|
Catégorie |
Anglais |
Turc |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
account n.
|
hesap |
|
You cannot take your account number with you and I think these are artificial barriers.
Hesap numaranızı yanınızda götüremezsiniz ve bunların yapay engeller olduğunu düşünüyorum.
More Sentences
|
| General |
|
| 2 |
General |
account n.
|
hesap verme |
|
This Parliament could perform a useful role scrutinising the budget and holding the Commission to account.
Bu Parlamento, bütçenin incelenmesi ve Komisyon'un hesap vermesi konusunda faydalı bir rol oynayabilir.
More Sentences
|
| 3 |
General |
account n.
|
açıklama |
|
The programme contains a detailed account of our aims and plans in the individual areas.
Program, her bir alandaki hedef ve planlarımızın ayrıntılı bir açıklamasını içermektedir.
More Sentences
|
| 4 |
General |
account n.
|
hesaba katma |
|
It recommends that the Commission intensify its checks and systematically turn the findings obtained to account.
Komisyon'un denetimlerini yoğunlaştırmasını ve elde edilen bulguları sistematik olarak hesaba katmasını tavsiye eder.
More Sentences
|
| 5 |
General |
account n.
|
banka hesabı |
|
The bank is still very unwilling to open its accounts and projects up to external supervision.
Banka, hesaplarını ve projelerini dış denetime açma konusunda hala çok isteksiz.
More Sentences
|
| 6 |
General |
account n.
|
hikaye |
|
It is an account of 270 million people living in the darkness of the Middle Ages.
Orta Çağ'ın karanlığında yaşayan 270 milyon insanın hikayesini anlatıyor.
More Sentences
|
| 7 |
General |
account n.
|
önem |
|
Such a thing is of no account.
Böyle bir şeyin önemi yok.
More Sentences
|
| 8 |
General |
account n.
|
değer |
|
The market could in theory pay for account to be taken of values such as quality.
Piyasa teorik olarak kalite gibi değerlerin dikkate alınması için ödeme yapabilir.
More Sentences
|
| 9 |
General |
account n.
|
göz önünde tutma |
|
We should take his youth into account.
Onun gençliğini göz önünde tutmalıyız.
More Sentences
|
| 10 |
General |
account n.
|
sebep |
|
The problem is important on that account.
Sorun bu sebeple önemli.
More Sentences
|
| 11 |
General |
account n.
|
hesap |
|
And to do more, as has already been said, is to call the countries supporting the Taliban to account.
Ve daha önce de söylendiği gibi daha fazlasını yapmak, Taliban'ı destekleyen ülkelerden hesap sormaktır.
More Sentences
|
| 12 |
General |
account n.
|
tanım |
|
Your account of the accident corresponds with the driver's.
Kaza tanımın sürücününkine uyuyor.
More Sentences
|
| 13 |
General |
account n.
|
rapor |
|
She also refused to sign off the accounts for 2001.
Ayrıca 2001 yılı raporlarını imzalamayı da reddetmiştir.
More Sentences
|
| 14 |
General |
account n.
|
hesap görme |
|
I returned the book, but it's still showing up in my account.
Kitabı iade ettim ama hâlâ hesabımda görünüyor.
More Sentences
|
| 15 |
General |
account n.
|
anlatım |
|
Today, humanity no longer tolerates lies or inaccurate accounts when it comes to the horrific events of history.
Bugün insanlık, tarihin korkunç olayları söz konusu olduğunda artık yalanlara veya yanlış anlatımlara tahammül edemiyor.
More Sentences
|
| 16 |
General |
account n.
|
karar |
|
Considerable account will be taken of Parliament's resolution in this process.
Bu süreçte Parlamento'nun kararı önemli ölçüde dikkate alınacaktır.
More Sentences
|
| 17 |
General |
account n.
|
performans |
|
You must take his age into account when you judge his performance.
Performansını yargılarken onun yaşını dikkate almalısın.
More Sentences
|
| 18 |
General |
account n.
|
neden |
|
It is partly on account of this belief that the use of cannabis has increased enormously.
Esrar kullanımının muazzam ölçüde artmasının nedeni kısmen bu inançtır.
More Sentences
|
| 19 |
General |
account n.
|
etki |
|
At the same time, account is taken of the implications for regional coherence and of the principle of reciprocity.
Aynı zamanda, bölgesel tutarlılık ve karşılıklılık ilkesi üzerindeki etkileri de dikkate alınmaktadır.
More Sentences
|
| 20 |
General |
account v.
|
açıklamasını yapmak |
|
I have now given an open and honest account of where the disagreement lies.
Şimdi anlaşmazlığın nerede yattığına dair açık ve dürüst bir açıklama yaptım.
More Sentences
|
|
|
| 21 |
General |
account v.
|
düşünmek |
|
I consider that a reduction to four hours is simplistic and takes no account of the wider interests involved.
Dört saate indirmenin basit bir yaklaşım olduğunu ve ilgili daha geniş çıkarları dikkate almadığını düşünüyorum.
More Sentences
|
| 22 |
General |
account v.
|
açıklamak |
|
That accounts of her delay.
Bu onun gecikmesini açıklıyor.
More Sentences
|
| Trade/Economic |
|
| 23 |
Trade/Economic |
account n.
|
hesap |
|
This Parliament could perform a useful role scrutinising the budget and holding the Commission to account.
Bu Parlamento bütçeyi denetlemek ve Komisyon'dan hesap sormak gibi faydalı bir rol oynayabilir.
More Sentences
|
| Law |
|
| 24 |
Law |
account n.
|
hesap |
|
The Commission wanted her to sign off an account that half the Directors-General had signed only with reservations.
Komisyon, Genel Müdürlerin yarısının sadece çekincelerle imzaladığı bir hesabı imzalamasını istemiştir.
More Sentences
|
| Insurance |
|
| 25 |
Insurance |
account n.
|
hesap |
|
We need a political resolution, but Russia must be held to account.
Siyasi bir çözüme ihtiyacımız var ancak Rusya'dan da hesap sorulmalı.
More Sentences
|
| General |
|
| 26 |
General |
account n.
|
pusula |
|
| 27 |
General |
account n.
|
tarif |
|
| 28 |
General |
account n.
|
ehemmiyet |
|
| 29 |
General |
account n.
|
kıymet |
|
| 30 |
General |
account n.
|
rivayet |
|
| 31 |
General |
account n.
|
beyan |
|
| 32 |
General |
account n.
|
izahat |
|
| 33 |
General |
account n.
|
söylenti |
|
| 34 |
General |
account n.
|
yarar |
|
| 35 |
General |
account n.
|
itibar |
|
| 36 |
General |
account n.
|
bir kimsenin anlattığı |
|
| 37 |
General |
account n.
|
kar |
|
| 38 |
General |
account n.
|
hesaplaşma |
|
| 39 |
General |
account n.
|
hüküm |
|
| 40 |
General |
account n.
|
takdir |
|
|
|
| 41 |
General |
account n.
|
müşteri |
|
| 42 |
General |
account n.
|
avantaj |
|
| 43 |
General |
account n.
|
hesap pusulası |
|
| 44 |
General |
account n.
|
nüfus |
|
| 45 |
General |
account n.
|
hesap özeti |
|
| 46 |
General |
account n.
|
hesap sahibi |
|
| 47 |
General |
account n.
|
fayda |
|
| 48 |
General |
account n.
|
avantaj |
|
| 49 |
General |
account n.
|
mali işlem raporu |
|
| 50 |
General |
account v.
|
avlamak |
|
| 51 |
General |
account v.
|
saymak |
|
| 52 |
General |
account v.
|
hesap vermek |
|
| 53 |
General |
account v.
|
gözüyle bakmak |
|
| 54 |
General |
account v.
|
olarak görmek |
|
| 55 |
General |
account v.
|
yakalamak (av) |
|
| 56 |
General |
account v.
|
addetmek |
|
| 57 |
General |
account v.
|
sorumlu tutulmak |
|
| 58 |
General |
account v.
|
hesap etmek |
|
| Trade/Economic |
|
| 59 |
Trade/Economic |
account n.
|
beyan |
|
| 60 |
Trade/Economic |
account n.
|
mevduat |
|
| Advertising |
|
| 61 |
Advertising |
account n.
|
reklam şirketi müşterisi |
|
| Computer |
|
| 62 |
Computer |
account n.
|
bir ağa girebilmek için gerekli kullanıcı bilgisi |
|
| 63 |
Computer |
account n.
|
kullanıcı adı |
|
|
Catégorie |
Anglais |
Turc |
|
| General |
|
| 1 |
General |
account books n.
|
hesap defterleri |
|
This is my account book.
Bu benim hesap defterim.
More Sentences
|
| 2 |
General |
expense account n.
|
gider hesabı |
|
I paid the bill out of my expense account.
Faturayı gider hesabımdan ödedim.
More Sentences
|
| 3 |
General |
current account deficit n.
|
cari işlem açığı |
|
The current account deficit was between 2,5% and 3% of GNP in 1996-97.
1996-97'de cari işlemler açığı GSMH'nin %2,5'i ile %3'ü arasındaydı.
More Sentences
|
| 4 |
General |
current account deficit n.
|
cari hesap açığı |
|
As a result, the current account deficit jumped to nearly 6% of GDP.
Sonuçta, cari hesap açığı GSYH’nin neredeyse %6’sına sıçradı.
More Sentences
|
| 5 |
General |
savings account n.
|
tasarruf hesabı |
|
I am thinking of closing my savings account.
Tasarruf hesabımı kapatmayı düşünüyorum.
More Sentences
|
| 6 |
General |
fake account n.
|
sahte hesap |
|
The separatists have countless fake accounts on Facebook.
Ayrılıkçıların Facebook'ta sayısız sahte hesabı var.
More Sentences
|
| 7 |
General |
twitter account n.
|
twitter hesabı |
|
I don't have a Twitter account.
Benim bir Twitter hesabım yok.
More Sentences
|
| 8 |
General |
secret account n.
|
gizli hesap |
|
Why have they not been obtained straight away, and where are the banks’ copies for the secret accounts?
Neden bunlar hemen elde edilmedi ve gizli hesaplar için bankaların kopyaları nerede?
More Sentences
|
| 9 |
General |
fake account n.
|
sahte hesap |
|
Tom is cyberbullying me with fake accounts.
Tom sahte hesaplarla bana siber zorbalık yapıyor.
More Sentences
|
| 10 |
General |
open an account v.
|
hesap açmak |
|
I think you should open an account here.
Bence burada bir hesap açmalısınız.
More Sentences
|
| 11 |
General |
take account of v.
|
hesaba katmak |
|
These figures do not take account of either illegal immigration or the smuggling of human beings.
Bu rakamlar ne yasadışı göçü ne de insan kaçakçılığını hesaba katmaktadır.
More Sentences
|
| 12 |
General |
take into account v.
|
dikkate almak |
|
All these concerns need to be taken into account, and the rapporteur referred to a number of them.
Tüm bu endişelerin dikkate alınması gerekmektedir ve raportör bunlardan bazılarına atıfta bulunmuştur.
More Sentences
|
| 13 |
General |
take account v.
|
hesaba katmak |
|
But we also need to take account in our calculations of experience in formulating policies in other areas.
Ancak diğer alanlardaki politikalarımızı oluştururken edindiğimiz tecrübeleri de hesaba katmamız gerekiyor.
More Sentences
|
| 14 |
General |
account for v.
|
hesap vermek |
|
Or, more precisely, did account for that figure in the past.
Ya da daha doğrusu, geçmişte bu rakamın hesabını vermiştir.
More Sentences
|
| 15 |
General |
take into account v.
|
göz önüne almak |
|
We must take into account the fact that she is old.
Yaşlandığını göz önüne almamız gerekir.
More Sentences
|
| 16 |
General |
take account of v.
|
dikkate almak |
|
The components for a solution, which take account of the interests and concerns of all involved, are well documented.
İlgili herkesin çıkar ve endişelerini dikkate alan bir çözümün bileşenleri iyi bir şekilde belgelenmiştir.
More Sentences
|
| 17 |
General |
account for v.
|
nedenini açıklamak |
|
Unusually low temperatures account for the poor rice crop this year.
Alışılmadık derecede düşük sıcaklıklar bu yılki zayıf pirinç mahsulünün nedenini açıklıyor.
More Sentences
|
|
|
| 18 |
General |
account for v.
|
açıklamak |
|
How else can you account for it?
Başka nasıl açıklayabilirsin?
More Sentences
|
| 19 |
General |
account for v.
|
hesaba katmak |
|
The scientific method accounts for measurable uncertainties.
Bilimsel yöntem ölçülebilir belirsizlikleri hesaba katar.
More Sentences
|
| 20 |
General |
take account v.
|
dikkate almak |
|
That is something of which you should take account.
Bu, dikkate almanız gereken bir husustur.
More Sentences
|
| 21 |
General |
on no account adv.
|
kesinlikle |
|
On no account can we continue as we have been doing.
Şu ana kadar yaptığımız şekilde kesinlikle devam edemeyiz.
More Sentences
|
| 22 |
General |
taking account of prep.
|
dikkate alınarak |
|
Adopting the resolution, taking account of this global perspective, will mark a step in this direction.
Bu küresel perspektifi dikkate alan kararın kabul edilmesi, bu yönde atılmış bir adım olacaktır.
More Sentences
|
| Phrasals |
|
| 23 |
Phrasals |
account for v.
|
oluşturmak |
|
Recreational craft in the European Union account for 0.5% of all emissions.
Avrupa Birliği'ndeki gezi tekneleri tüm emisyonların %0.5'ini oluşturmaktadır.
More Sentences
|
| Phrases |
|
| 24 |
Phrases |
on account of prep.
|
için |
|
This is only natural, on account of the rule of law being prioritised with good reason.
Hukukun üstünlüğüne haklı olarak öncelik verildiği için bu gayet doğaldır.
More Sentences
|
| 25 |
Phrases |
on account of expr.
|
dolayısıyla |
|
A couple of flights were delayed on account of the earthquake.
Deprem dolayısıyla bazı uçuşlar ertelendi.
More Sentences
|
| 26 |
Phrases |
on account of expr.
|
dolayı |
|
On account of the storm, he didn't arrive.
O, fırtınadan dolayı gelmedi.
More Sentences
|
| 27 |
Phrases |
on account of expr.
|
nedeniyle |
|
The other great risk is that of social dumping on account of self-handling.
Diğer büyük risk ise, kendi kendine elleçleme nedeniyle sosyal çöplük oluşmasıdır.
More Sentences
|
| 28 |
Phrases |
on account of expr.
|
sebebiyle |
|
The football game might be called off on account of rain.
Futbol maçı yağmur sebebiyle iptal edilebilir.
More Sentences
|
| 29 |
Phrases |
on account of expr.
|
yüzünden |
|
On account of the storm, he didn't arrive.
Fırtına yüzünden gelemedi.
More Sentences
|
| Idioms |
|
| 30 |
Idioms |
take account of v.
|
dikkate almak |
|
Modern companies have to take account of other factors, for example people and the environment.
Modern şirketler, insanlar ve çevre gibi diğer faktörleri de dikkate almak zorundadır.
More Sentences
|
| 31 |
Idioms |
take account of v.
|
hesaba katmak |
|
Try to take account of everything before you make a decision.
Karar vermeden önce her şeyi hesaba katmaya çalış.
More Sentences
|
| General |
|
| 32 |
General |
monthly account n.
|
aylık hesap |
|
| 33 |
General |
dealing own account n.
|
kendi hesabına işlem yapma |
|
| 34 |
General |
currency account n.
|
döviz hesabı |
|
| 35 |
General |
fund account n.
|
fon hesabı |
|
| 36 |
General |
books of account n.
|
ticari defterler |
|
| 37 |
General |
glowing account n.
|
övgü |
|
| 38 |
General |
checking account n.
|
cari hesap |
|
| 39 |
General |
theoretical account n.
|
teorik hesap |
|
| 40 |
General |
check account n.
|
çek hesabı |
|
| 41 |
General |
current account n.
|
vadesiz mevduat |
|
| 42 |
General |
equalisation account n.
|
döviz istikrar hesabı |
|
| 43 |
General |
uncollectible account n.
|
batık kredi |
|
| 44 |
General |
credit account n.
|
açık hesap |
|
| 45 |
General |
log account n.
|
günlük kütüğü |
|
| 46 |
General |
statement of account n.
|
dekont |
|
| 47 |
General |
cash account n.
|
nakit hesabı |
|
| 48 |
General |
deposit account n.
|
vadeli hesap |
|
| 49 |
General |
provisional account n.
|
geçici hesap |
|
| 50 |
General |
warehouse account n.
|
depo hesabı |
|
| 51 |
General |
running account n.
|
anında verilen haber |
|
| 52 |
General |
checking account n.
|
vadesiz mevduat |
|
| 53 |
General |
account management n.
|
hesap yönetimi |
|
| 54 |
General |
profit and loss account n.
|
kar zarar hesabı |
|
| 55 |
General |
time deposit account n.
|
teminat hesabı |
|
| 56 |
General |
account book n.
|
cüzdan |
|
| 57 |
General |
client's account n.
|
müşteri hesabı |
|
| 58 |
General |
deposit account n.
|
vadeli mevduat |
|
| 59 |
General |
deposit account n.
|
mevduat hesabı |
|
| 60 |
General |
account book n.
|
defter |
|
| 61 |
General |
liability account n.
|
pasifler hesabı |
|
| 62 |
General |
expense account n.
|
masraf hesabı |
|
| 63 |
General |
credit account n.
|
kredi hesabı |
|
| 64 |
General |
active account n.
|
aktif hesap |
|
| 65 |
General |
abstract account n.
|
hesap özeti |
|
| 66 |
General |
account executive n.
|
müşteri temsilcisi |
|
| 67 |
General |
passbook savings account n.
|
tasaruf hesabı cüzdanı |
|
| 68 |
General |
checking account n.
|
vadesiz hesap |
|
| 69 |
General |
on account of illness n.
|
hastalık yüzünden |
|
| 70 |
General |
guardian account n.
|
vasi hesabı |
|
| 71 |
General |
vostro account n.
|
vostro hesabı |
|
| 72 |
General |
sale on account n.
|
veresiye satış |
|
| 73 |
General |
charge account n.
|
veresiye hesabı |
|
| 74 |
General |
court of account n.
|
sayıştay |
|
| 75 |
General |
account no n.
|
hesap no |
|
| 76 |
General |
international bank account number (iban) n.
|
uluslararası banka hesap numarası |
|
| 77 |
General |
bank account number n.
|
banka hesap numarası |
|
| 78 |
General |
account holder name n.
|
hesap sahibinin adı |
|
| 79 |
General |
points to take into account n.
|
dikkat edilmesi gereken hususlar |
|
| 80 |
General |
escrow account n.
|
bloke hesap |
|
| 81 |
General |
escrow account n.
|
emanet hesabı |
|
| 82 |
General |
final account n.
|
kesin hesap |
|
| 83 |
General |
final account n.
|
son hesap |
|
| 84 |
General |
dollar account n.
|
dolar hesabı |
|
| 85 |
General |
bank account n.
|
banka hesabı |
|
| 86 |
General |
sub-account n.
|
alt hesap |
|
| 87 |
General |
things to take into account n.
|
dikkat edilmesi gereken şeyler |
|
| 88 |
General |
compensation account n.
|
kompanzasyon hesabı |
|
| 89 |
General |
charge account n.
|
kredi kartı hesabı |
|
| 90 |
General |
name of the account holder n.
|
hesap sahibinin ismi |
|
| 91 |
General |
clear account n.
|
bakiyesiz hesap |
|
| 92 |
General |
account statements n.
|
hesap bildirim cetveli |
|
| 93 |
General |
account opening n.
|
hesap açılışı |
|
| 94 |
General |
phony account n.
|
sahte hesap |
|
| 95 |
General |
invalid account number n.
|
geçersiz hesap numarası |
|
| 96 |
General |
virtual account n.
|
sanal hesap |
|
| 97 |
General |
sum account n.
|
toplam hesabı |
|
| 98 |
General |
demo account n.
|
deneme hesabı |
|
| 99 |
General |
hidden account n.
|
gizli hesap |
|
| 100 |
General |
current account balance n.
|
cari hesap bakiyesi |
|
| 101 |
General |
guest account n.
|
misafir hesabı |
|
| 102 |
General |
guest account n.
|
konuk hesabı |
|
| 103 |
General |
account closure n.
|
hesap kapama |
|
| 104 |
General |
account inquiries n.
|
hesap sorgulamaları |
|
| 105 |
General |
account closure request n.
|
hesap kapama isteği |
|
| 106 |
General |
account closure form n.
|
hesap kapama formu |
|
| 107 |
General |
account closure request n.
|
hesap kapama talebi |
|
| 108 |
General |
computer account n.
|
bilgisayar hesabı |
|
| 109 |
General |
swiss bank account n.
|
İsviçre'de banka hesabı |
|
| 110 |
General |
swiss bank account n.
|
İsviçre banka hesabı |
|
| 111 |
General |
written account n.
|
durumlar veya olaylar hakkında bilgiler içeren yazılı belge |
|
| 112 |
General |
book account n.
|
borç hesabı |
|
| 113 |
General |
keep account of v.
|
aklında tutmak |
|
| 114 |
General |
credit an amount to someone's account v.
|
bir miktar parayı birinin hesabına geçirmek |
|
| 115 |
General |
put account v.
|
kullanmak |
|
| 116 |
General |
take into account v.
|
nazara almak |
|
| 117 |
General |
leave out of account v.
|
saymamak |
|
| 118 |
General |
account for v.
|
tekabül etmek |
|
| 119 |
General |
turn to account v.
|
değerlendirmek |
|
| 120 |
General |
settle somebody's account v.
|
hesabını görmek |
|
| 121 |
General |
keep an account of v.
|
kaydını tutmak |
|
| 122 |
General |
deposit money in a bank account v.
|
banka hesabına para yatırmak |
|
| 123 |
General |
ask for the account v.
|
hesabı istemek |
|
| 124 |
General |
take into account v.
|
hesaba almak |
|
| 125 |
General |
account for v.
|
anlatmak |
|
| 126 |
General |
pay one's account v.
|
hesabını temizlemek |
|
| 127 |
General |
call somebody to account v.
|
hesap sormak |
|
| 128 |
General |
turn to account v.
|
yararlanmak |
|
| 129 |
General |
keep an account of v.
|
not etmek |
|
| 130 |
General |
give an account of v.
|
hesap vermek |
|
| 131 |
General |
give a good account of oneself v.
|
kendini göstermek |
|
| 132 |
General |
pay account v.
|
hesap ödemek |
|
| 133 |
General |
book something to someone's account v.
|
bir şeyi birinin hesabına yazmak |
|
| 134 |
General |
be taken into account v.
|
sayılmak |
|
| 135 |
General |
put account v.
|
yararlanmak |
|
| 136 |
General |
account for v.
|
izah etmek |
|
| 137 |
General |
settle an account v.
|
hesabını görmek |
|
| 138 |
General |
account for v.
|
açıklamasını yapmak |
|
| 139 |
General |
render an account of v.
|
hesap vermek |
|
| 140 |
General |
settle account v.
|
hesabını görmek |
|
| 141 |
General |
account for v.
|
izahat vermek |
|
| 142 |
General |
account for something v.
|
açıklamak |
|
| 143 |
General |
enter to an account v.
|
hesaba geçirmek |
|
| 144 |
General |
settle an account v.
|
hesabı ödemek |
|
| 145 |
General |
take into account v.
|
göz önünde tutmak |
|
| 146 |
General |
settle an account v.
|
bir hesabı kapatmak |
|
| 147 |
General |
not to take into account v.
|
saymamak |
|
| 148 |
General |
take into account v.
|
hesaplamak |
|
| 149 |
General |
open a bank account v.
|
banka hesabı açmak |
|
| 150 |
General |
take into account v.
|
düşünmek |
|
| 151 |
General |
turn to account v.
|
kullanmak |
|
| 152 |
General |
keep an account of v.
|
kaydetmek |
|
| 153 |
General |
enter in an account v.
|
mahsup etmek |
|
| 154 |
General |
give an account of oneself v.
|
kendisi hakkında hesap vermek |
|
| 155 |
General |
turn something to good account v.
|
bir şeyi değerlendirmek |
|
| 156 |
General |
open an account v.
|
hesap açtırmak |
|
| 157 |
General |
debit an account v.
|
bir hesabı borcuna kaydetmek |
|
| 158 |
General |
take no account of v.
|
saymamak |
|
| 159 |
General |
call someone to account v.
|
birinden hesap sormak |
|
| 160 |
General |
call somebody to account for v.
|
hesap sormak |
|
| 161 |
General |
account for v.
|
sebebi olmak |
|
| 162 |
General |
charge goods to one's account v.
|
veresiye alınan malları hesaba kaydetmek |
|
| 163 |
General |
make a payment to someone’s bank account v.
|
birinin hesabına ödeme çıkarmak |
|
| 164 |
General |
deduct from one's account v.
|
hesaptan düşmek |
|
| 165 |
General |
deduct from one's account v.
|
hesabından düşmek |
|
| 166 |
General |
put into the bank account v.
|
hesaba yatırmak |
|
| 167 |
General |
open a bank account v.
|
bankada hesap açmak |
|
| 168 |
General |
take into account v.
|
gözönüne almak |
|
| 169 |
General |
put money into account v.
|
hesaba yatırmak |
|
| 170 |
General |
account for v.
|
açıklama getirmek |
|
| 171 |
General |
add units to one's account v.
|
telefonuna kontör yüklemek |
|
| 172 |
General |
withdraw money from an account v.
|
hesaptan para çekmek |
|
| 173 |
General |
charge it to one's account v.
|
hesaba yazmak |
|
| 174 |
General |
account for v.
|
-i açıklamak |
|
| 175 |
General |
pay an account v.
|
bir hesabı ödemek |
|
| 176 |
General |
withdraw money from the credit card account v.
|
kredi kartından para çekmek |
|
| 177 |
General |
pay one to account v.
|
hesap sormak |
|
| 178 |
General |
keep account v.
|
hesap tutmak |
|
| 179 |
General |
hold for one's own account v.
|
kendi hesabına alıkoymak |
|
| 180 |
General |
settle an account v.
|
hesap görmek |
|
| 181 |
General |
settle an account v.
|
bir hesabı ödemek |
|
| 182 |
General |
account before the public v.
|
halkın önünde hesap vermek |
|
| 183 |
General |
place on account v.
|
hesaba dahil etmek |
|
| 184 |
General |
pay an account v.
|
hesaben ödemek |
|
| 185 |
General |
buy for account v.
|
vadeli satın almak |
|
| 186 |
General |
buy on account v.
|
hesaba mahsuben satın almak |
|
| 187 |
General |
put into account v.
|
hesaba yatırmak |
|
| 188 |
General |
deposit into account v.
|
hesaba yatırmak |
|
| 189 |
General |
buy for account v.
|
vadeli almak |
|
| 190 |
General |
be taken into account v.
|
nazarı itibara alınmak |
|
| 191 |
General |
take into account v.
|
nazarı itibara almak |
|
| 192 |
General |
audit an account v.
|
hesabı tetkik etmek |
|
| 193 |
General |
audit an account v.
|
hesabı denetlemek |
|
| 194 |
General |
audit an account v.
|
hesabı incelemek |
|
| 195 |
General |
maintain an account v.
|
bir hesabı sürdürmek |
|
| 196 |
General |
maintain an account v.
|
bir hesabı yürütmek |
|
| 197 |
General |
transfer money into wrong account v.
|
yanlış hesaba para göndermek |
|
| 198 |
General |
be held to account v.
|
sorumlu tutulmak |
|
| 199 |
General |
hold to account v.
|
sorumlu tutmak |
|
| 200 |
General |
be taken into account v.
|
hesaba katılmak |
|
| 201 |
General |
abuse the account v.
|
hesabı suistimal etmek |
|
| 202 |
General |
put into a bank account v.
|
banka hesabına yatırmak |
|
| 203 |
General |
deposit into the bank account v.
|
banka hesabına yatırmak |
|
| 204 |
General |
create a new account v.
|
yeni bir hesap açmak |
|
| 205 |
General |
create a new account v.
|
yeni hesap açmak |
|
| 206 |
General |
open a new account v.
|
yeni hesap açmak |
|
| 207 |
General |
enable/activate the account v.
|
hesabı etkinleştirmek |
|
| 208 |
General |
take account of the fact that... v.
|
...olgusunu/unsurunu/gerçeğini dikkate almak |
|
| 209 |
General |
take no account of v.
|
önemsememek |
|
| 210 |
General |
take no account of v.
|
kale almamak |
|
| 211 |
General |
take no account of v.
|
dikkate almamak |
|
| 212 |
General |
account oneself happy v.
|
kendini mutlu saymak |
|
| 213 |
General |
account for something v.
|
sorumlu olmak |
|
| 214 |
General |
account for something v.
|
hesabı sorulmak |
|
| 215 |
General |
account oneself v.
|
kendini ... saymak |
|
| 216 |
General |
account for something v.
|
açıklamasını yapmak |
|
| 217 |
General |
account for v.
|
sorumlu olmak |
|
| 218 |
General |
be deposited into the account v.
|
hesaba yatmak |
|
| 219 |
General |
create an account v.
|
hesap yaratmak |
|
| 220 |
General |
create an account v.
|
kayıt açmak |
|
| 221 |
General |
transfer into account v.
|
hesaba aktarmak |
|
| 222 |
General |
create a facebook account v.
|
facebook hesabı oluşturmak |
|
| 223 |
General |
create a facebook account v.
|
facebook hesabı açmak |
|
| 224 |
General |
delete the account v.
|
hesabı silmek |
|
| 225 |
General |
account of v.
|
değer vermek |
|
| 226 |
General |
make account v.
|
düşüncesi olmak |
|
| 227 |
General |
make account of v.
|
bakmak |
|
| 228 |
General |
turn to account v.
|
karlı hale getirmek |
|
| 229 |
General |
turn to account v.
|
avantajlı hale getirmek |
|
| 230 |
General |
make account v.
|
beklentiye girmek |
|
| 231 |
General |
account of v.
|
değer biçmek |
|
| 232 |
General |
make account of v.
|
değer vermek |
|
| 233 |
General |
account of v.
|
önem vermek |
|
| 234 |
General |
make account of v.
|
saygı duymak |
|
| 235 |
General |
make account of v.
|
addetmek |
|
| 236 |
General |
make account of v.
|
göz önüne almak |
|
| 237 |
General |
open a current account v.
|
cari hesap açmak |
|
| 238 |
General |
of no account adj.
|
önemsiz |
|
| 239 |
General |
entered in an account adj.
|
mahsup |
|
| 240 |
General |
of no account adj.
|
değersiz |
|
| 241 |
General |
no-account adj.
|
değersiz |
|
| 242 |
General |
no-account adj.
|
önemsiz |
|
| 243 |
General |
no-account adj.
|
geçersiz |
|
| 244 |
General |
deposited into the account adj.
|
hesaba yatan |
|
| 245 |
General |
deposited to the account adj.
|
hesaba yatan |
|
| 246 |
General |
on no account adv.
|
asla |
|
| 247 |
General |
not on any account adv.
|
ne olursa olsun |
|
| 248 |
General |
on no account adv.
|
ne olursa olsun |
|
| 249 |
General |
on no account adv.
|
katiyen |
|
| 250 |
General |
not on any account adv.
|
kesinlikle |
|
| 251 |
General |
on account adv.
|
veresiye |
|
| 252 |
General |
on account adv.
|
krediyle |
|
| 253 |
General |
on one's account adv.
|
hesabına |
|
| 254 |
General |
on one's own account adv.
|
kendi yararına |
|
| 255 |
General |
on one's own account adv.
|
kendi çıkarına |
|
| 256 |
General |
on one's own account adv.
|
kendi adına |
|
| 257 |
General |
on one's own account adv.
|
riski kendi kabul ederek |
|
| 258 |
General |
on one's own account adv.
|
riski kendine ait olmak üzere |
|
| 259 |
General |
on one's own account adv.
|
kendi aklıyla |
|
| 260 |
General |
on one's own account adv.
|
kendi gücüyle |
|
| 261 |
General |
on one's own account adv.
|
kendi başına |
|
| 262 |
General |
on one's own account adv.
|
kendiliğinden |
|
| 263 |
General |
taking account of prep.
|
hesaba katarak |
|
| 264 |
General |
to the account of prep.
|
mahsuben |
|
| 265 |
General |
taking full account of prep.
|
tam anlamıyla bilincinde olarak |
|
| 266 |
General |
to the account of prep.
|
hesabına |
|
| 267 |
General |
for the account of prep.
|
hesabına |
|
| 268 |
General |
in account with prep.
|
hesap tutulmasını gerektirecek şekilde |
|
| 269 |
General |
taking account of the fact that... conj.
|
...olgusunu/unsurunu/gerçeğini dikkate alarak |
|
| Phrasals |
|
| 270 |
Phrasals |
account for v.
|
hesabını tutmak |
|
| 271 |
Phrasals |
account for v.
|
bilmek/bulmak |
|
| 272 |
Phrasals |
account for v.
|
açıklamak/izah etmek |
|
| 273 |
Phrasals |
account for v.
|
haklı çıkarmak |
|
| 274 |
Phrasals |
account for v.
|
doğrulamak |
|
| 275 |
Phrasals |
account for v.
|
haklılığını ortaya koymak |
|
| 276 |
Phrasals |
account for v.
|
tekabül etmek |
|
| 277 |
Phrasals |
account for v.
|
nedeni/sorumlusu/açıklaması olmak |
|
| 278 |
Phrasals |
account for something v.
|
izah etmek |
|
| 279 |
Phrasals |
account for v.
|
nedeni olmak |
|
| 280 |
Phrasals |
account for v.
|
mağlup etmek ya da yenmek |
|
| 281 |
Phrasals |
account for v.
|
yok etmek ya da öldürmek |
|
| 282 |
Phrasals |
account for v.
|
yerini veya durumunu belirlemek |
|
| 283 |
Phrasals |
account for someone or something v.
|
birinin/bir şeyin yerini belirlemek |
|
| 284 |
Phrasals |
account for someone or something v.
|
birinin/bir şeyin durumunu öğrenmek |
|
| 285 |
Phrasals |
account for v.
|
yerini/durumunu belirlemek |
|
| 286 |
Phrasals |
account for v.
|
bulmak |
|
| 287 |
Phrasals |
account of (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) değer vermek |
|
| 288 |
Phrasals |
account of (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) değer biçmek |
|
| 289 |
Phrasals |
account of (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) önem vermek |
|
| 290 |
Phrasals |
account to (one) v.
|
(birine) rapor etmek |
|
| 291 |
Phrasals |
account to (one) v.
|
(birine) anlatmak |
|
| 292 |
Phrasals |
account to (one) v.
|
(birine) izah etmek |
|
| 293 |
Phrasals |
account to (one) v.
|
(birine) hesap vermek |
|
| Phrases |
|
| 294 |
Phrases |
of little/no account adj.
|
önemsiz |
|
| 295 |
Phrases |
of little/no account adj.
|
kayda değer olmayan |
|
| 296 |
Phrases |
on account expr.
|
borca |
|
| 297 |
Phrases |
on account expr.
|
borca sayılarak |
|
| 298 |
Phrases |
on account expr.
|
veresiye olarak |
|
| 299 |
Phrases |
(by) taking this situation into account/consideration expr.
|
bu durumu düşünerek |
|
| 300 |
Phrases |
when all these reasons are taken into consideration/account expr.
|
bütün bu nedenler düşünüldüğünde |
|
| 301 |
Phrases |
taking into account this fact expr.
|
bu gerçeği dikkate alarak |
|
| 302 |
Phrases |
without taking into account expr.
|
bakılmaksızın |
|
| 303 |
Phrases |
(by) taking this situation into account/consideration expr.
|
bu durumu göz önüne alarak |
|
| 304 |
Phrases |
on account expr.
|
borca mahsuben |
|
| 305 |
Phrases |
on account of expr.
|
dolayısı ile |
|
| 306 |
Phrases |
when taken into account expr.
|
dikkate alındığında |
|
| 307 |
Phrases |
when taken into account expr.
|
düşünüldüğünde |
|
| 308 |
Phrases |
when it is taken into account expr.
|
dikkate alındığında |
|
| 309 |
Phrases |
taking into account the time he has already spent in jail expr.
|
cezaevinde kaldığı süre dikkate alınarak |
|
| 310 |
Phrases |
when it is taken into account expr.
|
düşünüldüğünde |
|
| 311 |
Phrases |
taking into account the time he has already spent in prison expr.
|
cezaevinde kaldığı süre dikkate alınarak |
|
| 312 |
Phrases |
without taking into account expr.
|
dikkate almaksızın |
|
| 313 |
Phrases |
on no account expr.
|
hiç bir koşulda |
|
| 314 |
Phrases |
taking everything into account expr.
|
her şey gözönüne alınırsa |
|
| 315 |
Phrases |
taking everything into account expr.
|
her şey gözönüne alındığında |
|
| 316 |
Phrases |
taking into account expr.
|
göz önünde bulundurulduğunda |
|
| 317 |
Phrases |
by taking into account expr.
|
göz önünde tutularak |
|
| 318 |
Phrases |
taking into account expr.
|
eğer |
|
| 319 |
Phrases |
on account of the fact that expr.
|
gerekçesiyle |
|
| 320 |
Phrases |
by taking into account expr.
|
göz önünde bulundurduğumuzda |
|
| 321 |
Phrases |
taking into account expr.
|
göz önüne alınacak olursa |
|
| 322 |
Phrases |
taking (something) into account expr.
|
gözönüne alındığında |
|
| 323 |
Phrases |
taking into account expr.
|
göz önünde tutulursa |
|
| 324 |
Phrases |
upon no account expr.
|
hiç bir koşulda |
|
| 325 |
Phrases |
by taking into account expr.
|
göz önünde bulundurursak |
|
| 326 |
Phrases |
on account of the fact that expr.
|
nedeniyle |
|
| 327 |
Phrases |
on no account expr.
|
kesinlikle olmaz |
|
| 328 |
Phrases |
upon no account expr.
|
kesinlikle olmaz |
|
| 329 |
Phrases |
on account of expr.
|
namına |
|
| 330 |
Phrases |
on account of you expr.
|
sayenizde |
|
| 331 |
Phrases |
on account of expr.
|
sayesinde |
|
| 332 |
Phrases |
If we take into account all of these expr.
|
tüm bunları dikkate alacak olursak |
|
| 333 |
Phrases |
If we take into account all of these factors expr.
|
tüm bu unsurları dikkate alacak olursak |
|
| 334 |
Phrases |
taking into account all of these expr.
|
tüm bunlar göz önüne alındığında |
|
| 335 |
Phrases |
taking into account all of these expr.
|
tüm bunlar dikkate alındığında |
|
| 336 |
Phrases |
taking into account all of these expr.
|
tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda |
|
| 337 |
Phrases |
taking into account all of these expr.
|
tüm bunlar hesaba katıldığında |
|
| 338 |
Phrases |
on account of expr.
|
-den ötürü |
|
| 339 |
Phrases |
on account of the fact that expr.
|
-den dolayı |
|
| 340 |
Phrases |
on account of expr.
|
-den dolayı |
|
| 341 |
Phrases |
on account of the fact that expr.
|
-diğinden |
|
| 342 |
Phrases |
on account of something expr.
|
-den yüzünden |
|
| 343 |
Phrases |
on account of something expr.
|
-den dolayı |
|
| 344 |
Phrases |
not for any account expr.
|
hiçbir sebeple |
|
| 345 |
Phrases |
not for any account expr.
|
ne olursa olsun |
|
| 346 |
Phrases |
not for any account expr.
|
hiçbir suretle |
|
| 347 |
Phrases |
on account of (someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) için |
|
| 348 |
Phrases |
on account of (someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) yüzünden |
|
| 349 |
Phrases |
on account of (someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) nedeniyle |
|
| 350 |
Phrases |
on account of (someone or something) expr.
|
(birinden/bir şeyden) dolayı |
|
| 351 |
Phrases |
on account of (someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) sebebiyle |
|
| Colloquial |
|
| 352 |
Colloquial |
burner account n.
|
(sosyal medyada) sahte hesap |
|
| 353 |
Colloquial |
an account to settle n.
|
görülmesi gereken hesap |
|
| 354 |
Colloquial |
an account to settle n.
|
kapatılması gereken hesap |
|
| 355 |
Colloquial |
burner account n.
|
anonim paylaşımlar yapıp paylaşımlarının takip edilmesini önleyen sosyal medya hesabı |
|
| 356 |
Colloquial |
flop account n.
|
belli bir konunun tartışılmasına aracı olan ve genelde kolektif olarak yönetilen instagram hesabı |
|
| 357 |
Colloquial |
make no account of v.
|
adam yerine koymamak |
|
| 358 |
Colloquial |
make no account of v.
|
adamdan saymamak |
|
| 359 |
Colloquial |
make no account of v.
|
aldırmamak |
|
| 360 |
Colloquial |
make no account of v.
|
değer vermemek |
|
| 361 |
Colloquial |
make no account of v.
|
önemsememek |
|
| 362 |
Colloquial |
make no account of v.
|
sallamamak |
|
| 363 |
Colloquial |
make no account of v.
|
takmamak |
|
| 364 |
Colloquial |
on account of [us] adv.
|
çünkü |
|
| 365 |
Colloquial |
on account of [us] adv.
|
zira |
|
| 366 |
Colloquial |
on no account expr.
|
asla |
|
| 367 |
Colloquial |
not on any account expr.
|
asla |
|
| 368 |
Colloquial |
on that account expr.
|
bu sebepten |
|
| 369 |
Colloquial |
on that account expr.
|
bu yüzden |
|
| 370 |
Colloquial |
on that account expr.
|
bu nedenle |
|
| 371 |
Colloquial |
not on any account expr.
|
hiçbir şekilde |
|
| 372 |
Colloquial |
on any account expr.
|
hiçbir surette |
|
| 373 |
Colloquial |
not on any account expr.
|
hiçbir sürette |
|
| 374 |
Colloquial |
not on any account expr.
|
hiçbir türlü |
|
| 375 |
Colloquial |
on any account expr.
|
her durumda |
|
| 376 |
Colloquial |
on no account expr.
|
hiçbir şekilde |
|
| 377 |
Colloquial |
on any account expr.
|
hiçbir şekilde |
|
| 378 |
Colloquial |
not on any account expr.
|
ne olursa olsun |
|
| 379 |
Colloquial |
on no account expr.
|
ne olursa olsun |
|
| 380 |
Colloquial |
on any account expr.
|
ne olursa olsun |
|
| Idioms |
|
| 381 |
Idioms |
the expense account n.
|
masraf hesabı |
|
| 382 |
Idioms |
padded account n.
|
şişirilmiş hesap |
|
| 383 |
Idioms |
padded account n.
|
oynanmış hesap |
|
| 384 |
Idioms |
padded account n.
|
olduğundan daha iyi, düzgün ve sorunsuz gösterilen hesap |
|
| 385 |
Idioms |
a blow-by-blow account n.
|
ayrıntılı tarif/tanım/hesap |
|
| 386 |
Idioms |
a blow-by-blow account n.
|
tüm ayrıntılarıyla anlatım |
|
| 387 |
Idioms |
a blow-by-blow account n.
|
harfi harfine anlatım |
|
| 388 |
Idioms |
a blow-by-blow account n.
|
en ince ayrıntısına kadar anlatım/betimleme/açıklama |
|
| 389 |
Idioms |
a blow-by-blow account n.
|
oluş sırasına göre tüm detaylarıyla yapılan anlatım |
|
| 390 |
Idioms |
a blow-by-blow account n.
|
bir olayın her anının en ince ayrıntısına kadar anlatımı |
|
| 391 |
Idioms |
a blow-by-blow account n.
|
bir olayla ilgili ayrıntılı olarak verilen hesap |
|
| 392 |
Idioms |
give an account of v.
|
açıklamak durumunda kalmak |
|
| 393 |
Idioms |
take one's age into account v.
|
birisinin yaşını dikkate almak |
|
| 394 |
Idioms |
keep an account of v.
|
çetelesini tutmak |
|
| 395 |
Idioms |
turn something to good account v.
|
değerlendirmek |
|
| 396 |
Idioms |
use something to good account v.
|
değerlendirmek |
|
| 397 |
Idioms |
be brought to account v.
|
hesap vermek |
|
| 398 |
Idioms |
give an account of v.
|
hesabını vermek |
|
| 399 |
Idioms |
keep an account of v.
|
hesabını tutmak |
|
| 400 |
Idioms |
be called to account v.
|
hesap vermek |
|
| 401 |
Idioms |
take account of v.
|
gözden uzak tutmamak |
|
| 402 |
Idioms |
call someone to account v.
|
hesap sormak |
|
| 403 |
Idioms |
bring someone to account v.
|
hesap sormak |
|
| 404 |
Idioms |
land an account v.
|
iş koparmak |
|
| 405 |
Idioms |
give a good account of oneself v.
|
iyi bir sınav vermek |
|
| 406 |
Idioms |
take account of v.
|
ihtimale katmak |
|
| 407 |
Idioms |
give a good account of oneself v.
|
kendi payına düşeni layığıyla yapmak |
|
| 408 |
Idioms |
keep an account of v.
|
kaydını yapmak |
|
| 409 |
Idioms |
go to one's long account v.
|
öldükten sonra günahlarının hesabını vermek |
|
| 410 |
Idioms |
turn something to good account v.
|
kendi yararına kullanmak |
|
| 411 |
Idioms |
use something to good account v.
|
kendi yararına kullanmak |
|
| 412 |
Idioms |
take account of v.
|
olasılığını da düşünmek |
|
| 413 |
Idioms |
bring to account v.
|
suçlayarak hesap sormak |
|
| 414 |
Idioms |
call to account v.
|
suçlayarak hesap sormak |
|
| 415 |
Idioms |
use something to good account v.
|
yararına kullanmak |
|
| 416 |
Idioms |
use something to good account v.
|
yararlı biçimde kullanmak |
|
| 417 |
Idioms |
turn something to good account v.
|
yararına kullanmak |
|
| 418 |
Idioms |
turn something to good account v.
|
yararlı biçimde kullanmak |
|
| 419 |
Idioms |
give a bad account of (oneself) v.
|
batırmak |
|
| 420 |
Idioms |
give a bad account of (oneself) v.
|
becerememek |
|
| 421 |
Idioms |
give a bad account of (oneself) v.
|
kötü geçmek |
|
| 422 |
Idioms |
give a bad account of yourself v.
|
batırmak |
|
| 423 |
Idioms |
give a bad account of yourself v.
|
becerememek |
|
| 424 |
Idioms |
give a bad account of yourself v.
|
kötü geçmek |
|
| 425 |
Idioms |
give a bad account of yourself v.
|
kötü sonuç almak |
|
| 426 |
Idioms |
leave (something) out of account v.
|
(bir şeyi) göz ardı etmek |
|
| 427 |
Idioms |
leave (something) out of account v.
|
(bir şeyi) dikkate almamak |
|
| 428 |
Idioms |
leave (something) out of account v.
|
(bir şeyi) hesaba katmamak |
|
| 429 |
Idioms |
pad one's expense account v.
|
kişisel harcamaları için ayrılan şirket hesabından gereksiz ya da düzmece harcamalar yapmak |
|
| 430 |
Idioms |
pad the expense account v.
|
kişisel harcamaları için ayrılan şirket hesabından gereksiz ya da düzmece harcamalar yapmak |
|
| 431 |
Idioms |
put (something) to good account v.
|
(bir şeyi) iyi değerlendirmek |
|
| 432 |
Idioms |
put (something) to good account v.
|
(bir şeyi) verimli bir şekilde kullanmak |
|
| 433 |
Idioms |
put (something) to good account v.
|
(bir şeyi) işine yarayacak şekilde kullanmak |
|
| 434 |
Idioms |
put (something) to good account v.
|
yararlı biçimde kullanmak |
|
| 435 |
Idioms |
put/turn something to good account v.
|
yararlanmak |
|
| 436 |
Idioms |
put/turn something to good account v.
|
değerlendirmek |
|
| 437 |
Idioms |
put/turn something to good account v.
|
iyi kullanmak |
|
| 438 |
Idioms |
be of no account v.
|
değersiz olmak |
|
| 439 |
Idioms |
be of no account v.
|
önemsiz olmak |
|
| 440 |
Idioms |
be of no account v.
|
kayda değer olmamak |
|
| 441 |
Idioms |
bring (one) to account v.
|
(birine/birinden) hesap sormak |
|
| 442 |
Idioms |
bring (one) to account v.
|
(birinin) üstüne gitmek |
|
| 443 |
Idioms |
bring (one) to account v.
|
(birini) sorgulamak/sorguya çekmek |
|
| 444 |
Idioms |
call somebody to account (for/over something) v.
|
birine/birinden (bir şey için/hakkında) hesap sormak |
|
| 445 |
Idioms |
call to account v.
|
suçlamak |
|
| 446 |
Idioms |
call to account v.
|
sorumlu tutmak |
|
| 447 |
Idioms |
bring to account v.
|
özellikle ihmal veya suiistimal nedeniyle azarlamak |
|
| 448 |
Idioms |
give (one) an account of (someone or something) v.
|
(birine biri/bir şey) konusunda hesap vermek |
|
| 449 |
Idioms |
give (one) an account of (someone or something) v.
|
(birine biri/bir şey) konusunda açıklama yapmak |
|
| 450 |
Idioms |
give (one) an account of (someone or something) v.
|
(birine biri/bir şey) konusunda bilgi vermek |
|
| 451 |
Idioms |
give a good account of v.
|
kendini göstermek |
|
| 452 |
Idioms |
give a good account of v.
|
iyi bir sınav vermek |
|
| 453 |
Idioms |
give a good account of v.
|
payına düşeni layığıyla yapmak |
|
| 454 |
Idioms |
give a good account of v.
|
iyi iş çıkarmak |
|
| 455 |
Idioms |
give a good account of v.
|
iyi bir performans sergilemek/göstermek |
|
| 456 |
Idioms |
give a good account of yourself v.
|
kendini göstermek |
|
| 457 |
Idioms |
give a good account of yourself v.
|
iyi bir sınav vermek |
|
| 458 |
Idioms |
give a good account of yourself v.
|
payına düşeni layığıyla yapmak |
|
| 459 |
Idioms |
give a good account of yourself v.
|
iyi iş çıkarmak |
|
| 460 |
Idioms |
give a good account of yourself v.
|
iyi bir performans sergilemek/göstermek |
|
| 461 |
Idioms |
give a bad account of yourself v.
|
kendini gösterememek |
|
| 462 |
Idioms |
give a bad account of yourself v.
|
kötü bir sınav vermek |
|
| 463 |
Idioms |
give a bad account of yourself v.
|
payına düşeni layığıyla yapamamak |
|
| 464 |
Idioms |
give a bad account of yourself v.
|
kötü iş çıkarmak |
|
| 465 |
Idioms |
give a bad account of yourself v.
|
kötü bir performans sergilemek/göstermek |
|
| 466 |
Idioms |
give an account v.
|
hesap vermek |
|
| 467 |
Idioms |
give an account v.
|
açıklama yapmak |
|
| 468 |
Idioms |
give an account v.
|
bilgi vermek |
|
| 469 |
Idioms |
give an account (of someone or something) (to someone) v.
|
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında hesap vermek |
|
| 470 |
Idioms |
give an account (of someone or something) (to someone) v.
|
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında açıklama yapmak |
|
| 471 |
Idioms |
give an account (of someone or something) (to someone) v.
|
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında bilgi vermek |
|
| 472 |
Idioms |
give someone an account of someone or something v.
|
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında hesap vermek |
|
| 473 |
Idioms |
give someone an account of someone or something v.
|
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında açıklama yapmak |
|
| 474 |
Idioms |
give someone an account of someone or something v.
|
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında bilgi vermek |
|
| 475 |
Idioms |
give an account of (someone or something) v.
|
(biri/bir şey) konusunda/hakkında hesap vermek |
|
| 476 |
Idioms |
give an account of (someone or something) v.
|
(biri/bir şey) konusunda/hakkında açıklama yapmak |
|
| 477 |
Idioms |
give an account of (someone or something) v.
|
(biri/bir şey) konusunda/hakkında bilgi vermek |
|
| 478 |
Idioms |
give an account to (someone) v.
|
(birine) hesap vermek |
|
| 479 |
Idioms |
give an account to (someone) v.
|
(birine) açıklama yapmak |
|
| 480 |
Idioms |
give an account to (someone) v.
|
(birine) bilgi vermek |
|
| 481 |
Idioms |
go on the account [dated] v.
|
korsana dönüşmek |
|
| 482 |
Idioms |
square (one's) account v.
|
hesabını kapatmak |
|
| 483 |
Idioms |
square (one's) account v.
|
borcunu ödemek |
|
| 484 |
Idioms |
square (one's) account v.
|
hesabını ödemek |
|
| 485 |
Idioms |
square (one's) account v.
|
ödeşmek |
|
| 486 |
Idioms |
square (one's) account v.
|
öcünü almak |
|
| 487 |
Idioms |
square your account (with somebody) v.
|
(biriyle) hesabını kapatmak |
|
| 488 |
Idioms |
square your account (with somebody) v.
|
(birine) hesabını ödemek |
|
| 489 |
Idioms |
square your account (with somebody) v.
|
(birine) borcunu ödemek |
|
| 490 |
Idioms |
square your account (with somebody) v.
|
(birine) olan borcunu kapatmak |
|
| 491 |
Idioms |
square your account (with somebody) v.
|
(biriyle) ödeşmek |
|
| 492 |
Idioms |
square your account (with somebody) v.
|
(biriyle) kozunu paylaşmak |
|
| 493 |
Idioms |
square your account (with somebody) v.
|
(birinden) öcünü almak |
|
| 494 |
Idioms |
square an account (with somebody) v.
|
(biriyle) hesabını kapatmak |
|
| 495 |
Idioms |
square an account (with somebody) v.
|
(birine) hesabını ödemek |
|
| 496 |
Idioms |
square an account (with somebody) v.
|
(birine) borcunu ödemek |
|
| 497 |
Idioms |
square an account (with somebody) v.
|
(birine) olan borcunu kapatmak |
|
| 498 |
Idioms |
square an account (with somebody) v.
|
(biriyle) ödeşmek |
|
| 499 |
Idioms |
square an account (with somebody) v.
|
(biriyle) kozunu paylaşmak |
|
| 500 |
Idioms |
square an account (with somebody) v.
|
(birinden) öcünü almak |
|
