|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
General |
|
1 |
General |
baş düşman |
archenemy n.
|
|
Lex Luthor is Superman's archenemy.
Lex Luthor Süpermen'in baş düşmanıdır.
More Sentences
|
2 |
General |
düşman ordusu |
enemy army n.
|
|
The mujahids did not fear or hesitate when they saw the enemy army of ten thousand soldiers.
Mücahitler on bin kişilik düşman ordusunu gördüklerinde ne korktular, ne de tereddüt ettiler.
More Sentences
|
|
3 |
General |
düşman toprağı |
enemy territory n.
|
|
The commanding officer led his army into enemy territory.
Birlik komutanı ordusunu düşman topraklarına götürdü.
More Sentences
|
4 |
General |
ezeli düşman |
sworn enemy n.
|
|
Reason and love are sworn enemies.
Mantık ve aşk ezeli düşmanlardır.
More Sentences
|
5 |
General |
düşman etmek |
antagonize v.
|
|
I don't want to antagonize her.
Onu düşman etmek istemem.
More Sentences
|
6 |
General |
düşman olmak |
turn against v.
|
|
She turned against her old friend.
Eski arkadaşına düşman oldu.
More Sentences
|
7 |
General |
(birini başka birine) düşman etmek |
turn v.
|
|
We cannot allow them to turn us against each other.
Onların bizi birbirimize düşman etmelerine izin veremeyiz.
More Sentences
|
8 |
General |
amansız (düşman) |
implacable adj.
|
|
I think our position should therefore be implacable.
Bu nedenle pozisyonumuzun amansız olması gerektiğini düşünüyorum.
More Sentences
|
Aeronautic |
|
9 |
Aeronautic |
düşman uçağı |
enemy aircraft n.
|
|
Tom shot down the enemy aircraft.
Tom düşman uçağını düşürdü.
More Sentences
|
Literature |
|
10 |
Literature |
baş düşman |
archenemy n.
|
|
The Joker is Batman's archenemy.
Joker, Batman'ın baş düşmanıdır.
More Sentences
|
11 |
Literature |
baş düşman |
arch-nemesis n.
|
|
He is my arch-nemesis.
O benim baş düşmanım.
More Sentences
|
Military |
|
12 |
Military |
düşman kuvvetleri |
opposing forces n.
|
|
Needless to say, there are also opposing forces, and those claim victims.
Pek tabii kurbana susamış düşman kuvvetleri de bulunuyor.
More Sentences
|
13 |
Military |
ortak düşman |
common enemy n.
|
|
They knew they must fight together to defeat the common enemy.
Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı.
More Sentences
|
14 |
Military |
düşman uçağı |
enemy n.
|
|
The city was bombed by enemy planes.
Şehir düşman uçakları tarafından bombalandı.
More Sentences
|
15 |
Military |
düşman gemisi |
enemy n.
|
|
Two of the enemy ships have been destroyed.
Düşman gemilerinden ikisi yok edildi.
More Sentences
|
General |
|
16 |
General |
düşman medya |
hostile media n.
|
|
17 |
General |
kapıdaki düşman |
enemy at the gate n.
|
|
18 |
General |
hayali bir düşman ya da gölge ile savaşma durumu |
sciamachy n.
|
|
19 |
General |
düşman seferi |
hostile expedition n.
|
|
20 |
General |
düşman ağzı |
calumny n.
|
|
21 |
General |
düşman ticaret gemilerine saldıran savaş gemisi |
raider n.
|
|
22 |
General |
özellikle düşman bölgesinde görev yapan gizli ajan |
action officer n.
|
|
23 |
General |
daimi düşman |
permanent enemy n.
|
|
24 |
General |
bir bölgeyi birbirine düşman topluluklara ayırma |
balkanisation n.
|
|
25 |
General |
düşman istilası |
invasion n.
|
|
26 |
General |
düşman işgali |
enemy invasion n.
|
|
27 |
General |
düşman işgali |
enemy occupation n.
|
|
28 |
General |
karşılıklı iki düşman kuvvetin cephe hatları arasında kalan arazi şeridi |
no-man's-land n.
|
|
29 |
General |
ezeli düşman |
nemesis n.
|
|
30 |
General |
düşman çevre |
hostile environment n.
|
|
31 |
General |
düşman ortam |
hostile environment n.
|
|
32 |
General |
tanımlanamayan düşman uçağı |
bogie n.
|
|
33 |
General |
tanımlanamayan düşman uçağı |
bogey n.
|
|
34 |
General |
tanımlanamayan düşman uçağı |
bogy n.
|
|
35 |
General |
düşman işgalindeki/kontrolündeki bölge |
enemy-held territory n.
|
|
36 |
General |
dost gibi görünen düşman |
frenemy n.
|
|
37 |
General |
dost gibi görünen düşman |
frienemy n.
|
|
38 |
General |
arkadaş olmayan/düşman |
unfriend n.
|
|
39 |
General |
güçlü düşman |
powerful enemy n.
|
|
40 |
General |
düşman imajı |
enemy image n.
|
|
41 |
General |
gizli düşman |
secret enemy n.
|
|
42 |
General |
gizli düşman |
backfriend n.
|
|
|
43 |
General |
eski baş düşman |
old nemesis n.
|
|
44 |
General |
düşman kabiliyetleri |
enemy capabilities n.
|
|
45 |
General |
düşman savaşçı |
enemy combatant n.
|
|
46 |
General |
düşman hava araçları, gemileri ve füzelerine saldırarak yok etme |
kill n.
|
|
47 |
General |
amansız düşman |
mall [obsolete] n.
|
|
48 |
General |
kriptografik algoritmalarda şifreli metnin bir rakip veya düşman tarafından deşifre edilebilme özelliği |
malleability n.
|
|
49 |
General |
hayali düşman |
windmill n.
|
|
50 |
General |
düşman saldırısı |
bodrag [obsolete] n.
|
|
51 |
General |
kararlı ve amansız düşman |
maul [obsolete] n.
|
|
52 |
General |
düşman gücü |
here n.
|
|
53 |
General |
düşman kuvveti |
here n.
|
|
54 |
General |
soyut düşman |
boyg n.
|
|
55 |
General |
düşman istilası |
hosting n.
|
|
56 |
General |
düşman akını |
hosting n.
|
|
57 |
General |
daimi düşman |
mortal foe n.
|
|
58 |
General |
amansız düşman |
mortal foe n.
|
|
59 |
General |
tehlikeli düşman |
mortal foe n.
|
|
60 |
General |
yok etme peşinde olan düşman |
mortal foe n.
|
|
61 |
General |
düşman ile dostane anlaşmaya varmak için ayarlanan gün |
love day n.
|
|
62 |
General |
düşman kuvvette yer alan yanıltma operasyonu yapma yetkisine sahip karar mercii |
deception target n.
|
|
63 |
General |
düşman engelleme yöntemi |
denial measure n.
|
|
64 |
General |
düşman durdurucu tedbir |
denial measure n.
|
|
65 |
General |
eskiden düşman gemisini basmadan önce yanaşmak için kullanılan, iple fırlatılan demir pençeli bir alet |
grappling n.
|
|
66 |
General |
özellikle gerilla savaşında düşman hattının arkasında çarpışan müfreze birlik mensubu |
guerilla n.
|
|
67 |
General |
özellikle gerilla savaşında düşman hattının arkasında çarpışan müfreze birlik mensubu |
guerrilla n.
|
|
68 |
General |
düşman listesi |
hit list n.
|
|
69 |
General |
düşman ülkenin taleplerine direnç göstermeksizin boyun eğme ve şartlı teslim olma |
munich n.
|
|
70 |
General |
harekat emniyetiyle ilgili bilgiler içeren dostça hareketlerin düşman tarafından değerlendirilip bu bilgilerin gelecek hamlelerde etkin biçimde kullanılması |
operations security vulnerability n.
|
|
71 |
General |
yenilmez düşman |
nemesis n.
|
|
72 |
General |
düşman kuvvetlerin karşılaşması |
concourse [obsolete] n.
|
|
73 |
General |
azılı düşman |
dragon n.
|
|
74 |
General |
düşman grup |
pack n.
|
|
75 |
General |
düşman faaliyetine karşı açılan tünel |
countermine n.
|
|
76 |
General |
yenilmez düşman |
invincible n.
|
|
77 |
General |
kamanın düşman cephesine fırlatıldığı saldırı |
penetration n.
|
|
78 |
General |
(hava savaşında) düşman hattı üzerindeki uçuş |
penetration n.
|
|
79 |
General |
düşman istihkamının altını kazma |
sap n.
|
|
80 |
General |
savaştaki düşman |
foeman n.
|
|
81 |
General |
düşman karşısında geri çekilirken atılan ok |
parthian arrow n.
|
|
82 |
General |
düşman savunmasının dikkatini dağıtma amaçlı açılan hazırlık ateşi |
preparation n.
|
|
83 |
General |
düşman ülke |
public enemy n.
|
|
84 |
General |
düşman ülke hükumeti |
public enemy n.
|
|
85 |
General |
ezeli düşman |
archenemy n.
|
|
86 |
General |
düşman kanadını çevirmek |
outflank v.
|
|
87 |
General |
düşman tarafına kaçmak |
rat v.
|
|
88 |
General |
düşman kesilmek |
behave like an enemy v.
|
|
89 |
General |
düşman etmek |
turn somebody against somebody v.
|
|
90 |
General |
düşman olmak |
turn against somebody v.
|
|
91 |
General |
düşman olmak |
turn on v.
|
|
92 |
General |
düşman etmek |
make an enemy of somebody v.
|
|
93 |
General |
birine düşman olmak |
become hostile towards v.
|
|
94 |
General |
düşman edinmek |
make enemies v.
|
|
95 |
General |
düşman görmek |
regard as an enemy v.
|
|
96 |
General |
düşman gözüyle görmek |
regard as an enemy v.
|
|
97 |
General |
düşman saymak |
consider someone an enemy v.
|
|
98 |
General |
düşman çatlatmak |
make green with envy v.
|
|
99 |
General |
düşman görmek |
see someone as an enemy v.
|
|
100 |
General |
düşman olarak görmek |
see someone as an enemy v.
|
|
101 |
General |
(bir yerin) düşman işgalinden kurtuluşunun ...'nci yıl dönümünü kutlamak |
celebrate the ...th anniversary of ...'s liberation from enemy occupation v.
|
|
102 |
General |
birini düşman etmek |
make an enemy of someone v.
|
|
103 |
General |
şehri düşman elinden kurtarmak |
liberate the town from the enemy v.
|
|
104 |
General |
şehri düşman işgalinden kurtarmak |
liberate the town from the enemy v.
|
|
105 |
General |
düşman etmek |
antagonise v.
|
|
106 |
General |
düşman edinmekten korkmak |
be afraid of making enemies v.
|
|
107 |
General |
düşman topraklarından kaçıp kurtulmak |
exfiltrate v.
|
|
108 |
General |
düşman olmak |
take against v.
|
|
109 |
General |
düşman olmak |
take offense v.
|
|
110 |
General |
düşman olmak |
turn v.
|
|
111 |
General |
düşman edinmek |
hostilize [obsolete] v.
|
|
112 |
General |
düşman yaratmak |
hostilize [obsolete] v.
|
|
113 |
General |
(düşman) saldırmadan etrafından dolaşmak |
bypass v.
|
|
114 |
General |
(düşman) saldırmadan etrafından dolaşmak |
by-pass v.
|
|
115 |
General |
düşman etmek |
igg v.
|
|
116 |
General |
düşman olmak |
rise v.
|
|
117 |
General |
(düşman kuvvetini) çevreleme ve kısıtlama politikasını başarıyla uygulamak |
contain v.
|
|
118 |
General |
düşman ateşine maruz |
under fire adj.
|
|
119 |
General |
geri püskürtülmüş (düşman vb) |
repelled adj.
|
|
120 |
General |
kullanıcıya düşman |
user-hostile adj.
|
|
121 |
General |
düşman olmayan |
nonantagonistic adj.
|
|
122 |
General |
düşman kuvvetine ait |
enemy adj.
|
|
123 |
General |
düşman ulusun vatandaşlarına ait |
enemy adj.
|
|
124 |
General |
düşman kuvveti ile ilgili |
enemy adj.
|
|
125 |
General |
düşman kuvvetine ait |
enemy adj.
|
|
126 |
General |
düşman kuvveti olan |
enemy adj.
|
|
127 |
General |
düşman olunan |
hated adj.
|
|
128 |
General |
düşman olmayan |
hospitable adj.
|
|
129 |
General |
hristiyanlığa düşman olan |
infidel adj.
|
|
130 |
General |
düşman karşısında geri çekilirken atılan oku andıran |
parthian adj.
|
|
131 |
General |
-e düşman |
inimical to prep.
|
|
132 |
General |
dost düşman |
everybody pron.
|
|
Phrasals |
|
133 |
Phrasals |
düşman hatlarını geçmek |
break through v.
|
|
134 |
Phrasals |
düşman etmek |
set against v.
|
|
135 |
Phrasals |
hava saldırısında düşman uçaklarından saklanmak için tüm ışıkları söndürmek |
black out v.
|
|
136 |
Phrasals |
düşman ordusuna doğru ilerlemek |
proceed against (someone or something) v.
|
|
137 |
Phrasals |
düşman ordusunun üzerine yürümek |
proceed against (someone or something) v.
|
|
138 |
Phrasals |
(birini birine/bir şeye) düşman etmek |
set (one) against (someone or something) v.
|
|
139 |
Phrasals |
(birine) karşı düşman olmak |
take against (one) v.
|
|
140 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) düşman olmak |
turn against (someone or something) v.
|
|
141 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) düşman etmek |
turn against (someone or something) v.
|
|
Phrases |
|
142 |
Phrases |
(karşılıklı) birbirine düşman olma |
little love lost between (two people) expr.
|
|
143 |
Phrases |
(karşılıklı) birbirine düşman gibi olma |
little love lost between (two people) expr.
|
|
144 |
Phrases |
(karşılıklı) birbirine düşman kesilme |
little love lost between (two people) expr.
|
|
Proverb |
|
145 |
Proverb |
tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir |
better the devil you know than the devil you don't know
|
|
146 |
Proverb |
su uyur düşman uyumaz |
water sleeps, but enemy never rests
|
|
147 |
Proverb |
su uyur düşman uyumaz |
water sleeps, and the enemy is sleepless
|
|
148 |
Proverb |
su uyur düşman uyumaz |
water sleeps but the enemy never sleeps
|
|
149 |
Proverb |
eski dost düşman olmaz |
once a friend always a friend
|
|
150 |
Proverb |
su uyur düşman uyumaz |
keep your enemy at bay
|
|
151 |
Proverb |
su uyur düşman uyumaz |
keep your friends close and your enemies closer
|
|
152 |
Proverb |
düşman iyi davranıyorsa bunun altında yatan bit yeniğinden şüphelenmeli |
beware the greeks bearing gifts
|
|
153 |
Proverb |
düşman iyi davranıyorsa temkinli olmalı |
beware the greeks bearing gifts
|
|
154 |
Proverb |
düşman iyi davranıyorsa bunun altında yatan bit yeniğinden şüphelenmeli |
fear the greeks bearing gifts
|
|
155 |
Proverb |
düşman iyi davranıyorsa temkinli olmalı |
fear the greeks bearing gifts
|
|
156 |
Proverb |
düşman iyi davranıyorsa bunun altında yatan bit yeniğinden şüphelenmeli |
fear the greeks bearing gifts
|
|
157 |
Proverb |
düşman iyi davranıyorsa temkinli olmalı |
fear the greeks bearing gifts
|
|
158 |
Proverb |
düşman menzildeyse sen de öylesin |
If the enemy is in range, so are you
|
|
159 |
Proverb |
kötü dost açıkça düşman olan birinden daha kötüdür |
a false friend is worse than an open enemy
|
|
160 |
Proverb |
iki yüzlü bir dost açıkça düşman olan birinden daha kötüdür |
a false friend is worse than an open enemy
|
|
161 |
Proverb |
iki yüzlü bir arkadaştansa açık bir düşman yeğdir |
a false friend is worse than an open enemy
|
|
162 |
Proverb |
dost gibi görünen arkadaştansa açıkça düşman olan biri yeğdir |
a false friend is worse than an open enemy
|
|
163 |
Proverb |
dost görünen düşmandansa açıkça düşman olan kişi yeğdir |
a false friend is worse than an open enemy
|
|
164 |
Proverb |
iki yüzlü birine dost diye güvenmek, birinin düşman olduğunu açıkça bilmekten daha kötüdür |
a false friend is worse than an open enemy
|
|
165 |
Proverb |
kötü dostlar açıkça düşman olanlardan daha kötüdür |
false friends are worse than open enemies
|
|
166 |
Proverb |
iki yüzlü dostlar açıkça düşman olanlardan daha kötüdür |
false friends are worse than open enemies
|
|
167 |
Proverb |
iki yüzlü arkadaşlardansa açıkça düşman olanlar yeğdir |
false friends are worse than open enemies
|
|
168 |
Proverb |
dost gibi görünen arkadaşlardansa açıkça düşman olanlar yeğdir |
false friends are worse than open enemies
|
|
169 |
Proverb |
dost görünen düşmanlardansa açıkça düşman olanlar yeğdir |
false friends are worse than open enemies
|
|
170 |
Proverb |
iki yüzlü insanlara dost diye güvenmek, birinin düşman olduğunu açıkça bilmekten daha kötüdür |
false friends are worse than open enemies
|
|
171 |
Proverb |
tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir |
better the devil you know
|
|
172 |
Proverb |
tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir |
better the devil you know (than the devil you don't)
|
|
173 |
Proverb |
tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir |
better the devil you know than the one you don't know
|
|
174 |
Proverb |
tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir |
the devil you know is better than the devil you don't know
|
|
175 |
Proverb |
tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir |
the devil you know is better than the devil you don't
|
|
Colloquial |
|
176 |
Colloquial |
dost mu düşman mı söylememek |
can't tell someone is whether a friend or foe v.
|
|
177 |
Colloquial |
-e karşı düşman/muhalif |
down on adj.
|
|
178 |
Colloquial |
birine/bir şeye karşı düşman/muhalif |
down on someone or something adj.
|
|
179 |
Colloquial |
her savaşta bir düşman vardır |
in every war there is an enemy expr.
|
|
180 |
Colloquial |
görünürde düşman uçağı yok (askeri havacılık) |
no joy expr.
|
|
181 |
Colloquial |
dost mu düşman mı |
friend or foe expr.
|
|
Idioms |
|
182 |
Idioms |
herkesin birbirine düşman kesilmesi |
blood on the carpet n.
|
|
183 |
Idioms |
kof düşman |
paper tiger n.
|
|
184 |
Idioms |
düşman taraflar |
the hatfields and the mccoys n.
|
|
185 |
Idioms |
birbirine düşman olarak ayrışan taraflar |
the hatfields and the mccoys n.
|
|
186 |
Idioms |
ülke içinde düşman adına faaliyette bulunan grup üyesi |
fifth columnist n.
|
|
187 |
Idioms |
ülke içindeki düşman ülke yandaşı |
fifth columnist n.
|
|
188 |
Idioms |
tanıdığın/tanıdık düşman |
the devil you know n.
|
|
189 |
Idioms |
(düşman birliklerini) püskürtmek |
send to the rightabout v.
|
|
190 |
Idioms |
(düşman birliklerini) püskürtmek |
send to the right-about v.
|
|
191 |
Idioms |
kendi kendine düşman olmak |
be one's own worst enemy v.
|
|
192 |
Idioms |
kendi kendine düşman olmak |
become one's own worst enemy v.
|
|
193 |
Idioms |
birbirine düşman kesilmek |
be little love lost between (two people) v.
|
|
194 |
Idioms |
birine düşman olmak |
go green on someone v.
|
|
195 |
Idioms |
hiç düşman bırakmamak |
take no prisoners v.
|
|
196 |
Idioms |
(iki kişi) birbirine düşman kesilmek |
be no love lost between (two people) v.
|
|
197 |
Idioms |
kendi kendine düşman olmak |
be your own worst enemy v.
|
|
198 |
Idioms |
düşman ateşine maruz kalmak |
be/come under fire v.
|
|
199 |
Idioms |
kendine düşman yaratmak istiyorsan borç ver |
lend your money and lose your friend expr.
|
|
200 |
Idioms |
birbirine düşman |
at daggers drawn [uk/australia] expr.
|
|
201 |
Idioms |
açıkça düşman |
at swords' points expr.
|
|
202 |
Idioms |
alenen düşman |
at swords' points expr.
|
|
203 |
Idioms |
düşman gibi |
like greeks bearing gifts expr.
|
|
204 |
Idioms |
haince hediye vermeye çalışan düşman gibi |
like greeks bearing gifts expr.
|
|
205 |
Idioms |
içten fethetmeye çalışan düşman gibi |
like greeks bearing gifts expr.
|
|
206 |
Idioms |
içten yıkmaya/zehirlemeye çalışan düşman gibi |
like greeks bearing gifts expr.
|
|
207 |
Idioms |
düşman geliyor/yaklaşıyor |
the british are coming [cliché] expr.
|
|
Speaking |
|
208 |
Speaking |
dost muyuz düşman mıyız |
are we friends or enemies expr.
|
|
209 |
Speaking |
düşman başına |
I wouldn't wish it on my worst enemy expr.
|
|
Law |
|
210 |
Law |
ele geçirilen düşman gemilerinin satılması hakkı |
rights or perquisites of the admiralty n.
|
|
211 |
Law |
ele geçirilen düşman gemilerinin satılması hakkı |
droits of the admiralty n.
|
|
212 |
Law |
ele geçirilen düşman gemilerinin satılması hakkı |
droits of admiralty n.
|
|
213 |
Law |
ele geçirilen düşman gemilerinin satılması hakkı |
admiralty droits n.
|
|
214 |
Law |
düşman zayiatı |
hostile casualty n.
|
|
215 |
Law |
silahlı kuvvetler mensuplarının düşman karşısında sergilediği askeri standartlara uymayan davranış |
misbehavior [us] n.
|
|
216 |
Law |
silahlı kuvvetler mensuplarının düşman karşısında sergilediği askeri standartlara uymayan davranış |
misbehaviour [us] n.
|
|
217 |
Law |
(roma'da) düşman tarafından esir alınan kimselerin hür bireyler olarak öldüğünü varsayan yasal bir ilke |
postliminy n.
|
|
Politics |
|
218 |
Politics |
düşman milletler veya devletler arasında arabuluculuk yapan bir grup insan veya millet |
third force n.
|
|
219 |
Politics |
düşman ile teslim sözleşmesi |
capitulation n.
|
|
220 |
Politics |
düşman tarafına sığınma |
defection n.
|
|
221 |
Politics |
düşman ülke |
enemy state n.
|
|
222 |
Politics |
tarafsız limana getirilen ürünlerin düşman bir ülkeye getirilebileceği kuramı |
doctrine of continuous voyage n.
|
|
223 |
Politics |
tarafsız limana getirilen ürünlerin düşman bir ülkeye getirilebileceği kuramı |
doctrine of ultimate destination n.
|
|
224 |
Politics |
ülke içindeki düşman ülke yandaşları |
fifth column n.
|
|
225 |
Politics |
ülke içinde düşman adına faaliyette bulunan grup |
fifth column n.
|
|
226 |
Politics |
savaş sırasında düşman ülkeyi destekleme |
boloism n.
|
|
227 |
Politics |
düşman kabul edilen nüfusun zorla bastırılması |
pacification n.
|
|
228 |
Politics |
düşman nüfusu etkisizleştirme |
pacification n.
|
|
229 |
Politics |
düşman ülkenin içinde bulundukları ülkeyi işgal etmesi için uğraşan gizli örgüte üye kimse |
fifth columnist n.
|
|
230 |
Politics |
(düşman ajanının) kendisi için çalışmasını sağlamak |
turn v.
|
|
231 |
Politics |
bir toprağı küçük düşman devletler halinde bölmek |
balkanize v.
|
|
232 |
Politics |
bir toprağı küçük düşman devletler halinde bölmek |
balkanise v.
|
|
Technical |
|
233 |
Technical |
rakip veya düşman tarafından deşifre edilebilen (şifreli metin) |
malleable adj.
|
|
Computer |
|
234 |
Computer |
mario oyunundaki düşman mantarlar |
goombas n.
|
|
235 |
Computer |
(video oyunlarında) baş düşman |
boss n.
|
|
236 |
Computer |
(video oyunlarında) oyun sonunda yenilmesi gereken düşman |
boss n.
|
|
237 |
Computer |
(oyun dışı düşman karakteri) savaşa veya belirlenen hedefe çekmek |
pull v.
|
|
Architecture |
|
238 |
Architecture |
düşman mimari |
hostile architecture n.
|
|
Construction |
|
239 |
Construction |
(askeri ablukada) saldırganlarca kuşatılan tahkimatın etrafına düşman kalesine doğru inşa edilmiş tahkimat hattı |
contravallation n.
|
|
Aeronautic |
|
240 |
Aeronautic |
dost ve düşman tanımı |
identification for friend or foe n.
|
|
241 |
Aeronautic |
dost veya düşman tanımlama |
identification of friend or foe (iff) n.
|
|
242 |
Aeronautic |
düşman radarını yanıltmak için genellikle uçaktan atılan bir tür cihaz |
rope n.
|
|
Marine |
|
243 |
Marine |
roma donanmasının düşman gemilerine binerken kullandığı iskele tahtası |
crow n.
|
|
244 |
Marine |
savaş gemisinin ana direklerde bulunan ve düşman gemisindeki mürettebata saldırmak için kullanılan silah basamakları |
fighting top n.
|
|
245 |
Marine |
(düşman vuruşunun yol açtığı deliğin önlenmesi için) kenevir ipi ile çevrili ahşap payanda |
shot prop n.
|
|
Psychology |
|
246 |
Psychology |
düşman medya olgusu |
hostile media phenomenon n.
|
|
247 |
Psychology |
düşman öldürme |
hosticide n.
|
|
248 |
Psychology |
herkesi kendine düşman görme |
persecution complex n.
|
|
Physics |
|
249 |
Physics |
düşman tarafından kullanılabilecek bariz elektromanyetik göstergelerin açığa çıkmasını engelleme veya yanıltıcı şekilde aktarma faaliyetleri |
manipulative electromagnetic deception n.
|
|
Zoology |
|
250 |
Zoology |
doğal düşman |
natural enemy n.
|
|
Botanic |
|
251 |
Botanic |
(düşman tarafından) kuşatılma |
beleaguerment n.
|
|
252 |
Botanic |
düşman birliklerinin hedefi uzun süre kuşatması |
beleaguerment n.
|
|
Social Sciences |
|
253 |
Social Sciences |
düşman ya da kabile dışından insanların yenmesi |
exocannibalism n.
|
|
Literature |
|
254 |
Literature |
baş düşman |
arch-enemy n.
|
|
255 |
Literature |
baş düşman |
archnemesis n.
|
|
256 |
Literature |
baş düşman |
archfoe n.
|
|
257 |
Literature |
baş düşman |
arch-foe n.
|
|
258 |
Literature |
(mahabharat'ta) pandava kardeşlerin düşman oldukları kuzenleri |
kauravas n.
|
|
259 |
Literature |
baş düşman |
archvillain adj.
|
|
History |
|
260 |
History |
geçmiş savaşlarda kuşatmacıların kullandığı, düşman kalesinin duvarlarını aşmaya yarayan tekerlekli uzun ahşap yapı |
turret n.
|
|
261 |
History |
ateşe verilerek düşman hattına gönderilen ahşap gemi |
fire ship n.
|
|
262 |
History |
(roma'da) deniz muharebesi sırasında düşman gemisine binen ilk askere verilen taç ile |
navally adv.
|
|
Religious |
|
263 |
Religious |
hz. İsa'ya düşman kimse |
antichrist n.
|
|
264 |
Religious |
hristiyanlığa düşman olan |
infidelic adj.
|
|
265 |
Religious |
hristiyanlığa düşman olan |
infidelical adj.
|
|
Military |
|
266 |
Military |
düşman tünellerinin patlatılmasında kullanılan küçük mayın |
camonflet n.
|
|
267 |
Military |
bir kuşatma sırasında düşman tünelini çökertmek için kullanılan bir tür bomba |
camouflet n.
|
|
268 |
Military |
düşman kuvvetler |
aggressor forces n.
|
|
269 |
Military |
düşman saldırısına karşı en yüksek seviye uyarı |
red alert n.
|
|
270 |
Military |
düşman orduların tankları arasında geçen savaş |
tank warfare n.
|
|
271 |
Military |
düşman veya av hayvanının üzerine atmak üzere tasarlanmış, çeşitli bıçaklarla donatılmış silah |
throwing-knife n.
|
|
272 |
Military |
düşman veya av hayvanının üzerine atmak üzere tasarlanmış, çeşitli bıçaklarla donatılmış silah |
throwing-iron n.
|
|
273 |
Military |
karşılıklı iki düşman kuvvetin cephe hatları arasında kalan arazi şeridi |
tom tiddler's ground n.
|
|
274 |
Military |
karşılıklı iki düşman kuvvetin cephe hatları arasında kalan arazi şeridi |
tommy tiddler's ground n.
|
|
275 |
Military |
düşman askerlerine kuleden atış yapmak |
tower shooting n.
|
|
276 |
Military |
ülke içinde düşman adına faaliyette bulunan grup |
trojan horse n.
|
|
277 |
Military |
düşman radarında parazit yapan kuvvetli bir radar vericisi |
tuba n.
|
|
278 |
Military |
alıkonmuş düşman personeli |
retained enemy personnel n.
|
|
279 |
Military |
abluka eden düşman gemisi vb |
blockader n.
|
|
280 |
Military |
ani ve beklenmedik düşman taarruzuna karşı yapılan reaksiyon eğitimi |
contact drill n.
|
|
281 |
Military |
belirtilen koddaki dost veya düşman tanıtmasını gösteren kod |
squawking n.
|
|
282 |
Military |
çok sayıda düşman uçağı düşürmüş pilot |
ace n.
|
|
283 |
Military |
düşman hava taarruzu |
enemy air attack n.
|
|
284 |
Military |
düşman kuvvetleri başlangıç kuvveti |
initial strength of enemy forces n.
|
|
285 |
Military |
düşman kabiliyetlerini tespit usulü |
method of capabilities n.
|
|
286 |
Military |
düşman hava savunmasına karşı imha ateşi |
counterflak preparation n.
|
|
287 |
Military |
düşman ateşi |
hostile fire n.
|
|
288 |
Military |
düşman gemilerine uygulanan kısıtlamalar |
hostile embargo n.
|
|
289 |
Military |
düşman hava savunmasını baskıda tutma |
suppression of enemy air defences n.
|
|
290 |
Military |
düşman topçusuyla muharebe faaliyetleri |
counter battery activities n.
|
|
291 |
Military |
düşman taraftarı |
enemy sympathizer n.
|
|
292 |
Military |
düşman faaliyetleri |
enemy action n.
|
|
293 |
Military |
düşman kuvvetleri fiili kuvveti |
effective strength of enemy forces n.
|
|
294 |
Military |
düşman kuvvetlerin gücü |
strength of enemy forces n.
|
|
295 |
Military |
düşman kuvvetleri devre başı kuvveti |
initial strength of enemy forces n.
|
|
296 |
Military |
düşman karşı tedbirlerini şaşırtma |
radio countermeasures deception n.
|
|
297 |
Military |
düşman ihtiyatları |
enemy reserve n.
|
|
298 |
Military |
düşman kıyıları üzerinde ele geçirilen çıkarma yeri |
beachhead n.
|
|
299 |
Military |
düşman kuvveti |
threat force n.
|
|
300 |
Military |
düşman güçlerinin yayılmasını önlemeyi hedefleyen askeri manevra |
containment n.
|
|
301 |
Military |
düşman harp esirleri danışma bürosu |
enemy prisoner of war information bureau n.
|
|
302 |
Military |
düşman eline geçmeyen |
evader n.
|
|
303 |
Military |
düşman bölgesine sızma |
infiltration n.
|
|
304 |
Military |
düşman harp esirleri/sivil enternelere destek bölüğü |
enemy prisoner of war/civilian enternee support company n.
|
|
305 |
Military |
düşman hattı |
enemy perimeter n.
|
|
306 |
Military |
düşman topçusuyla muharebe |
counter battery n.
|
|
307 |
Military |
düşman havanlarıyla muharebe harekatı |
countermortar operations n.
|
|
308 |
Military |
düşman yabancı |
alien enemy n.
|
|
309 |
Military |
düşman topçusu dosyası |
enemy battery file n.
|
|
310 |
Military |
düşman tespiti |
enemy detection n.
|
|
311 |
Military |
düşman hareket kabiliyetini engelleme |
countermobility n.
|
|
312 |
Military |
düşman muharebe düzeni fişi |
order of battle card n.
|
|
313 |
Military |
düşman uyruklu şahıs |
enemy alien n.
|
|
314 |
Military |
düşman silahlarının yerini tespit eden seyyar radar |
mobile hostile weapon locating radar n.
|
|
315 |
Military |
düşman maksadını yorumlama metodu |
method of intention n.
|
|
316 |
Military |
düşman topçusuyla muharebe istihbarat subayı |
counterbattery intelligence officer n.
|
|
317 |
Military |
düşman hava savunmasının bastırılması |
suppression of enemy air defences n.
|
|
318 |
Military |
düşman topçusuyla muharebe subayı |
counterbattery officer n.
|
|
319 |
Military |
düşman av uçağı |
bandit n.
|
|
320 |
Military |
düşman veya dost tanıtma ana kontrolünü kapatın kodu |
stop squawk n.
|
|
321 |
Military |
düşman uçağı |
enemy aircraft n.
|
|
322 |
Military |
düşman karşısında işlenen ağır suçlar |
misbehaviour before the enemy n.
|
|
323 |
Military |
düşman istihbarat teşkilatı |
enemy intelligence n.
|
|
324 |
Military |
düşman mukavemetinin tasfiyesi |
mopping up n.
|
|
325 |
Military |
düşman hatları |
enemy lines n.
|
|
326 |
Military |
düşman keşfini önleme amacıyla kullanılan bir uydu silah sistemi |
early spring n.
|
|
327 |
Military |
düşman ateşinden korunmuş bölge |
defiladed area n.
|
|
328 |
Military |
düşman mevzilerinin dış kenarı |
enemy perimeter n.
|
|
329 |
Military |
düşman birlikleri ileri hattı |
forward line of enemy troops n.
|
|
330 |
Military |
düşman imkan ve kabiliyeti |
enemy capability n.
|
|
331 |
Military |
düşman harp esiri |
enemy prisoner of war n.
|
|
332 |
Military |
düşman bölgesi |
denied area n.
|
|
333 |
Military |
düşman emniyet kuvvetlerinin yeri |
location of enemy outposts n.
|
|
334 |
Military |
düşman savunmasını zayıflatma |
roll back n.
|
|
335 |
Military |
düşman havanlarıyla muharebe |
countermortar fire n.
|
|
336 |
Military |
düşman faaliyetleri |
enemy activities n.
|
|
337 |
Military |
elektronik dost düşman teşhis |
electronic identification friend and foe n.
|
|
338 |
Military |
enterne edilmiş sivil düşman personeli danışma bürosu |
enemy civilian internee information bureau n.
|
|
339 |
Military |
fırlatma öncesi düşman saldırısından kurtulma olasılığı |
pre-launch survivability n.
|
|
340 |
Military |
muharebe dışı kalmış düşman personeli |
enemy hors de combat n.
|
|
341 |
Military |
muhtemel düşman yaklaşma istikameti |
imminent enemy approach n.
|
|
342 |
Military |
nato üyesi olmayan ve gelecekte potansiyel düşman konumunda olan ve o ülke toprakları üzerinde veya uluslararası hava sahasında uçan uçak |
zombie n.
|
|
343 |
Military |
önemli düşman yığınağı |
major enemy concentration n.
|
|
344 |
Military |
önemli düşman toplanması |
major enemy concentration n.
|
|
345 |
Military |
paraşütlü birlikler veya hava saldırısı kuvvetleri tarafından korunan düşman veya düşman kuvvetlerince kontrol altında tutulan alan |
airhead n.
|
|
346 |
Military |
paraşütçüler tarafından kuşatılmış düşman bölgesi |
airhead n.
|
|
347 |
Military |
vazife düşman arazi ve mevcut kuvvetler ve zaman |
mission enemy terrain troops and time available n.
|
|
348 |
Military |
yakılarak düşman gemileri arasına salıverilen gemi |
fire ship n.
|
|
349 |
Military |
(iki düşman ülke arasında) uzlaşma |
rapprochement n.
|
|
350 |
Military |
kendi ülkesi aleyhine çalışan düşman casusu |
asset n.
|
|
351 |
Military |
deniz mayın savaşında düşman gemilerine hasar vermeyi amaçlayan bölge |
attrition minefield n.
|
|
352 |
Military |
düşman savaşçı (9-11 terörle mücadele sırasında popüler olan, yakalanan ve cenevre anlaşması'nda belirtilenden daha az haklara sahip olan savaşçıların kast edildiği bir terim) |
enemy combatant n.
|
|
353 |
Military |
elektromanyetik enerji ve müttefik iletişim ve elektronik sistemlerinin düşman elektronik savaş destek önlemlerine karşı kullanılması |
electronic masking n.
|
|
354 |
Military |
düşman saldırısından korumak için diğer birliklere verilen çeşitli savaş kuvvetleri |
escort forces n.
|
|
355 |
Military |
pruvasında düşman gemilerine zarar vermek için çıkıntı bulunan savaş gemisi |
beak n.
|
|
356 |
Military |
müşterek düşman hava savunma sisteminin bastırılması |
joint suppression of enemy air defenses ( j-sead) n.
|
|
357 |
Military |
denizin kontrolünü ele geçirmek veya düşman tarafından ele geçirilmesini önlemek için denizde, denizaltında veya denizin hava sahasında yapılan operasyon |
maritime operation n.
|
|
358 |
Military |
düşman kuvvetlerin müdahalesi olmadan bir bölgede deniz harekatı yapılabilmesi ile nitelenen üstünlük |
maritime superiority n.
|
|
359 |
Military |
düşman kuvvetlerin müdahalesi olmadan bir bölgede deniz harekatı yapılabilmesi ile nitelenen üstünlük |
maritime supremacy n.
|
|
360 |
Military |
ateş açana kadar düşman tarafından fark edilmeyecek şekilde yerleştirilen batarya |
masked battery n.
|
|
361 |
Military |
düşman radarını şaşırtmak için bir uçaktan atılan folyo şeritleri |
window n.
|
|
362 |
Military |
düşman gemisine çıkarak saldıran denizci |
broader n.
|
|
363 |
Military |
düşman gemisine yapılan saldırı |
boarding n.
|
|
364 |
Military |
düşman gemisine çıkmak için seçilmiş bir grup denizci |
boarding-party n.
|
|
365 |
Military |
(kara harekatında) genellikle düşman ateşi altındaki ordunun yaptığı tek hamle |
bound n.
|
|
366 |
Military |
düşman safını yarmak için yapılan askeri saldırı |
breakout n.
|
|
367 |
Military |
düşman bölgesindeki bir ajana ulaklık yapan kimse |
bridge agent n.
|
|
368 |
Military |
konumu veya görevi nedeniyle savaşta düşman kuvvetlerine karşı özellikle savunmasız kalan abd personeli |
high-risk-of-capture personnel n.
|
|
369 |
Military |
düşman kuvvetlere ait askeri birlik |
hostile n.
|
|
370 |
Military |
düşman tehdidi |
hostile intent n.
|
|
371 |
Military |
ele geçirilen bir alandaki düşman izlerinin temizlenmesi |
mop-up n.
|
|
372 |
Military |
düşman mukavemetinin tasfiyesi |
mop-up n.
|
|
373 |
Military |
düşman ile temas halinde değilken veya yeterli sürede organize edilen savunma |
deliberate defense [uk] n.
|
|
374 |
Military |
düşman eline geçmesi istenmeyen askeri malzemenin hızlı imha edilmesine yarayan patlayıcı |
destructor n.
|
|
375 |
Military |
iki düşman topluluk arasındaki sınır hattı |
green line n.
|
|
376 |
Military |
askeri hatlarda organize olup düşman eline geçmiş, düşmancıl veya yasak bölgelerde askeri ve yarı askeri harekatlar düzenleyen, genellikle yerlilerden oluşan düzensiz grup |
guerrilla force n.
|
|
377 |
Military |
düşman tespiti |
identification n.
|
|
378 |
Military |
(düşman saldırısı habercisi olarak kullanılan) davullu uyarı |
long roll n.
|
|
379 |
Military |
silahlı düşman |
opposition n.
|
|
380 |
Military |
düşman kuvvetlerine mensup kimse |
opposition n.
|
|
381 |
Military |
kuvvetlerin düşman birlikleriyle karşılaşması durumunda hangi sınırlamalar ve koşullar altında muharebeyi başlatıp sürdüreceklerini tarif eden bir askeri direktif |
rule of engagement n.
|
|
382 |
Military |
hareketli düşman grupları |
roving enemy bands n.
|
|
383 |
Military |
(düşman tarafından) kuşatılma |
beleaguerment n.
|
|
384 |
Military |
düşman birliklerinin hedefi uzun süre kuşatması |
beleaguerment n.
|
|
385 |
Military |
(düşman tarafından) kuşatılma |
beleaguerment n.
|
|
386 |
Military |
düşman birliklerinin hedefi uzun süre kuşatması |
beleaguerment n.
|
|
387 |
Military |
(düşman tarafından) kuşatılma |
beleaguerment n.
|
|
388 |
Military |
düşman birliklerinin hedefi uzun süre kuşatması |
beleaguerment n.
|
|
389 |
Military |
doğal afet veya düşman saldırısı durumunda can ve mal kaybını önlemek için sivil gönüllülerden oluşan bir organın aldığı acil durum önlemleri |
civil defense (cd) n.
|
|
390 |
Military |
düşman casusluğu hakkında toplanan istihbarat |
counterintuitive n.
|
|
391 |
Military |
(deniz mayın savaşlarında) düşman mayınlarını patlatma |
countermining n.
|
|
392 |
Military |
düşman hareket kabiliyetini engelleme operasyonları |
countermobility operations n.
|
|
393 |
Military |
üs yakınındaki düşman uçaklarını yok etmeyi amaçlayan saldırı operasyonu |
intruder operation n.
|
|
394 |
Military |
düşman savunma hattını ihlal eden taarruz manevrası |
penetration n.
|
|
395 |
Military |
düşman istihkamının altını kazarken duvardaki çatlakları gizlemek için kullanılan çalı çırpı demeti |
sap fagot n.
|
|
396 |
Military |
düşman istihkamının altını kazan askerin korunmak amacı ile önüne yerleştirdiği, altı veya yedi fit uzunluğunda çalı demetleri ile doldurulmuş siper |
sap roller n.
|
|
397 |
Military |
(esir mübadelesi, düşmanlığı durdurulmasına ilişkin) düşman orduların komutanları arasında yapılan anlaşma |
convention n.
|
|
398 |
Military |
düşman uçaklarıyla doğrudan çatışmaya giren hızlı ve manevra kabiliyeti yüksek savaş uçağı |
fighter n.
|
|
399 |
Military |
düşman uçaklarını imha etmek için tasarlanmış zırhlı uçak |
fighter n.
|
|
400 |
Military |
düşman uçaklarını havadayken imha etmek üzere tasarlanmış yüksek hızlı uçak |
fighter aircraft n.
|
|
401 |
Military |
avcı uçakların belirli bir sahadaki düşman uçaklarını bulup yok etmesini veya ani hedefleri bombalama görevi |
fighter sweep n.
|
|
402 |
Military |
düşman birliklerini döndürmek veya düşmana yandan saldırmak için düşman konumuna paralel veya dik şekilde yapılan ilerleme |
flank march n.
|
|
403 |
Military |
düşman kanadına yöneltilen saldırı |
flanking attack n.
|
|
404 |
Military |
oluşan parlamaları en az iki gözlem noktasından izleyerek düşman silahlarının konumunu belirleyip dost ateşini ayarlama |
flash ranging n.
|
|
405 |
Military |
askerleri düşman ateşinden koruması için yığılmış taş öbeği |
schantze [south africa] n.
|
|
406 |
Military |
askerleri düşman ateşinden koruması için yığılmış taş öbeği |
schanze [south africa] n.
|
|
407 |
Military |
askerleri düşman ateşinden koruması için yığılmış taş öbeği |
schanse [south africa] n.
|
|
408 |
Military |
düşman için yararlı olabilecek her şeyi ortadan kaldırma politikası |
scorched earth policy n.
|
|
409 |
Military |
mıntıka koruma amacıyla düşman hattına gönderilen askeri birlik |
screen n.
|
|
410 |
Military |
(amfibi harekatlarda) düşman saldırısı kaynaklı kayıpları ve mayınlardan arındırılacak alanı azaltmak için nakliye gemileri demirleme yerlerini dağıtma planı |
sea echelon plan n.
|
|
411 |
Military |
abd birliklerinin vietnam'da geliştirdikleri, belirlenmiş bir alandaki düşman birlikleri bulup imha etme şeklinde yürütülen harekat |
search and destroy mission n.
|
|
412 |
Military |
düşman kuvvet mevzilerini gösteren bir tür şablon |
situation template n.
|
|
413 |
Military |
savaş zamanında düşman kargosu taşısa bile zapt edilmesi yasak olan tarafsız ülke gemileri |
free ships n.
|
|
414 |
Military |
öngörülen düşman kuvveti saldırısını önleme amaçlı saldırı |
preventive attack n.
|
|
415 |
Military |
öngörülen düşman kuvveti saldırısını önleme amaçlı saldırı |
preventive strike n.
|
|
416 |
Military |
düşman hava savunmalarının bastırılması |
sead n.
|
|
417 |
Military |
düşman kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen geçici bastırma |
suppression n.
|
|
418 |
Military |
düşman ordusunun etrafından dolaşıp arkasında ya da yanında pozisyon almak |
turn a hostile army v.
|
|
419 |
Military |
düşman mevzilerini çökertmek |
deny enemy positions v.
|
|
420 |
Military |
(askeri birlik) düşman bölgesine ilerlemek |
infiltrate v.
|
|
421 |
Military |
(askeri birlik) düşman bölgesine girmek |
infiltrate v.
|
|
422 |
Military |
(bir yerde) karşı mayınlarla düşman mayınlarını yok etmek |
countermine v.
|
|
423 |
Military |
karşı ateşle veya bombalamayla düşman ateşini durdurmak |
silence v.
|
|
424 |
Military |
(savaş gemisinde) düşman araçlarını aramak |
cruise v.
|
|
425 |
Military |
düşman ulusa ait |
enemy adj.
|
|
426 |
Military |
düşman işgali altında |
enemy-occupied adj.
|
|
427 |
Military |
düşman kuvvetlerince işgal edilmiş |
enemy-occupied adj.
|
|
428 |
Military |
düşman kuvvetlere ait |
hostile adj.
|
|
429 |
Military |
kalan düşman birliklerini öldürerek veya yakalayarak askeri eylemi bitiren |
mopping-up adj.
|
|
430 |
Military |
düşman gemisini yakalayıp batıran gemi veya denizaltıyla ilgili |
hunter-killer adj.
|
|
431 |
Military |
düşman denizaltılarına karşı yapılan hava-deniz operasyonuna ait veya ilgili |
hunter-killer adj.
|
|
432 |
Military |
düşman kuvvetlerini asıl saldırı noktasından uzaklaştırmayı amaçlayan (askeri operasyon) |
diversionary adj.
|
|
433 |
Military |
düşman saldırı gücünü kıran |
pre-emptive adj.
|
|
434 |
Military |
düşman tespit edildi |
enemy spotted expr.
|
|
435 |
Military |
düşman operasyonda öldürüldü |
ekia (enemy killed in action) expr.
|
|
436 |
Military |
(düşman top ateşi) yaklaşıyor |
incoming expr.
|
|
437 |
Military |
düşman hakkında istihbarat edinmek için kullanılan uçak |
rf (reconnaissance fighter) abrev.
|
|
Slang |
|
438 |
Slang |
hava muharebesinde düşman pilot |
gomer n.
|
|
Star Wars |
|
439 |
Star Wars |
düşman-sınıfı silah gemisi |
nemesis-class gunship n.
|
|