emekli - Turco Inglés Diccionario

emekli

Significados de "emekli" en diccionario inglés turco : 20 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
emekli retired adj.
These differences in fiscal treatment may well lead to problems in labour mobility and mobility for the retired.
Mali muameledeki bu farklılıklar işgücü hareketliliğinde ve emeklilerin hareketliliğinde sorunlara yol açabilir.

More Sentences
General
emekli retired person n.
Is it a violation of human rights to allow an elderly, sick, retired person to live on a mere EUR 500 per month?
Yaşlı, hasta, emekli bir kişinin ayda sadece 500 avro ile yaşamasına izin vermek insan hakları ihlali midir?

More Sentences
emekli retiree n.
Mary is a retiree.
Mary bir emekli.

More Sentences
emekli pensioner n.
Many pensioners enjoy their retirement by travelling.
Birçok emekli, emekliliğinin tadını seyahat ederek çıkarıyor.

More Sentences
Trade/Economic
emekli pensioner n.
I would like pensioners not to be overlooked in this information society.
Bu bilgi toplumunda emeklilerin göz ardı edilmemesini istiyorum.

More Sentences
emekli retired adj.
I never waste time speculating about retired spymasters and their associates.
Emekli istihbarat şefleri ve onların ortakları hakkında spekülasyon yaparak boşa zaman harcamam.

More Sentences
Insurance
emekli retired adj.
RVing is popular among retired couples.
Karavancılık emekli çiftler arasında popülerdir.

More Sentences
General
emekli pensionary n.
emekli retired employee n.
emekli retirer n.
emekli old-age pensioner n.
emekli golden ager n.
emekli superannuated adj.
emekli laborious adj.
emekli retiring adj.
emekli pensionary adj.
emekli superannuate adj.
Idioms
emekli golden-ager [euphemism] n.
Trade/Economic
emekli superannuated adj.
Archaic
emekli emerited adj.

Significados de "emekli" con otros términos en diccionario inglés turco: 262 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
emekli maaşı pension n.
I think that we can avoid smaller pensions if we keep to the philosophy I referred to earlier.
Daha önce atıfta bulunduğum felsefeye sadık kalırsak daha küçük emekli maaşlarından kaçınabileceğimizi düşünüyorum.

More Sentences
emekli olmak retire v.
In my own country, projections are that more and more elderly people are moving to rural areas to retire.
Kendi ülkemde giderek daha fazla sayıda yaşlı insanın emekli olmak için kırsal bölgelere taşınacağı tahmin ediliyor.

More Sentences
General
emekli maaşı retirement pension n.
We believe that the funding of retirement pensions should be based on the principle of contributory schemes.
Emekli maaşlarının finansmanının katkı esasına dayalı olması gerektiğine inanıyoruz.

More Sentences
emekli olmak be retired v.
I hear that Tom is retired.
Tom'un emekli olduğunu duydum.

More Sentences
emekli etmek retire v.
Tom was forced to retire.
Tom zorla emekli edildi.

More Sentences
emekli olmak retire v.
In France today, 40% of people retiring receive less than EUR 1000 per month.
Bugün Fransa'da emekli olan insanların %40'ı ayda 1000 Euro'dan az maaş almaktadır.

More Sentences
erken emekli olmak retire early v.
Tom's father retired early.
Tom'un babası erken emekli oldu.

More Sentences
Phrasals
(bir yerde) emekli olmak retire in (something or some place) v.
It will help millions of European old people to retire in the sun.
Bu, milyonlarca Avrupalı yaşlının güneş altında emekli olmasına yardımcı olacaktır.

More Sentences
(bir şeyden) emekli olmak retire from (something) v.
Tom retired from baseball in 2013.
Tom 2013 yılında beyzboldan emekli oldu.

More Sentences
Trade/Economic
emekli maaşı pension n.
For example, Austria devotes 15% of its GDP to pensions, making it the record holder, as the EU average is 11%.
Örneğin Avusturya, GSYİH'sinin %15'ini emekli maaşlarına ayırarak AB ortalaması %11 olan rekorun sahibi olmuştur.

More Sentences
erken emekli olma early retirement n.
Tom took early retirement on health grounds.
Tom sağlık nedenlerinden dolayı erken emekli oldu.

More Sentences
emekli aylığı pension n.
She has to live on the pension.
Emekli aylığıyla geçinmek zorunda.

More Sentences
emekli olmak retire v.
In France today, 40% of people retiring receive less than EUR 1 000 per month.
Bugün Fransa'da emekli olan insanların %40'ı ayda 1 000 Avro'dan az maaş almaktadır.

More Sentences
Law
emekli aylığı pension n.
She lives on a small pension.
O, küçük bir emekli aylığıyla yaşıyor.

More Sentences
General
emekli aylığı superannuation n.
emekli askeri personel retired military personnel n.
emekli ikramiyesi retirement grant n.
emekli aylığı alan kişi pensioner n.
emekli sandığı retirement fund n.
emekli tröstleri pension trusts n.
emekli sandığı state retirement fund n.
emekli kimse pensioner n.
emekli olmuş ama onursal olarak titrini sürdüren emeriti n.
yıllık emekli maaşı annuity n.
emekli aylığı old age pension n.
emekli olmuş bayan emerita n.
emekli olma retiring n.
ihtiyar ya da emekli kimse senior citizen n.
emekli fonu pension fund n.
emekli olma superannuation n.
emekli aylığı retired pay n.
emekli aylığı retirement pay n.
emekli ikramiyesi retirement pension bonus n.
emekli sandığı government retirement fund n.
emekli subaylar derneği retired military officers association n.
emekli asker retired soldier n.
emekli aylığı retirement check n.
emekli aylığı retirement pension-pay n.
emekli aylığı türleri types of retirement pension-pay n.
emekli aylığı old-age pension n.
emekli aylığı alan kimse pensioner n.
malulen emekli olma disability retirement n.
emekli maaşı retirement salary n.
emekli muhasebeci retired accountant n.
emekli polis a retired cop n.
emekli olduktan sonra çalışmaya devam eden kişi nevertiree n.
emekli öğretmen retired teacher n.
babam emekli my dad is retired n.
babam emekli my father is retired n.
emekli avukat retired lawyer n.
yaşlı emekli old-age pensioner n.
emeritus (bir üniversitede emekli öğretim görevlisine verilen unvan) emeritus n.
hali vakti yerinde olan emekli woopie n.
emekli olan kimse retreater n.
emekli olma durumu grass n.
emekli sandığı sorumlusu pensioner n.
emekli maaşıyla geçinen kimse pensioner n.
devletin hayır kurumunda yaşaması gerekmeyen birine verdiği emekli maaşı outpension n.
ihtiyar ya da emekli kimse senior n.
emekli kimse superannuate n.
emekli olmak be out at grass v.
emekli etmek put out to grass v.
emekli maaşı almak receive a pension v.
emekli aylığı vererek işten çıkarmak pension off v.
emekli etmek superannuate v.
emekli maaşı vermek enpension v.
emekli etmek pension off v.
emekli aylığı vermek pension v.
emekli etmek pension v.
emekli olmak step down v.
emekli maaşı bağlamak entitle someone to the state pension v.
malulen emekli olmak be retired due to disability v.
emekli olduktan sonra yeniden çalışma hayatına dönmek come out of retirement v.
malulen emekli olmak retire on disability v.
emekli olduktan sonra çalışmaya devam etmek unretire v.
emekli olduktan sonra tekrar çalışmaya başlamak unretire v.
emekli olmak (yarış atı) grass v.
(metodist vaiz) dini görevlerinden emekli olmak locate v.
bir devlet dairesinde çalışırken diğerinden emekli maaşı almak double-dip v.
emekli yapmak pension (off) v.
emekli maaşı vermek outpension v.
(rütbeli askeri) zorla emekli etmek pluck v.
emekli olmak superannuate v.
emekli olabilir pensionable adj.
yaşlılıktan emekli edilmiş superannuated adj.
emekli edilebilir pensionable adj.
yetkileri alınarak yarım veya tam maaş ile emekli edilmiş (subay) reformed [obsolete] adj.
emekli aylığı bağlanabilir pensionable adj.
emekli maaşı almaya uygun pensionable adj.
emekli maaşı alan pensionary adj.
emekli olan outgoing adj.
emekli etmiş superannuate adj.
Phrasals
emekli olmak step aside v.
emekli olmak give back v.
birini emekli etmek retire someone (from) v.
emekli olmak bow out of something v.
emekli olup (bir yere) yerleşmek retire in (something or some place) v.
emekli olup farklı bir yaşam kurmak retire in (something or some place) v.
emekli olup belli bir şekilde yaşamak retire in (something or some place) v.
belli bir durumda emekli olmak retire in (something or some place) v.
emekli olup bir durumun içine girmek/düşmek retire in (something or some place) v.
emekli olup farklı bir yaşam kurmak retire into (something or some place) v.
emekli olup belli bir şekilde yaşamak retire into (something or some place) v.
belli bir durumda emekli olmak retire into (something or some place) v.
emekli olup bir durumun içine girmek/düşmek retire into (something or some place) v.
emekli olup başka bir yere gitmek/taşınmak retire to (something or some place) v.
emekli olup başka bir yerde yaşamak retire to (something or some place) v.
emekli olup farklı bir yaşam kurmak retire to (something or some place) v.
emekli olup belli bir şekilde yaşamak retire to (something or some place) v.
emekli olup başka bir yere/yaşam tarzına geçmek retire into something v.
emekli olup başka bir yere/yaşam tarzına geçmek retire in something v.
emekli olup bir yere gitmek/taşınmak retire to v.
emekli olup başka bir yerde yaşamak retire to v.
emekli olup (bir şey üzerinden/bir miktar parayla) geçinmek retire on v.
emekli olup (bir miktar parayla, birikimiyle) geçinmek retire on (some amount of money) v.
Colloquial
yaşlı emekli oap [uk] n.
emekli olmak hang up one's boots v.
iş değiştirip/emekli olup daha yalın bir hayat sürmek cash out v.
emekli etmek bench v.
Idioms
hem çalışıp hem emekli maaşı alan double-dipper n.
hem sosyal güvencesi olup hem emekli maaşı alan double-dipper n.
emekli olmadan önce ölmek die in harness v.
emekli olmaya zorlamak put out to pasture v.
bir şeyden emekli olmak hang up (one's) fiddle v.
emekli olacağını söyleyip çalışmaya devam etmek do a melba [australia] v.
emekli olmaktan vazgeçmek do a melba [australia] v.
birini emekli etmek put somebody out to grass v.
birini emekli olmaya zorlamak put somebody out to grass v.
birini emekli etmek turn somebody out to grass v.
birini emekli olmaya zorlamak turn somebody out to grass v.
birini emekli etmek send somebody out to grass v.
birini emekli olmaya zorlamak send somebody out to grass v.
(birini) emekli etmek turn (someone) out to grass v.
(birini) emekli olmaya zorlamak turn (someone) out to grass v.
(birini) emekli olmaya zorlamak put (someone) out to pasture v.
(birini) zorla emekli etmek put (someone) out to pasture v.
(birini) emekli olmaya zorlamak send (someone) out to grass v.
(birini) zorla emekli etmek send (someone) out to grass v.
emekli olmak pull the pin [us] v.
emekli edilmek be put out to grass v.
emekli olmaya zorlanmak be put out to grass v.
emekli olmak call it a day v.
emekli olmak hang up your boots v.
emekli olmak hang up your fiddle v.
(birini) emekli etmek put (someone) out to grass v.
(birine) emekli olması için baskı yapmak put (someone) out to grass v.
Speaking
ben emekli oldum I'm retired expr.
emekli olduğumu söylediğimde yalan söylüyordum when I said that I was retired that was a lie expr.
ne zaman emekli olacaksınız? when will you retire? expr.
ne zaman emekli olacaksın? when will you retire? expr.
Trade/Economic
emekli maaşı alan kimse pensioner n.
emekli ve varis (bakmakla yükümlü olunan) maaş ödemeleri retirement and survivors' pensions n.
emekli numarası pension annuity number n.
emekli tazminatı retirement allowance n.
emekli maaşı employee pension n.
emekli sicil no retirement registration number n.
emekli aylığı benefit primary n.
emekli bankacı retired banker n.
emekli yaşam sigortası retiree life n.
emekli aylığı alan kişi retiree n.
emekli sandığı superannuation fund n.
emekli ikramiyesi retirement benefits n.
emekli maaşı retirement allowance n.
emekli maaşı benefit primary n.
emekli maaşı ayarlamaları pensions adjustments n.
emekli aylığı alan kişi annuitant n.
emekli sicil numarası pensioner registry number n.
emekli ödeneği fonu pension payment fund n.
emekli ikramiyesi retirement grant n.
emekli numarası pension number n.
emekli maaşı kesinti programı contingency option programme n.
emekli maaşı superannuation n.
emekli sandığı fonuna devir transfer to the pension fund n.
emekli sandığı retirement fund of civil servants n.
emekli maaşı alan pensioner n.
emekli tazminat planı retirement plan n.
emekli sandığı retirement fund n.
endekslenmiş emekli maaşı indexed pension n.
emekli listesi retired list n.
emekli sicil numarası retirement registration number n.
emekli aidatı pension fund contribution n.
emekli sandığı pension fund n.
emekli çalışan retired employee n.
emekli maaşı retirement pension n.
emekli sicil numarası pensioner registration number n.
emekli ikramiyesi retirement bonus n.
emekli aylığı retirement pension n.
eş emekli maaşı wife pension n.
emekli maaşı retiring pension n.
emekli maaşı alan kimse retirement pensioner n.
emekli işçiler retired workers n.
emekli aidatı retirement allowance n.
emekli olan kimsenin eşine emeklilik maaşı haricinde her ay ödenen ücret benefit supplementary n.
emekli fonu pension fund n.
emekli kesintisi pension deduction n.
emekli sağlık sigortası retiree medical n.
emekli maaşı retirement benefits n.
emekli keseneği pension deduction n.
emekli bankacı retired bank employee n.
personel emekli fonu employee pension fund n.
savaş emekli maaşı war pension n.
yaşlılık emekli aylığı fonu old age pension fund n.
yaş haddinden dolayı emekli olması gereken memur superannuated employee n.
yaş haddinden emekli olma retirement due to age limit n.
yıllık emekli maaşı annuity n.
emekli aylığı retiring pension n.
yeniden çalışmaya başlayan emekli retread [australia/new zealand] n.
eski mesleğine dönen emekli retread [australia/new zealand] n.
çift dikiş emekli retread [australia/new zealand] n.
ödenecek ana kredi miktarının emekli ödeneğine ve faizinin ise ev kredisine yönlendirildiği bir ev kredisi sistemi pension mortgage n.
tazminat alarak polislikten erken emekli olma perfing [new zealand] n.
malulen emekli olmak be retired due to disability v.
yaş haddinden emekli olmak be retired on age grounds v.
yaş haddinden emekli olmak be retired of the age margin v.
malulen emekli retired due to disability adj.
Law
emekli aylığı retirement pension n.
(abd) emekli askerler temyiz kurulunun temyizde kullandığı yasal standart cue n.
Politics
1917-1921 arasında doğmuş olup, sosyal güvenlik düzenlemesinden önce emekli olduğu için düşük sosyal güvenlik yardımı alan amerikan vatandaşlarına verilen ad notch baby n.
kişi veya ailenin bir devlet kurumundan aldığı emekli maaşı veya işsizlik ödeneği transfer payment n.
emekli maaşı alan pensioner n.
emekli evi retirement community n.
emekli evi retirement home n.
katılımlı olmayan emekli maaşları non-contributory pension n.
emekli aylığı alan amerikan istihbarat polisi annuitant n.
emekli sandığı sorumlusu pensioneer trustee [uk] n.
daha yüksek emekli maaşı vaadiyle oy toplamak pensioneer [uk] v.
Institutes
emekli sandığı genel müdürlüğü the general directorate of pension fund n.
emekli sandığı genel müdürlüğü the general directorate of retirement fund n.
emekli sandığı genel müdürlüğü general directorate of retirement fund n.
emekli sandığı genel müdürlüğü general directorate of pension fund n.
emekli refahını artırma derneği association for the advancement of retired persons n.
Industry
emekli maaşı olmayan unpensioned adj.
Insurance
dul emekli aylığı widow’s benefits n.
emekli sandığı retirement fund of civil servants n.
emekli aylığı alan kişi retiree n.
emekli aylığı alan kişi pensioner n.
emekli maaş ödemesi ile ilgili emeklilik programı pension scheme n.
emekli aylığı alan kişi annuitant n.
hayat ve emekli aylıkları life and pensions n.
ileriki bir tarihte ödenecek emekli maaşı paid-up pension n.
mesleki emeklilik planı uyarınca sağlanan emekli maaşı occupational pension n.
(çalışanın sigorta kapsamında) emekli maaşının kendi yatırdığı bölümü pension n.
sigortalının teminat kaybı olmadan prim ödemesini durdurmasına ve kalıcı olarak engelli olması halinde emekli maaşı veya tazminat almasını sağlayan bir madde disability clause n.
emekli aylığı oap (old age pension) [uk] abrev.
Social Sciences
emekli evi eventide home n.
daha keyifli bir işe girmek için emekli olmak protiring n.
History
emekli asker ve denizcilerin 1859'da londra'da kurduğu birliğin kapı görevlisi, bekçi veya haberci olarak çalışan üyesi commissionaire n.
Religious
(geçmişte iskoçya'da) kilise vaizinin dul eşine ödenen emekli maaşı annat n.
Military
birlik veya er ihtiyat personelinin eğitim kapsamında ilk faal görevini tamamlamaması durumunda eğitim, emekli veya ihtiyat asli teşkillerine atandığı karar nondeployable account n.
ingiliz kraliyet donanması'na mensup tüm görevli ve emekli subayların resmi listesi navy list n.
emekli subay veteran n.
geçici maluliyet emekli listesi temporary disability retired list n.
Sport
deneyimli emekli oyuncu veteran player n.
(beyzbolcu) emekli olmuş down adj.
Abbreviation
emekli refahını artırma derneği aarp (association for the advancement of retired persons) n.
emekli olmuş kadın emer. n.
emekli öğretim görevlisi emer. n.
Archaic
emekli etmek overyear v.
Slang
emekli olmak be gone to grass v.
Star Wars
mecburi emekli evi forced retirement home n.
emekli kontrol kulesi retired control tower n.
emekli uzaycılar evi retired spacers home n.