tutmak

Sens de "tutmak" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 181 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
Common Usage
1	Common Usage	tutmak	hold v.
Miss Europe, dressed in a miniskirt, was the ring girl, holding a board bearing the words 'First round'. Mini etek giymiş olan Avrupa Güzeli ringin kızıydı ve elinde 'İlk tur' yazılı bir pano tutuyordu. More Sentences
2	Common Usage	tutmak	keep v.
The Committee itself is keeping tight-lipped. Komite'nin kendisi de ağzını sıkı tutuyor. More Sentences
General
3	General	tutmak	engage v.
We engaged a handyman to help us with the garden. Bahçe işlerinde bize yardımcı olması için bir tamirci tuttuk. More Sentences
4	General	tutmak	amount to v.
I really wonder how much the inheritance tax will amount to. Gerçekten veraset vergisinin ne kadar tutacağını merak ediyorum. More Sentences
5	General	tutmak	take hold of v.
Take hold of the rope. İpi tut. More Sentences
6	General	tutmak	save v.
Can you save this seat for me? Bu koltuğu benim için tutabilir misin? More Sentences
7	General	tutmak	come to v.
The total comes to 3,000 yen. Toplam 3,000 yen tutuyor. More Sentences
8	General	tutmak	stay v.
Nobody's forcing you to stay here. Seni burada kimse zorla tutmuyor. More Sentences
9	General	tutmak	confine v.
I intend to confine my comments to the conflict between India and Pakistan. Yorumlarımı Hindistan ve Pakistan arasındaki çatışmayla sınırlı tutmak niyetindeyim. More Sentences
10	General	tutmak	seize v.
He seized the child's hand. Çocuğun elini tuttu. More Sentences
11	General	tutmak	reserve v.
On this point, I reserve the position of the Commission. Bu noktada Komisyonun görüşünü saklı tutuyorum. More Sentences
12	General	tutmak	keep back v.
He tried to keep back his tears. Gözyaşlarını tutmaya çalıştı. More Sentences
13	General	tutmak	restrain v.
I could barely restrain myself from punching him in the face. Yüzüne yumruk atmamak için kendimi zor tutuyordum. More Sentences
14	General	tutmak	hold back v.
Tom couldn't hold back his tears. Tom gözyaşlarını tutamadı. More Sentences
15	General	tutmak	stop v.
Tom was about to say something, but he stopped himself. Tom bir şey söylemek üzereydi ama kendini tuttu. More Sentences
16	General	tutmak	hold in v.
I don't think I'll be able to hold in my anger any longer. Öfkemi daha fazla tutabileceğimi sanmıyorum. More Sentences
17	General	tutmak	cost v.
It is completely irrelevant how much the ticket cost. Biletin ne kadar tuttuğu tamamen önemsizdir. More Sentences
18	General	tutmak	have v.
Tom had motion sickness. Tom'u yol tuttu. More Sentences
19	General	tutmak	take up v.
This table takes up too much space. Bu masa çok fazla yer tutuyor. More Sentences
20	General	tutmak	clutch v.
He clutched his wallet in his hand. Cüzdanını sıkıca elinde tuttu. More Sentences
21	General	tutmak	grip v.
You must grip that dagger this way. O hançeri bu şekilde tutmalısın. More Sentences
22	General	tutmak	hire v.
I've already hired someone to take care of those two. O ikisiyle ilgilenmesi için birini tuttum bile. More Sentences
23	General	tutmak	add up to v.
The money that Chris has not paid back adds up to a large sum. Chris'in geri ödemediği para büyük bir meblağ tutuyor. More Sentences
24	General	tutmak	keep to v.
Sami kept to that promise. Sami sözünü tuttu. More Sentences
25	General	tutmak	keep down v.
We must keep down expenses. Masrafları düşük tutmalıyız. More Sentences
26	General	tutmak	choke back v.
Carol couldn't choke back her tears. Carol gözyaşlarını tutamadı. More Sentences
27	General	tutmak	keep in v.
We should perhaps all keep in mind our common stated goal of 'better regulation'. Belki de hepimiz "daha iyi düzenleme" şeklindeki ortak hedefimizi aklımızda tutmalıyız. More Sentences
28	General	tutmak	get hold of v.
Tom and Mary's new puppy chews up everything he can get hold of, including Tom's new slippers. Tom ve Mary'nin yeni köpeği, Tom'un yeni terlikleri de dahil olmak üzere, elinde tuttuğu her şeyi çiğnemektedir. More Sentences
29	General	tutmak	contain v.
Tom couldn't contain himself any longer. Tom kendini daha fazla tutamadı. More Sentences
30	General	tutmak	stifle v.
We cannot stifle these countries at such a decisive moment as this. Böylesine belirleyici bir anda bu ülkeleri baskı altında tutamayız. More Sentences
31	General	tutmak	hold on to v.
The so-called struggle at the ballot box, which resulted in President Obiang holding on to power, was a farce. Başkan Obiang'ın iktidarı elinde tutmasıyla sonuçlanan sandıktaki sözde mücadele bir saçmalıktı. More Sentences
32	General	tutmak	make v.
We must make the perpetrators liable for all manner of damage done to our environment. Çevremize verilen her türlü zarardan failleri sorumlu tutmalıyız. More Sentences
33	General	tutmak	hold on v.
Hold on firmly to the handrail. Tırabzanı sıkıca tutun. More Sentences
34	General	tutmak	take v.
He took my hand and led me to the garden. Elimi tuttu ve beni bahçeye götürdü. More Sentences
35	General	tutmak	root v.
Which team are you rooting for? Sen hangi takımı tutuyorsun? More Sentences
36	General	tutmak	grasp v.
She grasped my hand and whispered in my ear. Elimi tuttu ve kulağıma fısıldadı. More Sentences
37	General	tutmak	keep v.
The reforms are necessary to keep the costs of air traffic down, reduce the number of delays and increase capacity. Reformlar, hava trafiği maliyetlerini düşük tutmak, gecikme sayısını azaltmak ve kapasiteyi artırmak için gereklidir. More Sentences
38	General	tutmak	grab v.
Grab a cab and get over here. Bir taksi tut ve buraya gel. More Sentences
39	General	tutmak	hang on v.
Hang on to them. Onlara tutun. More Sentences
40	General	tutmak	clasp v.
She clasped my hands and said she was glad to see me. O, ellerimi tuttu ve beni gördüğüne memnun olduğunu söyledi. More Sentences
41	General	tutmak	bear v.
Those rules are very interesting and we will bear them in mind. Bu kurallar çok ilginç ve bunları aklımızda tutacağız. More Sentences
42	General	tutmak	hold on v.
Can you hold on a little longer? Biraz daha tutabilir misiniz? More Sentences
43	General	tutmak	handle v.
She taught her sons to handle the cats gently. Oğullarına kedileri nazikçe tutmayı öğretti. More Sentences
44	General	tutmak	place v.
I place my career above everything except my family. Kariyerimi ailem dışında her şeyin üstünde tutuyorum. More Sentences
45	General	tutmak	take v.
I may well take a house for the season next year. Gelecek sene bu mevsim için bir ev tutabilirim. More Sentences
Phrasals
46	Phrasals	tutmak	held in v.
You're the most beautiful woman I've ever held in my arms. Sen kollarımda tuttuğum en güzel kadınsın. More Sentences
47	Phrasals	tutmak	hold onto v.
Hold onto your hats. Şapkalarınızı sıkı tutun. More Sentences
Idioms
48	Idioms	tutmak	hang on v.
Hang on to it. Tutun. More Sentences
Politics
49	Politics	tutmak	restrain v.
I want to go to the restroom but I'll restrain myself. Tuvalete gitmek istiyorum ama kendimi tutacağım. More Sentences
Technical
50	Technical	tutmak	grasp v.
Lastly, others, myself included, think and say that we must grasp the nettle. Son olarak, ben de dahil olmak üzere başkaları da bu işin ucundan tutmamız gerektiğini düşünüyor ve söylüyor. More Sentences
51	Technical	tutmak	keep v.
The EU is dependent on this in order to keep the Lisbon process on track. AB, Lizbon sürecini rayında tutabilmek için buna muhtaçtır. More Sentences
Construction
52	Construction	tutmak	trap v.
This filter traps all kinds of dust that might be in the air. Bu filtre, havada bulunabilecek her türlü tozu tutar. More Sentences
Automotive
53	Automotive	tutmak	grip v.
The owner of the small dog gripped its neck and scolded it. küçük köpeğin sahibi onu boynundan tuttu ve onu azarladı. More Sentences
General
54	General	tutmak	play v.
55	General	tutmak	inhibit v.
56	General	tutmak	reckon v.
57	General	tutmak	fill v.
58	General	tutmak	rent v.
59	General	tutmak	grapple v.
60	General	tutmak	cog v.
61	General	tutmak	favour v.
62	General	tutmak	prop v.
63	General	tutmak	maintain at v.
64	General	tutmak	seize on v.
65	General	tutmak	hold down v.
66	General	tutmak	fish v.
67	General	tutmak	cramp v.
68	General	tutmak	hire on v.
69	General	tutmak	jell v.
70	General	tutmak	detain v.
71	General	tutmak	intercept v.
72	General	tutmak	stick well v.
73	General	tutmak	uphold v.
74	General	tutmak	engross v.
75	General	tutmak	claw hold of v.
76	General	tutmak	fit v.
77	General	tutmak	affect v.
78	General	tutmak	like v.
79	General	tutmak	choke off v.
80	General	tutmak	corral v.
81	General	tutmak	support v.
82	General	tutmak	stanchion v.
83	General	tutmak	nab v.
84	General	tutmak	employ v.
85	General	tutmak	constrain v.
86	General	tutmak	aggregate v.
87	General	tutmak	eclipse v.
88	General	tutmak	possess v.
89	General	tutmak	hook v.
90	General	tutmak	bind v.
91	General	tutmak	last v.
92	General	tutmak	deem v.
93	General	tutmak	approve of v.
94	General	tutmak	favor v.
95	General	tutmak	hold up v.
96	General	tutmak	figure out at v.
97	General	tutmak	work v.
98	General	tutmak	attack v.
99	General	tutmak	stick to v.
100	General	tutmak	take effect v.
101	General	tutmak	curb v.
102	General	tutmak	choke down v.
103	General	tutmak	fix v.
104	General	tutmak	check v.
105	General	tutmak	cohere v.
106	General	tutmak	tackle v.
107	General	tutmak	stick v.
108	General	tutmak	make sick v.
109	General	tutmak	total v.
110	General	tutmak	bespeak v.
111	General	tutmak	book v.
112	General	tutmak	clench v.
113	General	tutmak	choke v.
114	General	tutmak	occupy v.
115	General	tutmak	dig v.
116	General	tutmak	gather v.
117	General	tutmak	strangle v.
118	General	tutmak	catch v.
119	General	tutmak	play upon v.
120	General	tutmak	bridle v.
121	General	tutmak	sustain v.
122	General	tutmak	expose v.
123	General	tutmak	capture v.
124	General	tutmak	charter v.
125	General	tutmak	retain v.
126	General	tutmak	go over v.
127	General	tutmak	stand for v.
128	General	tutmak	clamp up v.
129	General	tutmak	get one's hooks into v.
130	General	tutmak	seise v.
131	General	tutmak	hent v.
132	General	tutmak	have at one's retinue v.
133	General	tutmak	apply v.
134	General	tutmak	upgird v.
135	General	tutmak	kep [uk] v.
136	General	tutmak	knab [obsolete] v.
137	General	tutmak	haud [scotland] v.
138	General	tutmak	holt v.
139	General	tutmak	obtain [obsolete] v.
140	General	tutmak	clam [dialect] [uk] v.
141	General	tutmak	claucht [scotland] v.
142	General	tutmak	claught [scotland] v.
143	General	tutmak	deprehend [obsolete] v.
144	General	tutmak	grope [obsolete] v.
145	General	tutmak	overhent [obsolete] v.
146	General	tutmak	overhold v.
147	General	tutmak	ingrapple [obsolete] v.
148	General	tutmak	comprise [obsolete] v.
149	General	tutmak	cork v.
150	General	tutmak	prehend v.
151	General	tutmak	sport v.
152	General	tutmak	strike v.
Phrasals
153	Phrasals	tutmak	stand in v.
154	Phrasals	tutmak	constrain from v.
155	Phrasals	tutmak	lay hold on v.
156	Phrasals	tutmak	seize onto v.
157	Phrasals	tutmak	grab onto v.
158	Phrasals	tutmak	pick up v.
159	Phrasals	tutmak	bear up v.
Colloquial
160	Colloquial	tutmak	freeze onto v.
Idioms
161	Idioms	tutmak	hold by v.
162	Idioms	tutmak	carry out v.
163	Idioms	tutmak	catch hold of v.
164	Idioms	tutmak	take ahold v.
165	Idioms	tutmak	take hold v.
Law
166	Law	tutmak	seize v.
167	Law	tutmak	apprehend v.
168	Law	tutmak	seise v.
Technical
169	Technical	tutmak	arrest v.
170	Technical	tutmak	charter v.
171	Technical	tutmak	withhold v.
172	Technical	tutmak	retain v.
173	Technical	tutmak	sticking v.
174	Technical	tutmak	catch v.
175	Technical	tutmak	adhere v.
176	Technical	tutmak	capture v.
177	Technical	tutmak	maintain v.
178	Technical	tutmak	sustain v.
179	Technical	tutmak	expose v.
Linguistics
180	Linguistics	tutmak	hae [scotland] v.
Slang
181	Slang	tutmak	nail v.

Sens de "tutmak" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
Common Usage
1	Common Usage	dengede tutmak	balance v.
This sea lion can balance a ball on its nose. Bu deniz aslanı bir topu burnunun üzerinde dengede tutabiliyor. More Sentences
2	Common Usage	ayakta tutmak	sustain v.
My friends' support sustained me during my first year abroad. Yurtdışındaki ilk yılımda arkadaşlarımın desteği beni ayakta tuttu. More Sentences
3	Common Usage	(elinde) (bir şey) tutmak	hold v.
Can you hold my phone for me? Telefonumu tutabilir misin? More Sentences
4	Common Usage	gizli tutmak	keep confidential v.
Such documents must be kept confidential. Bu tür belgeler gizli tutulmalıdır. More Sentences
5	Common Usage	hariç tutmak	exclude v.
Excluding water treatment and distribution for the time being seems to me to be a wise policy. Su arıtma ve dağıtımını şimdilik hariç tutmak bana akıllıca bir politika gibi görünüyor. More Sentences
6	Common Usage	yas tutmak	mourn v.
The Iraqi people will doubtless not mourn the loss of their dictator. Irak halkı şüphesiz diktatörlerinin yasını tutmayacaktır. More Sentences
7	Common Usage	dengede tutmak	stabilize v.
The authorities managed to stabilize the currency. Otoriteler dövizi dengede tutmayı başardı. More Sentences
General
8	General	sıkıca tutmak	purchase n.
He failed to get a purchase on the rock and lost his balance. Kayayı sıkıca tutmayı başaramadı ve dengesini kaybetti. More Sentences
9	General	taksi tutmak	take a taxi v.
He took a taxi so as not to be late for the party. Partiye geç kalmamak için taksi tuttu. More Sentences
10	General	sayısını tutmak	keep count v.
I'm keeping count. Sayı tutuyorum. More Sentences
11	General	taksi tutmak	take a cab v.
Why didn't you just take a cab? Neden sadece bir taksi tutmadın? More Sentences
12	General	balık tutmak	catch fish v.
We began catching fish immediately. Hemen balık tutmaya başladık. More Sentences
13	General	günlük tutmak	keep a journal v.
I was the one who suggested Tom keep a journal. Tom'a günlük tutmasını öneren bendim. More Sentences
14	General	sır tutmak	keep a secret v.
I figure an old army buy can keep a secret. Eski bir asker sır tutar diye düşündüm. More Sentences
15	General	ışık tutmak	shed v.
First of all, we must shed some light on this shipwreck. Öncelikle, bu gemi kazasına biraz ışık tutmalıyız. More Sentences
16	General	göz önünde tutmak	keep in view v.
Without repeating what he said, it is this historical perspective that we must keep in view the whole time. Söylediklerini tekrarlamadan, bu tarihsel perspektifi her zaman göz önünde tutmamız gerekir. More Sentences
17	General	kendini tutmak	hold back v.
Don't hold back. Kendinizi tutmayın. More Sentences
18	General	muaf tutmak	excuse v.
The teacher excused me from the examination. Öğretmen beni sınavdan muaf tuttu. More Sentences
19	General	sözünü tutmak	keep your word v.
You didn't keep your word. Sözünü tutmadın. More Sentences
20	General	açık tutmak	keep open v.
We want to keep open the channels for dialogue with Israel. İsrail ile diyalog kanallarını açık tutmak istiyoruz. More Sentences
21	General	sıcak tutmak	keep warm v.
I tried to keep warm. Sıcak tutmaya çalıştım. More Sentences
22	General	nöbet tutmak	keep guard v.
Two soldiers kept guard at the gate. İki asker kapıda nöbet tutuyordu. More Sentences
23	General	muaf tutmak	discharge v.
It is one from which the Council, too, cannot be discharged. Konsey'in de bu görevden muaf tutulamayacağı bir konudur. More Sentences
24	General	deniz tutmak	get seasick v.
They are likely to get seasick. Deniz tutması muhtemeldir. More Sentences
25	General	aklında tutmak	remember v.
David has so many girlfriends that he can't remember all of their names. David'in o kadar çok kız arkadaşı var ki, hepsinin adını aklında tutamıyor. More Sentences
26	General	akılda tutmak	bear in mind v.
I do feel, however, that there are a number of things we need to bear in mind. Bununla birlikte, aklımızda tutmamız gereken bazı hususlar olduğunu düşünüyorum. More Sentences
27	General	atıp tutmak	rant v.
Tom always rants to Mary about the supposed dangers of foreigners, but Mary is more afraid of Tom than anyone. Tom her zaman Mary'ye yabancıların sözde tehlikeleri hakkında atıp tutar, ama Mary herkesten çok Tom'dan korkuyor. More Sentences
28	General	yerini tutmak	substitute for v.
Technical systems, too, can be indispensable, but they cannot be a substitute for responsibility. Teknik sistemler de vazgeçilmez olabilir, ancak sorumluluğun yerini tutamazlar. More Sentences
29	General	ışık tutmak	shed light on v.
We finally have the committee and I hope it can shed light on all of this. Nihayet komitemiz var ve umarım tüm bunlara ışık tutabilir. More Sentences
30	General	hariç tutmak	exclude v.
The reason was that the electronic commerce directive excluded all issues relating to data protection. Bunun nedeni, elektronik ticaret direktifinin veri koruma ile ilgili tüm konuları hariç tutmasıydı. More Sentences
31	General	tutmak (hapiste)	remand v.
If no evidence of guilt is found, prisoners on remand are released and paid compensation. Suçlu olduklarına dair herhangi bir kanıt bulunamazsa tutuklu mahkumlar serbest bırakılır ve tazminat ödenir. More Sentences
32	General	ücretle tutmak	hire v.
We've hired Tom to paint our garage. Garajımızı boyaması için Tom'u ücretle tuttuk. More Sentences
33	General	işgal altında tutmak	occupy v.
As we all know, Israel has occupied Palestinian territories since 1947. Hepimizin bildiği gibi İsrail 1947'den bu yana Filistin topraklarını işgal altında tutmaktadır. More Sentences
34	General	nöbet tutmak	guard v.
I'm on guard here. Burada nöbet tutuyorum. More Sentences
35	General	pas tutmak	rust v.
Fiberglass doesn't rust. Fiberglas pas tutmaz. More Sentences
36	General	gizli tutmak	keep secret v.
Why is there this fear, this wish to keep secret a document that is already half-known? Neden bu korku, zaten yarısı bilinen bir belgeyi gizli tutma isteği var? More Sentences
37	General	bir arada tutmak	hold together v.
Traditional Japanese houses are held together with wooden joints. Geleneksel Japon evleri ahşap eklemlerle bir arada tutulur. More Sentences
38	General	oruç tutmak	fast v.
In five steps it is possible to fast without tiring the heart and body. Beş adımda kalbi ve bedeni yormadan oruç tutmak mümkün. More Sentences
39	General	mesken tutmak	settle in v.
Are you settling in? Mesken tutuyor musun? More Sentences
40	General	kafa tutmak	challenge v.
Don't challenge someone who has nothing to lose. Kaybedecek şeyi olmayan birine kafa tutmayın. More Sentences
41	General	aklında tutmak	keep in mind v.
Keep in mind what I tell you. Sana söylediklerimi aklında tut. More Sentences
42	General	nefesini tutmak	gasp v.
Diana gasped. Diana nefesini tuttu. More Sentences
43	General	sıkı tutmak	hang on v.
Hang on tight. Sıkı tutun. More Sentences
44	General	temiz tutmak	keep it clean v.
You can use the book as long as you keep it clean. Temiz tuttuğun sürece kitabı kullanabilirsin. More Sentences
45	General	el üstünde tutmak	cherish v.
I cherish this city. Bu şehri el üstünde tutuyorum. More Sentences
46	General	kayıt tutmak	keep a record v.
She keeps a record of everything she buys. Satın aldığı her şeyin kaydını tutar. More Sentences
47	General	dışında tutmak	except v.
I can except no one from the rules. Hiç kimseyi kuralların dışında tutamam. More Sentences
48	General	aklında tutmak	retain v.
She finds it hard to retain verbal information, so she writes everything down. Sözlü bilgileri aklında tutmakta zorlanıyor, bu yüzden her şeyi yazıyor. More Sentences
49	General	taraf tutmak	take sides v.
I warn you - and this is very important today, especially following the war in Afghanistan - not to take sides. Sizi taraf tutmamanız konusunda uyarıyorum, ki bu bugün, özellikle Afganistan'daki savaşın ardından çok önemli. More Sentences
50	General	sözünü tutmak	keep your promise v.
You'll lose face if you don't keep your promise. Verdiğiniz sözü tutmazsanız itibarınızı kaybedersiniz. More Sentences
51	General	kilit altında tutmak	lock up v.
I've worked real hard to keep him locked up. Onu kilit altında tutmak için çok çalıştım. More Sentences
52	General	zabıt tutmak	take minutes v.
Are you taking minutes? Zabıt tutuyor musun? More Sentences
53	General	elinde tutmak	hold v.
Tom held his hat in his hand. Tom şapkasını elinde tutuyordu. More Sentences
54	General	parmaklarıyla tempo tutmak	drum v.
Tom drummed his fingers on the table. Tom masada parmaklarıyla tempo tuttu. More Sentences
55	General	hariç tutmak	leave out v.
If the list of books is too long, please leave out all foreign books. Kitap listesi çok uzunsa, lütfen tüm yabancı kitapları hariç tutun. More Sentences
56	General	yas tutmak	mourn v.
The Iraqi people will doubtless not mourn the loss of their dictator. Irak halkı şüphesiz diktatörlerinin kaybının yasını tutmayacaktır. More Sentences
57	General	güreş tutmak	wrestle v.
They are wrestling shoulder to shoulder. Onlar omuz omuza güreş tutuyorlar. More Sentences
58	General	tarafını tutmak	side with v.
I would be inclined to side with the presidency and with those of you who have referred to something I consider crucial. Başkanlığın ve çok önemli olduğunu düşündüğüm bir konuya atıfta bulunan sizlerin tarafını tutma eğilimindeyim. More Sentences
59	General	dilek tutmak	make a wish v.
It's an American tradition to make a wish on your birthday. Doğum gününde dilek tutmak bir Amerikan geleneğidir. More Sentences
60	General	hakkı saklı tutmak	reserve v.
The Commission has to reserve its right to make use of the legal means at its disposal. Komisyon, elindeki yasal araçları kullanma hakkını saklı tutmalıdır. More Sentences
61	General	elinde tutmak	have v.
What I have in my hand is a fossil seashell. Elimde tuttuğum şey bir deniz kabuğu fosili. More Sentences
62	General	yosun tutmak	moss v.
A rolling stone gathers no moss is a proverb. Yuvarlanan taş yosun tutmaz bir atasözüdür. More Sentences
63	General	tutanak tutmak	minute v.
It is unfortunate that the compromise we reached has not been minuted. Vardığımız uzlaşmanın tutanak altına alınmamış olması büyük bir talihsizliktir. More Sentences
64	General	sorumlu tutmak	blame v.
Parliament alone cannot be blamed for the present system's shortcomings, however. Ancak mevcut sistemin eksikliklerinden sadece Parlamento sorumlu tutulamaz. More Sentences
65	General	nöbet tutmak	stand guard v.
I'll stand guard now. Şimdi nöbet tutacağım. More Sentences
66	General	dışında tutmak	exclude v.
It is right that perishable goods, and foodstuffs in particular, should be excluded from the restrictions. Çabuk bozulabilen malların ve özellikle de gıda maddelerinin kısıtlamaların dışında tutulması doğrudur. More Sentences
Common Usage
67	Common Usage	ışık tutmak	flash v.
68	Common Usage	sıkı sıkı tutmak	grasp v.
69	Common Usage	kendini tutmak	refrain v.
70	Common Usage	tutuklu olarak tutmak	hold v.
71	Common Usage	(ücret vererek) tutmak	hire v.
72	Common Usage	dengede tutmak	stabilise v.
73	Common Usage	çetelesini tutmak	tally v.
General
74	General	uçurtmanın ön kısımdaki çıtayı gergin tutmak için kullanılan çıta	spreader n.
75	General	bisikleti altından çıkararak direksiyonundan tutmak suretiyle aksi istikamette çevirerek döndürme hareketi	tail whip n.
76	General	yardım kuruluşunun kayıtlarını tutmak amacıyla oluşturulan kurulun üyeleri	charity commissioners n.
77	General	çetele tutmak için çentik atılan çubuk	nickstick n.
78	General	(balık tutmak için) ağ kullanan kimse	netter n.
79	General	çit kazıklarını bir arada tutmak için kazıkların tepesine geçirilen esnek tahta	edder [obsolete] n.
80	General	eskiden kahveyi sıcak tutmak için kullanılan kap	biggin n.
81	General	bir yığındaki malzemeleri bir arada tutmak için kullanılan malzeme	matrix n.
82	General	balık ve diğer su altı hayvanlarını canlı olarak tutmak için su ile doldurulmuş tekne, havuz veya hazne	marine museum n.
83	General	kötü kimseleri uzaklaştırmak veya baskı altında tutmak için linç kanunu yöntemlerini kullanan kanun dışı bir teşkilat	white cap n.
84	General	şarapları eğik tutmak için kullanılan sepet	wine cradle n.
85	General	sığır, at gibi hayvanları kapalı tutmak için kullanılan etrafı çevrili alan	brake n.
86	General	araba çeken atı tutmak için dizginlere bağlanan iki halkadan her biri	holder n.
87	General	sıcak mutfak aletlerini tutmak için kullanılan kalın bez	holder n.
88	General	sigara veya puroyu içerken tutmak için kullanılan dar boru şeklinde alet	holder n.
89	General	bir şeyi tutmak için kullanılan cihaz	holding device n.
90	General	içindekileri sabit bir nemde tutmak için tasarlanmış kutu	humidor n.
91	General	içerideki havayı nemli tutmak için kutuya yerleştirilmiş cihaz	humidor n.
92	General	paspasın saçaklarını veya bezini tutmak için kullanılan kelepçe	mop head n.
93	General	su canlılarını canlı tutmak için suya yerleştirilen kutu	live box n.
94	General	nesneleri bir arada tutmak için kullanılan, esnek yapılı doğal veya sentetik kauçuk halka	gum band [pennsylvania] n.
95	General	semeri yerinde tutmak için atın etrafına sarılmış geniş şerit	roller n.
96	General	açmak, tutmak için kullanılan sivri uçlu alet	pick n.
97	General	babafingo çubuğunun alt ucunu sabit tutmak için kullanılan mafsallı demir kelepçe	gate n.
98	General	telefonu daha rahat tutmak için arkasına yapıştırılan aparat	phone grip n.
99	General	muaf tutmak	be exempt from v.
100	General	kafa tutmak	resist v.
101	General	elinde tutmak	not to sell v.
102	General	uzak tutmak	keep somebody out v.
103	General	sınırlı tutmak	cramp v.
104	General	yolunu tutmak	take the road v.
105	General	aklında tutmak	keep account of v.
106	General	sakalından tutmak	beard v.
107	General	niyet tutmak	make vows v.
108	General	yerini tutmak	compensate v.
109	General	ağ ile balık tutmak	haul v.
110	General	işleme tabi tutmak	operationalise v.
111	General	dik tutmak	square v.
112	General	yukarda tutmak	keep up v.
113	General	atıp tutmak	criticise v.
114	General	çetelesini tutmak	notch v.
115	General	aksiliği tutmak	suddenly to get obstinate v.
116	General	nöbeti tutmak	throw a fit v.
117	General	kira ile tutmak	tenant v.
118	General	nefes tutmak	bate v.
119	General	başak tutmak	come into ear v.
120	General	taksi tutmak	hack v.
121	General	nöbet tutmak	mount guard v.
122	General	boş atıp dolu tutmak	make a lucky shot v.
123	General	sıkı tutmak	grasp v.
124	General	baskı altında tutmak	restrain v.
125	General	dümen tutmak	navigate v.
126	General	gizli tutmak	conceal v.
127	General	niyet tutmak	make a wish v.
128	General	kaymak tutmak	cream v.
129	General	ev tutmak	rent a house v.
130	General	unutulmaya yüz tutmak	begin to be forgotten v.
131	General	dumana tutmak	smoke v.
132	General	ön planda tutmak	prioritise v.
133	General	frekansı tutmak	be on somebody's wavelength v.
134	General	hesap tutmak	keep the accounts v.
135	General	muaf tutmak	release v.
136	General	lafa tutmak	buttonhole v.
137	General	hoş tutmak	treat well v.
138	General	yas tutmak	pine away v.
139	General	dengede tutmak	stabilize v.
140	General	kira ile tutmak	rent v.
141	General	soru yağmuruna tutmak	heckle v.
142	General	topa tutmak	pound v.
143	General	buz tutmak	ice over v.
144	General	dilini tutmak	hold one's peace v.
145	General	olta ile (balık) tutmak	hook v.
146	General	taraf tutmak	side v.
147	General	hor tutmak	treat somebody with contempt v.
148	General	tarafını tutmak	stand by somebody's side v.
149	General	topları havaya atıp tutmak	juggle v.
150	General	kar tutmak	stick v.
151	General	yolunu tutmak	betake oneself to v.
152	General	yüksek tutmak	keep up v.
153	General	hatırda tutmak	bear in mind v.
154	General	ayrı tutmak	set off v.
155	General	hık tutmak	have the hiccups v.
156	General	yas tutmak	pine v.
157	General	kartopuna tutmak	snowball v.
158	General	kendini tutmak	get hold of oneself v.
159	General	nöbet tutmak	keep watch and ward v.
160	General	doğru yolda tutmak	steady v.
161	General	matem tutmak	mourn v.
162	General	tutmak (toplam)	total v.
163	General	uzun süreliğine muhafaza altında tutmak	mothball v.
164	General	gıcık tutmak	cough v.
165	General	dibi tutmak	stick to the pan and burn v.
166	General	çetele tutmak	keep tally v.
167	General	sımsıkı tutmak	clasp v.
168	General	sıkı tutmak	clinch v.
169	General	kafa tutmak	defy v.
170	General	içeride tutmak	keep in v.
171	General	gözü tutmak	take a fancy to v.
172	General	uzak tutmak	keep something out v.
173	General	arşivini tutmak	archive v.
174	General	rehine olarak tutmak	hold as a hostage v.
175	General	pansiyon otel vb'nde kaydını yaptırıp bir oda tutmak	check into v.
176	General	eli ayağı tutmak	be in good health v.
177	General	çenesini tutmak	hold one's peace v.
178	General	tabi tutmak	put to v.
179	General	yağmuruna tutmak	besiege v.
180	General	sıtma tutmak	get malaria v.
181	General	boş atıp dolu tutmak	draw a bow at a venture v.
182	General	elinden tutmak	help v.
183	General	kaydını tutmak	keep an account of v.
184	General	yüzü tutmak	have the face to do something v.
185	General	bir tutmak	consider equal v.
186	General	kendini tutmak	hold in v.
187	General	ayrı tutmak	separate v.
188	General	tarafını tutmak	sympathize v.
189	General	hatırda tutmak	keep in mind v.
190	General	baskı altında tutmak	coerce v.
191	General	sorumlu tutmak	put the blame on v.
192	General	nöbet tutmak	be on guard v.
193	General	ışık tutmak	bear a torch v.
194	General	aktif halde tutmak	maintain something active v.
195	General	uzakta tutmak	hold off v.
196	General	sayısını tutmak	keep count of v.
197	General	elle tutmak	take hold of v.
198	General	muaf tutmak	dispensate v.
199	General	avukat tutmak	instruct a solicitor v.
200	General	nöbet tutmak	be on guard duty v.
201	General	hıçkırık tutmak	hiccup v.
202	General	tarafını tutmak	stick up for v.
203	General	nöbet tutmak	keep cave v.
204	General	birini soru yağmuruna tutmak	fire questions at v.
205	General	tuzak tutmak	trap v.
206	General	başını dik tutmak	save face v.
207	General	baskı altında tutmak	keep down v.
208	General	sıkı tutmak	control firmly v.
209	General	bitmeye yüz tutmak/bitmek (öfke/kavga vb)	subside v.
210	General	kuş tutmak	hunt birds v.
211	General	ayrı tutmak	discriminate v.
212	General	kafa tutmak	be obstinate v.
213	General	uçak tutmak	be airsick v.
214	General	hatırında tutmak	be mindful of v.
215	General	el üstünde tutmak	show great respect v.
216	General	atıp tutmak	draw the long bow v.
217	General	kir tutmak	show dirt v.
218	General	zihinde tutmak	bear in mind v.
219	General	yüz tutmak	begin v.
220	General	evin yolunu tutmak	make for home v.
221	General	ateşe tutmak	blaze away at v.
222	General	top ateşine tutmak	shell v.
223	General	dengede tutmak	poise v.
224	General	ayakta tutmak (bir kimseyi manen)	support v.
225	General	tok tutmak	be filling v.
226	General	birini bir şeyi yapmaktan muaf tutmak	excuse from v.
227	General	el üstünde tutmak	treat with honour v.
228	General	tarafını tutmak	take sides with somebody v.
229	General	inadı tutmak	have a fit of obstinacy v.
230	General	gözetim altında tutmak (bir yeri)	cover v.
231	General	taşa tutmak	stone v.
232	General	menevişleme işlemine tabi tutmak (çeliği)	temper v.
233	General	ileride kullanmak üzere tutmak	keep for future use v.
234	General	dümen tutmak	steer v.
235	General	baş üstünde tutmak	welcome v.
236	General	arşivde tutmak	keep in the archive v.
237	General	balık tutmak	angle v.
238	General	çok para tutmak (pahalı vb)	roll in v.
239	General	yükünü tutmak	feather one's nest v.
240	General	fare tutmak	rat v.
241	General	tarafını tutmak	champion v.
242	General	alkış tutmak	cheer v.
243	General	yakında tutmak	hold close v.
244	General	tempo tutmak	beat time v.
245	General	aşı tutmak	take vaccination v.
246	General	aklında tutmak	bear in mind v.
247	General	yolunu tutmak	make tracks for v.
248	General	küf tutmak	become mouldy v.
249	General	buz tutmak	freeze v.
250	General	yas tutmak	sorrow v.
251	General	kafa tutmak	stump v.
252	General	babaları tutmak	become enraged v.
253	General	aklında tutmak	keep in the memory v.
254	General	topa tutmak	hail down v.
255	General	gizli tutmak	suppress v.
256	General	kuşatma altında tutmak	besiege v.
257	General	rehin olarak tutmak	hold in pledge v.
258	General	hatırında tutmak	have in mind v.
259	General	hariç tutmak	leave off v.
260	General	saklı tutmak	hide v.
261	General	ışık tutmak	set light to v.
262	General	sorumlu tutmak	hold responsible v.
263	General	yer tutmak	book v.
264	General	el üstünde tutmak	pet v.
265	General	uzak tutmak	keep somebody out of v.
266	General	iki şey birbirini tutmak	check out with v.
267	General	eşit tutmak	equate v.
268	General	yüzü tutmak	have the face v.
269	General	üstün tutmak	prefer v.
270	General	göz önünde tutmak	bear in mind v.
271	General	suda tutmak	soak v.
272	General	yıldıza bakarak niyet tutmak	wish on a star v.
273	General	muaf tutmak	privilege v.
274	General	yağmuruna tutmak	pelt with v.
275	General	birini başkalarıyla aynı tutmak	lump someone together with v.
276	General	ilgiyi canlı tutmak	keep the interest alive v.
277	General	gözyaşlarını tutmak	choke back one's tears v.
278	General	alabalık tutmak	trout v.
279	General	dost tutmak	make friends v.
280	General	tarafını tutmak	uphold v.
281	General	yolunu tutmak	make for v.
282	General	ayrı tutmak	set apart v.
283	General	ışık tutmak	irradiate v.
284	General	ışık tutmak	shed light v.
285	General	ağ ile tutmak	mesh v.
286	General	muaf tutmak	prune v.
287	General	sıkı tutmak	hold tight v.
288	General	yakasından tutmak	seize by the collar v.
289	General	sıkı bir gözetim altında tutmak	keep a close watch on v.
290	General	bir şey birini ayakta tutmak	carry one through v.
291	General	ışık tutmak	light the way v.
292	General	aklının bir köşesinde tutmak	keep something in a corner of one's mind v.
293	General	avukat tutmak	retain a lawyer v.
294	General	ateşe tutmak	char v.
295	General	tutmak (bir yekun)	add up to v.
296	General	ayrı tutmak	segregate v.
297	General	başını dik tutmak	hold one's head high v.
298	General	ahı tutmak	have one's curse take effect v.
299	General	kontrol altında tutmak	kept down v.
300	General	bağırarak atıp tutmak	rant v.
301	General	ayrı tutmak	make a distinction v.
302	General	sözünü tutmak	be as good as one's word v.
303	General	metres tutmak	keep a mistress v.
304	General	tutanak tutmak	take the minutes down v.
305	General	çıkarlarını ön planda tutmak	look out for oneself v.
306	General	yer tutmak	reserve v.
307	General	uzak tutmak	shut off from v.
308	General	sımsıkı tutmak	hug v.
309	General	ağla balık tutmak	trawl v.
310	General	muaf tutmak	rescue v.
311	General	dışında tutmak	omit from v.
312	General	yekun tutmak	aggregate v.
313	General	zar tutmak	cog the dice v.
314	General	çok yer tutmak	take up a lot of room v.
315	General	kafa tutmak	rise against v.
316	General	yerine getirmekten muaf tutmak (bir sorumluluğu/yükümlülüğü)	absolve from v.
317	General	suda oltayı çekerek balık tutmak	troll v.
318	General	ayna tutmak	mirror v.
319	General	saklı tutmak	keep secret v.
320	General	dilini tutmak	hold one's tongue v.
321	General	muaf tutmak	acquit v.
322	General	yolunu tutmak	strike v.
323	General	elinde tutmak	monopolize v.
324	General	tarafını tutmak	favor v.
325	General	bedduası tutmak	for someone's curse to take effect v.
326	General	ahı tutmak	have one's curse take affect v.
327	General	ayrı tutmak	sequester v.
328	General	sıkıca tutmak	clutch v.
329	General	kendini tutmak	hold oneself back v.
330	General	hareketsiz tutmak	poise v.
331	General	kementle tutmak	lasso v.
332	General	muaf tutmak	exonerate v.
333	General	kayıt tutmak	journalise v.
334	General	akılda tutmak	keep in mind v.
335	General	dik tutmak	hold straight v.
336	General	muaf tutmak	free v.
337	General	yer tutmak	reserve a place v.
338	General	zar tutmak	load the dice v.
339	General	tabi tutmak	subject to v.
340	General	kendini tutmak	forbear v.
341	General	sır tutmak	guard a secret v.
342	General	ayakta tutmak	keep alive v.
343	General	yas tutmak	lament v.
344	General	matem tutmak	lament v.
345	General	kök tutmak	root v.
346	General	sıkı tutmak	keep hold of v.
347	General	muaf tutmak (birini kural/yasa vb'nden)	waive v.
348	General	lafa tutmak	chat v.
349	General	abluka altında tutmak	blockade v.
350	General	ayrı tutmak	insulate v.
351	General	ayrı tutmak	isolate v.
352	General	hesabını tutmak	score v.
353	General	tarafını tutmak	be slanted towards v.
354	General	damarı tutmak	have a fit of v.
355	General	kendini tutmak	keep calm v.
356	General	canlı tutmak	keep alive v.
357	General	saat tutmak	clock v.
358	General	don tutmak	freeze v.
359	General	ayrı tutmak	individualize v.
360	General	göz önünde tutmak	take into account v.
361	General	nasır tutmak	callous v.
362	General	konumunda tutmak	keep v.
363	General	bir tutmak	bracket v.
364	General	kaymak tutmak	curdle v.
365	General	eli ayağı tutmak	be physically sound and strong v.
366	General	baskı altında tutmak	repress v.
367	General	yüz tutmak	tend v.
368	General	ücretle tutmak (avukat vb)	retain v.
369	General	geçidi tutmak	hold the pass v.
370	General	aklında tutmak	not to forget v.
371	General	hıçkırık tutmak	hiccough v.
372	General	tutmak (elle)	grab v.
373	General	tutmak (aşı)	take v.
374	General	fare tutmak	mouse v.
375	General	kira ile tutmak	sublease from v.
376	General	meyve tutmak	fructify v.
377	General	tempo tutmak	keep time v.
378	General	ağ ile tutmak	net v.
379	General	kontrol altında tutmak	stake in v.
380	General	para tutmak	save money v.
381	General	bir şeyi gizli tutmak	keep something under one's hat v.
382	General	sıkıca tutmak	grip v.
383	General	sıkı tutmak	wire away v.
384	General	göz önünde tutmak	consult v.
385	General	kendini tutmak	contain oneself v.
386	General	geri tutmak	restrain v.
387	General	defter tutmak	keep book v.
388	General	nefesini tutmak	hold one's breath v.
389	General	ölçüleri birbirini tutmak	fit v.
390	General	sıkıca tutmak	hold tight v.
391	General	aziz tutmak	cherish v.
392	General	ayakta tutmak	support v.
393	General	bir başkasını sorumlu tutmak	pass the buck v.
394	General	gizli tutmak	keep something secret v.
395	General	tutmak (belirli bir vaziyette)	prop v.
396	General	takım tutmak	support a team v.
397	General	bir şeyi kilit altında tutmak	lock something up v.
398	General	oltayla balık tutmak	troll v.
399	General	gizli tutmak	keep something under wraps v.
400	General	bir tutmak	identify v.
401	General	tabi tutmak	put somebody through something v.
402	General	ayrı tutmak	except v.
403	General	kırağı tutmak	frost v.
404	General	kontrol altında tutmak	keep under control v.
405	General	uzak tutmak	keep off v.
406	General	muaf tutmak	be exempt v.
407	General	ağzını tutmak	hold one's tongue v.
408	General	sözünü tutmak	be as good as one's promise v.
409	General	taşa tutmak	pelt v.
410	General	kafa tutmak	oppose v.
411	General	göz önünde tutmak	regard v.
412	General	kendini tutmak	possess oneself v.
413	General	sıkıca tutmak	tackle v.
414	General	kementle tutmak	rope v.
415	General	sözünü tutmak	be true to one's word v.
416	General	yer tutmak	occupy a place v.
417	General	çetelesini tutmak	keep a tally v.
418	General	güçlü tutmak	sustain v.
419	General	adam tutmak	mark a man v.
420	General	uzak tutmak	keep apart v.
421	General	zabıt tutmak	minute v.
422	General	damarı tutmak	become obstinate v.
423	General	çanak tutmak	invite v.
424	General	ışık tutmak	flash on v.
425	General	birinin tarafını tutmak	be on someone's side v.
426	General	sıkıca tutmak	clasp v.
427	General	tutanak tutmak	take the statement down v.
428	General	tutanak tutmak	take the minutes v.
429	General	soru yağmuruna tutmak	barrage v.
430	General	kontrol altında tutmak	keep a tight rein on v.
431	General	aklında tutmak	hoard v.
432	General	elini çabuk tutmak	hurry up v.
433	General	ışık tutmak	light the way for v.
434	General	sözünü tutmak	keep one's word v.
435	General	yağmuruna tutmak	rain v.
436	General	bir şeyi kilit altında tutmak	lock something away v.
437	General	kontrol altında tutmak	keep down v.
438	General	akılda tutmak	have in mind v.
439	General	atıp tutmak	brag v.
440	General	hatırda tutmak	remember v.
441	General	kafa tutmak	stand up to v.
442	General	uzakta tutmak	distance v.
443	General	niyet tutmak	wish a wish v.
444	General	sorumlu tutmak	charge v.
445	General	atıp tutmak	gas v.
446	General	atıp tutmak	boast v.
447	General	dengede tutmak	equipoise v.
448	General	ileride kullanmak üzere tutmak	kept for future use v.
449	General	dilini tutmak	guard one's tongue v.
450	General	gizli tutmak	hide v.
451	General	kafa tutmak	dare v.
452	General	gizli tutmak	hush up v.
453	General	kapalı bir yerde tutmak	coop up v.
454	General	açık tutmak	hold open v.
455	General	yağmuruna tutmak	assail with v.
456	General	dışarıda tutmak	keep out v.
457	General	tutanak tutmak	take a statement down v.
458	General	sabit tutmak (fiyat/ücret vb'ni)	peg v.
459	General	yeğ tutmak	prefer v.
460	General	buz tutmak	ice up v.
461	General	imtihana tabi tutmak	test v.
462	General	kir tutmak	show dirt easily v.
463	General	zabıt tutmak	write down a report v.
464	General	alkış tutmak	applaud v.
465	General	yosun tutmak	be mossed v.
466	General	muaf tutmak	immunize v.
467	General	göz önünde tutmak	consider v.
468	General	yıldıza bakarak niyet tutmak	wish upon a star v.
469	General	tutmak (ısı, su vb'ni)	retain v.
470	General	hiddetini tutmak	curb v.
471	General	günlük tutmak	diarise v.
472	General	birini uzak tutmak	keep someone away v.
473	General	üstü buz tutmak	freeze over v.
474	General	kira ile tutmak	hire v.
475	General	elde tutmak	keep in reserve v.
476	General	birini kucağında tutmak	hold someone in one's arms v.
477	General	heyheyleri tutmak	blow one's stack v.
478	General	atıp tutmak	swagger v.
479	General	hariç tutmak	except v.
480	General	topa tutmak	cannonade v.
481	General	ayrı tutmak	dissociate v.
482	General	sıkı tutmak	get a grip v.
483	General	kendini tutmak	keep from v.
484	General	koruma altında tutmak	conserve v.
485	General	zar tutmak	set the dice v.
486	General	elini çabuk tutmak	jump to it v.
487	General	bağırıp çağırarak atıp tutmak	rant and rave v.
488	General	kaymak tutmak	form cream v.
489	General	uzak tutmak	keep something out of v.
490	General	cihanı tutmak	be heard around the world v.
491	General	baskı altında tutmak	press somebody close v.
492	General	tarafını tutmak	side with somebody v.
493	General	hıçkırık tutmak	have the hiccups v.
494	General	eli ekmek tutmak	earn one's bread v.
495	General	akılda tutmak	store v.
496	General	kuş tutmak	catch birds v.
497	General	birbirini tutmak	cohere v.
498	General	topa tutmak	bombard v.
499	General	siniri tutmak	have a fit of nerves v.
500	General	ağzını açık tutmak	gaping v.