kısmını kaplayarak güçlendirmek |
|
143 |
General |
line v.
|
çizgilerle tasvir etmek |
|
144 |
General |
line v.
|
ana hatlarıyla resmetmek |
|
145 |
General |
line v.
|
resim yapmak |
|
146 |
General |
line v.
|
bir yer boyunca yerleştirmek |
|
147 |
General |
line v.
|
bir yer boyunca yerleştirilmek |
|
148 |
General |
line v.
|
hizaya dizilmek |
|
149 |
General |
line v.
|
çizgi veya çizgiler haline getirmek |
|
150 |
General |
line v.
|
fiziksel olarak aynı hizaya getirmek |
|
151 |
General |
line v.
|
bir standarda uygun hale getirmek |
|
152 |
General |
line v.
|
bir fikirle uyumlu hale getirmek |
|
153 |
General |
line v.
|
çizgilerle ifade etmek |
|
154 |
General |
line v.
|
topa yerden çok yükselmeden ve hızlı gideceği şekilde vurmak |
|
155 |
General |
line v.
|
topu yerden çok yükselmeden ve hızlı gideceği şekilde atmak |
|
156 |
General |
line v.
|
hat oluşturmak |
|
157 |
General |
line v.
|
aynı hizada bir araya gelmek |
|
158 |
General |
line v.
|
ortak bir sınıra sahip olmak |
|
159 |
General |
line v.
|
yan yana olmak |
|
160 |
General |
line v.
|
bitişik olmak |
|
161 |
General |
line v.
|
üzerine yem tutturulmuş iple balık tutmak |
|
162 |
General |
line v.
|
sıralanmak |
|
163 |
General |
line v.
|
döllemek (erkek köpek) |
|
164 |
General |
line adj.
|
çizgilerden oluşan |
|
165 |
General |
line adj.
|
çizili |
|
166 |
General |
line adj.
|
çizgi çalışması içeren |
|
167 |
General |
line adj.
|
çizgi çalışmasından oluşan |
|
168 |
General |
line adj.
|
doğrusal |
|
169 |
General |
line adj.
|
doğru hat metoduna ait |
|
170 |
General |
line adj.
|
sabit yüzdeli |
|
Trade/Economic |
|
171 |
Trade/Economic |
line n.
|
bir şirket tarafından üretilen ürünlerin sınıfı |
|
172 |
Trade/Economic |
line n.
|
çeşit |
|
173 |
Trade/Economic |
line n.
|
tür |
|
174 |
Trade/Economic |
line n.
|
üretim hattı |
|
Industry |
|
175 |
Industry |
line adj.
|
kurumda üst-ast arası yetki ve sorumluluk zincirine ait veya ilgili |
|
176 |
Industry |
line adj.
|
yetki ve sorumluluk zincirindeki personele ait |
|
Insurance |
|
177 |
Insurance |
line n.
|
dilim |
|
178 |
Insurance |
line n.
|
plen |
|
Technical |
|
179 |
Technical |
line v.
|
giydirmek |
|
Computer |
|
180 |
Computer |
line n.
|
geçek |
|
Telecom |
|
181 |
Telecom |
line n.
|
telefon hattı |
|
Electric |
|
182 |
Electric |
line n.
|
linye |
|
Textile |
|
183 |
Textile |
line n.
|
tarak ile liflerine ayrılmış ve eğirilmeye hazır uzun keten iplikleri |
|
184 |
Textile |
line v.
|
astarlamak |
|
Automotive |
|
185 |
Automotive |
line n.
|
dizi |
|
186 |
Automotive |
line n.
|
dönemece giriş/çıkış çizgisi |
|
Railway |
|
187 |
Railway |
line n.
|
demiryolu hattı |
|
Medical |
|
188 |
Medical |
line v.
|
kaplamak |
|
Apiculture |
|
189 |
Apiculture |
line v.
|
(yabani arıları) uçuş rotalarını izleyerek kovanlarına kadar takip etmek |
|
Baseball |
|
190 |
Baseball |
line v.
|
sert atış yapmak |
|
Card |
|
191 |
Card |
line n.
|
remi kart oyununda kazanılan el |
|
192 |
Card |
line n.
|
remi kart oyununda kazanılan elde alınan puanlar |
|
Archaic |
|
193 |
Archaic |
line n.
|
eğirilmiş keten |
|
194 |
Archaic |
line n.
|
dokunmuş keten |
|
195 |
Archaic |
line n.
|
keten bitkisi |
|
Slang |
|
196 |
Slang |
line n.
|
kandırıcı sözler |
|
197 |
Slang |
line n.
|
kokain |
|
|
Categoría |
Inglés |
Turco |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
fishing line n.
|
olta |
|
The fisherman cast the fishing line into the water.
Balıkçı oltayı suya attı.
More Sentences
|
General |
|
2 |
General |
telephone line n.
|
telefon hattı |
|
Not only were there language difficulties; the telephone line was so poor that it was almost impossible to communicate.
Dil sorunlarının yanı sıra telefon hattı da o kadar zayıftı ki iletişim kurmak neredeyse imkansızdı.
More Sentences
|
3 |
General |
finish line n.
|
bitiş çizgisi |
|
The finishing line is in sight, this time it is in Copenhagen.
Bitiş çizgisi göründü, bu kez Kopenhag'da.
More Sentences
|
4 |
General |
bottom line n.
|
sonuç |
|
We should like to support Georgia's cause, but the bottom line is that democracy must prevail there.
Gürcistan'ın davasını desteklemek isteriz ancak sonuç olarak orada demokrasinin hakim olması gerekir.
More Sentences
|
5 |
General |
fine line n.
|
ince çizgi |
|
Tom and Mary are waltzing on the fine line between hate and love.
Tom ve Mary nefret ve aşk arasındaki ince çizgide vals yapıyorlar.
More Sentences
|
6 |
General |
domestic line n.
|
iç hat |
|
My father is a pilot on the domestic line.
Babam iç hatlarda çalışan bir pilot.
More Sentences
|
7 |
General |
line of fire n.
|
ateş hattı |
|
Again democratic rights are in their line of fire.
Yine demokratik haklar onların ateş hattında.
More Sentences
|
8 |
General |
yellow line n.
|
sarı çizgi |
|
When riding the escalator, please hold the handrail and stand inside the yellow line.
Yürüyen merdivene binerken lütfen tırabzanı tut ve sarı çizginin içinde dur.
More Sentences
|
9 |
General |
punch line n.
|
can alıcı nokta |
|
Tom couldn't remember the punch line of the joke he wanted to tell.
Tom anlatmak istediği fıkranın can alıcı noktasını hatırlayamadı.
More Sentences
|
10 |
General |
ticket line n.
|
bilet hattı |
|
This is the ticket line.
Bu bilet hattı.
More Sentences
|
11 |
General |
poverty line n.
|
yoksulluk sınırı |
|
Seventy percent of the approximately one and a half billion people who live below the poverty line are women.
Yoksulluk sınırının altında yaşayan yaklaşık bir buçuk milyar insanın yüzde yetmişi kadındır.
More Sentences
|
12 |
General |
straight line n.
|
düz çizgili |
|
He draws straight lines.
O, düz çizgiler çizer.
More Sentences
|
13 |
General |
phone line n.
|
telefon hattı |
|
Sami cut Layla's phone lines.
Sami, Layla'nın telefon hatlarını kesti.
More Sentences
|
14 |
General |
dotted line n.
|
noktalı çizgi |
|
Please sign on the dotted line.
Lütfen noktalı çizginin üzerini imzala.
More Sentences
|
15 |
General |
railway line n.
|
demiryolu hattı |
|
It is a project that is relatively cheap from a budgetary point of view, because the railway lines are already in place.
Bütçe açısından nispeten ucuz bir proje çünkü demiryolu hatları zaten mevcut.
More Sentences
|
16 |
General |
dotted line n.
|
noktalı yer |
|
Please sign on the dotted line.
Lütfen noktalı yeri imzala.
More Sentences
|
17 |
General |
line of reasoning n.
|
akıl yürütme biçimi |
|
This line of reasoning, which appears to be common to the different groups, is extremely interesting.
Farklı gruplar için ortak gibi görünen bu akıl yürütme biçimi son derece ilginçtir.
More Sentences
|
Common Usage |
|
18 |
Common Usage |
centre line n.
|
orta saha çizgisi |
|
19 |
Common Usage |
centre line n.
|
santra çizgisi |
|
20 |
Common Usage |
half-way line n.
|
santra çizgisi |
|
21 |
Common Usage |
half-way line n.
|
orta saha çizgisi |
|
22 |
Common Usage |
line up v.
|
sıralanmak |
|
General |
|
23 |
General |
line of latitude n.
|
enlem çizgisi |
|
24 |
General |
frost line n.
|
don sınırı |
|
25 |
General |
line and staff organizations n.
|
kumanda ve kurmay örgütler |
|
26 |
General |
slant line n.
|
taksim |
|
27 |
General |
line of node n.
|
düğüm çizgisi |
|
28 |
General |
in a line n.
|
bir sıra durumunda |
|
29 |
General |
gas line n.
|
havagazı borusu |
|
30 |
General |
line of merchandise n.
|
ticaret hattı |
|
31 |
General |
hot line n.
|
direkt telefon hattı (özellikle devlet başkanları arasında) |
|
32 |
General |
coast line n.
|
sahil şeridi |
|
33 |
General |
snow line n.
|
kar sınırı |
|
34 |
General |
line drawing n.
|
tarama |
|
35 |
General |
main fuel line n.
|
ana yakıt borusu |
|
36 |
General |
suction line n.
|
emiş borusu |
|
37 |
General |
datum line n.
|
başvuru çizgisi |
|
38 |
General |
line printer n.
|
yazıcı |
|
39 |
General |
isomagnetic line n.
|
izomanyetik eğri |
|
40 |
General |
luderss line n.
|
luders cizgisi |
|
41 |
General |
crest line n.
|
doruk çizgisi |
|
42 |
General |
lossy line n.
|
kayıplı hat |
|
43 |
General |
party line n.
|
ortak hat |
|
44 |
General |
line relay n.
|
hat rölesi |
|
45 |
General |
troops in line n.
|
alay |
|
46 |
General |
line duty n.
|
sınır işi |
|
47 |
General |
line selector n.
|
hat seçici |
|
48 |
General |
line chart n.
|
doğrusal grafik |
|
49 |
General |
straight line n.
|
doğru hat |
|
50 |
General |
energy line n.
|
enerji hattı |
|
51 |
General |
hominid line n.
|
insan türü |
|
52 |
General |
product line n.
|
ürün hattı |
|
53 |
General |
production line n.
|
imalat hattı |
|
54 |
General |
agonic line n.
|
kuzey ve güney manyetik kutuplarını bağlayan çizgi |
|
55 |
General |
kikuchi line n.
|
kikuchi çizgisi |
|
56 |
General |
shore line n.
|
sahil hattı |
|
57 |
General |
danger line n.
|
tehlike hattı |
|
58 |
General |
line paper n.
|
çizgili kağıt |
|
59 |
General |
the bottom line n.
|
bir işin sonu |
|
60 |
General |
joint line n.
|
ortak tarih çizelgesi |
|
61 |
General |
bread line n.
|
ekmek kuyruğu |
|
62 |
General |
line shaft n.
|
transmisyon mili |
|
63 |
General |
frost line n.
|
don seviyesi |
|
64 |
General |
line parameter n.
|
hat parametresi |
|
65 |
General |
line of course n.
|
rota çizgisi |
|
66 |
General |
slant line n.
|
taksim işareti |
|
67 |
General |
magnetic delay line n.
|
manyetik gecikme hattı |
|
68 |
General |
laugh line n.
|
göz kenarı kırışıklığı |
|
69 |
General |
life line n.
|
avuç içinde görülen yaşam çizgisi |
|
70 |
General |
communication line discipline n.
|
iletişim çizgisi düzeni |
|
71 |
General |
belt line n.
|
çevre yolu |
|
72 |
General |
datum line n.
|
referans çizgisi |
|
73 |
General |
line of march n.
|
yürüyüş hattı |
|
74 |
General |
magnetic line of force n.
|
manyetik kuvvet çizgisi |
|
75 |
General |
lane line n.
|
şerit çizgisi |
|
76 |
General |
extension line n.
|
ölçü oklarının aralarına konulduğu çizgi |
|
77 |
General |
date line n.
|
gün değiştirme hattı |
|
78 |
General |
building line n.
|
inşaat hattı |
|
79 |
General |
line of vision n.
|
görüş hattı |
|
80 |
General |
trend line n.
|
eğim çizgisi |
|
81 |
General |
line of reasoning n.
|
sorgulama hattı |
|
82 |
General |
line of thought n.
|
düşünce hattı |
|
83 |
General |
half line n.
|
yarıdoğru |
|
84 |
General |
blood line n.
|
kan hattı |
|
85 |
General |
communication line error discipline n.
|
iletişim çizgisi hata düzeni |
|
86 |
General |
frost line n.
|
yeraltı don seviyesi |
|
87 |
General |
punch line n.
|
bir anlatının en önemli noktası |
|
88 |
General |
fishing line n.
|
misina |
|
89 |
General |
line of questioning n.
|
sorgulama hattı |
|
90 |
General |
communication line n.
|
iletişim hattı |
|
91 |
General |
line of regression n.
|
regresyon doğrusu |
|
92 |
General |
trawl line n.
|
paraka |
|
93 |
General |
line of sight n.
|
görüş hattı |
|
94 |
General |
sewer line n.
|
kanalizasyon hattı |
|
95 |
General |
energy transmission line n.
|
enerji nakil hattı |
|
96 |
General |
line of vision n.
|
bakış açısı |
|
97 |
General |
vertical line n.
|
düşey çizgi |
|
98 |
General |
space line n.
|
enterlin |
|
99 |
General |
timber line n.
|
ağacın uzama limiti |
|
100 |
General |
energy transmission line n.
|
enerji iletim hattı |
|
101 |
General |
fishing line n.
|
olta ipi |
|
102 |
General |
line integral n.
|
çizgisel integral |
|
103 |
General |
median line n.
|
orta çizgisi |
|
104 |
General |
line of verse n.
|
satır |
|
105 |
General |
clothes line n.
|
çamaşır ipi |
|
106 |
General |
maritime line n.
|
denizyolu |
|
107 |
General |
energy line n.
|
enerji kablosu |
|
108 |
General |
line of defence n.
|
savunma tezi |
|
109 |
General |
goal line n.
|
kale çizgisi |
|
110 |
General |
fixed line n.
|
sabit hat |
|
111 |
General |
a line of ships n.
|
pruva hattı |
|
112 |
General |
extension line n.
|
uzantı çizgi |
|
113 |
General |
white line n.
|
beyaz kenar |
|
114 |
General |
trunk line n.
|
ana hat |
|
115 |
General |
line of products n.
|
üretim hattı |
|
116 |
General |
line symmetry n.
|
çizgi simetrisi |
|
117 |
General |
guide line n.
|
yönetmelik |
|
118 |
General |
line of scrimmage n.
|
sporda hücum hattı |
|
119 |
General |
hard line n.
|
şanssızlık |
|
120 |
General |
external line n.
|
dış hat |
|
121 |
General |
fixed line n.
|
sabit telefon |
|
122 |
General |
line of sight n.
|
gözlem hattı |
|
123 |
General |
the bottom line n.
|
gerçek sonuç |
|
124 |
General |
trolley line n.
|
tramvay hattı |
|
125 |
General |
line drive n.
|
beyzbolda sert atış |
|
126 |
General |
extension line n.
|
ölçü çizgisi |
|
127 |
General |
border line n.
|
sınır |
|
128 |
General |
line feed character n.
|
satır besle karakteri |
|
129 |
General |
low loss line n.
|
düşük kayıplı hat |
|
130 |
General |
broken line n.
|
kırık çizgi |
|
131 |
General |
line manager n.
|
bölüm müdürü |
|
132 |
General |
line of sight n.
|
bakış açısı |
|
133 |
General |
towing line n.
|
çekme halatı |
|
134 |
General |
line of code n.
|
kod satırı |
|
135 |
General |
vertical line n.
|
düşey doğru |
|
136 |
General |
line of communications n.
|
ulaşım hattı |
|
137 |
General |
ground line n.
|
ana çizgi |
|
138 |
General |
line of flight n.
|
uçuş hattı |
|
139 |
General |
the international date line n.
|
gündeğişme çizgisi |
|
140 |
General |
course line n.
|
rota çizgisi |
|
141 |
General |
line editor n.
|
satır editörü |
|
142 |
General |
l line n.
|
l çizgisi |
|
143 |
General |
line frequency n.
|
çizgi frekansı |
|
144 |
General |
line of bearing n.
|
kerteriz hattı |
|
145 |
General |
bright line spectrum n.
|
parlak çizgi spekturumu |
|
146 |
General |
aerial line n.
|
hava hattı |
|
147 |
General |
trap line n.
|
trap hattı |
|
148 |
General |
hot line n.
|
direkt hat |
|
149 |
General |
boundary line n.
|
sınır |
|
150 |
General |
line drawing n.
|
çizgi çizme |
|
151 |
General |
line load n.
|
çizgisel yük |
|
152 |
General |
line adaptor n.
|
çizgi bağdaştırıcı |
|
153 |
General |
line synchronization n.
|
satır senkronizasyonu |
|
154 |
General |
transmission line n.
|
taşıma hattı |
|
155 |
General |
line of force n.
|
kuvvet çizgisi |
|
156 |
General |
agonic line n.
|
agonik hat |
|
157 |
General |
communication line control procedure n.
|
iletişim hattı denetim yöntemi |
|
158 |
General |
international line n.
|
dış hat |
|
159 |
General |
load line n.
|
akım yük doğrusu |
|
160 |
General |
shroud line n.
|
paraşüt ipi |
|
161 |
General |
line of demarcation n.
|
sınır |
|
162 |
General |
trawl line n.
|
çaparı |
|
163 |
General |
line of inquiry n.
|
sorgulama hattı |
|
164 |
General |
operating line n.
|
çalışma eğrisi |
|
165 |
General |
aclinic line n.
|
ekvator çizgisi |
|
166 |
General |
the operation of a shipping line n.
|
armatörlük |
|
167 |
General |
line of longitude n.
|
boylam çizgisi |
|
168 |
General |
dotted line n.
|
bir belgenin imza yeri |
|
169 |
General |
water line n.
|
su hattı |
|
170 |
General |
verse line n.
|
bilgi hattı |
|
171 |
General |
lateral line n.
|
yan yol |
|
172 |
General |
program line n.
|
program satırı |
|
173 |
General |
line of departure n.
|
çıkış hattı |
|
174 |
General |
mechanical line n.
|
mekanik hat |
|
175 |
General |
hot line n.
|
her zaman cevap veren imdat telefonu |
|
176 |
General |
parallel line n.
|
paralel çizgi |
|
177 |
General |
water line n.
|
derinlik göstergesi |
|
178 |
General |
fishing line n.
|
olta gemisi |
|
179 |
General |
by line n.
|
gazetecinin imzası |
|
180 |
General |
line of sight rate function n.
|
gözlem hattı oran fonksiyonu |
|
181 |
General |
bread line n.
|
bedava yemek kuyruğu |
|
182 |
General |
toll line n.
|
geçiş parası hattı |
|
183 |
General |
hot line n.
|
kırmızı telefon |
|
184 |
General |
plimsoll line n.
|
plimsoll çizgisi |
|
185 |
General |
fish line n.
|
misina |
|
186 |
General |
double line n.
|
çift hat |
|
187 |
General |
blood line n.
|
nesil |
|
188 |
General |
commensurable line segment n.
|
ölçekdeş doğru parçası |
|
189 |
General |
front line n.
|
ön çizgi |
|
190 |
General |
new line character n.
|
satır başı karakteri |
|
191 |
General |
tag line n.
|
slogan |
|
192 |
General |
line engraving n.
|
resim kalıbı |
|
193 |
General |
line of battle n.
|
savaş hattı |
|
194 |
General |
operating line n.
|
işletme doğrusu |
|
195 |
General |
fishing line n.
|
balık oltası |
|
196 |
General |
space line n.
|
anterlin |
|
197 |
General |
line feed code n.
|
satır ilerletme kodu |
|
198 |
General |
power line n.
|
akım kablosu |
|
199 |
General |
centre line n.
|
orta çizgi |
|
200 |
General |
base line n.
|
ana hat |
|
201 |
General |
contour line n.
|
izohips |
|
202 |
General |
hard line n.
|
talihsizlik |
|
203 |
General |
line scanning n.
|
satır tarama |
|
204 |
General |
line of poetry n.
|
dize |
|
205 |
General |
time line analysis n.
|
zamanlama analizi |
|
206 |
General |
bad line n.
|
kötü hat |
|
207 |
General |
bad line n.
|
bozuk hat |
|
208 |
General |
boundary line n.
|
sınır çizgisi |
|
209 |
General |
poor line n.
|
bozuk hat |
|
210 |
General |
vertical line n.
|
dik doğru |
|
211 |
General |
poor line n.
|
kötü hat |
|
212 |
General |
crossed line n.
|
konuşmaların karıştığı hat |
|
213 |
General |
poor line n.
|
uğultulu hat |
|
214 |
General |
wrong line n.
|
yanlış satır |
|
215 |
General |
horizontal line n.
|
yatay doğru |
|
216 |
General |
steamship line n.
|
vapurculuk işletmesi |
|
217 |
General |
load line n.
|
su kesimi |
|
218 |
General |
line of business n.
|
meslek |
|
219 |
General |
perpendicular line n.
|
dikey çizgi |
|
220 |
General |
straight line n.
|
düz çizgi |
|
221 |
General |
line of business reporting n.
|
işletmelerde raporlama |
|
222 |
General |
facial line n.
|
yüz çizgisi |
|
223 |
General |
line in the face n.
|
yüzdeki çizgi |
|
224 |
General |
line in one's face n.
|
yüzündeki çizgi |
|
225 |
General |
facial line n.
|
yüzdeki çizgi |
|
226 |
General |
production line n.
|
üretim merkezi |
|
227 |
General |
plumb line n.
|
şakul |
|
228 |
General |
distribution line n.
|
ana hat |
|
229 |
General |
painting line n.
|
renk ayırma çizgisi |
|
230 |
General |
hair line n.
|
çok ince çatlak |
|
231 |
General |
hair line n.
|
kılcal çizgi |
|
232 |
General |
boundary line n.
|
arazi sınırı |
|
233 |
General |
poverty line n.
|
fakirlik sınırı |
|
234 |
General |
water line n.
|
su yolu |
|
235 |
General |
line attendant n.
|
fast food restoranında müşteri siparişlerini alan ve hazırlayan kimse |
|
236 |
General |
line attendant n.
|
servis görevlisi |
|
237 |
General |
line attendant n.
|
üretim görevlisi |
|
238 |
General |
line trimmer n.
|
ot biçme makinesi |
|
239 |
General |
pick up line n.
|
karşı cinsi ayartma sözleri |
|
240 |
General |
pick up line n.
|
karşı cinsi tavlama sözleri |
|
241 |
General |
second line n.
|
ikinci dize |
|
242 |
General |
agonic line n.
|
agonik çizgi |
|
243 |
General |
postpaid line n.
|
faturalı hat |
|
244 |
General |
prepaid line n.
|
kontörlü hat |
|
245 |
General |
prepaid line n.
|
faturasız hat |
|
246 |
General |
base line n.
|
ana çizgi |
|
247 |
General |
base line n.
|
esas hat |
|
248 |
General |
center line n.
|
eksen |
|
249 |
General |
chalk line n.
|
çırpı çizgisi |
|
250 |
General |
center line of inertia n.
|
eylemsiz eksen |
|
251 |
General |
center line n.
|
aks |
|
252 |
General |
chalk line n.
|
tebeşir çırpısı |
|
253 |
General |
center line n.
|
orta çizgi |
|
254 |
General |
chalk line n.
|
boyalı ip çizgisi |
|
255 |
General |
line of demarcation n.
|
yetki sınırı |
|
256 |
General |
condition line n.
|
sahip olduğu durum çizgisi |
|
257 |
General |
tape line n.
|
şeritmetre |
|
258 |
General |
fault line n.
|
kıyas hattı |
|
259 |
General |
dotted line recorder n.
|
noktalı kaydedici |
|
260 |
General |
full line n.
|
dolu çizgi |
|
261 |
General |
frontage line n.
|
cephe çizgisi |
|
262 |
General |
force line n.
|
kuvvet çizgisi |
|
263 |
General |
full line n.
|
tam çizgi |
|
264 |
General |
future line n.
|
gelişme hattı |
|
265 |
General |
assembly-line balancing n.
|
montaj-hattı dengeleme |
|
266 |
General |
assembly-line method n.
|
montaj-hattı metodu |
|
267 |
General |
front-line n.
|
cephe |
|
268 |
General |
chalk-line n.
|
çırpı |
|
269 |
General |
life-line n.
|
cankurtaran halatı |
|
270 |
General |
co-tidal line n.
|
gel-git eğrisi |
|
271 |
General |
hard-line n.
|
katı tutum |
|
272 |
General |
hard-line n.
|
talihsizlik |
|
273 |
General |
in-line processing n.
|
hat içi işlem |
|
274 |
General |
hard-line n.
|
şanssızlık |
|
275 |
General |
hard-line n.
|
ödünsüz davranış |
|
276 |
General |
co-tidal line n.
|
suların çekilip yükselmesi esnasında deniz seviyesinin çizdiği hattı harita üzerinde gösteren eğri |
|
277 |
General |
high-speed rail line n.
|
hızlı tren hattı |
|
278 |
General |
by-line n.
|
yazar adının verildiği satır |
|
279 |
General |
on-line carrier n.
|
sistemi yer ayırtmada kullanılan taşıyıcı |
|
280 |
General |
on-line carrier n.
|
on-line taşıyıcı |
|
281 |
General |
police line-up n.
|
polis kordonu |
|
282 |
General |
off-line point n.
|
off-line noktası |
|
283 |
General |
narrow-gauge line n.
|
dar hat |
|
284 |
General |
on-line bibliographic searching n.
|
online bibliyografik tarama |
|
285 |
General |
multi-hooked fishing line n.
|
parakete |
|
286 |
General |
world-line n.
|
hayat çizgisi |
|
287 |
General |
ground line n.
|
toprak çizgisi |
|
288 |
General |
ground line n.
|
toprak hattı |
|
289 |
General |
horizon line n.
|
ufuk çizgisi |
|
290 |
General |
dotted line n.
|
noktalı doğru |
|
291 |
General |
private line n.
|
özel telefon (hattı) |
|
292 |
General |
bad line n.
|
cızırtılı hat |
|
293 |
General |
line weight n.
|
çizgi kalınlığı |
|
294 |
General |
available cash credit line n.
|
kullanılabilir nakit kredi |
|
295 |
General |
tailings line n.
|
atık taşıma hattı |
|
296 |
General |
tailings line n.
|
atık aktarım hattı |
|
297 |
General |
lot-line wall n.
|
arsa sınır duvarı |
|
298 |
General |
scan line n.
|
tarama çizgisi |
|
299 |
General |
vanishing line n.
|
ufuk çizgisi |
|
300 |
General |
hand-line fishing n.
|
olta balıkçılığı |
|
301 |
General |
line fishing n.
|
olta balıkçılığı |
|
302 |
General |
line of conduct n.
|
hal |
|
303 |
General |
line of conduct n.
|
tavır |
|
304 |
General |
line of conduct n.
|
eda |
|
305 |
General |
line of conduct n.
|
tutum |
|
306 |
General |
party line n.
|
paralel telefon hattı |
|
307 |
General |
line drawing n.
|
el ile çizim |
|
308 |
General |
rail line n.
|
demiryolu hattı |
|
309 |
General |
laugh line n.
|
göz kenarındaki kırışıklık |
|
310 |
General |
laugh line n.
|
göz kenarı kırışıklıkları |
|
311 |
General |
laugh line n.
|
göz kırışıklıkları |
|
312 |
General |
crime line n.
|
polis ihbar hattı |
|
313 |
General |
police crime tip line n.
|
polis ihbar hattı |
|
314 |
General |
crime report line n.
|
polis ihbar hattı |
|
315 |
General |
police crime line n.
|
polis ihbar hattı |
|
316 |
General |
crime tip-off line n.
|
polis ihbar hattı |
|
317 |
General |
the voice on the end of the line n.
|
telefonun öteki ucundaki ses |
|
318 |
General |
the voice on the other side of the line n.
|
telefonun öteki ucundaki ses |
|
319 |
General |
front line firefighter n.
|
yangına ilk müdahale eden itfaiye eri |
|
320 |
General |
safety line n.
|
güvenlik şeridi |
|
321 |
General |
the voice on the end of the line n.
|
telefonun ucundaki ses |
|
322 |
General |
the voice on the other side of the line n.
|
telefonun diğer ucundaki ses |
|
323 |
General |
the voice on the other side of the line n.
|
telefonun ucundaki ses |
|
324 |
General |
the voice on the end of the line n.
|
telefonun diğer ucundaki ses |
|
325 |
General |
line of longitude n.
|
boylam |
|
326 |
General |
county line n.
|
bölge sınırı |
|
327 |
General |
state line n.
|
eyalet sınırı |
|
328 |
General |
life line support n.
|
can suyu desteği |
|
329 |
General |
chalk line n.
|
çırpı ipi |
|
330 |
General |
natural gas pipe line n.
|
doğal gaz boru hattı |
|
331 |
General |
natural gas service line n.
|
doğal gaz servis hattı |
|
332 |
General |
fixed-line telephone n.
|
sabit hat telefon |
|
333 |
General |
bikini line n.
|
bikini bölgesi |
|
334 |
General |
bikini line hair n.
|
bikini bölgesi kılları |
|
335 |
General |
bikini line hair n.
|
mayo ve bikini giyince kasıklarda mayonun ve bikininin dışında kalan tüyler |
|
336 |
General |
forehead line n.
|
alın çizgisi |
|
337 |
General |
life line n.
|
cankurtaran halatı |
|
338 |
General |
fatwa line n.
|
alo fetva hattı |
|
339 |
General |
royal line n.
|
kraliyet hanedanı |
|
340 |
General |
royal line n.
|
kraliyet ailesi |
|
341 |
General |
direct line n.
|
direkt hat |
|
342 |
General |
separating line n.
|
ayrım çizgisi/hattı |
|
343 |
General |
blue line n.
|
mavi hat |
|
344 |
General |
panty line n.
|
iç çamaşırı hatlarının belli olması |
|
345 |
General |
visible panty line n.
|
iç çamaşırı hatlarının belli olması |
|
346 |
General |
in-line-skate n.
|
tek sıra tekerlekli paten |
|
347 |
General |
in-line-skates n.
|
tek sıra tekerlekli paten |
|
348 |
General |
line game n.
|
çizgi oyunu |
|
349 |
General |
modern line n.
|
modern çizgi |
|
350 |
General |
wisdom line n.
|
yüzdeki (özellikle alın bölgesindeki) kırışıklık(lar) |
|
351 |
General |
packing line n.
|
paketleme hattı |
|
352 |
General |
fence line n.
|
çit çizgisi |
|
353 |
General |
washing line n.
|
çamaşır ipi |
|
354 |
General |
smile line n.
|
gülme çizgisi |
|
355 |
General |
line of thought n.
|
düşünce silsilesi |
|
356 |
General |
line of thought n.
|
fikir dizisi |
|
357 |
General |
line of thought n.
|
düşüncenin devamlılığı |
|
358 |
General |
line of thought n.
|
fikir silsilesi |
|
359 |
General |
line of thought n.
|
düşünce dizisi |
|
360 |
General |
line of thought n.
|
düşünce zinciri |
|
361 |
General |
line of thought n.
|
fikirler dizisi |
|
362 |
General |
base line n.
|
kenar çizgisi |
|
363 |
General |
base line n.
|
ölçü alınan çizgi |
|
364 |
General |
diagonal line n.
|
köşegen |
|
365 |
General |
dotted line n.
|
imza yeri |
|
366 |
General |
chow line n.
|
yemek sırası |
|
367 |
General |
quarantine line n.
|
güvenlik kuşağı/kordonu |
|
368 |
General |
tan line n.
|
(özellikle vücudun bronzlaşmayan kısımlarına ait) bikini/mayo izi |
|
369 |
General |
ligne de fuite (line of flight) n.
|
kaçış çizgisi |
|
370 |
General |
line-up n.
|
saf |
|
371 |
General |
line-up n.
|
konser vb gibi bir etkinlikte sanatçıların sahne alma sırası |
|
372 |
General |
line-up n.
|
dizi |
|
373 |
General |
line-up n.
|
program |
|
374 |
General |
line-up n.
|
sıra |
|
375 |
General |
by-line n.
|
gazetecinin imzası |
|
376 |
General |
by-line n.
|
köşe yazarı künyesi |
|
377 |
General |
breast line n.
|
açmaz halatı |
|
378 |
General |
line of work n.
|
iş kolu |
|
379 |
General |
food line n.
|
yemek sırası |
|
380 |
General |
food line n.
|
yemek kuyruğu |
|
381 |
General |
van line n.
|
evden eve nakliye firması |
|
382 |
General |
van line n.
|
evden eve nakliyat şirketi |
|
383 |
General |
van line n.
|
evden eve nakliye şirketi |
|
384 |
General |
van line n.
|
evden eve nakliyat firması |
|
385 |
General |
worry line n.
|
yaşlandıkça oluşan alın çevresindeki çizgi(ler) |
|
386 |
General |
bulkhead line n.
|
deniz dolgu alanı |
|
387 |
General |
heart line n.
|
kalp çizgisi |
|
388 |
General |
line dance n.
|
çizgi dansı |
|
389 |
General |
line dance n.
|
hat dansı |
|
390 |
General |
police emergency line n.
|
polis imdat hattı |
|
391 |
General |
mobile phone line n.
|
cep telefonu hattı |
|
392 |
General |
cellular phone line n.
|
cep telefonu hattı |
|
393 |
General |
cell phone line n.
|
cep telefonu hattı |
|
394 |
General |
current line n.
|
mevcut satır |
|
395 |
General |
family line n.
|
sülale |
|
396 |
General |
line definition n.
|
hat tanımı |
|
397 |
General |
first line in defense n.
|
savunma hattının ön cephesi |
|
398 |
General |
laundry line n.
|
çamaşır ipi |
|
399 |
General |
line of pack mules n.
|
katır kervanı |
|
400 |
General |
line of wagons drawn by mules n.
|
katır kervanı |
|
401 |
General |
line of reasoning n.
|
probleme/soruna bakış açısı |
|
402 |
General |
game line n.
|
oyun sırası |
|
403 |
General |
line follower robot n.
|
çizgi izleyen robot |
|
404 |
General |
front-line leader/leadership n.
|
ön cephe/saha lideri/liderliği |
|
405 |
General |
departure line n.
|
gidiş hattı |
|
406 |
General |
communication line error discipline n.
|
iletişim hattı hata disiplini |
|
407 |
General |
communication line discipline n.
|
iletişim (hattı) disiplini |
|
408 |
General |
line trimmer n.
|
ot biçici |
|
409 |
General |
line trimmer n.
|
ot biçme makinesi |
|
410 |
General |
mobile line n.
|
mobil hat |
|
411 |
General |
plimsoll line n.
|
plimsoll işareti |
|
412 |
General |
tag line n.
|
son sözler |
|
413 |
General |
tag line n.
|
(konunun altını çizen) kapanış sözleri |
|
414 |
General |
target base line n.
|
bir coğrafi alanın çevresiyle ana hedefleri birleştiren çizgi |
|
415 |
General |
receiving line n.
|
resmi misafirleri karşılama sırası |
|
416 |
General |
receiving line n.
|
teşrifatçılar |
|
417 |
General |
reception line n.
|
resmi misafirleri karşılama sırası |
|
418 |
General |
reception line n.
|
teşrifatçılar |
|
419 |
General |
dividing line n.
|
sınır |
|
420 |
General |
dividing line n.
|
ayrım |
|
421 |
General |
dividing line n.
|
uyuşmazlık |
|
422 |
General |
dividing line n.
|
fark |
|
423 |
General |
hard-line approach n.
|
radikal yaklaşım |
|
424 |
General |
hard-line approach n.
|
sert yaklaşım |
|
425 |
General |
checkout line n.
|
kasa ödeme sırası |
|
426 |
General |
checkout line n.
|
kasa sırası |
|
427 |
General |
through line n.
|
istikrarlı unsur |
|
428 |
General |
through-line n.
|
istikrarlı unsur |
|
429 |
General |
ticket line n.
|
bilet sırası |
|
430 |
General |
time line n.
|
zaman çizelgesi |
|
431 |
General |
time line n.
|
program |
|
432 |
General |
front line n.
|
saha |
|
433 |
General |
above-the-line publications n.
|
çizgi üstü neşriyat |
|
434 |
General |
attention line n.
|
iş mektubunda selamlamanın üstüne yerleştirilip mektubu doğru birime yönlendiren satır |
|
435 |
General |
end of the line n.
|
bitiş |
|
436 |
General |
end of the line n.
|
sonuca varma |
|
437 |
General |
end of the line n.
|
sonlandırma |
|
438 |
General |
unemployment line n.
|
iş arayan insanlar sırası |
|
439 |
General |
zip line n.
|
yamaca yerleştirilen paslanmak çelikten makaralı halat düzeneği |
|
440 |
General |
zip line n.
|
çelik halat ile tepeden aşağıya iniş |
|
441 |
General |
zip-line n.
|
yamaca yerleştirilen paslanmak çelikten makaralı halat düzeneği |
|
442 |
General |
bee line n.
|
kestirme yol |
|
443 |
General |
belt line n.
|
bel hattı |
|
444 |
General |
belt line n.
|
itfaiyeci halatı |
|
445 |
General |
main-line n.
|
kolda veya bacakta bulunan, madde enjekte etmek için elverişli ana damar |
|
446 |
General |
main-line n.
|
güneydoğu pennsylvania'da bir grup banliyö |
|
447 |
General |
main-line n.
|
(kilise gibi) köklü bir topluluğa mensup kimse |
|
448 |
General |
line of fate n.
|
(avuç içi) kader çizgisi |
|
449 |
General |
line of destiny n.
|
(avuç içi) kader çizgisi |
|
450 |
General |
line of saturn n.
|
(avuç içi) kader çizgisi |
|
451 |
General |
line of heart n.
|
(avuç içi) aşk çizgisi |
|
452 |
General |
heart line n.
|
(avuç içi) aşk çizgisi |
|
453 |
General |
love line n.
|
(avuç içi) aşk çizgisi |
|
454 |
General |
mensal line n.
|
(avuç içi) aşk çizgisi |
|
455 |
General |
line of life n.
|
(avuç içi) hayat çizgisi |
|
456 |
General |
line of life n.
|
(avuç içi) yaşam çizgisi |
|
457 |
General |
life line n.
|
(avuç içi) hayat çizgisi |
|
458 |
General |
life line n.
|
(avuç içi) yaşam çizgisi |
|
459 |
General |
line of work n.
|
meslek |
|
460 |
General |
binder line n.
|
gazetenin iç sayfalarındaki uzun bir gazete yazısını ayıran geniş çizgi |
|
461 |
General |
line of marriage n.
|
(el falında) elde bulunan, yaşam ve kader çizgisinden daha uzun olan, evlilik ve gönül ilişkilerinin yaklaşık zamanları ile ilgili bilgi veren çizgi |
|
462 |
General |
hair line n.
|
kıldan yapılmış ip |
|
463 |
General |
hair line n.
|
çok ince ip |
|
464 |
General |
hair line n.
|
bir yüzeydeki küçük çizgi veya çatlak |
|
465 |
General |
hair line n.
|
bozuk para üzerindeki ince çizgi |
|
466 |
General |
hair line n.
|
saç çizgisi |
|
467 |
General |
hair line n.
|
saç hizası |
|
468 |
General |
mason and dixon line n.
|
mason-dixon hattı |
|
469 |
General |
mason and dixon line n.
|
amerikan iç savaşı öncesinde kuzey ve güney'i ayıran maryland ve pennsylvania arasındaki sembolik sınır |
|
470 |
General |
mason and dixon's line n.
|
mason-dixon hattı |
|
471 |
General |
mason and dixon's line n.
|
amerikan iç savaşı öncesinde kuzey ve güney'i ayıran maryland ve pennsylvania arasındaki sembolik sınır |
|
472 |
General |
mason-dixon line n.
|
mason-dixon hattı |
|
473 |
General |
mason-dixon line n.
|
amerikan iç savaşı öncesinde kuzey ve güney'i ayıran maryland ve pennsylvania arasındaki sembolik sınır |
|
474 |
General |
hard line n.
|
sert politika |
|
475 |
General |
hard line n.
|
katı duruş |
|
476 |
General |
hard-line n.
|
sert politika |
|
477 |
General |
hard-line n.
|
kesin durum |
|
478 |
General |
mensal line n.
|
avuç içinde akıl çizgisine paralel olarak uzanan ve kişinin duygu dünyasını ifade ettiğine inanılan çizgi |
|
479 |
General |
line of heart n.
|
avuç içinde akıl çizgisine paralel olarak uzanan ve kişinin duygu dünyasını ifade ettiğine inanılan çizgi |
|
480 |
General |
harpoon line n.
|
mızrak halatı |
|
481 |
General |
bottom line n.
|
kırmızı çizgi |
|
482 |
General |
bottom line n.
|
karar faktörü |
|
483 |
General |
bottom line n.
|
kritik faktör |
|
484 |
General |
bright line n.
|
sınır |
|
485 |
General |
bright line n.
|
yetki sınırı |
|
486 |
General |
line [obsolete] n.
|
keten bez |
|
487 |
General |
line [obsolete] n.
|
keten ipliği |
|
488 |
General |
line of gab n.
|
dilbazlık |
|
489 |
General |
line of incidence n.
|
ışının, ışığın yüzeye çarptığı yöndeki çizgi |
|
490 |
General |
line score n.
|
puan cetveli |
|
491 |
General |
love line n.
|
kalp çizgisi |
|
492 |
General |
love line n.
|
yürek çizgisi |
|
493 |
General |
love line n.
|
avuç içinde bulunan bir çizgi |
|
494 |
General |
love line n.
|
kişinin duygusal doğasını ifade ettiği düşünülen çizgi |
|
495 |
General |
heart line n.
|
yürek çizgisi |
|
496 |
General |
heart line n.
|
avuç içinde bulunan bir çizgi |
|
497 |
General |
heart line n.
|
kişinin duygusal doğasını ifade ettiği düşünülen çizgi |
|
498 |
General |
line of heart n.
|
kalp çizgisi |
|
499 |
General |
line of heart n.
|
yürek çizgisi |
|
500 |
General |
line of heart n.
|
avuç içinde bulunan bir çizgi |
|