sink - Turco Inglés Diccionario

sink

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "sink" en diccionario turco inglés : 162 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
sink n. lavabo
Please don’t leave your dirty dishes in the sink.
Lütfen kirli tabaklarınızı lavaboda bırakmayın.

More Sentences
sink v. batmak
The pebble he threw slowly sunk to the bottom of the lake.
Attığı çakıl taşı yavaşça gölün dibine battı.

More Sentences
sink v. batırmak
The Commission has tried various ways of sinking this agreement.
Komisyon bu anlaşmayı batırmak için çeşitli yollar denedi.

More Sentences
General
sink v. düşmek
Even the strongest personalities can sink into depression.
En güçlü şahsiyetler bile bunalıma düşebilirler.

More Sentences
sink v. çökmek
He sank into a chair.
Bir sandalyeye çöktü.

More Sentences
sink v. gömülmek
They sank a few bottles of wine that evening.
O akşam birkaç şişe şaraba gömüldüler.

More Sentences
sink v. yatırmak (sermaye)
Tom certainly sunk a lot of money into his business.
Tom kesinlikle işine çok para yatırdı.

More Sentences
sink v. batırmak
The motion before us will sink our work without trace.
Önümüzdeki önerge, çalışmalarımızı iz bırakmadan batıracak.

More Sentences
sink v. sulara gömülmek
The Titanic sank after hitting an iceberg.
Titanik bir buzdağına çarpmasının ardından sulara gömülmüştür.

More Sentences
sink v. (ay vb.) batmak
The full moon sank behind the tall skyscrapers.
Dolunay yüksek gökdelenlerin arkasında battı.

More Sentences
sink v. gerilemek
Unemployment has sunk to around ten percent.
İşsizlik oranı yüzde on civarına geriledi.

More Sentences
sink v. (ses) kısılmak
Kevin’s voice sank as he gave Lina the gossip.
Lina'ya dedikoduyu anlatırken Kevin'in sesi kısıldı.

More Sentences
sink v. geçirmek
The cat sank her teeth into my finger.
Kedi dişlerini parmağıma geçirdi.

More Sentences
sink v. (kuyu) açmak
We needed water for the field, so we sank a well.
Tarla için bize su lazımdı, biz de bir kuyu açtık.

More Sentences
sink v. (para vb. bir şeye) gömmek
She sank her weekly allowance into that video game.
Haftalık harçlığını o video oyununa gömmüş.

More Sentences
sink v. (atış) yapmak
Danny sank a free throw at Madison Square Garden.
Danny, Madison Square Garden'da bir serbest atış yaptı.

More Sentences
sink adj. yıkık dökük
The new homes built on the former sink estate transformed the neighborhood.
Önceden var olan yıkık dökük arazilere inşa edilmiş yeni evler mahalleyi dönüşüme uğrattı.

More Sentences
Technical
sink n. lavabo
Norway has set a good example by saying that it does not intend to make use of its sinks in the same way.
Norveç, lavabolarını aynı şekilde kullanmayı düşünmediğini söyleyerek iyi bir örnek oluşturmuştur.

More Sentences
sink n. yutak
We cannot conceal our reticence over emissions trading and its monitoring or the use of sinks.
Emisyon ticareti ve bunun izlenmesi ya da yutakların kullanımı konusundaki suskunluğumuzu gizleyemeyiz.

More Sentences
sink v. batmak
It would therefore never have broken up and sunk off the coast of Europe.
Bu nedenle asla parçalanmaz ve Avrupa kıyılarında batmazdı.

More Sentences
sink v. batırmak
The storm sank the boat.
Fırtına tekneyi batırdı.

More Sentences
Food Engineering
sink v. batırmak
They sank ten enemy ships.
Onlar on düşman gemisini batırdılar.

More Sentences
Common Usage
sink v. suya batmak
General
sink n. bataklık
sink n. batak
sink n. musluk
sink n. musluk taşı
sink n. tekne
sink n. çukur
sink n. pislik çukuru
sink n. lağım çukuru
sink n. eviye
sink n. delikli taş
sink n. oyuk
sink n. göçük
sink v. vazgeçmek
sink v. oturmak
sink v. açmak (kuyu, maden ocağı vb'ni)
sink v. inmek
sink v. yıkılmak
sink v. tenezzül etmek (kötü bir şey yapmaya)
sink v. hafiflemek
sink v. durumu bozulmak
sink v. fenalaşmak
sink v. azaltmak
sink v. işlemek
sink v. alçalmak
sink v. fakirleşmek
sink v. mahvolmak
sink v. unutulmak
sink v. azalmak
sink v. mahvetmek
sink v. kazmak
sink v. kafasına girmek
sink v. örtbas etmek
sink v. basmak
sink v. kötüleşmek
sink v. feragat etmek
sink v. saplanmak
sink v. yerleştirmek
sink v. düşürmek
sink v. alçaltmak
sink v. kırılmak
sink v. gömmek
sink v. değeri azalmak
sink v. düşük seviyede yüzmek
sink v. sığ alanda yüzmek
sink v. sönmek
sink v. körelmek
sink v. görüş alanından çıkmak
sink v. kaybolmak
sink v. toz olmak
sink v. değerini kaybetmek
sink v. kıymetini yitirmek
sink v. değersizleşmek
sink v. dikkat kesilmek
sink v. yoğunlaşmak
sink v. tamamen penetre etmek
sink v. nüfuz ettirmek
sink v. zayıflatmak
sink v. güçten düşürmek
sink v. (yay gücünü) azaltmak
sink v. (yayı) güçsüzleştirmek
sink v. terk etmek
sink v. bırakmak
sink v. kullanmayı bırakmak
sink v. (et tartarken) sakatat kısmını düşmek
sink v. kısıtlamak
sink v. bastırmak
sink v. dindirmek
sink v. baskı uygulamak
sink v. göz ardı etmek
sink v. takmamak
sink v. önemsememek
sink v. ikincilleştirmek
sink adj. (toplu konut veya okul) seviyesi yerlerde olan
sink adj. (toplu konut veya okul) düşük standartlı
sink adj. (toplu konut veya okul) kalitesiz
sink adj. (okul) başarı seviyesi düşük
Irregular Verb
sink v. sank/sunk - sunk
Colloquial
sink v. (topa) sayı olacak şekilde vurmak
sink v. sayı olacak atış yapmak
sink v. isabetli atmak
sink v. (gölü) gömmek
sink v. yenmek
sink v. galip gelmek
Trade/Economic
sink v. sermaye yatırmak
sink v. (borç) ödemek
sink v. (borç) kapatmak
Technical
sink n. atık su kanalı
sink n. tekne geriz
sink n. derin olmayan çukur
sink n. yapılan sığ kazı
sink n. depolama süreci
sink n. imha süreci
sink n. imha donanımı
sink n. saklama donanımı
sink n. ısı giderici
sink n. ısı havuzu
sink n. soğutucu
sink n. reaktant
sink n. madde soğurucu
sink v. dalmak
sink v. daldırmak
sink v. (kitapta bölüm başlığını) alçaltmak
sink v. (kitapta bölüm başlığını) aşağı indirmek
Computer
sink n. alış noktası
sink n. alıcı
sink n. çıkış düğümü
Aeronautic
sink v. ağır ağır inmek
Marine
sink n. havuzluk
sink n. gemi ambarının ortasında yer alan dikey alan
Printing
sink n. baskı plakasının altta kalan bölümü
sink n. alt plaka bölgesi
Food Engineering
sink n. yalak
Gastronomy
sink n. eviye
Marine Biology
sink n. batma
Environment
sink n. yutak alan
Geography
sink n. obruk
sink n. ortası çökük toprak yüzeyi
sink n. hendek
sink n. yarıntı
sink n. yüzey oyuntusu
Baseball
sink n. aşağı yönlü atış hareketi
Card
sink v. (kart veya kombinasyonu) göstermemek
Archaic
sink n. kara delik gibi yer
sink n. nesneleri yutan yer
sink n. nesnelerin kaybolduğu yer
sink v. geriletmek
sink v. aşağı çekmek
sink v. kötüleştirmek
sink v. üzmek
sink v. bunalıma sokmak
sink v. miktarını azaltmak
sink v. gramajını düşürmek
sink v. (fiyatları) düşürmek
sink v. (para) cukkalamak
sink v. (para) kendine tahsis etmek
sink v. el koymak
sink v. gasp etmek
sink v. kendine almak
Engineering
sink n. (çizge teorisinde) ulaşım ağının tepe noktası

Significados de "sink" con otros términos en diccionario inglés turco: 331 resultado(s)

Inglés Turco
General
bathroom sink n. banyo lavabosu
The bathroom sink is plugged.
Banyo lavabosu tıkalı.

More Sentences
sink into v. gömülmek
The risk will be no less if we sink into politically correct indifference.
Siyaseten doğrucu bir kayıtsızlığa gömülürsek risk daha az olmayacaktır.

More Sentences
(the sun) sink v. güneş batmak
The sun is about to sink.
Güneş batmak üzere.

More Sentences
Phrasals
sink in v. batmak
Language was said to have been a problem when the Tricolor sank in the Channel, for example.
Örneğin Tricolor Manş Denizi'nde battığında dilin bir sorun olduğu söylenmişti.

More Sentences
sink in v. anlaşılmak
I heard what you said, but it didn't sink in at the time.
Ne dediğini duydum ama o anda anlamadım.

More Sentences
sink below v. altına batmak
The sun has just sunk below the horizon.
Güneş az önce ufkun altına battı.

More Sentences
General
heat sink n. ısı emen nesne
kitchen sink n. eviye
bathroom sink n. lavabo
kitchen sink n. bulaşık teknesi
sink shaft n. batırma kuyu
sink shaft n. keson kuyu
sink and plughole unblocker n. lavabo aç
sink and plughole unblocker n. lavabo açacağı
a kitchen-sink play n. sıradan insanlarla ilgili sahne eseri
time-sink n. zaman kaybı
utility sink n. yıkama evyesi
slop sink n. (ayakkabı vb) yıkama küveti
slop sink n. (ayakkabı vb) yıkama evyesi
sink marks n. çekinti
sink marks n. çöküntü
kitchen-sink n. ev veya restoranda mutfak lavabosu
kitchen sink n. eviye
sink [obsolete] n. bir bölgenin kötüleri
sink [obsolete] n. bir bölgede yaşayan yolsuzlar
sink hole n. gider kapağı
sink hole n. foseptik
sink hole n. lağım çukuru
sink hole n. pislik yuvası
sink unit n. gider sistemi
sink into v. sokmak
sink low v. çok alçalmak (güneş/ay)
sink into v. kapılmak
sink into v. düşmek
sink fast v. ağır hasta son günlerini yaşamak
sink their differences v. aralarındaki anlaşmazlıkları bertaraf etmek
sink into despair v. umutsuzluğa düşmek
sink low v. çok düşmek (fiyat)
sink to the bottom v. dibine çökmek
sink into a deep sleep v. derin bir uykuya dalmak
sink into oblivion v. unutulmak
sink into v. saplanmak
sink fast v. günleri sayılı olmak
sink in v. nüfuz etmek
sink in v. kafasına girmek
sink one's troubles in drink v. içkiyle dertlerini unutmak
sink fast v. günlerini saymak
sink into v. batırmak
sink to the bottom v. dibe çökmek
sink a well v. kuyu kazmak
sink into a depression v. depresyona girmek
sink into a chair v. bir koltuğa çökmek
sink to one's knees v. diz çökmek
sink into v. dalmak
sink into v. gitgide pençesine düşmek (kötü bir şeyin)
sink without a trace v. sırra kadem basmak
sink into v. işlemek
sink to one's knees v. dizlerinin üzerine çökmek
sink deeper into depression v. depresyona sürüklenmek
sink back against pillow v. yastığa yaslanmak
sink into sleep v. uykuya dalmak
sink into despair v. çaresizliğe düşmek
sink into pessimism v. karamsarlığa kapılmak
sink into debt v. borç batağına sürüklemek
sink into a depression v. bunalıma girmek
sink a ship v. gemi batırmak
sink into pessimism v. karamsarlığa düşmek
sink into desperation v. karamsarlığa düşmek
sink into desperation v. karamsarlığa kapılmak
sink a caisson v. kesonu batırmak
sink into oblivion v. unutulmaya yüz tutmak
sink money into v. parayı gömmek
sink oneself into the effort of v. çabası içine girmek
sink into a coma v. komaya girmek
(sun) to set/sink v. gün kavuşmak
time-sink adj. zaman alan (faaliyet)
kitchen-sink adj. titizlik veya plandan yoksun
kitchen-sink adj. rastgele
kitchen-sink adj. gelişigüzel
under the sink adv. tezgah altında
under the sink adv. tezgah altı
the sink is dirty expr. lavabo kirli
Phrasals
sink below something v. altına batmak
sink down v. batmak
sink under v. batmak
sink back into something v. (koltuğa/sedire vs.) gömülmek/uzanmak
sink down v. yığılmak
sink down v. yığılıp kalmak
sink down v. kendini bırakmak
sink in v. içine işlemek/çekmek
sink in v. emmek
sink in v. sindirilmek
sink in v. batırmak
sink in v. sokmak
sink in v. zaman, para harcamak
sink in v. zamansal, parasal yatırım yapmak
sink in v. zaman, para bağlamak/gömmek
sink something in (to) someone or something v. birine/bir şeye bir şey sokmak
sink something in (to) someone or something v. birine/bir şeye bir şey batırmak
sink something in (to) someone or something v. birine/bir şeye zaman, para harcamak
sink something in (to) someone or something v. birine/bir şeye zamansal, parasal yatırım yapmak
sink something in (to) someone or something v. birine/bir şeye zaman, para bağlamak/gömmek
sink something in v. birine/bir şeye bir şey sokmak
sink something in v. birine/bir şeye bir şey batırmak
sink something in v. birine/bir şeye zaman, para harcamak
sink something in v. birine/bir şeye zamansal, parasal yatırım yapmak
sink something in v. birine/bir şeye zaman, para bağlamak/gömmek
sink back into (something) v. önceki durumuna geri dönmek
sink back into (something) v. önceki zihinsel durumuna geri dönmek
sink back into (something) v. önceki zihinsel haline tekrar dalmak
sink back into (something) v. önceki durumuna tekrar yenik düşmek
sink to something v. bir şeye düşmek
sink to something v. bir şeye batmak
sink back v. önceki durumuna geri dönmek
sink back v. önceki zihinsel durumuna geri dönmek
sink back v. önceki zihinsel haline tekrar dalmak
sink back v. önceki durumuna tekrar yenik düşmek
sink into (someone or something) v. (birine/bir şeye) sokmak/batırmak
sink into (someone or something) v. (birine/bir şeye) saplamak
sink into (someone or something) v. (birine/bir şeye) zaman, para harcamak
sink into (someone or something) v. (birine/bir şeye) zaman, para yatırmak
sink into (someone or something) v. (birine/bir şeye) zaman, para gömmek
sink into (something) v. (bir şeye) nüfuz etmek
sink into (something) v. (bir şeyin) için emilmek
sink into (something) v. (bir şeyin) içine sızmak/süzülmek
sink into (something) v. (bir duruma/bir şeye) gömülmek
sink into (something) v. (pasif/hareketsiz bir hale) geçmek
sink into (someone) v. (birinin) aklına girmek
sink into (someone) v. (biri) tarafından anlaşılmak
sink under (something) v. (bir şeye) batmak
sink under (something) v. (bir şeyin etkisiyle/ağırlığıyla) batmak/alçalmak
Proverb
loose lips sink ship boşboğazlık adam öldürür
beware of little expenses; a small leak will sink a great ship küçük harcamalara dikkat et, küçük bir sızıntı kocaman bir gemiyi batırır
beware of little expenses; a small leak will sink a great ship görünmeyen küçük harcamalar zamanla tüm kaynakları/sermayeyi tüketir
Colloquial
sink of iniquity n. günah yuvası
sink of corruption n. günah yuvası
sink of iniquity n. kötülük yuvası
sink of corruption n. kötülük yuvası
hit one’s head on the sink v. başını küvete/lavaboya çarpmak
sink money v. para batırmak
sink [uk] v. içmek
sink [uk] v. tek dikişte içmek
sink [uk] v. kafaya dikmek
sink [uk] v. fondip yapmak
Idioms
everything but the kitchen sink n. fuzuli şeyler
everything but the kitchen sink n. gereksiz şeyler
everything but the kitchen sink n. hemen hemen her şey
kitchen-sink n. çul çaput
kitchen-sink n. hırtı pırtı
kitchen-sink n. fuzuli eşya
kitchen-sink n. saçma sapan şeyler
everything but/bar the kitchen sink n. fuzuli şeyler
everything but/bar the kitchen sink n. gereksiz şeyler
everything but/bar the kitchen sink n. gerekli gereksiz her şey
everything but/bar the kitchen sink n. ıvır zıvır her şey
kitchen-sink approach n. ince eleyip sık dokuma
kitchen-sink approach n. aşırı titiz davranma/yaklaşma
kitchen-sink drama [uk] n. sıradan insanlarla ilgili sahne eseri
sink one's teeth into v. bir işe girişmek
sink to someone's level v. birisinin seviyesine inmek
sink one's teeth into something v. büyük ilgi göstermek
sink one's teeth into something v. canla-başla başlamak/yapmak
sink one's teeth in v. canla-başla başlamak/yapmak
make one's heart sink v. çok üzülmek
sink like a stone v. dibe vurmak
sink into despair v. enseyi karartmak
sink like a stone v. gümlemek
sink to (doing) something v. kendini (kötü) bir şey yaparak alçaltmak/seviyesini düşürmek
sink into oblivion v. maziye gömülmek
sink to something v. kendini (kötü) bir şey yaparak alçaltmak/seviyesini düşürmek
sink one's teeth into something v. kocaman ısırmak
sink without trace v. tamamen unutulmak
sink one's teeth into something v. tümden/hepten yoğunlaşmak
sink like a stone v. tamamen başarısız olmak
sink one's teeth in v. tümden/hepten yogunlasmak
sink into oblivion v. tamamen unutulmak
sink without trace v. unutulmak
sink into oblivion v. unutulmaya yüz tutmak
make one's heart sink v. yüreği ezilmek
sink to such depths v. (bu derece/kadar) alçalmak
sink into depression v. buhran yaşamak
sink into depression v. genel yoksulluk, yüksek işsizliğin yaşandığı ağır ekonomik gerileme dönemine girmek
sink into depression v. ağır bir ekonomik krize girmek
sink into oblivion v. anılara gömülmek
sink so low v. etik standartlarını çok alçaltmak/düşürmek
sink so low v. kötücül, bencil, aşağılık davranarak kendini küçültmek
sink so low v. kendini alçaltmak
sink so low v. kendi seviyesini düşürmek
sink so low v. etik/ahlaki değerlerini hiçe saymak
sink to new depths v. iyice beter olmak
sink to new depths v. daha da alçalmak
sink to new depths v. kendini iyice küçük düşürmek
sink to new depths v. iyice yerin dibine batmak
sink to new depths v. iyice değersiz bir konuma düşmek
sink to new depths v. iyice rezil olmak
sink to new depths v. elle tutulur yanı kalmamak
sink into oblivion v. şuurunu kaybetmek
sink into oblivion v. kendinden geçmek
sink into oblivion v. bilincini kaybetmek
sink into oblivion v. bayılmak
sink your teeth into v. dişinle tırnağınla savaş vermek/uğraşmak
sink your teeth into v. canla başla yapmak/çalışmak
sink your teeth into something v. bir şey için dişinle tırnağınla savaş vermek/uğraşmak
sink your teeth into something v. bir şeyi canla başla yapmak
sink your teeth into something v. bir şey için canla başla çalışmak
get/sink your teeth into something v. canla başla yapmak
get/sink your teeth into something v. çaba göstermek
get/sink your teeth into something v. emek vermek
throw the kitchen sink v. elinden gelen her şeyi yapmak
throw the kitchen sink v. (bir şeyi başarmak için) elinde ne var ne yok her şeyi vermek
sink (one's) differences v. aralarındaki anlaşmazlıkları bertaraf etmek
sink the hook v. oltayla balık yakalamak
sink the hook v. zokayı balığa takmak
sink the hook v. birinin dikkatini çekmek
sink through the floor v. utançtan yerin dibine girmek/batmak
sink through the floor v. çok üzülmek
sink through the floor v. büyük hayal kırıklığına uğramak
sink through the floor v. kalbi paramparça olmak
sink your differences v. aralarındaki anlaşmazlıkları bertaraf etmek
sink one's teeth v. ısırmak
sink one's teeth v. dişlemek
sink one's teeth v. dişlerini geçirmek
sink one's teeth v. ciddiyetle ele almak
sink one's teeth v. büyük ilgi göstermek
sink one's teeth v. ciddiye almak
sink or swim expr. ya herrü ya merrü
sink or swim expr. ya batarsın ya çıkarsın
loose lips sink ships expr. yerin kulağı vardır
enough (something) to sink a battleship expr. bir evi dolduracak kadar
enough (something) to sink a battleship expr. bir orduya yetecek kadar
enough (something) to sink a battleship expr. gereğinden çok
enough (something) to sink a battleship expr. (yemek) bir orduyu doyuracak kadar
enough (something) to sink a ship expr. bir evi dolduracak kadar
enough (something) to sink a ship expr. bir orduya yetecek kadar
enough (something) to sink a ship expr. gereğinden çok
enough (something) to sink a ship expr. (yemek) bir orduyu doyuracak kadar
enough to sink a ship expr. bir evi dolduracak kadar
enough to sink a ship expr. bir orduya yetecek kadar
enough to sink a ship expr. gereğinden çok
enough to sink a ship expr. (yemek) bir orduyu doyuracak kadar
everything and the kitchen sink expr. aklına gelebilecek her şey
everything and the kitchen sink expr. bir sürü değişik şey
everything and the kitchen sink expr. pılı pırtı
everything and the kitchen sink expr. neyi var neyi yok
everything and the kitchen sink expr. gerekli gereksiz her şey
Speaking
the harder you try to pull yourself out the deeper you sink expr. çıkmaya çalıştıkça daha derine batarsın
we're going to do it, sink or swim! expr. öyle de olsa böyle de olsa bu işi yapacağız (batsa da çıksa da bundan geri durmak yok !)
they left him to sink or swim expr. onu kendi kaderine terkettiler
we're going to do it, sink or swim! expr. onu yapacağız!
the water in the sink is coming out brown expr. lavabodaki su kahverengi akıyor
we're going to do it, sink or swim! expr. ya herrü ya merrü
Technical
sink-float method n. batır yüzdür yöntemi
sink point n. batma sıcaklığı
kitchen sink n. bulaşık teknesi
scrub sink n. cerrahi lavabo
sink-in-point n. camın batış sıcaklığı
double sink n. çift gözlü eviye
sink marks n. çöküntü (dökümde ve plastik enjeksiyonda)
sink roll n. dalgıç merdane
electron sink n. elektron batması
commercial electric rinsing sink n. elektrikle çalışan ticari amaçlı durulama eviyesi
sink shaft n. havşa
heat sink n. ısı giderici
heat sink n. ısı emen
sink shaft n. iskandil kurşunu
message sink n. ileti alıcısı
heat sink n. ısı alıcı
heat sink n. ısı azaltıcı
heat sink n. ısı havuzu
message sink n. mesaj alıcısı
heat sink n. soğutucu
water sink-float system n. su batır yüzdür dizgesi
stop sink n. su alma teknesi
data sink n. veri batağı veri alıcısı
float and sink characteristics n. yüzme-batma özellikleri
float and sink analysis n. yüzdürme-çökeltme çözümlemesi
sink and float separation n. yüzdür-çökelt ayırması
heat sink n. ısı emici ortam
Computer
heat sink n. ısı alıcı
message sink n. ileti alıcısı
message sink n. mesaj alıcısı
data sink n. veri biriktirici
data sink n. veri alıcısı
data sink n. veri batağı
Telecom
data sink n. veri alıcısı
Textile
sink/float method n. çöktürme/yüzdürme metodu
Construction
electric rinsing sink n. elektrikli durulama eviyesi
sink trap n. eviye sifonu
two compartment sink n. iki gözlü eviye
2-compartment sink n. iki gözlü eviye
three compartment sink n. üç gözlü eviye
3-compartment sink n. üç gözlü eviye
2-compartment sink n. 2 gözlü eviye
two compartment sink n. 2 gözlü eviye
3-compartment sink n. 3 gözlü eviye
three compartment sink n. 3 gözlü eviye
floor sink n. yer süzgeci
Furniture
dry sink n. suyu üst kısmındaki metal hazneden tedarik eden eski bir tür ahşap bulaşık lavabosu
Automotive
heat sink n. ısı alıcı
heat sink compound n. ısı dağıtma tertibatı bileşiği
heat sink n. ısı dağıtma tertibatı
heat sink n. soğutma plakası
heat sink n. soğutucu eleman
heat sink n. soğutucu bloğu
heat sink compound n. soğutma plakası bileşimi
heat sink n. soğutucu eleman
Aeronautic
sink rate n. alçalma hızı (ft/min)
sink rate n. irtifa kaybı hızı
heat sink n. ısı emici
Marine
sink by the bow v. baş taraftan batmak
sink by the stern v. kıçtan batmak
sink stern foremost v. kıçtan batmak
Mining
sink roll n. batırma kuyu
float and sink analysis n. yüzdürme-çökeltme çözümlemesi
float and sink test n. yüzdürme-çökeltme deneyi
float and sink analysis n. yüzdürme-çökeltme analizi
Medical
sink conditions n. çökme koşulları/şartları
sink condition n. çanak koşulu
sink conditions n. çökme koşulları
Psychology
behavioral sink n. davranış batağı
behavioural sink n. insan ve hayvanların aşırı kalabalık halde yaşadığı küçük alan
Physics
electron sink n. elektron batması
Chemistry
carbon sink n. karbon yutağı
Botanic
source-sink relations n. kaynak-havza ilişkileri
Social Sciences
sink estate n. ingiltere'de işçi sınıfı ailelere ucuz ve yaşanabilir daireler sağlanması için inşa edilmiş kenar mahalle apartman blokları
Geography
sink-hole n. obruk
Geology
carbon dioxide sink n. karbon dioksit gömülüm
Art
kitchen sink n. ev yaşamının sefil ve alçak yönlerini yansıtan, 1950'lerde doğmuş olan realist sanat ekolünden oyun veya tablo
kitchen sink n. dram ve resimde ev yaşamının sefil ve alçak yönlerini yansıtan realist bir sanat ekolü
kitchen-sink adj. yaşamın ve özellikle domestik yaşamın olumsuz ve çirkin yönlerini realist bakış açısıyla tasvir eden
British Slang
kitchen sink (rhyming slang on chink) n. çinli