Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | bağlamak | link f. | ||
This is none other than the construction of an "Iron Silk Road", directly linking Korea with Europe by land. Bu, Kore ile Avrupa'yı karadan doğrudan birbirine bağlayacak bir "Demir İpek Yolu" inşasından başka bir şey değildir. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | bağlamak | attach f. | ||
Tom attached some twine to the kite. Tom uçurtmaya biraz ip bağladı. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | bağlamak | connect f. | ||
We need to connect Europe and its markets. Avrupa'yı ve pazarlarını birbirine bağlamamız gerekiyor. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | bağlamak | tie f. | ||
Should I have their hands tied behind their backs? Ellerini arkadan mı bağlatmalıyım? More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | bağlamak | bind f. | ||
That is the way to bind the Russian Federation to the EU. Rusya Federasyonu'nu AB'ye bağlamanın yolu budur. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | bağlamak | fasten f. | ||
Fasten your seatbelt. Emniyet kemerini bağla. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | bağlamak | strap f. | ||
Colleagues, if you had seatbelts I would tell you to strap yourselves in. Meslektaşlarım, eğer emniyet kemeriniz olsaydı size kemerlerinizi bağlamanızı söylerdim. More Sentences |
||||
Genel | bağlamak | yoke f. | ||
Yoke the oxen to the plow. Öküzleri sabana bağlayın. More Sentences |
||||
Genel | bağlamak | engage f. | ||
The switch engages with the cables that turn on the lamp. Anahtar, lambayı çalıştıran kablolara bağlanır. More Sentences |
||||
Genel | bağlamak | hitch f. | ||
He hitched the caravan to his car. O, karavanı arabasına bağladı. More Sentences |
||||
Genel | bağlamak | lace f. | ||
She laced her shoes. O ayakkabılarını bağladı. More Sentences |
||||
Genel | bağlamak | lace up f. | ||
Mary laced up her boots. Mary çizmelerini bağladı. More Sentences |
||||
Genel | bağlamak | tie up f. | ||
Don't worry, I'll tie up this one. Merak etme, bunu bağlayacağım. More Sentences |
||||
Genel | bağlamak | connect f. | ||
The third priority is to strengthen the single market and connect Europe. Üçüncü öncelik tek pazarı güçlendirmek ve Avrupa'yı birbirine bağlamaktır. More Sentences |
||||
Genel | bağlamak | pin f. | ||
They are pinning all their hopes on us. Tüm umutlarını bize bağlıyorlar. More Sentences |
||||
Genel | bağlamak | attribute f. | ||
Commissioner Verheugen, to what do you attribute this state of affairs? Komisyon Üyesi Verheugen, bu durumu neye bağlıyorsunuz? More Sentences |
||||
Genel | bağlamak | commit [obsolete] f. | ||
This is an own-initiative report which does not impose a policy or commit us to specific measures. Bu, bir politika dayatmayan ya da bizi belirli tedbirlere bağlamayan bir kendi inisiyatif raporudur. More Sentences |
||||
Genel | bağlamak | harness f. | ||
My father harnessed the horse to the fence. Babam atı çite bağladı. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | bağlamak | attach f. | ||
He attached the trailer to his car. Römorku arabasına bağladı. More Sentences |
||||
Ticaret/Ekonomi | bağlamak | bind f. | ||
The Lisbon targets bind us to a more flexible labour market than before. Lizbon hedefleri bizi eskisinden daha esnek bir işgücü piyasasına bağlamaktadır. More Sentences |
||||
Law | ||||
Hukuk | bağlamak | bind f. | ||
We cannot bind ourselves politically for the next ten years. Önümüzdeki on yıl için kendimizi siyasi olarak bağlayamayız. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Teknik | bağlamak | bind f. | ||
They bound the prisoner's arms and legs. Onlar tutuklunun kollarını ve bacaklarını bağladılar. More Sentences |
||||
Teknik | bağlamak | tie f. | ||
Japan, incidentally, ties its debt relief to the responsibility to buy Japanese exports. Bu arada Japonya, borç hafifletmesini Japon ihracatını satın alma sorumluluğuna bağlıyor. More Sentences |
||||
Teknik | bağlamak | fasten f. | ||
Check all the loose knots and fasten them tight. Tüm gevşek düğümleri kontrol edin ve onları sıkı bağlayın. More Sentences |
||||
Computer | ||||
Bilgisayar | bağlamak | connect f. | ||
As has been said here, it is also important to connect the new Member States to the internal market in energy. Burada da söylendiği üzere, yeni Üye Devletleri enerji alanında iç pazara bağlamak da önemlidir. More Sentences |
||||
Telecom | ||||
Telekom | bağlamak | connect f. | ||
We need to open up and connect the energy and transport markets and develop Europe's broadband networks. Enerji ve ulaştırma piyasalarını açıp birbirine bağlamamız ve Avrupa'nın geniş bant ağlarını geliştirmemiz gerekiyor. More Sentences |
||||
Telekom | bağlamak | bind f. | ||
They bound the prisoner's arms and legs. Mahkumun kollarını ve bacaklarını bağladılar. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | bağlamak | concatenate f. | ||
Genel | bağlamak | grapple f. | ||
Genel | bağlamak | join f. | ||
Genel | bağlamak | fix f. | ||
Genel | bağlamak | do up f. | ||
Genel | bağlamak | fixate f. | ||
Genel | bağlamak | end up f. | ||
Genel | bağlamak | conjoin f. | ||
Genel | bağlamak | guy f. | ||
Genel | bağlamak | truss f. | ||
Genel | bağlamak | tether f. | ||
Genel | bağlamak | mediatize f. | ||
Genel | bağlamak | hook up f. | ||
Genel | bağlamak | lock f. | ||
Genel | bağlamak | rivet f. | ||
Genel | bağlamak | enthrall f. | ||
Genel | bağlamak | brace f. | ||
Genel | bağlamak | make secure f. | ||
Genel | bağlamak | copulate f. | ||
Genel | bağlamak | fasten up f. | ||
Genel | bağlamak | invest f. | ||
Genel | bağlamak | truss up f. | ||
Genel | bağlamak | band f. | ||
Genel | bağlamak | constrain f. | ||
Genel | bağlamak | restrict f. | ||
Genel | bağlamak | switch to f. | ||
Genel | bağlamak | unite f. | ||
Genel | bağlamak | lash f. | ||
Genel | bağlamak | knot f. | ||
Genel | bağlamak | enthral f. | ||
Genel | bağlamak | fetter f. | ||
Genel | bağlamak | link up f. | ||
Genel | bağlamak | inthral f. | ||
Genel | bağlamak | knit together f. | ||
Genel | bağlamak | string f. | ||
Genel | bağlamak | involve f. | ||
Genel | bağlamak | pinion f. | ||
Genel | bağlamak | tie down f. | ||
Genel | bağlamak | leash f. | ||
Genel | bağlamak | affix f. | ||
Genel | bağlamak | braid f. | ||
Genel | bağlamak | conclude f. | ||
Genel | bağlamak | bend f. | ||
Genel | bağlamak | buckle up f. | ||
Genel | bağlamak | knit f. | ||
Genel | bağlamak | bandage f. | ||
Genel | bağlamak | put somebody through f. | ||
Genel | bağlamak | lash down f. | ||
Genel | bağlamak | hook on f. | ||
Genel | bağlamak | plumb in f. | ||
Genel | bağlamak | fasten on f. | ||
Genel | bağlamak | stint f. | ||
Genel | bağlamak | wed f. | ||
Genel | bağlamak | clasp f. | ||
Genel | bağlamak | cord f. | ||
Genel | bağlamak | assign f. | ||
Genel | bağlamak | ligature f. | ||
Genel | bağlamak | arrange f. | ||
Genel | bağlamak | knit up f. | ||
Genel | bağlamak | tap f. | ||
Genel | bağlamak | interconnect f. | ||
Genel | bağlamak | span f. | ||
Genel | bağlamak | interlink f. | ||
Genel | bağlamak | subordinate f. | ||
Genel | bağlamak | rope f. | ||
Genel | bağlamak | colligate f. | ||
Genel | bağlamak | hook f. | ||
Genel | bağlamak | infix f. | ||
Genel | bağlamak | bond f. | ||
Genel | bağlamak | mount f. | ||
Genel | bağlamak | interdigitate f. | ||
Genel | bağlamak | lock up f. | ||
Genel | bağlamak | base f. | ||
Genel | bağlamak | couple f. | ||
Genel | bağlamak | loop f. | ||
Genel | bağlamak | obligate f. | ||
Genel | bağlamak | pin down f. | ||
Genel | bağlamak | mediatise f. | ||
Genel | bağlamak | connex f. | ||
Genel | bağlamak | tap f. | ||
Genel | bağlamak | affix f. | ||
Genel | bağlamak | accredit f. | ||
Genel | bağlamak | yoke f. | ||
Genel | bağlamak | embound f. | ||
Genel | bağlamak | embread [obsolete] f. | ||
Genel | bağlamak | entrain f. | ||
Genel | bağlamak | uptie f. | ||
Genel | bağlamak | mail f. | ||
Genel | bağlamak | hold f. | ||
Genel | bağlamak | hook f. | ||
Genel | bağlamak | moor f. | ||
Genel | bağlamak | revolve [obsolete] f. | ||
Genel | bağlamak | obligate [obsolete] f. | ||
Genel | bağlamak | obsess [obsolete] f. | ||
Genel | bağlamak | infibulate f. | ||
Genel | bağlamak | distrain [obsolete] f. | ||
Genel | bağlamak | context [obsolete] f. | ||
Genel | bağlamak | fast [obsolete] f. | ||
Genel | bağlamak | inknot f. | ||
Genel | bağlamak | involve f. | ||
Genel | bağlamak | cojoin f. | ||
Genel | bağlamak | score f. | ||
Genel | bağlamak | snib [scotland] f. | ||
Genel | bağlamak | span f. | ||
Genel | bağlamak | spancel f. | ||
Genel | bağlamak | spang f. | ||
Genel | bağlamak | strapple f. | ||
Genel | bağlamak | suppose f. | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | bağlamak | hitch up f. | ||
Öbek Fiiller | bağlamak | knit up f. | ||
Öbek Fiiller | bağlamak | buckle up f. | ||
Öbek Fiiller | bağlamak | buckle down f. | ||
Öbek Fiiller | bağlamak | buckle someone or something down f. | ||
Öbek Fiiller | bağlamak | connect up f. | ||
Öbek Fiiller | bağlamak | couple something on f. | ||
Öbek Fiiller | bağlamak | coop in f. | ||
Öbek Fiiller | bağlamak | coop up f. | ||
Öbek Fiiller | bağlamak | couple something on to something f. | ||
Öbek Fiiller | bağlamak | couple something onto something f. | ||
Öbek Fiiller | bağlamak | tie on f. | ||
Öbek Fiiller | bağlamak | fasten down f. | ||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | bağlamak | knot up f. | ||
Law | ||||
Hukuk | bağlamak | article f. | ||
Hukuk | bağlamak | entrust f. | ||
Technical | ||||
Teknik | bağlamak | couple f. | ||
Teknik | bağlamak | mate f. | ||
Teknik | bağlamak | secure f. | ||
Teknik | bağlamak | interlock f. | ||
Teknik | bağlamak | wire up f. | ||
Computer | ||||
Bilgisayar | bağlamak | attach hardware f. | ||
Bilgisayar | bağlamak | hit f. | ||
Mechanic | ||||
Mekanik | bağlamak | throw in gear f. | ||
Marine | ||||
Denizcilik | bağlamak | belay f. | ||
Denizcilik | bağlamak | belace f. | ||
Biochemistry | ||||
Biyokimya | bağlamak | ligate f. | ||
Archaic | ||||
Eski Kullanım | bağlamak | entrail f. | ||
Eski Kullanım | bağlamak | lime f. | ||
Eski Kullanım | bağlamak | compaginate f. | ||
Eski Kullanım | bağlamak | contex f. |