|
- One hundred and sixty-nine Portuguese beaches unfurled blue flags in 2003.
- Yüz altmış dokuz Portekiz plajı 2003 yılında mavi bayrak açtı.
- In addition, blue flags cost money.
- Ayrıca, mavi bayraklar parayla satılmaktadır.
- Starting with Windows Vista, the incidence of Blue Screens or Stop Errors has decreased drastically.
- Windows Vista ile birlikte Mavi Ekran ya da Durdurma Hatalarının görülme sıklığı büyük ölçüde azaldı.
- Everything beyond that thin blue line is the void of space.
- Şu ince mavi çizginin ötesindeki her şey uzay boşluğu.
- The door is blue on the outside, green on the inside.
- Kapının dışı mavi, içi yeşil.
- The door is blue on the outside, green on the inside.
- Kapının dışı mavi, içi yeşildir.
- No longer am I blue, but now I am green.
- Artık mavi değil, yeşilim.
- No longer am I blue, but now I am green.
- Artık mavi değilim ama artık yeşilim.
- Everything beyond that thin blue line is the void of space.
- Bu ince mavi çizginin ötesindeki her şey uzayın boşluğudur.
- The perfume bottle has a blue cap.
- Parfüm şişesinin mavi bir kapağı var.
- His blue coat was dirty and wrinkled.
- Mavi ceketi kirli ve buruşuktu.
- This is not blue; it is violet.
- Bu mavi değil; bu menekşe rengi.
- That's a blue house.
- O mavi bir ev.
- Tom has been wearing a blue sweater.
- Tom mavi bir kazak giyiyor.
- If you mix blue and red, the result is purple.
- Mavi ve kırmızıyı karıştırırsanız, sonuç mordur.
- She wore a blue dress made by her mother for the concert.
- O, konser için annesi tarafından yapılan mavi bir elbise giydi.
- She had a blue dress on at the party yesterday.
- Dün partide onun üzerinde mavi bir elbise vardı.
- The colors of the club are blue and black.
- Kulübün renkleri mavi ve siyah.
- One of her cars is blue and the others are red.
- Arabalarından biri mavi, diğerleri ise kırmızı.
- What are these blue things?
- Bu mavi şeyler ne?
- I will eat a Hallowen Blue Berry Jelly Dessert.
- Cadılar Bayramı'nda mavi meyveli jöleli tatlı yiyeceğim.
- I'm going to wear my blue jacket.
- Mavi ceketimi giyeceğim.
- Which color do you like more, blue or red?
- Hangi rengi daha çok seviyorsun, mavi mi kırmızı mı?
- A blue suit, white shirt and red tie are essential for all male workers.
- Tüm erkek çalışanlar için mavi takım elbise, beyaz gömlek ve kırmızı kravat şarttır.
- There was a blue notebook on the table.
- Masanın üzerinde mavi bir defter vardı.
- Her blue shoes go well with that dress.
- Mavi ayakkabıları bu elbiseye çok yakışmış.
- Dan was last seen wearing blue jeans and a black leather jacket.
- Dan'ın son olarak mavi kot pantolon ve siyah bir deri ceket giydiği görüldü.
- The car is blue.
- Araba mavi.
- He always wears a blue shirt.
- O her zaman mavi bir gömlek giyer.
- Red and blue lights flashed in Tom's rearview mirror.
- Tom'un dikiz aynasında kırmızı ve mavi ışıklar yanıp sönüyordu.
- Why is the sky blue?
- Gökyüzü neden mavidir?
- I want a blue pen, a red one and a black one.
- Bir mavi, bir kırmızı, bir de siyah kalem istiyorum.
- My scarf is blue.
- Eşarbım mavi.
- I really love my blue pen.
- Mavi kalemimi gerçekten seviyorum.
- You were wearing a blue coat the day I first met you.
- Seninle ilk tanıştığım gün mavi bir palto giyiyordun.
- She's wearing a light blue suit.
- Açık mavi bir takım giyiyor.
- His bicycle is blue.
- Onun bisikleti mavi.
- My first car was blue.
- İlk arabam maviydi.
- Today there isn't a cloud in the sky, what a blue sky!
- Bugün gökyüzünde tek bir bulut yok, ne kadar mavi bir gökyüzü!
- Blue lines on the map designate rivers.
- Harita üzerindeki mavi çizgiler nehirleri gösterir.
- Do you know the reason why the sky looks blue?
- Gökyüzünün mavi görünmesinin nedenini biliyor musun?
- Blue isn't my favorite color.
- Mavi benim en sevdiğim renk değil.
- Mary is wearing a blue dress.
- Mary mavi bir elbise giyiyor.
- The book is blue.
- Kitap mavi.
- Is the carpet blue or green?
- Halı mavi mi yeşil mi?
- I like the black blouse more than the blue.
- Ben siyah buluzü maviden daha çok severim.
- That's a nice shade of blue.
- Mavinin güzel bir tonu.
- Maria has blue eyes.
- Maria'nın gözleri mavi.
- They're blue.
- Onlar mavi.
- Franco has blue jeans.
- Franco'nun mavi bir kot pantolonu var.
- What flower is blue?
- Hangi çiçek mavidir?
- He thinks that blue is the most beautiful colour.
- O, mavinin en güzel renk olduğunu düşünür.
- I like the black blouse more than the blue.
- Siyah bluzu maviden daha çok seviyorum.
- Tom was wearing a blue shirt and blue jeans.
- Tom mavi bir gömlek ve mavi bir kot pantolon giyiyordu.
- I have a blue car.
- Benim mavi bir arabam var.
- She had a blue dress on at the party yesterday.
- Dünkü partide üzerinde mavi bir elbise vardı.
- She suggested that the customer buy a blue tie.
- Müşterinin mavi bir kravat almasını önerdi.
- The turquoise colour evokes the colour of clear water, it's a light and pale blue.
- Turkuaz rengi berrak su rengini çağrıştırıyor, açık ve soluk bir mavi.
- Why is the sky blue?
- Gökyüzü neden mavi?
- The last time I saw Tom he was wearing a blue cap.
- Tom'u son gördüğümde mavi bir şapka takıyordu.
- Yesterday, Mary gave me a book with a blue cover.
- Dün Mary bana mavi kapaklı bir kitap verdi.
- Tom is going to buy a blue sweater.
- Tom mavi bir kazak alacak.
- She's wearing a light blue suit.
- O açık mavi bir takım elbise giyiyor.
- That girl's eyes are blue.
- O kızın gözleri mavi.
- A green carpet won't go well with these blue curtains.
- Bu mavi perdelerle yeşil bir halı güzel gitmez.
- You look very good in blue.
- Maviler içinde çok güzel görünüyorsun.
- He always wears blue shirts.
- O her zaman mavi gömlek giyer.
- Blue lines on the map designate rivers.
- Haritadaki mavi çizgiler nehirleri gösteriyor.
- Do you have a blue coat?
- Mavi ceketin var mı?
- He always wears blue shirts.
- Daima mavi gömlek giyer.
- His eyes are blue.
- Gözleri mavi.
- Tom exchanged the red shirt Mary had given him for a blue one.
- Tom Mary'nin ona verdiği kırmızı gömleği mavisiyle değiştirdi.
- He wore a light blue tie.
- O, açık mavi kravat takmıştı.
- A rainbow consists of red, orange, yellow, green, blue, indigo and violet.
- Bir gökkuşağı kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, çivit ve mordan oluşur.
- Blue is a great color for a funeral.
- Mavi, bir cenaze için harika bir renktir.
- Mary wore a plain blue dress.
- Mary düz mavi bir elbise giymişti.
- Her bicycle is blue.
- Onun bisikleti mavi.
- My eyes are blue.
- Gözlerim mavi.
- What flower is blue?
- Hangi çiçek mavi?
- Which color do you prefer, blue or green?
- Hangi rengi tercih edersin, mavi mi yeşil mi?
- We ordered pink, but we received blue.
- Biz pembe ısmarladık fakat mavi aldık.
- He wore a light blue tie.
- Açık mavi bir kravat takıyor.
- Be very careful with that blue box.
- O mavi kutuya çok dikkat et.
- He has a blue coat on.
- Üzerinde mavi bir ceket var.
- I always wear a blue shirt.
- Her zaman mavi gömlek giyerim.
- Tom's bicycle was blue before he painted it red.
- Tom'un bisikleti kırmızıya boyamadan önce maviydi.
- If you mix blue and red, you get violet.
- Mavi ve kırmızıyı karıştırırsan menekşe rengi elde edersin.
- My scarf is blue.
- Atkım mavi.
- I think it was blue.
- Sanırım o maviydi.
- Blue light prevents humans from feeling sleepy.
- Mavi ışık insanların uykulu hissetmesini engeller.
- Tom was wearing a blue shirt.
- Tom mavi bir gömlek giyiyordu.
- Is this blue?
- Bu mavi mi?
- My summer school dress is blue and white checkered.
- Yaz okulu elbisem mavi beyaz kareli.
- Mary was wearing a knee-length blue dress.
- Mary diz hizasında mavi bir elbise giyiyordu.
Show More (91)
|