temiz - Turco Inglés Diccionario

temiz

Significados de "temiz" en diccionario inglés turco : 74 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
temiz clear adj.
Since 11 September, the country has in fact been a caricature of a clear conscience.
11 Eylül'den bu yana ülke aslında temiz bir vicdanın karikatürü haline geldi.

More Sentences
temiz clean adj.
It is an established fact that bathing waters have become substantially cleaner right across Europe.
Yüzme sularının Avrupa genelinde önemli ölçüde daha temiz hale geldiği bilinen bir gerçektir.

More Sentences
General
temiz pure adj.
This is the first time I've ever breathed pure air.
İlk defa temiz hava soluyorum.

More Sentences
temiz decent adj.
Tom is a very decent fellow.
Tom çok temiz bir adam.

More Sentences
temiz kosher adj.
Something wasn't kosher.
Bir şey temiz değildi.

More Sentences
temiz neat adj.
I'm neat.
Ben temizim.

More Sentences
temiz clean adj.
In the quest for clean bathing water, it would clearly entail a reduction in safety.
Temiz yüzme suyu arayışında bunun güvenlikte bir azalmaya yol açacağı açıktır.

More Sentences
temiz clear adj.
Of course, this will be more effective if we have a clear and clean conscience ourselves.
Tabii ki vicdanımız rahat ve temiz olursa bu daha etkili olacaktır.

More Sentences
temiz fresh adj.
The air is fresh in the morning.
Sabahları hava temizdir.

More Sentences
temiz straight adj.
He's been straight for over three years.
Üç yılı aşkın süredir temiz.

More Sentences
Technical
temiz fresh adj.
After it rains the air is fresh.
Yağmur yağdıktan sonra hava temiz olur.

More Sentences
temiz neat adj.
Tom is very neat.
Tom çok temiz.

More Sentences
Computer
temiz clear adj.
To obtain clear water in the Baltic, it is crucial for us to cooperate across borders.
Baltık'ta temiz su elde etmek için sınır ötesi iş birliği yapmamız çok önemlidir.

More Sentences
Common Usage
temiz white adj.
General
temiz cherubimic n.
temiz spruce adj.
temiz clarion adj.
temiz chaste adj.
temiz sanitary adj.
temiz unstained adj.
temiz unpolluted adj.
temiz tidy adj.
temiz natty adj.
temiz net adj.
temiz unsoiled adj.
temiz neater adj.
temiz crisp adj.
temiz respectable adj.
temiz virgin adj.
temiz unspotted adj.
temiz virtuous adj.
temiz sharp adj.
temiz white adj.
temiz country adj.
temiz fair adj.
temiz crystalline adj.
temiz stainless adj.
temiz hygienic adj.
temiz trim adj.
temiz clean-handed adj.
temiz nonstaining adj.
temiz ruly adj.
temiz waste free adj.
temiz cast [obsolete] adj.
temiz regular adj.
temiz nice adj.
temiz tosh [scottish] adj.
temiz toshy [dialect] adj.
temiz unwemmed adj.
temiz virginal adj.
temiz lily-white adj.
temiz healthful adj.
temiz honest-to-god adj.
temiz honest-to-goodness adj.
temiz hot adj.
temiz graith [dialect] [uk] adj.
temiz compt [obsolete] adj.
temiz douce [dialect] [uk] adj.
temiz feat [dialect] [uk] adj.
temiz inguilty [obsolete] adj.
temiz neatly adv.
temiz cleanly adv.
temiz fairly adv.
Colloquial
temiz unturbid adj.
Idioms
temiz pure in heart adj.
temiz in the clear expr.
temiz as clean as a whistle expr.
Technical
temiz sanitary adj.
Latin
temiz mundus adj.
Archaic
temiz candid adj.
temiz terse adj.
temiz tight [dialect] adj.
temiz undrossy adj.
Slang
temiz on the natch expr.

Significados de "temiz" con otros términos en diccionario inglés turco: 435 resultado(s)

Turco Inglés
General
temiz oda clean room n.
Easy check-in and check-out, extensive breakfast choices with many extra touches, friendly staff, and clean room.
Kolay giriş ve çıkış, birçok ekstra dokunuşla geniş kahvaltı seçenekleri, güler yüzlü personel ve temiz oda.

More Sentences
temiz enerji clean energy n.
This leads to attempts to include more forms of electricity generation with clean energy.
Bu da daha fazla elektrik üretim biçiminin temiz enerjiye dahil edilmesi girişimlerine yol açmaktadır.

More Sentences
temiz hava clean air n.
Perhaps I will ask my daughter, Kate, if she will write a 21st-century version featuring clean air.
Belki de kızım Kate'e temiz hava içeren bir 21. yüzyıl versiyonu yazıp yazmayacağını sorarım.

More Sentences
temiz hava fresh air n.
It is a basic consumer right that consumers should be able to breathe fresh air.
Tüketicilerin temiz hava soluyabilmeleri temel bir tüketici hakkıdır.

More Sentences
temiz teknoloji clean technology n.
We will therefore be seeing, in all economic sectors, a conversion to cleaner technologies.
Bu nedenle tüm ekonomik sektörlerde daha temiz teknolojilere doğru bir dönüşüm göreceğiz.

More Sentences
temiz çarşaflar clean sheets n.
My mother put clean sheets on the bed.
Annem, yatağın üstüne temiz çarşaf koydu.

More Sentences
temiz kalp clean heart n.
On 17 October this year 40.000 members of the armed forces launched Operation Clean Heart in Bangladesh.
Bu yıl 17 Ekim'de 40.000 silahlı kuvvetler mensubu Bangladeş'te Temiz Kalp Operasyonu'nu başlattı.

More Sentences
temiz dişler clean teeth n.
I would like to have cleaner teeth!
Daha temiz dişlerim olsun isterdim!

More Sentences
çok temiz very clean n.
You're very clean.
Sen çok temizsin.

More Sentences
temiz tutmak keep it clean v.
You can use the book as long as you keep it clean.
Temiz tuttuğun sürece kitabı kullanabilirsin.

More Sentences
temiz tutmak keep clean v.
Your room must always be kept clean.
Odanız her zaman temiz tutulmalıdır.

More Sentences
temiz görünmek look clean v.
Our streets look cleaner than they used to.
Sokaklarımız eskisinden daha temiz görünüyor.

More Sentences
temiz kokmak smell clean v.
Keep a box of baking soda in the fridge to keep it smelling clean.
Temiz kokması için buzdolabında bir kutu karbonat bulundurun.

More Sentences
temiz giyinen neatly dressed adj.
She is always neatly dressed.
O her zaman temiz giyinir.

More Sentences
temiz kalpli ingenuous adj.
Mary is an ingenuous student.
Mary, temiz kalpli bir öğrencidir.

More Sentences
en temiz cleanest adj.
What good is the cleanest water to us, if there are no jobs left in coastal regions?
Kıyı bölgelerinde hiç iş kalmadıktan sonra en temiz suyun bize ne faydası var?

More Sentences
temiz ve düzenli neat and tidy adj.
She always keeps her room neat and tidy.
Odasını her zaman temiz ve düzenli tutar.

More Sentences
temiz bir şekilde cleanly adv.
It is impossible for me to cleanly crack an egg with both hands.
Bir yumurtayı iki elimle temiz bir şekilde kırmam imkansız.

More Sentences
Colloquial
temiz ve düzenli clean and tidy adj.
That small house was clean and tidy.
O küçük ev temiz ve düzenliydi.

More Sentences
Idioms
temiz bir sayfa a clean slate n.
I quit my job and moved so I could start off with a clean slate.
Temiz bir sayfa açabilmek için işimden ayrıldım ve taşındım.

More Sentences
temiz tabak clean plate v.
There are clean plates inside the closet and on the table.
Dolabın içinde ve masanın üzerinde temiz tabaklar var.

More Sentences
Politics
temiz teknoloji clean technology n.
In terms of the environment, it envisages promoting cleaner technology.
Çevre konusunda ise daha temiz teknolojilerin teşvik edilmesini öngörmektedir.

More Sentences
Technical
temiz hava fresh air n.
Fresh air within your climate is also very vital.
İkliminizdeki temiz hava da çok önemlidir.

More Sentences
temiz hava clean air n.
Flowers and trees need clean air and fresh water.
Çiçeklerin ve ağaçların temiz havaya ve taze suya ihtiyacı vardır.

More Sentences
Informatics
temiz teknoloji clean technology n.
In terms of the environment, it envisages promoting cleaner technology.
Çevre açısından ise daha temiz teknolojilerin teşvik edilmesini öngörmektedir.

More Sentences
Environment
temiz teknolojiler clean technologies n.
The winners will be those able to produce the same things using cleaner technologies.
Kazananlar, aynı şeyleri daha temiz teknolojiler kullanarak üretebilenler olacaktır.

More Sentences
General
temiz hava kanalı clean air duct n.
musevi şeriatına göre temiz sayılan et kasher n.
temiz havalı yer sanatorium n.
temiz ortam virgin medium n.
temiz raporu certificate of good health n.
temiz kopya fair copy n.
temiz aşk idyll n.
temiz ifade articulation n.
temiz para chink n.
temiz oluş cleanliness n.
temiz toplum decent society n.
temiz çevre clean environment n.
temiz bir sayfa opportunity to start over n.
temiz bir sayfa clean slate n.
temiz bir sayfa new chance n.
temiz bir sayfa fresh start n.
temiz bir sayfa new beginning n.
temiz yaşam clean life n.
temiz açıklık clear spacing n.
temiz açıklık clear distance n.
havanın temiz tutulması kanunu clean air act n.
temiz kopya clean copy n.
temiz işyeri clean workstation n.
temiz kum clean sand n.
temiz açıklık clearance of span n.
temiz hacim clean space n.
temiz gelecek secure future n.
temiz gelecek clean future n.
temiz su deposu clear-water reservoir n.
temiz ev clean house n.
avrupa için daha temiz kentsel ulaşım cleaner urban transport for europe n.
temiz teknoloji clean tech n.
mera/otlak/yayla vb yerlerde yerden çıkan (temiz) su kaynağı pasture spring n.
temiz çarşaf clean sheet n.
temiz gökyüzü blue sky n.
temiz kan arterial blood n.
temiz aşk idyl n.
temiz havalı yer sanitarium n.
temiz havalı yer sanatarium n.
temiz kağıdı letter of clearance n.
temiz ve kirletici maddelerden arınmış olma durumu taintlessness n.
temiz iş clean job n.
temiz olmama uncleanness n.
temiz hava a breath of fresh air n.
(hristiyanlıkta) temiz pazartesi blue monday n.
temiz şey decency n.
temiz kimse inexperienced person n.
temiz kimse inexpert n.
(eski alkolik) bir süredir temiz olma dryness n.
temiz teknoloji cleantech n.
bir temiz dövme beating-up n.
temiz bir dayak atmak give a good thrashing v.
temiz tutmamak not to keep clean v.
temiz tutmamak keep unclean v.
temiz hava almaya çıkmak go out for fresh air v.
biraz temiz hava almak get some fresh air v.
temiz havaya çıkmak go out for fresh air v.
çevreyi temiz tutmak keep the environment clean v.
sabıkası temiz olmak have a clean criminal record v.
temiz görünmek seem clean v.
(bir araştırmadan vb) temiz çıkmak come up clean v.
(gbt vb) temiz çıkmak come up clean v.
temiz kağıdı almak pass muster v.
temiz giysiler giymek revest [obsolete] v.
temiz ahlaklı morally justified adj.
temiz kalpli homespun adj.
en temiz neatest adj.
temiz giyimli trig adj.
temiz kalpli harmless adj.
temiz (kopya) fair adj.
temiz pak sparkingly clean adj.
temiz ahlaklı clean adj.
kadar temiz as clear as adj.
temiz ve yakışıklı trim adj.
temiz kalpli truehearted adj.
temiz kalpli simple adj.
temiz giyimli neat adj.
temiz ve zarif spruce adj.
temiz giyimli spruce adj.
daha temiz neater adj.
temiz giyimli smug adj.
temiz tıraşlanmış clean shaven adj.
temiz olmayan grungy adj.
temiz yürekli clean hearted adj.
kalbi temiz clean hearted adj.
temiz kalmış clean-living adj.
temiz kalpli simple-hearted adj.
temiz giyimli well-groom adj.
temiz görünümlü well-groomed adj.
saf (ve temiz) intemerate adj.
temiz ve sağlıklı bracing adj.
kalbi temiz pure-hearted adj.
temiz kalpli pure-hearted adj.
son derece temiz antiseptic adj.
aşırı temiz ultraclean adj.
tamamen temiz ultraclean adj.
temiz giyimli olmayan ungroomed adj.
temiz kalpli unjaundiced adj.
temiz (hava) lively adj.
temiz, ferah ve hoş kokulu (hava) winy adj.
temiz ve parlak bright adj.
temiz ve şık brisk [obsolete] adj.
temiz sesli clarisonus adj.
üstü başı temiz groomed adj.
aşırı temiz overclean adj.
abartılı derecede temiz overclean adj.
temiz kalpli dewy-eyed adj.
temiz ve sınırları belli incised adj.
temiz kalpli ingenious [obsolete] adj.
erdemli ve temiz clean-cut adj.
ahlaki açıdan temiz clean-living adj.
ahlaki açıdan temiz cleanly [obsolete] adj.
dini açıdan temiz cleanly [obsolete] adj.
temiz teknoloji kullanan clean-tech adj.
beklenmedik şekilde temiz ve parlak shining adj.
temiz yüzlü fresh-faced adj.
temiz giyimli smicker adj.
temiz giyimli smirk [obsolete] adj.
temiz ve şık sunday-go-to-meeting adj.
aşırı temiz superclean adj.
neredeyse temiz superclean adj.
temiz bir şekilde sanitarily adv.
temiz kalplilikle gullibly adv.
temiz bir biçimde cleanly adv.
temiz bir şekilde respectably adv.
temiz olarak clean adv.
bir temiz thoroughly adv.
bir temiz severely adv.
bir temiz properly adv.
temiz bir biçimde neat adv.
temiz olmayan bir şekilde uncleanly adv.
temiz bir şekilde cleanlily adv.
temiz havlu kalmamış the towels have run out expr.
Phrases
çevreyi temiz tutalım keep the environment clean expr.
çevremizi temiz tutalım keep our environment clean expr.
okulu temiz tut keep the school clean expr.
okulu temiz tutun keep the school clean expr.
sınıfı temiz tut keep the classroom clean expr.
sınıfı temiz tutun keep the classroom clean expr.
sınıfı temiz tut keep the class clean expr.
temiz tut keep it clean expr.
Proverb
vicdanı temiz olan rahat uyur a clean conscience is a good pillow
vicdanı temiz olan rahat uyur a clean conscience makes a soft pillow
vicdanı temiz olan başını yastığa rahat koyar a clean conscience makes a soft pillow
Colloquial
temiz bir sopa ass-whooping n.
temiz araba drivability n.
temiz araba driveability n.
çok temiz kullanılmış ikinci el araba cream puff n.
çok temiz kullanılmış ikinci el araba cream puff n.
temiz genç erkek choirboy n.
temiz hava ozone n.
yumuşak ve temiz kar bölgeleri arayıp duran kayakçı powder monkey n.
temiz hava tutkunu fresh-air fiend n.
biraz temiz hava almak get some air v.
temiz havaya çıkmak get some air v.
(uyuşturucu madde kullanmamak anlamında) temiz clean adj.
(sicili) temiz clean adj.
sicili temiz clean adj.
(üzerinde silah/bıçak olmama anlamında) temiz clean adj.
temiz (içkiyi bırakmış) dry adj.
üstü temiz clean adj.
temiz giyimli gemmy [uk] adj.
ellerini temiz tut keep your hands clean expr.
odanızı temiz tutun keep your room clean expr.
odanı temiz tut keep your room clean expr.
odayı temiz tut keep the room clean expr.
sıranızı temiz tutun keep the desk tidy expr.
Idioms
temiz iş cushy number [brit] n.
temiz iş a cushy number n.
temiz kod clean code n.
temiz, sağlıklı, lekesiz, diri bir cilt schoolgirl complexion n.
işini iyi ve temiz yapan kişi a safe pair of hands n.
temiz defter the slate wiped clean n.
temiz bir sayfa a clean sheet n.
temiz bir sayfa a clean page n.
temiz kopya fair copy n.
temiz kopya clean copy n.
temiz sayfa clean sheet n.
vicdanın temiz olması clear conscience n.
(o kadar temiz ki) bal dök yala so clean you could eat off the floor n.
temiz kimse/karakter white hat n.
temiz bir sayfa a clean sheet/slate n.
temiz bir kalp a heart of gold n.
temiz hava alma breath of fresh air n.
temiz hava breath of fresh air n.
temiz bir sicili olmak keep (one's) slate clean v.
kalbi temiz, altın kalpli olmak come from a good place v.
kalbi temiz olmak have one's heart in the right place v.
kalbi temiz olmak have a heart of gold v.
temiz bir sayfa açmak start over with a clean slate v.
temiz kağıdı almak get a clean bill of health v.
temiz bir sayfa açmak start off with a clean slate v.
bir süre temiz kaldıktan sonra tekrar alkole başlamak fall off the wagon v.
bir süre temiz kaldıktan sonra tekrar alkole düşmek fall off the wagon v.
bir süre temiz kaldıktan sonra kaldığı yerden devam etmek (alkol, sigara, uyuşturucu, aşırı yeme) fall off the wagon v.
bir temiz dövmek clean house v.
bir temiz dayak atmak/pataklamak clean house v.
temiz bir sayfa açıp devam etmek write off (one's) losses v.
temiz durumda olmak be in mint condition v.
(birini) bir temiz dövmek clean (one's) plow v.
temiz kağıdı almak have clean bill of health v.
temiz kağıdı verilmek be given a clean bill of health v.
bir temiz dövmek clean plow v.
temiz bir sayfa açmak have a clean slate v.
temiz bir sayfa açmak start with a clean slate v.
(birini) bir temiz/evire çevire dövmek clean the floor (up) with (one) v.
bir temiz/evire çevire dövmek clean the floor up with v.
(birini bir güzel/bir temiz) azarlamak give (one) a (good) bawling out v.
(birini bir güzel/bir temiz) haşlamak give (one) a (good) bawling out v.
(birine bir güzel/bir temiz) fırça çekmek give (one) a (good) bawling out v.
(birini bir güzel/bir temiz) azarlamak give (one) a (good) talking to v.
(birini bir güzel/bir temiz) haşlamak give (one) a (good) talking to v.
(birine bir güzel/bir temiz) fırça çekmek give (one) a (good) talking to v.
birini (bir güzel/bir temiz) azarlamak give someone a (good) talking to v.
birini bir (güzel/bir temiz) haşlamak give someone a (good) talking to v.
birine (bir güzel/bir temiz) fırça çekmek give someone a (good) talking to v.
(birini bir güzel/bir temiz) azarlamak give (one) a (good) working over v.
(birinin bir güzel/bir temiz) canına okumak give (one) a (good) working over v.
(birini bir güzel/bir temiz) dövmek give (one) a (good) working over v.
(birini bir güzel/bir temiz) pataklamak give (one) a (good) working over v.
(birine bir güzel/bir temiz) dayak atmak give (one) a (good) working over v.
kalbi temiz olmak have heart in the right place v.
kalbi temiz olmak have your heart in the right place v.
meşru/temiz bir yaşam sürmek stay on (the right) track v.
temiz yüzlü blue eyed adj.
temiz yüzlü blue-eyed adj.
kalbi temiz pure in heart adj.
temiz sayfa blank canvas adv.
temiz tuval blank canvas adv.
çok temiz you could eat your dinner off that expr.
hiç temiz değil none too clean expr.
fakir ama temiz/dürüst poor but clean expr.
kalbi temiz somebody's heart is in the right place expr.
bir temiz eight ways from sunday expr.
bir temiz eight ways to sunday expr.
(birinin) kalbi temiz (one's) heart is in the right place expr.
kalbi temiz one's heart is in the right place expr.
Speaking
çevremizi temiz tutmalıyız we should keep our environment clean expr.
çevreyi temiz tut keep the environment clean expr.
sınıfı temiz tutun keep the classroom tidy expr.
sıraları temiz tutun keep the desks clean expr.
sınıfı temiz tut keep the classroom tidy expr.
temiz olduklarından emin olmalıyız we have to make sure they're clean expr.
temiz iş neatly done expr.
tahtayı temiz tut keep the board clean expr.
tahtayı temiz tutunuz keep the board clean expr.
tahtayı temiz tutun keep the board clean expr.
oda küçük ve temiz the room is small and clean expr.
Trade/Economic
belgesiz kambiyo senedi temiz clean bill of exchange n.
temiz yüreklilik goodwill n.
temiz kağıdı clearance n.
temiz kalplilik goodwill n.
temiz nüsha fair copy n.
temiz sözleşme clean charter n.
temiz konşimento clean bill of lading n.
temiz kömür sistemleri clean coal systems n.
temiz akreditif clean letter of credit n.
temiz konişmento clean bill of lading n.
temiz olmayan konşimento unclean bill of lading n.
temiz dalgalanma clean float n.
temiz sağlık raporu clean bill of health n.
(ödeme faaliyetlerinde) sicili temiz financial adj.
Law
temiz sabıka kaydı clean criminal record n.
temiz eller operasyonu operation clean hands n.
temiz kira sözleşmesi clean charter n.
temiz konşimento clean bill of lading n.
temiz sözleşme clean charter n.
temiz kramponlar soruşturması clean cleats probe n.
temiz eller operasyonu clean hands operation n.
temiz kramponlar operasyonu operation clean cleats n.
temiz kağıdı safe paper n.
(man adası'nda) yüksek mahkeme'ye temiz hakimi ile birlikte başkanlık yapan yargıç dempster n.
temiz kağıdı clean chit [india] n.
Politics
temiz eller operasyonu operation clean hands n.
kalkınma yatırımları için temiz enerji çerçevesi clean energy for development investment framework n.
Institutes
bölge temiz hava merkezi müdürlükleri directorates of regional clean air centers n.
deniz temiz derneği turkish marine environment protection association (turmepa) n.
Industry
temiz üretim planı (tüp) clean production plan (cpp) n.
Technical
laminar akışlı temiz oda laminar flow clean room n.
atık ve temiz su waste and clean water n.
basınçlı güç destekli temiz hava hortumlu başlıklı solunum cihaz compressed powered fresh air hose breathing apparatus incorporating a hood n.
düşey temiz açıklık vertical clearance n.
gönderme için temiz (mesajı) clear to send signal n.
havanın temiz tutulması kanunu clean air act n.
sınırsız temiz enerji unlimited clean energy n.
temiz yağ clean oil n.
temiz genişlik clear width n.
temiz hava girişi fresh air inlet n.
temiz boyut clear dimension n.
temiz oda cihazı clean room device n.
temiz ölçü clear dimension n.
temiz açıklık clear span n.
temiz bant clear band n.
temiz su sağlama pompası sanitary pump n.
temiz iş yeri clean workstation n.
temiz açıklık clear waterway n.
temiz su borusu wash-basin supply pipe n.
temiz çelik üretimi clean steel production n.
temiz oda ve bağlı kontrollu ortamlar clean rooms and associated controlled environments n.
temiz hacim clean space n.
temiz açıklık clear space n.
temiz yükseklik clear headroom n.
temiz yağ clear oil n.
temiz hava pure air n.
temiz çelik clean steel n.
temiz oda teknolojisi clean room technology n.
temiz atölye clean workstation n.
temiz su debisi clean water flow n.
temiz su döşemi water supply installation n.
temiz gaz clean gas n.
temiz su unused water n.
temiz agrega clean aggregate n.
temiz gaz hattı clean gas main n.
temiz hava cihazı clean air device n.
temiz hava cihazları clean air devices n.
temiz atan clear band n.
temiz içyapı clean microstructure n.
temiz hava bacası fresh air flue n.
temiz oda teknolojisi cleanroom technology n.
temiz havanın hortumla sağlandığı solunum cihazı fresh air hose breathing apparatus n.
temiz yükseklik clear height n.
temiz yapmak cleanse v.
temiz yanan clean-burning adj.
temiz tozsuz dustfree adj.
temiz tozsuz dust-free adj.
Computer
temiz sürücü clean drive n.
temiz alan clear band n.
temiz bant clear band n.
temiz metin kodlaması clear text encoding n.
temiz kopya clean copy n.
(web tasarımında) temiz bir URL'nin görüntülenen kaynak ismini içeren son bölümü slug n.
Telecom
temiz oda cleanroom n.
temiz ileri yön işareti clear forward signal n.
temiz kanal clear channel n.
Textile
eskiden tarım işçilerinin giydiği, pantolon paçalarını temiz tutmak için diz altından sarılan kayış ya da ip nicky-tam [scottish] n.
temiz yün clean wool n.
kadın eteğinin alt tarafında bulunup eteği temiz tutan fırfır dust ruffle n.
Woodworking
temiz kereste dressed lumber n.
temiz ve pürüzsüz (kereste) bright adj.
Automotive
kaliforniya temiz yanma özellikli benzin california cleaner-burning gasoline n.
temiz hava düzeni clean air system n.
temiz hava performans profesyonelleri clean air performance professionals n.
temiz hava yasası clean air act n.
temiz otomobil clean car n.
temiz yağlı yağlama clean oil lubrication n.
temiz yakıtlı araç clean-fuel vehicle n.
temiz yakıtlı araç programı clean-fueled vehicle program n.
yatay temiz açıklık lateral clearance n.
yüksek tonlu temiz ses high toned clear sound n.
Aeronautic
pist temiz clear of the runway expr.
Marine
oksijen temiz oxygen clean n.
temiz kağıdı navicert n.
temiz su fresh water n.
temiz güverte a clean breach n.
temiz raporu free pratique n.
geminin makine dairesindeki makineleri silip temiz tutan çalışan wiper n.
yıkama işlerinden kullanılan temiz iplik soogee n.
temiz tutmak overhaul running rigging v.
(selviçeleri) temiz tutup aksama olup olmadığını kontrol etmek overhaul v.
temiz ve iyi görünüşlü bristol fashion adj.
(gemi) temiz tabanlı clean adj.
Medical
temiz kontamine cerrahi prosedür clean-contaminated procedure n.
temiz bölge clean zone n.
temiz ve aralıklı kateterizasyon cic (clean intermittent catheterization) n.
temiz raporu a clean bill of health n.
temiz tedavi bölgesi clean treatment area n.
temiz oda sınıflandırması clean room classification n.
temiz kağıdı a clean bill of health n.
pis kanda bulunan atıkları diyalizle süzdükten sonra temiz kanı vücuda geri aktaran bir makine artificial kidney n.
pis kanda bulunan atıkları diyalizle süzdükten sonra temiz kanı vücuda geri aktaran bir makine hemodialyzer n.
ciğerlere hava alarak kirli kanı temiz kana dönüştürmek arterialise v.
ciğerlere hava alarak kirli kanı temiz kana dönüştürmek arterialize v.
temiz kanda anormal derecede oksijen azlığı ile ilişkilendirilen anoxemic adj.
Anatomy
kalpten vücuda temiz kan taşıyan kan damarı arteria n.
kalpten vücuda temiz kan taşıyan kan damarı arterial blood vessel n.
kalpten vücuda temiz kan taşıyan kan damarı artery n.
kulağa temiz kanı getiren atardamar arteria auricularis n.
kalpten vücuda temiz kan taşıyan kan damarı arterial blood vessel n.
Optics
görüntünün temiz ve net olması focus n.
Gastronomy
süpürge darısından damıtılarak yapılan çin menşeli temiz ve çok sert bir likör mao-tai n.
Religious
temiz olmayan hayvanlar unclean animals n.
kalbim temiz diyen dindar solifidian n.
museviliğe göre temiz hale getirmek kasher v.
(museviliğe göre) temiz kosher adj.
(hayvan) temiz olmayan impure adj.
törensel açıdan temiz olmayan common adj.
dini açıdan temiz olmayan common adj.
Environment
temiz teknoloji green technology n.
temiz hava yasası clean air act n.
temiz gelişim mekanizması clean development mechanism n.
temiz suda oksijen aktarımı oxygen transfer in clean water n.
temiz hava sahası clean air area n.
temiz su kolon numarası clean water column number n.
Geology
temiz kum ve çakıl clean sand and gravel n.
Military
geminin temiz olması cleared vessel n.
temiz oda clean room n.
temiz görüş clear vision n.
temiz atom bombası clean bomb n.
Hunting
tabanca atışlarında hedefi temiz delecek şekilde imal edilmiş özel nermi wadcutter n.
Music
temiz (ses) clean adj.
Printery
(bulaşmayı önlemek için) sayfa aralarına yerleştirilen temiz kağıt slipsheet n.
(basılı kağıtlar arasına) temiz kağıt yerleştirmek slipsheet v.
Archaic
sokağı temiz tutmakla görevli kimse scavager n.
temiz (su) fair adj.
Engineering
(dijital grafik görüntüyü) daha temiz bir hale getirmek için işlemek anti-alias v.
Slang
iyi ve temiz kız goody-two-shoes n.
temiz pak giyinmiş preppy adj.
bir temiz the crap out of expr.
Modern Slang
bunun dışında geçmişi temiz an otherwise blameless life expr.