|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
arkasında durmak |
stand behind f.
|
|
No longer does the antagonist stand behind a fixed border; now he is within our own frontiers.
Düşman artık sabit bir sınırın arkasında durmuyor; artık kendi sınırlarımızın içinde.
More Sentences
|
2 |
Genel |
arkasında bırakmak |
leave behind f.
|
|
What was it I left behind?
Arkamda bıraktığım şey neydi?
More Sentences
|
3 |
Genel |
sahne arkasında |
backstage zf.
|
|
I met Tom backstage.
Tom'la sahne arkasında tanıştım.
More Sentences
|
4 |
Genel |
parmaklıkların arkasında |
behind bars zf.
|
|
Layla was behind bars.
Leyla parmaklıkların arkasındaydı.
More Sentences
|
5 |
Genel |
perde arkasında |
behind the curtain zf.
|
|
He came from behind the curtain.
O, perdenin arkasından geldi.
More Sentences
|
Colloquial |
|
6 |
Konuşma Dili |
arkasında olmak |
be behind f.
|
|
We'll be behind you.
Biz senin arkanda olacağız.
More Sentences
|
General |
|
7 |
Genel |
perde arkasında işin iç yüzü |
behind the scenes i.
|
|
8 |
Genel |
bankada memurun arkasında durduğu camdan bölme |
teller window i.
|
|
9 |
Genel |
uçağın arkasında bıraktığı iz |
contrail i.
|
|
10 |
Genel |
bir evin arkasında bulunan yeşillik veya bahçe |
back green [scotland] i.
|
|
|
11 |
Genel |
bisiklet arkasında yolculuk |
backie i.
|
|
12 |
Genel |
boynun arkasında saçın oluşturduğu çizgi |
neckline i.
|
|
13 |
Genel |
evin önünde veya arkasında yer alan boş alan |
yard [us/canada] i.
|
|
14 |
Genel |
arkasında kapı bulunmayan yük vagonu |
blind baggage i.
|
|
15 |
Genel |
arkasında kapı bulunmayan posta arabası |
blind baggage i.
|
|
16 |
Genel |
zarfların arkasında bulunan yırtılabilir form |
bangtail i.
|
|
17 |
Genel |
hanedan armasının arkasında ve çevresinde yer alan hanedanlık sembolü |
mantling i.
|
|
18 |
Genel |
inek memesinin arkasında bulunan bir işaret |
milk mirror i.
|
|
19 |
Genel |
arkasında arp resmi olan 16. ve 17. yüzyılda kullanılmış irlanda madeni paraları |
harp i.
|
|
20 |
Genel |
arkasında arp resmi olan 16. ve 17. yüzyılda kullanılmış irlanda madeni paralarına verilen ad |
harper i.
|
|
21 |
Genel |
yarışı kazananın hemen arkasında bitiren kimse |
bridesmaid i.
|
|
22 |
Genel |
eteklerin arkasında bel hizasının altında bulunan fiyonk, fırfır gibi süsleme |
bustle i.
|
|
23 |
Genel |
arkasında gözü olan bel çantası |
butt pack i.
|
|
24 |
Genel |
kiliselerde mihrabın arkasında duran, mum ve çiçeklerin konulduğu raf |
gradin i.
|
|
25 |
Genel |
kiliselerde mihrabın arkasında duran, mum ve çiçeklerin konulduğu bir raf |
gradine i.
|
|
26 |
Genel |
özellikle gerilla savaşında düşman hattının arkasında çarpışan müfreze birlik mensubu |
guerilla i.
|
|
27 |
Genel |
özellikle gerilla savaşında düşman hattının arkasında çarpışan müfreze birlik mensubu |
guerrilla i.
|
|
28 |
Genel |
at arabasının altında veya arkasında bulunan yerinden oynamış tahta |
heck board i.
|
|
29 |
Genel |
kilise sunağı arkasında yükselen bölüm |
dorse [obsolete] i.
|
|
30 |
Genel |
(kilise sunağı arkasında veya mihrap yanında yer alan) asma figür |
dorse [obsolete] i.
|
|
|
31 |
Genel |
kilise sunağı arkasında yükselen bölüm |
dorsel i.
|
|
32 |
Genel |
(kilise sunağı arkasında veya mihrap yanında yer alan) asma figür |
dorsel i.
|
|
33 |
Genel |
ayna veya resim çerçevesinin arkasında kullanılan ince levha |
scaleboard i.
|
|
34 |
Genel |
şömine arkasında yer alan duvar |
fireback i.
|
|
35 |
Genel |
eski tip toplu tabancalarda silindirin arkasında yer alan metal bir aksam |
gate i.
|
|
36 |
Genel |
arkasında kalmak |
fall behind f.
|
|
37 |
Genel |
arkasında olmak |
defend f.
|
|
38 |
Genel |
arkasında olmak |
support f.
|
|
39 |
Genel |
birinin arkasında durmak |
stand behind f.
|
|
40 |
Genel |
arkasında olmak (bir işin) |
take up f.
|
|
41 |
Genel |
arkasında olmak |
back someone up f.
|
|
42 |
Genel |
arkasında acılı bir eş bırakmak |
leave behind a sorrowful spouse f.
|
|
43 |
Genel |
arkasında olmak |
take up cudgels for f.
|
|
44 |
Genel |
arkasında gizli olmak |
lie behind f.
|
|
45 |
Genel |
sözünün arkasında durmak |
stand behind one's word f.
|
|
46 |
Genel |
sözünün arkasında durmak |
stand by one's word f.
|
|
47 |
Genel |
kolları arkasında bükerek götürmek |
frogmarch f.
|
|
48 |
Genel |
arkasında yasını tutacak birini bırakmak |
leave someone behind to mourn f.
|
|
49 |
Genel |
bir şeyin arkasında/sonrasında geride/elimizde kalmak/bırakmak/ortaya çıkmak |
leave in wake of something f.
|
|
50 |
Genel |
arkasında delil bırakmak |
leave evidence behind him f.
|
|
51 |
Genel |
gerisinde/arkasında uzanmak |
back f.
|
|
52 |
Genel |
arkasında boşluk bırakarak bir notun arkasına isim yazmak |
indorse in blank f.
|
|
53 |
Genel |
(gök cismi) ufkun veya başka bir gök cisminin arkasında kalarak kaybolmak |
immerge [obsolete] f.
|
|
54 |
Genel |
arkasında kol gezmek |
shadow f.
|
|
55 |
Genel |
sahne arkasında olan |
offstage s.
|
|
56 |
Genel |
anüsün arkasında yer alan |
postanal s.
|
|
57 |
Genel |
önü arkasında |
reverse s.
|
|
58 |
Genel |
arkasında elmas şeklinde izler olan |
diamondback s.
|
|
59 |
Genel |
arkasında baklava şeklinde izler olan |
diamondback s.
|
|
60 |
Genel |
in arkasında |
in back of zf.
|
|
61 |
Genel |
sahne arkasında |
upstage zf.
|
|
62 |
Genel |
sahne arkasında |
behind the scenes zf.
|
|
63 |
Genel |
perde arkasında |
behind the scenes zf.
|
|
64 |
Genel |
perde arkasında |
backstage zf.
|
|
65 |
Genel |
perde arkasında |
offstage zf.
|
|
66 |
Genel |
sahne arkasında |
offstage zf.
|
|
67 |
Genel |
kamera arkasında |
offstage zf.
|
|
68 |
Genel |
(hanedan armalarında) enseyi göstermeyecek şekilde kulağın hemen arkasında |
close zf.
|
|
69 |
Genel |
sahne arkasında |
inside zf.
|
|
70 |
Genel |
perde arkasında |
inside zf.
|
|
|
71 |
Genel |
bir geminin arkasında |
sternward zf.
|
|
72 |
Genel |
bir geminin arkasında |
sternwards zf.
|
|
73 |
Genel |
arkasında (destekleme anlamında) |
behind ed.
|
|
74 |
Genel |
arkasında (destekleme anlamında) |
ahind ed.
|
|
75 |
Genel |
arkasında anlamı veren ön ek |
hint [scotland] ed.
|
|
76 |
Genel |
arkasında bulunan |
retro- ök.
|
|
77 |
Genel |
arkasında bulunan anlamı veren bir ön ek |
met- ök.
|
|
78 |
Genel |
(belirli) bir kısmın arkasında anlamı veren ön ek |
retro- ök.
|
|
79 |
Genel |
arkasında anlamına gelen ön ek |
post- ök.
|
|
Phrasals |
|
80 |
Öbek Fiiller |
(iskoç geleneksel dansında) iki partner set çizgisinin arkasında ayrı ayrı dans edip daha orijinal pozisyona geri dönmek |
cast off f.
|
|
81 |
Öbek Fiiller |
arkasında durmak |
stick by f.
|
|
82 |
Öbek Fiiller |
(yarışmayı birinin) arkasında/gerisinde bitirmek |
place behind (someone or something) f.
|
|
83 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi sıralamada başka birinden/bir şeyden) arkasında/gerisinde bitireceğini tahmin etmek |
place someone or something behind someone or something f.
|
|
84 |
Öbek Fiiller |
(belli bir) puan gerisinde olmak/arkasında olmak |
trail someone or something by something f.
|
|
85 |
Öbek Fiiller |
arkasında durmak |
stick by f.
|
|
86 |
Öbek Fiiller |
arkasında durmak/durdurmak |
stop behind f.
|
|
87 |
Öbek Fiiller |
bir şeyin arkasında çöküp kalmak |
slouch behind something f.
|
|
88 |
Öbek Fiiller |
bir şeyin arkasında çökerek oturmak |
slouch behind something f.
|
|
89 |
Öbek Fiiller |
destekleme amacıyla arkasında saf tutmak |
line up behind f.
|
|
90 |
Öbek Fiiller |
(desteklemek amacıyla) birisinin arkasında olmak |
stand behind someone f.
|
|
91 |
Öbek Fiiller |
(desteklemek amacıyla) birisinin arkasında olmak |
stand in back of someone f.
|
|
92 |
Öbek Fiiller |
(desteklemek amacıyla) birisinin arkasında olmak |
stand back of someone f.
|
|
93 |
Öbek Fiiller |
arkasında durmak |
stick up f.
|
|
94 |
Öbek Fiiller |
arkasında tutmak |
keep behind f.
|
|
95 |
Öbek Fiiller |
arkasında saklamak |
keep behind f.
|
|
96 |
Öbek Fiiller |
arkasında durmak |
keep behind f.
|
|
97 |
Öbek Fiiller |
arkasında kalmak |
keep behind f.
|
|
98 |
Öbek Fiiller |
birinin/bir şeyin arkasında olmak |
lie behind someone or something f.
|
|
99 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) arkasında bırakmak |
put (something) behind (someone or something) f.
|
|
100 |
Öbek Fiiller |
arkasında bırakmak |
put behind f.
|
|
101 |
Öbek Fiiller |
arkasında durmak |
stand over f.
|
|
102 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) arkasında durmak |
stay after (something) f.
|
|
103 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) arkasında durmak |
stick with (someone or something) f.
|
|
104 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) arkasında olduğunu dile getirmek |
come out for (someone or something) f.
|
|
105 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) arkasında olduğunu dile getirmek |
come out in favor of (someone or something) f.
|
|
106 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) arkasında kalmak |
get behind in (something) f.
|
|
107 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) arkasında kalmak |
hang behind (someone or something) f.
|
|
108 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) arkasında bırakmak |
lay behind (something) f.
|
|
109 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) arkasında olmak/durmak |
lay behind (something) f.
|
|
110 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) arkasında yer almak |
lay behind (something) f.
|
|
111 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) arkasında konumlanmak |
lay behind (something) f.
|
|
112 |
Öbek Fiiller |
tabağında/arkasında yemek bırakmak |
leave over f.
|
|
113 |
Öbek Fiiller |
arkasında/gerisinde bitirmek |
place behind f.
|
|
114 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) arkasında olmak |
pull for (someone or something) f.
|
|
115 |
Öbek Fiiller |
-in arkasında/öbür tarafında ne olduğunu görmek |
see around f.
|
|
116 |
Öbek Fiiller |
perde arkasında ne olduğunu görmek/anlamak |
see around f.
|
|
117 |
Öbek Fiiller |
arkasında çöküp kalmak |
slouch behind f.
|
|
118 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) arkasında çöküp kalmak |
slouch behind (someone or something) f.
|
|
119 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) arkasında durmak/konumlanmak |
stand (in) back of (someone or something) f.
|
|
120 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) arkasında durmak/olmak |
stand (in) back of (someone or something) f.
|
|
121 |
Öbek Fiiller |
-in arkasında olmak |
stand back of f.
|
|
122 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) arkasında durmak/yer almak |
stand behind (someone or something) f.
|
|
123 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) arkasında durmak |
stand behind (something) f.
|
|
124 |
Öbek Fiiller |
arkasında durmak |
stay by f.
|
|
125 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) arkasında durmak |
stay by (someone or something) f.
|
|
126 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) arkasında durmak |
stick by (someone or something) f.
|
|
127 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) arkasında durmak |
stick to (something) f.
|
|
128 |
Öbek Fiiller |
kararlarının, yaptıklarının, fikirlerinin arkasında durmak |
stick up for (oneself) f.
|
|
129 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) arkasında durmak |
stick up for (someone or something) f.
|
|
130 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) arkasında/arkasına durmak |
stop behind (someone or something) f.
|
|
131 |
Öbek Fiiller |
arkasında kalıntı/iz bırakarak kayıp gitmek |
streak across f.
|
|
132 |
Öbek Fiiller |
arkasında olmak |
plunk for f.
|
|
Phrases |
|
133 |
İfadeler |
her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır |
behind every great man there's a great woman expr.
|
|
134 |
İfadeler |
her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır |
behind every great man is a great woman expr.
|
|
135 |
İfadeler |
(birinin) arkasında |
in the train of (someone) [old-fashioned] expr.
|
|
Colloquial |
|
136 |
Konuşma Dili |
bir durumun tamamen arkasında olma |
ten toes down i.
|
|
137 |
Konuşma Dili |
arkasında kurulan mutfakta yiyecek yapıp satılan araç |
gut truck i.
|
|
138 |
Konuşma Dili |
arkasında olmak |
be at one's back f.
|
|
139 |
Konuşma Dili |
kötü bir olayın arkasında olmak |
be at the back of f.
|
|
140 |
Konuşma Dili |
kararının arkasında durmak |
not budge an inch f.
|
|
141 |
Konuşma Dili |
kararının arkasında durmak |
not give an inch f.
|
|
142 |
Konuşma Dili |
kararının arkasında durmak |
not move an inch f.
|
|
143 |
Konuşma Dili |
(birinin) arkasında olmak |
be behind f.
|
|
144 |
Konuşma Dili |
(birini/bir şeyi) arkasında bırakmış |
over (someone or something) s.
|
|
145 |
Konuşma Dili |
bir şeyin arkasında/arka bölümünde/kısmında |
at the rear of something expr.
|
|
146 |
Konuşma Dili |
her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır |
behind every successful man there is a woman expr.
|
|
147 |
Konuşma Dili |
eli arkasında bağlıyken bile |
with one arm tied behind one's back expr.
|
|
148 |
Konuşma Dili |
(birinin) tam arkasında |
on (one's) six expr.
|
|
149 |
Konuşma Dili |
-in arkasında |
at the rear of expr.
|
|
150 |
Konuşma Dili |
arkasında yatan neden ne? |
what's all this expr.
|
|
Idioms |
|
151 |
Deyim |
bir rolün arkasında gizlenme |
false colors i.
|
|
152 |
Deyim |
yük treninin en arkasında bulunan ve mürettebat için yaşama ve uyuma alanı sağlayan vagon |
monkey wagon [dated] i.
|
|
153 |
Deyim |
inandıklarının arkasında duracak cesaret |
courage of (one's) convictions i.
|
|
154 |
Deyim |
yediği önünde yemediği arkasında |
fat of the land i.
|
|
155 |
Deyim |
dev gibi görüntüsünün arkasında yufka bir yüreğe/naif bir kişiliğe sahip kimse |
gentle giant i.
|
|
156 |
Deyim |
perde arkasında asıl işi yapan ve göz önünde olmayan kişiler (bilim adamları, araştırmacılar |
the back-room boys [uk] i.
|
|
157 |
Deyim |
(birinin) arkasında olmak |
be on (one's) side f.
|
|
158 |
Deyim |
(birinin) arkasında olmak |
be on somebody’s ˈside f.
|
|
159 |
Deyim |
arkasında olup cesaret/güç vermek |
serve as the driving force (behind someone or something) f.
|
|
160 |
Deyim |
ötesinde/ilerisinde/ardında/arkasında olmak |
be beyond (someone or something) f.
|
|
161 |
Deyim |
(birinin) yanında/arkasında olmak |
be there for (one) f.
|
|
162 |
Deyim |
(birinin) yanında/arkasında olmak |
be there for someone f.
|
|
163 |
Deyim |
(birinin) yanında/arkasında olmak |
be there for someone f.
|
|
164 |
Deyim |
(birinin) yanında/arkasında olmak |
be there for somebody f.
|
|
165 |
Deyim |
yarışı kazananın epey gerisinde/arkasında bitirmek |
be a poor second [uk] f.
|
|
166 |
Deyim |
yarışı ilk ikinin epey gerisinde/arkasında bitirmek |
be a poor third [uk] f.
|
|
167 |
Deyim |
yarışı kazananın epey gerisinde/arkasında bitirmek |
come a poor second [uk] f.
|
|
168 |
Deyim |
yarışı ilk ikinin epey gerisinde/arkasında bitirmek |
come a poor third [uk] f.
|
|
169 |
Deyim |
hemen arkasında olmak |
be at the heels of f.
|
|
170 |
Deyim |
hemen arkasında olmak |
be on the heels of f.
|
|
171 |
Deyim |
inandıklarının arkasında duracak cesareti olmamak |
lack the courage of (one's) convictions f.
|
|
172 |
Deyim |
inandıklarının arkasında duracak cesareti olmak |
have the courage of your convictions f.
|
|
173 |
Deyim |
arkasında biri olmak |
have by the short hairs f.
|
|
174 |
Deyim |
arkasında biri olmak |
get by the short hairs f.
|
|
175 |
Deyim |
arkasında gözleri olmak |
have eyes in the back of one's head f.
|
|
176 |
Deyim |
arkasında iz bırakmamak |
cover someone's tracks up f.
|
|
177 |
Deyim |
arkasında yatmak |
lie behind f.
|
|
178 |
Deyim |
arkasında/öbür tarafında ne olduğunu görmek |
see around something f.
|
|
179 |
Deyim |
arkasında/yanında olmak |
have (got) one's back f.
|
|
180 |
Deyim |
düşüncelerinin arkasında durmak |
have the courage of one's convictions f.
|
|
181 |
Deyim |
kafasının arkasında gözleri olmak |
have eyes in the back of one's head f.
|
|
182 |
Deyim |
(mecazi) arkasında ne olduğunu anlamak |
see around something f.
|
|
183 |
Deyim |
varıyla yoğuyla arkasında durmak |
put one's weight behind something f.
|
|
184 |
Deyim |
varıyla yoğuyla arkasında durmak |
throw one's weight behind something f.
|
|
185 |
Deyim |
yediği önünde yemediği arkasında olmak |
live on the fat of the land f.
|
|
186 |
Deyim |
düşüncelerinin arkasında duramamak |
lack the courage of (one's) convictions f.
|
|
187 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin arkasında) kışkırtıcı güç/unsur olmak |
serve as the driving force (behind someone or something) f.
|
|
188 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin arkasında) motive eden/motivasyon veren güç olmak |
serve as the driving force (behind someone or something) f.
|
|
189 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin arkasında) yüreklendirici güç/unsur olmak |
serve as the driving force (behind someone or something) f.
|
|
190 |
Deyim |
(birinin) gerisinde/arkasında kalmak |
eat someone's dust f.
|
|
191 |
Deyim |
kararının arkasında durmak |
not move an inch f.
|
|
192 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) arkasında durmak |
get behind (someone or something) f.
|
|
193 |
Deyim |
(birinin) epey arkasında kalmak |
be eating (one's) dust f.
|
|
194 |
Deyim |
sözünün arkasında durmak |
come up with the goods f.
|
|
195 |
Deyim |
sözünün arkasında durmak |
deliver the goods f.
|
|
196 |
Deyim |
sözünün arkasında durmak |
produce the goods f.
|
|
197 |
Deyim |
sıralamada (birinin/bir şeyin) çok yakınında/hemen arkasında olmak |
nip on (someone's or something's) heels f.
|
|
198 |
Deyim |
sıralamada, puanlamada, beceride (birinin/bir şeyin) çok yakınında/hemen arkasında olmak |
nip on (someone's or something's) toes f.
|
|
199 |
Deyim |
kötü giden şeyleri arkasında bırakmak |
write off (one's) losses f.
|
|
200 |
Deyim |
arkasında olmak |
be in pursuit f.
|
|
201 |
Deyim |
yediği önünde yemediği arkasında bir hayat sürmek |
live in clover f.
|
|
202 |
Deyim |
yediği önünde yemediği arkasında bir hayat sürmek |
be in clover f.
|
|
203 |
Deyim |
yarışı önde bitirenin epey gerisinde/arkasında bitirmek |
be a poor second [uk] f.
|
|
204 |
Deyim |
yarışı önde bitirenin epey gerisinde/arkasında bitirmek |
come a poor second [uk] f.
|
|
205 |
Deyim |
sözünün arkasında duran bir kadın/adam olmak |
be a man/woman of his/her word f.
|
|
206 |
Deyim |
güzel görüntüsünün/görünüşünün altında/arkasında hiçbir şey olmamak |
be all fur coat and no knickers f.
|
|
207 |
Deyim |
sözünün arkasında duran biri olmak |
be as good as (one's) word f.
|
|
208 |
Deyim |
sözünün arkasında duran biri olmak |
be as good as your word f.
|
|
209 |
Deyim |
(birinin) hemen arkasında olmak |
be breathing down (one's) neck f.
|
|
210 |
Deyim |
birinin hemen arkasında olmak |
be breathing down someone's neck f.
|
|
211 |
Deyim |
(birinin) epey arkasında/gerisinde kalmak |
be eating (someone's) dust [us] f.
|
|
212 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) iyi gününde kötü gününde destekçisi olmak/arkasında olmak |
cast (one's) lot with (someone or something) f.
|
|
213 |
Deyim |
-in iyi gününde kötü gününde destekçisi olmak/arkasında olmak |
cast (one's) lot with f.
|
|
214 |
Deyim |
sözünün arkasında durmak |
come up with the goods f.
|
|
215 |
Deyim |
sözünün arkasında durmak |
deliver the goods f.
|
|
216 |
Deyim |
sözünün arkasında durmak |
produce the goods f.
|
|
217 |
Deyim |
arkasında iz bırakmamak |
cover (one's) tracks (up) f.
|
|
218 |
Deyim |
arkasında bıraktığı izleri/delilleri yok etmek |
cover (one's) tracks (up) f.
|
|
219 |
Deyim |
arkasında iz bırakmamak |
cover one's tracks f.
|
|
220 |
Deyim |
arkasında iz bırakmamak |
cover tracks f.
|
|
221 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) sonuna kadar arkasında durmak |
go to the mat for (someone or something) f.
|
|
222 |
Deyim |
(biriyle beraber birinin/bir şeyin) sonuna kadar arkasında durmak |
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] f.
|
|
223 |
Deyim |
(birinin) arkasında olmak |
have got (someone's) back f.
|
|
224 |
Deyim |
arkasında gözleri olmak |
have eyes in the back of head f.
|
|
225 |
Deyim |
kafasının arkasında gözleri olmak |
have eyes in the back of head f.
|
|
226 |
Deyim |
arkasında gözleri olmak |
have eyes in the back of your head f.
|
|
227 |
Deyim |
kafasının arkasında gözleri olmak |
have eyes in the back of your head f.
|
|
228 |
Deyim |
arkasında/yanında olmak |
have got back f.
|
|
229 |
Deyim |
inandıklarının arkasında duracak cesareti olmak |
have the courage of convictions f.
|
|
230 |
Deyim |
düşüncelerinin arkasında durmak |
have the courage of convictions f.
|
|
231 |
Deyim |
düşüncelerinin arkasında durmak/durmamak |
have/lack the courage of your convictions f.
|
|
232 |
Deyim |
başka bir görüntünün arkasında gizlenmek |
keep the act up f.
|
|
233 |
Deyim |
başka bir görüntünün arkasında gizlenmek |
keep up an act f.
|
|
234 |
Deyim |
başka bir görüntünün arkasında gizlenmek |
keep up one's act f.
|
|
235 |
Deyim |
başka bir görüntünün arkasında gizlenmek |
keep up the act f.
|
|
236 |
Deyim |
perde arkasında neler olduğunu bilmek/anlamak |
know how the sausage gets made f.
|
|
237 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) geride/arkasında bırakmak |
leave (something or someone) standing f.
|
|
238 |
Deyim |
arkasında/ardında (bir şey) bırakmak |
leave (something) in one's wake f.
|
|
239 |
Deyim |
ardında/arkasında (bir şey) bırakıp gitmek |
leave (something) in one's wake f.
|
|
240 |
Deyim |
arkasında/ardında bir şey bırakmak |
leave something in its/his/her wake f.
|
|
241 |
Deyim |
ardında/arkasında bir şey bırakıp gitmek |
leave something in its/his/her wake f.
|
|
242 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) varıyla yoğuyla arkasında durmak |
put (one's) weight behind (someone or something) f.
|
|
243 |
Deyim |
bir şey arkasında bırakmak |
put something behind you f.
|
|
244 |
Deyim |
varıyla yoğuyla arkasında durmak |
put/throw your weight behind something f.
|
|
245 |
Deyim |
perde arkasında neler olduğunu görmek/anlamak |
see how the sausage gets made f.
|
|
246 |
Deyim |
birinin varıyla yoğuyla arkasında durmak |
throw your weight behind someone f.
|
|
247 |
Deyim |
kararının arkasında durmak |
won't budge an inch f.
|
|
248 |
Deyim |
camın arkasında |
under glass s.
|
|
249 |
Deyim |
(birinin) hemen arkasında/peşinde |
hot on (one's) heels s.
|
|
250 |
Deyim |
rüzgar arkasında |
off the wind s.
|
|
251 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) hemen arkasında/arkasından |
hot on the heels of (someone or something) s.
|
|
252 |
Deyim |
-in hemen arkasında/arkasından |
hot on the heels of s.
|
|
253 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) hemen arkasında |
hot on the track of (someone or something) s.
|
|
254 |
Deyim |
sözünün arkasında duran |
good as (one's) word s.
|
|
255 |
Deyim |
(birinin) hemen arkasında/peşinde |
hot on (one's) tracks s.
|
|
256 |
Deyim |
(birinin) hemen arkasında/peşinde |
hot on (one's) trail s.
|
|
257 |
Deyim |
birinin/bir şeyin hemen arkasında/peşinde |
hot on somebody's/something's tracks/trail s.
|
|
258 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) hemen arkasında/peşinde |
hot on the trail of (someone or something) s.
|
|
259 |
Deyim |
kamera arkasında |
off camera zf.
|
|
260 |
Deyim |
kamera arkasında |
off camera zf.
|
|
261 |
Deyim |
evin arkasında |
out back zf.
|
|
262 |
Deyim |
binanın arkasında |
out back zf.
|
|
263 |
Deyim |
bunun arkasında başka bir iş var |
therein hangs a tale expr.
|
|
264 |
Deyim |
bunun arkasında başka bir şey var |
thereby hangs a tale expr.
|
|
265 |
Deyim |
bunun arkasında başka bir şey var |
therein hangs a tale expr.
|
|
266 |
Deyim |
bunun arkasında başka bir iş var |
thereby hangs a tale expr.
|
|
267 |
Deyim |
perde arkasında |
behind the scenes expr.
|
|
268 |
Deyim |
(bir şeyin) arkasında |
(in) back of (something) expr.
|
|
269 |
Deyim |
(bir şeyin) arkasında |
at the back of (something) expr.
|
|
270 |
Deyim |
arkasında dolaşan/gezen |
at (one's) heels expr.
|
|
271 |
Deyim |
hemen arkasında |
at (one's) heels expr.
|
|
272 |
Deyim |
arkasında dolaşan/gezen |
at someone's heels expr.
|
|
273 |
Deyim |
hemen arkasında |
at someone's heels expr.
|
|
274 |
Deyim |
(birinin) hemen arkasında/peşinde |
at (one's) heels expr.
|
|
275 |
Deyim |
sahibinin hemen yanında/arkasında |
at heel expr.
|
|
276 |
Deyim |
sahibinin hemen yanında/arkasında |
to heel expr.
|
|
277 |
Deyim |
birinin hemen arkasında |
at/on somebody's heels expr.
|
|
278 |
Deyim |
rüzgar arkasında |
before the wind expr.
|
|
279 |
Deyim |
görünenin arkasında/altında |
below the surface expr.
|
|
280 |
Deyim |
görünenin arkasında/altında |
beneath the surface expr.
|
|
281 |
Deyim |
perde arkasında işin iç yüzü |
bts (behind the scenes) expr.
|
|
282 |
Deyim |
işin perde arkasında nasıl yürüdüğü |
how the sausage gets made expr.
|
|
283 |
Deyim |
(birinin) hemen arkasında/peşinde |
on (one's) heels expr.
|
|
284 |
Deyim |
(birinin) hemen arkasında/peşinde |
on (one's) trail expr.
|
|
285 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) hemen arkasında/arkasından |
on the heels of (someone or something) expr.
|
|
286 |
Deyim |
bunun arkasında başka bir şey var |
thereby hangs a tale expr.
|
|
287 |
Deyim |
bunun arkasında başka bir şey var |
herein lies a tale expr.
|
|
288 |
Deyim |
bunun arkasında başka bir şey var |
therein lies a tale expr.
|
|
289 |
Deyim |
bunun arkasında başka bir şey var |
thereby lies a tale expr.
|
|
290 |
Deyim |
bunun arkasında (bir şey) var |
therein lies (something) expr.
|
|
291 |
Deyim |
eli arkasında bağlıyken bile |
with an arm tied behind (one's) back expr.
|
|
292 |
Deyim |
eli arkasında bağlıyken bile |
with one hand (tied) behind your back expr.
|
|
293 |
Deyim |
eli arkasında bağlıyken bile |
with one hand tied behind back expr.
|
|
Speaking |
|
294 |
Konuşma |
arkasında (hep/daima) enkaz bırakmak |
leave it all in ruins f.
|
|
295 |
Konuşma |
bu kadar korkunç bir olayın arkasında ne gibi bir neden olduğu konusunda herhangi bir fikrim yok |
I have no idea what the motive behind such an horrific act might be expr.
|
|
296 |
Konuşma |
fotoğrafın arkasında ne yazıyor? |
what is written on the back of the photograph? expr.
|
|
297 |
Konuşma |
kedi kutunun arkasında |
the cat is behind the box expr.
|
|
Politics |
|
298 |
Siyasal |
ingiliz parlamentosunda meclise yeni girmiş parlamento üyelerinin, hükümet yetkililerinin ve muhalefet partisindeki meslektaşlarının arkasında oturduğu arka koltuklar |
backbench i.
|
|
299 |
Siyasal |
ingiliz parlamentosunda meclise yeni girmiş parlamento üyelerinin, hükümet yetkililerinin ve muhalefet partisindeki meslektaşlarının arkasında oturduğu arka koltuklar |
backbenches i.
|
|
Technical |
|
300 |
Teknik |
hareket halindeki uçağın arkasında esen rüzgar |
tail wind i.
|
|
301 |
Teknik |
kilit cıvatasının arkasında tıkırtıyı önleyen yay parçası |
beard i.
|
|
302 |
Teknik |
pervanesi kanadın arkasında olan uçak |
pusher i.
|
|
Textile |
|
303 |
Tekstil |
yakanın arkasında marka etiketinin dikişini gizlemek için kullanılan yarımay şeklindeki kumaş parçası |
back batch i.
|
|
304 |
Tekstil |
yakanın arkasında marka etiketinin dikişini gizlemek için kullanılan yarımay şeklindeki kumaş parçası |
half moon i.
|
|
305 |
Tekstil |
(eldivenin arkasında yer alan) pli dikiş |
point i.
|
|
Architecture |
|
306 |
Mimarlık |
kiliselerin veya kale burcundaki mazgallı siperlerin korkulukları arkasında bulunan düz geçit |
alure i.
|
|
307 |
Mimarlık |
kilise sunağı arkasında yükselen bölüm |
dorsal i.
|
|
308 |
Mimarlık |
(kilise sunağı arkasında veya mihrap yanında yer alan) asma figür |
dorsal i.
|
|
309 |
Mimarlık |
kilise sunağı arkasında yükselen bölüm |
dorsale i.
|
|
310 |
Mimarlık |
(kilise sunağı arkasında veya mihrap yanında yer alan) asma figür |
dorsale i.
|
|
311 |
Mimarlık |
kilise sunağı arkasında yükselen bölüm |
dorser i.
|
|
312 |
Mimarlık |
(kilise sunağı arkasında veya mihrap yanında yer alan) asma figür |
dorser i.
|
|
313 |
Mimarlık |
kilise sunağı arkasında yükselen bölüm |
dosel i.
|
|
314 |
Mimarlık |
(kilise sunağı arkasında veya mihrap yanında yer alan) asma figür |
dosel i.
|
|
315 |
Mimarlık |
kilise sunağı arkasında yükselen bölüm |
dossel i.
|
|
316 |
Mimarlık |
(kilise sunağı arkasında veya mihrap yanında yer alan) asma figür |
dossel i.
|
|
317 |
Mimarlık |
(evin) arkasında |
retrospective s.
|
|
Construction |
|
318 |
İnşaat |
istinat duvarının arkasında yer alan toprak dolgu |
surcharge i.
|
|
Automotive |
|
319 |
Otomotiv |
motorlu taşıtın arkasında aracın geri geri gittiğini göstermek için yanan ışık |
back-up light i.
|
|
320 |
Otomotiv |
motorlu taşıtın arkasında aracın geri geri gittiğini göstermek için yanan ışık |
reversing light i.
|
|
321 |
Otomotiv |
sürücü koltuğunun arkasında açılır kapanır pencere olan üstü kapalı otomobil gövdesi |
berline i.
|
|
322 |
Otomotiv |
motorlu aracın önünde ve arkasında bulunan çarpışma şiddetini hafifletici kısımlar |
crumple zones i.
|
|
Railway |
|
323 |
Demiryolu |
lokomotifin tahrik tekerleklerinin arkasında bulunan tekerlek takımı |
trailing truck i.
|
|
324 |
Demiryolu |
yolcu treninde lokomotifin arkasında yer alan, posta, kargo ve valizlerin taşındığı vagon |
headend i.
|
|
325 |
Demiryolu |
demiryolu hattının arkasında duran, eğim derecelerini gösteren küçük ve beyaz direk |
gradient post i.
|
|
Aeronautic |
|
326 |
Havacılık |
uçağın arkasında bıraktığı iz |
vapour trail i.
|
|
327 |
Havacılık |
uçağın arkasında bıraktığı iz |
vapor trail i.
|
|
328 |
Havacılık |
uçağın arkasında bıraktığı iz |
condensation trail i.
|
|
Marine |
|
329 |
Denizcilik |
gel-git sırasında yapının arkasında kalan hidrolik basınç |
residual hydraulic pressure i.
|
|
330 |
Denizcilik |
gel-git sırasında yapının arkasında kalan su basıncı |
residual water pressure i.
|
|
331 |
Denizcilik |
gel-git sırasında yapının arkasında kalan su düzeyi |
residual water level i.
|
|
Medical |
|
332 |
Medikal |
burundaki geçitlerin ve burun arkasında yer alan boşlukların incelenmesinde kullanılan bir çeşit endoskop |
nasopharyngoscope i.
|
|
333 |
Medikal |
göğüs kemiğinin arkasında |
retrosternal s.
|
|
Anatomy |
|
334 |
Anatomi |
birçok hayvanın gözünün arkasında bulunan, az ışıkta aktif olan yansıtıcı doku tabakası |
tapetum i.
|
|
335 |
Anatomi |
her bir testisin arkasında bulunan ince uzun kanal |
epididymis i.
|
|
336 |
Anatomi |
(kemik, pul) frontal lobun arkasında yer alan bölüm |
postfrontal i.
|
|
337 |
Anatomi |
damak kemiği arkasında yer alan bölüm |
postpalatine i.
|
|
338 |
Anatomi |
(bazı hayvan kulaklarında) tragusun içinde ve arkasında yer alan çıkıntı |
post-tragus i.
|
|
339 |
Anatomi |
midenin arkasında yer alan büyük bir sempatik sinir ağı |
plexus celiacus i.
|
|
340 |
Anatomi |
midenin arkasında yer alan büyük bir sempatik sinir ağı |
coeliac plexus i.
|
|
341 |
Anatomi |
karın içi zarının arkasında bulunan |
retroperitoneal s.
|
|
342 |
Anatomi |
arterin arkasında bulunan |
hyparterial s.
|
|
343 |
Anatomi |
atar damarın arkasında |
hyparterial s.
|
|
344 |
Anatomi |
vücut ekseninin arkasında yer alan |
postaxial s.
|
|
345 |
Anatomi |
başın arkasında yer alan |
postcranial s.
|
|
346 |
Anatomi |
frontal kemiğin arkasında yer alan |
postfrontal s.
|
|
347 |
Anatomi |
alnın arkasında bulunan |
postfrontal s.
|
|
348 |
Anatomi |
gangliyonun arkasında yer alan |
postganglionic s.
|
|
349 |
Anatomi |
sinir düğümünün arkasında yer alan |
postganglionic s.
|
|
350 |
Anatomi |
eklem çukurunun arkasında yer alan |
postglenoid s.
|
|
351 |
Anatomi |
eklem çukurunun arkasında yer alan |
postglenoidal s.
|
|
352 |
Anatomi |
göz arkasında yer alan |
postocular s.
|
|
353 |
Anatomi |
ağzın arkasında bulunan |
postoral s.
|
|
354 |
Anatomi |
damağın arkasında yer alan |
postpalatine s.
|
|
355 |
Anatomi |
damak kemiğinin arkasında yer alan |
postpalatine s.
|
|
356 |
Anatomi |
palatin kemiklerin arkasında bulunan |
postpalatine s.
|
|
357 |
Anatomi |
temporal kemiğin arkasında yer alan |
post-temporal s.
|
|
358 |
Anatomi |
kulak zarının arkasında yer alan |
post-tympanic s.
|
|
359 |
Anatomi |
işitme kanalı arkasında bulunan |
post-tympanic s.
|
|
360 |
Anatomi |
omurga arkasında yer alan |
postvertebral s.
|
|
Pathology |
|
361 |
Patoloji |
retina arkasında yer alan koroidin iltihaplanması |
chorioretinitis i.
|
|
Parasitology |
|
362 |
Parazitbilim |
hem önünde hem de arkasında özel bir kamçısı olan bir tür halkalı kurt larvası |
amphitrocha i.
|
|
363 |
Parazitbilim |
(parazitik nematod) anal bölüm arkasında yer alan organ |
phasmid i.
|
|
Optics |
|
364 |
Optik |
gözdeki iris tabakasının arkasında yer alan çift tümsekli şeffaf yapı |
crystalline lens i.
|
|
365 |
Optik |
göz arkasında |
retroocular s.
|
|
Veterinary |
|
366 |
Veterinerlik |
atın bel kemiğinin üstünde, eyerin arkasında çıkan yara |
navel gall i.
|
|
367 |
Veterinerlik |
atların dizlerinin arkasında meydana gelen ekzematöz iltihaplanma ile karakterize bir hastalık |
mallanders i.
|
|
368 |
Veterinerlik |
atların dizlerinin arkasında meydana gelen ekzematöz iltihaplanma ile karakterize bir hastalık |
malanders i.
|
|
Biology |
|
369 |
Biyoloji |
maksilalarının hemen arkasında yer alan üç çift uzantıya sahip (kabuklu) |
mouth-footed s.
|
|
370 |
Biyoloji |
(eğrelti otu) spor kümelerini yaprağın arkasında taşıyan |
dorsiparous s.
|
|
Marine Biology |
|
371 |
Deniz Biyolojisi |
arkasında solungaç görevi gören organlar yer alan yumuşakça grubu |
ceratobranchia i.
|
|
372 |
Deniz Biyolojisi |
kabuklu deniz hayvanlarının ağız arkasında bulunan tabakalı uzantı |
labium i.
|
|
373 |
Deniz Biyolojisi |
arkasında solungaçlı papillaları olan bir deniz tavşanı cinsi |
eolis i.
|
|
374 |
Deniz Biyolojisi |
solungaçları kalbin arkasında bulunan ve iki çift dokunaca sahip küçük kabuklu veya kabuksuz deniz karındanbacaklılarına verilen ad |
opisthobranch i.
|
|
375 |
Deniz Biyolojisi |
kapaksız solungaçları kalbinin arkasında bulunan ve deniz salyangozu, deniz kelebeği ve deniz tavşanlarını içeren bir karındanbacaklılar altsınıfı |
opisthobranchia i.
|
|
376 |
Deniz Biyolojisi |
kapaksız solungaçları kalbinin arkasında bulunan ve deniz salyangozu, deniz kelebeği ve deniz tavşanlarını içeren bir karındanbacaklılar altsınıfı |
subclass opisthobranchia i.
|
|
377 |
Deniz Biyolojisi |
kapaksız solungaçları kalbinin arkasında bulunan karındanbacaklı deniz yumuşakçalarını içeren, euthyneura infra sınıfına mensup büyük bir takım |
opisthobranchiate i.
|
|
378 |
Deniz Biyolojisi |
solungaç kapağının arkasında yer alan kemik |
suboperculum i.
|
|
Zoology |
|
379 |
Zooloji |
göğsün arkasında, karnın altında yüzgeçleri bulunan çoğu tatlı su ve deniz balığını kapsayan grup |
abdominales i.
|
|
380 |
Zooloji |
siyah burnunun arkasında beyaz bir bölge bulunan (sığır, at) |
mealymouthed i.
|
|
381 |
Zooloji |
siyah burnunun arkasında beyaz bir bölge bulunan (sığır, at) |
mealy-mouthed i.
|
|
382 |
Zooloji |
arkasında beyaz dik çizgileri olan antilop |
harnessed antelope i.
|
|
383 |
Zooloji |
ön ve arkasında birer yaklaştırıcı kası bulunan yapraksı solungaçlı yumuşakçaları içeren bir takım |
dimya i.
|
|
384 |
Zooloji |
kabukluların karapaksında servikal kanalın arkasında bulunan kısım |
omostegite i.
|
|
385 |
Zooloji |
atın başının arkasında kalan kısım |
poll i.
|
|
386 |
Zooloji |
(bazı kertenkelelerde) göz arkasında yer alan pul |
postocular i.
|
|
387 |
Zooloji |
(kemik veya pul) göz çukuru arkasında yer alan bölüm |
postorbital i.
|
|
388 |
Zooloji |
karnın arkasında olan (kabuklu lobu) |
urogastric s.
|
|
389 |
Zooloji |
göz çukuru arkasında yer alan |
postorbital s.
|
|
390 |
Zooloji |
(sürüngene ait kemik) arka frontal kemiğin altı veya arkasında yer alan |
postorbital s.
|
|
Botanic |
|
391 |
Botanik |
bazı bitkilerde kök ucunun hemen arkasında çabuk bölünebilen hücreler ile kök şapkasını oluşturan yapı |
calyptrogen i.
|
|
392 |
Botanik |
çeneklerinden birinin arkasında sinir kökü bulunan (bitki) |
notorhizal s.
|
|
393 |
Botanik |
tohumlarını yapraklarının arkasında taşıyan (bitki) |
tergiferous s.
|
|
394 |
Botanik |
tohumlarını yapraklarının arkasında taşıyan (bitki) |
tergiferous plants s.
|
|
395 |
Botanik |
(eğrelti otu) spor kümelerini yaprağın arkasında taşıyan |
dorsiferous s.
|
|
396 |
Botanik |
(bitki bölümleri) farklı bir bölümün arkasında yer alan |
postical s.
|
|
397 |
Botanik |
(bitki bölümleri) farklı bir bölümün arkasında yer alan |
posticous s.
|
|
Agriculture |
|
398 |
Tarım |
eski sabanların arkasında bulunan bir alet |
basin former i.
|
|
Breeding |
|
399 |
Hayvancılık |
(özellikle rodeoda) hayvanların arkasında tutulduğu kapılı ahır |
chute i.
|
|
400 |
Hayvancılık |
(inek bel kemiği) iki kürek kemiği arasının hemen arkasında bulunan |
crop i.
|
|
History |
|
401 |
Tarih |
atların arkasında yük taşımak için sürüklenen a şeklindeki araç |
travail i.
|
|
402 |
Tarih |
atların arkasında yük taşımak için sürüklenen "A" şeklindeki araç |
travoise i.
|
|
403 |
Tarih |
atların arkasında yük taşımak için sürüklenen "A" şeklindeki araç |
travois i.
|
|
404 |
Tarih |
atların arkasında yük taşımak için sürüklenen "A" şeklindeki araç |
travoy i.
|
|
Religious |
|
405 |
Dini |
katedral ya da kiliselerde tapınağın arkasında bulunan, meryem ana'ya adanmış olan şapel |
lady chapel i.
|
|
406 |
Dini |
mum, çiçek, haç veya süs koymak üzere sunağın arkasında yer alan çıkıntı |
altar ledge i.
|
|
407 |
Dini |
büyük bir kilise veya katedralde sunağın arkasında yer alan boşluk |
retrochoir i.
|
|
Geography |
|
408 |
Coğrafya |
tuzlu suyun buharlaşarak arkasında bıraktığı tuzdan oluşan geniş düzlük |
salt plain i.
|
|
Military |
|
409 |
Askeri |
araçların arkasında çekilmede halata bağlanma usulü |
hitching up i.
|
|
410 |
Askeri |
yakıt alan uçağın tankerin arkasında kontak pozisyonda iken içinde kalması gereken bölge limitleri |
air refuelling envelope i.
|
|
411 |
Askeri |
ağır topların arkasında bulunan iki tutacaktan her biri |
maniglion i.
|
|
412 |
Askeri |
tek sıra halinde yürüyen askerlerin arkasında veya kısa sıralar halinde yürüyen askerlerin kanat kısmında bulunup hataları düzelten subay veya astsubay |
file closer i.
|
|
413 |
Askeri |
askeri birliğin en arkasında yer alan subay |
serrefile i.
|
|
414 |
Askeri |
askeri birliğin en arkasında yer alan subay |
serafile i.
|
|
415 |
Askeri |
düşman ordusunun etrafından dolaşıp arkasında ya da yanında pozisyon almak |
turn a hostile army f.
|
|
Hunting |
|
416 |
Silah/Atıcılık |
arkasında patlayıcısı olan, içine ince bir iğne veya pim sürülerek patlayan ateşli silah |
needle gun i.
|
|
417 |
Silah/Atıcılık |
avlanmış geyiğin arkasında bıraktığı ezilmiş çim izi |
abature i.
|
|
418 |
Silah/Atıcılık |
şarjörü tetiğin arkasında olan kısa dipçikli saldırı tüfeği |
bullpup i.
|
|
Sport |
|
419 |
Spor |
hücum eden takımın topu kendi kale çizgisinin arkasında düşürmesi ile gol yiyen takımın oyunu yeniden başlattığı top atışı |
safety kick i.
|
|
420 |
Spor |
(kriket) sahanın vurucunun arkasında kalan tarafı |
leg i.
|
|
421 |
Spor |
kalenin hemen arkasında bulunan kriket oyuncusu |
wicketkeeper i.
|
|
422 |
Spor |
(kriket) vuruş sırası gelen oyuncunun arkasında olan |
fine s.
|
|
Football |
|
423 |
Futbol |
orta saha oyuncularının beklerin arkasında, solunda ve sağında konumlandığı bir hücum dizilişi |
wishbone i.
|
|
424 |
Futbol |
takım oyuncularının bir sonraki oyuna dair talimatları almak üzere kısa süreliğine hücum hattının arkasında toplanması |
huddle i.
|
|
425 |
Futbol |
hücum eden takımın topu kendi kale çizgisinin arkasında düşürmesi ile gol yiyen takımın oyunu yeniden başlattığı top atışı |
free kick i.
|
|
426 |
Futbol |
bir sonraki oyuna dair talimatları almak üzere kısa süreliğine hücum hattının arkasında toplanmak |
huddle f.
|
|
Baseball |
|
427 |
Beysbol |
vurucunun arkasında durup topu tutan oyuncu |
backstop i.
|
|
428 |
Beysbol |
vurucunun arkasında durup topu tutan oyuncu |
catcher i.
|
|
429 |
Beysbol |
vurucunun arkasında durup topu tutmak |
backstop f.
|
|
Chess |
|
430 |
Satranç |
uzun menzilli bir taşın (fil, kale, vezir) rakip taşı tehdit ettiği bir durumda, tehdit edilen taşın arkasında daha değerli bir taşın bulunduğu açmaz pozisyonu |
skewer i.
|
|
431 |
Satranç |
uzun menzilli taşın tehdit ettiği rakip taşın arkasında daha değerli bir taşın bulunduğu açmaz pozisyonu |
skewer i.
|
|
432 |
Satranç |
komşu piyonların arkasında kalıp onlar tarafından desteklenemeyen (piyon) |
backward s.
|
|
Theatre |
|
433 |
Tiyatro |
sahne arkasında oyuncular için çalışma planı ve diğer ilanların asıldığı pano |
callboard i.
|
|
434 |
Tiyatro |
sahne arkasında oyuncular için çalışma planı ve diğer ilanların asıldığı pano |
call-board i.
|
|
435 |
Tiyatro |
sahne arkasında oyuncular için çalışma planı ve diğer ilanların asıldığı pano |
notice board i.
|
|
436 |
Tiyatro |
sahne arkasında oyuncular için çalışma planı ve diğer ilanların asıldığı pano |
bulletin board i.
|
|
437 |
Tiyatro |
perdenin arkasında bulunan ve tavanın görünmesini engelleyen kısa perde |
teaser i.
|
|
438 |
Tiyatro |
perdenin arkasında bulunan ve tavanın görünmesini engelleyen kısa perde |
tormenter i.
|
|
439 |
Tiyatro |
perdenin arkasında bulunan ve tavanın görünmesini engelleyen kısa perde |
tormentor i.
|
|
440 |
Tiyatro |
tiyatro sahnesinin yan perdeleri arkasında kalan seyirciler tarafından görünmeyen yan kısmı |
wing i.
|
|
441 |
Tiyatro |
tiyatro sahnesinin arkasında yer alan kubbe biçimli yapı |
dome i.
|
|
442 |
Tiyatro |
(antik yunan tiyatrosunda) orkestranın arkasında kalan yapı |
scena i.
|
|
443 |
Tiyatro |
sahne arkasında yer alan |
backstage s.
|
|
444 |
Tiyatro |
sahne arkasında |
behind zf.
|
|
445 |
Tiyatro |
sahne arkasında |
within zf.
|
|
446 |
Tiyatro |
perde arkasında |
within zf.
|
|
Bookbindery |
|
447 |
Ciltçilik |
kitabın arkasında yaprakların tutturulduğu şerit |
band i.
|
|
448 |
Ciltçilik |
kitabın arkasında yerleştirilen deri şerit |
piece i.
|
|
Archaic |
|
449 |
Eski Kullanım |
taht veya sandalye arkasında yer alan dekoratif kumaş |
dossel i.
|
|
450 |
Eski Kullanım |
arkasında durmak |
shadow f.
|
|
Engineering |
|
451 |
Engineering |
yüksek performanslı hoparlörün arkasında bulunan, istenmeyen ses dalgalarını absorbe eden hava odalarının oluşturduğu mahfaza |
labyrinth i.
|
|
Ornithology |
|
452 |
Kuşbilim |
gözlerinin önünde ve arkasında kahverengimsi benekler bulunan bir ördek |
squawk duck i.
|
|
Reptiles |
|
453 |
Sürüngenler |
kafatasında gözlerinin arkasında bir çift açıklığı olan sürüngen |
diapsid reptile i.
|
|
454 |
Sürüngenler |
göz arkasında, kafatası yan kemiği ve dudak üstü arasında uzanan (pul) |
temporal s.
|
|
Entomology |
|
455 |
Böcek Bilimi |
larvalarının arkasında çıkıntı bulunan çentikli kelebekler familyasına mensup güvelere verilen ad |
notodontid i.
|
|
456 |
Böcek Bilimi |
larvalarının arkasında çıkıntı bulunan çentikli kelebekler familyasına mensup güvelere verilen ad |
prominent moth i.
|
|
457 |
Böcek Bilimi |
ilkel böceklerde kanat arkasında bulunan üç damardan her biri |
anal vein i.
|
|
458 |
Böcek Bilimi |
böceklerde ve diğer eklembacaklıların çoğunda alt çene kemiğinin arkasında görülen, yatay hareket edebilen uzantılar |
maxilla i.
|
|
459 |
Böcek Bilimi |
kabukluların maksilalarının hemen arkasında yer alan üç çift uzantıdan her biri |
maxilliped i.
|
|
460 |
Böcek Bilimi |
kabukluların maksilalarının hemen arkasında yer alan üç çift uzantıdan her biri |
maxillipede i.
|
|
461 |
Böcek Bilimi |
skutellum arkasında yer alan plaka |
postscutellum i.
|
|
462 |
Böcek Bilimi |
böceklerin karınlarının arkasında bulunan hassas tüyler ile ilgili |
cercal s.
|
|
Slang |
|
463 |
Argo |
internet akıl hocası (pc kullanan kişinin arkasında dikilip şuna buna tıkla vb diyen) |
backseat surfer i.
|
|
464 |
Argo |
kişinin arkasında kalan kısım |
six i.
|
|
465 |
Argo |
(katlanmış gazete) yankesicinin arkasında kendini sakladığı şey |
stiff i.
|
|
466 |
Argo |
hemen arkasında olmak |
be right up somebody's arse f.
|
|
467 |
Argo |
önü arkasında |
arse about face [uk/australia] s.
|
|
Modern Slang |
|
468 |
Modern Argo |
daima arkasında olmak |
always has your back f.
|
|