yol - Turco Inglés Diccionario

yol

Significados de "yol" en diccionario inglés turco : 118 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
yol track n.
This market must be put on the right track.
Bu pazar doğru yola sokulmalıdır.

More Sentences
yol road n.
The road embarked upon by the Italian Presidency, I repeat, is the right one.
Tekrar ediyorum, İtalya Dönem Başkanlığı tarafından benimsenen yol doğru yoldur.

More Sentences
yol way n.
This report goes a long way to developing a positive approach for the whole of Europe.
Bu rapor, tüm Avrupa için olumlu bir yaklaşım geliştirme yolunda uzun bir yol kat etmektedir.

More Sentences
yol path n.
A boulder came down the hill, crushing everything in its path.
Bir kaya parçası tepeden aşağı yuvarlanarak yoluna çıkanı ezdi.

More Sentences
General
yol journey n.
Nevertheless, it is a single, wretched, shuffling step on the journey that Europe has to take.
Yine de bu, Avrupa'nın kat etmek zorunda olduğu yolda atılmış tek, sefil ve ayak sürüyen bir adımdır.

More Sentences
yol tack n.
Why don't you try a different tack?
Neden farklı bir yol denemiyorsun?

More Sentences
yol trail n.
After an unfortunate season, the team is now back on the winning trail.
Talihsiz bir sezonun ardından, takım şimdi tekrar kazanma yolunda ilerliyor.

More Sentences
yol line n.
I got off the bus at the end of the line.
Yolun sonunda otobüsten indim.

More Sentences
yol method n.
Exercising is a powerful method to break this loop.
Egzersiz yapmak bu döngüyü kırmanın etkili bir yoludur.

More Sentences
yol avenue n.
It opens up important avenues that we must not fail to explore.
Keşfetmeyi ihmal etmememiz gereken önemli yollar açıyor.

More Sentences
yol street n.
It must be clear that liberalisation must be a two-way street.
Serbestleşmenin iki yönlü bir yol olması gerektiği açık olmalıdır.

More Sentences
yol order n.
Everything was in order until he came.
O gelinceye kadar her şey yolundaydı.

More Sentences
yol approach n.
Why don't we try a new approach?
Neden yeni bir yol denemiyoruz?

More Sentences
yol way n.
That is not the way to make a citizen's Europe.
Vatandaşların Avrupa'sını oluşturmanın yolu bu değildir.

More Sentences
yol route n.
It is also precisely this route that my group too wishes to go down.
Benim grubum da tam olarak bu yoldan ilerlemek istiyor.

More Sentences
yol means n.
The widespread adoption of the MHP seems to be the most obvious means of achieving interoperability.
MHP'nin yaygın olarak benimsenmesi, birlikte çalışabilirliği sağlamanın en belirgin yolu gibi görünmektedir.

More Sentences
yol path n.
You are now on the path to this European vision which we share.
Şu anda paylaştığımız bu Avrupa vizyonuna giden yolda ilerliyorsunuz.

More Sentences
yol way of behaving n.
Not very many firms would make use of it solely as a way of behaving responsibly.
Pek çok firma bunu yalnızca sorumlu davranmanın bir yolu olarak kullanmayacaktır.

More Sentences
yol course n.
This will set us on the right course and avoid a lengthy conciliation procedure.
Bu bizi doğru yola sokacak ve uzun bir uzlaşma prosedüründen kaçınmamızı sağlayacaktır.

More Sentences
yol road n.
As we saw at Gothenburg there have also been obstacles along that road.
Göteborg'da gördüğümüz gibi bu yol boyunca engeller de olmuştur.

More Sentences
Trade/Economic
yol remedy
Where the effectiveness of a remedy has not been proven, it is useful to mention this in the instructions.
Bir çözüm yolunun etkinliğinin kanıtlanmadığı durumlarda, bunun talimatlarda belirtilmesi faydalı olacaktır.

More Sentences
Technical
yol route
Nobody can reach these people because the Congo River is probably the only route to access them.
Bu insanlara kimse ulaşamıyor çünkü Kongo Nehri muhtemelen onlara ulaşılabilecek tek yol.

More Sentences
yol means
It should be emphasised that this is also a means of promoting employment in Europe.
Bunun aynı zamanda Avrupa'da istihdamı teşvik etmenin de bir yolu olduğu vurgulanmalıdır.

More Sentences
yol road
Until then, going down the road of mass slaughter is only one alternative.
O zamana kadar, toplu katliam yoluna gitmek sadece bir alternatif.

More Sentences
yol track
The European Union is also on the right track in other areas, for example in the Barcelona process.
Avrupa Birliği, Barselona süreci gibi diğer alanlarda da doğru yolda ilerlemektedir.

More Sentences
yol way
This is no way to maintain the dignity of Parliament.
Bu Parlamentonun saygınlığını korumanın bir yolu değildir.

More Sentences
yol course
That is the right course to follow.
İzlenecek doğru yol budur.

More Sentences
Computer
yol to
Tom couldn't find his way back to the campsite.
Tom kampa dönüş yolunu bulamadı.

More Sentences
Automotive
yol road
I cannot help thinking that the road of integration will lead to greater cohesion of the parties involved.
Entegrasyon yolunun, ilgili tarafların daha fazla kaynaşmasına yol açacağını düşünmeden edemiyorum.

More Sentences
yol way
It is both a way of achieving self-improvement and of enhancing one's job prospects.
Bu hem kişinin kendini geliştirmesinin hem de iş olanaklarını arttırmasının bir yoludur.

More Sentences
Common Usage
yol manner n.
General
yol expedient n.
yol wise n.
yol access n.
yol tempo n.
yol plan n.
yol carriageway n.
yol angle n.
yol lead n.
yol handle n.
yol roadway n.
yol device n.
yol meatus n.
yol rule n.
yol gateway n.
yol run n.
yol channel n.
yol cutting n.
yol walk n.
yol procedure n.
yol weigh n.
yol sort n.
yol outlet n.
yol measure n.
yol conduit n.
yol system n.
yol itinerary n.
yol thoroughfare n.
yol process n.
yol stripe n.
yol streak n.
yol rate of speed n.
yol speed (of a ship) n.
yol style n.
yol solution n.
yol time n.
yol purpose n.
yol stripe (in cloth) n.
yol passage n.
yol carpet n.
yol mode n.
yol raik n.
yol agency n.
yol channel n.
yol toby [brit] n.
yol tract [dialect] n.
yol trade [obsolete] n.
yol trajet n.
yol transe [scottish] n.
yol wa [scotland] n.
yol game n.
yol gang [dialect] [uk] n.
yol lode [uk] n.
yol going n.
yol roadway n.
yol pace n.
yol pad [dialect] [uk] n.
yol cursus [rare] n.
yol gate [dialect] n.
yol service [obsolete] n.
yol shoot n.
yol slot n.
yol success [obsolete] n.
yol successary n.
Trade/Economic
yol process
yol access
Technical
yol passage
yol streak
yol stripe
Computer
yol bus
Construction
yol flooring n.
yol gangway
Automotive
yol run
Railway
yol railway track
Medical
yol pathway
Psychology
yol tract
Math
yol contour
Biochemistry
yol pathway
Marine Biology
yol patway
Meteorology
yol trajectory
Printery
yol streak
Archaic
yol gait n.
yol gate n.
Slang
yol frog (frog and toad rhyming with road) n.
yol frog [uk/australia] n.
yol drag n.
British Slang
yol frog and toad (rhyming slang for road)
yol frog and toad

Significados de "yol" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
paralı yol toll road n.
When was the last time you used a toll road?
En son ne zaman paralı yol kullandınız?

More Sentences
yol gösterme guidance n.
This has been unequivocally confirmed by the wise men, from whom we received clear guidance.
Bu durum, bize açık bir şekilde yol gösteren akil adamlar tarafından kesin bir dille teyit edilmiştir.

More Sentences
çıkar yol way out n.
It is imperative that we find another way out of this situation.
Bu duruma başka bir çıkar yol bulmamız şart.

More Sentences
(yol) şerit lane n.
Entry and exit lanes of motorways are included irrespectively of the location of the signposts.
Yol işaretlerinin bulunduğu yerden bağımsız olarak, otoyolların giriş ve çıkış şeritleri de dahildir.

More Sentences
izlenen yol course n.
I feel that the course embarked upon by the Commission and the Council is the right one.
Komisyon ve Konsey tarafından izlenen yolun doğru olduğunu düşünüyorum.

More Sentences
ücretli yol toll road n.
We cannot look separately at Brenner, toll roads and Alpine transit.
Brenner'e, ücretli yollara ve Alp transitine ayrı ayrı bakamayız.

More Sentences
yol göstermek lead v.
I led the way.
Ben yol gösterdim.

More Sentences
yol göstermek guide v.
We must be guided by the need for adaptation of the mechanisms for encouragement and support.
Teşvik ve destek mekanizmalarının uyarlanması ihtiyacı bize yol göstermelidir.

More Sentences
yol açmak cause v.
Two years ago, however, the bubble burst, causing substantial collateral damage.
Ancak iki yıl önce balon patladı ve büyük bir ikincil hasara yol açtı.

More Sentences
General
dar yol lane n.
The town has many narrow lanes.
Kasabada çok sayıda dar yol bulunmaktadır.

More Sentences
yol kenarı roadside n.
Tom bought some vegetables at a roadside stand.
Tom yol kenarındaki bir tezgahtan biraz sebze aldı.

More Sentences
yol parası fare n.
Tom paid the fare.
Tom yol parasını ödedi.

More Sentences
kestirme yol shortcut n.
Russia's partners are large and they are used to shortcuts.
Rusya'nın ortakları büyüktür ve kestirme yollara alışkındırlar.

More Sentences
çukur (yol yüzeyinde arabaların yol açtığı) pothole n.
The road is well-paved, despite some potholes on its way.
Yolda bazı çukurlar olmasına rağmen yol iyi döşenmiştir.

More Sentences
yol çukuru pothole n.
The roads are full of potholes.
Yollar çukurlarla dolu.

More Sentences
ana yol main road n.
People living along the main roads in border areas have to cope with traffic jams, noise and gas emissions.
Sınır bölgelerindeki ana yollarda yaşayan insanlar trafik sıkışıklığı, gürültü ve gaz salınımıyla baş etmek zorundadır.

More Sentences
bordür (yol kenarındaki) kerb n.
Metal barriers, inappropriate vertical signs and kerbs are among the causes behind an enormous number of victims.
Metal bariyerler, uygun olmayan dikey işaretler ve bordürler çok sayıda kurbanın arkasındaki nedenler arasındadır.

More Sentences
dolambaçlı yol detour n.
Are there any detours up ahead?
İleride dolambaçlı yollar var mı?

More Sentences
düz yol straight road n.
This straight road will lead you to the post office.
Bu düz yol sizi postaneye götürecek.

More Sentences
yol silindiri road roller n.
The road roller is levelling the street.
Yol silindiri caddeyi düzleştiriyor.

More Sentences
yol arkadaşı seatmate n.
She struck up a conversation with her friendly seatmate.
Kadın, dost canlısı yol arkadaşıyla sohbet etmeye başladı.

More Sentences
en kısa yol shortest route n.
Therefore, I took the shortest route for my consignment of radioactive material.
Bu nedenle, radyoaktif madde sevkiyatım için en kısa yolu seçtim.

More Sentences
yol haritası roadmap n.
There is, as I have always said, an element missing from the Roadmap.
Her zaman söylediğim gibi, Yol Haritasında eksik olan bir unsur vardır.

More Sentences
yol haritası road map n.
The message from my group is very clear, we must keep following that road map.
Grubumun mesajı çok açık, bu yol haritasını takip etmeye devam etmeliyiz.

More Sentences
yol ağı road network n.
These are normal projects, relating to the rail and road networks and the Danube improvement scheme.
Bunlar demir yolu ve kara yolu ağları ile Tuna Nehri'nin iyileştirilmesi planına ilişkin normal projelerdir.

More Sentences
yol çalışmaları roadworks n.
Roadworks were blocking the way into the street.
Yol çalışmaları sokağa giriş yolunu kapatıyordu.

More Sentences
yol trafiği road traffic n.
It is also true that the remaining road traffic should become cleaner.
Kalan kara yolu trafiğinin daha temiz hale gelmesi gerektiği de doğrudur.

More Sentences
yol işareti road sign n.
What does this road sign mean?
Bu yol işareti ne anlama geliyor?

More Sentences
yol gösterici beacon n.
We cannot achieve the impossible, but it serves us as a beacon.
İmkansızı başaramayız ama bu bize bir yol gösterici olarak hizmet eder.

More Sentences
yol haritası route map n.
Some sort of route map or check list is helpful and desirable.
Bir tür yol haritası ya da kontrol listesi yararlı ve arzu edilen bir şeydir.

More Sentences
(yol vb) geçiş ücreti toll n.
In the meantime, the Federal German Government has postponed the introduction of the motorway toll indefinitely.
Bu arada Federal Alman Hükümeti otoyol geçiş ücretinin uygulamaya konulmasını süresiz olarak erteledi.

More Sentences
tam yol ileri full speed ahead n.
Full speed ahead!
Tam yol ileri!

More Sentences
yol kavşağı intersection n.
Roundabouts are both safer and more efficient than four-way intersections.
Dönel kavşaklar dört yollu kavşaklardan daha güvenli ve verimlidir.

More Sentences
başarıya giden yol road to success n.
The road to success is always under construction.
Başarıya giden yol her zaman yapım aşamasındadır.

More Sentences
tali yol detour n.
He took a detour to avoid the heavy traffic.
Yoğun trafikten kaçınmak için tali yoldan gitti.

More Sentences
yol güvenliği road safety n.
It is now important to proceed on the basis of road safety and consumer demands.
Artık yol güvenliği ve tüketici talepleri temelinde ilerlemek önemlidir.

More Sentences
ortak yol common path n.
We must therefore start off along this common path, this walk together, at Barcelona.
Dolayısıyla bu ortak yola, bu birlikte yürüyüşe Barselona'da başlamalıyız.

More Sentences
ana yol highway n.
Since they left the national highway, they hadn't come across another car.
Ana yoldan ayrıldıklarından beri, başka bir arabayla karşılaşmadılar.

More Sentences
yol yordam way n.
There is always a right way to tell the facts.
Doğruları söylemenin bir yolu yordamı vardır.

More Sentences
buzlu yol icy road n.
I don't like driving on icy roads.
Buzlu yollarda araba sürmeyi sevmem.

More Sentences
yol ayrımı fork n.
There's a fork in the road here.
Burada bir yol ayrımı var.

More Sentences
ücretli yol turnpike n.
geçiş parası alınan yol turnpike n.
dolaşık yol byway n.
başvurulan yol ve yöntem tactic n.
bisikletle yolculuk yapanlara tahsis edilmiş yol cycle route n.
yol yapımı road building n.
asma yol viaduct n.
dolambaçlı yol meandering n.
yol kesme latrocination n.
tali yol secondary road n.
yol kesen kimse interceptor n.
ekspres yol motorway n.
uzayıp giden şeylerin kesiştikleri veya birleştikleri yer (akarsu, yol gibi) crossroad n.
yan yol ancillary road n.
içinden damar geçen yol canal n.
ekspres yol freeway n.
doğru yol the right way n.
yan yol sideline n.
köprü aracılığıyla bir yolun üstünden geçen başka yol overpass n.
dağ sırtı boyunca uzanan yol veya patika ridgeway n.
ayrılığa yol açma divisiveness n.
ana yol artery n.
kısa yol a short cut n.
yol mühendisi highway engineer n.
yol kesici highwayman n.
ses duvarını aşan bir uçağın yol açtığı patlama sesi sonic boom n.
yol sayacı odometer n.
çıkar yol handle n.
yol vermedin kavgası quarrel over not giving pass n.
ağaçlı yol avenue n.
yol gösterme muhtırası guidance memorandum n.
kritik yol analizi critical path analysis n.
yol ve caddelerde sürücü ve yayalara yardımcı olmak üzere bulunan çeşitli işaret ve düzenekler street furniture n.
yol üzerinde mil işareti olan direk milepost n.
kestirme yol short cut n.
yol ayrımı parting of the ways n.
bir şeye doğrudan yol açan neden immediate cause n.
yerleşim yerlerinde ana yol street n.
çift yol double track n.
anayolun kenarında araçların geçici olarak konaklamaları için yapılmış yol layby n.
yol kenarında han vb bir işletme roadhouse n.
ekspres yol highway n.
yol parası toll n.
yol kuralı rule of the road n.
yan yol branch road n.
takip edilen yol track n.
ıslak zeminde yükseltilmiş yol causeway n.
fransız riviera'sında, nice'le menton arasındaki yarlardan geçen birbirine paralel üç yol corniche n.
şikayete yol açan durum grievance n.
yol ağı road system n.
kendisi hastalığa yakalanmaksızın o hastalığa yol açan mikrobu taşıyan carrier n.
bir yarın açık yüzüne yapılmış yol corniche n.
yol gösterici ilke lodestar n.
yol yol boya streak n.
iki kara parçasını birbirine bağlayan ve deniz kabardığında suyla kaplanan beton yol causeway n.
bariyer (yol kenarındaki) guardrail n.
yol kılavuzu roadbook n.
ağaçlı yol mall n.
yol kılavuzu itinerary n.
çıkar yol out n.
yol yapımı road making n.
trafiği sıkışık bir alanın etrafından dolaştıran yol relief road n.
çıkar yol expediency n.
sıralar arası yol aisle n.
her zamanki yol route n.
orta yol (anlaşma vb) common way n.
ticaret yapılan yol trade route n.
memnuniyetsizliğe yol açma discontenting n.
yol sonu debouche n.
ağaçlı yol parkway n.
express yol expressway n.
ideal bir yol gösterici loadstar n.
içinden sinir geçen yol canal n.
sürekli titremeye yol açan hastalık palsy n.
çift yönlü yol dual carriageway n.
dört yol ağzı crossroads n.
yol gösteren levha signpost n.
kaçamak yol dodge n.
dar yol alley n.
doğru yol true path n.
yol kenarı wayside n.
geleneksel yol kenarı hanları için kullanılan japonca sözcük ryokan n.
yol verme removal n.
gök gürlemesi ve şimşeklere yol açan büyük kümülüs bulutu thundercloud n.
toprak yol unimproved road n.
kestirme yol cutoff n.
yol yüzeyi paving n.
çıkar yol solution n.
yol integraller path integrals n.
yol kaplama makinesi paving machine n.
kedigözü (yol) cat's eye n.
tali yol side road n.
yol kenarlarından yayalar için ayrılmış alan sidewalk n.
expres yol expressway n.
dolambaçlı yol roundabout n.
yol eşyası baggage n.
sapa yol byway n.
yol döşeme paving n.
sona yol açan ender n.
işlek yol well traveled road n.
yan yol byroad n.
evin garajını sokağa bağlayan yol driveway n.
çıkmaz yol cul de sac n.
ekspres yol expressway n.
ara yol crossroad n.
aynı rota üzerinde yol alan gemi tren gibi taşıtların seferleri arasındaki zaman headway n.
izlenecek yol itinerary n.
girilecek yol way in n.
dolambaçlı yol roundabout way n.
asfalt yol blacktop n.
garaj ile cadde arasındaki özel yol driveway n.
paralı yol gişesi tollhouse n.
bir adımda alınan yol pace n.
dolambaçlı yol ramble n.
varyant (yol) diversion n.
yol alma headway n.
yol değiştirme shunt n.
ara yol byroad n.
yol açma cutting n.
paralı yol pike n.
yol yanı parkı curb parking n.
dolambaçlı yol indirect means n.
yan yol sidetrack n.
yan yol side road n.
bataklıktan geçen yol causeway n.
yol mühendisliği highway engineering n.
kervanların geçtiği patika yol pack trail n.
yan yol shunt n.
baypas yol bypass n.
yol halısı runner n.
halka açık yol queen's highway n.
çıkar yol expedience n.
dolambaçlı yol meander n.
ağaçlık yol mall n.
yol verdin yol vermedin kavgası quarrel over giving or not giving pass n.
ekspres yol expwy n.
dolambaçlı yol circuit n.
varyant yol detour n.
çift yönlü yol divided highway n.
dolaşıp aynı noktaya gelen yol circuit n.
çıkar yol egress n.
yol kaplama paving n.
yol gösteren sinyal beacon n.
sathi yol surfaced road n.
yan yol lateral line n.
her yol everyway n.
dar yol alleyway n.
paralı yol turnpike road n.
yan yol bypass n.
hız limiti olmayan yol speedway n.
yol (bahçede taş/beton) walk n.
yol dönemeci hairpin bend n.
daire çizen yol circus n.
herkesin geçtiği yol the beaten path n.
yan yol bypath n.
yol yüzeyi pavement n.
yol tutması (dolayısıyla kusma car sickness n.
yol boyu roadside n.
yol ücretlerinin alındığı gişe toll booth n.
yol arkadaşı fellow traveller n.
ara yol aisle n.
yol kaplaması pavement n.
yol gösterme pilotage n.
aşırı uçların ortasındaki yol via media n.
yol temeli roadbed n.
tali yol sideline n.
ağaçlıklı yol alley n.
yol kavşağı road junction n.
orta yol midway n.
çevre kirliliğine yol açan madde pollutant n.
tali yol slip road n.
yol bakımı road maintenance n.
yol parası carfare n.
çıkar yol remedy n.
kanın geçebileceği ikinci yol bypass n.
yol ve köprü parası toll n.
yol kitabı vade mecum n.
yol kaplama malzemesi paving material n.
kestirme yol a short cut n.
kazıklı yol (göl/bataklık üzerinden geçen) causeway n.
stabilize yol stabilized road n.
şerit (yol) lane n.
yol eşkiyalığı latrocination n.
özel yol private road n.
kestirme yol beeline n.
yan yol ring road n.
yol alma progress n.
yol paraları fares n.
ara yol alley n.
toprak yol dirt road n.
sürücü yol görüş açısı driver vantage point n.
fransızca'da parke taşlı yol, cadde veya patika pavé n.
yol kaplama malzemesi pavement n.
yan yol accommodation road n.
yol açma engendering n.
yol gösterici pathfinder n.
ispanya'da yol kenarındaki evlere ve lokantalara verilen isim posada n.
yol köprüsü road bridge n.
ara yol bystreet n.
abd'de ana yola katılan veya onu kesen bir başka yol crossroad n.
yerleşim yeri içindeki ana yol thoroughfare n.
yol analizi path analysis n.
dar yol pass n.
yol şeridi lane n.
ağaç gövdelerinin bataklık vb riskli zeminlere yanyana yatırılmasıyla oluşturulan yol corduroy road n.
yol ayrımı turnout n.
asfalt yol tarmac n.
dolgu yol causeway n.
ekspres yol parkway n.
tali yol accommodation road n.
yan yol crossroad n.
yol kenarı trackside n.
zarara yol açma damnifying n.
alçak veya sulak kesimler yahut sığ sular üzerinden geçen yükseltilmiş yol causeway n.
içinden sıvı geçen yol canal n.
otoyola katılan veya otoyoldan ayrılan yol slip road n.
yol savaşçısı road warrior n.
kestirme yol bypass n.
yol gösterici rehber lodestar n.
işlek yol the beaten path n.
paralı yol tollway n.
kanal veya su taşımacılığına uygun ırmağa paralel ve mavnaları halatla çeken atların kullandığı yol tow path n.
uzun yol bisikleti roadster n.
tali yol side street n.
yol kıvrıntısı hairpin bend n.
dar yol gangway n.
yol şebekesi road system n.
evle cadde arasındaki yol driveway n.
yol gösterici advisor n.
kütüklerden oluşan yol skidway n.
asma yol skyway n.
otoyollarda paralı geçiş kullanmamak için tercih edilen yan yol shunpike n.
mağazada satıcılara müşteri sorunları hakkında yol gösteren görevli shopwalker n.
beton yol slab n.
yol geçen arazi parçası right of way n.
umumi yol public road n.
umum yol public road n.
ikinci yol relief road n.
yol gösterme leading n.
yol kavşağı street crossing n.
paralı yol turnpike n.
yol süpürme makinası street sweeping machine n.
mecburi yol compulsory road n.
yol başlangıcı trailhead n.
yol yöntem the right way do (something) n.
yol yordam the right way do (something) n.
kuzeye doğru alınan yol northing n.
kötü yol gutter n.
yol verme kavgası right-of-way fight n.
yol ücreti road toll n.
yol ışıklandırması road lighting n.
yol ücreti toll road n.
yol durumu road condition n.
evler arasındaki dar yol snicket n.
yol tarifi address description n.
yol verdin yol vermedin kavgası road rage fight n.
yol verdin yol vermedin kavgası road rage attack n.
yol verdin yol vermedin kavgası road rage n.
yol bekçisi road watchman n.
yol bekçisi road guard n.
yol ücreti toll fee n.
yol şartları road conditions n.
yol ücreti road fee n.
seçenek yol alama alternative routing n.
seçenek yol alternative route n.
yol sulaması street sprinkling n.
yol trafik işaretleri street traffic signs n.
yol süpürme makinesi street sweeper n.
yol yıkama aracı street washer n.
yol kaplaması street surfacing n.
kemerli yol ambulatory n.
yol altgeçidi street underpass n.
ana yol bus n.
açık yol open path n.
yol tamiri road repair n.
yol yapımı road repair n.
yol azığı food for a journey n.
yol ağzı road junction n.
yol ağzı junction n.
yol ağzı mouth of a road n.
yol ayrımı fork in a road n.
yol erkan the right way to do (something) n.
yol harcı travel allowance n.
yol parası travel allowance n.
yol parası road tax n.
dolambaçlı yol circumambage n.
dolambaçlı yol verbality n.
dolambaçlı yol verbiage n.
dolambaçlı yol pleonasm n.
dolambaçlı yol circumbendibus n.
dolambaçlı yol periphrasis n.
dolambaçlı yol tautology n.
dolambaçlı yol periphrase n.
dolambaçlı yol circumlocution n.
dolambaçlı yol redundancy n.
yol masrafları travel expenses n.
yol yardım hizmetleri roadside assistance n.
yol yardım hizmetleri breakdown cover n.
kesişen yol intersecting road n.
ana yol trunk n.
yol ayrımı junction n.
ışıklı yol direği bollard n.
bovlingde topun atıldığı yol alley n.
daralmış yol bottleneck n.
özel yol private street n.
yol mühendisi road engineer n.
ikinci yol bypass n.
yan yol byway n.
geçit yol causeway n.
yükseltilmiş yol causeway n.
kemerli yol cloister n.
avlu çevresindeki kemerli yol cloister n.
yol genişliği roadway width n.
yol işareti roadway sign n.
tepe boyu yol ridgeway n.
yapım halinde yol road under construction n.
yol kenarı ağaçlandırması roadside planting n.
yol kenarı hendeği roadside ditch n.
yol kenarı otoparkı roadside park n.
yol döşemesi road slab n.
yol işçisi roadman n.
yol kenarı ağaçlaması roadside plantation n.
toplayıcı yol collector street n.
örtülü yol covered way n.
özel amaçlı yol dedicated street n.
tercihli yol dedicated street n.
ana yol primary road n.
yol bakım çalışmaları road maintenance works n.
yokuş aşağı yol downgrade n.
üstten atlayan yol crossover road n.
enine yol cross street n.
yol kesişmesi crossing n.
toprak yol earth road n.
tüm yol adı full pathname n.
yol durumu going n.
ara yol by-road n.
gizli yol by-way n.
dolaşık yol by-way n.
sapa yol by-road n.
uzun yol sürücüsü long-distance driver n.
anayolun kenarında araçların geçici olarak konaklamaları için yapılmış yol lay-by n.
yan yol by-way n.
tali yol by-pass n.
karanlık yol by-way n.
tekyönlü yol one-way street n.
anayola çıkan veya anayoldan ayrılan yol side-road n.
yol üzerinde bir ara noktada konaklamaya ve başka tarifelerle birleştirilmeye imkan tanımayan tarife point-to-point air fare n.
tali yol turn-off n.
havadaki ısı ve nemliliğin birleşik etkisinin yol açtığı rahatsızlığın ölçüsünü veren değer temperature-humidity index n.
yol kenarı taşı guard stone n.
yolculukta izlenecek yol itinerary n.
yol kesen bandit n.
yol gösteren conductor n.
yol arkadaşlığı convoy n.
yan yol relief road n.
yol inşaatı road construction n.
yol parası travelling money n.
yol yanı hendeği kennel n.
yol işçisi navvy n.
yol dışı parkı off street parking n.
özel yol occupational road n.
yol cebi passing place n.
umuma açık yol public highway n.
eğimli yol sloping road n.
eğimli yol inclined road n.
yol tabanı subgrade n.
bölünmemiş yol undivided road n.
sigaranın yol açtığı kalp hastalığı tobacco heart n.
yol girişi way in n.
yol çıkışı way out n.
genel yol highway n.
genel yol public road n.
ücretli yol turnpike road n.
özel yol private alley n.
yol tezkeresi pass n.
yol kesen forestaller n.
dönüşü olmayan yol the point of no return n.
fırtınanın izlediği yol storm track n.
yol yardımı road assistance n.
yol yardımı roadside assistance n.
en rahat gidilen yol royal road n.
başarıya giden yol path to success n.
kaygan yol slippery road n.
yol kapasitesi route capacity n.
yol güzergahı itinerary n.
yol kavşağı crossroads n.
yol hatları route lanes n.
yol kapaması road block n.
yol kabiliyeti highway capability n.
yol kapasitesi highway capacity n.
yol haritası strip map n.
yol kapasitesi road capacity n.
yol hunisi road crater n.
yol kıvrımı road bend n.
kasisli yol bumpy road n.
izlenecek yasal yol legal procedure to follow n.
buharlı yol silindiri steam roller n.
ırmak boyunca giden yol river road n.
araçlara yol üstü verilen yemek servisi drive through n.
araçlara yol üstü verilen yemek servisi drive-thru n.
dönüşü olmayan yol a road of no return n.
toprak orman yol dirt forest road n.
kritik yol critical path n.
ana yol trunk road n.
kestirme (yol) by-pass n.
donmuş yol frozen road n.
buz tutmuş yol frozen road n.
yol gezisi road trip n.
aslanlı yol lion road n.
tek çıkar yol sole remedy n.
yol haritası course of action n.
yol ve ulaştırma hizmetleri road and transport services n.
yol süpürgesi road sweeper n.
yol oteli motor inn n.
yol ambülansı road ambulance n.
yol dışı motorsiklet yarışı off-road motorcycle race n.
en kolay yol the easiest way n.
doğru yol as-sirat al-mustaqim (the straight path) n.
ara/kısa/kese/kestirme yol rat-run n.
ara/kısa/kese/kestirme yol rat run n.
teknoloji yol haritası technology roadmap n.
teknolojik yol haritası technology roadmap n.
mükemmelliğe giden yol the path to perfection n.
karanlık bir yol a dark road n.
dağın karşısındaki yol the road across the mountain n.
açık/yol gösteren/kılavuz explicit guidance n.
doğru yol the true path n.
uzun yol seyahati long road trip n.
yol sapağı turnoff n.
isa'nın çarmıha gerildiği yere kadar yürüdüğü yol via dolorosa n.
arka yol backstreet n.
ikincil yol backstreet n.
tali yol ancillary road n.
kemerli yol archway n.
iki yanı ağaçlıklı yol avenue n.
(abd'nin güneydoğusunda) yol kenarındaki yemekli danslı mola yeri jook house n.
(abd'nin güneydoğusunda) yol kenarındaki yemekli danslı mola yeri juke n.
(abd'nin güneydoğusunda) yol kenarındaki yemekli danslı mola yeri juke joint n.
(abd'nin güneydoğusunda) yol kenarındaki yemekli danslı mola yeri jook n.
(abd'nin güneydoğusunda) yol kenarındaki yemekli danslı mola yeri jook joint n.
(abd'nin güneydoğusunda) yol kenarındaki yemekli danslı mola yeri juke house n.
gizli iş çevrilen yol backstairs n.
yol bulmak için ağaçlara çizilen işaret blaze n.
dolaylı yol bypath n.
sapa yol byroad n.
cüruflu yol cinder path n.
dar yol defile n.
yol tuzlama aracı salt truck (us) n.
yol kenarı tabelası roadside sign n.
yol gösterici yıldız loadstar n.
yol gösterici loadstar n.
yol gösterici yıldız lodestar n.
yol gösterici lodestar n.
yürüyen yol speedwalk n.
ağaçlı yol parkway (pkwy) n.
yol kenarı tabelaları/reklamları lawn signs n.
yol kenarı tabelaları/reklamları yard signs n.
çağdışı yöntem/yol outdated way n.
bordür (yol kenarındaki) curb n.