|
Catégorie |
Anglais |
Turc |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
dry v.
|
kurulamak |
|
No one can dry another's tears without wetting his own hands.
Hiç kimse kendi ellerini ıslatmadan başkasının gözyaşlarını kurulayamaz.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
dry v.
|
kurumak |
|
A Tacis programme has been developed to fight against the consequences of the drying of the Aral Sea.
Aral Denizi'nin kurumasının sonuçlarına karşı mücadele etmek için bir Tacis programı geliştirilmiştir.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
dry v.
|
kurutmak |
|
We asked for extra time to dry their uniforms and later check out.
Üniformalarını kurutmak ve daha sonra çıkış yapmak için ekstra zaman istedik.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
dry adj.
|
kuru |
|
In just a few weeks, thousands of square miles of dry desert plains are turned into a watery green grassland.
Yalnızca birkaç hafta içinde binlerce kilometrekarelik kuru çöl ovaları sulak yemyeşil bir otlağa dönüşüyor.
More Sentences
|
General |
|
5 |
General |
dry n.
|
kuraklık |
|
It rained yesterday after it had been dry for a long time.
Uzun süren bir kuraklıktan sonra dün yağmur yağdı.
More Sentences
|
6 |
General |
dry v.
|
kurumak |
|
It was the correct decision because it began to dry again.
Doğru karardı çünkü yeniden kurumaya başlamış.
More Sentences
|
7 |
General |
dry v.
|
kurutmak |
|
You give in to her with this dress; she'll bleed you dry.
Bu elbiseyle ona teslim olursan, seni iliklerine kadar kurutacak.
More Sentences
|
8 |
General |
dry v.
|
kurulamak |
|
Dry your face with a towel.
Yüzünüzü bir havluyla kurulayın.
More Sentences
|
9 |
General |
dry adj.
|
kuru |
|
The common cold and flu usually produce a dry cough.
Soğuk algınlığı ve nezle genellikle kuru bir öksürüğe neden olur.
More Sentences
|
10 |
General |
dry adj.
|
sek |
|
They were drinking dry white wine.
Onlar sek beyaz şarap içiyorlardı.
More Sentences
|
11 |
General |
dry adj.
|
susuz |
|
Tom prefers to drink dry red wine.
Tom susuz kırmızı şarap içmeyi tercih eder.
More Sentences
|
12 |
General |
dry adj.
|
yavan |
|
His humor is very dry.
Onun mizah duygusu çok yavan.
More Sentences
|
13 |
General |
dry adj.
|
kurak |
|
In the dry season, these trees lose their leaves.
Kurak dönemde ağaçlar yapraklarını döker.
More Sentences
|
14 |
General |
dry adj.
|
sıkıcı |
|
He has a very dry sense of humor.
Onun çok sıkıcı bir mizah duygusu var.
More Sentences
|
Textile |
|
15 |
Textile |
dry adj.
|
kuru |
|
In just a few weeks, thousands of square miles of dry desert plains are turned into a watery green grassland.
Sadece birkaç hafta içinde, binlerce kilometrekarelik kuru çöl ovaları yemyeşil sulak bir otlağa dönüşür.
More Sentences
|
General |
|
16 |
General |
dry n.
|
kurak alan |
|
17 |
General |
dry n.
|
küçük han |
|
18 |
General |
dry n.
|
taverna |
|
19 |
General |
dry n.
|
çalışanların giysilerini yıkayıp üstlerini değiştirdikleri bina |
|
20 |
General |
dry n.
|
içki içme isteği |
|
|
21 |
General |
dry n.
|
kuruma |
|
22 |
General |
dry v.
|
sütü kesilmek |
|
23 |
General |
dry v.
|
kakırdamak |
|
24 |
General |
dry v.
|
kavurmak |
|
25 |
General |
dry v.
|
sütten kesilmek |
|
26 |
General |
dry adj.
|
tatsız (söz, konuşma vb) |
|
27 |
General |
dry adj.
|
içki karşıtı |
|
28 |
General |
dry adj.
|
keskin |
|
29 |
General |
dry adj.
|
kupkuru |
|
30 |
General |
dry adj.
|
suyu çekilmiş |
|
31 |
General |
dry adj.
|
kurumuş |
|
32 |
General |
dry adj.
|
kart |
|
33 |
General |
dry adj.
|
sert |
|
34 |
General |
dry adj.
|
susatıcı |
|
35 |
General |
dry adj.
|
tatsız |
|
36 |
General |
dry adj.
|
kör (kuyu) |
|
37 |
General |
dry adj.
|
süt vermeyen |
|
38 |
General |
dry adj.
|
yağmursuz |
|
39 |
General |
dry adj.
|
sek (içki) |
|
40 |
General |
dry adj.
|
sütü kesilmiş (inek) |
|
|
41 |
General |
dry adj.
|
susamış |
|
42 |
General |
dry adj.
|
tazeliğini yitirmiş |
|
43 |
General |
dry adj.
|
taze olmayan |
|
44 |
General |
dry adj.
|
pörsük |
|
45 |
General |
dry adj.
|
solmuş |
|
46 |
General |
dry adj.
|
çişini tutabilen |
|
47 |
General |
dry adj.
|
sıkı paketlenmiş |
|
48 |
General |
dry adj.
|
sıkı birleştirildiği halde su geçirmez olmayan (fıçı) |
|
49 |
General |
dry adj.
|
kayıtsız |
|
50 |
General |
dry adj.
|
duygusuz |
|
51 |
General |
dry adj.
|
maddi |
|
52 |
General |
dry adj.
|
heyecandan uzak |
|
53 |
General |
dry adj.
|
insani duygularını göstermeyen |
|
54 |
General |
dry adj.
|
net ve objektif olan |
|
55 |
General |
dry adj.
|
olaya tarafsız ve hissiz bakan |
|
56 |
General |
dry adv.
|
yavan şekilde |
|
57 |
General |
dry adv.
|
duygusuz şekilde |
|
Colloquial |
|
58 |
Colloquial |
dry n.
|
içki içmeyen kimse |
|
59 |
Colloquial |
dry n.
|
içki yasağı yanlısı/taraftarı |
|
60 |
Colloquial |
dry n.
|
içki satılmayan bölge |
|
61 |
Colloquial |
dry n.
|
içki bulunmayan bölge |
|
62 |
Colloquial |
dry adj.
|
ayık (içkiyi bırakmış) |
|
63 |
Colloquial |
dry adj.
|
temiz (içkiyi bırakmış) |
|
Technical |
|
64 |
Technical |
dry v.
|
oksidasyon ve polimerizasyon sonucu katı, dayanıklı ve esnek hale gelmek |
|
65 |
Technical |
dry v.
|
(yağ, boya, vernik) katılaşmak |
|
66 |
Technical |
dry adj.
|
katı |
|
67 |
Technical |
dry adj.
|
yağsız |
|
68 |
Technical |
dry adj.
|
anhidrit |
|
69 |
Technical |
dry adj.
|
anhidröz |
|
70 |
Technical |
dry adj.
|
anhidrik |
|
71 |
Technical |
dry adj.
|
tekrar üretilebilen sıvı hidrokarbondan çok az miktarda içeren (doğal gaz) |
|
72 |
Technical |
dry adj.
|
tekrar üretilebilen sıvı hidrokarbon içermeyen (doğal gaz) |
|
73 |
Technical |
dry adj.
|
kayganlaştırmadan iş gören (sürtünmeli kavrama) |
|
74 |
Technical |
dry adj.
|
bağlanmamış su içermeyen (boya veya pigment) |
|
75 |
Technical |
dry adj.
|
tamamen katılaştırılmış |
|
76 |
Technical |
dry adj.
|
büsbütün katılaşmış |
|
77 |
Technical |
dry adj.
|
artık sıvı veya yapışkan halde olmayan (astar, mürekkep) |
|
78 |
Technical |
dry adj.
|
yedek parçalar ile gres, soğutma suyu gibi sıvıların haricinde ölçülen (makine ağırlığı) |
|
79 |
Technical |
dry adj.
|
sırsız (çömlek) |
|
80 |
Technical |
dry adj.
|
perdahsız (çömlek) |
|
|
81 |
Technical |
dry adj.
|
iyi sırlanmamış (çömlek) |
|
82 |
Technical |
dry adj.
|
teorik çalışmalar yürüten (bilim insanı) |
|
83 |
Technical |
dry adj.
|
yalnızca hesaplama yapılan (laboratuvar) |
|
Construction |
|
84 |
Construction |
dry adj.
|
harç kullanmadan yapılan |
|
85 |
Construction |
dry adj.
|
harçsız |
|
86 |
Construction |
dry adj.
|
(sıva veya yapışma harcı yerine) önceden imal edilmiş kartonpiyer, mukavva veya ahşap panel kullanılan |
|
Woodworking |
|
87 |
Woodworking |
dry adj.
|
kurutulmuş (kereste) |
|
Gastronomy |
|
88 |
Gastronomy |
dry adj.
|
tereyağı veya süt olmadan servis edilen (ekmek) |
|
89 |
Gastronomy |
dry adj.
|
buharlaştırma ile suyu alınmış (yiyecek) |
|
90 |
Gastronomy |
dry adj.
|
kurutulmuş (gıda) |
|
91 |
Gastronomy |
dry adj.
|
toz haline getirilmiş (gıda) |
|
92 |
Gastronomy |
dry adj.
|
lapa haline getirilmiş (yiyecek) |
|
93 |
Gastronomy |
dry adj.
|
tatsız (içecek) |
|
94 |
Gastronomy |
dry adj.
|
şekersiz (içecek) |
|
95 |
Gastronomy |
dry adj.
|
mayalanırken tüm şekeri kaybolan (içki) |
|
96 |
Gastronomy |
dry adj.
|
mayalanırken şekerinin büyük kısmını kaybetmiş (içki) |
|
97 |
Gastronomy |
dry adj.
|
şekersiz (bisküvi) |
|
Chemistry |
|
98 |
Chemistry |
dry adj.
|
tüm koşullarda susuz bulunan |
|
99 |
Chemistry |
dry adj.
|
anhidrit |
|
100 |
Chemistry |
dry adj.
|
suyu uzaklaştırılmış |
|
101 |
Chemistry |
dry adj.
|
anhidröz |
|
Astrology |
|
102 |
Astrology |
dry adj.
|
teninin yapısı kuru olan (burç) |
|
Zoology |
|
103 |
Zoology |
dry adj.
|
derisi sarkık veya buruşuk olmayan (köpek) |
|
Geology |
|
104 |
Geology |
dry n.
|
taşta çatlak oluşturan doğal damar |
|
Art |
|
105 |
Art |
dry adj.
|
keskin ve soğuk bir kesinlikle üretilmiş (sanat eseri) |
|
106 |
Art |
dry adj.
|
zarif kontürlerden veya doğal renk geçişlerinden yoksun (sanat eseri) |
|
Archaic |
|
107 |
Archaic |
dry adj.
|
madeni parayla ödenmiş |
|
108 |
Archaic |
dry adj.
|
bozuk parayla ödenen |
|
|
Catégorie |
Anglais |
Turc |
|
General |
|
1 |
General |
dry cough n.
|
kuru öksürük |
|
The common cold and flu usually produce a dry cough.
Soğuk algınlığı ve grip genellikle kuru öksürüğe neden olur.
More Sentences
|
2 |
General |
dry cleaning n.
|
kuru temizleme |
|
Do you want dry cleaning or regular wash?
Kuru temizleme mi yoksa normal yıkama mı istiyorsun?
More Sentences
|
3 |
General |
dry dock n.
|
kuru havuz |
|
Does it have the infrastructures for putting a ship in dry dock, and so on?
Bir geminin kuru havuza alınması vb. için gerekli altyapıya sahip mi?
More Sentences
|
4 |
General |
dry place n.
|
kuru yer |
|
Cacti are plants that live in dry places.
Kaktüsler kuru yerlerde yaşayan bitkilerdir.
More Sentences
|
5 |
General |
dry leaf n.
|
kuru yaprak |
|
The children kicked the dry leaves into the air.
Çocuklar kuru yaprakları havaya savurdular.
More Sentences
|
6 |
General |
run dry v.
|
kurumak |
|
The river is running dry.
Nehir kuruyor.
More Sentences
|
7 |
General |
get dry v.
|
kurumak |
|
If you don't put on hand cream, your hands will get dry.
Eğer el kremi sürmezsen ellerin kuruyacak.
More Sentences
|
8 |
General |
dry up v.
|
kurumak |
|
If it doesn't rain soon, our garden is going to dry up.
Yakında yağmur yağmazsa bahçemiz kuruyacak.
More Sentences
|
9 |
General |
dry up v.
|
tükenmek |
|
New forms of energy must be developed before oil dries up.
Petrol tükenmeden önce yeni enerji türleri geliştirilmelidir.
More Sentences
|
10 |
General |
dry up v.
|
kurumak (göl vb) |
|
The wet shirt will soon dry up.
Islak gömlek yakında kurur.
More Sentences
|
11 |
General |
(one's mouth) go dry v.
|
ağzı kurumak |
|
His mouth went dry.
Onun ağzı kurudu.
More Sentences
|
12 |
General |
dry-clean v.
|
kuru temizlemek |
|
I'd get it dry-cleaned if I were you.
Yerinde olsam onu kuru temizletirdim.
More Sentences
|
13 |
General |
air dry v.
|
havada kurumak |
|
When air dries, the throat dries, and cough comes out.
Hava kuruduğunda boğaz kurur ve öksürük ortaya çıkar.
More Sentences
|
14 |
General |
dry the dishes v.
|
bulaşıkları kurutmak |
|
Tom is drying the dishes.
Tom bulaşıkları kuruluyor.
More Sentences
|
15 |
General |
cool and dry adj.
|
serin ve kuru |
|
Please store in a cool and dry place, out of direct sunlight.
Lütfen doğrudan güneş ışığı almayan, serin ve kuru bir yerde saklayın.
More Sentences
|
Phrasals |
|
16 |
Phrasals |
dry up v.
|
kurumak |
|
If it doesn't rain soon, our garden is going to dry up.
Yakında yağmur yağmazsa, bahçemiz kuruyacak.
More Sentences
|
Idioms |
|
17 |
Idioms |
dry as dust adj.
|
kupkuru |
|
It's dry as dust.
Kupkuru.
More Sentences
|
Common Usage |
|
18 |
Common Usage |
dry goods n.
|
manifatura |
|
General |
|
19 |
General |
dry ground n.
|
kuru zemin |
|
20 |
General |
dry twigs n.
|
çırpı |
|
21 |
General |
dry wall n.
|
harçsız duvar |
|
22 |
General |
dry land n.
|
kurak bölge |
|
23 |
General |
dry cold n.
|
ayaz |
|
24 |
General |
dry cleaner n.
|
kuru temizleyici |
|
25 |
General |
dry nurse n.
|
bakıcı |
|
26 |
General |
dry mustard n.
|
hardal tozu |
|
27 |
General |
a dry speech n.
|
tatsız konuşma |
|
28 |
General |
selling dry goods and notions n.
|
manifaturacılık |
|
29 |
General |
dry quart n.
|
abd 1,101 litre |
|
30 |
General |
dry beriberi n.
|
kuru beriberi |
|
31 |
General |
dry stick n.
|
çam yarması |
|
32 |
General |
dry mustard n.
|
toz hardal |
|
33 |
General |
dish of dry bread and broth n.
|
papara |
|
34 |
General |
dry fruit roasting machine n.
|
kuruyemiş kavurma makinesi |
|
35 |
General |
standardization of dry and dried fruits n.
|
kuru ve kurutulmuş meyvelerin standardizasyonu |
|
36 |
General |
dry rale n.
|
kuru ral |
|
37 |
General |
dry kiln n.
|
kereste kurutucu fırın |
|
38 |
General |
dry point n.
|
asitsiz kullanılan hakkak kalemi |
|
39 |
General |
dry air n.
|
kuru hava |
|
40 |
General |
dry weight n.
|
kuru ağırlık |
|
41 |
General |
dry valley n.
|
kuru vadi |
|
42 |
General |
dry nurse n.
|
emzirmeyen dadı |
|
43 |
General |
dry cold n.
|
kuru soğuk |
|
44 |
General |
dry rot n.
|
kerestenin içindeki toz gibi çürüklük |
|
45 |
General |
dry firefighting n.
|
kuru maddeyle yangın söndürme |
|
46 |
General |
dry bread n.
|
kuru ekmek |
|
47 |
General |
dry nurse n.
|
dadı |
|
48 |
General |
dry stick n.
|
hödük |
|
49 |
General |
dry cleaner's n.
|
kuru temizleyici |
|
50 |
General |
a dry speech n.
|
yavan söz |
|
51 |
General |
dry cleaner's n.
|
kuru temizleme dükkanı |
|
52 |
General |
dry well n.
|
körkuyu |
|
53 |
General |
dry farming n.
|
kuru tarım |
|
54 |
General |
dry work n.
|
sıkıcı iş |
|
55 |
General |
dry goods n.
|
mensucat |
|
56 |
General |
dry cell n.
|
kuru pil |
|
57 |
General |
dry cleaning industry n.
|
kuru temizleme endüstrisi |
|
58 |
General |
dry environment n.
|
kuru ortam |
|
59 |
General |
dry year n.
|
kurak yıl |
|
60 |
General |
dry cleaning detergent n.
|
kuru temizleme deterjanı |
|
61 |
General |
dry year n.
|
yağışsız yıl |
|
62 |
General |
dry-rot n.
|
çürük |
|
63 |
General |
dry-rot n.
|
çürüme |
|
64 |
General |
dry-rot n.
|
yozlaşma |
|
65 |
General |
dry-fly n.
|
olta sineği |
|
66 |
General |
dry voice n.
|
kuru ses |
|
67 |
General |
dry humour n.
|
ince düşündürücü mizah tarzı |
|
68 |
General |
dry humour n.
|
nüktecilik |
|
69 |
General |
dry cargo n.
|
kuru yük |
|
70 |
General |
dry mix n.
|
kuru karışım |
|
71 |
General |
dry zone n.
|
kurak alan |
|
72 |
General |
dry zone n.
|
kurak bölge |
|
73 |
General |
dry nurse n.
|
emzirmeyen bebek bakıcısı |
|
74 |
General |
dry wash n.
|
ütülenmemiş çamaşır |
|
75 |
General |
dry milk n.
|
süt tozu |
|
76 |
General |
dry cleaning business n.
|
kuru temizleme işi |
|
77 |
General |
hot and dry deserts n.
|
sıcak ve kuru çöller |
|
78 |
General |
hot dry deserts n.
|
sıcak ve kuru çöller |
|
79 |
General |
dry wine n.
|
sek şarap |
|
80 |
General |
dry land n.
|
kurak alan |
|
81 |
General |
dry humping n.
|
cinsel birleşme olmadan gerçekleştirilen seks |
|
82 |
General |
dry sex n.
|
cinsel birleşme olmadan gerçekleştirilen seks |
|
83 |
General |
dry erase board n.
|
kalemle yazılan tahta |
|
84 |
General |
picture and draw the well dry n.
|
bir kağıt oyunu |
|
85 |
General |
dry roasted peanuts n.
|
kavrulmuş yer fıstığı |
|
86 |
General |
pat dry n.
|
nazikçe kurulama |
|
87 |
General |
dry cleaning store n.
|
kuru temizleme dükkanı |
|
88 |
General |
dry mint n.
|
kuru nane |
|
89 |
General |
dry fact n.
|
ilgi çekmeyen bilgi |
|
90 |
General |
dry iron n.
|
buharsız ütü |
|
91 |
General |
dry iron n.
|
kuru ütü |
|
92 |
General |
dry skin n.
|
kuru cilt |
|
93 |
General |
dry food n.
|
kuru mama |
|
94 |
General |
dry summer n.
|
susuz yaz |
|
95 |
General |
dry substance n.
|
kuru madde |
|
96 |
General |
dry skin cream n.
|
kuru cilt kremi |
|
97 |
General |
dry heaving n.
|
öğürme |
|
98 |
General |
dry january n.
|
ayık ocak |
|
99 |
General |
united states dry unit n.
|
abd ölçü birimleri sisteminde kabul edilen, kuru ürünlerin ağırlığını belirten ölçü birimi |
|
100 |
General |
united states dry unit n.
|
abd kuru birim ağırlığı |
|
101 |
General |
united states dry unit n.
|
abd kuru birim hacim ağırlığı |
|
102 |
General |
drip-dry n.
|
suyu sıkılmadan kuruyan şey |
|
103 |
General |
dry [australia] n.
|
yılın yağmursuz mevsimi |
|
104 |
General |
dry [australia] n.
|
çorak alan |
|
105 |
General |
dry [australia] n.
|
kıraç bölge |
|
106 |
General |
dry cleaning n.
|
kuru temizleme ile temizlenenler |
|
107 |
General |
dry-erase board n.
|
kalemle yazılan tahta |
|
108 |
General |
dry-erase board n.
|
işaretleme kalemiyle yazılabilen pürüzsüz beyaz yüzey |
|
109 |
General |
dry-erase board n.
|
beyaz tahta |
|
110 |
General |
dry land n.
|
kara toprak |
|
111 |
General |
dry land n.
|
kuru arazi |
|
112 |
General |
dry light n.
|
engellenmemiş saf ışık |
|
113 |
General |
dry light n.
|
net ve objektif görüş |
|
114 |
General |
dry mop n.
|
yer tozu almada kullanılan kuru temizlik bezi |
|
115 |
General |
dry rot n.
|
ihmalden kaynaklı bozulma ve zayıflama |
|
116 |
General |
dry rot n.
|
yeni ve canlandırıcı faktörlere karşı oluşan dirençten kaynaklanan çürüme ve dağılma |
|
117 |
General |
dry rot n.
|
çürüme veya zayıflama sebebi |
|
118 |
General |
dry-salter [uk] n.
|
kimyasal ürün ve boya tüccarı |
|
119 |
General |
dry mop n.
|
toz paspası |
|
120 |
General |
fresh and dry weight n.
|
yaş ve kuru ağırlık |
|
121 |
General |
make dry v.
|
kurutmak |
|
122 |
General |
dry up v.
|
körelmek |
|
123 |
General |
dry up v.
|
iyice kurutmak |
|
124 |
General |
go into dry dock v.
|
havuza girmek |
|
125 |
General |
dry up v.
|
kesilmek |
|
126 |
General |
become dry v.
|
kakırdamak |
|
127 |
General |
dry out v.
|
tamamen kurumak |
|
128 |
General |
dry away v.
|
uzakta kurutmak (bir giysiyi güneş vb'den) |
|
129 |
General |
kiln dry v.
|
ocakta kurutulmuş |
|
130 |
General |
dry up v.
|
kesmek |
|
131 |
General |
dry up v.
|
kurutmak |
|
132 |
General |
dry out v.
|
kurumak |
|
133 |
General |
dry up v.
|
tüketmek |
|
134 |
General |
machine dry v.
|
kurutma makinesinde kurutmak |
|
135 |
General |
wipe something dry v.
|
bir şeyi silerek kurulamak |
|
136 |
General |
become dry v.
|
kurumak |
|
137 |
General |
dry oneself v.
|
kurulanmak |
|
138 |
General |
drip dry v.
|
sıkmadan askıya asarak kurutmak |
|
139 |
General |
dry up v.
|
çekilmek |
|
140 |
General |
go dry v.
|
körleşmek |
|
141 |
General |
sponge something dry v.
|
bir şeyi süngerle kurulamak |
|
142 |
General |
dry by exposing to smoke v.
|
dumana maruz bırakarak kurutmak |
|
143 |
General |
have a blow dry v.
|
fön çektirmek |
|
144 |
General |
dry hair v.
|
saç kurutmak |
|
145 |
General |
blow-dry v.
|
fön çekmek |
|
146 |
General |
have something dry-cleaned v.
|
bir şeyi kuru temizleyiciye vermek |
|
147 |
General |
kiln-dry v.
|
ocakta kurutmak |
|
148 |
General |
drip-dry v.
|
çamaşırı sıkmadan askıda kurutmak |
|
149 |
General |
drip-dry v.
|
suyu sıkılmadan kurumak |
|
150 |
General |
kiln-dry v.
|
fırınlamak |
|
151 |
General |
freeze-dry v.
|
dondurarak kurutmak |
|
152 |
General |
kiln-dry v.
|
ocakta kurutulmuş |
|
153 |
General |
have something dry-cleaned v.
|
bir şeyi temizletmek |
|
154 |
General |
spin-dry v.
|
kurutma makinesinde kurutmak |
|
155 |
General |
sun-dry v.
|
güneşte kurutmak |
|
156 |
General |
dry one’s tears v.
|
gözyaşını silmek |
|
157 |
General |
run dry v.
|
tıkanmak |
|
158 |
General |
dry up v.
|
dili damağı kurumak |
|
159 |
General |
blow-dry v.
|
saç kurutma makinesi ile kurutmak |
|
160 |
General |
blow-dry v.
|
saç kurutma makinesiyle saça şekil vermek |
|
161 |
General |
blow-dry v.
|
kurutma makinesiyle saçı kurutmak |
|
162 |
General |
one's skin to dry out v.
|
cildi kurumak |
|
163 |
General |
dry a leaf v.
|
yaprak kurutmak |
|
164 |
General |
blow dry v.
|
saçını fönlemek |
|
165 |
General |
blow dry v.
|
fön yapmak |
|
166 |
General |
dry one's hair v.
|
saçını kurutmak |
|
167 |
General |
blow dry v.
|
saç fönlemek |
|
168 |
General |
dry out v.
|
kuraklaştırmak |
|
169 |
General |
have a dry cleaner v.
|
bir kuru temizleme dükkanı olmak |
|
170 |
General |
air dry v.
|
havada kurutmak |
|
171 |
General |
dry-heave v.
|
öğürmek |
|
172 |
General |
fire the gun dry v.
|
şarjörü boşaltmak |
|
173 |
General |
be extremely thirsty or dry v.
|
içi yanmak |
|
174 |
General |
take clothes to the dry-cleaner v.
|
kıyafetleri kuru temizlemeye götürmek |
|
175 |
General |
take clothes to the dry-cleaner v.
|
elbiseleri kuru temizlemeye götürmek |
|
176 |
General |
dry iron v.
|
burharsız ütü yapmak |
|
177 |
General |
drip-dry v.
|
suyunu sıkmadan asmak |
|
178 |
General |
dry clean v.
|
kimyasal maddelerle temizlemek |
|
179 |
General |
dry-nurse v.
|
(çocuğa) emzirmeksizin bakım vermek |
|
180 |
General |
dry-nurse v.
|
bakıcı gibi davranmak |
|
181 |
General |
dry-nurse v.
|
gereksiz yere gözetimde tutmak |
|
182 |
General |
dry-rot v.
|
yozlaştırmak |
|
183 |
General |
dry-rot v.
|
köhneleştirmek |
|
184 |
General |
dry-rot v.
|
yozlaşmak |
|
185 |
General |
dry-rot v.
|
köhneyip çürümek |
|
186 |
General |
dry-rot v.
|
ihmal veya tembellikten gerilemek |
|
187 |
General |
dry-beat v.
|
şiddetle dövmek |
|
188 |
General |
dry-beat v.
|
sertçe vurmak |
|
189 |
General |
dry-rub v.
|
ıslatmadan ovalayıp temizlemek |
|
190 |
General |
finger-dry v.
|
(parmakları aralarından geçirerek) saçı kurutmak |
|
191 |
General |
spray-dry v.
|
(sütü, yumurtayı veya sabunu) sprey tekniği ile kurutmak |
|
192 |
General |
high and dry adj.
|
sudan dışarı |
|
193 |
General |
as dry as a bone adj.
|
kupkuru |
|
194 |
General |
high and dry adj.
|
kimsesiz ve çaresiz kalmış |
|
195 |
General |
high and dry adj.
|
karada kimsesiz ve çaresiz kalmış |
|
196 |
General |
dust dry adj.
|
toz bırakmaz |
|
197 |
General |
as dry as adj.
|
kadar kuru |
|
198 |
General |
bone dry adj.
|
kupkuru |
|
199 |
General |
not a dry stitch on adj.
|
çok ıslanmış |
|
200 |
General |
dry enough adj.
|
yeterince kuru |
|
201 |
General |
as dry as a bone adj.
|
kemik gibi |
|
202 |
General |
sweet or dry adj.
|
tatlı veya tatsız |
|
203 |
General |
bone-dry adj.
|
tümüyle kuru |
|
204 |
General |
bone-dry adj.
|
kupkuru |
|
205 |
General |
cut-and-dry adj.
|
alelade |
|
206 |
General |
drip-dry adj.
|
sıkmadan askıda kurutulan |
|
207 |
General |
cut-and-dry adj.
|
alışıla gelmiş |
|
208 |
General |
drip-dry adj.
|
ütü istemeyen kumaştan yapılmış (giysi) |
|
209 |
General |
drip-dry adj.
|
ütü istemeyen (kumaş) |
|
210 |
General |
cut-and-dry adj.
|
sıradan |
|
211 |
General |
oven-dry adj.
|
fırınlanmış |
|
212 |
General |
dry-cleanable adj.
|
kuru temizlemeye müsait |
|
213 |
General |
dry-cleanable adj.
|
kuru temizleme yapılabilir |
|
214 |
General |
air-dry adj.
|
kupkuru |
|
215 |
General |
quick-dry adj.
|
çabuk kuruyan |
|
216 |
General |
dry-eyed adj.
|
gözyaşı olmayan |
|
217 |
General |
dry-eyed adj.
|
gözyaşı dökmeyen |
|
218 |
General |
dry-shod adj.
|
(ayak, ayakkabı) kuru |
|
219 |
General |
tinder-dry adj.
|
çok kuru |
|
220 |
General |
dry as a desert adj.
|
çöl gibi kurak |
|
221 |
General |
bone-dry adj.
|
susuzluktan ölmek üzere olan |
|
222 |
General |
bone-dry adj.
|
alkolsüz |
|
223 |
General |
bone-dry adj.
|
alkol karşıtı |
|
224 |
General |
dry [obsolete] adj.
|
kan akıtma içermeyen |
|
225 |
General |
dry [obsolete] adj.
|
ölüm içermeyen |
|
226 |
General |
dry [obsolete] adj.
|
kan akmadan gerçekleşen |
|
227 |
General |
dry [obsolete] adj.
|
pinti (kimse) |
|
228 |
General |
dry [obsolete] adj.
|
eli sıkı (kimse) |
|
229 |
General |
dry [dialect] adj.
|
içine kapanık |
|
230 |
General |
dry [dialect] adj.
|
soğuk |
|
231 |
General |
dry [dialect] adj.
|
ketum |
|
232 |
General |
dry [dialect] adj.
|
mesafeli |
|
233 |
General |
dry-boned adj.
|
kuru kemikli |
|
234 |
General |
dry-boned adj.
|
etsiz kemikleri bulunan |
|
235 |
General |
dry-eyed adj.
|
duygusallıktan yoksun |
|
236 |
General |
dry-eyed adj.
|
romantizm barındırmayan |
|
237 |
General |
dry-fisted adj.
|
çok az |
|
238 |
General |
dry-fisted adj.
|
cimri |
|
239 |
General |
dry-fisted adj.
|
azıcık |
|
240 |
General |
dry-fisted adj.
|
değersiz |
|
241 |
General |
dry-eyedly adv.
|
duygusuzca |
|
242 |
General |
dry- pref.
|
(takson adlarında) ağaç anlamını veren bir ön ek |
|
243 |
General |
high and dry adj.
|
karada |
|
Phrasals |
|
244 |
Phrasals |
dry up v.
|
harcamak |
|
245 |
Phrasals |
dry up v.
|
bitirmek |
|
246 |
Phrasals |
dry up v.
|
yok olup gitmek |
|
247 |
Phrasals |
dry up v.
|
sözcükleri tükenmek |
|
248 |
Phrasals |
dry up v.
|
susmak |
|
249 |
Phrasals |
dry up v.
|
(oyuncu) repliğini unutmak |
|
250 |
Phrasals |
dry someone out v.
|
içki içmemesini sağlamak |
|
251 |
Phrasals |
dry someone out v.
|
içirmemek |
|
252 |
Phrasals |
dry someone out v.
|
içki içmesine engel olmak |
|
253 |
Phrasals |
go dry v.
|
memeleri kurumak |
|
254 |
Phrasals |
dry something out v.
|
kurutmak |
|
255 |
Phrasals |
dry off v.
|
kurulamak |
|
256 |
Phrasals |
dry something off v.
|
kurulamak |
|
257 |
Phrasals |
dry something off v.
|
kurutmak |
|
258 |
Phrasals |
dry off v.
|
kurulanmak |
|
259 |
Phrasals |
go dry v.
|
sütten kesilmek |
|
260 |
Phrasals |
dry something off v.
|
silmek |
|
261 |
Phrasals |
go dry v.
|
sütü kesilmek |
|
262 |
Phrasals |
dry up v.
|
kurutmak |
|
263 |
Phrasals |
dry up v.
|
kurulamak |
|
264 |
Phrasals |
dry up v.
|
akne gibi iltihaplı bir cilt problemini kurutmak/iyileştirmek/geçirmek |
|
265 |
Phrasals |
dry up v.
|
akne gibi iltihaplı bir cilt probleminin kuruması/iyileşmesi/geçmesi |
|
266 |
Phrasals |
dry up v.
|
toz olmak |
|
267 |
Phrasals |
dry up v.
|
ortadan kaybolmak |
|
268 |
Phrasals |
dry up v.
|
çıkıp gitmek |
|
269 |
Phrasals |
dry up v.
|
ortamı terk etmek |
|
270 |
Phrasals |
dry up v.
|
sessiz olmak |
|
271 |
Phrasals |
dry up v.
|
konuşmamak |
|
272 |
Phrasals |
dry up v.
|
susmak |
|
273 |
Phrasals |
dry something up v.
|
bir şeyi kurutmak |
|
274 |
Phrasals |
dry something up v.
|
(kızarıklığı) geçirmek |
|
275 |
Phrasals |
dry something up v.
|
(kaşıntıyı) geçirmek |
|
276 |
Phrasals |
dry something up v.
|
(isiliği, ürtikeri) söndürmek |
|
277 |
Phrasals |
dry someone or something off v.
|
birini/bir şeyi kurulamak |
|
278 |
Phrasals |
dry someone or something off v.
|
birini/bir şeyi kurutmak |
|
279 |
Phrasals |
dry someone or something off v.
|
birini/bir şeyi silmek |
|
Phrases |
|
280 |
Phrases |
dry and hot in summers cold and snowy in winters n.
|
yazları kurak ve sıcak kışları soğuk ve kar yağışlı |
|
281 |
Phrases |
dry and hot in summers warm and rainy in winters n.
|
yazları kurak ve sıcak kışları ılık ve yağışlı |
|
282 |
Phrases |
suck dry v.
|
tüketmek |
|
283 |
Phrases |
suck dry v.
|
sömürmek |
|
284 |
Phrases |
suck dry v.
|
tüm enerjisini çekmek |
|
285 |
Phrases |
suck dry v.
|
tüm kaynaklarını tüketmek |
|
286 |
Phrases |
suck dry v.
|
tüm gücünü çekmek |
|
287 |
Phrases |
suck dry v.
|
iliğini kurutmak |
|
288 |
Phrases |
keep in a cool and dry place expr.
|
soğuk ve kuru bir yerde muhafaza edin |
|
Proverb |
|
289 |
Proverb |
put your trust in god and keep your powder dry
|
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et |
|
290 |
Proverb |
you never miss the water till the well runs dry
|
kuyu kurumadan suyun kıymeti bilinmez |
|
291 |
Proverb |
put your faith in god, and keep your powder dry
|
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et |
|
292 |
Proverb |
put your faith in god, but keep your powder dry
|
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et |
|
293 |
Proverb |
put your trust in god, but keep your powder dry
|
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et |
|
294 |
Proverb |
trust in god and keep your powder dry
|
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et |
|
295 |
Proverb |
trust in god, but keep your powder dry
|
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et |
|
296 |
Proverb |
we never miss the water till the well runs dry
|
kuyu kurumadan suyun kıymeti bilinmez |
|
297 |
Proverb |
we never miss the water until the well runs dry
|
kuyu kurumadan suyun kıymeti bilinmez |
|
298 |
Proverb |
you never miss the water until the well runs dry
|
kuyu kurumadan suyun kıymeti bilinmez |
|
Colloquial |
|
299 |
Colloquial |
dry fact n.
|
çok fazla detay içermeyen kısa bilgi |
|
300 |
Colloquial |
a dry run n.
|
deneme çalıştırması |
|
301 |
Colloquial |
dry towel n.
|
kuru havlu |
|
302 |
Colloquial |
dry spell n.
|
kuraklık dönemi |
|
303 |
Colloquial |
dry spell n.
|
durgun dönem |
|
304 |
Colloquial |
dry spell n.
|
kesat dönem |
|
305 |
Colloquial |
dry [uk] n.
|
taviz vermeyen muhafazakar politikacı |
|
306 |
Colloquial |
dry nurse n.
|
iş yerindeki acemi çalışanı eğitip yönlendiren kimse |
|
307 |
Colloquial |
home and dry v.
|
alnının akıyla bitirmek |
|
308 |
Colloquial |
home and dry v.
|
alnının akıyla sıyrılmak |
|
309 |
Colloquial |
home and dry v.
|
başarıyla bitirmek |
|
310 |
Colloquial |
milk it dry v.
|
bir şeyi tamamen sömürmek |
|
311 |
Colloquial |
milk it dry v.
|
bir şeyi dibine kadar sömürmek |
|
312 |
Colloquial |
milk it dry v.
|
bir şeyi tamamen bitirmek/tüketmek |
|
313 |
Colloquial |
milk it dry v.
|
bir şeyin kökünü kurutmak |
|
314 |
Colloquial |
milk it dry v.
|
tüm imkanları tüketmek |
|
315 |
Colloquial |
milk something dry v.
|
bir şeyi tamamen sömürmek |
|
316 |
Colloquial |
milk something dry v.
|
bir şeyi dibine kadar sömürmek |
|
317 |
Colloquial |
milk something dry v.
|
bir şeyi tamamen bitirmek/tüketmek |
|
318 |
Colloquial |
milk something dry v.
|
bir şeyin kökünü kurutmak |
|
319 |
Colloquial |
milk something dry v.
|
tüm imkanları tüketmek |
|
320 |
Colloquial |
stay dry v.
|
ıslanmamak |
|
321 |
Colloquial |
dry-gulch v.
|
pusu atmak |
|
322 |
Colloquial |
dry-gulch v.
|
pusu kurmak |
|
323 |
Colloquial |
dry-gulch v.
|
pusuya düşürmek |
|
324 |
Colloquial |
dry-gulch v.
|
tuzağa düşürmek |
|
325 |
Colloquial |
dry-gulch (one) v.
|
(birine) pusu atmak |
|
326 |
Colloquial |
dry-gulch (one) v.
|
(birine) pusu kurmak |
|
327 |
Colloquial |
dry-gulch (one) v.
|
(birini) pusuya düşürmek |
|
328 |
Colloquial |
dry-gulch (one) v.
|
(birini) tuzağa düşürmek |
|
329 |
Colloquial |
hardly dry behind the ears adj.
|
acemi çaylak |
|
330 |
Colloquial |
bone-dry adj.
|
kupkuru |
|
331 |
Colloquial |
high and dry adj.
|
karaya oturmuş |
|
332 |
Colloquial |
bone-dry adj.
|
kemik kadar kuru |
|
333 |
Colloquial |
dry wit adj.
|
zeki ve sarkastik |
|
334 |
Colloquial |
keep your feet dry expr.
|
ayaklarınızı kuru tutun |
|
335 |
Colloquial |
high and dry expr.
|
çaresiz |
|
336 |
Colloquial |
high and dry expr.
|
tek başına |
|
337 |
Colloquial |
high and dry expr.
|
yardımsız |
|
338 |
Colloquial |
dry (don't repeat yourself) expr.
|
bilgisayar programcılığında yazılım geliştirirken kod tekrarına düşmeyi veya gereksiz kodları azaltmak için kullanılan bir prensip |
|
339 |
Colloquial |
dry (don't repeat yourself) expr.
|
kendini tekrar etme |
|
340 |
Colloquial |
dry (don't repeat yourself) expr.
|
aynı kodları tekrar etme |
|
341 |
Colloquial |
dry up! exclam.
|
kes sesini! |
|
342 |
Colloquial |
dry up! exclam.
|
sus! |
|
343 |
Colloquial |
dry up! exclam.
|
git başımdan! |
|
344 |
Colloquial |
dry up! exclam.
|
toz ol! |
|
345 |
Colloquial |
dry up! exclam.
|
kaybol! |
|
Idioms |
|
346 |
Idioms |
dry spell n.
|
çorak geçen dönem |
|
347 |
Idioms |
dry spell n.
|
çorak dönem |
|
348 |
Idioms |
dry run n.
|
prova |
|
349 |
Idioms |
dry spell n.
|
yağışsız dönem |
|
350 |
Idioms |
dry spell n.
|
yağmursuz dönem |
|
351 |
Idioms |
a dry run n.
|
deneme uygulaması |
|
352 |
Idioms |
a dry run n.
|
deneme koşumu |
|
353 |
Idioms |
a dry run n.
|
test uygulaması |
|
354 |
Idioms |
come up dry [us] v.
|
boş çıkmak |
|
355 |
Idioms |
come up dry [us] v.
|
fos çıkmak |
|
356 |
Idioms |
come up dry [us] v.
|
sonuç alamamak |
|
357 |
Idioms |
come up dry [us] v.
|
umduğu gerçekleşmemek |
|
358 |
Idioms |
come up dry [us] v.
|
başarısız olmak |
|
359 |
Idioms |
come up dry [us] v.
|
sonuç vermemek |
|
360 |
Idioms |
not dry behind the ears v.
|
acemi olmak |
|
361 |
Idioms |
hardly dry behind the ears v.
|
acemi olmak |
|
362 |
Idioms |
not dry behind the ears v.
|
ağzı süt kokmak |
|
363 |
Idioms |
hardly dry behind the ears v.
|
ağzı süt kokmak |
|
364 |
Idioms |
hang someone out to dry v.
|
azarlamak |
|
365 |
Idioms |
bleed someone dry v.
|
birisini soyup soğana çevirmek |
|
366 |
Idioms |
dry-gulch someone v.
|
birisine pusu atmak |
|
367 |
Idioms |
be home and dry v.
|
bir işi kotarmak |
|
368 |
Idioms |
leave someone high and dry v.
|
birini beş parasız bırakmak |
|
369 |
Idioms |
leave someone high and dry v.
|
birini sap gibi ortada bırakmak |
|
370 |
Idioms |
be home and dry v.
|
başarıyla sonlandırmak |
|
371 |
Idioms |
dry-gulch someone v.
|
birisine pusu kurmak |
|
372 |
Idioms |
run dry v.
|
bitip tükenmek |
|
373 |
Idioms |
be pumping a dry well v.
|
boşa kürek çekmek |
|
374 |
Idioms |
suck something dry v.
|
bir şeyi tamamen sömürmek |
|
375 |
Idioms |
leave someone high and dry v.
|
birini dımdızlak ortada bırakmak |
|
376 |
Idioms |
watch paint dry v.
|
çok sıkıcı bir şey izlemek |
|
377 |
Idioms |
be like watching paint dry v.
|
çok sıkıcı olmak |
|
378 |
Idioms |
hardly dry behind the ears v.
|
dünkü çocuk olmak |
|
379 |
Idioms |
hang someone out to dry v.
|
dımdızlak bırakmak |
|
380 |
Idioms |
hang somebody out to dry v.
|
dımdızlak bırakmak |
|
381 |
Idioms |
not dry behind the ears v.
|
dünkü çocuk olmak |
|
382 |
Idioms |
be as interesting as watching paint dry v.
|
çok sıkıcı olmak |
|
383 |
Idioms |
hang someone out to dry v.
|
cezalandırmak |
|
384 |
Idioms |
keep one's powder dry v.
|
her şeye hazırlıklı olmak |
|
385 |
Idioms |
keep one's powder dry v.
|
hazırlıklı olmak |
|
386 |
Idioms |
keep one's powder dry v.
|
hazır bulunmak |
|
387 |
Idioms |
keep one's powder dry v.
|
hazır olmak |
|
388 |
Idioms |
keep one's powder dry v.
|
işini sağlama almak |
|
389 |
Idioms |
keep one's powder dry v.
|
mücadeleye iyi hazırlanmış olmak |
|
390 |
Idioms |
be as dry as a bone v.
|
kupkuru olmak |
|
391 |
Idioms |
hang someone out to dry v.
|
ortada bırakmak |
|
392 |
Idioms |
hang somebody out to dry v.
|
ortada bırakmak |
|
393 |
Idioms |
bleed someone dry v.
|
kanını emmek |
|
394 |
Idioms |
run dry v.
|
suyunu çekmek |
|
395 |
Idioms |
bleed someone dry v.
|
parasını yemek |
|
396 |
Idioms |
hang someone out to dry v.
|
pestilini çıkarmak |
|
397 |
Idioms |
bleed someone dry v.
|
tüm parasını almak |
|
398 |
Idioms |
not dry behind the ears v.
|
toy olmak |
|
399 |
Idioms |
be home and dry v.
|
tamamına erdirmek |
|
400 |
Idioms |
hardly dry behind the ears v.
|
toy olmak |
|
401 |
Idioms |
hang somebody out to dry v.
|
yarı yolda bırakmak |
|
402 |
Idioms |
leave high and dry v.
|
yüzüstü bırakmak |
|
403 |
Idioms |
hang somebody out to dry v.
|
yalnız bırakmak |
|
404 |
Idioms |
hang someone out to dry v.
|
yalnız bırakmak |
|
405 |
Idioms |
leave high and dry v.
|
zor durumda terketmek |
|
406 |
Idioms |
hang someone out to dry v.
|
yarı yolda bırakmak |
|
407 |
Idioms |
leave high and dry v.
|
yaya bırakmak |
|
408 |
Idioms |
come up dry v.
|
bir sonuca ulaşmamak |
|
409 |
Idioms |
come up dry v.
|
sıfıra sıfır elde var sıfır olmak |
|
410 |
Idioms |
come up dry v.
|
bir sonuç alamamak |
|
411 |
Idioms |
come up dry [us] v.
|
başarısız olmak |
|
412 |
Idioms |
come up dry [us] v.
|
sonuç vermemek |
|
413 |
Idioms |
milk (someone or something) dry v.
|
(birini/bir şeyi) sömürmek |
|
414 |
Idioms |
milk (someone or something) dry v.
|
(birinin/bir şeyin) varını yoğunu almak |
|
415 |
Idioms |
milk (someone or something) dry v.
|
(birinin/bir şeyin) elinde avucunda ne varsa almak |
|
416 |
Idioms |
milk (someone or something) dry v.
|
(birinin/bir şeyin) neyi var nesi yok almak |
|
417 |
Idioms |
squeeze (one) dry v.
|
(birini) sıkıp suyunu çıkarmak |
|
418 |
Idioms |
squeeze (one) dry v.
|
(birini) soyup soğana çevirmek |
|
419 |
Idioms |
squeeze (one) dry v.
|
(birinin) donuna kadar almak |
|
420 |
Idioms |
squeeze (one) dry v.
|
(birinin) elindekini avucundakini zorla/baskıyla almak |
|
421 |
Idioms |
squeeze (one) dry v.
|
birini sıkıştırıp her şeyi öğrenmek/bilgi almak |
|
422 |
Idioms |
dry (one's) eyes v.
|
(birinin) gözünün yaşını silmek |
|
423 |
Idioms |
dry (one's) eyes v.
|
ağlamamak |
|
424 |
Idioms |
dry (one's) eyes v.
|
ağlamayı kesmek |
|
425 |
Idioms |
be bone dry v.
|
kupkuru olmak |
|
426 |
Idioms |
be bone dry v.
|
nemin/suyun zerresi olmamak |
|
427 |
Idioms |
be hung out to dry v.
|
dımdızlak kalmak/bırakılmak |
|
428 |
Idioms |
be hung out to dry v.
|
ortada kalmak/bırakılmak |
|
429 |
Idioms |
be hung out to dry v.
|
yarı yolda bırakılmak |
|
430 |
Idioms |
be hung out to dry v.
|
sorunlarıyla baş başa/yalnız bırakılmak |
|
431 |
Idioms |
be hung out to dry v.
|
terk edilmek |
|
432 |
Idioms |
be hung out to dry v.
|
yalnız bırakılmak |
|
433 |
Idioms |
be hung out to dry v.
|
tek başına kalmak/bırakılmak |
|
434 |
Idioms |
be hung out to dry v.
|
sorunlarla yalnız baş etmek zorunda bırakılmak |
|
435 |
Idioms |
be hung out to dry v.
|
zor bir durum üstüne kalmak |
|
436 |
Idioms |
be hung out to dry v.
|
cezalandırılmak |
|
437 |
Idioms |
be hung out to dry v.
|
hüsrana uğratılmak |
|
438 |
Idioms |
be hung out to dry v.
|
bir kenara atılmak |
|
439 |
Idioms |
leave (one) high and dry v.
|
(birinin) sudan etkilenmemesini sağlamak |
|
440 |
Idioms |
leave (one) high and dry v.
|
(birinin) kuru kalmasını sağlamak |
|
441 |
Idioms |
leave (one) high and dry v.
|
(birini) ıslanmaktan kurtarmak |
|
442 |
Idioms |
leave (one) high and dry v.
|
(birini) suya girmekten/su altında kalmaktan kurtarmak |
|
443 |
Idioms |
leave (one) high and dry v.
|
(birini) selden/su baskınından kurtarmak |
|
444 |
Idioms |
leave (one) high and dry v.
|
(birini) dımdızlak ortada bırakmak |
|
445 |
Idioms |
leave (one) high and dry v.
|
(birini) sap gibi ortada bırakmak |
|
446 |
Idioms |
bleed (someone or something) dry v.
|
(birinin/bir şeyin) iliğini kemiğini kurutmak/sömürmek |
|
447 |
Idioms |
bleed (someone or something) dry v.
|
(birinin/bir şeyin) varını yoğunu tüketmek |
|
448 |
Idioms |
bleed (someone or something) dry v.
|
(birini/bir şeyi) soyup soğana çevirmek |
|
449 |
Idioms |
bleed (someone or something) dry v.
|
(birinin/bir şeyin) kanını emmek |
|
450 |
Idioms |
bleed somebody dry v.
|
birinin iliğini kemiğini kurutmak/sömürmek |
|
451 |
Idioms |
bleed somebody dry v.
|
birinin varını yoğunu/tüm parasını tüketmek |
|
452 |
Idioms |
bleed somebody dry v.
|
birini soyup soğana çevirmek |
|
453 |
Idioms |
bleed somebody dry v.
|
birinin kanını emmek |
|
454 |
Idioms |
hang out to dry v.
|
birini dımdızlak bırakmak |
|
455 |
Idioms |
hang out to dry v.
|
birini ortada bırakmak |
|
456 |
Idioms |
hang out to dry v.
|
birini yalnız bırakmak |
|
457 |
Idioms |
hang out to dry v.
|
birini yarı yolda bırakmak |
|
458 |
Idioms |
hang out to dry v.
|
dımdızlak bırakmak |
|
459 |
Idioms |
hang out to dry v.
|
ortada bırakmak |
|
460 |
Idioms |
hang out to dry v.
|
yalnız bırakmak |
|
461 |
Idioms |
hang out to dry v.
|
yarı yolda bırakmak |
|
462 |
Idioms |
keep powder dry v.
|
hazırlıklı olmak |
|
463 |
Idioms |
keep powder dry v.
|
işini sağlama almak |
|
464 |
Idioms |
keep powder dry v.
|
hazır bulunmak |
|
465 |
Idioms |
keep powder dry v.
|
hazır olmak |
|
466 |
Idioms |
keep powder dry v.
|
mücadeleye iyi hazırlanmış olmak |
|
467 |
Idioms |
milk somebody/something dry v.
|
birini/bir şeyi tamamen sömürmek |
|
468 |
Idioms |
milk somebody/something dry v.
|
birini/bir şeyi dibine kadar sömürmek |
|
469 |
Idioms |
milk somebody/something dry v.
|
birinin/bir şeyin varını yoğunu almak |
|
470 |
Idioms |
milk somebody/something dry v.
|
birinin/bir şeyin elinde avucunda ne varsa almak |
|
471 |
Idioms |
milk somebody/something dry v.
|
birinin/bir şeyin iliğini kurutmak |
|
472 |
Idioms |
suck somebody/something dry v.
|
birini/bir şeyi tamamen sömürmek |
|
473 |
Idioms |
suck somebody/something dry v.
|
birini/bir şeyi dibine kadar sömürmek |
|
474 |
Idioms |
suck somebody/something dry v.
|
birinin/bir şeyin varını yoğunu almak |
|
475 |
Idioms |
suck somebody/something dry v.
|
birinin/bir şeyin elinde avucunda ne varsa almak |
|
476 |
Idioms |
suck somebody/something dry v.
|
birinin/bir şeyin iliğini kurutmak |
|
477 |
Idioms |
suck (someone or something) dry v.
|
(birini/bir şeyi) sömürmek |
|
478 |
Idioms |
suck (someone or something) dry v.
|
(birinin/bir şeyin) iflahını kurutmak |
|
479 |
Idioms |
suck (someone or something) dry v.
|
(birini/bir şeyi) bitirmek/tüketmek |
|
480 |
Idioms |
suck (someone or something) dry v.
|
(birinin/bir şeyin) varını yoğunu almak |
|
481 |
Idioms |
suck (someone or something) dry v.
|
(birinin/bir şeyin) kaynaklarını tüketmek |
|
482 |
Idioms |
suck (someone or something) dry v.
|
(birinin/bir şeyin) elindekini avucundakini/kaynaklarını kurutmak |
|
483 |
Idioms |
the ink isn't dry (on something) v.
|
(bir şeyin) mürekkebi bile daha kurumamış olmak |
|
484 |
Idioms |
the ink isn't dry (on something) v.
|
(bir anlaşma, mevzuat, sözleşme daha yeni/henüz yapılmış olmak |
|
485 |
Idioms |
the ink isn't dry (on something) v.
|
daha (bir şeyin üzerindeki) imzalar kurumamış olmak |
|
486 |
Idioms |
not dry behind the ears adj.
|
acemi çaylak |
|
487 |
Idioms |
dry as a bone adj.
|
kupkuru |
|
488 |
Idioms |
dry to the bone adj.
|
kupkuru |
|
489 |
Idioms |
cut-and-dry adj.
|
sıradan |
|
490 |
Idioms |
high and dry adj.
|
sorunlardan uzak |
|
491 |
Idioms |
cut-and-dry adj.
|
yavan |
|
492 |
Idioms |
(as) dry as a bone adj.
|
kuruyup kemik gibi olmuş |
|
493 |
Idioms |
(as) dry as a bone adj.
|
kuruyup kemikleşmiş |
|
494 |
Idioms |
(as) dry as a bone adj.
|
kuruyup sertleşmiş |
|
495 |
Idioms |
bone dry adj.
|
çok susamış |
|
496 |
Idioms |
bone dry adj.
|
susuzluktan ölmek üzere |
|
497 |
Idioms |
dry as a bone adj.
|
aşırı susamış |
|
498 |
Idioms |
dry as a bone adj.
|
dili damağı kurumuş |
|
499 |
Idioms |
dry-as-dust adj.
|
sıkıcı |
|
500 |
Idioms |
dry-as-dust adj.
|
çok sıkıcı |
|