|
Categoría |
Inglés |
Turco |
|
General |
|
1 |
General |
a long time n.
|
uzun süre |
|
The Commission proposal, however, will undermine these prospects for a long time.
Ancak Komisyon teklifi, bu beklentileri uzun süre baltalayacaktır.
More Sentences
|
2 |
General |
long time n.
|
uzun süre |
|
It is, therefore, necessary to shorten these excessively long time periods.
Bu nedenle, bu aşırı uzun sürelerin kısaltılması gerekmektedir.
More Sentences
|
3 |
General |
long hours n.
|
uzun çalışma saatleri |
|
This translates into longer hours and less job security for the staff.
Bu da personel için daha uzun çalışma saatleri ve daha az iş güvencesi anlamına gelmektedir.
More Sentences
|
4 |
General |
long time n.
|
uzun zaman |
|
It is true that we sometimes take a long time to reply.
Bazen cevap vermemizin uzun zaman aldığı doğrudur.
More Sentences
|
5 |
General |
long jump n.
|
uzun atlama |
|
He has given up running in order to focus on the long jump.
Uzun atlamaya odaklanmak için koşmayı bıraktı.
More Sentences
|
6 |
General |
long distance n.
|
uzun mesafeli |
|
Can long distance relationships work?
Uzun mesafeli ilişkiler yürüyebilir mi?
More Sentences
|
7 |
General |
long story n.
|
uzun hikaye |
|
He bored us with his long stories.
Uzun hikayeleriyle bizi sıktı.
More Sentences
|
8 |
General |
long list n.
|
uzun liste |
|
With that long list you make it sound as though I have been extremely busy.
Bu uzun listeyle sanki son derece meşgulmüşüm gibi bir izlenim yaratıyorsunuz.
More Sentences
|
9 |
General |
long duration n.
|
uzun süreli |
|
Lifelong learning requires the opposite, namely continuity and courses of long duration.
Yaşam boyu öğrenme bunun tam tersini, yani sürekliliği ve uzun süreli kursları gerektirir.
More Sentences
|
10 |
General |
long distance n.
|
uzun mesafe |
|
Spices, for example, can be transported over extremely long distances.
Örneğin baharatlar son derece uzun mesafelere taşınabilir.
More Sentences
|
11 |
General |
long hair n.
|
uzun saç |
|
Medicine man Hoo Sateow from Thailand has the world's documented longest hair at 16' 11 long.
Taylandlı şifacı Hoo Sateow 16' 11 uzunluğuyla dünyanın belgelenmiş en uzun saçına sahip.
More Sentences
|
12 |
General |
long beard n.
|
uzun sakal |
|
All the old men in our village have long beards.
Köyümüzdeki tüm yaşlı adamların uzun sakalları var.
More Sentences
|
13 |
General |
long-term effects n.
|
uzun vadeli etkiler |
|
But where is the scientific evidence about the medium- and long-term effects of GM crops upon biodiversity?
Ancak GD ürünlerin biyoçeşitlilik üzerindeki orta ve uzun vadeli etkilerine ilişkin bilimsel kanıtlar nerede?
More Sentences
|
14 |
General |
long walks n.
|
uzun yürüyüşler |
|
I enjoy long walks on the beach.
Sahilde uzun yürüyüşlerden hoşlanırım.
More Sentences
|
15 |
General |
a long list n.
|
uzun bir liste |
|
Crisis conditions, to put it mildly, prevail in a long list of developing countries.
Kriz koşulları, en hafif tabirle, gelişmekte olan ülkelerin uzun bir listesinde hüküm sürmektedir.
More Sentences
|
16 |
General |
long haul n.
|
uzun mesafe |
|
We're here for the long haul.
Uzun mesafe için buradayız.
More Sentences
|
17 |
General |
long process n.
|
uzun süreç |
|
This has been a problem in the long process on many occasions.
Bu uzun süreçte pek çok kez sorun teşkil etmiştir.
More Sentences
|
18 |
General |
long-term treatment n.
|
uzun süreli tedavi |
|
Our own citizens who are HIV positive are able to access long-term treatment with effective medication.
HIV pozitif olan kendi vatandaşlarımız etkili ilaçlarla uzun süreli tedaviye erişebilmektedir.
More Sentences
|
19 |
General |
life-long learning n.
|
yaşam boyu öğrenme |
|
This investment particularly needs to go towards education, training and life-long learning.
Bu yatırımın özellikle eğitim, öğretim ve yaşam boyu öğrenmeye yönelik olması gerekmektedir.
More Sentences
|
20 |
General |
long for v.
|
burnunda tütmek |
|
I long for you.
Burnumda tütüyorsun.
More Sentences
|
21 |
General |
long for v.
|
gözünde tütmek |
|
I long for you.
Gözümde tütüyorsun.
More Sentences
|
22 |
General |
long for v.
|
arzulamak |
|
Millions long for immortality who do not know what to do with themselves on a rainy Sunday afternoon.
Yağmurlu bir Pazar öğleden sonrasında ne yapacağını bilmeyen milyonlar ölümsüzlüğü arzuluyor.
More Sentences
|
23 |
General |
long for v.
|
özlem duymak |
|
Liberalism is what the people of Europe long for.
Liberalizm Avrupa halklarının özlemini duyduğu şeydir.
More Sentences
|
24 |
General |
long for v.
|
özlemek |
|
They are longing for city life.
Şehir hayatını özlüyorlar.
More Sentences
|
25 |
General |
long for v.
|
çok istemek |
|
We are longing for world peace.
Dünya barışını çok istiyoruz.
More Sentences
|
26 |
General |
work long hours v.
|
uzun saatler çalışmak |
|
Virtually my whole marriage, I've worked long hours.
Neredeyse evliliğim boyunca uzun saatler çalıştım.
More Sentences
|
27 |
General |
long life adj.
|
uzun ömürlü |
|
I named my daughter Nairu wishing her long life.
Uzun ömürlü olması dileğiyle kızıma Nairu adını verdim.
More Sentences
|
28 |
General |
long enough adj.
|
yeterince uzun |
|
Two years was certainly long enough for us to resolve these problems.
İki yıl bu sorunları çözmemiz için kesinlikle yeterince uzun bir süreydi.
More Sentences
|
29 |
General |
long term adj.
|
uzun vadeli |
|
We must keep our eyes on the long term and the enormity of the challenge.
Gözlerimizi uzun vadeye ve mücadelenin büyüklüğüne dikmeliyiz.
More Sentences
|
30 |
General |
too long adj.
|
çok uzun |
|
The question of how to deal with Turkey has been left unresolved for too long.
Türkiye ile nasıl başa çıkılacağı sorusu çok uzun süredir çözümsüz bırakılmıştır.
More Sentences
|
31 |
General |
long-winded adj.
|
kabak tadı veren |
|
Save your long-winded explanations for someone else.
Kabak tadı veren açıklamalarını başkasına sakla.
More Sentences
|
32 |
General |
long-lasting adj.
|
uzun ömürlü |
|
The resistance of peace-loving grass-roots forces will be equally long-lasting.
Barışsever halk güçlerinin direnişi de aynı şekilde uzun ömürlü olacaktır.
More Sentences
|
33 |
General |
long-lived adj.
|
uzun ömürlü |
|
These substances are long-lived and bio-accumulative.
Bu maddeler uzun ömürlü ve biyolojik olarak birikimlidir.
More Sentences
|
34 |
General |
long-distance adj.
|
şehirlerarası (telefon görüşmesi vb) |
|
It's impossible to make a long-distance call with this phone.
Bu telefonla şehirlerarası arama yapmak imkansız.
More Sentences
|
35 |
General |
long-distance adj.
|
uzun mesafeli |
|
You made a comparison, saying that the race you have run is a long-distance race.
Koştuğunuz yarışın uzun mesafeli bir yarış olduğunu söyleyerek bir karşılaştırma yaptınız.
More Sentences
|
36 |
General |
long-running adj.
|
uzun soluklu |
|
So what does the report recommend that is different, that adds value to this very long-running debate?
Peki, rapor bu uzun soluklu tartışmaya değer katan, farklı olan ne öneriyor?
More Sentences
|
37 |
General |
long-range adj.
|
uzun menzilli |
|
Iraq agreed, among other things, to give up all its weapons of mass destruction and long-range missiles.
Irak, diğer hususların yanı sıra, tüm kitle imha silahlarını ve uzun menzilli füzelerini bırakmayı kabul etmiştir.
More Sentences
|
38 |
General |
long-distance adj.
|
uzun mesafe |
|
None of us knew his decision to win the long-distance race.
Hiçbirimiz onun uzun mesafe yarışını kazanma kararını bilmiyorduk.
More Sentences
|
39 |
General |
long-term adj.
|
uzun vadeli |
|
We need a responsible, long-term strategy as the basis for a common foreign and security policy.
Ortak bir dış ve güvenlik politikasının temeli olarak sorumlu ve uzun vadeli bir stratejiye ihtiyacımız var.
More Sentences
|
40 |
General |
long standing adj.
|
uzun süreli |
|
These are of long standing, but are being addressed already within NATO.
Bunlar uzun süredir var olan ancak NATO içerisinde halihazırda ele alınan konulardır.
More Sentences
|
41 |
General |
long sleeved adj.
|
uzun kollu |
|
These blouses are long sleeved.
Bu bluzlar uzun kolludur.
More Sentences
|
42 |
General |
long-awaited adj.
|
uzun zamandır beklenen |
|
This long-awaited package contains many welcome aspects.
Uzun zamandır beklenen bu paket pek çok memnuniyet verici unsur içeriyor.
More Sentences
|
43 |
General |
long-winded adj.
|
dolambaçlı |
|
The old professor's lectures are long-winded and ponderous.
Yaşlı profesörün dersleri dolambaçlı ve sıkıcıdır.
More Sentences
|
Common Usage |
|
44 |
Common Usage |
long-suffering n.
|
cefa |
|
General |
|
45 |
General |
long cloak n.
|
harmaniye |
|
46 |
General |
long distance call n.
|
şehirlerarası görüşme |
|
47 |
General |
long focus lens n.
|
uzun odaklı mercek |
|
48 |
General |
long hand n.
|
el yazısı |
|
49 |
General |
long saw n.
|
dilme testeresi |
|
50 |
General |
long distance runner n.
|
uzun mesafe koşucusu |
|
51 |
General |
long play n.
|
longpley |
|
52 |
General |
a long haul n.
|
uzun taşıma mesafesi |
|
53 |
General |
long vehicle n.
|
uzun araç |
|
54 |
General |
a good long time n.
|
hayli uzun zaman |
|
55 |
General |
long distance flight n.
|
uzun mesafe uçuşu |
|
56 |
General |
long distance call n.
|
şehirlerarası konuşma |
|
57 |
General |
a long time n.
|
uzun müddet |
|
58 |
General |
a long haul n.
|
uzun süren zor bir iş |
|
59 |
General |
long underpants n.
|
tuman |
|
60 |
General |
long playing record n.
|
uzunçalar |
|
61 |
General |
long green pepper n.
|
sivribiber |
|
62 |
General |
long distance communications n.
|
uzun mesafeler arası iletişim |
|
63 |
General |
long horse n.
|
atlama beygiri |
|
64 |
General |
long windedness n.
|
nefesini uzun tutabilme |
|
65 |
General |
long ton n.
|
1016 kilo |
|
66 |
General |
long range forecast n.
|
uzun süreli hava tahmini |
|
67 |
General |
long vocal n.
|
uzun vokal |
|
68 |
General |
long iron n.
|
golf sopası |
|
69 |
General |
long tail pair n.
|
uzun kuyruklu çift |
|
70 |
General |
a long way to hoe n.
|
zahmetli iş |
|
71 |
General |
long sufferance n.
|
sabırlı olma |
|
72 |
General |
long vacation n.
|
ingiltere üniversitelerinin yaz tatili |
|
73 |
General |
long stand off n.
|
uzaktan algılama |
|
74 |
General |
long and thin eggplant n.
|
kemerpatlıcanı |
|
75 |
General |
long boat n.
|
şalupa |
|
76 |
General |
long cloak n.
|
harmani |
|
77 |
General |
a face as long as a fiddle n.
|
suratı iki karış |
|
78 |
General |
long play n.
|
uzunçalar |
|
79 |
General |
long dozen n.
|
on üç |
|
80 |
General |
long shot n.
|
zor iş |
|
81 |
General |
long leaf pine n.
|
katrançamı |
|
82 |
General |
long shot n.
|
riskli girişim |
|
83 |
General |
long headed n.
|
önsezi sahibi |
|
84 |
General |
a long shot n.
|
ufak bir ihtimal |
|
85 |
General |
horse with long hairs n.
|
kılbarak |
|
86 |
General |
long nose n.
|
nanik |
|
87 |
General |
long bone n.
|
uzun kemik |
|
88 |
General |
long purse n.
|
cimri |
|
89 |
General |
long ton n.
|
büyük ton |
|
90 |
General |
a long shot n.
|
başarı ihtimali az olup gerçekleşince kazancı çok olan bir iş |
|
91 |
General |
long wave n.
|
uzun dalga |
|
92 |
General |
long wire n.
|
uzun kablo |
|
93 |
General |
long clawed prawn n.
|
nehir karidesi |
|
94 |
General |
long last n.
|
en nihayet |
|
95 |
General |
long shot n.
|
geniş plan |
|
96 |
General |
long stroke engine n.
|
uzun stroklu motor |
|
97 |
General |
long range radar n.
|
uzun menzilli radar |
|
98 |
General |
a long face n.
|
ekşi yüz |
|
99 |
General |
long run n.
|
uzun dönem |
|
100 |
General |
long conversation n.
|
uzun muhabbet |
|
101 |
General |
long discussion n.
|
uzun görüşme |
|
102 |
General |
long interview n.
|
uzun görüşme |
|
103 |
General |
long period of time n.
|
uzun süre |
|
104 |
General |
long-time sufferer n.
|
çilekeş |
|
105 |
General |
long-stay patient n.
|
uzun süredir hastanede yatan hasta |
|
106 |
General |
long-term care facilities n.
|
uzun dönemli bakım hizmetleri |
|
107 |
General |
long-playing record n.
|
albüm |
|
108 |
General |
long-distance call n.
|
şehirlerarası konuşma |
|
109 |
General |
long-eared owl n.
|
kulaklı orman baykuşu |
|
110 |
General |
long-form report n.
|
uzun rapor |
|
111 |
General |
long-distance call n.
|
şehirlerarası telefon konuşması |
|
112 |
General |
decade-long imprisonment n.
|
on yıllık mahkumiyet |
|
113 |
General |
long-shore current n.
|
kıyı akıntısı |
|
114 |
General |
long-time pal n.
|
kadim dost |
|
115 |
General |
long-time customer n.
|
uzun süreli müşteri |
|
116 |
General |
long-distance driver n.
|
uzun yol sürücüsü |
|
117 |
General |
long-tailed skua n.
|
uzun kuyruklu korsanmartı |
|
118 |
General |
long-range plan n.
|
uzun vadeli plan |
|
119 |
General |
long-windedness n.
|
nefesini uzun tutabilme |
|
120 |
General |
long-playing record n.
|
longpley |
|
121 |
General |
long-distance n.
|
şehirlerarası konuşma |
|
122 |
General |
life-long sport n.
|
yaşam boyu spor |
|
123 |
General |
long-playing record n.
|
uzunçalar |
|
124 |
General |
long-legged buzzard n.
|
kızıl şahin |
|
125 |
General |
long-tailed tit n.
|
uzun kuyruklu baştankara |
|
126 |
General |
long-standing customer n.
|
uzun süreli müşteri |
|
127 |
General |
long-distance n.
|
uluslararası (telefon konuşması) |
|
128 |
General |
long-standing rival n.
|
ezeli rakip |
|
129 |
General |
long-distance call n.
|
milletlerarası konuşma |
|
130 |
General |
long-tailed duck n.
|
telkuyruk |
|
131 |
General |
long-horned beetle n.
|
tekeböceği |
|
132 |
General |
long-headed poppy n.
|
gelincik |
|
133 |
General |
long-tailed shrike n.
|
uzun kuyruklu örümcekkuşu |
|
134 |
General |
long-distance communications n.
|
uzun mesafeler arası iletişim |
|
135 |
General |
long distance communication n.
|
şehirlerarası iletişim |
|
136 |
General |
long distance dialling n.
|
şehirlerarası arama |
|
137 |
General |
long distance signal n.
|
şehirlerarası sinyal |
|
138 |
General |
a long wait n.
|
uzun bir bekleme süresi |
|
139 |
General |
a long shot n.
|
uzak ihtimal |
|
140 |
General |
long duration n.
|
uzun süre |
|
141 |
General |
the night of the long knives n.
|
katliam gecesi |
|
142 |
General |
long-distance n.
|
şehirlerarası telefon görüşmesi |
|
143 |
General |
long-distance call n.
|
şehirlerarası telefon görüşmesi |
|
144 |
General |
long jump tray n.
|
uzun atlama tepsisi |
|
145 |
General |
the secret of long life n.
|
uzun yaşamın sırrı |
|
146 |
General |
long beard n.
|
üzerinde kardinal bellarmine'nin karikatürü bulunan taştan yapılmış içki sürahisi |
|
147 |
General |
long-established tradition n.
|
öteden beri süregelen gelenek |
|
148 |
General |
long title n.
|
uzun isim |
|
149 |
General |
long weekend n.
|
uzun haftasonu |
|
150 |
General |
long sightedness n.
|
uzağı görebilme |
|
151 |
General |
long sightedness n.
|
uzağı görebilirlik |
|
152 |
General |
long time n.
|
uzunca süre |
|
153 |
General |
long-term practice n.
|
uzun süreli alıştırma/pratik |
|
154 |
General |
long-term practice n.
|
uzun süreli çalışma |
|
155 |
General |
long-term effects n.
|
uzun dönemdeki etkiler |
|
156 |
General |
long stairs n.
|
uzun merdiven |
|
157 |
General |
long stairway n.
|
uzun merdiven |
|
158 |
General |
long ladders n.
|
uzun merdiven |
|
159 |
General |
long sleeve t-shirt n.
|
uzun kollu tişört |
|
160 |
General |
long term outcome n.
|
uzun vadeli sonuç |
|
161 |
General |
long term outcome n.
|
uzun vadede sonuç |
|
162 |
General |
long term outcome n.
|
uzun vadedeki getiri |
|
163 |
General |
a month-long recess n.
|
bir aylık ara |
|
164 |
General |
long branch n.
|
uzun dal |
|
165 |
General |
long coat n.
|
uzun palto |
|
166 |
General |
long lost n.
|
uzun süredir kayıp/ortalıkta görünmeyen |
|
167 |
General |
long-held fears n.
|
uzun süreli korkular |
|
168 |
General |
long-term fears n.
|
uzun süreli korkular |
|
169 |
General |
long distance relationship n.
|
uzak mesafe ilişkisi |
|
170 |
General |
long distance relationship n.
|
birbirinden uzakta ilişki yaşama |
|
171 |
General |
long summary n.
|
uzun özet |
|
172 |
General |
a long-lost relative n.
|
uzun süredir görülmeyen akraba |
|
173 |
General |
long road trip n.
|
uzun yol seyahati |
|
174 |
General |
long step n.
|
uzun adım |
|
175 |
General |
long steps n.
|
uzun adımlar |
|
176 |
General |
long-banned visit n.
|
uzun zaman yasaklanmış ziyaret |
|
177 |
General |
long negotiations n.
|
uzun görüşmeler/müzakereler |
|
178 |
General |
man with long mustache n.
|
uzun bıyıklı adam |
|
179 |
General |
long-windedness n.
|
laf kalabalığı |
|
180 |
General |
long house n.
|
nispeten dar ve tek odalı uzun yerleşim birimi |
|
181 |
General |
long term use n.
|
uzun süreli kullanım |
|
182 |
General |
long sentence n.
|
uzun hapis cezası |
|
183 |
General |
long imprisonment n.
|
uzun hapis cezası |
|
184 |
General |
long term of imprisonment n.
|
uzun hapis cezası |
|
185 |
General |
long raincoat n.
|
uzun yağmurluk |
|
186 |
General |
long-felt need n.
|
uzun süredir duyulan ihtiyaç |
|
187 |
General |
long-felt need n.
|
uzun süredir ihtiyaç duyulan şey |
|
188 |
General |
long-range impact n.
|
uzun vadeli etki |
|
189 |
General |
the long goodbye n.
|
uzun veda |
|
190 |
General |
long-playing n.
|
uzunçalar |
|
191 |
General |
long history n.
|
köklü tarih |
|
192 |
General |
long distance n.
|
uzak mesafe |
|
193 |
General |
long-lost son n.
|
uzun süredir kayıp oğul |
|
194 |
General |
long sightedness n.
|
uzak görüşlülük |
|
195 |
General |
tai long n.
|
tay dillerinin bir kolu |
|
196 |
General |
tai long n.
|
tai dillerinin bir kolu |
|
197 |
General |
long handled brush n.
|
uzun saplı fırça |
|
198 |
General |
a long-term goal n.
|
uzun vadeli hedef |
|
199 |
General |
long-windedness n.
|
fazla uzunluk |
|
200 |
General |
long-windedness n.
|
bıktırıcılık |
|
201 |
General |
ldr (long distance relationship) n.
|
uzak mesafe ilişkisi |
|
202 |
General |
long ago n.
|
uzak geçmiş |
|
203 |
General |
long ago n.
|
çok eski |
|
204 |
General |
long ago n.
|
çok önce |
|
205 |
General |
long face n.
|
üzgün surat |
|
206 |
General |
long face n.
|
asık yüz |
|
207 |
General |
long face n.
|
umutsuz yüz ifadesi |
|
208 |
General |
long face n.
|
ciddi yüz ifadesi |
|
209 |
General |
long finger n.
|
orta parmak |
|
210 |
General |
long fly n.
|
atlama egzersizi |
|
211 |
General |
long fly n.
|
atlama beygirinden atlayarak yapılan bir jimnastik egzersizi |
|
212 |
General |
long haul n.
|
uzun süre |
|
213 |
General |
long haul n.
|
uzun zaman dilimi |
|
214 |
General |
long home n.
|
mezar |
|
215 |
General |
long home n.
|
kabir |
|
216 |
General |
long hundred n.
|
yüz yirmi |
|
217 |
General |
long pillow n.
|
uzun yastık |
|
218 |
General |
long view n.
|
ileriyi düşünme |
|
219 |
General |
long view n.
|
ileriyi gelecek çerçevesinde ele alma |
|
220 |
General |
long view n.
|
ileri vadeli etkenleri göz önüne alarak bir sorunu inceleme |
|
221 |
General |
long view n.
|
bir sorunun gelecek gözetilerek incelenmesi |
|
222 |
General |
long view n.
|
bir duruma yönelik uzun vadeli yaklaşım |
|
223 |
General |
long view n.
|
uzun vadede değerlendirme |
|
224 |
General |
long-beard n.
|
uzun sakallı erkek |
|
225 |
General |
long-beard n.
|
(erkek) kıdemli vatandaş |
|
226 |
General |
long-handled spade n.
|
uzun saplı kürek |
|
227 |
General |
long-haul n.
|
uzun süre |
|
228 |
General |
long-haul n.
|
uzun zaman dilimi |
|
229 |
General |
long-legs [africa] n.
|
etki |
|
230 |
General |
long-legs [africa] n.
|
ulaşma gücü |
|
231 |
General |
long-legs [africa] n.
|
güçlü nüfuz |
|
232 |
General |
long-legs [africa] n.
|
tesir |
|
233 |
General |
long-legs [africa] n.
|
etkileme gücü |
|
234 |
General |
long-legs [africa] n.
|
kapsamlı güç |
|
235 |
General |
long-sufferance n.
|
dayanıklılık |
|
236 |
General |
long-sufferance n.
|
metanet |
|
237 |
General |
long-sufferance n.
|
sabır |
|
238 |
General |
long-sufferance n.
|
sabır ile göğüs germe |
|
239 |
General |
long-sufferance n.
|
metanet ile dayanma |
|
240 |
General |
long-spouted jug n.
|
uzun ağızlı sürahi |
|
241 |
General |
long lifespan n.
|
uzun ömür |
|
242 |
General |
long lifespan n.
|
uzun yaşam süresi |
|
243 |
General |
long for v.
|
aramak |
|
244 |
General |
make a long nose v.
|
nanik yapmak |
|
245 |
General |
long for v.
|
arzu etmek |
|
246 |
General |
long for v.
|
hasret çekmek |
|
247 |
General |
long for v.
|
tütmek |
|
248 |
General |
make somebody long for v.
|
aratmak |
|
249 |
General |
walk a long way v.
|
taban tepmek |
|
250 |
General |
long to see again v.
|
hasretini çekmek |
|
251 |
General |
draw the long bow v.
|
atıp tutmak |
|
252 |
General |
pull a long face v.
|
surat asmak |
|
253 |
General |
have a long run v.
|
afişte kalmak |
|
254 |
General |
stand and wait a long time v.
|
ağaç olmak |
|
255 |
General |
pull a long face v.
|
suratından düşen bin parça olmak |
|
256 |
General |
draw the long bow v.
|
dozunu kaçırmak |
|
257 |
General |
tell a long rigmarole v.
|
saçma sapan konuşmak |
|
258 |
General |
make long v.
|
uzunlaştırmak |
|
259 |
General |
live a long life v.
|
gömlek eskitmek |
|
260 |
General |
long to possess v.
|
göz dikmek |
|
261 |
General |
go a long way towards v.
|
çok yararlı olmak |
|
262 |
General |
have been waiting for a long time v.
|
gözü yollarda kalmak |
|
263 |
General |
walk a long way v.
|
taban patlatmak |
|
264 |
General |
take long v.
|
uzun sürmek |
|
265 |
General |
draw the long bow v.
|
abartmak |
|
266 |
General |
long for v.
|
canı çekmek |
|
267 |
General |
pull a long face v.
|
yüzünden düşen bin parça olmak |
|
268 |
General |
go the long way around v.
|
dolaşmak |
|
269 |
General |
go a long way towards v.
|
bir şeye çok katkıda bulunmak |
|
270 |
General |
long for v.
|
içi çekmek |
|
271 |
General |
be too long and untidy v.
|
papaza dönmek |
|
272 |
General |
pull a long face v.
|
suratını asmak |
|
273 |
General |
long after a friend v.
|
bir dostun özlemini çekmek |
|
274 |
General |
long for v.
|
heveslenmek |
|
275 |
General |
long for v.
|
can atmak |
|
276 |
General |
take long steps v.
|
pergelleri açmak |
|
277 |
General |
take a long deep breath v.
|
soluklanmak |
|
278 |
General |
live long v.
|
muammer olmak |
|
279 |
General |
long (for) v.
|
arzu etmek |
|
280 |
General |
long to v.
|
çok istemek |
|
281 |
General |
long to v.
|
can atmak |
|
282 |
General |
not to live long enough to v.
|
ömrü vefa etmemek |
|
283 |
General |
long for peace v.
|
barışa susamak |
|
284 |
General |
long for something v.
|
canı çekmek |
|
285 |
General |
be long and drawn out v.
|
fos çıkmak |
|
286 |
General |
take a long time v.
|
uzun sürmek (zaman) |
|
287 |
General |
wait a long time v.
|
çok beklemek |
|
288 |
General |
keep someone wait a long time v.
|
çok bekletmek |
|
289 |
General |
make someone long for v.
|
özletmek |
|
290 |
General |
not long for v.
|
arzulamamak |
|
291 |
General |
live long enough (to see) v.
|
ömrü yetmek |
|
292 |
General |
walk a long way v.
|
yol tepmek |
|
293 |
General |
long for v.
|
hasretle beklemek |
|
294 |
General |
long to see (someone) again v.
|
hasretle beklemek |
|
295 |
General |
come a long way v.
|
gelişme kaydetmek |
|
296 |
General |
come a long way v.
|
gelişme göstermek |
|
297 |
General |
come a long way v.
|
büyük mesafe katetmek |
|
298 |
General |
have a long debate v.
|
uzunca tartışmak |
|
299 |
General |
have a long discussion v.
|
uzunca tartışmak |
|
300 |
General |
work for a long time v.
|
uzun süre çalışmak |
|
301 |
General |
know (someone) for a long time v.
|
uzun süredir tanımak |
|
302 |
General |
work for a long time v.
|
uzun zaman çalışmak |
|
303 |
General |
not to have been used for a long time v.
|
örümcek bağlamak |
|
304 |
General |
(for one´s life) to last long enough v.
|
ömrü yetmek |
|
305 |
General |
(for one´s life) to last long enough v.
|
ömrü vefa etmek |
|
306 |
General |
become into a long-winded story v.
|
yılan hikayesine dönmek |
|
307 |
General |
be long on v.
|
-in fazlası olmak |
|
308 |
General |
turn into a long-winded story v.
|
yılan hikayesine döndürmek |
|
309 |
General |
meet with life-long adversity v.
|
feleğin sillesini yemek |
|
310 |
General |
turn into a long-winded story v.
|
yılan hikayesine çevirmek |
|
311 |
General |
turn into a long-winded story v.
|
yılan hikayesine dönmek |
|
312 |
General |
be long-drawn-out v.
|
sürüncemede kalmak |
|
313 |
General |
spoil food by cooking it for too long v.
|
yemeği yakmak |
|
314 |
General |
last long v.
|
uzun sürmek |
|
315 |
General |
go long way back v.
|
eskiye dayanmak |
|
316 |
General |
goes a long way v.
|
geniş bir alanı kapsamak |
|
317 |
General |
go a long way v.
|
etkisi uzun sürmek |
|
318 |
General |
take a long time v.
|
uzun sürmek |
|
319 |
General |
last a long time v.
|
uzun sürmek |
|
320 |
General |
go long way back v.
|
geçmişe dayanmak |
|
321 |
General |
seem to take a long time v.
|
uzun süreceğe benzemek |
|
322 |
General |
take a long time v.
|
uzun zaman almak |
|
323 |
General |
wait for a long time v.
|
uzun zamandır bekliyor olmak |
|
324 |
General |
wait for a long time v.
|
uzun zamandır beklemek |
|
325 |
General |
unearth the long-buried secrets v.
|
uzun süredir saklı kalmış sırları su yüzüne çıkarmak |
|
326 |
General |
have a long rap sheet v.
|
sabıkası kabarık olmak |
|
327 |
General |
have a criminal record a mile long v.
|
sabıkası kabarık olmak |
|
328 |
General |
go a long way toward doing something v.
|
bir şeye çok katkıda bulunmak |
|
329 |
General |
go a long way in doing something v.
|
çok yararlı olmak |
|
330 |
General |
go a long way toward doing something v.
|
çok yararlı olmak |
|
331 |
General |
die a long time ago v.
|
çok önceden ölmek |
|
332 |
General |
howl all night long v.
|
(köpek) bütün gece ulumak |
|
333 |
General |
use long sentences v.
|
uzun cümleler kullanmak |
|
334 |
General |
live long enough v.
|
ömrü vefa etmek |
|
335 |
General |
come a long way v.
|
çok fazla yol katetmek |
|
336 |
General |
wait in a long queue v.
|
uzun bir kuyrukta beklemek |
|
337 |
General |
live long v.
|
uzun yaşamak |
|
338 |
General |
live long v.
|
çok yaşamak |
|
339 |
General |
pull a long face v.
|
yüzünü asmak |
|
340 |
General |
undertake a long-haul flight v.
|
uzun uçuş yapmak |
|
341 |
General |
think long [dialect] v.
|
özlemek |
|
342 |
General |
think long [dialect] v.
|
hasret duymak |
|
343 |
General |
live long v.
|
uzun ömürlü olmak |
|
344 |
General |
set short term and long term goal v.
|
kısa vadeli ve uzun vadeli hedef belirlemek |
|
345 |
General |
long for v.
|
hasretiyle yanıp tutuşmak |
|
346 |
General |
long suffering adj.
|
sabırlı |
|
347 |
General |
long eared adj.
|
uzun kulaklı |
|
348 |
General |
long on adj.
|
fazlası olan |
|
349 |
General |
long winded adj.
|
nefesini uzun süre tutan |
|
350 |
General |
having a big and long nose adj.
|
burnaz |
|
351 |
General |
long wearing adj.
|
dayanıklı |
|
352 |
General |
long legged adj.
|
uzun bacaklı |
|
353 |
General |
with long and thin moustache adj.
|
kaytan bıyıklı |
|
354 |
General |
long standing adj.
|
çoktandır devam eden |
|
355 |
General |
very long adj.
|
destan gibi |
|
356 |
General |
very long adj.
|
upuzun |
|
357 |
General |
long tailed adj.
|
uzun kuyruklu |
|
358 |
General |
long lasting adj.
|
dayanıklı |
|
359 |
General |
of long standing adj.
|
eski |
|
360 |
General |
long acting adj.
|
uzun süren |
|
361 |
General |
of long standing adj.
|
çoktan beri bulunan |
|
362 |
General |
of long standing adj.
|
çok eski |
|
363 |
General |
long lasting adj.
|
kalıcı |
|
364 |
General |
long forgotten adj.
|
çoktan unutulmuş |
|
365 |
General |
long hoped for adj.
|
beklenilen |
|
366 |
General |
long dated adj.
|
uzun süreli |
|
367 |
General |
long dated adj.
|
uzun vadeli |
|
368 |
General |
long winded adj.
|
uzun soluklu (yazı vb) |
|
369 |
General |
a day-long adj.
|
tüm gün süren |
|
370 |
General |
long-awaited adj.
|
özlenen |
|
371 |
General |
long-standing adj.
|
çoktandır devam eden |
|
372 |
General |
decade-long adj.
|
on yıl süren |
|
373 |
General |
long-awaited adj.
|
özlem duyulan |
|
374 |
General |
long-distance adj.
|
şehirlerarası (telefon konuşması) |
|
375 |
General |
long-standing adj.
|
epeydir devam eden |
|
376 |
General |
long-drawn-out adj.
|
çok uzun süren |
|
377 |
General |
long-suffering adj.
|
cefakeş |
|
378 |
General |
long-sighted adj.
|
uzağı gören |
|
379 |
General |
long-playing adj.
|
uzun devirli (plak) |
|
380 |
General |
long-distance adj.
|
şehirlerarası (telefon görüşmesi) |
|
381 |
General |
long-standing adj.
|
sürüncemede kalan |
|
382 |
General |
long-termed adj.
|
uzun soluklu |
|
383 |
General |
long-range adj.
|
uzun menzilli (top) |
|
384 |
General |
long-suffering adj.
|
uzun süre birinin kahrını çeken |
|
385 |
General |
long-haired adj.
|
entelektüel |
|
386 |
General |
long-winded adj.
|
sözü çok uzatan |
|
387 |
General |
long-standing adj.
|
bitmez tükenmez |
|
388 |
General |
long-suffering adj.
|
çilekeş |
|
389 |
General |
century-long/old adj.
|
yüzyıllık |
|
390 |
General |
long-sighted adj.
|
presbit |
|
391 |
General |
long-termed adj.
|
uzun dönemli |
|
392 |
General |
long-winded adj.
|
lafı uzatan |
|
393 |
General |
long-winded adj.
|
sözü bitmez |
|
394 |
General |
long-lasting adj.
|
dayanıklı |
|
395 |
General |
long-life adj.
|
uzun ömürlü |
|
396 |
General |
long-wearing adj.
|
dayanıklı |
|
397 |
General |
long-distance adj.
|
(telefon) şehirlerarası |
|
398 |
General |
long-wearing adj.
|
sağlam |
|
399 |
General |
long-familiar adj.
|
tanınmış |
|
400 |
General |
long-familiar adj.
|
ünlü |
|
401 |
General |
long-drawn out adj.
|
uzun süren |
|
402 |
General |
long-drawn out adj.
|
uzun süreli |
|
403 |
General |
long-drawn out adj.
|
uzun |
|
404 |
General |
3-mile-long adj.
|
3 mil uzunluğunda |
|
405 |
General |
long standing adj.
|
uzun zamandır süren |
|
406 |
General |
long-known adj.
|
uzun süredir bilinen |
|
407 |
General |
long-necked adj.
|
uzun saplı (telli çalgılarda) |
|
408 |
General |
long-serving adj.
|
tecrübeli |
|
409 |
General |
long-serving adj.
|
uzun yıllar hizmet veren |
|
410 |
General |
long-reaching adj.
|
uzun vadeli |
|
411 |
General |
long-reaching adj.
|
uzun vadede |
|
412 |
General |
long-suppressed adj.
|
uzun süredir bastırılan |
|
413 |
General |
long-established adj.
|
köklü |
|
414 |
General |
long-hidden adj.
|
uzun süredir saklı kalmış |
|
415 |
General |
long-overdue adj.
|
vadesi çoktan geçmiş |
|
416 |
General |
long-banned adj.
|
uzun zaman yasaklanmış |
|
417 |
General |
long-suffering adj.
|
cefakar |
|
418 |
General |
long-sought adj.
|
çoktandır aranan |
|
419 |
General |
long-sought adj.
|
uzun süredir aranan |
|
420 |
General |
long-stemmed adj.
|
uzun saplı |
|
421 |
General |
long dead adj.
|
ölüp gitmiş |
|
422 |
General |
long-abandoned adj.
|
uzun zaman önce terk edilmiş |
|
423 |
General |
long-abandoned adj.
|
uzun zamandır terk edilmiş |
|
424 |
General |
long-abandoned adj.
|
uzun zamandır gidilmemiş |
|
425 |
General |
long-haired adj.
|
uzun saçlı |
|
426 |
General |
long-standing adj.
|
uzun süredir devam eden |
|
427 |
General |
long standing adj.
|
uzun bir geçmişi olan |
|
428 |
General |
a day-long adj.
|
bir günlük |
|
429 |
General |
a day-long adj.
|
günübirlik |
|
430 |
General |
long-stalked adj.
|
uzun saplı (bitki) |
|
431 |
General |
long-stalked adj.
|
uzun sapı olan |
|
432 |
General |
age-long adj.
|
yüzyıllar süren |
|
433 |
General |
age-long adj.
|
uzun süren |
|
434 |
General |
age-long adj.
|
uzun zaman süren |
|
435 |
General |
age-long adj.
|
çağlar boyu süren |
|
436 |
General |
age-long adj.
|
asırlık |
|
437 |
General |
long-handled adj.
|
uzun saplı |
|
438 |
General |
long-handled adj.
|
sapı uzun |
|
439 |
General |
long-faced adj.
|
asık suratlı |
|
440 |
General |
long-faced adj.
|
suratı asık |
|
441 |
General |
long-faced adj.
|
üzgün |
|
442 |
General |
long-lived adj.
|
dayanıklı |
|
443 |
General |
long-standing adj.
|
müzmin |
|
444 |
General |
long-winded adj.
|
kolayca yorulmayan |
|
445 |
General |
long-winded adj.
|
derin derin nefes alan |
|
446 |
General |
month-long adj.
|
bir ay süren |
|
447 |
General |
long-ago adj.
|
eski zamana ait |
|
448 |
General |
long-ago adj.
|
uzak geçmişe ait |
|
449 |
General |
long-distance adj.
|
uzakta yer alan |
|
450 |
General |
long-distance adj.
|
uzak bir alanı kapsayan |
|
451 |
General |
long-distance adj.
|
uzun menzilli |
|
452 |
General |
long-distance adj.
|
uzak mesafeden uygulanan |
|
453 |
General |
long-distance adj.
|
uzak mesafeden etkileyen |
|
454 |
General |
long-haul adj.
|
uzun yol giden |
|
455 |
General |
long-haul adj.
|
uzun mesafe aşan |
|
456 |
General |
long-run adj.
|
geniş zamana yayılan |
|
457 |
General |
long-run adj.
|
uzun vadeli çaba ile gerçekleştirilen |
|
458 |
General |
long-ago adj.
|
eski |
|
459 |
General |
long-ago adj.
|
mazide kalan |
|
460 |
General |
long-ago adj.
|
geçmişte yaşanan |
|
461 |
General |
long-ago adj.
|
geçmiş ile ilgili |
|
462 |
General |
long-ago adj.
|
maziye ait |
|
463 |
General |
long-armed adj.
|
uzun kollu |
|
464 |
General |
long-armed adj.
|
uzun kolları olan |
|
465 |
General |
long-bodied adj.
|
uzun gövdeli |
|
466 |
General |
long-bodied adj.
|
uzun vücutlu |
|
467 |
General |
long-breathed adj.
|
uzun süre nefesini tutabilen |
|
468 |
General |
long-breathed adj.
|
ciğerleri güç olan |
|
469 |
General |
long-breathed adj.
|
nefesini tutabilen |
|
470 |
General |
long-drawn adj.
|
uzatılmış |
|
471 |
General |
long-drawn adj.
|
çok uzun |
|
472 |
General |
long-drawn adj.
|
uzatılan |
|
473 |
General |
long-eared adj.
|
aptal |
|
474 |
General |
long-eared adj.
|
ahmak |
|
475 |
General |
long-faced adj.
|
uzun yüzlü |
|
476 |
General |
long-faced adj.
|
uzun suratlı |
|
477 |
General |
long-faced adj.
|
mutsuz |
|
478 |
General |
long-faced adj.
|
sıkıntılı |
|
479 |
General |
long-haired adj.
|
aklı havada |
|
480 |
General |
long-haired adj.
|
soyut düşünen |
|
481 |
General |
long-haired adj.
|
filozof gibi düşünen |
|
482 |
General |
long-haired adj.
|
sanatçı ruhlu kimselere hitap eden |
|
483 |
General |
long-haired adj.
|
entelektüel kimselerce üretilen |
|
484 |
General |
long-haired adj.
|
idealistlere hitap eden |
|
485 |
General |
long-haired adj.
|
üst düzey |
|
486 |
General |
long-haired adj.
|
yetkin |
|
487 |
General |
long-haired adj.
|
sanatçı ruhlu kimselerden oluşan |
|
488 |
General |
long-haired adj.
|
entelektüel kimselerden oluşan |
|
489 |
General |
long-haired adj.
|
idealist kimselerden oluşan |
|
490 |
General |
long-legged adj.
|
uzun bacakları olan |
|
491 |
General |
long-lived adj.
|
uzun süre dayanan |
|
492 |
General |
long-lived adj.
|
uzun süren |
|
493 |
General |
long-lived adj.
|
kalıcı |
|
494 |
General |
long-lived adj.
|
uzun soluklu |
|
495 |
General |
long-lived adj.
|
uzun süre çalışan |
|
496 |
General |
long-lived adj.
|
sağlam |
|
497 |
General |
long-lost adj.
|
uzun süredir görülmeyen |
|
498 |
General |
long-lost adj.
|
uzun süredir ortalıkta bulunmayan |
|
499 |
General |
long-lost adj.
|
uzun süredir kayıp olan |
|
500 |
General |
long-lost adj.
|
uzun süredir bulunamayan |
|