İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | constantly zf. | sürekli | ||
They are constantly releasing new updates for my phone. Telefonum için sürekli yeni güncellemeler yayınlıyorlar. More Sentences |
||||
Genel | constantly zf. | sürekli olarak | ||
Mr Mulder constantly hides behind this argument. Bay Mulder sürekli olarak bu argümanın arkasına saklanıyor. More Sentences |
||||
Genel | constantly zf. | sık sık | ||
I am constantly amazed at the energy of my grandparents. Büyük ebeveynlerimin enerjilerine sık sık şaşırıyorum. More Sentences |
||||
Genel | constantly zf. | daima | ||
I constantly talk to myself. Daima kendi kendime lakırdı ederim. More Sentences |
||||
Genel | constantly zf. | ikide bir | ||
Genel | constantly zf. | sabit düzeyde | ||
Genel | constantly zf. | durmaksızın | ||
Genel | constantly zf. | sıkça | ||
Genel | constantly zf. | ikide birde | ||
Genel | constantly zf. | daimi olarak | ||
Genel | constantly zf. | değişmeksizin | ||
Genel | constantly zf. | hiç durmadan | ||
Genel | constantly zf. | durmaksızın | ||
Technical | ||||
Teknik | constantly zf. | mükerrer olarak | ||
Archaic | ||||
Eski Kullanım | constantly zf. | sadakatle | ||
Eski Kullanım | constantly zf. | bağlılıkla | ||
Eski Kullanım | constantly zf. | inançla |
İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | constantly make something the main topic of conversation f. | aynı şeyi durmadan ve her yerde tekrarlamak | ||
Genel | be constantly plagued by troubles f. | dirlik yüzü görmemek | ||
Genel | be constantly plagued by troubles f. | rahata kavuşamamak | ||
Genel | be constantly plagued by troubles f. | rahat yüzü görmemek | ||
Genel | constantly used s. | sürekli kullanılan | ||
Genel | constantly [obsolete] zf. | güvenle | ||
Genel | constantly [obsolete] zf. | emin olarak | ||
Genel | constantly [obsolete] zf. | kesin olarak | ||
Genel | constantly [obsolete] zf. | sebatla |