|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
deniz feneri |
lighthouse n.
|
|
There's a lighthouse here I wanted to check out for my research.
Araştırmam için bakmak istediğim bir deniz feneri var burda.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
deniz suyu |
sea water n.
|
|
They say amniotic fluid has roughly the same composition as sea water.
Amniyotik sıvının deniz suyuyla aşağı yukarı aynı bileşime sahip olduğunu söylüyorlar.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
deniz kenarı |
coast n.
|
|
Paul's family spends the summer at the coast every year.
Paul'un ailesi yaz mevsimini her yıl deniz kenarında geçiriyor.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
deniz kıyısı |
coast n.
|
|
His cottage is on the coast.
Kulübesi deniz kıyısında.
More Sentences
|
General |
|
5 |
General |
deniz banyosu |
sea bathing n.
|
|
In Hawaii, you can enjoy sea bathing year-round.
Hawaii'de yıl boyunca deniz banyosunun keyfini çıkarabilirsiniz.
More Sentences
|
6 |
General |
deniz taşımacılığı |
sea transport n.
|
|
Sea transport is operating below capacity.
Deniz taşımacılığı kapasitenin altında çalışıyor.
More Sentences
|
7 |
General |
kabuklu deniz hayvanı |
shellfish n.
|
|
The only proposed change for limits in shellfish as bivalve molluscs is for lead.
Çift kabuklu yumuşakçalar olarak kabuklu deniz hayvanlarındaki sınırlar için önerilen tek değişiklik kurşun içindir.
More Sentences
|
8 |
General |
deniz kabuğu |
seashell n.
|
|
She collected seashells along the beach.
Sahil boyunca deniz kabukları topladı.
More Sentences
|
|
9 |
General |
kızıl deniz |
red sea n.
|
|
I've never seen a red sea.
Hiç kızıl deniz görmedim.
More Sentences
|
10 |
General |
deniz minaresi |
limpet n.
|
|
The limpet clung tightly to the rock, resisting the pull of the waves.
Deniz minaresi, dalgaların gücüne direnerek kayaya sıkıca yapıştı.
More Sentences
|
11 |
General |
deniz kabuğu |
sea shell n.
|
|
She was listening to the sea in a sea shell.
Bir deniz kabuğunun içinde denizi dinliyordu.
More Sentences
|
12 |
General |
açık deniz |
offshore n.
|
|
We should spend money on offshore projects in the North Sea and the Baltic.
Kuzey Denizi ve Baltık'taki açık deniz projelerine para harcamalıyız.
More Sentences
|
13 |
General |
deniz mahsulleri |
seafood n.
|
|
I think I'm sick from the seafood.
Sanırım deniz mahsulleri yüzünden hasta oldum.
More Sentences
|
14 |
General |
deniz kaplumbağası |
turtle n.
|
|
What's the difference between a turtle and a tortoise?
Deniz kaplumbağası ile kara kaplumbağası arasında ne fark vardır?
More Sentences
|
15 |
General |
kabuklu deniz ürünleri |
shellfish n.
|
|
Which region has the greatest natural fish and shellfish resources, that must be protected?
Hangi bölge korunması gereken en büyük doğal balık ve kabuklu deniz ürünleri kaynaklarına sahiptir?
More Sentences
|
16 |
General |
deniz kıyısı |
seashore n.
|
|
We go to the seashore in the summer.
Yazları deniz kıyısına gideriz.
More Sentences
|
17 |
General |
deniz kuşu |
seabird n.
|
|
The seagull and pelican are seabirds.
Martı ve pelikan deniz kuşlarıdır.
More Sentences
|
18 |
General |
deniz subayı |
naval officer n.
|
|
Layla married a naval officer.
Leyla bir deniz subayı ile evlendi.
More Sentences
|
19 |
General |
deniz kazazedesi |
castaway n.
|
|
The stranded castaway survived on the deserted island.
Karaya vuran deniz kazazedesi, ıssız adada hayatta kaldı.
More Sentences
|
20 |
General |
deniz kızı |
mermaid n.
|
|
Tom considered Maria to be the most beautiful mermaid he had ever seen.
Tom, Maria'yı şimdiye kadar gördüğü en güzel deniz kızı olarak kabul ediyordu.
More Sentences
|
21 |
General |
deniz yosunu |
seaweed n.
|
|
A bento is a small meal made of boiled rice and seaweed, that is sold in cheap wooden boxes.
Ucuz tahta kutularda satılan Bento, haşlanmış pirinç ve deniz yosunundan yapılan ufak porsiyonlu bir yemektir.
More Sentences
|
22 |
General |
deniz felaketi |
maritime disaster n.
|
|
It is scandalous because those responsible for maritime disasters should pay for everything.
Bu bir skandaldır çünkü deniz felaketlerinden sorumlu olanlar her şeyin bedelini ödemelidir.
More Sentences
|
23 |
General |
deniz kaplumbağası |
sea turtle n.
|
|
The Commission agrees with the recommendations concerning cetaceans, freshwater and sea turtles and seahorses.
Komisyon, deniz memelileri, tatlı su ve deniz kaplumbağaları ve denizatları ile ilgili tavsiyelere katılmaktadır.
More Sentences
|
24 |
General |
deniz gergedanı |
narwhal n.
|
|
The narwhal is the unicorn of the sea.
Deniz gergedanı denizlerin tek boynuzlu atıdır.
More Sentences
|
25 |
General |
deniz salyangozu |
periwinkle n.
|
|
She enjoyed steamed periwinkles.
Kadın buharda pişmiş deniz salyangozunu çok severdi.
More Sentences
|
26 |
General |
deniz sondajı |
offshore drilling n.
|
|
Offshore drilling costs are rising.
Denizde sondaj masrafları artıyor.
More Sentences
|
27 |
General |
deniz hayvanı |
marine animal n.
|
|
Lobsters belong to a class of marine animals.
Istakozlar deniz hayvanları sınıfına aittir.
More Sentences
|
28 |
General |
açık deniz |
high seas n.
|
|
The Commission suggests that any catches of these species in the high seas off the SEAFO area would be small.
Komisyon, SEAFO bölgesi açıklarında bu türlerin açık denizlerde avlanmasının küçük olacağını öne sürmektedir.
More Sentences
|
29 |
General |
deniz aygırı |
walrus n.
|
|
Yesterday I went to the zoo and saw a huge walrus.
Dün hayvanat bahçesine gittim ve kocaman bir deniz aygırı gördüm.
More Sentences
|
30 |
General |
deniz kenarı |
seaside n.
|
|
I went to the seaside and got a nice tan.
Deniz kenarına gittim ve güzelce bronzlaştım.
More Sentences
|
31 |
General |
deniz kabuğu |
shell n.
|
|
I picked up a pretty shell at the seaside.
Deniz kenarından güzel bir deniz kabuğu aldım.
More Sentences
|
32 |
General |
deniz aslanı |
sea lion n.
|
|
Operation Sea Lion was the German code name for the planned invasion of Britain.
Deniz Aslanı Operasyonu, İngiltere'nin planlanan işgali için Alman kod adıydı.
More Sentences
|
33 |
General |
deniz ürünü |
seafood n.
|
|
This sector is the main supplier of seafood products to the domestic fresh fish market.
Bu sektör, yerel taze balık pazarına deniz ürünleri sağlayan ana tedarikçi konumundadır.
More Sentences
|
34 |
General |
deniz dibi |
seabed n.
|
|
Mind you, the size of the fish is no longer an issue; all the fauna on the seabed are being wiped out.
Dikkatinizi çekerim, balıkların büyüklüğü artık bir sorun değil; deniz dibindeki tüm fauna yok oluyor.
More Sentences
|
35 |
General |
açık deniz |
open sea n.
|
|
The Spanish Government, on the contrary, decided to tow the Prestige into open sea, regardless of the consequences.
İspanyol Hükümeti ise tam tersine, sonuçları ne olursa olsun Prestige'i açık denize çekmeye karar verdi.
More Sentences
|
36 |
General |
deniz kaynakları |
marine resources n.
|
|
In other words, the freedom to fish must be conditional on the marine resources available.
Başka bir deyişle, balık avlama özgürlüğü mevcut deniz kaynaklarına bağlı olmalıdır.
More Sentences
|
37 |
General |
derin deniz |
deep sea n.
|
|
As a whole, we have to gain better knowledge of deep sea fishing and improve the stocks.
Bir bütün olarak, derin deniz balıkçılığı konusunda daha iyi bilgi edinmeli ve rezervleri iyileştirmeliyiz.
More Sentences
|
38 |
General |
deniz tarağı |
clam n.
|
|
The largest kind of clam is the giant clam.
Deniz tarağının en büyük türü dev deniz tarağıdır.
More Sentences
|
39 |
General |
deniz müzesi |
naval museum n.
|
|
Tom and Mary went to the aquarium, the folk art museum and the naval museum.
Tom ve Mary akvaryuma, halk sanatları müzesine ve deniz müzesine gittiler.
More Sentences
|
40 |
General |
deniz ürünleri |
marine products n.
|
|
This area is rich in marine products.
Bu bölge deniz ürünleri açısından zengindir.
More Sentences
|
41 |
General |
deniz tarağı çorbası |
clam chowder n.
|
|
Tom ate a bowl of clam chowder.
Tom bir kase deniz tarağı çorbası yedi.
More Sentences
|
42 |
General |
deniz manzarası |
sea view n.
|
|
I'd like a room with a sea view.
Deniz manzaralı bir oda istiyorum.
More Sentences
|
Common Usage |
|
43 |
Common Usage |
deniz hukuku |
maritime law n.
|
|
44 |
Common Usage |
deniz çekilmesi |
ebb n.
|
|
45 |
Common Usage |
deniz yolculuğu |
sailing n.
|
|
46 |
Common Usage |
deniz ticareti |
shipping trade n.
|
|
47 |
Common Usage |
deniz ticareti belgeleri |
shipping papers n.
|
|
General |
|
48 |
General |
orta deniz seviyesi |
mean sea level n.
|
|
|
49 |
General |
deniz suyu |
brine n.
|
|
50 |
General |
deniz pili |
sea cell n.
|
|
51 |
General |
deniz hukuku |
admiralty n.
|
|
52 |
General |
deniz buzlası |
pack ice n.
|
|
53 |
General |
deniz albayı |
captain n.
|
|
54 |
General |
açık deniz demiri |
drogue n.
|
|
55 |
General |
deniz veya akarsu içinde sığlık oluşturan kum yığını |
sandbank n.
|
|
56 |
General |
deniz yüzeyi sıcaklığı |
sea surface temperature n.
|
|
57 |
General |
büyük deniz ördeği |
greater scaup n.
|
|
58 |
General |
deniz sahası |
territorial waters n.
|
|
59 |
General |
kapalı deniz |
epicontinental sea n.
|
|
60 |
General |
deniz suru |
sea wall n.
|
|
61 |
General |
kırmızı deniz otu |
dulse n.
|
|
62 |
General |
deniz subayı |
navigator n.
|
|
63 |
General |
deniz kırlangıcı |
noddy n.
|
|
64 |
General |
deniz salyangozu |
whelk n.
|
|
65 |
General |
deniz mili 1852 metre |
nautical mile n.
|
|
66 |
General |
deniz balığı türü |
labroid n.
|
|
67 |
General |
deniz kızı |
siren n.
|
|
68 |
General |
deniz kaynaklarını koruma |
marine resources conservation n.
|
|
69 |
General |
deniz ulaşımı |
water transportation n.
|
|
70 |
General |
deniz feneri |
beacon n.
|
|
71 |
General |
deniz manzarası |
seascape n.
|
|
72 |
General |
deniz trafiği |
seaway n.
|
|
73 |
General |
deniz asteğmeni |
midshipman n.
|
|
74 |
General |
deniz ve haliç kıyılarındaki karayolu |
seaway n.
|
|
75 |
General |
deniz tuzu |
sea salt n.
|
|
76 |
General |
deniz kıyısı |
riva n.
|
|
77 |
General |
yunus familyasından bir deniz memelisi |
grampus n.
|
|
78 |
General |
deniz uçağı |
hydro n.
|
|
79 |
General |
deniz haritası |
nautical map n.
|
|
80 |
General |
deniz kenarı |
seaboard n.
|
|
81 |
General |
açık deniz |
offing n.
|
|
82 |
General |
deniz ticaret hukuku |
maritime trade law n.
|
|
83 |
General |
deniz bisikleti |
pedalo n.
|
|
84 |
General |
deniz kurdu |
salt n.
|
|
85 |
General |
deniz yatağındaki tortu |
sludge n.
|
|
86 |
General |
deniz tarağı |
bay scallop n.
|
|
87 |
General |
deniz otobüsü |
hydrofoil n.
|
|
88 |
General |
deniz kabuğu |
scallop shell n.
|
|
89 |
General |
deniz alası |
salmo trutta n.
|
|
90 |
General |
deniz gerilemesi |
regression n.
|
|
91 |
General |
deniz kıyısı |
seaside n.
|
|
92 |
General |
deniz kuvvetleri |
naval forces n.
|
|
93 |
General |
deniz kazasına uğrayıp ıssız bir kıyıda mahsur kalan kimse |
castaway n.
|
|
94 |
General |
açık deniz |
the open n.
|
|
95 |
General |
deniz alçalması |
low tide n.
|
|
96 |
General |
deniz yosunu |
wrack n.
|
|
97 |
General |
deniz bilimleri enstitüsü |
marine sciences institute n.
|
|
98 |
General |
deniz vb üzerinde yüzen yağ tabakası |
oil slick n.
|
|
99 |
General |
deniz kenarı |
coast n.
|
|
100 |
General |
deniz savaşı |
naval warfare n.
|
|
101 |
General |
deniz ürünü |
sea food n.
|
|
102 |
General |
deniz kırlangıcı |
tern n.
|
|
103 |
General |
deniz asteğmeni |
reefer n.
|
|
104 |
General |
deniz tabanı |
abyssal plain n.
|
|
105 |
General |
deniz ödünçü ve senedi |
bottomry and respondentia n.
|
|
106 |
General |
deniz salyangozu |
triton n.
|
|
107 |
General |
fırtınalı deniz |
nasty sea n.
|
|
108 |
General |
deniz uçağı |
hydroplane n.
|
|
109 |
General |
deniz kurdu |
sea wolf n.
|
|
110 |
General |
martıya benzer bir deniz kuşu |
fulmar n.
|
|
111 |
General |
çeşitli deniz canlılarının kabukları |
coral n.
|
|
112 |
General |
deniz harp akademisi |
naval academy n.
|
|
113 |
General |
deniz aşındırması |
marine erosion n.
|
|
114 |
General |
deniz yeşili |
aquamarine n.
|
|
115 |
General |
deniz hıyarı |
holothurian n.
|
|
116 |
General |
deniz fenerleri |
lighthouses n.
|
|
117 |
General |
dalgalı deniz |
a heavy sea n.
|
|
118 |
General |
gezinti yeri (deniz kenarındaki) |
promenade n.
|
|
119 |
General |
derin deniz çökeli |
abyssal sediment n.
|
|
120 |
General |
deniz kıyısı |
waterside n.
|
|
121 |
General |
deniz dibi tarama |
dredge n.
|
|
122 |
General |
deniz yolculuğu (tatil amacıyla yapılan) |
cruise n.
|
|
123 |
General |
deniz suyu sıcaklığı |
sea water temperature n.
|
|
124 |
General |
deniz sigortası |
marine insurance n.
|
|
125 |
General |
deniz demiri |
drift anchor n.
|
|
126 |
General |
deniz tutması |
glittering n.
|
|
127 |
General |
deniz gergedanı |
narwhale n.
|
|
128 |
General |
açık deniz mavisi |
light teal n.
|
|
129 |
General |
kızıl deniz ve hint okyanusu sularında yaşayan ve bitkiyle beslenen bir çeşit memeli hayvan |
dugong n.
|
|
130 |
General |
deniz suyu |
thalasso n.
|
|
131 |
General |
deniz iklimi |
marine climate n.
|
|
132 |
General |
deniz motoru |
jetski n.
|
|
133 |
General |
deniz yansıması |
sea reflection n.
|
|
134 |
General |
deniz hukuku |
law of the sea n.
|
|
135 |
General |
ak bıyıklı deniz kırlangıcı |
whiskered tern n.
|
|
136 |
General |
deniz tarağı |
escallop n.
|
|
137 |
General |
açık deniz |
the open sea n.
|
|
138 |
General |
hız ölçüsü olarak deniz mili (20 knot yaklaşık saatte 23 millik hız) |
knot n.
|
|
139 |
General |
deniz kıyısı |
coast n.
|
|
140 |
General |
deniz kartalı |
erne n.
|
|
141 |
General |
deniz manzarası |
waterscape n.
|
|
142 |
General |
deniz üssü |
naval base n.
|
|
143 |
General |
deniz manzarası |
seascope n.
|
|
144 |
General |
deniz askeri |
marine n.
|
|
145 |
General |
deniz uçağı |
floatplane n.
|
|
146 |
General |
kıyı (göl/deniz vb'ne ait) |
front n.
|
|
147 |
General |
deniz ticareti |
floating trade n.
|
|
148 |
General |
deniz hukuku |
naval law n.
|
|
149 |
General |
deniz buzlası |
ice floe n.
|
|
150 |
General |
iki kara parçasını birbirine bağlayan ve deniz kabardığında suyla kaplanan beton yol |
causeway n.
|
|
151 |
General |
denizin kabarması ve çekilmesi seviyeleri ortasında kalan deniz seviyesi |
mean sea level n.
|
|
152 |
General |
deniz hortumu |
waterspout n.
|
|
153 |
General |
deniz kuşu |
kittiwake n.
|
|
154 |
General |
deniz öyküleri |
sea stories n.
|
|
155 |
General |
beyaz bıyıklı deniz kırlangıcı |
whiskered tern n.
|
|
156 |
General |
deniz hukuku |
admiralty law n.
|
|
157 |
General |
deniz teğmeni |
sublieutenant n.
|
|
158 |
General |
deniz uçağı |
watercraft n.
|
|
159 |
General |
fırtınalı deniz yolculuğu |
a stormy passage n.
|
|
160 |
General |
deniz bakanı |
first lord of the admiralty n.
|
|
161 |
General |
adi deniz kırlangıcı |
common tern n.
|
|
162 |
General |
deniz hikayeleri |
sea stories n.
|
|
163 |
General |
deniz hayatı |
marine life n.
|
|
164 |
General |
deniz kenarı dinlenme alanı |
marine recreation site n.
|
|
165 |
General |
kara ve deniz meltemi |
land and sea breeze n.
|
|
166 |
General |
deniz haritası |
nautical chart n.
|
|
167 |
General |
deniz hayvanı kabuğu |
seashell n.
|
|
168 |
General |
deniz sigortası |
maritime insurance n.
|
|
169 |
General |
açık deniz |
seagoing n.
|
|
170 |
General |
deniz eri |
leatherneck n.
|
|
171 |
General |
deniz ördeği |
eider n.
|
|
172 |
General |
özellikle meksika ve küba'daki deniz kıyısı gezinti yerleri için kullanılan ispanyolca sözcük |
malecon n.
|
|
173 |
General |
deniz tutması |
mal de mer n.
|
|
174 |
General |
çekik deniz |
low water n.
|
|
175 |
General |
deniz omurgasızları |
marine invertebrates n.
|
|
176 |
General |
deniz ekoturizmi |
marine ecotourism n.
|
|
177 |
General |
deniz resmi |
seascape n.
|
|
178 |
General |
deniz kenarı |
sea coast n.
|
|
179 |
General |
inik deniz |
ebb tide n.
|
|
180 |
General |
deniz kuşu |
sea bird n.
|
|
181 |
General |
deniz kıyısı |
shore n.
|
|
182 |
General |
deniz kabuğu |
scollop n.
|
|
183 |
General |
deniz harp okulu öğrencisi |
midshipman n.
|
|
184 |
General |
deniz kronometresi |
marine chronometer n.
|
|
185 |
General |
deniz filosu |
navy n.
|
|
186 |
General |
göl veya deniz girintisi için iskoçların kullandığı sözcük |
loch n.
|
|
187 |
General |
deniz bakanlığı |
navy board n.
|
|
188 |
General |
deniz işareti |
sea mark n.
|
|
189 |
General |
deniz taşımacılığı |
water transfer n.
|
|
190 |
General |
deniz raporu |
ship's protest n.
|
|
191 |
General |
zehirli bir deniz yosunu türü |
dinoflagellate n.
|
|
192 |
General |
deniz savaşı |
maritime warfare n.
|
|
193 |
General |
finlandiya körfezindeki bir adada bulunan rus deniz üssü ve limanı |
kronstadt n.
|
|
194 |
General |
deniz hayatı |
seafaring life n.
|
|
195 |
General |
deniz sigortası |
marine insurance policy n.
|
|
196 |
General |
boğulma tehlikesini simgeleyen at şeklinde deniz perisi |
kelpy n.
|
|
197 |
General |
deniz kabuğu |
cowrie n.
|
|
198 |
General |
enginlik (deniz) |
vastness n.
|
|
199 |
General |
deniz hıyarı |
trepang n.
|
|
200 |
General |
deniz salyangozu |
limpet n.
|
|
201 |
General |
deniz kartalı |
sea eagle n.
|
|
202 |
General |
deniz feneri |
light n.
|
|
203 |
General |
deniz tutan kimse |
a bad sailor n.
|
|
204 |
General |
sal ya da benzeri bir deniz aracının insan gücü ile suda hareket etmesini sağlayan alet |
oar n.
|
|
205 |
General |
deniz kırlangıcı ailesi |
sternidae n.
|
|
206 |
General |
deniz harp okulu öğrencisi |
middy n.
|
|
207 |
General |
deniz yolculuğu |
voyage n.
|
|
208 |
General |
deniz sınırı |
maritime boundaries n.
|
|
209 |
General |
deniz şıpırtısı |
chop n.
|
|
210 |
General |
deniz ticareti |
maritime commerce n.
|
|
211 |
General |
deniz lalesi |
crinoid n.
|
|
212 |
General |
ak kanatlı deniz kırlangıcı |
white winged black tern n.
|
|
213 |
General |
deniz adamı |
merman n.
|
|
214 |
General |
deniz lavantası |
thrift n.
|
|
215 |
General |
deniz süpürücüsü |
skimmer n.
|
|
216 |
General |
deniz teknesi |
craft n.
|
|
217 |
General |
deniz musluğu |
sea cock n.
|
|
218 |
General |
iki kıyı arasında yolcu taşıyan deniz taşıtı |
ferry n.
|
|
219 |
General |
deniz feneri binası |
light house n.
|
|
220 |
General |
deniz yolculuğu |
sail n.
|
|
221 |
General |
deniz bilimleri ve balıkçılık araştırma komitesi |
marine sciences and fishery research grant committee n.
|
|
222 |
General |
deniz kazası |
accident at sea n.
|
|
223 |
General |
deniz kuvvetleri komutanlığı |
admiralty n.
|
|
224 |
General |
at şeklinde deniz perisi |
kelpie n.
|
|
225 |
General |
deniz kazalarında sorumluluk |
liability for marine accidents n.
|
|
226 |
General |
deniz girişi |
seawater intake n.
|
|
227 |
General |
sarı deniz |
yellow sea n.
|
|
228 |
General |
deniz sınırı |
sea frontier n.
|
|
229 |
General |
iki kıyı arasındaki dar ve derin deniz |
canal n.
|
|
230 |
General |
deniz manzaralı güzel mekan |
space for water affinity n.
|
|
231 |
General |
deniz yüzündeki akıntıya ters giden dip akıntısı |
undertow n.
|
|
232 |
General |
sandviç deniz kırlangıcı |
sandwich tern n.
|
|
233 |
General |
deniz radarı |
naval radar n.
|
|
234 |
General |
açık deniz gemisi |
deep sea steamer n.
|
|
235 |
General |
atlantiğe mahsus iri deniz kaplumbağası |
loggerhead n.
|
|
236 |
General |
eskiden deniz savaşlarında kullanılan bir çeşit sürgülü top mermisi |
langrage n.
|
|
237 |
General |
deniz sigortası |
sea insurance n.
|
|
238 |
General |
deniz iklimi |
maritime climate n.
|
|
239 |
General |
deniz kenarı |
shore n.
|
|
240 |
General |
deniz nakliyatı |
marine transport n.
|
|
241 |
General |
büyük deniz kabuğu |
conch n.
|
|
242 |
General |
deniz araçları |
vessels n.
|
|
243 |
General |
deniz nakliyat şirketi |
shipping company n.
|
|
244 |
General |
deniz kenarı |
waterside n.
|
|
245 |
General |
deri sırtlı deniz kaplumbağası |
leatherback n.
|
|
246 |
General |
deniz canavarı |
sea monster n.
|
|
247 |
General |
deniz yolculuğu |
seafaring n.
|
|
248 |
General |
deniz hukuku |
marine law n.
|
|
249 |
General |
engin deniz |
the high sea n.
|
|
250 |
General |
esmer deniz algı |
fucus n.
|
|
251 |
General |
beyaz alınlı deniz kırlangıcı |
little tern n.
|
|
252 |
General |
deniz kıyısı |
sea coast n.
|
|
253 |
General |
bir tür deniz kuşu |
auk n.
|
|
254 |
General |
deniz seyahati |
sea voyage n.
|
|
255 |
General |
deniz uçağı |
flying boat n.
|
|
256 |
General |
inik deniz |
low tide n.
|
|
257 |
General |
beyaz kabuklu deniz salyangozu |
wentletrap n.
|
|
258 |
General |
engin deniz |
the open sea n.
|
|
259 |
General |
deniz motoru |
motorboat n.
|
|
260 |
General |
deniz resmi |
seapiece n.
|
|
261 |
General |
deniz mili |
geographical mile n.
|
|
262 |
General |
deniz salyangozu |
winkle n.
|
|
263 |
General |
deniz astsubayı |
petty officer n.
|
|
264 |
General |
iki deniz veya su kütlesini birleştiren dar su yolu |
strait n.
|
|
265 |
General |
görevli deniz subayı |
commissioned naval officer n.
|
|
266 |
General |
deniz motoru |
marine engine n.
|
|
267 |
General |
kabuklu bir deniz hayvanı |
conch n.
|
|
268 |
General |
deniz banyosu |
bathing n.
|
|
269 |
General |
deniz seviyesi üstünde |
above sea level n.
|
|
270 |
General |
deniz harp okulunun en yeni öğrencisi |
plebe n.
|
|
271 |
General |
deniz sigortası |
nautical insurance n.
|
|
272 |
General |
deniz savaşı |
sea warfare n.
|
|
273 |
General |
deniz kabuğu şeklinde desen |
scallop n.
|
|
274 |
General |
deniz yolculuğu sırasında çalışan işçi |
workaway n.
|
|
275 |
General |
deniz kurdu |
old salt n.
|
|
276 |
General |
gri deniz kartalı |
gray sea eagle n.
|
|
277 |
General |
deniz kurdu |
old seadog n.
|
|
278 |
General |
deniz kazası |
shipwreck n.
|
|
279 |
General |
kapalı deniz |
inland sea n.
|
|
280 |
General |
deniz kırlangıcı |
scray n.
|
|
281 |
General |
deniz kazazedeleri |
castaways n.
|
|
282 |
General |
ortalama deniz seviyesi |
mean sea level n.
|
|
283 |
General |
deniz feneri |
flare n.
|
|
284 |
General |
deniz binbaşısı |
commander n.
|
|
285 |
General |
deniz asteğmeni |
middy n.
|
|
286 |
General |
deniz ilerlemesi |
marine transgression n.
|
|
287 |
General |
deniz bağlantısı |
sea connection n.
|
|
288 |
General |
kuzey atlantik'te çıkan oldukça değerli bir deniz balığı |
saithe n.
|
|
289 |
General |
açık deniz mavisi |
aqua n.
|
|
290 |
General |
yüzgeç (deniz kaplumbağalarında ve yüzen memelilerde) |
flipper n.
|
|
291 |
General |
deniz yosunları |
marine algae n.
|
|
292 |
General |
deniz kıyısındaki gezinti yeri |
promenade n.
|
|
293 |
General |
zar yerine deniz kabukları kullanılarak oynanan bir şans oyunu |
props n.
|
|
294 |
General |
deniz nehir göl gibi su adları bilimi |
hydronomy n.
|
|
295 |
General |
genellikle açık denizlerde ve deniz kıyılarında yaşayan kuşlar |
seafowl n.
|
|
296 |
General |
deniz araçlarında zor hava şartlarına ve uzun fırtınalara dayanıklılık |
seakeeping n.
|
|
297 |
General |
tren ya da raylı taşıtları taşıyan deniz taşıtı |
seatrain n.
|
|
298 |
General |
milletlerarası deniz trafiği |
international sea traffic n.
|
|
299 |
General |
deniz gözlüğü |
rift swim mask n.
|
|
300 |
General |
vücudun hareket etmesiyle oluşan durum (deniz tutması gibi) |
kinetosis n.
|
|
301 |
General |
deniz kabuğu toplama |
scalloping n.
|
|
302 |
General |
deniz valfi |
sea cock n.
|
|
303 |
General |
deniz yeşili |
sea green n.
|
|
304 |
General |
deniz telefonu |
marine telephone n.
|
|
305 |
General |
deniz mavisi |
aqua n.
|
|
306 |
General |
deniz radarı |
marine radar n.
|
|
307 |
General |
deniz tutması |
nausea n.
|
|
308 |
General |
deniz araçlarının seyrüseferi esnasında aracın mevkiini tayin eden ve rotasını çizen uzman şahıs |
navigator n.
|
|
309 |
General |
deniz kirlenmesi |
marine pollution n.
|
|
310 |
General |
deniz akıntısı |
sea flow n.
|
|
311 |
General |
deniz yaşamı |
aquatic life n.
|
|
312 |
General |
deniz alemi |
aquatic life n.
|
|
313 |
General |
deniz aracı |
marine vessel n.
|
|
314 |
General |
deniz seviyesinden yükseklik |
altitude above sea level n.
|
|
315 |
General |
deniz sporları |
sea sports n.
|
|
316 |
General |
orta deniz seviyesi |
ordnance datum n.
|
|
317 |
General |
deniz seviyesi üzerinde |
above sea level n.
|
|
318 |
General |
deniz kızları |
mermaids n.
|
|
319 |
General |
deniz sahanlığı |
marine shelf n.
|
|
320 |
General |
deniz sahanlığı |
sea shelf n.
|
|
321 |
General |
deniz mahsulü |
seafood n.
|
|
322 |
General |
deniz taşıtı |
vessel n.
|
|
323 |
General |
deniz aracı |
vessel n.
|
|
324 |
General |
deniz yeşili zümrüt |
aquamarine n.
|
|
325 |
General |
iç deniz |
landlocked sea n.
|
|
326 |
General |
deniz kuvvetleri |
armada n.
|
|
327 |
General |
gümrük kaçakçılığına engel olmak için kullanılan silahlı deniz motoru |
revenue cutter n.
|
|
328 |
General |
motorlu deniz aracı |
motor vessel n.
|
|
329 |
General |
iç deniz |
inland sea n.
|
|
330 |
General |
deniz seferine elverişsiz gemi |
coffin n.
|
|
331 |
General |
deniz kazası |
marine accident n.
|
|
332 |
General |
deniz gezisi |
cruise n.
|
|
333 |
General |
deniz seviyesine oranla yükseklik |
elevation n.
|
|
334 |
General |
kapalı deniz |
enclosed sea n.
|
|
335 |
General |
deniz yolculuğu |
navigation n.
|
|
336 |
General |
deniz uçağı |
pontoon n.
|
|
337 |
General |
deniz tarihi |
naval history n.
|
|
338 |
General |
deniz tarihçisi |
naval historian n.
|
|
339 |
General |
deniz motorları |
marine propulsion engines n.
|
|
340 |
General |
suların çekilip yükselmesi esnasında deniz seviyesinin çizdiği hattı harita üzerinde gösteren eğri |
co-tidal line n.
|
|
341 |
General |
açık deniz |
deep-sea n.
|
|
342 |
General |
açık deniz |
high-sea n.
|
|
343 |
General |
liman deniz nehir işleri |
harbour-sea-river works n.
|
|
344 |
General |
deniz düdükçünü |
red-necked phalarope n.
|
|
345 |
General |
devamlı kullanılan deniz rotası |
sea-lane n.
|
|
346 |
General |
nehir-deniz taşımacılığı |
river-sea transport n.
|
|
347 |
General |
deniz barınağı |
harbour n.
|
|
348 |
General |
deniz dibi |
ground n.
|
|
349 |
General |
deniz banyosu |
bathe n.
|
|
350 |
General |
deniz haritası |
chart n.
|
|
351 |
General |
deniz kıyısı kayası |
cliff n.
|
|
352 |
General |
deniz yolculuğu |
crossing n.
|
|
353 |
General |
deniz gezintisi |
cruise n.
|
|
354 |
General |
deniz gölcüğü |
lagon n.
|
|
355 |
General |
deniz mavisi |
navy-blue n.
|
|
356 |
General |
deniz assubayı |
petty officer n.
|
|
357 |
General |
deniz yolculuğu |
pass n.
|
|
358 |
General |
deniz taşıtları |
water craft n.
|
|
359 |
General |
deniz sazı |
varec n.
|
|
360 |
General |
deniz tarımı |
sea farming n.
|
|
361 |
General |
deniz çakılı |
sea gravel n.
|
|
362 |
General |
deniz seyahati |
voyage n.
|
|
363 |
General |
ölü deniz |
swell n.
|
|
364 |
General |
deniz mavisi |
ultramarine n.
|
|
365 |
General |
deniz mavisi |
ultramarine blue n.
|
|
366 |
General |
açık deniz |
ocean n.
|
|
367 |
General |
deniz astsubayı |
petty officer (p.o.) n.
|
|
368 |
General |
deniz bilimci |
marine scientist n.
|
|
369 |
General |
yurt içi deniz ve kara taşımacılığı |
inland surface transport n.
|
|
370 |
General |
deniz taşımacılığı |
sea freight n.
|
|
371 |
General |
çalkantılı veya dalgalı deniz |
short sea n.
|
|
372 |
General |
deniz kurdu |
seawolf n.
|
|
373 |
General |
deniz manzaralı ev |
sea view house n.
|
|
374 |
General |
deniz manzaralı otel |
sea view hotel n.
|
|
375 |
General |
deniz teleği |
sea pen n.
|
|
376 |
General |
deniz taşıt aracı |
vessel n.
|
|
377 |
General |
deniz sınırı |
sea border n.
|
|
378 |
General |
deniz hududu |
sea border n.
|
|
379 |
General |
deniz kuşu |
marine bird n.
|
|
380 |
General |
deniz seviyesinin yükselmesi |
rise of sea level n.
|
|
381 |
General |
deniz seviyesinin yükselmesi |
elevation of sea level n.
|
|
382 |
General |
sismik hareketlerin deniz dibinde yarattığı titreşim/devinim |
ground swell n.
|
|
383 |
General |
deniz kırlangıcı |
spurling n.
|
|
384 |
General |
eski bir deniz piyadesi |
a former marine n.
|
|
385 |
General |
derin deniz ufku |
deep water horizon n.
|
|
386 |
General |
deniz havası |
sea air n.
|
|
387 |
General |
deniz şehri |
maritime city n.
|
|
388 |
General |
deniz cevizi |
sea walnut n.
|
|
389 |
General |
derin deniz araştırması |
deep-sea exploration n.
|
|
390 |
General |
deniz otobüsü |
fastcraft n.
|
|
391 |
General |
deniz otobüsü |
fast ferry n.
|
|
392 |
General |
deniz otobüsü |
sea bus n.
|
|
393 |
General |
deniz otobüsü |
water bus n.
|
|
394 |
General |
çevreleyen deniz |
sea surrounding n.
|
|
395 |
General |
deniz sınırı |
blue border n.
|
|
396 |
General |
deniz/göl kenarı |
shorefront n.
|
|
397 |
General |
deniz suları |
sea waters n.
|
|
398 |
General |
deniz motosikleti |
jet ski n.
|
|
399 |
General |
deniz motoru |
jet ski n.
|
|
400 |
General |
deniz eriştesi yatağı |
seagrass bed n.
|
|
401 |
General |
deniz müzesi sanat galerisi |
naval museum art gallery n.
|
|
402 |
General |
deniz dibi |
bottom of the sea n.
|
|
403 |
General |
deniz sandığı |
sea chest n.
|
|
404 |
General |
deniz/plaj terliği |
flip-flap n.
|
|
405 |
General |
deniz/plaj terliği |
beach slippers n.
|
|
406 |
General |
deniz ürünleri |
sea products n.
|
|
407 |
General |
içerisinde pek çok ada adacık kayalık bulunan deniz |
archipelago n.
|
|
408 |
General |
deniz yosunu |
coralline n.
|
|
409 |
General |
bir tür tropikal deniz salyangozu |
cowry n.
|
|
410 |
General |
tropikal deniz salyangozu |
cowrie n.
|
|
411 |
General |
deniz kabuğu |
cowry n.
|
|
412 |
General |
deniz sisi |
fret n.
|
|
413 |
General |
deniz sisi |
sea fog n.
|
|
414 |
General |
deniz sisi |
haar n.
|
|
415 |
General |
deniz sisi |
sea mist n.
|
|
416 |
General |
deniz piyadesi |
marine n.
|
|
417 |
General |
deniz barınağı |
harbor n.
|
|
418 |
General |
deniz yılanı |
sea serpent n.
|
|
419 |
General |
kabuklu deniz hayvanı kabuğu |
conch shell n.
|
|
420 |
General |
deniz dolgu alanı |
bulkhead line n.
|
|
421 |
General |
bir tür deniz kuşu |
booby n.
|
|
422 |
General |
bir tür deniz kuşu |
boobie n.
|
|
423 |
General |
(heyecanlı/hareketli)tekne/(deniz) motoru gezisi |
boat ride n.
|
|
424 |
General |
deniz perisi |
water nymph n.
|
|
425 |
General |
deniz perisi |
sea nymph n.
|
|
426 |
General |
deniz veya kara kuvvetlerinde rütbesiz asker |
enlisted man n.
|
|
427 |
General |
deniz veya kara kuvvetlerinde rütbesiz asker |
common soldier n.
|
|
428 |
General |
deniz veya kara kuvvetlerinde rütbesiz asker |
private n.
|
|
429 |
General |
deniz veya kara kuvvetlerinde rütbesiz asker |
buck private n.
|
|
430 |
General |
deniz kuvvetleri |
navies n.
|
|
431 |
General |
deniz ayakkabısı |
sea shoes n.
|
|
432 |
General |
deniz ayakkabısı |
beach shoes n.
|
|
433 |
General |
deniz kokusu |
smell of the sea n.
|
|
434 |
General |
deniz istihbarat |
naval intelligence n.
|
|
435 |
General |
deniz rüzgar çiftliği |
race bank n.
|
|
436 |
General |
deniz kabukları veya değerli eşyalar için plajda/sahilde arama yapma |
beachcombing n.
|
|
437 |
General |
deniz şehri |
coastal city n.
|
|
438 |
General |
deniz kıyısı |
shore n.
|
|
439 |
General |
çamurun başka bir yere taşınması için kullanılan büyük deniz aracı |
mud boat n.
|
|
440 |
General |
deniz bitkisi |
sea plant n.
|
|
441 |
General |
yüzme havuzu ya da deniz kenarında güneşten korunmak ya da giyinmek için kullanılan kabin |
cabana n.
|
|
442 |
General |
deniz uçağı |
aeroboat n.
|
|
443 |
General |
deniz uçağı |
aeroyacht n.
|
|
444 |
General |
deniz mili 1852 metre |
air mile n.
|
|
445 |
General |
havadan görülen deniz veya kara manzarası |
airscape n.
|
|
446 |
General |
kabuklu deniz ürünlerinin çiğ olarak servis edildiği bar veya tezgah |
raw bar n.
|
|
447 |
General |
deniz süngeri |
sea sponge n.
|
|
448 |
General |
deniz kıyısı bölgesi |
coastland n.
|
|
449 |
General |
deniz kabuğu araştırmacısı/uzmanı |
conchologist n.
|
|
450 |
General |
deniz kabuğu bilimi |
conchology n.
|
|
451 |
General |
deniz şamandırası |
cable buoy n.
|
|
452 |
General |
deniz canlılarının sergilendiği su müzesi |
aquarium n.
|
|
453 |
General |
yükselen deniz |
rising sea n.
|
|
454 |
General |
deniz ve buz üzerinde ilerleyebilen düz tabanlı bir tekne |
scooter n.
|
|
455 |
General |
para olarak kullanılan bir tür deniz kabuğu |
zimbi n.
|
|
456 |
General |
deniz kenarı |
bankside n.
|
|
457 |
General |
(balina gibi) büyük deniz hayvanı |
leviathan n.
|
|
458 |
General |
deniz kıyısında tatil yapan kimse |
beachcomber n.
|
|
459 |
General |
deniz manzarası |
beachscape n.
|
|
460 |
General |
uçakla deniz veya okyanusu aştıktan sonra karanın görünmesi |
landfall n.
|
|
461 |
General |
manş adaları'na özgü deniz yosununu toplayan kimse |
vraicker n.
|
|
462 |
General |
manş adaları'na özgü deniz yosununu toplama |
vraicking n.
|
|
463 |
General |
ölümcül şekilde sokan deniz anasına benzer bir deniz canlısı |
man-of-war n.
|
|
464 |
General |
ölümcül şekilde sokan deniz anasına benzer bir deniz canlısı |
portuguese man-of-war n.
|
|
465 |
General |
bir deniz yatağı markası |
lilo n.
|
|
466 |
General |
ortaçağ'da iskoçya'nın batı kıyılarında ve adalarında kullanılan bir deniz aracı |
birlinn [scotland] n.
|
|
467 |
General |
deniz seviyesi |
level of the sea n.
|
|
468 |
General |
deniz yüzeyinin köpüklenmesi |
whitehorse n.
|
|
469 |
General |
üç deniz mili |
marine league n.
|
|
470 |
General |
üç deniz mili |
sea league n.
|
|
471 |
General |
açık deniz |
hale n.
|
|
472 |
General |
deniz gözlüğü |
mask n.
|
|
473 |
General |
kabuklu deniz canlılarının yendiği piknik |
boil [dialect] n.
|
|
474 |
General |
(deniz) kabarma |
boisterousness n.
|
|
475 |
General |
deniz veya akarsu içinde sığlık oluşturan kum yığını |
meal [uk] n.
|
|
476 |
General |
bazı memeli deniz hayvanlarının kafasında bulunup sesle yer belirlemeye yaradığı düşünülen yuvarlak bir organ |
melon n.
|
|
477 |
General |
meridyene benzeyen çizgi veya halka (deniz kestanelerinin yuvarlak kabuklarında görülen) |
meridian n.
|
|
478 |
General |
meridyene benzeyen çizgi veya halka (deniz kestanelerinin yuvarlak kabuklarında görülen) |
meridian curve n.
|
|
479 |
General |
deniz kabuğu, hayvan kemiği gibi atık malzemelerin kalıntılarını içeren ve bir yerleşimin varlığına işaret eden höyük veya yığın |
midden n.
|
|
480 |
General |
deniz harp okulu öğrencisi |
middie n.
|
|
481 |
General |
deniz subay adayı |
middie n.
|
|
482 |
General |
genellikle deniz kabuğu, mercan veya turkuazdan yapılıp mücevher yapımında kullanılan küçük ve parlak boncuk |
heishi n.
|
|
483 |
General |
amerikan yerlilerince kullanılan deniz kabuğundan yapılma bir tür mücevher |
heishi n.
|
|
484 |
General |
derin deniz dalgıçlarınca giyilen cam bölmeli bir başlık |
helmet n.
|
|
485 |
General |
yüksek deniz |
high sea n.
|
|
486 |
General |
engin deniz |
high sea n.
|
|
487 |
General |
güçlü rüzgarlar nedeniyle çok şiddetli ve tehlikeli hale gelmiş deniz |
high sea n.
|
|
488 |
General |
atlar tarafından sürülen deniz aracı |
horse boat n.
|
|
489 |
General |
deniz motoru kullanan kimse |
motorboater n.
|
|
490 |
General |
eğlence amaçlı deniz motoru kullanma |
motorboating n.
|
|
491 |
General |
galerites cinsine ait deniz kestanesi fosili |
galerite n.
|
|
492 |
General |
deniz kabarması sesi |
hush [dialect] [uk] n.
|
|
493 |
General |
revaçta olan deniz tatili mekanı |
lido [uk] n.
|
|
494 |
General |
deniz fenerinin veya fener gemisinin sorumluluğunu üstlenen kimse |
light keeper n.
|
|
495 |
General |
deniz fenerinin feneri bulunduran odası |
lightroom n.
|
|
496 |
General |
deniz salyangozu |
limpin n.
|
|
497 |
General |
deniz minaresi |
limpin n.
|
|
498 |
General |
memeli deniz hayvanı |
mutilate [obsolete] n.
|
|
499 |
General |
deniz ineği |
mutilate [obsolete] n.
|
|
500 |
General |
ziyaretçilerin deniz memelileri ve/veya balıkları görebileceği bir park |
oceanarium n.
|
|