hold up - Turc Anglais Dictionnaire

hold up

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "hold up" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 87 résultat(s)

Anglais Turc
General
hold up v. göstermek
I hold up to you the Europe of Altiero Spinelli and Ernesto Rossi.
Size Altiero Spinelli ve Ernesto Rossi'nin Avrupa'sını gösteriyorum.

More Sentences
hold up v. soymak
The man who held up the liquor store wore a mask.
İçki dükkanını soyan adam maske takıyordu.

More Sentences
hold up v. gecikmek
I do not wish to hold up the ceremony.
Töreni geciktirmek istemiyorum.

More Sentences
hold up v. engellemek
I have no wish to hold up this historical process in any way.
Bu tarihsel süreci herhangi bir şekilde engellemek gibi bir niyetim yok.

More Sentences
hold up v. dayanmak
Fast aid because the dikes which have been inundated will not hold up forever.
Hızlı yardım çünkü sular altında kalan setler sonsuza kadar dayanmayacaktır.

More Sentences
hold up v. kaldırmak
Tom held up one finger.
Tom bir parmağını kaldırdı.

More Sentences
hold up v. geciktirmek
It is not the European Parliament which is holding up the European patent.
Avrupa patentini geciktiren Avrupa Parlamentosu değildir.

More Sentences
hold up v. durdurmak
Tom held up his hand to stop Mary.
Tom, Mary'yi durdurmak için elini kaldırdı.

More Sentences
hold up v. kaldırmak
She held up her head.
O, başını kaldırdı.

More Sentences
hold up v. engellemek
He is holding up her work.
Onun işini engelliyor.

More Sentences
hold up v. kaldırmak
The pupil held up his hand to ask a question.
Öğrenci soru sormak için elini kaldırdı.

More Sentences
hold up interj. dur bakalım
Hold up, what do you think you're doing?
Dur bakalım, ne yaptığını sanıyorsun?

More Sentences
hold up v. tutmak
hold up v. çevirmek
hold up v. desteklemek
hold up v. direnmek
hold up v. korumak
hold up v. arzetmek
hold up v. yardımda bulunmak
hold up v. yolunu kesip soymak
hold up v. geri tutmak
hold up v. yolunu kesmek
hold up v. yükseltmek
hold up v. (birinin) bilincini dışa vurmak
hold up v. (birinin) bilincine çağrıda bulunmak
hold up v. ortaya çıkarmak
hold up v. bir şeye dikkat çekmek
hold up v. dizginlemek
hold up v. kontrol altına almak
hold up v. (kart) oynamayı reddetmek
hold up v. dağılmasını önlemek
hold up v. yerle bir olmasını engellemek
hold up v. doğruluğunu kanıtlamak
hold up v. (saldırı veya talihsizliğe) boyun eğmemek
hold up v. (saldırı veya talihsizlik karşısında) yılmamak
hold up v. etkili olduğunu kanıtlamak
hold up v. uzun bir süre boyunca ilgi veya etkiyi sürdürmek
hold up v. ayak uydurmak
hold up v. geciktirmek
hold up v. düşmekten alıkoymak
hold up v. dağılmaktan alıkoymak
hold up v. desteklemek
hold up v. (silah kullanarak) soymak için zorla durdurmak
hold up v. (silah kullanarak) soymak için yolunu kesmek
hold up v. sergilemek
hold up v. sunmak
hold up v. hayatta kalmak
hold up v. tutunmak
hold up v. (briç) yüksek kart oynamaktan kaçınmak
hold up v. anlaşmanın üzerine düşen kısmını yerine getirmek
hold up v. anlaşmanın üzerine düşen kısmını gerçekleştirmek
hold up v. yükseltmek
hold up v. (birinin) bilincini dışa vurmak
hold up v. (birinin) bilincine çağrıda bulunmak
hold up v. ortaya çıkarmak
hold up v. bir şeye dikkat çekmek
hold up v. dizginlemek
hold up v. kontrol altına almak
Phrasals
hold up v. kendi ayakları üzerinde durmak
hold up v. (yağmur) durmak
hold up v. sağlam durmak
hold up v. devam etmek
hold up v. ayakta kalmak
hold up v. arka çıkmak
hold up v. ortaya koymak
hold up v. dizginlemek
hold up v. idare etmek
hold up v. (tilkiyi) sığınak bulmaktan alıkoyarak kolay avlamayı sağlamak
hold up v. ilerlemesini engellemek
hold up v. (kartı) oynamamak
hold up v. silah zoruyla soymak
hold up v. doğruluğu ispatlanmak
hold up v. üstün gelmek
hold up v. galebe çalmak
hold up v. popülerliğini sürdürmek
hold up v. ilgi toplamaya devam etmek
hold up v. yağmur yağmamaya devam etmek
hold up v. örnek olarak sunmak
hold up v. güç veya etkisini kaybetmeden işlevini sürdürmek
hold up v. başa çıkmak
hold up v. yavaşlatmak
hold up v. geciktirmek
hold up v. direnmek
hold up v. zorluk veya sıkıntıyla yaşamaya devam etmek
hold up v. anlaşmanın üzerine düşen kısmını yerine getirmek
hold up v. beklemek/durmak
Hunting
hold up v. (tilki veya yavrusunun) yuvasından ayrılmasını önleyerek öldürmek

Sens de "hold up" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 90 résultat(s)

Anglais Turc
General
hold-up n. gecikme
This will avoid bureaucratic hold-ups, which result in constant bottlenecks and delays.
Bu sayede sürekli darboğazlara ve gecikmelere yol açan bürokratik tıkanıklıklar önlenecektir.

More Sentences
hold-up n. soygun
What we are witnessing here is a hold-up.
Burada tanık olduğumuz şey bir soygundur.

More Sentences
hold-up n. engel
hold-up n. tıkanıklık
hold-up n. durdurma
hold-up n. silahlı soygun
hold-up [us] n. aşırı ücret
hold-up [us] n. gasp
hold up as v. örnek göstermek
hold one's head up high v. başını dik tutmak
Phrasals
hold someone up to something v. birini bir yere (pencereye vb) kaldırmak
hold up to (something) v. incelemeyi/denetlemeyi (sorunsuz) geçmek
hold up to (something) v. bir zorluk karşısında direnmek/tutunmak
hold up to v. karşısında direnmek/tutunmak
hold up to v. hizasına/seviyesine kaldırmak
hold up to (something) v. (bir şeyin) hizasına/seviyesine kaldırmak
Colloquial
what’s the hold up? expr. ne diye durduk?
Idioms
hold (someone or something) up as an example v. örnek/model olarak göstermek
hold up to scorn v. alay konusu etmek
hold up to ridicule v. alay konusu etmek
hold one's head up v. başını dik tutmak
hold one's head up v. gurur duymak
hold one's head up v. gururlanmak
hold one's head up high v. gurur duymak
hold one's head up v. gururdan gerinmek
hold up as an example v. ibret almak
hold up as an example v. örnek almak
hold one's end up v. kendi üzerine düşeni yapmak
hold one's end of the bargain up v. kendi üzerine düşeni yapmak
hold up to ridicule v. taşlamak
hold up to scorn v. taşlamak
hold up to scorn v. yermek
hold one's end of the bargain up v. üstüne düşeni yapmak
hold up to ridicule v. yermek
hold one's end up v. üstüne düşeni yapmak
hold up one's head v. başını dik tutmak
hold (someone or something) up to ridicule v. (birini/bir şeyi) alay konusu etmek
hold (someone or something) up to ridicule v. (birini/bir şeyi) taşlamak
hold (someone or something) up to ridicule v. (birini/bir şeyi) yermek
hold (someone or something) up to ridicule v. (biriyle/bir şeyle) alay etmek
hold (someone or something) up to scorn v. (birini/bir şeyi) alay konusu etmek
hold (someone or something) up to scorn v. (birini/bir şeyi) taşlamak
hold (someone or something) up to scorn v. (birini/bir şeyi) yermek
hold (someone or something) up to scorn v. (biriyle/bir şeyle) alay etmek
hold (someone or something) up to scorn v. (birini/bir şeyi) yadsımak
hold (someone or something) up to scorn v. (birini/bir şeyi) geri çevirmek/istememek
hold (up) (one's) end of the bargain v. kendi üzerine düşeni yapmak
hold (up) (one's) end of the bargain v. üstüne düşeni yapmak
hold end of the bargain up v. üstüne düşeni yapmak
hold end up v. üstüne düşeni yapmak
hold head up v. başını dik tutmak
hold head up v. gurur duymak
hold head up v. gururlanmak
hold head up v. gururdan gerinmek
hold up (one's) end (of the bargain) v. kendi üzerine düşeni yapmak
hold up (one's) end (of the bargain) v. üstüne düşeni yapmak
hold up as (something) v. (bir şey) olarak düzgün/efektif/etkili çalışmak
hold up as (something) v. (bir şey) olarak düzgün/efektif/etkili işlemek
hold up as (something) v. (bir şey) olarak düzgün/efektif/etkili iş görmek
hold up as (something) v. (bir şeye) olarak örnek/model göstermek
hold up as (something) v. (bir şeye) iyi bir örnek olmaya devam etmek
hold up as (something) v. (bir şeye) iyi bir örnek olmayı sürdürmek
hold up as (something) v. hala (bir şeye) iyi bir örnek olmak
hold up as (something) v. hala iyi (bir şey) örneği olmayı sürdürmek
hold your head (up) high v. başını dik tutmak
hold your head (up) high v. pes etmemek
hold your head (up) high v. boynunu eğmemek
hold your head up v. başını dik tutmak
hold your head up v. pes etmemek
hold your head up v. boynunu eğmemek
hold your end up [uk] v. kendi üzerine düşeni yapmak
hold your end up [uk] v. üzerine düşen görevi yerine getirmek
hold your end up [uk] v. sözünü tutmak
hold your head (up) high expr. başını dik tut
hold your head (up) high expr. pes etme
hold your head (up) high expr. boynunu eğme
hold your head up expr. başını dik tut
hold your head up expr. pes etme
hold your head up expr. boynunu eğme
hold your end up [uk] expr. kendi üzerine düşeni yap
hold your end up [uk] expr. üzerine düşen görevi yerine getir
hold your end up [uk] expr. sözünü tut
Speaking
hold-up expr. kıpırdama bu bir soygundur
Law
hold-up n. silahlı soygun
Textile
hold-up n. jartiyersiz giyilen üstü lastikli çorap
Food Engineering
hold-up n. tutma
hold up homofermentative n. tutma homofermentatif
hold-up homofermentative n. tutma homofermentatif
hold-up time n. tutma süresi
Military
hold up the enemy v. düşmanı oyalamak