çevreleyen - Turkish English Dictionary
History

çevreleyen



Meanings of "çevreleyen" in English Turkish Dictionary : 13 result(s)

Turkish English
General
çevreleyen lustiness n.
çevreleyen girdler n.
çevreleyen surrounding n.
çevreleyen enclosing adj.
çevreleyen surrounding adj.
çevreleyen circumambient adj.
çevreleyen ambient adj.
çevreleyen immersive adj.
çevreleyen wrapround adj.
çevreleyen circumscriptive adj.
çevreleyen circumstant adj.
Technical
çevreleyen ambient adj.
Archaic
çevreleyen limitary adj.

Meanings of "çevreleyen" with other terms in English Turkish Dictionary : 228 result(s)

Turkish English
General
sahneyi çevreleyen koltuklar dizisi circle n.
bahama adaları, büyük antiller, küçük antiller gibi karayip denizini çevreleyen adalar west indies n.
çevreleyen/çevresindeki su surrounding water n.
çevreleyen deniz sea surrounding n.
bir sütunu çevreleyen şerit annulet n.
çitle çevreleyen kişi railer n.
romalıların yemek yerken uzandıkları, masayı üç taraftan çevreleyen sedir triclinium n.
ağsı bir yapıda boşlukları çevreleyen kablo, ip veya teller meshes n.
bir organizmayı veya organizmanın bir parçasını çevreleyen ve genellikle büyük ölçekli ortama göre ayırt edilebilen alan microenvironment n.
elbise kolunun bileği çevreleyen parçası wrist n.
bileği çevreleyen eldiven parçası wrist n.
nesli tükenmiş bazı balıkların kafasını çevreleyen kemik tabakası galea n.
eğimli arenayı çevreleyen çit list n.
çevreleyen şey girdle n.
brocken spektrumunu çevreleyen renkli ışık halkaları glory n.
(bir şeyi) çevreleyen kimse ringer n.
çevreleyen kordon, bant veya kemer cinch n.
çevreleyen şey cincture n.
çevreleyen şey circumscriber n.
çevreleyen kimse circumscriber n.
çevreleyen sınırlar closure [obsolete] n.
(dolmen veya höyüğü çevreleyen) taş çemberi cyclolith n.
üflemeli çalgıların valflerini çevreleyen küçük deri aparat pad n.
basılmış materyali çevreleyen cetvel veya boşluk panel n.
tenis kortunu üç yandan çevreleyen eğimli çatılı bir koridor penthouse n.
güneş lekesinin koyu olan orta kısmını çevreleyen gölgeli bölge penumbra n.
arma levhasını çevreleyen dekoratif şerit cordon n.
evi çevreleyen avlu fold [dialect] [uk] n.
insanı çevreleyen şey (kıyafet, vücut) outwall [obsolete] n.
çevreleyen yapı sepiment n.
çevreleyen genel alan four corners n.
tren tekerleğini çevreleyen metal levha skirt n.
bir merkezi çevreleyen rota veya yol sphere [obsolete] n.
çevreleyen şey surround n.
(televizyon ekranı veya filmde) test nesnesini çevreleyen ışık alanı surround n.
çevreleyen şey surrounding n.
(çevreleyen bir şeyi) çıkarmak unswathe v.
(çevreleyen kordonu, ipi) sıkmak cinch v.
cinsel organları çevreleyen pubic adj.
bir şehri ve onu çevreleyen yoğun nüfuslu alanları içeren (bölge) metropolitan adj.
yakından çevreleyen circumferent adj.
güneş lekesinin koyu olan orta kısmını çevreleyen gölgeli bölgeyle ilgili penumbral adj.
güneş lekesinin koyu olan orta kısmını çevreleyen gölgeli bölge olan penumbral adj.
kınla çevreleyen sheathing adj.
çevreleyen bir şekilde circumambiently adv.
çevreleyen anlamı veren ön ek circum- pref.
çevreleyen anlamı veren ön ek peri- pref.
küre gibi çevreleyen kitle anlamını veren bir son ek -sphere suf.
Idioms
genellikle girip çıkan arabaların plakalarını tespit etmek için şehri çevreleyen güvenlik kamerası sistemi ring of steel n.
şehri çevreleyen güvenlik kamerası sistemi ring of steel n.
Trade/Economic
madeni paranın iç kısmını çevreleyen süsleme tressure n.
Politics
eylem ya da etkinliği çevreleyen şartların tümü conjuncture n.
kanada avam kamarası üyesini çevreleyen haberci grubu scrum [canada] n.
Technical
elektrolitik hücrede elektrolitin katodu çevreleyen kısmı catolyte n.
çevreleyen hava ambient air n.
sarmal pompanın pervanesini çevreleyen spiral kasa volute n.
sarmal pompanın pervanesini çevreleyen spiral kasa volute pump n.
nükleer reaktörün çekirdeğini çevreleyen daha az aktif malzeme katmanı blanket n.
tüplü televizyon alıcısı ekranını çevreleyen şeffaf veya opak kenarlık mask n.
değerli taşı çevreleyen süsleme box n.
değerli taşı çevreleyen süsleme tarzı box n.
saatin ana yayını çevreleyen düz ve silindirik metal kutu hub n.
su kütlesini çevreleyen kavisli kum seti loop n.
Computer
bilgisayarın merkezini çevreleyen kasa box n.
Architecture
kapı, pencere veya merdiveni çevreleyen çerçeve case n.
klasik bir tapınağı çevreleyen sıra sütunlar ya da duvar peribolos n.
klasik bir tapınağı çevreleyen sıra sütunlar ya da duvar peribolus n.
yapıyı çevreleyen mimari unsur ring n.
antik roma amfi tiyatrosu arenasını çevreleyen yüksek platform podium n.
çevreleyen zemine göre daha altta kalan bahçe sunken garden n.
Construction
çevreleyen balkon wraparound balcony n.
Automotive
volan ve kavrama mekanizmasını çevreleyen dökme demir veya alüminyumdan yapılmış muhafaza clutch housing n.
Traffic
kendisini çevreleyen mülke ulaşmak için kullanılan sokak local street n.
büyük bir şehri çevreleyen (otoyol) orbital adj.
Aeronautic
uçak motoru üzerinde bulunan, motoru çevreleyen, motor imalatçısı tarafından değil uçak üreticisi tarafından kurulumu yapılan, hidrolik pompa, yağlama sistemleri, yangın söndürme sistemleri vb. gibi sistemlerin adı engine buildup n.
Marine
sereni çevreleyen demir çember truss hoop n.
direği çevreleyen demir çember truss hoop n.
bir adayı çevreleyen sığ bölge insular shelf n.
geminin kıç tarafını çevreleyen tırabzanlar taffrail n.
Mining
damarda bulunan veya damarı çevreleyen yumuşak killi bir madde flookan n.
Medical
bilek bağ doku ve eklemini çevreleyen bölgedeki lifli dokunun burkulması veya yırtılması turf toe n.
böbreği çevreleyen yağ katmanı perinephrium n.
siniri çevreleyen zar perineurium n.
yarayı çevreleyen doku/deri periwound tissue skin n.
bazı omurgalıların merkezi sinir sistemini ve bazı embriyoları çevreleyen kuvvetli bir bağdokudan oluşan kılıf primitive meninx n.
belirli aksonları ve sinir liflerini çevreleyen beyaz ve yağlı bir madde myeline n.
iç kulağı çevreleyen kemiklere ilişkin periotic adj.
Anatomy
böbreğin yapı taşlarını çevreleyen ince çift katlı zar bowman's capsule (capsula glomeruli) n.
iskeletteki birçok hareketli eklemi çevreleyen bağ biçimli kapsül capsular ligament n.
iç karotid arterleri çevreleyen sinir ağı carotid plexus n.
tırnağı çevreleyen epidermis tabakası nailbed n.
beyni çevreleyen sert zar tentorium n.
omurgalı embriyosunun vaskulozosunu çevreleyen dairesel kan sinüsü terminal sinus n.
omuriliği çevreleyen sert zar kılıfı theca n.
tırnakların etrafını çevreleyen deri cuticle n.
el bileği, ayak bileği veya soluk borusu gibi kısımları çevreleyen bağlar annular ligament n.
göz bebeğini çevreleyen kısmın etrafındaki küçük renk halkası areola n.
amniyotik sıvıyı çevreleyen fetal membranlar water bag n.
anüsü çevreleyen çizgili kasın dış halkası musculus sphincter ani externus n.
irisi çevreleyen bir düz kas halkası musculus sphincter pupillae n.
organı çevreleyen katman coat n.
retinanın foveayı çevreleyen alanı parafovea n.
yumurtayı çevreleyen hücre kümesi cumulus n.
yumurtayı çevreleyen hücre kümesi cumulus oophorus n.
omurgalılarda embriyoyu çevreleyen zar fetal membrane n.
omurgalılarda embriyoyu çevreleyen zar embryonic membrane n.
göğüs kafesini aşağı ve geri yönlü çevreleyen bir kas posterior serratus muscle n.
göğüs kafesini aşağı ve geri yönlü çevreleyen bir kas serratus posterior n.
peniste bulunan üretrayı çevreleyen süngerimsi doku kütlesi corpus spongiosum n.
kenar çevreleyen saçaklı yapı fimbria n.
hipokampüsü çevreleyen sinir lifi sırası fimbria n.
maksiller sinüs duvarlarını çevreleyen membran schneiderian membrane n.
duyu organlarını neredeyse tamamen çevreleyen kıkırdaksı veya kemiksi kavite sense capsule n.
vücut boşluklarını çevreleyen zarlar serous membranes n.
(birçok amfibi türünde) kafatasında bulunan ve beynin ön ucunu çevreleyen kemik sphenethmoid n.
(birçok amfibi türünde) kafatasında bulunan ve beynin ön ucunu çevreleyen kemik sphenethmoid bone n.
solungaçları çevreleyen peribranchial adj.
hücreyi çevreleyen pericellular adj.
hücreyi çevreleyen pericytial adj.
yemek borusunu çevreleyen circumesophagal adj.
yemek borusunu çevreleyen circumesophageal adj.
kafayı çevreleyen pericranial adj.
ganglionu çevreleyen periganglionic adj.
(birçok amfibi türünde) kafatasında bulunan ve beynin ön ucunu çevreleyen kemiğe ait veya ilişkili sphenethmoid adj.
(birçok amfibi türünde) kafatasında bulunan ve beynin ön ucunu çevreleyen kemiğe ait veya ilişkili sphenethmoidal adj.
(birçok amfibi türünde) kafatasında bulunan ve beynin ön ucunu çevreleyen kemiğe ait veya ilişkili sphenoethmoidal adj.
Psychology
insanı veya nesneyi çevreleyen görünmez bir yayılım aura n.
Dentistry
diş çevreleyen bağ periodontal ligament n.
dişi çevreleyen yapılarda uzmanlaşmış bir diş hekimi peridontist n.
Pathology
mesaneyi çevreleyen dokuların iltihaplanması pericystitis n.
peritonun mideyi çevreleyen bölümünde iltihaplanma perigastritis n.
ince bağırsak duvarını çevreleyen lenf nodülü plakaları peyer's glands n.
ince bağırsak duvarını çevreleyen oval lenf folikülü plakaları peyer's patch n.
ince bağırsak duvarını çevreleyen oval lenf folikülü plakaları peyer's gland n.
Optics
görüş alanının merkezini çevreleyen dairesel kör nokta annular scotoma n.
Printing
(masaüstü yayıncılığı) bir görseli çevreleyen metin run-around n.
Math
belirli bir noktayı küçük bir mesafeden çevreleyen noktalar kümesi neighborhood n.
Geometry
bir daireyi çevreleyen hat circumference n.
Physics
yansıtıcı yüzeyi çevreleyen yarımküre üzerinde ışığı dağınık ve eşit şekilde dağıtan nonspecular adj.
Biology
sentrozomun merkezini çevreleyen sitoplazma kütlesi centrosphere n.
graaf folikülünü çevreleyen yoğun stroma tabakası theca n.
meroblastik yumurtalarda blastodermi çevreleyen protoplazma periblast n.
bazı kırmızı alglerde talusun merkez hücrelerini çevreleyen çeşitli hücrelere verilen ad pericentral cell n.
etrafını çevreleyen ortamın ozmotik basıncına karşılık verme tonotaxis n.
sentrozomu çevreleyen protoplazmik madde archiplasm n.
sentrozomu çevreleyen protoplazmik madde archoplasm n.
bazı zooidleri çevreleyen hücre veya tüp zooecium n.
bazı zooidleri çevreleyen hücre veya tüp zoecium n.
hücreyi veya organeli çevreleyen, genellikle lipit ve proteinlerden oluşan yarı geçirgen tabaka membrane n.
vasküler demeti çevreleyen özel hücre katmanı veya bölgesi bundle sheath n.
kamçılıların kamçılarını çevreleyen, yaka benzeri kasılabilen protoplazmik bir örtü choana n.
yatay çevreleyen şerit crossband n.
(kurbağa gibi amfibilerde) genital bezleri çevreleyen yağ dokusu kütlesi fat body n.
sinir hücrelerini çevreleyen bir hücre satellite cell n.
bağı çevreleyen hücresel doku membranı peridesmium [obsolete] n.
glebayı çevreleyen peridyuma sahip mantarları içeren bir takım sclerodermatales n.
glebayı çevreleyen peridyuma sahip mantarları içeren bir takım order sclerodermatales n.
olgun mantarları çevreleyen kalıntı skirt n.
coccidioides cinsi mantarların parazit formunda meydana gelen kalın duvarlı ve endosporu çevreleyen küresel yapı spherule n.
(brachiopoda cinsi nesli tükenmiş canlılarda) çevreleyen sap yapılardan oluşan hortum syrinx n.
bazı sürüngenlerin üst dudağını çevreleyen pula ait rostra adj.
üst dudağı çevreleyen pul ile ilgili rostra adj.
Marine Biology
bazı yosunların dişilik organlarını çevreleyen koruyucu zarf perianth n.
bazı mercanlarda çanak biçimli yapıların ortasını çevreleyen ince kireçli çıkıntı palus n.
denizkestanesinin çıkıntılarını çevreleyen (düz alan) scrobicular adj.
Astronomy
kuzey kutbu'nu çevreleyen kara ve denizler north polar region n.
kuasarın etrafını çevreleyen yoğun gaz ve toz halkası dusty torus n.
bir kuyruklu yıldızın çekirdeğini çevreleyen bulutsu yapı coma n.
Zoology
pençenin tabanını çevreleyen et bed n.
atın iç dizini çevreleyen ve bir boşlukla kemikten ayıran büyük bir kas kirişi master sinew n.
soyu tükenmiş bazı balıkların kafasını çevreleyen kemikli plaka helmet n.
kuşlarda gözü çevreleyen deri orbit n.
(böcek ve eklem bacaklılarda) embriyoyu çevreleyen zar serosa n.
Botanic
anter içindeki mikro sporlar başta olmak üzere, gelişmekte olan bazı sporları çevreleyen besleyici doku tapetum n.
yosunda meyve sapını çevreleyen körelmiş yaprak parçaları perichaeth n.
yosunda meyve sapını çevreleyen körelmiş yaprak parçaları perichete n.
bileşik çiçeklerde ortak çiçek tablasını çevreleyen involukrum periclinium n.
çevreleyen habitat surrounding habitat n.
cevizin çekirdeğini çevreleyen odunsu kalın kabuk zest n.
bitkinin özünü çevreleyen odun dokunun en iç katmanını oluşturan ince kısım medullary sheath n.
gül ağacının çok sayıda akeni çevreleyen etli bir çiçek tablasından oluşan olgunlaşmış bir yalancı meyvesi hep n.
eğreltiotlarının spor keselerini çevreleyen esnek şerit ring n.
heterosporlu çiçeksiz bitkilerin büyük sporlarını çevreleyen zarf oophoridium n.
bitkilerde ağız bölümünü çevreleyen yapı fimbria n.
buğdaygillere mensup bitkilerin çoğunda çiçeklikleri çevreleyen iki kavuzdan altta olanı flowering glume n.
pas mantarının esidyumunu çevreleyen steril hif tabakası peridium n.
odun dokuyu çevreleyen soymuk doku ile birlikte katı bir çubuk oluşturan stele yapısı protostele n.
ağaç gövdesini veya dalını çevreleyen dairesel kabuk parçasını çıkarmak ring v.
yosunda meyve sapını çevreleyen (yaprak) perichaetial adj.
yosunda meyve sapını çevreleyen kılıfa ait veya ilgili perichaetial adj.
bitki dokusunu çevreleyen soymuk dokusuna sahip amphicribral adj.
hem içten hem dıştan çevreleyen soymuk dokusuna sahip amphiphloic adj.
soymuk dokusunu çevreleyen odun dokusuna sahip amphivasal adj.
(yaprak) kökü çevreleyen clasping adj.
History
(armada) borazan veya av borusunu çevreleyen bir halka virole n.
Religious
kilise mezarlığını çevreleyen duvar lich wall n.
dini kıyafetlerin üzerinde başı çevreleyen bir aksesuar corona n.
Geography
roma'yı çevreleyen alçak ova campagna n.
roma'yı çevreleyen alçak ova campagna di roma [italian] n.
havzayı çevreleyen dağları kuşatan geniş alüvyal yamaç bajada n.
havzayı çevreleyen dağları kuşatan geniş alüvyal yamaç bahada n.
büyük britanya'yı çevreleyen dört deniz british seas n.
kıyı veya terminal operasyonunu etkileyecek şekilde çevreleyen bölge far hinterland n.
kanada'nın toronto şehrini çevreleyen kentsel ve tarımsal arazi golden horseshoe [canada] n.
dünyayı çevreleyen suların kaynağı olduğuna inanılan büyük bir su akıntısı oceanus n.
pasifik okyanusu'nu çevreleyen ülkeler ve kara parçaları pacific rim n.
Geology
çevreleyen fay bölgeleri surrounding fault areas n.
antiklinalin tepesi ile onu çevreleyen en düşük eğri arasındaki dikey mesafe closure n.
çevreleyen kaya katmanı ile aynı yönde eğimli olan cataclinal adj.
Military
eskiden kuşatmacıların bir şehri çevreleyen surlara saldırmak için kullandığı uzun ve hareketli kulübe muscule n.
Sport
buz hokeyi pistini çevreleyen alçak ahşap bariyer the boards [usa] n.
golf sahasının etrafını çevreleyen, golf çimine kıyasla daha uzun olan çim sınırı apron n.
paten kayma alanını çevreleyen tahta yapı boards n.
(buz hokeyinde) hokey sahasını çevreleyen şeffaf siper glass n.
(golf) fairway'i çevreleyen, ince çimle kaplı alan rough n.
boks veya güreş ringini çevreleyen üç halattan her biri rope n.
Boxing
boks ringini çevreleyen ipler the ropes n.
boks ringinin etrafını çevreleyen, halatların ötesine uzanan kısım apron n.
Art
bir algı nesnesini çevreleyen ve estetik etkisi açısından işlevsel olan boş ya da alt uzay negative space n.
kendisini çevreleyen arka plandan öne çıkmak için yüzeye oyulmuş şekillerden oluşan heykel rilievo n.
kendisini çevreleyen arka plandan öne çıkmak için yüzeye oyulmuş şekillerden oluşan heykel sculptural relief n.
Printery
(masaüstü yayıncılığı) bir görseli çevreleyen metin run-around n.
heybetli bir taşı çevreleyen ahşap çerçeve coffin n.
Ornithology
baykuşlarda gözü çevreleyen tüylerin olduğu bölge disc [uk] n.
baykuşlarda gözü çevreleyen tüylerin olduğu bölge disk [us] n.
Reptiles
sürüngenlerden birçoğunun dudaklarını çevreleyen küçük pullar labial n.
(sürüngenlerde) alt çeneyi çevreleyen pul doku infralabial n.
Entomology
uç kısımları sapı çevreleyen düzleşmiş plakalar biçiminde olan (böcek anteni) perfoliate adj.