Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
roar away
unis dans l’action
transformation component
espacio libre de la válvula
probability of occurrence
water suction cleaning appliances
flag captain
directorate for the mechanical and electrical industries
in point
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Geçmiş
Cümleler
"in point"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 3 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
in point
s.
yerinde
2
Genel
in point
s.
isabetli
3
Genel
in point
s.
münasip
"in point"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 118 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Colloquial
1
Konuşma Dili
(there's) no point (in) (doing something)
expr.
(bir şey yapmanın) anlamı yok
There is
no point
in having conciliation meetings if that is the level we are going to reach.
Eğer ulaşacağımız seviye buysa uzlaşma toplantıları yapmanın bir
anlamı yok.
More Sentences
General
2
Genel
the point in question
i.
sözkonusu
3
Genel
the case in point
i.
söz konusu olan sorun
4
Genel
the case in point
i.
sözü edilen sorun
5
Genel
the point in question
i.
söz konusu
6
Genel
case in point
i.
tipik bir örnek sorun
7
Genel
case in point
i.
söz konusu edilen şeyin bir örneği
8
Genel
a case in point
i.
tipik bir örnek
9
Genel
case in point
i.
tipik bir örnek
10
Genel
a case in point
i.
söz konusu edilen şeyin bir örneği
11
Genel
point in time
i.
çok kısa bir süre
12
Genel
the lowest point in my life
i.
hayatımın en kötü anı
13
Genel
point-in time
i.
geçmişteki her hangi bir ana geri dönüş
14
Genel
low point (to be in something)
i.
(bir işin) gelebileceği en berbat durum
15
Genel
low point (to be in something)
i.
(bir işin) gelebileceği en berbat nokta
16
Genel
point somebody in direction
f.
yön göstermek
17
Genel
in articulo mortis (at the point of death)
s.
ölüm anında olan
18
Genel
in point of fact
zf.
aslını ararsan
19
Genel
in point of fact
zf.
gerçekte
20
Genel
in point of fact
zf.
aslında
21
Genel
in point of fact
zf.
aslını sorarsan
22
Genel
in point of numbers
zf.
sayıca
23
Genel
in point of fact
zf.
gerçekten
24
Genel
up to this point in time
zf.
şu ana kadar
25
Genel
up to this point in time
zf.
şimdiye kadar
26
Genel
in point of
ed.
bakımından
27
Genel
in point of
ed.
hususunda
Phrasals
28
Öbek Fiiller
keep until (some point in time)
f.
(belli bir zamana) kadar taze durmak/kalmak
29
Öbek Fiiller
keep until (some point in time)
f.
(belli bir zamana) kadar bozulmamak
30
Öbek Fiiller
keep until (some point in time)
f.
(belli bir zamana) kadar bozulmadan durmak/kalmak
31
Öbek Fiiller
keep until (some point in time)
f.
(belli bir zamana) kadar tazeliğini korumak
32
Öbek Fiiller
keep until (some point in time)
f.
(belli bir zamana) kadar bakmak/bakımını üstlenmek
33
Öbek Fiiller
keep until (some point in time)
f.
(belli bir zamana) kadar göz kulak olmak
34
Öbek Fiiller
keep until (some point in time)
f.
(belli bir zamana) kadar korumak
35
Öbek Fiiller
keep until (some point in time)
f.
(belli bir zamana) kadar sahip çıkmak
36
Öbek Fiiller
keep until (some point in time)
f.
(belli bir zamana) kadar tutmak
37
Öbek Fiiller
keep until (some point in time)
f.
(belli bir zamana) kadar muhafaza etmek
38
Öbek Fiiller
reach back into (some point in time)
f.
(tarihte bir zamana) dayanmak
39
Öbek Fiiller
reach back into (some point in time)
f.
(tarihte bir zamandan) gelmek
40
Öbek Fiiller
reach back into (some point in time)
f.
(tarihte bir zamana) gönderme yapmak
41
Öbek Fiiller
reach back into (some point in time)
f.
(tarihte bir zamandan) ilham almak
42
Öbek Fiiller
reach back into (some point in time)
f.
(önceki bir şeyden/zamandan) öğeler taşımak
43
Öbek Fiiller
reach back to (some point in time)
f.
(tarihte bir zamana) dayanmak
44
Öbek Fiiller
reach back to (some point in time)
f.
(tarihte bir zamandan) gelmek
45
Öbek Fiiller
reach back to (some point in time)
f.
(tarihte bir zamana) gönderme yapmak
46
Öbek Fiiller
reach back to (some point in time)
f.
(tarihte bir zamandan) ilham almak
47
Öbek Fiiller
reach back to (some point in time)
f.
(önceki bir şeyden/zamandan) öğeler taşımak
Phrases
48
İfadeler
in my point of view
expr.
benim bakış açıma göre
49
İfadeler
there's no point in
expr.
bir anlamı yok
50
İfadeler
there's no point in raking over the coals
expr.
geçmişi deşmenin bir anlamı yok
51
İfadeler
there's no point in raking over the coals
expr.
geçmişi deşmenin bir manası yok
52
İfadeler
there's no point in raking over the coals
expr.
geçmişi deşmenin ne anlamı var
53
İfadeler
there is no point/sense in
expr.
-nın bir manası yok
54
İfadeler
at that point in time
expr.
o zamanlar
55
İfadeler
at that point in time
expr.
o zaman
56
İfadeler
at that point in time
expr.
o noktada
Colloquial
57
Konuşma Dili
a case in point
i.
bir durumu en iyi biçimde anlatan örnek
58
Konuşma Dili
a case in point
i.
ibret verici
59
Konuşma Dili
a case in point
i.
ibret
60
Konuşma Dili
in point of fact
expr.
aslına bakarsanız
61
Konuşma Dili
in point of fact
expr.
aslına bakıldığında
62
Konuşma Dili
in point of fact
expr.
aslında
63
Konuşma Dili
in point of fact
expr.
gerçek şu ki
64
Konuşma Dili
in point of fact
expr.
şu bir gerçek ki
65
Konuşma Dili
(there's) no point (in) (doing something)
expr.
(bir şey yapmanın) yararı yok
66
Konuşma Dili
(there's) no point (in) (doing something)
expr.
(bir şey yapmanın) manası yok
67
Konuşma Dili
(there's) no point (in) (doing something)
expr.
(bir şey yapmanın) ne anlamı/yararı var
68
Konuşma Dili
no point in
expr.
-in anlamı yok
69
Konuşma Dili
no point in
expr.
'-in manası yok
70
Konuşma Dili
no point in
expr.
'-in yararı yok
71
Konuşma Dili
no point in something
expr.
bir şeyin anlamı yok
72
Konuşma Dili
no point in something
expr.
bir şeyin manası yok
73
Konuşma Dili
no point in something
expr.
bir şeyin yararı yok
Idioms
74
Deyim
the case in point
i.
bir durumu en iyi biçimde anlatan örnek
75
Deyim
the case in point
i.
ibret verici
76
Deyim
the case in point
i.
ibret
77
Deyim
point (one) in the right direction
f.
(birine) doğru yolu/yönü göstermek
78
Deyim
point (one) in the right direction
f.
(birine) yolu göstermek
79
Deyim
point (one) in the right direction
f.
(birine) yolu/yönü işaret etmek
80
Deyim
point (one) in the right direction
f.
(birine) yolu/yönü işaret ederek göstermek
81
Deyim
point someone in the right direction
f.
birine yol göstermek
82
Deyim
point someone in the right direction
f.
birine doğru yolu göstermek
83
Deyim
point someone in the right direction
f.
birini doğru yönlendirmek
84
Deyim
point someone in the right direction
f.
birini doğru yola sevk etmek
85
Deyim
point someone in the right direction
f.
birine istediği sonuca ulaşması için rehberlik etmek
86
Deyim
see the point in (doing) (something)
f.
(bir şeyi yapmanın) nedenini anlamak
87
Deyim
see the point in (doing) (something)
f.
(bir şeyi yapmanın) altında yatan nedeni anlamak
88
Deyim
see the point in (doing) (something)
f.
(bir şeyi yapmanın) önemini anlamak
89
Deyim
see the point in (doing) (something)
f.
(bir şeyi yapmanın) değerini anlamak
90
Deyim
there is no point in
expr.
hiçbir anlamı yok
91
Deyim
in point of fact
expr.
gerçekte
92
Deyim
at this juncture/moment/point in time
expr.
şu anda
93
Deyim
at this juncture/moment/point in time
expr.
şimdi
94
Deyim
at this juncture/moment/point in time
expr.
bugün
95
Deyim
at this juncture/moment/point in time
expr.
bu noktada
96
Deyim
at this juncture/moment/point in time
expr.
halihazırda
97
Deyim
what's on tap for (some point in time)
expr.
(belli bir zamanda, tarihte) gündem ne?
98
Deyim
what's on tap for (some point in time)
expr.
(belli bir zamanda, tarihte) gündemde/programda ne var?
99
Deyim
what's on tap for (some point in time)
expr.
(belli bir zamanın, tarihin) programı/planı ne?
Speaking
100
Konuşma
it is a case in point
expr.
buna bir örnek
101
Konuşma
at that point we started to think there may be something in this
expr.
o noktada bunda bir şeyler olduğunu düşünmeye başladık
102
Konuşma
at this point (in time)
expr.
şu anda
Chat Usage
103
Chatleşme Dili
impov (in my point of view)
kısalt.
bence
104
Chatleşme Dili
impov (in my point of view)
kısalt.
bana göre
105
Chatleşme Dili
impov (in my point of view)
kısalt.
bana sorarsan
Technical
106
Teknik
sink-in-point
i.
camın batış sıcaklığı
107
Teknik
cut-in point
i.
devreye girme noktası
108
Teknik
cutting in point
i.
karşılıklı kestirme noktası
109
Teknik
break-in point
i.
kavuşma noktası
Computer
110
Bilgisayar
point in time recovery
i.
otomatik ve sürekli devam eden arşivlenmiş işlem kayıt dosyalarından tam veri kurtarmaya olanak tanıyan sql özelliği
Telecom
111
Telekom
break-in point
i.
kavuşma noktası
Automotive
112
Otomotiv
turn-in point
i.
dönme noktası
Food Engineering
113
Gıda
determination of melting point in open capillary tubes
i.
açık kapiler tüplerde erime noktasının tayini
Math
114
Matematik
singular point in a curve
i.
eğri üzerindeki tekil nokta
Military
115
Askeri
turn-in point
i.
dönüş noktası
116
Askeri
roll-in-point
i.
giriş noktası
117
Askeri
coast-in point
i.
kıyı giriş noktası
118
Askeri
roll-in-point
i.
taarruza geçiş noktası
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of in point
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy