air - Turc Anglais Dictionnaire

air

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "air" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 66 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
air v. havalandırmak
Would you please air the room while I'm out?
Ben dışarıdayken odayı havalandırır mısın lütfen?

More Sentences
General
air n. hava ulaşımı
Volcanic ash disrupted air travel.
Volkanik kül, hava ulaşımını kesintiye uğrattı.

More Sentences
air n. yayın
Last month, their channel was taken off the air by judicial order.
Geçtiğimiz ay, kanalları yargı kararıyla yayından kaldırıldı.

More Sentences
air n. nefes
I woke up gasping for air.
Nefes nefese uyandım.

More Sentences
air n. yayın
We're on the air.
Canlı yayındayız.

More Sentences
air n. soluk
Tom came up for a gasp of air.
Tom soluk almak için yukarı çıktı.

More Sentences
air v. söylemek
There is even a definite feeling in the air, it could be said, that failure is a real possibility.
Hatta ortada, başarısızlığın gerçek bir olasılık olduğuna dair kesin bir hissiyat olduğu söylenebilir.

More Sentences
air adj. havalı
Tom slept on the air mattress.
Tom havalı yatakta uyudu.

More Sentences
Technical
air v. havalandırmak
Air those shoes!
Şu ayakkabıları havalandırın!

More Sentences
Textile
air v. havalandırmak
I try to air my futon at least twice a week.
Yatağımı haftada en az iki kez havalandırmaya çalışırım.

More Sentences
Common Usage
air n. hava
air v. yayına girmek
air adj. hava
General
air n. arya
air n. esinti
air n. nağme
air n. hafif rüzgar
air n. eda
air n. fiyaka
air n. dolaşım
air n. tavır
air n. caka
air n. gökyüzü
air n. çalım
air n. melodi
air n. hava
air n. algıladığımız ortam durumu
air n. algıladığımız atmosfer
air n. görünüm
air n. görünüş (abd) havalandırma sistemi
air n. klima
air n. yayınlama
air n. davranış
air n. tutum
air n. hal
air n. eda
air n. görünüş
air n. davranış biçimi
air n. boşluk
air n. hiçlik
air n. aura
air v. kurutmak
air v. herkese söylemek
air v. açılmak
air v. güneşe sermek
air v. ortaya dökmek
air v. yayına sokmak
air v. yayınlamak
air v. açıklamak
air v. ifade etmek
air adj. hava
air adj. uçak (hava yolu)
Media
air v. yayınlamak (tv yayını)
Technical
air n. algıladığımız ortam durumu
Automotive
air n. hava
Meteorology
air n. hava
Military
air n. uçak
air n. hava aracı
Sport
air n. yükseklik
air n. zıplayarak çıkılan yükseklik
Music
air n. melodi
air n. ezgi
air n. nağme
air n. solo
Archaic
air n. nefes
air n. soluk

Sens de "air" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
air conditioning n. klima
I hope that your classroom had air conditioning.
Senin sınıfının kliması olduğunu umuyorum.

More Sentences
General
arctic air n. arktik hava
In the Northern Hemisphere, Arctic air temperatures are warming twice as fast as lower latitudes.
Kuzey Yarımküre'de Arktik hava sıcaklıkları daha düşük enlemlere göre iki kat daha hızlı ısınıyor.

More Sentences
bad air n. kötü hava
She's fainted because of the bad air.
O kötü havadan dolayı bayıldı.

More Sentences
air hostess n. hostes
He married an air hostess.
Bir hostesle evlendi.

More Sentences
air conditioner n. klima
Don't leave the air conditioner on.
Klimayı açık bırakma.

More Sentences
air traffic control n. hava trafik kontrol
Air traffic control is a natural monopoly which must be regulated.
Hava trafik kontrolü, düzenlenmesi gereken doğal bir tekeldir.

More Sentences
air forces n. hava kuvvetleri
My own constituency of East Anglia has lost Tornado aircrew from Royal Air Force Marham in Norfolk.
Kendi seçim bölgem Doğu Anglia, Norfolk'taki Kraliyet Hava Kuvvetleri Marham'dan Tornado mürettebatını kaybetti.

More Sentences
change of air n. hava değişimi
The doctor advised a change of air.
Doktor, hava değişimini tavsiye etti.

More Sentences
hot air balloon n. sıcak hava balonu
I rode in a hot air balloon.
Sıcak hava balonuna bindim.

More Sentences
fresh air n. açık hava
He enjoys the fresh air.
Açık havadan keyif alır.

More Sentences
air quality n. hava kalitesi
Why has no air quality test been done on this particular building since we were elected?
Seçildiğimizden bu yana neden bu binada hava kalitesi testi yapılmadı?

More Sentences
air temperature n. hava sıcaklığı
This system complements the four-zone climate system and provides an air temperature that follows the second row settings.
Bu sistem, dört bölgeli klima sistemini tamamlıyor ve ikinci sıra ayarlarıyla aynı hava sıcaklığını sağlıyor.

More Sentences
change of air n. hava değişikliği
A change of air will do you a lot of good.
Bir hava değişikliği size çok iyi gelecektir.

More Sentences
clean air n. temiz hava
Perhaps I will ask my daughter, Kate, if she will write a 21st-century version featuring clean air.
Belki de kızım Kate'e temiz hava içeren bir 21. yüzyıl versiyonu yazıp yazmayacağını sorarım.

More Sentences
fresh air n. temiz hava
It is a basic consumer right that consumers should be able to breathe fresh air.
Tüketicilerin temiz hava soluyabilmeleri temel bir tüketici hakkıdır.

More Sentences
air-conditioner n. klima
A large quantity of air-conditioners has been sold since the temperature is high.
Sıcaklık yüksek olduğu için çok miktarda klima satıldı.

More Sentences
air-condition n. klima
None of these offices have air-conditioning.
Bu ofislerin hiçbirinde klima yok.

More Sentences
open-air museum n. açık hava müzesi
Italy is a large open-air museum.
İtalya büyük bir açık hava müzesidir.

More Sentences
hot air n. sıcak hava
It is full of hot air with very little substance.
Çok az içeriği olan sıcak havayla dolu.

More Sentences
air ticket n. uçak bileti
They prefer to pass on safety costs to the government instead of factoring them into the price of air tickets.
Güvenlik maliyetlerini uçak bileti fiyatlarına yansıtmak yerine devlete yansıtmayı tercih ediyorlar.

More Sentences
air guitar n. hayali gitar
He spent hours perfecting his air guitar skills.
Hayali gitar becerilerini mükemmelleştirmek için saatler harcadı.

More Sentences
air travel n. uçak yolculuğu
He lived in the days when air travel was considered dangerous.
Uçak yolculuğunun tehlikeli sayıldığı günlerde yaşadı.

More Sentences
country air n. kır havası
The country air will do you good.
Kır havası sana iyi gelecektir.

More Sentences
air balloon n. balon
Air balloons had not then been invented, nor steamships, nor railways.
O zamanlar hava balonları, buharlı gemiler ya da demiryolları icat edilmemişti.

More Sentences
pump air into v. hava basmak
If you pump air into a tire it expands.
Lastiğe hava basarsanız, lasttik şişer.

More Sentences
lose air v. hava kaçırmak
The tyre is losing air.
Lastik hava kaçırıyor.

More Sentences
pollute the air v. havayı kirletmek
Exhaust from factories pollutes the air.
Fabrikalardan çıkan egzoz havayı kirletir.

More Sentences
air dry v. havada kurumak
When air dries, the throat dries, and cough comes out.
Hava kuruduğunda boğaz kurur ve öksürük ortaya çıkar.

More Sentences
air out v. havalandırmak
Will you open the window and air out this stuffy room?
Pencereyi açar mısın ve bu havasız odayı havalandırır mısın?

More Sentences
in the air adj. ortalıkta dolaşan
There are rumors in the air.
Ortalıkta dolaşan söylentiler var.

More Sentences
air-conditioned adj. klimalı
The KLA rebels were taken from Skopje to northern Macedonia with their weapons on air-conditioned buses.
KLA isyancıları silahlarıyla birlikte klimalı otobüslerle Üsküp'ten Kuzey Makedonya'ya götürüldü.

More Sentences
open-air adj. açık hava
The open-air concert was cancelled because of the rain.
Açık hava konseri yağmur yüzünden iptal edildi.

More Sentences
air conditioned adj. klimalı
Air conditioning Firuzan is within a few steps of French Tower and Bodrum Museum of Underwater Archaeology.
Klimalı Firuzan, Fransız Kulesi ve Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'ne birkaç adım mesafededir.

More Sentences
in the air adv. havada
Safety in the air must be the highest priority in air transport.
Havada güvenlik, hava taşımacılığında en yüksek öncelik olmalıdır.

More Sentences
in the air adv. askıda
The decision was still in the air.
Karar halen askıda.

More Sentences
over the air adv. havadan
Advertising sells products over the air.
Reklam ürünleri havadan satar.

More Sentences
from the air adv. havadan
We need to take steps to prevent similar terrorist attacks again taking place in or from the air.
Benzer terör saldırılarının bir daha havadan ya da içeriden gerçekleşmesini önlemek için adımlar atmamız gerekiyor.

More Sentences
by air adv. uçakla
My father traveled all over the world by air.
Babam bütün dünyayı uçakla dolaştı.

More Sentences
Common Usage
air conditioning n. havalandırma
General
universal air travel plan n. evrensel hava yolculuğu planı
air carriers' liability n. hava taşıyıcılarının sorumluluğu
hot air n. palavra
air battle n. hava savaşı
air current n. kurander
air inversion n. hava inversiyonu
air company n. hava şirketi
mass of cold air n. soğuk hava kütlesi
air miles n. hava mili
ambient air n. çevre havası
residual air n. rezidüel hava
air mileage n. hava mili
air transportation n. hava taşıması
air ministry n. hava bakanlığı
air of mystery n. esrarengizlik
air dates n. gösterim tarihleri
air freshener n. oda spreyi
universal air travel plan n. iata'nın yürüttüğü kredi kartı planı
air stirring method n. hava karıştırma yöntemi
air bleed n. hava deliği
hot air n. martaval
still air n. durgun hava
turkish air association n. türk hava kurumu
air shaft n. hava boşluğu
hot air n. hava gazı
air conditioner n. iklimleme aygıtı
festive air n. bayram havası
castle in the air n. hulya
air raid n. hava akını
air crash n. uçak kazası
air law n. hava hukuku
liquid air n. sıvı hava
damp air n. çok nemli hava
air exhauster n. vantilatör
air valve n. hava supabı
air law and legislation n. hava hukuku
any of three radiations of heat falling in succession from the sun to the air n. cemre
taking air n. kayak yaparken kişinin havaya zıplaması
dry air n. kuru hava
surface to air missile n. satıhtan hava hedeflerine atılan füze
air show n. uçakların havada yaptığı gösteri
air war n. hava savaşı
air power n. hava gücü
castle in the air n. hayal
air pollution n. hava kirlenmesi
air wave n. hava dalgası
air officer n. hava subayı
air charter contracts n. hava çarter sözleşmeleri
instrument air n. cihaz havası
air conditioner n. iklimlendirici
air mass modification n. hava kütlesi farklılaşımı
air jet wiping n. havalı çinko sıyırma sistemi
light air n. hafif hava
clean air duct n. temiz hava kanalı
solar air conditioning n. güneşle hava düzenleme
air grill n. hava ızgarası
air cushion vehicle n. aeroglisör
positive air system n. pozitif hava sistemi
air show n. uçuş gösterisi
indoor air pollution n. ev içi hava kirliliği
hot air n. boş laf
air conditioning system n. iklimleme sistemi
open air n. açık
air insulation n. hava yalıtımı
hot air n. havacıva
a breath of fresh air n. yeni bir soluk
foul air n. grizu
air supply n. hava besleme
air horn n. korna
hot air n. havagazı
air conditioning n. hava düzenleme
air legislation n. hava hukuku
air rifle n. hava tüfeği
air port n. havaalanı
air navigation n. hava trafiği
executive air charter n. özel çarter uçağı
open air concert n. açık hava konseri
open air concert n. açıkhava konseri
vitiated air n. kötü hava
air defense purpose n. hava savunma maksatlı
stratified air flow n. tabakalı hava akışı
ambient air humidity n. ortam havası nemi
ambient air humidity n. çevre havası nemi
ambient air n. ortam havası
open air transformer n. açık hava trafosu
air inlet duct n. hava girişi kanalı
air force base n. hava kuvvetleri üssü
air show n. hava gösterisi
open air theatre n. açık hava tiyatrosu
internal air pressure n. iç hava basıncı
additional air n. ilave hava
air map n. hava haritası
air mail n. uçak postası
air drop n. havanın düşmesi
air freshener n. oda parfümü
clean air act n. havanın temiz tutulması kanunu
comfort air conditioning system n. konfor amaçlı klima sistemi
condition of the air n. havanın durumu
cooled air n. soğutulmuş hava
residential air conditioning n. ev klima tesisi
console air conditioner n. duvar tipi klima cihazı
air conditioning n. klima tesisatı
entrained air n. sürüklenen hava
excess air n. fazla hava
entrained air n. katılmış hava
excess air n. hava fazlalığı
foul air n. bozuk hava
foul air n. pis hava
fresh air n. taze hava
air-raid warden n. hava alarm görevlisi
air-tube n. nefes borusu
air-bladder n. yüzme kesesi
all-air conditioning system n. havalı klima sistemi
air-freshener n. oda spreyi
air vice-marshal n. tümgeneral
air kiss n. kişinin karşısındakiyle vedalaşırken onu yanağına değmeden öpmesi
air-cover n. havadan koruma
air-sea rescue n. denizdeki kimseyi havadan kurtarma
air-conditioned room n. klimalı oda
air-frame n. uçak gövdesi
air-raid shelter n. sığınak
air-tube n. iç lastik
air-conditioning n. havalandırma
dust-laden air n. toz yüklü hava
foul-air flue n. kirli hava kanalı
dust-laden air n. tozlu hava
dust-loaden air n. toz yüklü hava
dust-loaden air n. tozlu hava
clear-air turbulence n. açık hava türbülansı
hot-air setting n. termofiksaj
open-air meeting n. açık hava toplantısı
open-air pool n. açık hava yüzme havuzu
open-air cinema n. açık hava sineması
open-air swimming pool n. açıkhava yüzme havuzu
real-time air monitoring n. gerçek zamanda hava radyoaktivitesi gözlemi
open-air n. açık
open-air space n. açık alan
point-to-point air fare n. yol üzerinde bir ara noktada konaklamaya ve başka tarifelerle birleştirilmeye imkan tanımayan tarife
open-air space n. yapılaşmamış alan
open-air plant n. açıkhava tesisi
open-air pool n. açık yüzme havuzu
open-air theater n. açık hava tiyatrosu
open-air theatre n. açık hava tiyatrosu
ground air communications n. yer-hava iletişimi
humid air n. nemli hava
humid air n. yaş hava
moist air n. nemli hava
outside air n. dış hava
outdoor air n. dış hava
surrounding air n. ortam
surrounding air n. hava
air bender n. hava bükücü
room air-conditioner n. oda klima cihazı
room air-conditioner n. oda kliması
air-conditioning technician n. klima teknisyeni
air-conditioning technician n. iklimlendirme teknisyeni
air-conditioning technician n. iklimlendirme teknikeri
open air area n. üstü açık alan
on-air guest n. canlı yayın konuğu
smoke-free air zone n. dumansız hava sahası
walking on air n. büyük mutluluk
walking on air n. mutluluk
fresh air need n. taze hava ihtiyacı
room air freshener n. oda spreyi
room air freshener n. oda parfümü
air conditioner installation n. klima kurulumu
hot air n. boş sözler
hot air n. boş laflar
cursing on air n. canlı yayında küfür etme
mild air n. ılık hava
warm air n. ılık hava
air rescue n. hava kurtarma
open-air dance floor n. açık hava dans pisti
air quote n. (dalga geçmek veya karşıdakine katılmama gibi durumları ifade etmek veya konuşmanın bir yerine dikkat çekmek için) ellerle havada yapılan tırnak işareti
air rage n. hava öfkesi
sea air n. deniz havası
wall type air conditioner n. duvar tipi klima
on-air interview n. canlı yayın röportajı
air element n. hava elementi
room with air-condition n. klimalı oda
air view n. kuş bakışı görünüş
air freighter n. kargo uçağı
air marshal n. hava mareşali
air corps n. abd hava kuvvetleri
air jacket n. yüzme yeleği
air eddy n. hava girdabı
air bath n. açık hava banyosu
air level n. tesviye aleti
air flap n. hava kapağı
air level n. düzeç
air chamber n. hava haznesi
air beacon n. hava radyo farı
air mechanic n. uçak makinisti
air cover n. uçak koruması
air mattress n. şişme yatak
air exhauster n. aeratör
air freighter n. yük uçağı
air alert n. hava alarmı
air freight n. uçak yükü
air cover n. hava koruması
air exhauster n. hava değiştirici
open-air market n. halk pazarı
open-air marketplace n. halk pazarı
source of air n. havanın kaynağı
open-air zoo n. açık hava hayvanat bahçesi
air rifle n. havalı tüfek
air cargo n. hava kargo
free-standing air-conditioner n. salon tipi klima
hot-air-boat n. pop pop tekne
hot-air-boat n. bir tür oyuncak tekne
air hockey n. masa hokeyi
air hockey n. hava hokeyi
air crafts n. hava taşıtları
hot air balloon ride n. sıcak hava balonu yolculuğu
air conditioner dust n. klima tozu
air vents n. havalandırma delikleri
indoor air quality n. iç hava kalitesi
air tight n. havanın geçişine engel olan bariyer ya da duvar
air tube n. nefes borusu, trake, bronşlar veya ciğerlere hava taşıyan kollardan her biri
air mattress n. şişme yatak
air-conditioned coach n. klimalı otobüs
air-conditioned coach n. havalandırmalı otobüs
calm air n. sakin hava
calm air n. 1 knot ve daha alt hızda esen rüzgarlı hava
air attack n. hava akını
air balloon n. hava balonu
air jacket n. can yeleği
air jacket n. şişirilebilir can yeleği
air level n. tesviyeruhu
air mile n. deniz mili 1852 metre
air observation post n. gözcü yeri
air plant n. asalak olmayan konuk bitki
air pressure n. atmosferik basınç
air pump n. boşluk pompası
air pump n. boşaltaç
air sock n. rüzgar tulumu
air sock n. rüzgar hortumu
air spray n. sprey tüpü
air thread n. yazın havada uçan ince örümcek ağı
air threads n. yazın havada uçan ince örümcek ağları
air travel n. havacılık
air travel n. uçuş
air travel n. tayyarecilik
air traveler n. uçak yolcusu
air traveler n. uçakla seyahat eden kimse
air traveller n. uçak yolcusu
air traveller n. uçakla seyahat eden kimse
air walk n. gök-geçit
air well n. hava boşluğu
air-freight n. uçak yükü
air-ship n. hava gemisi
air-sleeve n. rüzgar tulumu
air-sleeve n. rüzgar hortumu
air-traffic control n. hava trafik kontrol
thin air n. hiçbir yer
thin air n. bulunamayacak yer
a breath of fresh air n. temiz hava
air fryer n. fritöz
blue air n. gökyüzünün gün ışığındaki görüntüsü
blue air n. mavi gökyüzü
mid-air n. havanın zemine bitişik olmayan veya altında katı veya sıvı yüzey bulunmayan herhangi bir noktası veya bölgesi
air hug n. uzaktan sarılma
dead-air space n. hava sirkülasyonu olmayan havasız alan
flow of air n. hava akımı
flow of air n. hava akışı
plein air n. (açık havada) gün ışığı
puff of air n. hava pıslaması
puff of air n. hava püskürmesi
puff of air n. hafif esinti
build castles in the air v. hayal kurmak
beat the air v. akıntıya kürek çekmek
have an air of v. benzemek
beat the air v. havanda su dövmek
take the air v. hava almak
evanish into thin air v. havada yok olup gitmek
evanish into thin air v. sır olmak
be riding on air v. sevinçten havalara uçmak
vanish into thin air v. kayıplara karışmak
go off the air v. tv yayına son vermek
let air in v. hava almak
dissolve into thin air v. ortadan kaybolmak
air oneself v. dolaşmak
vanish into thin air v. sırra kadem basmak
dissolve into thin air v. kayıplara karışmak
air somebody's dirty linen in public v. ipliğini pazara çıkarmak
be off the air v. yayında olmamak
walk on air v. etekleri zil çalmak
take the air v. dışarıya çıkmak
take the air v. dışarıya çıkıp dolaşmak
walk on air v. sevinçten havalara uçmak
be on the air v. yayında olmak
go for a walk in the fresh air v. hava almak
air somebody's dirty laundry in public v. ipliğini pazara çıkarmak
disappear into thin air v. sırra kadem basmak
let some fresh air into v. havalandırmak
leave up in the air v. sallantıda bırakmak
clear the air v. şüpheleri gidermek
pump air v. hava basmak
walk on air v. sevincinden uçmak
hang in the air v. havada asılı kalmak
remain in the air v. havada durmak
breathe fresh air v. hava almak
get into circulation (of blood/money/air/water currents) v. dolaşıma girmek
fire the gun into the air v. havaya ateş etmek
be filled with air v. şişirilmek
vanish in thin air v. sırra kadem basmak
air one's grievances v. derdini dökmek
build castles in the air v. hayallere kapılmak
air drop v. paraşütle atmak
air drop v. havadan atmak
walk on air v. sevinçten ayakları yerden kesilmek
walk on air v. sevinçten ayakları yere değmemek
air-condition v. havalandırmak
air-drop v. havadan atmak
go off the air v. yayını kesmek
go off the air v. yayına ara vermek
go off the air v. yayına son vermek
go out for fresh air v. temiz hava almaya çıkmak
go out for fresh air v. temiz havaya çıkmak
get some fresh air v. biraz temiz hava almak
appear as an on-air guest v. canlı yayın konuğu olmak
appear as an on-air guest v. canlı yayın konuğu olarak katılmak
die from lack of air or oxygen v. havasızlıktan ölmek
gasp for air v. nefes almaya çalışmak
gulp for air v. nefessiz kalmak
gasp for air v. nefessiz kalmak
come up for air v. nefes almak için su yüzeyine çıkmak
pant for air v. soluk soluğa kalmak
gulp for air v. nefes almaya çalışmak
pant for air v. nefes nefese kalmak
fire one’s gun up in the air v. havaya ateş etmek
break off mid-air v. havadayken ikiye ayrılmak/kopmak
exhale the air inhaled v. alınan havayı geri vermek
exhale the air breathed v. alınan havayı geri vermek
travel by air v. hava yolu ile seyahat etmek
air dry v. havada kurutmak
air oneself v. hava almak
beat the air v. boşuna uğraşmak
air-condition v. klima sistemi kurmak
air-condition v. havayı temizlemek
have an air of confidence v. kendinden emin bir havası olmak
air view v. görüş beyan etmek
air vents v. havalandırma delikleri
air out v. havayla temas ettirmek
air out v. gaz doldurmak
air out v. hava vermek
toss in the air v. havaya atmak
take the air v. yurt dışına çıkmak
take the air v. gezintiye çıkmak
take the air v. tüymek
take the air v. sıvışmak
take the air v. (radyo) program yayınına başlamak
up in the air adj. karar verilmemiş
in the air adj. karara bağlanmamış
off the air adj. yayında değil
hung in the air adj. havada asılı kalımış
air tight adj. zaafı olmayan
in the air adj. olası
air tight adj. hava geçirmez
up in the air adj. kararlaştırılmamış
air tight adj. sağlam
up in the air adj. neticeye bağlanmamış
air tight adj. hava sızdırmaz
off the air adj. yayında değil (radyo, tv)
up in the air adj. sonu henüz belli olmamış
in the air adj. kararlaştırılmamış
open air adj. açıkhava
air tight adj. sıkıca kapatılmış
open air adj. açık hava
air-to-air adj. havadan havaya
air-spaced adj. hava izoleli
air-to-ground adj. havadan yere
air-conditioned adj. havalandırmalı
air-to-sea adj. havadan denize
heavier-than-air adj. havadan ağır
mid-air adj. havadaki
on-the-air adj. yayında
off-the-air adj. yayında olmayan
off-air adj. yayında olmayan
off-the-air adj. yayında değil
off-air adj. yayında değil
air-dry adj. kupkuru
over-air-conditioned adj. aşırı soğutulmuş
air operated adj. havayla çalışan
air sick adj. uçak tutmuş
air minded adj. havacılığa meraklı
air-minded adj. uçağa binmeyi seven
air tight adj. sıkı
air tight adj. güçlü
air tight adj. alt edilemez
air tight adj. kusursuz
air-breathing adj. hava soluyan
air-breathing adj. oksijen soluyan
air-built adj. havada duran
air-built adj. havada asılı duran
air-drawn adj. havada izi belli olan
air-filled adj. havayla dolu
air-filled adj. hava dolu
air-minded adj. havacılık meraklısı
air-minded adj. havacılığa meraklı olan
air-tight adj. sağlam
air-tight adj. zayıf noktası olmayan
air-tight adj. kuvvetli
air-tight adj. güçlü
air-tight adj. oturaklı
on-air adj. radyo yayınında bulunan
on-air adj. radyo yayınında kullanılan
on-air adj. radyo yayınında yapılan
on-air adj. televizyon yayınında görünen
on-air adj. televizyon yayınında kullanılan
on-air adj. televizyon yayınında yapılan
on-air adj. elleri ve dizleri üzerinde olan
on-air adj. yapı veya etki açısından başka bir şeyle benzer olan
on-air adj. tutarlı
on-air adj. bıktırıcı uzunlukta
on-air adj. ulaşım aracında
on-air adj. katılan
on-air adj. iştirak eden
on-air adj. sinema filmi veya televizyon kamerası alanında
on-air adj. usule uygun şekilde gönderilip kabul edilmiş
on-air adj. coşkuyla dolu
on-air adj. heyecanla dolmuş
on-air adj. yanıp kül olmuş
on-air adj. alevler içinde kalmış
on-air adj. yayın sırasında söylenen
on-air adj. yayında gerçekleşen
on-air adj. yayında kullanılan
open-air adj. açık havada meydana gelen
open-air adj. açık havaya özgü
open-air adj. açık havayla ilgili
open-air adj. açık havada meydana gelen
open-air adj. açık havada mevcut olan
open-air adj. açık havaya özgü
plein air adj. açık havada resim yapma ile ilişkili
plein air adj. açık havada yapılan resim ile ilişkili
plein air adj. açık havada yapılan (resim)
plein-air adj. açık havada gerçekleşen
fresh air adj. (özellikle yoksul) çocuklar için kır veya açık hava aktiviteleri sağlayan
in the open air adv. açık havada
over air adv. havadan
via air mail adv. uçakla
out of thin air adv. havadan
out of thin air adv. hiç yoktan
in the open air adv. açıkta
in the air adv. kritik noktada
by air mail adv. hava yolu ile
by air adv. hava yolu ile
by air adv. havadan
in mid air adv. havada
in the air adv. herkesin aklında
on air adv. sevinçten uçarak
on air adv. güle oynaya
on air adv. kolayca
on air adv. sorunsuzca
on air adv. incelikle
on-air adv. (radyo veya televizyon istasyonunda) canlı yayında
on-air adv. kolayca
on-air adv. incelikle
on-air adv. sevinçle
in the air adv. dönemin hakim duygu, atmosfer veya ruh halinde
the air conditioning doesn't work expr. klima çalışmıyor