deniz - Turco Inglés Diccionario

deniz

Significados de "deniz" en diccionario inglés turco : 32 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
deniz sea n.
It may also cost less than switching fuels for ships which frequently travel on EU seas.
Ayrıca AB denizlerinde sıklıkla seyahat eden gemiler için yakıt değiştirmekten daha az maliyetli olabilir.

More Sentences
General
deniz sea adj.
Unfortunately, ladies and gentlemen, that sea is now poisoned.
Ne yazık ki, bayanlar ve baylar, bu deniz şu anda zehirlenmiş durumda.

More Sentences
Trade/Economic
deniz maritime adj.
I believe the two reports on maritime safety we are debating today and are due to approve tomorrow are important.
Deniz güvenliği konusunda bugün görüştüğümüz ve yarın onaylayacağımız iki raporun önemli olduğuna inanıyorum.

More Sentences
Marine
deniz sea n.
I was on holiday by the sea, sunbathing on a yacht.
Deniz kenarında tatildeydim, bir yatta güneşleniyordum.

More Sentences
Geography
deniz mare n.
The Baltic is not far from being a mare nostrum within the European Union.
Baltık, Avrupa Birliği içinde bir "bizim deniz" olmaktan uzak değildir.

More Sentences
Meteorology
deniz sea n.
We simply cannot go on like this and a sea change in transport policy is the only answer.
Bu şekilde devam edemeyiz ve ulaştırma politikasında bir deniz değişikliği tek cevaptır.

More Sentences
General
deniz the deep n.
deniz main n.
deniz the waters n.
deniz brine n.
deniz flood n.
deniz blue n.
deniz water n.
deniz deep n.
deniz the blue n.
deniz earth n.
deniz drink n.
deniz the waves n.
deniz the wave n.
deniz the briny n.
deniz marine n.
deniz neptune n.
deniz blackwater [indian] n.
deniz mere [obsolete] n.
deniz brim [obsolete] n.
deniz nautical adj.
Technical
deniz saltwater n.
Marine
deniz marine city n.
Literature
deniz billow n.
deniz foam n.
Geography
deniz strand [dialect] [uk/scotland] n.
British Slang
deniz oggin n.

Significados de "deniz" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
deniz feneri lighthouse n.
There's a lighthouse here I wanted to check out for my research.
Araştırmam için bakmak istediğim bir deniz feneri var burda.

More Sentences
deniz suyu sea water n.
They say amniotic fluid has roughly the same composition as sea water.
Amniyotik sıvının deniz suyuyla aşağı yukarı aynı bileşime sahip olduğunu söylüyorlar.

More Sentences
deniz kenarı coast n.
Paul's family spends the summer at the coast every year.
Paul'un ailesi yaz mevsimini her yıl deniz kenarında geçiriyor.

More Sentences
deniz kıyısı coast n.
His cottage is on the coast.
Kulübesi deniz kıyısında.

More Sentences
General
deniz banyosu sea bathing n.
In Hawaii, you can enjoy sea bathing year-round.
Hawaii'de yıl boyunca deniz banyosunun keyfini çıkarabilirsiniz.

More Sentences
deniz taşımacılığı sea transport n.
Sea transport is operating below capacity.
Deniz taşımacılığı kapasitenin altında çalışıyor.

More Sentences
kabuklu deniz hayvanı shellfish n.
The only proposed change for limits in shellfish as bivalve molluscs is for lead.
Çift kabuklu yumuşakçalar olarak kabuklu deniz hayvanlarındaki sınırlar için önerilen tek değişiklik kurşun içindir.

More Sentences
deniz kabuğu seashell n.
She collected seashells along the beach.
Sahil boyunca deniz kabukları topladı.

More Sentences
kızıl deniz red sea n.
I've never seen a red sea.
Hiç kızıl deniz görmedim.

More Sentences
deniz minaresi limpet n.
The limpet clung tightly to the rock, resisting the pull of the waves.
Deniz minaresi, dalgaların gücüne direnerek kayaya sıkıca yapıştı.

More Sentences
deniz kabuğu sea shell n.
She was listening to the sea in a sea shell.
Bir deniz kabuğunun içinde denizi dinliyordu.

More Sentences
açık deniz offshore n.
We should spend money on offshore projects in the North Sea and the Baltic.
Kuzey Denizi ve Baltık'taki açık deniz projelerine para harcamalıyız.

More Sentences
deniz mahsulleri seafood n.
I think I'm sick from the seafood.
Sanırım deniz mahsulleri yüzünden hasta oldum.

More Sentences
deniz kaplumbağası turtle n.
What's the difference between a turtle and a tortoise?
Deniz kaplumbağası ile kara kaplumbağası arasında ne fark vardır?

More Sentences
kabuklu deniz ürünleri shellfish n.
Which region has the greatest natural fish and shellfish resources, that must be protected?
Hangi bölge korunması gereken en büyük doğal balık ve kabuklu deniz ürünleri kaynaklarına sahiptir?

More Sentences
deniz kıyısı seashore n.
We go to the seashore in the summer.
Yazları deniz kıyısına gideriz.

More Sentences
deniz kuşu seabird n.
The seagull and pelican are seabirds.
Martı ve pelikan deniz kuşlarıdır.

More Sentences
deniz subayı naval officer n.
Layla married a naval officer.
Leyla bir deniz subayı ile evlendi.

More Sentences
deniz kazazedesi castaway n.
The stranded castaway survived on the deserted island.
Karaya vuran deniz kazazedesi, ıssız adada hayatta kaldı.

More Sentences
deniz kızı mermaid n.
Tom considered Maria to be the most beautiful mermaid he had ever seen.
Tom, Maria'yı şimdiye kadar gördüğü en güzel deniz kızı olarak kabul ediyordu.

More Sentences
deniz yosunu seaweed n.
A bento is a small meal made of boiled rice and seaweed, that is sold in cheap wooden boxes.
Ucuz tahta kutularda satılan Bento, haşlanmış pirinç ve deniz yosunundan yapılan ufak porsiyonlu bir yemektir.

More Sentences
deniz felaketi maritime disaster n.
It is scandalous because those responsible for maritime disasters should pay for everything.
Bu bir skandaldır çünkü deniz felaketlerinden sorumlu olanlar her şeyin bedelini ödemelidir.

More Sentences
deniz kaplumbağası sea turtle n.
The Commission agrees with the recommendations concerning cetaceans, freshwater and sea turtles and seahorses.
Komisyon, deniz memelileri, tatlı su ve deniz kaplumbağaları ve denizatları ile ilgili tavsiyelere katılmaktadır.

More Sentences
deniz gergedanı narwhal n.
The narwhal is the unicorn of the sea.
Deniz gergedanı denizlerin tek boynuzlu atıdır.

More Sentences
deniz salyangozu periwinkle n.
She enjoyed steamed periwinkles.
Kadın buharda pişmiş deniz salyangozunu çok severdi.

More Sentences
deniz sondajı offshore drilling n.
Offshore drilling costs are rising.
Denizde sondaj masrafları artıyor.

More Sentences
deniz hayvanı marine animal n.
Lobsters belong to a class of marine animals.
Istakozlar deniz hayvanları sınıfına aittir.

More Sentences
açık deniz high seas n.
The Commission suggests that any catches of these species in the high seas off the SEAFO area would be small.
Komisyon, SEAFO bölgesi açıklarında bu türlerin açık denizlerde avlanmasının küçük olacağını öne sürmektedir.

More Sentences
deniz aygırı walrus n.
Yesterday I went to the zoo and saw a huge walrus.
Dün hayvanat bahçesine gittim ve kocaman bir deniz aygırı gördüm.

More Sentences
deniz kenarı seaside n.
I went to the seaside and got a nice tan.
Deniz kenarına gittim ve güzelce bronzlaştım.

More Sentences
deniz kabuğu shell n.
I picked up a pretty shell at the seaside.
Deniz kenarından güzel bir deniz kabuğu aldım.

More Sentences
deniz aslanı sea lion n.
Operation Sea Lion was the German code name for the planned invasion of Britain.
Deniz Aslanı Operasyonu, İngiltere'nin planlanan işgali için Alman kod adıydı.

More Sentences
deniz ürünü seafood n.
This sector is the main supplier of seafood products to the domestic fresh fish market.
Bu sektör, yerel taze balık pazarına deniz ürünleri sağlayan ana tedarikçi konumundadır.

More Sentences
deniz dibi seabed n.
Mind you, the size of the fish is no longer an issue; all the fauna on the seabed are being wiped out.
Dikkatinizi çekerim, balıkların büyüklüğü artık bir sorun değil; deniz dibindeki tüm fauna yok oluyor.

More Sentences
açık deniz open sea n.
The Spanish Government, on the contrary, decided to tow the Prestige into open sea, regardless of the consequences.
İspanyol Hükümeti ise tam tersine, sonuçları ne olursa olsun Prestige'i açık denize çekmeye karar verdi.

More Sentences
deniz kaynakları marine resources n.
In other words, the freedom to fish must be conditional on the marine resources available.
Başka bir deyişle, balık avlama özgürlüğü mevcut deniz kaynaklarına bağlı olmalıdır.

More Sentences
derin deniz deep sea n.
As a whole, we have to gain better knowledge of deep sea fishing and improve the stocks.
Bir bütün olarak, derin deniz balıkçılığı konusunda daha iyi bilgi edinmeli ve rezervleri iyileştirmeliyiz.

More Sentences
deniz tarağı clam n.
The largest kind of clam is the giant clam.
Deniz tarağının en büyük türü dev deniz tarağıdır.

More Sentences
deniz müzesi naval museum n.
Tom and Mary went to the aquarium, the folk art museum and the naval museum.
Tom ve Mary akvaryuma, halk sanatları müzesine ve deniz müzesine gittiler.

More Sentences
deniz ürünleri marine products n.
This area is rich in marine products.
Bu bölge deniz ürünleri açısından zengindir.

More Sentences
deniz tarağı çorbası clam chowder n.
Tom ate a bowl of clam chowder.
Tom bir kase deniz tarağı çorbası yedi.

More Sentences
deniz manzarası sea view n.
I'd like a room with a sea view.
Deniz manzaralı bir oda istiyorum.

More Sentences
Common Usage
deniz hukuku maritime law n.
deniz çekilmesi ebb n.
deniz yolculuğu sailing n.
deniz ticareti shipping trade n.
deniz ticareti belgeleri shipping papers n.
General
orta deniz seviyesi mean sea level n.
deniz suyu brine n.
deniz pili sea cell n.
deniz hukuku admiralty n.
deniz buzlası pack ice n.
deniz albayı captain n.
açık deniz demiri drogue n.
deniz veya akarsu içinde sığlık oluşturan kum yığını sandbank n.
deniz yüzeyi sıcaklığı sea surface temperature n.
büyük deniz ördeği greater scaup n.
deniz sahası territorial waters n.
kapalı deniz epicontinental sea n.
deniz suru sea wall n.
kırmızı deniz otu dulse n.
deniz subayı navigator n.
deniz kırlangıcı noddy n.
deniz salyangozu whelk n.
deniz mili 1852 metre nautical mile n.
deniz balığı türü labroid n.
deniz kızı siren n.
deniz kaynaklarını koruma marine resources conservation n.
deniz ulaşımı water transportation n.
deniz feneri beacon n.
deniz manzarası seascape n.
deniz trafiği seaway n.
deniz asteğmeni midshipman n.
deniz ve haliç kıyılarındaki karayolu seaway n.
deniz tuzu sea salt n.
deniz kıyısı riva n.
yunus familyasından bir deniz memelisi grampus n.
deniz uçağı hydro n.
deniz haritası nautical map n.
deniz kenarı seaboard n.
açık deniz offing n.
deniz ticaret hukuku maritime trade law n.
deniz bisikleti pedalo n.
deniz kurdu salt n.
deniz yatağındaki tortu sludge n.
deniz tarağı bay scallop n.
deniz otobüsü hydrofoil n.
deniz kabuğu scallop shell n.
deniz alası salmo trutta n.
deniz gerilemesi regression n.
deniz kıyısı seaside n.
deniz kuvvetleri naval forces n.
deniz kazasına uğrayıp ıssız bir kıyıda mahsur kalan kimse castaway n.
açık deniz the open n.
deniz alçalması low tide n.
deniz yosunu wrack n.
deniz bilimleri enstitüsü marine sciences institute n.
deniz vb üzerinde yüzen yağ tabakası oil slick n.
deniz kenarı coast n.
deniz savaşı naval warfare n.
deniz ürünü sea food n.
deniz kırlangıcı tern n.
deniz asteğmeni reefer n.
deniz tabanı abyssal plain n.
deniz ödünçü ve senedi bottomry and respondentia n.
deniz salyangozu triton n.
fırtınalı deniz nasty sea n.
deniz uçağı hydroplane n.
deniz kurdu sea wolf n.
martıya benzer bir deniz kuşu fulmar n.
çeşitli deniz canlılarının kabukları coral n.
deniz harp akademisi naval academy n.
deniz aşındırması marine erosion n.
deniz yeşili aquamarine n.
deniz hıyarı holothurian n.
deniz fenerleri lighthouses n.
dalgalı deniz a heavy sea n.
gezinti yeri (deniz kenarındaki) promenade n.
derin deniz çökeli abyssal sediment n.
deniz kıyısı waterside n.
deniz dibi tarama dredge n.
deniz yolculuğu (tatil amacıyla yapılan) cruise n.
deniz suyu sıcaklığı sea water temperature n.
deniz sigortası marine insurance n.
deniz demiri drift anchor n.
deniz tutması glittering n.
deniz gergedanı narwhale n.
açık deniz mavisi light teal n.
kızıl deniz ve hint okyanusu sularında yaşayan ve bitkiyle beslenen bir çeşit memeli hayvan dugong n.
deniz suyu thalasso n.
deniz iklimi marine climate n.
deniz motoru jetski n.
deniz yansıması sea reflection n.
deniz hukuku law of the sea n.
ak bıyıklı deniz kırlangıcı whiskered tern n.
deniz tarağı escallop n.
açık deniz the open sea n.
hız ölçüsü olarak deniz mili (20 knot yaklaşık saatte 23 millik hız) knot n.
deniz kıyısı coast n.
deniz kartalı erne n.
deniz manzarası waterscape n.
deniz üssü naval base n.
deniz manzarası seascope n.
deniz askeri marine n.
deniz uçağı floatplane n.
kıyı (göl/deniz vb'ne ait) front n.
deniz ticareti floating trade n.
deniz hukuku naval law n.
deniz buzlası ice floe n.
iki kara parçasını birbirine bağlayan ve deniz kabardığında suyla kaplanan beton yol causeway n.
denizin kabarması ve çekilmesi seviyeleri ortasında kalan deniz seviyesi mean sea level n.
deniz hortumu waterspout n.
deniz kuşu kittiwake n.
deniz öyküleri sea stories n.
beyaz bıyıklı deniz kırlangıcı whiskered tern n.
deniz hukuku admiralty law n.
deniz teğmeni sublieutenant n.
deniz uçağı watercraft n.
fırtınalı deniz yolculuğu a stormy passage n.
deniz bakanı first lord of the admiralty n.
adi deniz kırlangıcı common tern n.
deniz hikayeleri sea stories n.
deniz hayatı marine life n.
deniz kenarı dinlenme alanı marine recreation site n.
kara ve deniz meltemi land and sea breeze n.
deniz haritası nautical chart n.
deniz hayvanı kabuğu seashell n.
deniz sigortası maritime insurance n.
açık deniz seagoing n.
deniz eri leatherneck n.
deniz ördeği eider n.
özellikle meksika ve küba'daki deniz kıyısı gezinti yerleri için kullanılan ispanyolca sözcük malecon n.
deniz tutması mal de mer n.
çekik deniz low water n.
deniz omurgasızları marine invertebrates n.
deniz ekoturizmi marine ecotourism n.
deniz resmi seascape n.
deniz kenarı sea coast n.
inik deniz ebb tide n.
deniz kuşu sea bird n.
deniz kıyısı shore n.
deniz kabuğu scollop n.
deniz harp okulu öğrencisi midshipman n.
deniz kronometresi marine chronometer n.
deniz filosu navy n.
göl veya deniz girintisi için iskoçların kullandığı sözcük loch n.
deniz bakanlığı navy board n.
deniz işareti sea mark n.
deniz taşımacılığı water transfer n.
deniz raporu ship's protest n.
zehirli bir deniz yosunu türü dinoflagellate n.
deniz savaşı maritime warfare n.
finlandiya körfezindeki bir adada bulunan rus deniz üssü ve limanı kronstadt n.
deniz hayatı seafaring life n.
deniz sigortası marine insurance policy n.
boğulma tehlikesini simgeleyen at şeklinde deniz perisi kelpy n.
deniz kabuğu cowrie n.
enginlik (deniz) vastness n.
deniz hıyarı trepang n.
deniz salyangozu limpet n.
deniz kartalı sea eagle n.
deniz feneri light n.
deniz tutan kimse a bad sailor n.
sal ya da benzeri bir deniz aracının insan gücü ile suda hareket etmesini sağlayan alet oar n.
deniz kırlangıcı ailesi sternidae n.
deniz harp okulu öğrencisi middy n.
deniz yolculuğu voyage n.
deniz sınırı maritime boundaries n.
deniz şıpırtısı chop n.
deniz ticareti maritime commerce n.
deniz lalesi crinoid n.
ak kanatlı deniz kırlangıcı white winged black tern n.
deniz adamı merman n.
deniz lavantası thrift n.
deniz süpürücüsü skimmer n.
deniz teknesi craft n.
deniz musluğu sea cock n.
iki kıyı arasında yolcu taşıyan deniz taşıtı ferry n.
deniz feneri binası light house n.
deniz yolculuğu sail n.
deniz bilimleri ve balıkçılık araştırma komitesi marine sciences and fishery research grant committee n.
deniz kazası accident at sea n.
deniz kuvvetleri komutanlığı admiralty n.
at şeklinde deniz perisi kelpie n.
deniz kazalarında sorumluluk liability for marine accidents n.
deniz girişi seawater intake n.
sarı deniz yellow sea n.
deniz sınırı sea frontier n.
iki kıyı arasındaki dar ve derin deniz canal n.
deniz manzaralı güzel mekan space for water affinity n.
deniz yüzündeki akıntıya ters giden dip akıntısı undertow n.
sandviç deniz kırlangıcı sandwich tern n.
deniz radarı naval radar n.
açık deniz gemisi deep sea steamer n.
atlantiğe mahsus iri deniz kaplumbağası loggerhead n.
eskiden deniz savaşlarında kullanılan bir çeşit sürgülü top mermisi langrage n.
deniz sigortası sea insurance n.
deniz iklimi maritime climate n.
deniz kenarı shore n.
deniz nakliyatı marine transport n.
büyük deniz kabuğu conch n.
deniz araçları vessels n.
deniz nakliyat şirketi shipping company n.
deniz kenarı waterside n.
deri sırtlı deniz kaplumbağası leatherback n.
deniz canavarı sea monster n.
deniz yolculuğu seafaring n.
deniz hukuku marine law n.
engin deniz the high sea n.
esmer deniz algı fucus n.
beyaz alınlı deniz kırlangıcı little tern n.
deniz kıyısı sea coast n.
bir tür deniz kuşu auk n.
deniz seyahati sea voyage n.
deniz uçağı flying boat n.
inik deniz low tide n.
beyaz kabuklu deniz salyangozu wentletrap n.
engin deniz the open sea n.
deniz motoru motorboat n.
deniz resmi seapiece n.
deniz mili geographical mile n.
deniz salyangozu winkle n.
deniz astsubayı petty officer n.
iki deniz veya su kütlesini birleştiren dar su yolu strait n.
görevli deniz subayı commissioned naval officer n.
deniz motoru marine engine n.
kabuklu bir deniz hayvanı conch n.
deniz banyosu bathing n.
deniz seviyesi üstünde above sea level n.
deniz harp okulunun en yeni öğrencisi plebe n.
deniz sigortası nautical insurance n.
deniz savaşı sea warfare n.
deniz kabuğu şeklinde desen scallop n.
deniz yolculuğu sırasında çalışan işçi workaway n.
deniz kurdu old salt n.
gri deniz kartalı gray sea eagle n.
deniz kurdu old seadog n.
deniz kazası shipwreck n.
kapalı deniz inland sea n.
deniz kırlangıcı scray n.
deniz kazazedeleri castaways n.
ortalama deniz seviyesi mean sea level n.
deniz feneri flare n.
deniz binbaşısı commander n.
deniz asteğmeni middy n.
deniz ilerlemesi marine transgression n.
deniz bağlantısı sea connection n.
kuzey atlantik'te çıkan oldukça değerli bir deniz balığı saithe n.
açık deniz mavisi aqua n.
yüzgeç (deniz kaplumbağalarında ve yüzen memelilerde) flipper n.
deniz yosunları marine algae n.
deniz kıyısındaki gezinti yeri promenade n.
zar yerine deniz kabukları kullanılarak oynanan bir şans oyunu props n.
deniz nehir göl gibi su adları bilimi hydronomy n.
genellikle açık denizlerde ve deniz kıyılarında yaşayan kuşlar seafowl n.
deniz araçlarında zor hava şartlarına ve uzun fırtınalara dayanıklılık seakeeping n.
tren ya da raylı taşıtları taşıyan deniz taşıtı seatrain n.
milletlerarası deniz trafiği international sea traffic n.
deniz gözlüğü rift swim mask n.
vücudun hareket etmesiyle oluşan durum (deniz tutması gibi) kinetosis n.
deniz kabuğu toplama scalloping n.
deniz valfi sea cock n.
deniz yeşili sea green n.
deniz telefonu marine telephone n.
deniz mavisi aqua n.
deniz radarı marine radar n.
deniz tutması nausea n.
deniz araçlarının seyrüseferi esnasında aracın mevkiini tayin eden ve rotasını çizen uzman şahıs navigator n.
deniz kirlenmesi marine pollution n.
deniz akıntısı sea flow n.
deniz yaşamı aquatic life n.
deniz alemi aquatic life n.
deniz aracı marine vessel n.
deniz seviyesinden yükseklik altitude above sea level n.
deniz sporları sea sports n.
orta deniz seviyesi ordnance datum n.
deniz seviyesi üzerinde above sea level n.
deniz kızları mermaids n.
deniz sahanlığı marine shelf n.
deniz sahanlığı sea shelf n.
deniz mahsulü seafood n.
deniz taşıtı vessel n.
deniz aracı vessel n.
deniz yeşili zümrüt aquamarine n.
iç deniz landlocked sea n.
deniz kuvvetleri armada n.
gümrük kaçakçılığına engel olmak için kullanılan silahlı deniz motoru revenue cutter n.
motorlu deniz aracı motor vessel n.
iç deniz inland sea n.
deniz seferine elverişsiz gemi coffin n.
deniz kazası marine accident n.
deniz gezisi cruise n.
deniz seviyesine oranla yükseklik elevation n.
kapalı deniz enclosed sea n.
deniz yolculuğu navigation n.
deniz uçağı pontoon n.
deniz tarihi naval history n.
deniz tarihçisi naval historian n.
deniz motorları marine propulsion engines n.
suların çekilip yükselmesi esnasında deniz seviyesinin çizdiği hattı harita üzerinde gösteren eğri co-tidal line n.
açık deniz deep-sea n.
açık deniz high-sea n.
liman deniz nehir işleri harbour-sea-river works n.
deniz düdükçünü red-necked phalarope n.
devamlı kullanılan deniz rotası sea-lane n.
nehir-deniz taşımacılığı river-sea transport n.
deniz barınağı harbour n.
deniz dibi ground n.
deniz banyosu bathe n.
deniz haritası chart n.
deniz kıyısı kayası cliff n.
deniz yolculuğu crossing n.
deniz gezintisi cruise n.
deniz gölcüğü lagon n.
deniz mavisi navy-blue n.
deniz assubayı petty officer n.
deniz yolculuğu pass n.
deniz taşıtları water craft n.
deniz sazı varec n.
deniz tarımı sea farming n.
deniz çakılı sea gravel n.
deniz seyahati voyage n.
ölü deniz swell n.
deniz mavisi ultramarine n.
deniz mavisi ultramarine blue n.
açık deniz ocean n.
deniz astsubayı petty officer (p.o.) n.
deniz bilimci marine scientist n.
yurt içi deniz ve kara taşımacılığı inland surface transport n.
deniz taşımacılığı sea freight n.
çalkantılı veya dalgalı deniz short sea n.
deniz kurdu seawolf n.
deniz manzaralı ev sea view house n.
deniz manzaralı otel sea view hotel n.
deniz teleği sea pen n.
deniz taşıt aracı vessel n.
deniz sınırı sea border n.
deniz hududu sea border n.
deniz kuşu marine bird n.
deniz seviyesinin yükselmesi rise of sea level n.
deniz seviyesinin yükselmesi elevation of sea level n.
sismik hareketlerin deniz dibinde yarattığı titreşim/devinim ground swell n.
deniz kırlangıcı spurling n.
eski bir deniz piyadesi a former marine n.
derin deniz ufku deep water horizon n.
deniz havası sea air n.
deniz şehri maritime city n.
deniz cevizi sea walnut n.
derin deniz araştırması deep-sea exploration n.
deniz otobüsü fastcraft n.
deniz otobüsü fast ferry n.
deniz otobüsü sea bus n.
deniz otobüsü water bus n.
çevreleyen deniz sea surrounding n.
deniz sınırı blue border n.
deniz/göl kenarı shorefront n.
deniz suları sea waters n.
deniz motosikleti jet ski n.
deniz motoru jet ski n.
deniz eriştesi yatağı seagrass bed n.
deniz müzesi sanat galerisi naval museum art gallery n.
deniz dibi bottom of the sea n.
deniz sandığı sea chest n.
deniz/plaj terliği flip-flap n.
deniz/plaj terliği beach slippers n.
deniz ürünleri sea products n.
içerisinde pek çok ada adacık kayalık bulunan deniz archipelago n.
deniz yosunu coralline n.
bir tür tropikal deniz salyangozu cowry n.
tropikal deniz salyangozu cowrie n.
deniz kabuğu cowry n.
deniz sisi fret n.
deniz sisi sea fog n.
deniz sisi haar n.
deniz sisi sea mist n.
deniz piyadesi marine n.
deniz barınağı harbor n.
deniz yılanı sea serpent n.
kabuklu deniz hayvanı kabuğu conch shell n.
deniz dolgu alanı bulkhead line n.
bir tür deniz kuşu booby n.
bir tür deniz kuşu boobie n.
(heyecanlı/hareketli)tekne/(deniz) motoru gezisi boat ride n.
deniz perisi water nymph n.
deniz perisi sea nymph n.
deniz veya kara kuvvetlerinde rütbesiz asker enlisted man n.
deniz veya kara kuvvetlerinde rütbesiz asker common soldier n.
deniz veya kara kuvvetlerinde rütbesiz asker private n.
deniz veya kara kuvvetlerinde rütbesiz asker buck private n.
deniz kuvvetleri navies n.
deniz ayakkabısı sea shoes n.
deniz ayakkabısı beach shoes n.
deniz kokusu smell of the sea n.
deniz istihbarat naval intelligence n.
deniz rüzgar çiftliği race bank n.
deniz kabukları veya değerli eşyalar için plajda/sahilde arama yapma beachcombing n.
deniz şehri coastal city n.
deniz kıyısı shore n.
çamurun başka bir yere taşınması için kullanılan büyük deniz aracı mud boat n.
deniz bitkisi sea plant n.
yüzme havuzu ya da deniz kenarında güneşten korunmak ya da giyinmek için kullanılan kabin cabana n.
deniz uçağı aeroboat n.
deniz uçağı aeroyacht n.
deniz mili 1852 metre air mile n.
havadan görülen deniz veya kara manzarası airscape n.
kabuklu deniz ürünlerinin çiğ olarak servis edildiği bar veya tezgah raw bar n.
deniz süngeri sea sponge n.
deniz kıyısı bölgesi coastland n.
deniz kabuğu araştırmacısı/uzmanı conchologist n.
deniz kabuğu bilimi conchology n.
deniz şamandırası cable buoy n.
deniz canlılarının sergilendiği su müzesi aquarium n.
yükselen deniz rising sea n.
deniz ve buz üzerinde ilerleyebilen düz tabanlı bir tekne scooter n.
para olarak kullanılan bir tür deniz kabuğu zimbi n.
deniz kenarı bankside n.
(balina gibi) büyük deniz hayvanı leviathan n.
deniz kıyısında tatil yapan kimse beachcomber n.
deniz manzarası beachscape n.
uçakla deniz veya okyanusu aştıktan sonra karanın görünmesi landfall n.
manş adaları'na özgü deniz yosununu toplayan kimse vraicker n.
manş adaları'na özgü deniz yosununu toplama vraicking n.
ölümcül şekilde sokan deniz anasına benzer bir deniz canlısı man-of-war n.
ölümcül şekilde sokan deniz anasına benzer bir deniz canlısı portuguese man-of-war n.
bir deniz yatağı markası lilo n.
ortaçağ'da iskoçya'nın batı kıyılarında ve adalarında kullanılan bir deniz aracı birlinn [scotland] n.
deniz seviyesi level of the sea n.
deniz yüzeyinin köpüklenmesi whitehorse n.
üç deniz mili marine league n.
üç deniz mili sea league n.
açık deniz hale n.
deniz gözlüğü mask n.
kabuklu deniz canlılarının yendiği piknik boil [dialect] n.
(deniz) kabarma boisterousness n.
deniz veya akarsu içinde sığlık oluşturan kum yığını meal [uk] n.
bazı memeli deniz hayvanlarının kafasında bulunup sesle yer belirlemeye yaradığı düşünülen yuvarlak bir organ melon n.
meridyene benzeyen çizgi veya halka (deniz kestanelerinin yuvarlak kabuklarında görülen) meridian n.
meridyene benzeyen çizgi veya halka (deniz kestanelerinin yuvarlak kabuklarında görülen) meridian curve n.
deniz kabuğu, hayvan kemiği gibi atık malzemelerin kalıntılarını içeren ve bir yerleşimin varlığına işaret eden höyük veya yığın midden n.
deniz harp okulu öğrencisi middie n.
deniz subay adayı middie n.
genellikle deniz kabuğu, mercan veya turkuazdan yapılıp mücevher yapımında kullanılan küçük ve parlak boncuk heishi n.
amerikan yerlilerince kullanılan deniz kabuğundan yapılma bir tür mücevher heishi n.
derin deniz dalgıçlarınca giyilen cam bölmeli bir başlık helmet n.
yüksek deniz high sea n.
engin deniz high sea n.
güçlü rüzgarlar nedeniyle çok şiddetli ve tehlikeli hale gelmiş deniz high sea n.
atlar tarafından sürülen deniz aracı horse boat n.
deniz motoru kullanan kimse motorboater n.
eğlence amaçlı deniz motoru kullanma motorboating n.
galerites cinsine ait deniz kestanesi fosili galerite n.
deniz kabarması sesi hush [dialect] [uk] n.
revaçta olan deniz tatili mekanı lido [uk] n.
deniz fenerinin veya fener gemisinin sorumluluğunu üstlenen kimse light keeper n.
deniz fenerinin feneri bulunduran odası lightroom n.
deniz salyangozu limpin n.
deniz minaresi limpin n.
memeli deniz hayvanı mutilate [obsolete] n.
deniz ineği mutilate [obsolete] n.
ziyaretçilerin deniz memelileri ve/veya balıkları görebileceği bir park oceanarium n.