hava - Turc Anglais Dictionnaire

hava

Sens de "hava" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 61 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
hava weather n.
This is due to reduced 2001 cereal harvests caused by adverse weather and reduced planting.
Bunun nedeni, olumsuz hava koşulları ve azalan ekim nedeniyle 2001 tahıl hasadının azalmasıdır.

More Sentences
General
hava atmosphere n.
There was a tense atmosphere in the room.
Odada gergin bir hava vardı.

More Sentences
hava climate n.
The general climate for investment in real estate is quite positive for a number of reasons.
Gayrimenkul yatırımı için genel hava bir dizi nedenden dolayı oldukça olumludur.

More Sentences
hava mood n.
Every failed summit does more harm than good, as it brings on a mood of resignation.
Başarısızlıkla sonuçlanan her zirve, bir yılgınlık havasına yol açtığı için yarardan çok zarar getirir.

More Sentences
hava airs n.
You don't have to give yourself such airs.
Bu kadar hava atmana gerek yok.

More Sentences
hava weather n.
What would happen in the event of weather hazards in the Americas?
Amerika kıtasında hava tehlikesi olması durumunda ne olacaktır?

More Sentences
hava expression n.
He puts great expression into her guitar playing.
Gitar çalışına büyük bir hava katıyor.

More Sentences
hava aerial adj.
Colocation or aerial sharing, as recommended by the Commission, is therefore extremely important.
Bu nedenle, Komisyon tarafından tavsiye edildiği üzere, konumlandırma veya havadan paylaşım son derece önemlidir.

More Sentences
Technical
hava sky n.
The sky had become threatening before I got to the station.
Hava ben istasyona varmadan bozmuştu.

More Sentences
hava weather n.
Mr Prodi has to leave early to return to Brussels because of the weather.
Sayın Prodi hava muhalefeti nedeniyle Brüksel'e dönmek üzere erken ayrılmak zorunda kaldı.

More Sentences
hava aerial adj.
I am thinking of the nuclear reactor at Osirak which was destroyed by the Israelis in an aerial attack during peacetime.
İsrailliler tarafından barış zamanında bir hava saldırısında imha edilen Osirak'taki nükleer reaktörü düşünüyorum.

More Sentences
Linguistics
hava climate n.
The climate here is milder than that of Moscow.
Buradaki hava Moskova'dakinden daha ılıman.

More Sentences
Common Usage
hava air n.
hava air adj.
General
hava flavour n.
hava cavatina n.
hava music n.
hava splurge n.
hava splash n.
hava service n.
hava style n.
hava tune n.
hava mien n.
hava tone n.
hava swank n.
hava shades n.
hava aura n.
hava side n.
hava nothing n.
hava ambience n.
hava ambiance n.
hava aroma n.
hava ostentation n.
hava flavor n.
hava spirit n.
hava strain n.
hava vanity n.
hava naught n.
hava wind n.
hava air n.
hava showing-off n.
hava ether n.
hava surrounding air n.
hava aether n.
hava ambiente n.
hava eyr n.
hava smell n.
hava feel n.
hava atmospheric adj.
hava air adj.
hava aero pref.
hava wea (weather) abrev.
Colloquial
hava energy n.
Idioms
hava cut of one's jib n.
Trade/Economic
hava common property n.
Automotive
hava aero n.
hava air n.
Meteorology
hava air n.
Slang
hava blue n.
hava flex n.
hava drip n.

Sens de "hava" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
hava durumu weather n.
I do not want to get involved in the matter of the weather now but we may return to it later.
Hava durumu konusuna şimdi girmek istemiyorum ama daha sonra bu konuya dönebiliriz.

More Sentences
General
hava direnci drag n.
They developed a new design that reduces drag.
Hava direncini azaltan yeni bir tasarım geliştirdiler.

More Sentences
hava saldırısı strike n.
The USSR will only use air strikes in the country as a last resort.
SSCB ülkedeki hava saldırılarını sadece son çare olarak kullanacaktır.

More Sentences
hava akımı draft n.
He put weather stripping around the door to keep out drafts.
Hava akımını engellemek için kapının etrafına rüzgarlık koydu.

More Sentences
hava değişimi change of air n.
The doctor advised a change of air.
Doktor, hava değişimini tavsiye etti.

More Sentences
güzel hava fine weather n.
We took advantage of the fine weather to play tennis.
Tenis oynamak için güzel havadan faydalandık.

More Sentences
hava durumu tahmini weather forecasting n.
Today's weather forecast says that it is likely to be fine tomorrow.
Bugünkü hava durumu tahmini yarın havanın muhtemelen iyi olacağını söylüyor.

More Sentences
kirli hava smog n.
Smog is the enemy of healthy lungs.
Kirli hava, sağlıklı akciğerlerin düşmanıdır.

More Sentences
hava ulaşımı air n.
Volcanic ash disrupted air travel.
Volkanik kül, hava ulaşımını kesintiye uğrattı.

More Sentences
hava fotoğrafları aerial photographs n.
Sometimes evidence of earth fissures can be easily seen on aerial photographs.
Bazen toprak çatlaklarının izleri hava fotoğraflarında kolayca görülebilir.

More Sentences
hava raporu weather report n.
The weather report says a blizzard is coming in later today.
Hava raporu bugün kar fırtınası olacağını söylüyor.

More Sentences
hava sahası sky n.
There has been mention of the Single Sky and responsibility for Eurocontrol.
Tek Hava Sahası ve Eurocontrol sorumluluğundan bahsedilmiştir.

More Sentences
dolaşım (kan/hava için) circulation n.
The liberalisation package will, moreover, improve the market's circulation and digestion.
Serbestleşme paketi ayrıca piyasanın dolaşımını ve sindirimini de iyileştirecektir.

More Sentences
sıcak hava dalgası heat wave n.
Tom lost his appetite due to the heat wave.
Tom sıcak hava dalgası yüzünden iştahını kaybetti.

More Sentences
hava postası airmail n.
Send it airmail.
Hava postasıyla gönder.

More Sentences
hava korsanı hijacker n.
We cannot meet the demands of the hijackers.
Hava korsanların taleplerini karşılayamıyoruz.

More Sentences
sıcak hava balonu hot air balloon n.
I rode in a hot air balloon.
Sıcak hava balonuna bindim.

More Sentences
açık hava clear weather n.
During clear weather, the coast of Estonia is visible from Helsinki.
Açık havalarda Estonya kıyıları Helsinki'den görülebilir.

More Sentences
hava yolları airlines n.
My group rejects subsidies for airlines.
Grubum, hava yolları için sübvansiyonları reddediyor.

More Sentences
hava akımı draught n.
Not bad, although the draught takes the heat out fast.
Fena değil, yine de hava akımı ısıyı hızlı bir şekilde dağıtıyor.

More Sentences
açık hava fresh air n.
He enjoys the fresh air.
Açık havadan keyif alır.

More Sentences
hava kuvvetleri air forces n.
My own constituency of East Anglia has lost Tornado aircrew from Royal Air Force Marham in Norfolk.
Kendi seçim bölgem Doğu Anglia, Norfolk'taki Kraliyet Hava Kuvvetleri Marham'dan Tornado mürettebatını kaybetti.

More Sentences
hava tahmincisi weatherman n.
Can you trust the weatherman?
Hava tahmincisine güvenebilir misin?

More Sentences
açık hava outdoors n.
He loves being outdoors.
Açık havada olmayı seviyor.

More Sentences
hava durumu weather forecast n.
The weather forecast say it's going to rain tomorrow.
Hava durumu yarın yağmur yağacağını söylüyor.

More Sentences
hava tahmincisi weather forecaster n.
Some weather forecasters predicted a hurricane.
Bazı hava tahmincileri kasırga olacağını öngörmüştü.

More Sentences
kötü hava bad air n.
She's fainted because of the bad air.
O kötü havadan dolayı bayıldı.

More Sentences
iyi hava good weather n.
The good weather sent the price of vegetables down.
İyi hava sebzelerin fiyatını düşürdü.

More Sentences
arktik hava arctic air n.
In the Northern Hemisphere, Arctic air temperatures are warming twice as fast as lower latitudes.
Kuzey Yarımküre'de Arktik hava sıcaklıkları daha düşük enlemlere göre iki kat daha hızlı ısınıyor.

More Sentences
hava gemisi airship n.
The airship burst into flames.
Hava gemisi alevler içinde kaldı.

More Sentences
soğuk hava cold weather n.
Wear protective clothing against sun, wind, and cold weather.
Güneş, rüzgar ve soğuk havaya karşı koruyucu giysiler giyin.

More Sentences
kötü hava bad weather n.
The special lecture was put off until the next day due to the bad weather.
Kötü hava koşulları nedeniyle özel konferans ertesi güne ertelendi.

More Sentences
hava trafik kontrol air traffic control n.
Air traffic control is a natural monopoly which must be regulated.
Hava trafik kontrolü, düzenlenmesi gereken doğal bir tekeldir.

More Sentences
hava yolu airline n.
I came to the Chamber this morning with a prepared speech about the situation in the airline industry.
Bu sabah Odaya hava yolu sektöründeki durum hakkında hazırladığım bir konuşma ile geldim.

More Sentences
hava dalışı skydiving n.
Skydiving is very dangerous.
Hava dalışı çok tehlikelidir.

More Sentences
hava tahmini weather forecast n.
According to the weather forecast, it's supposed to snow tomorrow.
Hava tahminine göre, yarın kar yağması gerekiyor.

More Sentences
hava kuvvetleri airforce n.
The Spanish airforce is banned from carrying out such operations over population centres.
İspanyol hava kuvvetlerinin nüfus merkezleri üzerinde bu tür operasyonlar gerçekleştirmesi yasaklanmıştır.

More Sentences
hava taşıtı aircraft n.
These categories allow for greater flexibility and stability in the smaller aircraft area.
Bu kategoriler küçük hava taşıtları alanında daha fazla esneklik ve istikrar sağlamaktadır.

More Sentences
hava muhalefeti adverse weather conditions n.
Our plane was cancelled because of adverse weather conditions.
Hava muhalefeti nedeniyle uçuşumuz iptal oldu.

More Sentences
hava sahası kontrolü airspace control n.
Incidentally, issues of safety or even delays do not fall within the main scope of airspace control.
Bu arada güvenlik ve hatta gecikmelerle ilgili konular hava sahası kontrolünün ana kapsamına girmemektedir.

More Sentences
hava kalitesi air quality n.
Why has no air quality test been done on this particular building since we were elected?
Seçildiğimizden bu yana neden bu binada hava kalitesi testi yapılmadı?

More Sentences
yağışlı hava rainy weather n.
The rainy weather lasted for ten days straight.
Yağışlı hava, on gün boyunca sürdü.

More Sentences
hava sıcaklığı air temperature n.
This system complements the four-zone climate system and provides an air temperature that follows the second row settings.
Bu sistem, dört bölgeli klima sistemini tamamlıyor ve ikinci sıra ayarlarıyla aynı hava sıcaklığını sağlıyor.

More Sentences
hava değişikliği change of air n.
A change of air will do you a lot of good.
Bir hava değişikliği size çok iyi gelecektir.

More Sentences
temiz hava clean air n.
Perhaps I will ask my daughter, Kate, if she will write a 21st-century version featuring clean air.
Belki de kızım Kate'e temiz hava içeren bir 21. yüzyıl versiyonu yazıp yazmayacağını sorarım.

More Sentences
temiz hava fresh air n.
It is a basic consumer right that consumers should be able to breathe fresh air.
Tüketicilerin temiz hava soluyabilmeleri temel bir tüketici hakkıdır.

More Sentences
hava tahmini forecast n.
The forecast says it will begin to rain tonight.
Hava tahminlerine göre bu gece yağmur başlayacak.

More Sentences
açık hava müzesi open-air museum n.
Italy is a large open-air museum.
İtalya büyük bir açık hava müzesidir.

More Sentences
sıcak hava hot air n.
It is full of hot air with very little substance.
Çok az içeriği olan sıcak havayla dolu.

More Sentences
hava limanı airport n.
I'm at Narita Airport right now.
Şu anda Narita Hava limanındayım.

More Sentences
anormal hava koşulları abnormal weather conditions n.
Environmental pollution is causing abnormal weather conditions.
Çevre kirliliği anormal hava koşullarına neden oluyor.

More Sentences
hava şartları weather conditions n.
The organisers of the marathon said that the event would go ahead, regardless of the weather conditions.
Maraton organizatörleri, hava şartları gözetilmeksizin, organizasyonun devam edeceğini söyledi.

More Sentences
hava koşulları weather conditions n.
Owing to particularly favourable weather conditions, cotton production in Greece was abundant in the 2001-2002 season.
Özellikle elverişli hava koşulları sayesinde 2001-2002 sezonunda Yunanistan'da pamuk üretimi bol olmuştur.

More Sentences
ılık hava warm weather n.
I'm enjoying this warm weather.
Bu ılık havanın tadını çıkarıyorum.

More Sentences
bunaltıcı hava muggy weather n.
Florida is known for it's humid, muggy weather.
Florida nemli ve bunaltıcı havasıyla bilinir.

More Sentences
yağmurlu hava rainy weather n.
I don't like rainy weather.
Yağmurlu havayı sevmiyorum.

More Sentences
öngörülemeyen hava (durumu) unpredictable weather n.
The accident was caused chiefly by the unpredictable weather.
Kaza büyük ölçüde öngörülemeyen hava koşullarından kaynaklanmıştır.

More Sentences
hava durumu raporu weather report n.
Newspapers carry weather reports.
Gazeteler hava durumu raporlarını yayınlar.

More Sentences
açık hava etkinlikleri outdoor activities n.
Children like outdoor activities.
Çocuklar açık hava etkinliklerini severler.

More Sentences
yağmurlu hava rain n.
I'm sad when it rains.
Yağmurlu havalarda hüzünleniyorum.

More Sentences
fırtınalı hava stormy weather n.
I hope this stormy weather won't go on.
Bu fırtınalı havanın devam etmeyeceğini umuyorum.

More Sentences
Common Usage
hava filosu squadron n.
hava verme ventilation n.
taşımak (hava/su) waft v.
General
hava supabı air valve n.
hava borusu flue n.
hava emişli temizleyici vacuum cleaner n.
hava triyangulasyonu aerial triangulation n.
aniden gelen soğuk hava cold snap n.
mikroplu hava miasma n.
hava tüfeği air rifle n.
hava kamerası aerial camera n.
hava düzenleme air conditioning n.
hava hukuku air legislation n.
hava şartlarından koruma da sağlayan küçük motosiklet motor scooter n.
çok nemli hava damp air n.
sıvı hava liquid air n.
esrarlı hava mystique n.
hava (bir yere özgü manevi) tone n.
hava şartlarına dayanıklılık sağlama weatherproofing n.
hava hukuku air law and legislation n.
alçak basınçlı dar ve uzun hava sahası low pressure trough n.
hava yönetimi greenhouses management n.
soğuk hava vagonu reefer n.
hava çarter sözleşmeleri air charter contracts n.
hava dalgası air wave n.
hava subayı air officer n.
hava kirlenmesi air pollution n.
hava kütlesi farklılaşımı air mass modification n.
hava kelebeği choke n.
hava bacası jackhead pit n.
hava korsanı skyjacker n.
hava gazı wind n.
hava haritası aerial map n.
hareket nedeniyle hava akımı oluşan yüzey periptery n.
hava boşluğu vacuum n.
uzun süreli hava tahmini long range forecast n.
hava seyrüseferi aerial navigation n.
hava ızgarası air grill n.
hava fotoğrafı aerial photo n.
hava hattı aerial line n.
güneşle hava düzenleme solar air conditioning n.
çok özel hava koşullarında güneş veya ay etrafında ışık çemberi halo n.
temiz hava kanalı clean air duct n.
hava alanları airports n.
yağmurlu hava wet n.
gizemli bir hava verme mystification n.
hava gözlem istasyonu meteorological observation station n.
hava cıva gas n.
hava mühendisliği aeronautical engineering n.
hafif hava light air n.
pozitif hava sistemi positive air system n.
hava köprüsü airlift n.
ev içi hava kirliliği indoor air pollution n.
ana hava girişi main intake n.
hava azotu atmospheric nitrogen n.
oynak hava lilt n.
hava tazyiki ölçen alet barograph n.
hava yalıtımı air insulation n.
hava durumu haritaları weather map n.
hava menfezi vent n.
hava besleme air supply n.
hava raporu weather forecast n.
değişken hava unsettled weather n.
hava geçirmezlik airtightness n.
hava savaşı air battle n.
hava atma flatulence n.
hava inversiyonu air inversion n.
içe çekilen hava sniff n.
rezidüel hava residual air n.
hava deliği blowhole n.
hava aralığı airspace n.
soğuk hava deposu cold storage depot n.
iyi hava fair weather n.
püskürtmeli kurutucularda hava besleme düzenleri spray dryers n.
hava hattından elektrik alarak çalışan otobüs trolley n.
sıcak hava kütlesi warm front n.
hava mili air miles n.
soğuk hava kütlesi mass of cold air n.
hava şartlarına dayanıklılık weatherability n.
akım (hava/sıvı için) circulation n.
ılıman enlemlerde görülen alçak basınçlı hava döngüsü depression n.
çevrinti (hava akıntısının oluşturduğu) whirlwind n.
kuru hava dry air n.
hava verme insufflation n.
hava karıştırma yöntemi air stirring method n.
kanadın kenarındaki hava çalkantısı burble n.
yatay hava akımları ile ısının aktarılması advection n.
su veya hava gibi bir ortamda taşıma wafting n.
hava tahmin raporu weather forecast n.
açık hava ocağı opencast mine n.
hava gazı nonsense n.
hava alma airing n.
satıhtan hava hedeflerine atılan füze surface to air missile n.
hava haritası weather chart n.
hava savaşı air war n.
hava fotoğrafcılığı aerial photography n.
hava savaşı aerial warfare n.
sahne (geçici açık hava sahnesi) stand n.
kirli hava kütlesi smog n.
hava savaşı aerial war n.
hava rutubeti atmospheric moisture n.
hava ve gazlar mekaniği bilimi pneumatics n.
hava basılmış lastik pneumatic n.
hava bilgisi meteorology n.
hava cereyanı draft n.
açık hava toplantısı public protest meeting n.
hava radarı airborne radar n.
hava bacası airway n.
hava parası ingoing n.
hava gücü air power n.
hava deliği air bleed n.
hava savunması aerial defense n.
hava meydanı airfield n.
hava bacası uptake n.
bir yüksek basınç alanından dışa doğru dairesel esen ve genellikle güzel hava getiren rüzgar sistemi anticyclone n.
elverişsiz hava unfavorable weather n.
hava akını air raid n.
hava hukuku air law n.
ana hava dönüş yolu main return airway n.
yerel hava local weather n.
hava borusu breather n.
hava fotogrametrisi aerial photogrammetry n.
hava payı margin of safety n.
durgun hava still air n.
türk hava kurumu turkish air association n.
hava boşluğu air shaft n.
hava nemi atmospheric moisture n.
hava gazı hot air n.
hava durumu radarı weather radar n.
hava geçidi airlane n.
hava gazı coal gas n.
hava tuzağı aerial trap n.
hava atan bragger n.
hava pisti airstrip n.
su ve hava gibi bir ortamda taşıma waftage n.
hava gözlemi meteorological observation n.
hava gemisi zeppelin n.
hava gazı town gas n.
hava fotoğrafları aerial photos n.
hava mektubu aerogramme n.
hava haritası weather map n.
hava taşıması air transportation n.
hava mili air mileage n.
hava parası key money n.
pis hava miasma n.
kuruluk (iklim/hava için) aridity n.
yatay akım (su/hava vb) advection n.
hava mühendisi aeronautical engineer n.
hava motoru atmospheric engine n.
hava şirketi air company n.
belirli hava şartlarında güneşin veya ayın etrafında beliren ışık çemberi corona n.
gezilip hava alınacak yer journey n.
sıcak hava ve gaz karışımlı balon rozier n.
hava bacası shaft n.
evrensel hava yolculuğu planı universal air travel plan n.
hava taşıyıcılarının sorumluluğu air carriers' liability n.
hava boşluğu turbulence n.
hava savaşı serial war n.
hava perisi sylph n.
hava bakanlığı air ministry n.
hava saldırısı blitz n.
normal hava koşulları normal weather conditions n.
hava borusu vent stack n.
soğuk hava gemisi reefer n.
hava bacası upcast n.
hava durumu weather condition n.
hava tahmin haritası synoptic weather chart n.
soğuk hava deposu chill store n.
hava kabarcığı bead n.
olumlu hava positive atmosphere n.
deniz araçlarında zor hava şartlarına ve uzun fırtınalara dayanıklılık seakeeping n.
hava durumu tahlili weather analysis n.
hava dalışçısı skydiver n.
hava taşımacılığı aerial transportation n.
hava yoluyla gönderilen posta airmail n.
hava gemisi air's ship n.
hava trafiği air navigation n.
çalkantılı hava turbulence n.
hava gemisi dirigible n.
hava kabarcığı bubble n.
hava durumu (hava tahmini) weather forecast n.
havadurumu (hava tahmini) weather forecast n.
hava taşıtları aeroplanes n.
üç motorlu hava taşıtı trimotor n.
üç jetli hava taşıtı trijet n.
açık hava konseri open air concert n.
açık hava eğitimi outdoor education n.
açık hava etkinlikleri outdoor recreation n.
iskandinav hava yolları sistemi scandinavian airlines system n.
açık hava yüzme havuzu outdoor pool n.
kötü hava vitiated air n.
hava muhalefeti adverse weather condition n.
hava savunma maksatlı air defense purpose n.
hava tahliye vanası venting device n.
hava penceresi ventlight n.
hava boşaltma deliği vent hole n.
tabakalı hava akışı stratified air flow n.
hava boşaltma tapası vent plug n.
hava alma deliği vent hole n.
hava boşaltma vidası vent screw n.
açık hava trafosu open air transformer n.
hava tedavisi aerotherapy n.
hava kuvvetleri üssü air force base n.
hava girişi kanalı air inlet duct n.
hava kargosu aircraft cargo n.
hava kargosu plane cargo n.
gizemli bir hava verme bemusement n.
tüp içine basınç altında hava verilmesi pertubation n.
hava gösterisi air show n.
açık hava tiyatrosu open air theatre n.
iç hava basıncı internal air pressure n.
hava durumu sunucusu weather man n.
hava durumu sunucusu weather presenter n.
hava kabarcıklı naylon bubblewrap n.
şiddetli hava akımı blast n.
ilave hava additional air n.
hava haritası air map n.
sert hava asperity n.
kötü hava asperity n.
basınçlı hava üfleci blower n.
hava deliği breather n.
bulutlu hava cloudy sky n.
soğuk hava önlemleri cold weather precautions n.
soğutulmuş hava cooled air n.
krikete benzer bir açık hava oyunu croquet n.
hava kaçırma deflation n.
sürüklenen hava entrained air n.
fazla hava excess air n.
hava fazlalığı excess air n.
katılmış hava entrained air n.
pis hava foul air n.
bozuk hava foul air n.
taze hava fresh air n.
soğuk hava freeze n.
hava alarm görevlisi air-raid warden n.
her türlü hava koşullarında uçabilen uçak all-weather aircraft n.
seyircilerin arabaları içinde oturarak film seyrettikleri açık hava sineması drive-in n.
hava terminalinde bilet ve bagajın kontrol edildiği tezgah check-in desk n.
tozlu hava dust-laden air n.
toz yüklü hava dust-laden air n.
açık hava türbülansı clear-air turbulence n.
kirli hava kanalı foul-air flue n.
toz yüklü hava dust-loaden air n.
tozlu hava dust-loaden air n.
açık hava tiyatrosu open-air theatre n.
gerçek zamanda hava radyoaktivitesi gözlemi real-time air monitoring n.
ünlü insanları tanıyormuş gibi hava atan name-dropper n.
açık hava tiyatrosu open-air theater n.
açık hava yüzme havuzu open-air pool n.
açık hava sineması open-air cinema n.
açık hava toplantısı open-air meeting n.
kötü hava şartlarından dolayı limanda mahsur kalmış (gemi) weather-bound n.
yer-hava iletişimi ground air communications n.
nemli hava humid air n.
kötü hava inclement weather n.
soğuk hava inclement weather n.
yaş hava humid air n.
hava yoluyla taşıma airlift n.
hava fişeği firework n.
açık hava yüzme havuzu lido n.
nemli hava moist air n.
dış hava outdoor air n.
dış hava outside air n.
hava toplama kutusu plenum n.
hava boşluğu pocket n.
hava panjuru register n.
açık hava müzesi outdoor museum n.
hava deliği vent n.
hava etkisiyle aşınma weathering n.
hava etkisiyle parçalanma weathering n.
hava etkisi weather n.
hava bükücü air bender n.
anormal hava şartları abnormal weather conditions n.
değişken hava changeable weather n.
normalin dışında hava şartları marginal weather n.
kötü hava koşulları adverse weather conditions n.
hava atma flaunting n.
hava durumu programı sunan kimse forecastman n.
dumansız hava sahası smoke-free zone n.
dumansız hava sahası smokeless zone n.
dumansız hava sahası smoke-free air zone n.
rüzgarlı hava windy weather n.
taze hava ihtiyacı fresh air need n.
hava durumu sunucusu weather reporter n.
sıcak hava hot spell n.
hava değişikliği change of scenery n.
karanlık hava dark weather n.
karanlık hava dark sky n.
bunaltıcı bir hava a muggy weather n.
sert hava koşulları harsh weather conditions n.
sert hava koşulları severe weather conditions n.
sert hava şartları severe weather conditions n.
sert hava şartları harsh weather conditions n.
ılık hava warm air n.
ılık hava mild air n.
tanımlanamayan hava aracı/taşıtı bogey n.
tanımlanamayan hava aracı/taşıtı bogie n.
tanımlanamayan hava aracı/taşıtı bogy n.
bunaltıcı hava sultry weather n.
hava kurtarma air rescue n.
yerel hava durumu local weather forecast n.
büyük bir soğuk hava cephesi a massive cold front n.
açık hava dans pisti open-air dance floor n.
sibirya üzerinden gelen soğuk hava dalgası siberian cold front (to affect) n.
hava öfkesi air rage n.
yağmurlu hava wet weather n.
şiddetli/ağır/sert hava şartları extreme weather conditions n.
kamu oyunda hakim olan hava the public's mood n.
kamu oyunda hakim olan hava public mood n.
bir tür hava keseli su yosunu bladderwrack n.
kapalı hava overcast weather n.
kapalı hava overcast n.
kötü hava şartları bad weather conditions n.
kötü hava koşulları bad weather conditions n.
olumsuz hava şartları unfavorable weather conditions n.
olumsuz hava koşulları bad weather conditions n.
kötü hava koşulları unfavorable weather conditions n.
olumsuz hava koşulları unfavorable weather conditions n.
kötü hava şartları unfavorable weather conditions n.
olumsuz hava şartları bad weather conditions n.
hava ve iklim olayları weather and climate events n.
hava elementi air element n.
hava durumu sunucusu weathergirl n.
hava durumu sözlüğü weather dictionary n.
insansız hava aracı drone n.
hava sörfü sky surfing n.
hava sörfü skysurfing n.
iyimser hava mood of optimism n.
olumlu hava mood of optimism n.
hava kapağı air flap n.
açık hava banyosu air bath n.
hava koruması air cover n.
hava değiştirici air exhauster n.
hava girdabı air eddy n.
hava mareşali air marshal n.
abd hava kuvvetleri air corps n.
hava savaşı aerial combat n.
hava alarmı air alert n.
hava radyo farı air beacon n.
hava haznesi air chamber n.
balinanın hava deliği blowhole n.
hava baskını blitz n.
hava tabancası blowgun n.
hava savaşı dogfight n.
hava kuyusu downcast n.
soğuk hava odası walk-in box n.
soğuk hava deposu walk-in box n.
açık hava hayvanat bahçesi open-air zoo n.
hava olayı weather event n.
yukarı yönlü hava akımı updraft n.
yukarı yönlü hava akımı updraught n.
hava saldırısı airstrike n.
hava dalışı sky diving n.
hava kargo air cargo n.
hava kapağı weather hood n.
hava alanı veya otobüs terminali gibi yerlerde bilgi alabildiğiniz dokunmatik ekran interactive kiosk n.
yukarı (doğru olan) hava akımı upwash n.
(yağmurlu/puslu) berbat hava soggy day n.
türkiye için hava tahmini weather forecast for turkey n.
soğuk hava koşulları cold weather conditions n.
hava kabarcıklı zarf jiffy bag n.
hava hokeyi air hockey n.
hava taşıtları air crafts n.
sıcak hava balonu yolculuğu hot air balloon ride n.
türk hava yolları emeklisi turkish airlines retiree n.
açık hava etkinliği outdoor event n.
açık hava fair atmosphere n.
istikrarsız hava changeable weather n.
serin hava cool weather n.
iç hava kalitesi indoor air quality n.
açık hava faaliyetleri outdoor activities n.
nefes borusu, trake, bronşlar veya ciğerlere hava taşıyan kollardan her biri air tube n.
(istasyonda/hava alanında) emanet luggage storage n.
ruh çağırma seansında masanın hava kaldırılması table lifting n.
sakin hava calm air n.
1 knot ve daha alt hızda esen rüzgarlı hava calm air n.
açık hava ocağı/fırını camp oven [australia/new zeland] n.
hava tahmini aeromancy n.
hava filatelisi aerophilately n.
hava ve gazlar mekaniği bilimi aerometry n.
yağışlı hava rain n.
hava akını air attack n.
hava balonu air balloon n.
hava boşluğu air well n.
hava yolu airline business n.
hava yolu postası airmailer n.
hava yolu zarfı airmailer n.
hava gücü airpower n.
hava gemisi air-ship n.
hava trafik kontrol air-traffic control n.
soğuk ve nemli hava raw weather n.
(hava) soğuk ve nemli olma rawness n.
açık hava etkinliklerine katılan kimse recreationist n.
bir şeyi hava ve su geçirmez malzemeyle kaplayan/arasını dolduran kimse cauker n.
hava sıcaklığı temperament [obsolete] n.
hava cıva farce n.
açık hava vaazı için yapılmış tahta kürsü tent [scottish] n.
açık hava güneşliği tentorium [obsolete] n.
açık hava gölgeliği tentorium [obsolete] n.
açık hava güneşliği tentory [obsolete] n.
açık hava gölgeliği tentory [obsolete] n.
soğuk hava the cold n.
kapalı hava heavy cloud n.
verilen hava timber [dialect] n.
verilen hava timbre n.
açık hava rekreasyonu outdoor recreation n.
hava hattından elektrik alarak çalışan otobüs trolly n.
temiz hava a breath of fresh air n.
cüceler, hava perileri ve su perileri gibi ruhani güçler elementals n.
fırtınalı hava tempestuous weather n.
yeterince hava basıncı olmama underinflation n.
bir ucu birine/bir şeye, diğer ucu da yükselebilen ve alçak uçan bir hava aracının yakalayıp havalandırdığı büyük bir balona bağlı kablo (askeri veya gizli servislerin kişileri tehlikeli durumlardan kurtarmak için kullandığı bir yöntem) skyhook n.
kötü hava weather n.
hava tahmincisi weathercaster n.
yüksek uçan kuşların dairesel yukarı yönlü hava akımından faydalanmak için bir araya gelmesi kettle n.
düşman hava araçları, gemileri ve füzelerine saldırarak yok etme kill n.
(hava aracı) kaldırıcı kuvvet lift n.
avın kokusunu getiren hava wind n.
manyetik hava detektörü mad (magnetic airborne detector) n.
zararlı haşarattan ve hava şartlarından korunması için havalandırılan veya soğutulan sandık veya dolap safe n.
kadın hava durumu sunucusu weatherwoman n.
kadın hava durumu sunucusu weather woman n.
hava kesesi bladder n.
bazı komedi gösterilerinde sopa gibi kullanılan içi hava dolu kese bladder n.
şişirildiğinde döşek görevi gören, kullanılmayıp katlandığında az hacim kaplayan hava geçirmez şişme yatak mattress n.
hava durumunu önceden haber veren bir şey weatherwiser n.
hava geçidi windway n.
hava yolu windway n.
soğuk hava winter n.
(su, hava, rüzgar ile) şişme bloatedness n.
hava, buhar veya gazın baskıyla çıkmasından kaynaklı ses blowing n.
alevin ısısını artırmak için hava veya oksijen vermeye yarayan bir tüp blowtube n.
duvarda genellikle ahşap kepenkle örtülen hava ve ışık boşluğu bole [scotland] n.
zehirli hava mephitism n.
özellikle hava kirliliği seviyelerini etkileyen sisleri ve dumanları inceleyen bilim dalı miasmology n.
(su veya hava) gürültülü uğuldama sesi woosh n.
(su veya hava) gürültülü uğuldama sesi whoosh n.
yağmurlu hava showery weather n.
yalnızca hava ile yaşamanın mümkün olduğuna inanan kimse breatharian n.