relax - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
relax rahatlamak v.
  • In their words, Dorte Schmidt-Brown was a hysterical woman who should try to relax a little.
  • Onların ifadesiyle, Dorte Schmidt-Brown biraz rahatlamaya çalışması gereken histerik bir kadındı.
  • In their words, Dorte Schmidt-Brown was a hysterical woman who should try to relax a little.
  • Onların ifadesiyle Dorte Schmidt-Brown biraz rahatlamaya çalışması gereken histerik bir kadındı.
  • I ask you not to relax.
  • Sizden rahatlamamanızı rica ediyorum.
Show More (40)
relax dinlenmek v.
  • There are plenty of green spaces to relax.
  • Dinlenmek için çok sayıda yeşil alan bulunmaktadır.
  • There are plenty of green spaces to relax.
  • Dinlenmek için çok sayıda yeşillik bölgeleri bulunmaktadır.
  • There are plenty of green spaces to relax.
  • Dinlenmek için bolca yeşil alan var.
Show More (27)
relax gevşetmek v.
  • It now looks as if the Council is intending to relax the sanctions by introducing exception provisions.
  • Konsey şimdi istisnai hükümler getirerek yaptırımları gevşetme niyetinde gibi görünüyor.
  • We must also relax immigration laws to prevent people from being driven to take these desperate remedies.
  • Ayrıca insanların bu çaresiz çarelere başvurmalarını önlemek için göçmenlik yasalarını gevşetmeliyiz.
  • What impact would relaxing the conditions governing the entry of immigrants have on illegal immigration?
  • Göçmenlerin ülkeye girişini düzenleyen koşulların gevşetilmesinin yasadışı göç üzerinde nasıl bir etkisi olacaktır?
Show More (15)
relax rahatlatmak v.
  • Find a quiet place to relax, and eat or drink something sweet.
  • Rahatlayacak sessiz bir yer bulun ve tatlı bir şeyler yiyip için.
  • Sami can relax.
  • Sami rahatlayabilir.
  • Yes, I will be able to forget my busy work and relax.
  • Evet, yoğun işlerimi aklımdan çıkarıp rahatlayabileceğim.
Show More (5)
relax gevşemek v.
  • You'd better relax a bit.
  • Biraz gevşemelisiniz.
Show More (-2)