|
- One hundred and sixty-nine Portuguese beaches unfurled blue flags in 2003.
- Yüz altmış dokuz Portekiz plajı 2003 yılında mavi bayrak açtı.
- In addition, blue flags cost money.
- Ayrıca, mavi bayraklar parayla satılmaktadır.
- Starting with Windows Vista, the incidence of Blue Screens or Stop Errors has decreased drastically.
- Windows Vista ile birlikte Mavi Ekran ya da Durdurma Hatalarının görülme sıklığı büyük ölçüde azaldı.
- Everything beyond that thin blue line is the void of space.
- Şu ince mavi çizginin ötesindeki her şey uzay boşluğu.
- The door is blue on the outside, green on the inside.
- Kapının dışı mavi, içi yeşil.
- The door is blue on the outside, green on the inside.
- Kapının dışı mavi, içi yeşildir.
- No longer am I blue, but now I am green.
- Artık mavi değil, yeşilim.
- No longer am I blue, but now I am green.
- Artık mavi değilim ama artık yeşilim.
- Everything beyond that thin blue line is the void of space.
- Bu ince mavi çizginin ötesindeki her şey uzayın boşluğudur.
- The perfume bottle has a blue cap.
- Parfüm şişesinin mavi bir kapağı var.
- His blue coat was dirty and wrinkled.
- Mavi ceketi kirli ve buruşuktu.
- This is not blue; it is violet.
- Bu mavi değil; bu menekşe rengi.
- That's a blue house.
- O mavi bir ev.
- Tom has been wearing a blue sweater.
- Tom mavi bir kazak giyiyor.
- If you mix blue and red, the result is purple.
- Mavi ve kırmızıyı karıştırırsanız, sonuç mordur.
- She wore a blue dress made by her mother for the concert.
- O, konser için annesi tarafından yapılan mavi bir elbise giydi.
- She had a blue dress on at the party yesterday.
- Dün partide onun üzerinde mavi bir elbise vardı.
- The colors of the club are blue and black.
- Kulübün renkleri mavi ve siyah.
- One of her cars is blue and the others are red.
- Arabalarından biri mavi, diğerleri ise kırmızı.
- What are these blue things?
- Bu mavi şeyler ne?
- I will eat a Hallowen Blue Berry Jelly Dessert.
- Cadılar Bayramı'nda mavi meyveli jöleli tatlı yiyeceğim.
- I'm going to wear my blue jacket.
- Mavi ceketimi giyeceğim.
- Which color do you like more, blue or red?
- Hangi rengi daha çok seviyorsun, mavi mi kırmızı mı?
- A blue suit, white shirt and red tie are essential for all male workers.
- Tüm erkek çalışanlar için mavi takım elbise, beyaz gömlek ve kırmızı kravat şarttır.
- There was a blue notebook on the table.
- Masanın üzerinde mavi bir defter vardı.
- Her blue shoes go well with that dress.
- Mavi ayakkabıları bu elbiseye çok yakışmış.
- Dan was last seen wearing blue jeans and a black leather jacket.
- Dan'ın son olarak mavi kot pantolon ve siyah bir deri ceket giydiği görüldü.
- The car is blue.
- Araba mavi.
- He always wears a blue shirt.
- O her zaman mavi bir gömlek giyer.
- Red and blue lights flashed in Tom's rearview mirror.
- Tom'un dikiz aynasında kırmızı ve mavi ışıklar yanıp sönüyordu.
- Why is the sky blue?
- Gökyüzü neden mavidir?
- I want a blue pen, a red one and a black one.
- Bir mavi, bir kırmızı, bir de siyah kalem istiyorum.
- My scarf is blue.
- Eşarbım mavi.
- I really love my blue pen.
- Mavi kalemimi gerçekten seviyorum.
- You were wearing a blue coat the day I first met you.
- Seninle ilk tanıştığım gün mavi bir palto giyiyordun.
- She's wearing a light blue suit.
- Açık mavi bir takım giyiyor.
- His bicycle is blue.
- Onun bisikleti mavi.
- My first car was blue.
- İlk arabam maviydi.
- Today there isn't a cloud in the sky, what a blue sky!
- Bugün gökyüzünde tek bir bulut yok, ne kadar mavi bir gökyüzü!
- Blue lines on the map designate rivers.
- Harita üzerindeki mavi çizgiler nehirleri gösterir.
- Do you know the reason why the sky looks blue?
- Gökyüzünün mavi görünmesinin nedenini biliyor musun?
- Blue isn't my favorite color.
- Mavi benim en sevdiğim renk değil.
- Mary is wearing a blue dress.
- Mary mavi bir elbise giyiyor.
- The book is blue.
- Kitap mavi.
- Is the carpet blue or green?
- Halı mavi mi yeşil mi?
- I like the black blouse more than the blue.
- Ben siyah buluzü maviden daha çok severim.
- That's a nice shade of blue.
- Mavinin güzel bir tonu.
- Maria has blue eyes.
- Maria'nın gözleri mavi.
- They're blue.
- Onlar mavi.
- Franco has blue jeans.
- Franco'nun mavi bir kot pantolonu var.
- What flower is blue?
- Hangi çiçek mavidir?
- He thinks that blue is the most beautiful colour.
- O, mavinin en güzel renk olduğunu düşünür.
- I like the black blouse more than the blue.
- Siyah bluzu maviden daha çok seviyorum.
- Tom was wearing a blue shirt and blue jeans.
- Tom mavi bir gömlek ve mavi bir kot pantolon giyiyordu.
- I have a blue car.
- Benim mavi bir arabam var.
- She had a blue dress on at the party yesterday.
- Dünkü partide üzerinde mavi bir elbise vardı.
- She suggested that the customer buy a blue tie.
- Müşterinin mavi bir kravat almasını önerdi.
- The turquoise colour evokes the colour of clear water, it's a light and pale blue.
- Turkuaz rengi berrak su rengini çağrıştırıyor, açık ve soluk bir mavi.
- Why is the sky blue?
- Gökyüzü neden mavi?
- The last time I saw Tom he was wearing a blue cap.
- Tom'u son gördüğümde mavi bir şapka takıyordu.
- Yesterday, Mary gave me a book with a blue cover.
- Dün Mary bana mavi kapaklı bir kitap verdi.
- Tom is going to buy a blue sweater.
- Tom mavi bir kazak alacak.
- She's wearing a light blue suit.
- O açık mavi bir takım elbise giyiyor.
- That girl's eyes are blue.
- O kızın gözleri mavi.
- A green carpet won't go well with these blue curtains.
- Bu mavi perdelerle yeşil bir halı güzel gitmez.
- You look very good in blue.
- Maviler içinde çok güzel görünüyorsun.
- He always wears blue shirts.
- O her zaman mavi gömlek giyer.
- Blue lines on the map designate rivers.
- Haritadaki mavi çizgiler nehirleri gösteriyor.
- Do you have a blue coat?
- Mavi ceketin var mı?
- He always wears blue shirts.
- Daima mavi gömlek giyer.
- His eyes are blue.
- Gözleri mavi.
- Tom exchanged the red shirt Mary had given him for a blue one.
- Tom Mary'nin ona verdiği kırmızı gömleği mavisiyle değiştirdi.
- He wore a light blue tie.
- O, açık mavi kravat takmıştı.
- A rainbow consists of red, orange, yellow, green, blue, indigo and violet.
- Bir gökkuşağı kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, çivit ve mordan oluşur.
- Blue is a great color for a funeral.
- Mavi, bir cenaze için harika bir renktir.
- Mary wore a plain blue dress.
- Mary düz mavi bir elbise giymişti.
- Her bicycle is blue.
- Onun bisikleti mavi.
- My eyes are blue.
- Gözlerim mavi.
- What flower is blue?
- Hangi çiçek mavi?
- Which color do you prefer, blue or green?
- Hangi rengi tercih edersin, mavi mi yeşil mi?
- We ordered pink, but we received blue.
- Biz pembe ısmarladık fakat mavi aldık.
- He wore a light blue tie.
- Açık mavi bir kravat takıyor.
- Be very careful with that blue box.
- O mavi kutuya çok dikkat et.
- He has a blue coat on.
- Üzerinde mavi bir ceket var.
- I always wear a blue shirt.
- Her zaman mavi gömlek giyerim.
- Tom's bicycle was blue before he painted it red.
- Tom'un bisikleti kırmızıya boyamadan önce maviydi.
- If you mix blue and red, you get violet.
- Mavi ve kırmızıyı karıştırırsan menekşe rengi elde edersin.
- My scarf is blue.
- Atkım mavi.
- I think it was blue.
- Sanırım o maviydi.
- Blue light prevents humans from feeling sleepy.
- Mavi ışık insanların uykulu hissetmesini engeller.
- Tom was wearing a blue shirt.
- Tom mavi bir gömlek giyiyordu.
- Is this blue?
- Bu mavi mi?
- My summer school dress is blue and white checkered.
- Yaz okulu elbisem mavi beyaz kareli.
- Mary was wearing a knee-length blue dress.
- Mary diz hizasında mavi bir elbise giyiyordu.
- Blue jeans are also acceptable.
- Mavi kot da kabul edilebilir.
- Mary bought a blue tie for Tom.
- Mary, Tom'a mavi bir kravat aldı.
- That's a blue house.
- Bu mavi bir evdir.
- Do you want the green or the blue?
- Yeşili mi istersin, maviyi mi?
- My scarf is blue.
- Şalım mavi.
- Tom often wears blue clothes.
- Tom genellikle mavi giysiler giyer.
- One of her cars is blue and the others are red.
- Arabalarından biri mavi, diğerleri kırmızı.
- I prefer a lighter blue for that bedroom.
- O yatak odası için daha açık bir maviyi tercih ederim.
- Blue suits you well.
- Mavi sana çok yakışıyor.
- This blue backpack is heavy.
- Bu mavi sırt çantası ağır.
- Red and blue lights started flashing in the rearview mirror.
- Dikiz aynasında kırmızı ve mavi ışıklar yanıp sönmeye başladı.
- There is no blue mango.
- Mavi mango yok.
- Mary wasn't wearing a blue dress.
- Mary mavi bir elbise giymiyordu.
- The last time I saw Tom he was wearing a blue baseball cap.
- Tom'u son gördüğümde mavi bir beyzbol şapkası takıyordu.
- Her sweater is blue.
- Kazağı mavi.
- His sweater is blue.
- Onun kazağı mavi.
- This blue thing isn't yellow.
- Bu mavi şey sarı değil.
- Sami was wearing blue jeans.
- Sami mavi kot pantolon giyiyordu.
- Jeannie's hair was bluer than her eyes.
- Jeannie'nin saçları gözlerinden daha maviydi.
- He had a blue jacket on.
- Üzerinde mavi bir ceket vardı.
- I like Tom's blue pineapple.
- Tom'un mavi ananasını seviyorum.
- The plant is blue.
- Bitki mavi.
- Tom's eyes are blue.
- Tom'un gözleri mavi.
- Why is it blue and white?
- O neden mavi ve beyaz?
- You were wearing a blue coat the day I first met you.
- Seninle ilk tanıştığım gün mavi bir ceket giyiyordun.
- One of her three cars is blue and the others are white.
- Onun üç arabasından biri mavi ve diğerleri beyazdır.
- He always wears a blue shirt.
- Her zaman mavi gömlek giyer.
- Dan was last seen wearing blue jeans and a black leather jacket.
- Dan en son mavi kot pantolon ve siyah deri ceket giyerken görüldü.
- Her bicycle is blue.
- Bisikleti mavi.
- Her eyes are blue.
- Onun gözleri mavidir.
- I prefer green rather than blue.
- Mavi yerine yeşili tercih ederim.
- We have the boots in green, blue and yellow.
- Yeşil, mavi ve sarı botlarımız var.
- Where's my lucky blue cap?
- Şanslı mavi şapkam nerede?
- The man turned permanently blue after he drank the silver solution.
- Adam gümüş solüsyonu içtikten sonra kalıcı olarak maviye döndü.
- I prefer green rather than blue.
- Maviden çok yeşili tercih ederim.
- If you mix blue and red, the result is purple.
- Eğer mavi ve kırmızıyı karıştırırsanız, sonuç mor olur.
- He couldn't tell green from blue.
- Yeşili maviden ayıramadı.
- I like blue.
- Maviyi severim.
- Tom exchanged the red shirt Mary had given him for a blue one.
- Tom, Mary'nin ona verdiği kırmızı gömleği mavi bir gömlekle değiştirdi.
- Tom is wearing a blue hat.
- Tom mavi bir şapka takıyor.
- Tom is wearing a blue sweater today.
- Tom bugün mavi bir kazak giyiyor.
- Did you know that if you mixed red and blue paint you obtained purple?
- Kırmızı ile mavinin karışımından mor elde edildiğini biliyor muydunuz?
- He has a blue coat on.
- O mavi bir ceket giymişti.
- Suddenly, red and blue lights start flashing behind us.
- Birden arkamızda kırmızı ve mavi ışıklar yanıp sönmeye başladı.
- Tom was wearing a faded blue work shirt.
- Tom soluk mavi bir iş gömleği giyiyordu.
- His eyes are blue.
- Onun gözleri mavidir.
- This blue backpack is heavy.
- Bu mavi sırt çantası çok ağır.
- He always wears blue shirts.
- O her zaman mavi gömlekler giyer.
- Tom said he wanted to buy a blue sweater.
- Tom mavi bir kazak almak istediğini söyledi.
- Which color do you prefer, blue or green?
- Hangi rengi tercih edersin, mavi mi yoksa yeşil mi?
- Tom thinks Mary looks great in blue.
- Tom, Mary'nin maviler içinde harika göründüğünü düşünüyor.
- My favorite color is blue.
- Favori rengim mavidir.
- The Earth is blue like an orange.
- Dünya, portakal gibi mavidir.
- Don't touch that blue button.
- O mavi butona dokunma.
- The plant is blue.
- Bu bitki mavidir.
- If you mix blue and red, you'll get purple.
- Mavi ve kırmızıyı karıştırırsan mor elde edersin.
- Which color do you like more, blue or red?
- Hangi rengi daha çok seversin, maviyi mi yoksa kırmızıyı mı?
- Tom owns a blue car.
- Tom'un mavi bir arabası var.
- Tom gave me a notebook with a blue cover.
- Tom bana mavi kapaklı bir defter verdi.
- Our house is a beautiful, blue balloon.
- Evimiz çok güzel, mavi bir balon.
- The World is Blue as an Orange.
- Dünya bir portakal kadar mavidir.
- Why is it blue and white?
- Neden mavi ve beyaz?
- There is no blue mango.
- Hiç mavi mango yoktur.
- Suddenly, red and blue lights start flashing behind us.
- Birdenbire, kırmızı ve mavi ışıklar arkamızda yanıp sönmeye başlar.
- My father has a blue and gray tie.
- Babamın mavi gri bir kravatı var.
- I always wear a blue shirt.
- Ben hep mavi bir gömlek giyerim.
- I want a blue, a red and a black pencil.
- Bir mavi, bir kırmızı ve bir siyah kalem istiyorum.
- Don't touch this blue button.
- Bu mavi düğmeye dokunma.
- Today there isn't a cloud in the sky, what a blue sky!
- Bugün gökyüzünde bir bulut bile yok, ne mavi bir gökyüzü!
- The building is blue.
- Bina mavi.
- Tom's eyes are blue.
- Tom'un gözleri mavidir.
- Tom is wearing a blue bandana on his head.
- Tom kafasına mavi bir bandana takıyor.
- The Andorians have blue skin, white hair, and antennae.
- Andorianların mavi derileri, beyaz saçları ve antenleri vardır.
- Her sweater is blue.
- Onun kazağı mavi.
- My wife is wearing a blue dress.
- Karım mavi bir elbise giyiyor.
- Her dress is blue with white polka dots.
- Elbisesi mavi ve beyaz puantiyeli.
- Mary decided to buy a blue dress.
- Mary mavi bir elbise almaya karar verdi.
- She is wearing a blue dress.
- Mavi bir elbise giyiyor.
- That's a nice shade of blue.
- O, mavinin güzel bir tonu.
- Red and blue - which one do you like?
- Kırmızı ve mavi - hangisini seviyorsun?
- I like Tom's blue pineapple.
- Tom'un mavi ananasını sevdim.
- You are very attractive in blue.
- Maviler içinde çok çekicisin.
- Wear a blue dress.
- Mavi bir elbise giyin.
- Which flower is blue?
- Hangi çiçek mavidir?
- Tom wasn't wearing a blue sweater.
- Tom mavi bir kazak giymiyordu.
- That's my favorite blue shirt.
- O benim en sevdiğim mavi gömleğim.
- Seen from a spacecraft, the earth looks blue.
- Bir uzay gemisinden bakıldığında dünya mavi görünür.
- Tom has a blue bicycle.
- Tom'un mavi bir bisikleti var.
- The last time I saw Tom he was wearing a blue cap.
- Tom'u en son gördüğümde mavi bir şapka giyiyordu.
- Do you have a blue coat?
- Mavi bir ceketin var mı?
- I like the blue.
- Ben maviyi severim.
- There was a blue notebook on the table.
- Masada mavi bir defter vardı.
- Blue jeans are a symbol of America.
- Mavi kot Amerika'nın sembolüdür.
- She selected a blue dress from the wardrobe.
- Elbise dolabından mavi bir elbise seçti.
- Tom is going to buy a blue sweater.
- Tom mavi bir süveter alacak.
- Don't touch that blue button.
- O mavi düğmeye dokunma.
- Put a blue border around this picture.
- Bu resmin etrafına mavi bir kenarlık koy.
- Tom's first car was blue.
- Tom'un ilk arabası maviydi.
- Blue suits you well.
- Mavi sana iyi uyuyor.
- Their flag is blue and gold.
- Bayrakları mavi ve altın rengi.
- She is wearing a blue dress.
- O, mavi bir elbise giyiyor.
- My favorite color is blue.
- En sevdiğim renk mavidir.
- Do you have any in blue?
- Sizde mavisinden var mı?
- The girl wore a light blue kimono.
- Kız açık mavi bir kimono giyiyordu.
- Tom's car is blue.
- Tom'un arabası mavi.
- Blue is my favorite color.
- Mavi benim en sevdiğim renk.
- The sun is shining from a blue sky.
- Güneş mavi bir gökyüzünden parlıyor.
- The book is blue.
- Kitap mavidir.
- My eyes are blue.
- Gözlerim mavidir.
- A rainbow consists of red, orange, yellow, green, blue, indigo and violet.
- Gökkuşağı kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, çivit mavisi ve menekşeden oluşur.
- Can you imagine a blue Ferrari?
- Mavi bir Ferrari hayal edebiliyor musun?
- I have a blue house.
- Mavi bir evim var.
- I often wear blue jeans and a blue shirt.
- Genellikle mavi kot pantolon ve mavi bir gömlek giyerim.
- Mary isn't wearing a blue dress.
- Mary mavi bir elbise giymiyor.
- That girl's eyes are blue.
- Şu kızın gözleri mavi.
- The sea is blue.
- Deniz mavi.
- The French flag is blue, white and red.
- Fransız bayrağı, mavi, beyaz ve kırmızıdır.
- Layla saw blue lights flashing behind her car.
- Leyla, arabasının arkasında yanıp sönen mavi ışıkları gördü.
- His car was blue and hers was red.
- Onun arabası mavi, kızınki kırmızıydı.
- The girl wore a light blue kimono.
- Kız açık mavi bir kimono giydi.
- That is a blue house.
- O mavi bir ev.
- I like the blue.
- Maviyi severim.
- Tom was wearing a blue and white striped shirt.
- Tom mavi ve beyaz çizgili bir gömlek giyiyordu.
- Do you have that in blue?
- Mavisi var mı?
- He has a blue bicycle.
- Mavi bir bisikleti var.
- The Earth is blue like an orange.
- Dünya portakal gibi mavidir.
- My eyes are blue.
- Benim gözlerim mavi.
- Her bike is blue.
- Bisikleti mavi.
- She was wearing a blue coat.
- Mavi bir palto giyiyordu.
- Tom is wearing a blue cap.
- Tom mavi bir şapka takıyor.
- Tom always wears a blue shirt.
- Tom her zaman mavi gömlek giyer.
- The Belize barrier reef is the largest barrier reef in the northern hemisphere and is also famous for the Great Blue Hole, a popular diving spot.
- Belize bariyer resifi kuzey yarımküredeki en büyük bariyer resifidir ve popüler bir dalış noktası olan Büyük Mavi Delik ile de ünlüdür.
- She wore a blue dress made by her mother for the concert.
- Konser için annesinin diktiği mavi bir elbise giymişti.
- Tom was wearing a blue and white striped shirt.
- Tom mavi beyaz çizgili bir gömlek giyiyordu.
- Is the carpet blue or green?
- Halı mavi mi, yeșil mi?
- You look great in blue.
- Maviler içinde harika görünüyorsun.
- Her dress is blue with white spots.
- Elbisesi mavi ve beyaz benekli.
- The colors of the American flag are red, white and blue.
- Amerikan bayrağının renkleri kırmızı, beyaz ve mavidir.
- His blue coat was dirty and wrinkled.
- Mavi ceketi kirli ve kırışıktı.
- Do you have a blue scarf?
- Mavi bir atkın var mı?
- Was the notebook blue?
- Defter mavi miydi?
- Tom is wearing a blue sweater.
- Tom mavi bir kazak giyiyor.
- The Belize barrier reef is the largest barrier reef in the northern hemisphere and is also famous for the Great Blue Hole, a popular diving spot.
- Belize set resifi, kuzey yarımküredeki en büyük set resifidir ve aynı zamanda popüler bir dalış noktası olan Büyük Mavi Delikle de ünlüdür.
- Mary bought a blue tie for Tom.
- Mary, Tom için mavi bir kravat aldı.
- The Smurfs and the Navi both have blue skin.
- Şirinler ve Navi'nin ikisinin de derisi mavi.
- The costumes were red, pink, blue, and so forth.
- Kostümler kırmızı, pembe, mavi ve benzeriydi.
- Tom was really blue.
- Tom gerçekten maviydi.
- Tom told me I didn't look good in blue.
- Tom bana maviler içinde iyi görünmediğimi söyledi.
- My summer school dress is blue and white checkered.
- Yazlık okul elbisem mavi ve beyaz kareli.
- Tom always wears blue shirts.
- Tom her zaman mavi gömlek giyer.
- Her eyes are blue.
- Gözleri mavi.
- The girl in a blue coat is my daughter.
- Mavi ceketli kız, benim kızım.
- Why do you always wear blue shirts?
- Neden hep mavi gömlek giyiyorsun?
- I have blue jeans on.
- Üstümde mavi kot pantolon var.
- Layla saw blue lights flashing behind her car.
- Layla arabasının arkasında yanıp sönen mavi ışıklar gördü.
- Why is the sky blue?
- Gökyüzü niçin mavidir?
- Do you want the green or the blue?
- Yeşili mi yoksa maviyi mi istiyorsun?
- Blue looks good on you.
- Mavi sana çok yakışıyor.
- What color do you get if you mix blue and yellow?
- Mavi ve sarıyı karıştırırsan hangi rengi alırsın?
- I want a blue, a red and a black pencil.
- Ben bir mavi, bir kırmızı ve bir siyah kurşunkalem istiyorum.
- The costumes were red, pink, blue, and so forth.
- Kostümler kırmızı, pembe, mavi ve diğer renklerdeydi.
- The sea is blue.
- Deniz mavidir.
- The visible colors of the rainbow are red, orange, yellow, green, blue, indigo, and violet.
- Gökkuşağının görünen renkleri kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, çivit mavisi ve menekşedir.
- Her blue shoes go well with that skirt.
- Mavi ayakkabıları bu eteğe çok yakışmış.
- When I last saw him, he was wearing a blue shirt and white slacks.
- Onu son gördüğümde mavi bir gömlek ve beyaz bir pantolon giyiyordu.
- This girl's eyes are blue.
- Bu kızın gözleri mavi.
- In 1853, the first blue jeans came out.
- 1853'te ilk mavi kot pantolon çıktı.
- Tom handed Mary a blue folder.
- Tom, Mary'ye mavi bir dosya verdi.
- The suspect was last seen wearing blue jeans and an orange sweatshirt.
- Şüpheli en son üzerinde mavi kot pantolon ve turuncu sweatshirt ile görülmüş.
- Mary will be wearing a blue dress to the dance.
- Mary dans için mavi bir elbise giyecek.
- Tom is wearing a nice blue shirt.
- Tom güzel bir mavi gömlek giyiyor.
- Mary will be wearing a blue dress to the dance.
- Mary dans için mavi bir elbise giyiyor olacak.
- Tom's favorite color is blue.
- Tom'un en sevdiği renk mavidir.
- Wear a blue dress.
- Mavi bir elbise giy.
- Blue isn't my favorite color.
- Mavi en sevdiğim renk değil.
- Every house on our street was blue except ours.
- Bizim sokaktaki her ev maviydi, bizimki hariç.
- He had a blue jacket on.
- O mavi bir ceket giymişti.
- The big flower is blue.
- Büyük çiçek mavi.
- I think it was blue.
- Sanırım maviydi.
- Tom is wearing a blue hat.
- Tom mavi bir şapka giyiyor.
- Her bike is blue.
- Onun bisikleti mavi.
- Tom is beginning to turn blue.
- Tom maviye dönmeye başlıyor.
- Tom was wearing a blue hospital gown.
- Tom mavi bir hastane elbisesi giyiyordu.
- Her eyes, a deep blue, were quite impressive.
- Koyu mavi gözleri oldukça etkileyiciydi.
- Tom was wearing a blue sweater.
- Tom mavi bir kazak giyiyordu.
- My favourite colour is blue.
- En sevdiğim renk mavi.
- Is that blue car outside your house yours?
- Evinizin önündeki mavi araba sizin mi?
- Every house on our street was blue except ours.
- Bizimki hariç caddemizdeki her ev maviydi.
- I often wear blue shirts.
- Genellikle mavi gömlek giyerim.
- His sweater is blue.
- Kazağı mavi.
- Tom has a blue coat on.
- Tom'un üzerinde mavi bir palto var.
- Light blue is the color of the sky and, consequently, is also the color of the sea, lakes, and rivers.
- Açık mavi gökyüzünün rengidir ve dolayısıyla denizlerin, göllerin ve nehirlerin de rengidir.
- Red and blue lights flashed behind them.
- Onların arkasında kırmızı ve mavi ışıklar yanıp sönüyordu.
- One of her three cars is blue and the others are white.
- Üç arabasından biri mavi, diğerleri beyaz.
- Be very careful with that blue box.
- O mavi kutuya çok dikkat edin.
- Inside my backpack there are many colored pens, red ones, blue ones, green ones, etc.
- Sırt çantamın içinde birçok renkli kalem var, kırmızılar, maviler, yeşiller, vs.
- He thinks that blue is the most beautiful colour.
- Mavinin en güzel renk olduğunu düşünüyor.
- She wore a plain blue dress.
- O, düz mavi bir elbise giydi.
- That child wanted to try on that blue shirt.
- O çocuk o mavi gömleği denemek istedi.
- Why is the ocean blue?
- Okyanus neden mavidir?
- Why is your head blue?
- Neden senin başın mavi?
- She decided on a blue dress.
- Mavi bir elbisede karar kıldı.
- He couldn't tell green from blue.
- Yeşili maviden ayırt edemiyordu.
- Blue looks good on you.
- Mavi senin üzerinde iyi görünüyor.
- The French flag is blue, white and red.
- Fransız bayrağı, mavi, beyaz ve kırmızı.
- This building is blue.
- Bu bina mavi.
- The visible colors of the rainbow are red, orange, yellow, green, blue, indigo, and violet.
- Gökkuşağının görünür renkleri kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, çivit ve mordur.
- A green carpet won't go well with these blue curtains.
- Yeşil bir halı bu mavi perdelerle iyi gitmez.
- Our house is a beautiful, blue balloon.
- Bizim evimiz güzel, mavi bir balon.
- Tom often wears blue jeans and a blue shirt.
- Tom genellikle mavi kot pantolon ve mavi bir gömlek giyer.
- Tom often wears blue jeans and a blue shirt.
- Tom genellikle mavi kot pantolon ve mavi gömlek giyer.
- She selected a blue dress from the wardrobe.
- Gardıroptan mavi bir elbise seçti.
- I often wear blue shirts.
- Sık sık mavi gömlek giyerim.
- He always wears blue shirts.
- Her zaman mavi gömlek giyer.
- The building is blue.
- Bina mavidir.
- I misplaced your blue pen.
- Mavi kalemini kaybettim.
- Mary saw a strange blue light in the sky.
- Mary gökyüzünde garip bir mavi ışık gördü.
- I like blue.
- Maviyi seviyorum.
- Mary decided to buy a blue dress.
- Mary mavi bir elbise satın almaya karar verdi.
- This girl's eyes are blue.
- Bu kızın gözleri mavidir.
- She decided on a blue dress.
- Mavi bir elbise giymeye karar verdi.
- I think this is blue.
- Bence bu mavidir.
- Red and blue lights started flashing in the rearview mirror.
- Kırmızı ve mavi ışıklar dikiz aynasında yanıp sönmeye başladı.
- What are these blue things?
- Bu mavi şeyler nedir?
- I often wear blue jeans and a blue shirt.
- Genellikle mavi kot pantolon ve mavi gömlek giyerim.
- The flower is blue.
- Çiçek mavidir.
- The suspect was last seen wearing blue jeans and an orange sweatshirt.
- Şüpheli en son mavi kot pantolon ve turuncu bir kazak giyerken görüldü.
- Tom is wearing a blue cap.
- Tom mavi bir kep takıyor?
- That's my favorite blue shirt.
- Bu benim en sevdiğim mavi gömleğim.
- She was wearing a blue coat.
- O, mavi bir ceket giyiyordu.
- Tom always wears blue shirts.
- Tom her zaman mavi gömlekler giyer.
- Sulfur burns with a blue flame.
- Sülfür mavi bir alevle yanar.
- A blue suit, white shirt and red tie are essential for all male workers.
- Mavi takım, beyaz gömlek ve kırmızı kravat tüm erkek işçiler için gereklidir.
- I wonder if Tom likes blue.
- Tom'un maviyi sevip sevmediğini merak ediyorum.
- The dress was covered with blue velvet.
- Elbise mavi kadife ile kaplıydı.
- The turquoise colour evokes the colour of clear water, it's a light and pale blue.
- Turkuaz rengi, berrak su rengini çağrıştırıyor, açık ve soluk bir mavi.
- The water was calm and very blue.
- Su sakin ve çok maviydi.
- Tom has blue eyes just like his mother.
- Tom'un gözleri tıpkı annesi gibi mavi.
- My old dress is blue.
- Eski elbisem mavi.
- One of her three cars is blue and the others are red.
- Üç arabasından biri mavi, diğerleri kırmızı.
- We ordered pink, but we received blue.
- Pembe sipariş etmiştik ama mavi geldi.
- Where's my lucky blue cap?
- Şanslı mavi kasketim nerede?
- She wore a plain blue dress.
- Sade mavi bir elbise giymişti.
- That blue car over there is the one I rented.
- Şuradaki mavi araba benim kiraladığım araba.
- He has a blue bicycle.
- Onun mavi bir bisikleti var.
- Tom usually wears blue slippers around the house.
- Tom evde genellikle mavi terlik giyer.
- She chose a light blue dress.
- O açık mavi bir elbise seçti.
- This flower is blue.
- Bu çiçek mavi.
- I have a blue car.
- Mavi bir arabam var.
- The sky is blue.
- Gökyüzü mavidir.
- My house has blue roof.
- Evimin mavi çatısı var.
- Which flower is blue?
- Hangi çiçek mavi?
- Tom has a blue car.
- Tom'un mavi bir arabası var.
- His car was blue and hers was red.
- Onun arabası maviydi ve onunki kırmızıydı.
- No, the flowers are not green, but red, white, yellow or blue.
- Hayır, çiçekler yeşil değil, kırmızı, beyaz, sarı veya mavi.
- Red and blue lights flashed in Tom's rearview mirror.
- Tom'un dikiz aynasında kırmızı ve mavi ışıklar parladı.
- Tom handed Mary a blue folder.
- Tom Mary'ye mavi bir dosya uzattı.
- Both girls have blue eyes.
- İki kızın da gözleri mavi.
- I can see a strange blue bird on the roof.
- Çatıda garip mavi bir kuş görebiliyorum.
- The sky today is blue, without a cloud.
- Gök bugün mavi, bulutsuz.
- Her eyes, a deep blue, were quite impressive.
- Onun koyu mavi gözleri oldukça etkileyiciydi.
- I really love my blue pen.
- Mavi kalemimi gerçekten severim.
- Tom was wearing a blue shirt and blue jeans.
- Tom mavi bir gömlek ve mavi kot pantolon giyiyordu.
- Sami's car was blue.
- Sami'nin arabası maviydi.
- That is a blue house.
- Bu mavi bir evdir.
- The World is Blue as an Orange.
- Dünya bir portakal kadar mavi.
- This blue sweater is very pretty.
- Bu mavi kazak çok güzel.
- One of her three cars is blue and the others are red.
- Onun üç arabasından biri mavi ve diğerleri kırmızıdır.
- Seen from a spacecraft, the earth looks blue.
- Bir uzay aracından bakıldığında, dünya mavi görünür.
- Is your car blue?
- Araban mavi mi?
- Why is the ocean blue?
- Okyanus neden mavi?
- Tom has a blue coat on.
- Tom'un üzerinde mavi bir ceketi var.
- He thinks that blue is the most beautiful color.
- Mavinin en güzel renk olduğunu düşünüyor.
- Yesterday, Mary gave me a book with a blue cover.
- Dün Mary bana mavi kaplı bir kitap verdi.
- Sami was wearing blue jeans.
- Sami mavi kot giyiyordu.
- Blue jeans are also acceptable.
- Mavi kotlar da kabul edilebilir.
- Does Tom have blue eyes?
- Tom'un gözleri mavi mi?
- Do you have this in blue?
- Bunun mavisi var mı?
- The flower is blue.
- Çiçeği mavi.
- Mary was wearing a blue dress.
- Mary mavi bir elbise giyiyordu.
- She chose a light blue dress.
- Açık mavi bir elbise seçti.
- Red and blue - which one do you like?
- Kırmızı ve mavi, hangisini seversin?
- I can see a strange blue bird on the roof.
- Çatıda tuhaf mavi bir kuş görüyorum.
- What color do you get if you mix blue and yellow?
- Mavi ve sarıyı karıştırırsan ne renk elde edersin?
- Mary was wearing a blue dress the last time I saw her.
- Mary onu son gördüğümde mavi bir elbise giyiyordu.
- Tom was wearing a blue hospital gown.
- Tom mavi bir hastane önlüğü giyiyordu.
- I don't know if her new shirt will go with her blue jeans.
- Yeni gömleğinin mavi kotuyla uyumlu olup olmayacağını bilmiyorum.
- I misplaced your blue pen.
- Mavi kalemini yanlış yere koydum.
- Tom will buy a blue sweater.
- Tom mavi bir kazak alacak.
- We found a beautiful, blue lagoon on the far side of the island.
- Adanın uzak tarafında güzel, mavi bir lagün bulduk.
- Tom is wearing a nice blue shirt.
- Tom hoş bir mavi gömlek giyiyor.
- That blue car over there is the one I rented.
- Oradaki o mavi araba kiraladığım arabadır.
- She suggested that the customer buy a blue tie.
- Müşteriye mavi bir kravat almasını önerdi.
- When I last saw him, he was wearing a blue shirt and white slacks.
- Onu son gördüğümde, o mavi bir gömlek ve beyaz pantolon giyiyordu.
- Why is your head blue?
- Kafan neden mavi?
- All of the shirts that Tom gave me are blue.
- Tom'un bana verdiği gömleklerin hepsi mavi.
- Red and blue lights flashed behind them.
- Kırmızı ve mavi ışıklar arkalarında parladı.
- Do you have a blue scarf?
- Mavi atkınız var mı?
- Blue is a great color for a funeral.
- Mavi cenaze için harika bir renk.
- Blue is my favorite color.
- Mavi en sevdiğim renktir.
- Your lips are blue.
- Dudakların mavi.
- My house has blue roof.
- Benim evimin mavi çatısı var.
- In 1853, the first blue jeans came out.
- İlk mavi kot, 1853'te piyasaya çıktı.
- The water was blue.
- Su maviydi.
- Tom asked Mary to wear a blue dress.
- Tom, Mary'den mavi bir elbise giymesini istedi.
- I wonder if Tom likes blue.
- Acaba Tom maviyi seviyor mu?
- Blue looks good on you.
- Mavi sana yakışıyor.
Show More (401)
|