hız - Turc Anglais Dictionnaire

hız

Sens de "hız" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 41 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
hız speed n.
If the speed were to be reduced by a tenth, people would be dead by the time they reached the other end.
Eğer hız onda bir oranında azaltılsaydı, insanlar diğer uca ulaştıklarında ölmüş olurlardı.

More Sentences
hız velocity n.
Light travels at a velocity of 186,000 miles per second.
Işık saniyede 186.000 millik bir hızla hareket eder.

More Sentences
General
hız pace n.
The pace of change is hotting up in the European economy.
Avrupa ekonomisinde değişimin hızı giderek artıyor.

More Sentences
hız velocity n.
Light travels at a velocity of 186,000 miles per second.
Işık saniyede 186.000 mil hızla hareket eder.

More Sentences
hız speed n.
Better organisation means more speed, more coordination and less red tape.
Daha iyi organizasyon daha fazla hız, daha fazla koordinasyon ve daha az bürokrasi demektir.

More Sentences
hız rapidity n.
Rapidity of rise may be inversely proportional to duration at altitude.
Yükselme hızı, yükseklikte kalma süresiyle ters orantılı olabilir.

More Sentences
hız rate n.
The rate of integration into the European Union will obviously depend on the countries themselves.
Avrupa Birliği'ne entegrasyonun hızı elbette ki ülkelerin kendilerine bağlı olacaktır.

More Sentences
Technical
hız speed n.
Various procedures are applied which vary in their speed and thoroughness.
Hız ve titizlik açısından farklılık gösteren çeşitli prosedürler uygulanmaktadır.

More Sentences
Telecom
hız rate n.
In northern areas of continents the permafrost is melting at a dramatic rate, especially in central Siberia and Alaska.
Kıtaların kuzey bölgelerinde özellikle orta Sibirya ve Alaska'da donmuş toprak tabakası endişe verici bir hızla eriyor.

More Sentences
Automotive
hız speed n.
In this respect, there is still substantial room for improvement, in terms of the speed with which judgments are issued.
Bu bakımdan kararların verilme hızı bakımından hâlâ kayda değer bir gelişme payı bulunmaktadır.

More Sentences
Food Engineering
hız speed n.
The unprecedented speed of globalisation has also affected developments in both regions.
Küreselleşmenin görülmemiş hızı her iki bölgedeki gelişmeleri de etkilemiştir.

More Sentences
Sport
hız speed n.
Of course, we might have secured more, but speed is of the essence.
Elbette daha fazlasını güvence altına alabilirdik, ancak hız çok önemli.

More Sentences
General
hız expedition n.
hız pelt n.
hız lick n.
hız haste n.
hız swiftness n.
hız dispatch n.
hız tilt n.
hız quickness n.
hız impetus n.
hız bat n.
hız celerity n.
hız rush n.
hız momentum n.
hız ratio n.
hız vitesse n.
hız blast n.
hız diligence [obsolete] n.
hız paas n.
hız pop n.
hız smoke n.
Colloquial
hız clip n.
Trade/Economic
hız momentum n.
hız rapidity n.
Technical
hız velocity n.
hız way n.
Automotive
hız velocity n.
Food Engineering
hız velocity n.
Physics
hız momentum n.
Slang
hız toe [australia] n.

Sens de "hız" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
General
hız treni (lunaparklarda bulunur) roller coaster n.
Let's ride the roller coaster.
Hadi hız trenine binelim.

More Sentences
hız sınırlaması speed restriction n.
Speed restriction was seen as a temporary and unwanted hitch in technology waiting to be perfected.
Hız sınırlaması, mükemmelleştirilmeyi bekleyen teknolojide geçici ve istenmeyen bir aksaklık olarak görülmüştür.

More Sentences
hız manyağı speed freak n.
He's a speed freak.
O bir hız manyağı.

More Sentences
lunapark hız treni roller coaster n.
Let's ride the roller coaster.
Lunapark hız trenine binelim.

More Sentences
hız alma koşusu run-up n.
The athlete took a long run-up before leaping over the high bar.
Atlet, yüksek barın üzerinden atlamadan önce hız alma koşusu yaptı.

More Sentences
hız kazanmak gather speed v.
The car slowly gathered speed.
Araba yavaş yavaş hız kazandı.

More Sentences
hız yapmak speed v.
A lot of cars speed by on this expressway day and night.
Bir sürü araba bu yolda gece gündüz hız yapıyor.

More Sentences
hız arttırmak increase the speed v.
The pilot increased the speed of the plane.
Pilot uçağın hızını artırdı.

More Sentences
hız kazanmak gain speed v.
Little by little the car gained speed.
Araba yavaş yavaş hız kazandı.

More Sentences
hız kazandırmak speed up v.
Events have speeded up over the last few days with the capture of Mazar-I-Sharif and Kabul.
Son birkaç gündür Mezar-ı Şerif ve Kabil'in ele geçirilmesiyle birlikte olaylar hız kazandı.

More Sentences
hız kazanmak pick up speed v.
It was not until Parliament became vociferous on the subject that the investigations picked up speed.
Soruşturmaların hız kazanması, Parlamento'nun konuyla ilgili sesini yükseltmesine kadar sürdü.

More Sentences
hız kesmeden unabated adj.
The destructive work of the Maoist guerrillas continues unabated.
Maoist gerillaların yıkıcı çalışmaları hız kesmeden devam ediyor.

More Sentences
Law
aşırı hız cezası speeding ticket n.
There are no priors, not even a speeding ticket, in the system.
Sistemde herhangi bir sabıka kaydı hatta aşırı hız cezası bile yok.

More Sentences
Technical
hız göstergesi speedometer n.
The speedometer is recording 100 mph now.
Hız göstergesi şu anda 100 mph'yi gösteriyor.

More Sentences
hız kontrolü cruise control n.
Tom turned on cruise control and coasted for a while.
Tom hız kontrolünü açtı ve bir süre sahil boyunca gitti.

More Sentences
Common Usage
hız yönünden alt etmek outspeed v.
General
hız ayarı speed regulation n.
hız değişmezi rate constant n.
hakiki ile farzedilen hız arasındaki kayma neticesi meydana gelen fark slippage n.
ses hızı cinsinden bir hız ölçüsü mach number n.
ortalama hız mean velocity n.
hız azalması decrease of speed n.
azami hız top speed n.
hız kapanı speed trap n.
hız saati speedometer n.
lineer hız linear velocity n.
maksimum hız regülatörü maximum speed governor n.
uç hız terminal velocity n.
ekonomik reformların hız kazanması acceleration of economic reforms n.
hız limiti olmayan yol speedway n.
gemi hız ölçeri log n.
maksimum hız maximum velocity n.
hız kolu gearshift lever n.
aşırı hız excessive speed n.
hız kaybetme stall n.
aşırı hız düzeni overdrive n.
hız kesiciler traffic calming n.
hız ölçüsü olarak deniz mili (20 knot yaklaşık saatte 23 millik hız) knot n.
normal hız normal speed n.
nominal hız rated speed n.
izafi hız relative velocity n.
hız motoru flybridge n.
son hız final velocity n.
hız değişimi acceleration n.
hız denemesi speed trial n.
aşırı hız yapan sürücü speeder n.
hız yapan sürücü speeder n.
izin verilen hız allowed speed n.
müsaade edilen hız allowed speed n.
hız çizgisi velocity contour n.
hız rekoru speed record n.
baş döndürücü hız dizzying speed n.
hız verme acceleration n.
hız artması acceleration n.
hız tutkusu speed passion n.
ortalama hız average velocity n.
hız parası speed money n.
hız kesici retarder n.
sabit hız constant speed n.
hız kesme deceleration n.
hız azalması deceleration n.
hız azaltma deceleration n.
saatte yüz mil hız yapma ton-up n.
hız kazanma run-up n.
hız göstergesi clock n.
hız ölçer clock n.
hız denetimi pacing n.
kabul edilebilir hız sınırı acceptable speed limit n.
son hız full blast n.
tam hız full blast n.
hız delisi speed freak n.
hız tutkunu speed freak n.
uygun hız convenient speed n.
lunapark hız treni chute-the-chute n.
lunapark hız treni big dipper n.
lunapark hız treni shoot-the-chute n.
baş döndürücü hız hair-raising speed n.
hız teknesi speed boat n.
hız şeridi acceleration lane n.
hız kazandırıcı roket booster rocket n.
hız ölçeği chronograph n.
hız kontrol düzeni cruise control n.
hız treni roller coaster n.
hız teknesi speedboat n.
hız treni roller coaster n.
hız ölçme tacheometry n.
hız ölçme tachometry n.
hız kovanı hyperloop n.
hız değiştirme aparatı tilter n.
saatte yüz mil hız yapma ton [brit] n.
saatte yüz mil veya daha fazla hız yapmayı seven kimse ton-up n.
ahşap hız treni woodie n.
düşük hız bottom gear [uk] n.
yarış veya hız denemesinin başlangıcı breakaway n.
(güç veya hız bakımından) kasırgaya benzeyen şey hurricane n.
hız treni ride n.
hız yapmak için tasarlanmış tekne gig n.
hız treninin bir tepenin tepesine ulaşamaması rollback n.
lunaparktaki hız treninin hareket ettiği raylı güzergah roller coaster n.
aşırı hız runaway n.
kontrolsüz hız runaway n.
(eğlence parkında) özellikle ucunda su olan hız treni chute-the-chutes n.
saniyede kat edilen inç sayısını temsil eden bir hız birimi inches per second n.
lunapark hız treni coaster n.
(hız trenlerinde) yolun yarısında bir süreliğine düzleşen tepe double-dip n.
hız yapma fang n.
hız belirleme pacemaking n.
hız belirleyici işlevi görme pacemaking n.
hedefe ulaşabilmek için çalışmaya hız verme fast-tracking n.
hız belirleyici pace setter n.
hız belirleyici pacemaker n.
lunapark hız treni roller-coaster n.
hız limitini aşan kimse scorcher n.
nesneye büyük hız kazandıran vuruş scorcher n.
hız kesen şey slackener n.
aşırı hız superspeed n.
yüksek hız superspeed n.
hız kesmek slacken v.
hız almak get up speed v.
hız yapmak career v.
hız yapmak speed up v.
hız sınırını aşmak speed v.
aşırı hız yapmak overdrive v.
hız vermek hasten v.
aşırı hız yapmak overspeed v.
hız vermek speed up v.
özellikle hız kısıtlamasını kaldırmak derestrict v.
hız yapmak syntonize v.
hız vermek force the pace v.
hız vermek hurry v.
hız vermek whip up v.
hız vermek precipitate v.
hız vermek expedite v.
hız vermek quicken v.
hız vermek wing v.
hız vermek rev v.
hız vermek ginger up v.
hız vermek rev up v.
hız vermek speed v.
hız vermek jazz v.
hız vermek jazz up v.
hız vermek accelerate v.
hız vermek ginger v.
hız düşürmek lower the speed v.
hız düşürmek reduce the speed v.
hız düşürmek curb the speed v.
hız kazanmak pick speed v.
hız kazanmak accelerate v.
hız denemesi yapmak make a speed test v.
hız yapmak drive at a speed exceeding a legal limit v.
hız yapmak drive at full throttle v.
hız kazandırmak quicken v.
hız kazandırmak accelerate v.
hız kazandırmak speed v.
hız azaltmak decelerate v.
hız kazanmak gather pace v.
hız kazanmak pick up v.
hız vermek step on the juice v.
hız yavaşlatmak lower the speed v.
hız almak gather speed v.
hız almak gain speed v.
hız limitini aşmak exceed the speed limit v.
hız limitini düşürmek lower the speed limit v.
hız sınırını aşarak (polis tarafından) yakalanmak get done for speeding v.
hız sınırını aşmak exceed the speed limit v.
birini saatte yüz mil hız yaparken yakalamak clock someone at speeds of up to one hundred miles per hour v.
hız kesmek decelerate v.
hız yasağını kaldırmak derestrict v.
aşırı hız cezası almak get speeding ticket v.
(lunapark) hız trenine/eğlence trenine binmek go on the roller coaster v.
hız kazanmak gather momentum v.
hız kazanmak gain momentum v.
hız kesmek lag v.
hız kesmek relent v.
(at) hız yapmak show his paces v.
hız vermek zap v.
hız ve enerji ile götürmek (bir yere) zip v.
hız vermek zip (up) v.
hız sersemi olmak velocitize v.
uzun süre hız yapmaktan ne kadar hızlandığını fark edemez olmak velocitize v.
hız sersemi olmak velocitise v.
uzun süre hız yapmaktan ne kadar hızlandığını fark edemez olmak velocitise v.
(süre, mesafe, hız, sayı) mekanik kayıt cihazına kaydetmek clock v.
hız yapmak fang v.
hız kazandırmak feather [obsolete] v.
hız sınırlayıcı rate-limiting adj.
hız hızlı dönen awhirl adj.
saatte yüz mil hız yapabilen ton-up adj.
saatte yüz mil hız yapmayı seven ton-up adj.
(hız ve verimlilik bakımından) yıldırım gibi blitz adj.
kontrolsüz hız ve kuvvetle hareket eden headlong adj.
tam hız giden hellbent adj.
tam hız giden hell-bent adj.
hız kesmeyen unabated adj.
(hız anlamında) kuş gibi uçan feathered adj.
hız belirleyicinin ayarladığı hızda koşan paced adj.
hız ayarlayan pacemaking adj.
hız vererek festinately adv.
tam hız full speed adv.
son hız full speed adv.
hız kesmeden without slowing down adv.
hız kesmeden without pausing adv.
hız anlamına gelen ön ek tacho- pref.
Phrasals
hız yapmak clock in v.
hız yapmak burn up v.
hız kazandırmak crank up v.
(bir şeye) hız vermek rev something up v.
hız kesmeden devam etmek steam ahead v.
Proverb
fazla hız can alır it is the pace that kills
aşırı hız öldürür it is the pace that kills
hız tehlikelidir it is the pace that kills
Colloquial
hız kapanı bear trap n.
buz pateninde bir hareket sırasında veya öncesinde hız kazanmak için yapılan küçük zıplama/sıçrama bunny hop n.
yüksek hız two-forty n.
(buz pateni) hız kazanmak ya da yön değiştirmek üzere ayakları birbiri ardına hareket ettirme crossover n.
hız canavarı speed demon n.
hız sınırlarını aşan kimse speed merchant n.
hız meraklısı/düşkünü speed merchant n.
hız teknesine bağlı bir küçük sörf tahtası üzerinde sörf yapma skurfing n.
(belli bir) hız speeds of (some amount) n.
ulaşabileceği (belli bir düzeyde) hız speeds of (some amount) n.
belli civarlarda hız speeds of n.
ulaşabileceği belli düzeylerde hız speeds of n.
(yarışlarda sporcular) hız alarak yapılan çıkış flyer n.
hız almak (hareket halindeki bir cisme/taşıta tutunarak) skitch v.
buz pateninde bir hareket sırasında veya öncesinde hız kazanmak için sıçramak bunny hop v.
(hız yaptığı için) cezayı yemek get done for something/for doing something v.
(hız yaptığı için) cezayı yemek be done for something/for doing something v.
motora hız vermek gun v.
belli bir hız yapmak make v.
hız teknesine bağlı bir küçük sörf tahtası üzerinde sörf yapmak skurf v.
bu ne hız not so fast expr.
Idioms
aşırı yakıt tüketimini önleyen hız cruising speed n.
ekonomik hız cruising speed n.
son hız warp speed n.
(biri) hız kazanma wind at (one's) back n.
aşırı hız a tearing rush n.
ölümcül hız a killing pace n.
aşırı yüksek hız a killing pace n.
büyük bir hız a tearing hurry n.
büyük bir hız a tearing hurry/rush n.
büyük bir hız (içerisinde olmak) (be in) a tearing hurry/rush [uk] n.
hız radarı bear trap n.
son hız full pelt n.
son hız full speed n.
son hız full tilt n.
son hız (at) full pelt n.
son hız (at) full speed n.
son hız (at) full tilt n.
büyük hız leaps and bounds n.
kaplumbağa gibi hız snail's pace n.
kağnı gibi hız snail's pace n.
hız/sürat yapmak burn up the road v.
hız göstergesinde gözüküyor olmak be on the clock v.
hız kesmek ease down v.
hız verilmek be put on the fast track v.
son hız çalışmak swing into high gear v.
en üst verimlilik, hız ve üretkenlikle çalışmak work on all cylinders v.
son hız gitmek put the hammer down v.
son hız devam etmek be in full flood v.
(bir şeye) hız kazandırmak give wing to (something) v.
hız kazandırmak give wing to v.
son hız işlemek/çalışmak swing into full gear v.
son hız işlemek/çalışmak swing into gear v.
hız/ivme kazanmak be on the march v.
son sürat/hız devam etmek be in full swing v.
tam/son hız işlemek/çalışmak fire on all cylinders v.
tam/son hız işlemek/çalışmak fire on all four cylinders v.
hız ve ustalık kazanmak get into your stride [uk] v.
hız ve ustalık kazanmak hit your stride v.
hız kazanmak get up to speed v.
hız kazanmak get up steam v.
hız almak get up steam v.
hız kazanmak pick up steam v.
hız almak pick up steam v.
son hız/tam verimlilikle çalışmak/işlemek hit on all cylinders v.
tam hız giden in full swing adj.
hız sınırında flat out like a lizard drinking [australia] adv.
son hız flat out like a lizard drinking [australia] adv.
son hız faster than greased lightning adv.
son hız faster than a cat lapping chain lightning expr.
hız kazanmakta on the march expr.
son hız up to speed expr.
tam hız up to speed expr.
son hız flat strap expr.
hız kesmeden flat strap expr.
hız kesmeden without letup expr.
Trade/Economic
ekonomik hız economic speed n.
iki veya üç tekerlekli motorlu araçların hız ölçerleri type-approval of two or three-wheel motor vehicles n.
satışlara hız vermek speed up sales v.
Law
hız ihlali suçu speeding offence n.
Technical
hız, yükseklik, ses vb. seviyesinin elektronik ölçüm cihazındaki değeri readout n.
hız, yükseklik veya ses seviyesinin elektronik ölçüm cihazındaki değeri read-out n.
göstergede belirtilen emniyet/hız sınırı redline n.
fonograf kaydında sabit hız kaydından sabit genlik kaydına geçiş frekansı turnover n.
fonograf kaydında sabit hız kaydından sabit genlik kaydına geçiş frekansı turnover frequency n.
altımetreler ve dikey hız indikatörleri için basınç sistemi pilot static system n.
aşırı hız trip sistemi test yağı overspeed trip test oil n.
akıllı hız asistanı intelligent speed assistance (isa) n.
aşırı hız sınırlama cihazı overspeed protection device n.
aşırı hız düzeni overdrive n.
aşırı hız cihazı overspeed device n.
arrhenius hız yasası arrhenius rate law n.
açısal hız angular velocity n.
açısal hız angular speed n.
açısal hız sensörü angular rate sensor n.
açısal hız sensörü angular velocity sensor n.
akustik hız acoustic velocity n.
alçak hız low speed n.
anılan hız rated speed n.
ara hız intermediate speed n.
artan hız metodu accelerating speed method n.
aşındırmaz hız nonscouring velocity n.
aşırı hız overspeed n.
aşırı hız runaway speed n.
aşırı hız koruyucusu overspeed protection device n.
aşırı hız testi overspeed test n.
aşırı hız trip pimi overspeed trip pin n.
aşırı hız veya hız aşımı od -overdrive n.
ayarlanabilir hız adjustable speed n.
ayarlı değişken hız adjustable variable speed n.
azami hız maximum velocity n.
azami hız maximum speed n.
azami hız maximum speed n.
basınç-hız basamaklı aksiyon türbini pressure-velocity-compounded impulse turbine n.
barometrik düşey hız göstergesi barometric vertical speed indicator n.
bazal hız profili basal rate profile n.
bazal hız toplamı basal rate total n.
bazal hız basal rate n.
basınç-hız basamaklı türbin pressure-velocity-compounded turbine n.
bir cismin vakum içi düşüşü sırasında kazandığı hız gravitational acceleration n.
bir füzenin veya uzay mekiğinin yer çekiminden kurtulup kendiliğinden hareket etmesi için gereken hız escape velocity n.
borulardaki gaz akışlarının hız ve debisinin ölçülmesi measurement of velocity and volume flow rate of gas streams in ducts n.
çizgisel hız linear velocity n.
çevrel hız peripheral speed n.
çevresel hız tip speed n.
çevrimsel hız varyasyonu cyclic speed variation n.
çevresel hız peripheral speed n.
değişken hız kontrolü variable speed control n.
dairesel hız circular velocity n.
değişken hız variable speed n.
değişmez hız steady rate n.
değişmeyen hız dönemi constant-rate period n.
düzgün hız uniform velocity n.
düşey hız eğrisi vertical velocity curve n.
dönüşül hız critical speed n.
durgan hız constant velocity n.
düşük hız cihazı underspeed device n.
dönel hız rotating speed n.
doğrusal ölçekli analog hız ölçer linear-scale analogue ratemeter n.
düşük hız underspeed n.
düşey hız dağılımı vertical velocity distribution n.
düşey hız vertical velocity n.
ekonomik hız economic speed n.
eksenel hız axial velocity n.
eksenel hız centre-line velocity n.
en yüksek hız maximum travel speed n.
elektronik 4 hızlı aşırı hız electronic 4-speed overdrive n.
emme hız yüksekliği suction velocity head n.
elektronik hız regülatörü seçici devresi electronic emergency governor selector circuit n.
endüstriyel hız değiştiriciler için sonsuz geniş v kayışları endless wide v-belts for industrial speed changers n.
elektrikli hız transmiteri electrical speed transmitter n.
etkin hız effective velocity n.
fazla hız koruması overspeed protection n.
final hız final velocity n.
etkin açısal hız effective angular velocity n.
geçici ortalama hız temporal mean velocity n.
gerekenin altında hız underspeed n.
görece hız oluşturucu synchrocyclotron n.
hız yüksekliği kinetic head n.
hız sabitleyici sistem cruise control n.
hız kırıcı basamaklar velocity reducing steps n.
hız kontrollü besleme konveyörü speed-controlled infeed conveyor n.
hız reglaj aralığı range of speed regulation n.
hız modülasyonlu vakum tüpü velocity-modulated tube n.
hız denetimi speed monitoring n.
hız ayarı speed adjusting n.
hız ayarlı kodlama scalable coding n.
hız eşeli velocity scale n.
hız kesme decelaration n.
hız göstergesi rate indicator n.
hız eğrisi velocity curve n.
hız gredyeni velocity gradient n.
hız limitörü cruise control n.
hız basamaklı aksiyon kademesi velocity-compounded impulse stage n.
hız eğimi velocity gradient n.
hız programlayıcısı control for cruise control n.
hız reglajı speed regulation n.
hız kesici decelerator n.
hız ayar motoru speed changer motor n.
hız monitörü speed monitor n.
hız sınırlayıcısı speed limiting device n.
hız reglaj valfi speed control valve n.
hız göstergesi speed indicator n.
hız reglaj sistemi speed governing system n.
hız katsayısı coefficient of velocity n.
hız kiplenimi velocity modulation n.
hız kolu speed handle n.
hız regülasyonu speed control n.
hız çizgisi velocity contour n.
hız kontrol ünitesi speed control unit n.
hız kesici reorder n.
hız ayarlı motor adjustable speed motor n.
hız ayarı speed control n.
hız limitörü speed limitation n.
hız kesimli ışınım braking radiation n.
hız basamaklı aksiyon türbini velocity-compounded impulse turbine n.
hız kontrol sistemi speed control system n.
hız düşürme düzeni tumbler gear n.
hız değişimi speed change n.
hız yükü velocity head n.
hız almacı rate receiver n.
hız ayarı speed regulation n.
hidrolik hız regülatörü hydraulic speed governor n.
hız uyarlaması rate adaptation n.
hız birimi knot n.
hız ölçümü speed measurement n.
hız kaydı kiti speed log kit n.
hız diyagramı velocity diagram n.
hız regülatörü kabini speed governor cubicle n.
hız ayar yayı speed setting spring n.
hız ölçer speedometer n.
hız regülatörü test tertibatı testing device for speed governor n.
hız aralığı speed range n.
hız ayarlı elektrikle çalıştırılan sistem adjustable speed electric drive system n.
hız modülasyonu velocity modulation n.
hız monitörü speed sensor n.
hız yükü katsayısı velocity-head coefficient n.
hız işareti road speed signal n.
Hız ve ivme sensörü velomitor n.
hız regülatörü speed regulator n.
hız ölçümü velocity measurement n.
hız dağılım eğrisi velocity distribution curve n.
hız freni speed brake n.
hız sınırlayıcı speed-limiter n.
hız ayarlayıcı vida speed adjusting screw n.
hız regülatörü kabini speed governor cabinet n.
hız ayar noktası speed set point n.
hız düşürücü speed reducer n.
hız kısıtlayıcı aşama rate-limiting step n.
hız faktörü speed factor n.
hız oranı velocity ratio n.
hız ölçer donanımı speedometer equipment n.
hız botu powderboat n.
hız gösterge ibresi speed pointer n.
hız düşürme dişlisi speed reducer n.
hız ayar yayı speeder spring n.
hız çubuğu velocity road n.
hız ayarlayıcısı speed governor n.
hız transdüseri speed transducer n.
hız belirleyici süreç rate-controlling process n.
hız duyarlı gereçler speed-sensitive materials n.
hız sınırlı regülatör speed limiting governor n.
hız ölçme borusu pitot tube n.
hız katsayısı velocity coefficient n.
hız süresi rate time n.
hız faktörlerinin girişi ekranı entry of speed factors window n.
hız değişim basamağı station for changing speed n.
hız reglajı speed control n.
hız regülatörü speed controller n.
hız ayarlama regülatörü speed regulating governor n.
hız kademesi velocity stage n.
hız regülatörü hücresi speed governor cubicle n.
herhangi bir yansıtıcı için hız girişim ölçme sistemi velocity interferometer system for any reflector (visar) n.
hız azalması deceleration n.
hız düşümü speed drop n.
hız kaydı speed log n.
hız düşümü retardation n.
hız azaltma metodu velocity reduction method n.
hız değiştiren yoğunlaştırıcı speed converter concentrator n.
hız regülasyonu speed regulation n.
hız üçgeni velocity triangle n.
hız potansiyeli velocity potential n.
hız modülasyonlu amplifikatör velocity-modulated amplifier n.
hız aktarma oranı speed ratio n.
hidrolik hız transmiteri hydraulic speed transmitter n.
hız yasaları rate laws n.
hız değiştiricisi speed variator n.
hız denetimi speed control n.
hız spektrografı velocity spectrograph n.
hız ayar tertibatı speeder gear n.
hız alanı velocity field n.
hız değiştirgeci speed changer n.
hız basamaklı türbin velocity compounded turbine n.
hız çubuğu düzeltmesi velocity rod correction n.
hız regülatörü speed governor n.
hız referans değeri speed set point n.
hız işaretleyicisi speed marker n.
hız profili velocity profile n.
hız kafası spindle speeder n.
hız göstergesi speedometer dial n.
hız yüksekliği oranı velocity-head ratio n.
hız düşmeli regülatör speed drop governor n.
hız kontrol kiti speed control kit n.
hız yüksekliği velocity head n.
hız programlayıcısı cruise control n.
hız ayar tertibatı speed setting device n.
hız yayı speeder spring n.
hız ayar aralığı speed regulation range n.
hız modülasyonlu osilatör velocity-modulated oscillator n.