confine - Turc Anglais Dictionnaire

confine

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "confine" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 25 résultat(s)

Anglais Turc
General
confine v. kapatmak
He confined himself to his room.
Kendini odasına kapattı.

More Sentences
confine v. sınırlandırmak
Under these circumstances, the EU should confine itself to controlling harmful substances.
Bu koşullar altında AB kendisini zararlı maddelerin kontrolüyle sınırlandırmalıdır.

More Sentences
confine v. hapsetmek
We were able to confine the smoke to the lobby.
Dumanı lobiye hapsetmeyi başardık.

More Sentences
confine v. tutmak
I intend to confine my comments to the conflict between India and Pakistan.
Yorumlarımı Hindistan ve Pakistan arasındaki çatışmayla sınırlı tutmak niyetindeyim.

More Sentences
confine v. sınırlamak
We confined ourselves to this method because it appears to attract a great deal of agreement.
Kendimizi bu yöntemle sınırladık çünkü bu yöntem üzerinde büyük ölçüde mutabakat sağlanmış görünüyor.

More Sentences
confine v. hapsetmek
Where did you confine them?
Onları nereye hapsettin?

More Sentences
confine v. sınırlı olmak
The study group was confined to class members.
Çalışma grubu sınıf üyeleriyle sınırlıydı.

More Sentences
confine v. kapatılmak
The beautiful princess was confined to a dungeon.
Güzel prenses bir zindana kapatılmıştı.

More Sentences
confine v. mahkûm olmak
I have been confined to bed with an injury for several days.
Bir sakatlanma nedeniyle birkaç gündür yatağa mahkum kaldım.

More Sentences
Law
confine v. sınırlamak
I shall confine myself here to making two general comments.
Burada kendimi iki genel yorum yapmakla sınırlayacağım.

More Sentences
Technical
confine v. sınırlamak
I shall confine myself quickly to two puzzling facts.
Kendimi hızlıca iki şaşırtıcı gerçekle sınırlayacağım.

More Sentences
Aeronautic
confine v. sınırlamak
The Union should confine itself to those areas of policy where European action has an obvious added value.
Birlik, kendisini Avrupa eyleminin bariz bir katma değere sahip olduğu politika alanlarıyla sınırlamalıdır.

More Sentences
General
confine n. sınır
confine n. hudut
confine n. bölge
confine v. kapamak
confine v. tahdit etmek
confine v. toplamak
confine v. kısıtlamak
Law
confine v. cezaya çarptırmak
confine v. hapsetmek
confine v. mahkum etmek
confine v. tahdit etmek
Technical
confine v. kuşatmak
confine v. sınırlar içinde korumak

Sens de "confine" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 32 résultat(s)

Anglais Turc
General
confine in a cage v. kafese kapatmak
confine to v. bağlamak (birini eve/yatağa) (bir hastalık)
confine with v. çevrelenmek
confine oneself to v. yetinmek
confine to v. -e hasretmek
confine to v. -e hapsetmek
confine to v. -e kapatmak
Phrasals
confine (someone or something) within (something) v. (birisini ya da bir şeyi bir yere) kapamak
confine (someone or something) within (something) v. (birisini ya da bir şeyi bir yere) hapsetmek
confine (someone or an animal) within something v. (birisini ya da bir hayvanı bir yere) kapamak
confine (someone or an animal) within something v. (birisini ya da bir hayvanı bir yere) hapsetmek
confine to v. hareket özgürlüğünü kısıtlamak
confine to v. ile sınırlı tutmak
confine to v. özgürlüğünü kısıtlamak
confine to v. özgürlüğünü sınırlamak
confine someone or an animal to something v. birini/bir hayvanı bir şeye/yere kapamak
confine someone or an animal to something v. birini/bir hayvanı bir şeye/yere hapsetmek
confine something to someone or something v. bir şeyi biriyle/bir şeyle sınırlı tutmak
confine something to someone or something v. bir şeyi biri/bir şey çerçevesinde tutmak
confine something to someone or something v. bir şeyi biriyle/bir şeyle sınırlamak/sınırlandırmak
confine something to someone or something v. bir şeyi biriyle/bir şeyle kısıtlamak
confine something to someone or something v. bir şeyin kapsamını biriyle/bir şeyle sınırlı tutmak
confine (someone or something) to (something) v. (birini/bir şeyi bir şeye/yere) kapamak
confine (someone or something) to (something) v. (birini/bir şeyi bir şeye/yere) hapsetmek
confine (something) to (someone or something) v. (bir şeyi biriyle/bir şeyle) sınırlı tutmak
confine (something) to (someone or something) v. (bir şeyi biri/bir şey) çerçevesinde tutmak
confine (something) to (someone or something) v. (bir şeyi biriyle/bir şeyle) sınırlamak/sınırlandırmak
confine (something) to (someone or something) v. (bir şeyi biriyle/bir şeyle) kısıtlamak
confine (something) to (someone or something) v. (bir şeyin kapsamını biriyle/bir şeyle) sınırlı tutmak
confine within v. -e kapatmak
confine within v. '-e hapsetmek
Politics
confine oneself to making a recommendation v. kendini tavsiyede bulunmakla sınırlandırmak