|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
emekli maaşı |
pension n.
|
|
I think that we can avoid smaller pensions if we keep to the philosophy I referred to earlier.
Daha önce atıfta bulunduğum felsefeye sadık kalırsak daha küçük emekli maaşlarından kaçınabileceğimizi düşünüyorum.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
emekli olmak |
retire v.
|
|
In my own country, projections are that more and more elderly people are moving to rural areas to retire.
Kendi ülkemde giderek daha fazla sayıda yaşlı insanın emekli olmak için kırsal bölgelere taşınacağı tahmin ediliyor.
More Sentences
|
General |
|
3 |
General |
emekli maaşı |
retirement pension n.
|
|
We believe that the funding of retirement pensions should be based on the principle of contributory schemes.
Emekli maaşlarının finansmanının katkı esasına dayalı olması gerektiğine inanıyoruz.
More Sentences
|
4 |
General |
emekli olmak |
be retired v.
|
|
I hear that Tom is retired.
Tom'un emekli olduğunu duydum.
More Sentences
|
5 |
General |
emekli etmek |
retire v.
|
|
Tom was forced to retire.
Tom zorla emekli edildi.
More Sentences
|
6 |
General |
emekli olmak |
retire v.
|
|
In France today, 40% of people retiring receive less than EUR 1000 per month.
Bugün Fransa'da emekli olan insanların %40'ı ayda 1000 Euro'dan az maaş almaktadır.
More Sentences
|
7 |
General |
erken emekli olmak |
retire early v.
|
|
Tom's father retired early.
Tom'un babası erken emekli oldu.
More Sentences
|
Phrasals |
|
8 |
Phrasals |
(bir yerde) emekli olmak |
retire in (something or some place) v.
|
|
It will help millions of European old people to retire in the sun.
Bu, milyonlarca Avrupalı yaşlının güneş altında emekli olmasına yardımcı olacaktır.
More Sentences
|
9 |
Phrasals |
(bir şeyden) emekli olmak |
retire from (something) v.
|
|
Tom retired from baseball in 2013.
Tom 2013 yılında beyzboldan emekli oldu.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
10 |
Trade/Economic |
emekli maaşı |
pension n.
|
|
For example, Austria devotes 15% of its GDP to pensions, making it the record holder, as the EU average is 11%.
Örneğin Avusturya, GSYİH'sinin %15'ini emekli maaşlarına ayırarak AB ortalaması %11 olan rekorun sahibi olmuştur.
More Sentences
|
11 |
Trade/Economic |
erken emekli olma |
early retirement n.
|
|
Tom took early retirement on health grounds.
Tom sağlık nedenlerinden dolayı erken emekli oldu.
More Sentences
|
12 |
Trade/Economic |
emekli aylığı |
pension n.
|
|
She has to live on the pension.
Emekli aylığıyla geçinmek zorunda.
More Sentences
|
13 |
Trade/Economic |
emekli olmak |
retire v.
|
|
In France today, 40% of people retiring receive less than EUR 1 000 per month.
Bugün Fransa'da emekli olan insanların %40'ı ayda 1 000 Avro'dan az maaş almaktadır.
More Sentences
|
Law |
|
14 |
Law |
emekli aylığı |
pension n.
|
|
She lives on a small pension.
O, küçük bir emekli aylığıyla yaşıyor.
More Sentences
|
General |
|
15 |
General |
emekli aylığı |
superannuation n.
|
|
16 |
General |
emekli askeri personel |
retired military personnel n.
|
|
17 |
General |
emekli ikramiyesi |
retirement grant n.
|
|
18 |
General |
emekli aylığı alan kişi |
pensioner n.
|
|
19 |
General |
emekli sandığı |
retirement fund n.
|
|
20 |
General |
emekli tröstleri |
pension trusts n.
|
|
|
21 |
General |
emekli sandığı |
state retirement fund n.
|
|
22 |
General |
emekli kimse |
pensioner n.
|
|
23 |
General |
emekli olmuş ama onursal olarak titrini sürdüren |
emeriti n.
|
|
24 |
General |
yıllık emekli maaşı |
annuity n.
|
|
25 |
General |
emekli aylığı |
old age pension n.
|
|
26 |
General |
emekli olmuş bayan |
emerita n.
|
|
27 |
General |
emekli olma |
retiring n.
|
|
28 |
General |
ihtiyar ya da emekli kimse |
senior citizen n.
|
|
29 |
General |
emekli fonu |
pension fund n.
|
|
30 |
General |
emekli olma |
superannuation n.
|
|
31 |
General |
emekli aylığı |
retired pay n.
|
|
32 |
General |
emekli aylığı |
retirement pay n.
|
|
33 |
General |
emekli ikramiyesi |
retirement pension bonus n.
|
|
34 |
General |
emekli sandığı |
government retirement fund n.
|
|
35 |
General |
emekli subaylar derneği |
retired military officers association n.
|
|
36 |
General |
emekli asker |
retired soldier n.
|
|
37 |
General |
emekli aylığı |
retirement check n.
|
|
38 |
General |
emekli aylığı |
retirement pension-pay n.
|
|
39 |
General |
emekli aylığı türleri |
types of retirement pension-pay n.
|
|
40 |
General |
emekli aylığı |
old-age pension n.
|
|
41 |
General |
emekli aylığı alan kimse |
pensioner n.
|
|
42 |
General |
malulen emekli olma |
disability retirement n.
|
|
43 |
General |
emekli maaşı |
retirement salary n.
|
|
44 |
General |
emekli muhasebeci |
retired accountant n.
|
|
45 |
General |
emekli polis |
a retired cop n.
|
|
46 |
General |
emekli olduktan sonra çalışmaya devam eden kişi |
nevertiree n.
|
|
47 |
General |
emekli öğretmen |
retired teacher n.
|
|
48 |
General |
babam emekli |
my dad is retired n.
|
|
49 |
General |
babam emekli |
my father is retired n.
|
|
50 |
General |
emekli avukat |
retired lawyer n.
|
|
51 |
General |
yaşlı emekli |
old-age pensioner n.
|
|
52 |
General |
emeritus (bir üniversitede emekli öğretim görevlisine verilen unvan) |
emeritus n.
|
|
53 |
General |
hali vakti yerinde olan emekli |
woopie n.
|
|
54 |
General |
emekli olan kimse |
retreater n.
|
|
55 |
General |
emekli olma durumu |
grass n.
|
|
56 |
General |
emekli sandığı sorumlusu |
pensioner n.
|
|
57 |
General |
emekli maaşıyla geçinen kimse |
pensioner n.
|
|
58 |
General |
devletin hayır kurumunda yaşaması gerekmeyen birine verdiği emekli maaşı |
outpension n.
|
|
59 |
General |
ihtiyar ya da emekli kimse |
senior n.
|
|
60 |
General |
emekli kimse |
superannuate n.
|
|
|
61 |
General |
emekli olmak |
be out at grass v.
|
|
62 |
General |
emekli etmek |
put out to grass v.
|
|
63 |
General |
emekli maaşı almak |
receive a pension v.
|
|
64 |
General |
emekli aylığı vererek işten çıkarmak |
pension off v.
|
|
65 |
General |
emekli etmek |
superannuate v.
|
|
66 |
General |
emekli maaşı vermek |
enpension v.
|
|
67 |
General |
emekli etmek |
pension off v.
|
|
68 |
General |
emekli aylığı vermek |
pension v.
|
|
69 |
General |
emekli etmek |
pension v.
|
|
70 |
General |
emekli olmak |
step down v.
|
|
71 |
General |
emekli maaşı bağlamak |
entitle someone to the state pension v.
|
|
72 |
General |
malulen emekli olmak |
be retired due to disability v.
|
|
73 |
General |
emekli olduktan sonra yeniden çalışma hayatına dönmek |
come out of retirement v.
|
|
74 |
General |
malulen emekli olmak |
retire on disability v.
|
|
75 |
General |
emekli olduktan sonra çalışmaya devam etmek |
unretire v.
|
|
76 |
General |
emekli olduktan sonra tekrar çalışmaya başlamak |
unretire v.
|
|
77 |
General |
emekli olmak (yarış atı) |
grass v.
|
|
78 |
General |
(metodist vaiz) dini görevlerinden emekli olmak |
locate v.
|
|
79 |
General |
bir devlet dairesinde çalışırken diğerinden emekli maaşı almak |
double-dip v.
|
|
80 |
General |
emekli yapmak |
pension (off) v.
|
|
81 |
General |
emekli maaşı vermek |
outpension v.
|
|
82 |
General |
(rütbeli askeri) zorla emekli etmek |
pluck v.
|
|
83 |
General |
emekli olmak |
superannuate v.
|
|
84 |
General |
emekli olabilir |
pensionable adj.
|
|
85 |
General |
yaşlılıktan emekli edilmiş |
superannuated adj.
|
|
86 |
General |
emekli edilebilir |
pensionable adj.
|
|
87 |
General |
yetkileri alınarak yarım veya tam maaş ile emekli edilmiş (subay) |
reformed [obsolete] adj.
|
|
88 |
General |
emekli aylığı bağlanabilir |
pensionable adj.
|
|
89 |
General |
emekli maaşı almaya uygun |
pensionable adj.
|
|
90 |
General |
emekli maaşı alan |
pensionary adj.
|
|
91 |
General |
emekli olan |
outgoing adj.
|
|
92 |
General |
emekli etmiş |
superannuate adj.
|
|
Phrasals |
|
93 |
Phrasals |
emekli olmak |
step aside v.
|
|
94 |
Phrasals |
emekli olmak |
give back v.
|
|
95 |
Phrasals |
birini emekli etmek |
retire someone (from) v.
|
|
96 |
Phrasals |
emekli olmak |
bow out of something v.
|
|
97 |
Phrasals |
emekli olup (bir yere) yerleşmek |
retire in (something or some place) v.
|
|
98 |
Phrasals |
emekli olup farklı bir yaşam kurmak |
retire in (something or some place) v.
|
|
99 |
Phrasals |
emekli olup belli bir şekilde yaşamak |
retire in (something or some place) v.
|
|
100 |
Phrasals |
belli bir durumda emekli olmak |
retire in (something or some place) v.
|
|
101 |
Phrasals |
emekli olup bir durumun içine girmek/düşmek |
retire in (something or some place) v.
|
|
102 |
Phrasals |
emekli olup farklı bir yaşam kurmak |
retire into (something or some place) v.
|
|
103 |
Phrasals |
emekli olup belli bir şekilde yaşamak |
retire into (something or some place) v.
|
|
104 |
Phrasals |
belli bir durumda emekli olmak |
retire into (something or some place) v.
|
|
105 |
Phrasals |
emekli olup bir durumun içine girmek/düşmek |
retire into (something or some place) v.
|
|
106 |
Phrasals |
emekli olup başka bir yere gitmek/taşınmak |
retire to (something or some place) v.
|
|
107 |
Phrasals |
emekli olup başka bir yerde yaşamak |
retire to (something or some place) v.
|
|
108 |
Phrasals |
emekli olup farklı bir yaşam kurmak |
retire to (something or some place) v.
|
|
109 |
Phrasals |
emekli olup belli bir şekilde yaşamak |
retire to (something or some place) v.
|
|
110 |
Phrasals |
emekli olup başka bir yere/yaşam tarzına geçmek |
retire into something v.
|
|
111 |
Phrasals |
emekli olup başka bir yere/yaşam tarzına geçmek |
retire in something v.
|
|
112 |
Phrasals |
emekli olup bir yere gitmek/taşınmak |
retire to v.
|
|
113 |
Phrasals |
emekli olup başka bir yerde yaşamak |
retire to v.
|
|
114 |
Phrasals |
emekli olup (bir şey üzerinden/bir miktar parayla) geçinmek |
retire on v.
|
|
115 |
Phrasals |
emekli olup (bir miktar parayla, birikimiyle) geçinmek |
retire on (some amount of money) v.
|
|
Colloquial |
|
116 |
Colloquial |
yaşlı emekli |
oap [uk] n.
|
|
117 |
Colloquial |
emekli olmak |
hang up one's boots v.
|
|
118 |
Colloquial |
iş değiştirip/emekli olup daha yalın bir hayat sürmek |
cash out v.
|
|
119 |
Colloquial |
emekli etmek |
bench v.
|
|
Idioms |
|
120 |
Idioms |
hem çalışıp hem emekli maaşı alan |
double-dipper n.
|
|
121 |
Idioms |
hem sosyal güvencesi olup hem emekli maaşı alan |
double-dipper n.
|
|
122 |
Idioms |
emekli olmadan önce ölmek |
die in harness v.
|
|
123 |
Idioms |
emekli olmaya zorlamak |
put out to pasture v.
|
|
124 |
Idioms |
bir şeyden emekli olmak |
hang up (one's) fiddle v.
|
|
125 |
Idioms |
emekli olacağını söyleyip çalışmaya devam etmek |
do a melba [australia] v.
|
|
126 |
Idioms |
emekli olmaktan vazgeçmek |
do a melba [australia] v.
|
|
127 |
Idioms |
birini emekli etmek |
put somebody out to grass v.
|
|
128 |
Idioms |
birini emekli olmaya zorlamak |
put somebody out to grass v.
|
|
129 |
Idioms |
birini emekli etmek |
turn somebody out to grass v.
|
|
130 |
Idioms |
birini emekli olmaya zorlamak |
turn somebody out to grass v.
|
|
131 |
Idioms |
birini emekli etmek |
send somebody out to grass v.
|
|
132 |
Idioms |
birini emekli olmaya zorlamak |
send somebody out to grass v.
|
|
133 |
Idioms |
(birini) emekli etmek |
turn (someone) out to grass v.
|
|
134 |
Idioms |
(birini) emekli olmaya zorlamak |
turn (someone) out to grass v.
|
|
135 |
Idioms |
(birini) emekli olmaya zorlamak |
put (someone) out to pasture v.
|
|
136 |
Idioms |
(birini) zorla emekli etmek |
put (someone) out to pasture v.
|
|
137 |
Idioms |
(birini) emekli olmaya zorlamak |
send (someone) out to grass v.
|
|
138 |
Idioms |
(birini) zorla emekli etmek |
send (someone) out to grass v.
|
|
139 |
Idioms |
emekli olmak |
pull the pin [us] v.
|
|
140 |
Idioms |
emekli edilmek |
be put out to grass v.
|
|
141 |
Idioms |
emekli olmaya zorlanmak |
be put out to grass v.
|
|
142 |
Idioms |
emekli olmak |
call it a day v.
|
|
143 |
Idioms |
emekli olmak |
hang up your boots v.
|
|
144 |
Idioms |
emekli olmak |
hang up your fiddle v.
|
|
145 |
Idioms |
(birini) emekli etmek |
put (someone) out to grass v.
|
|
146 |
Idioms |
(birine) emekli olması için baskı yapmak |
put (someone) out to grass v.
|
|
Speaking |
|
147 |
Speaking |
ben emekli oldum |
I'm retired expr.
|
|
148 |
Speaking |
emekli olduğumu söylediğimde yalan söylüyordum |
when I said that I was retired that was a lie expr.
|
|
149 |
Speaking |
ne zaman emekli olacaksınız? |
when will you retire? expr.
|
|
150 |
Speaking |
ne zaman emekli olacaksın? |
when will you retire? expr.
|
|
Trade/Economic |
|
151 |
Trade/Economic |
emekli maaşı alan kimse |
pensioner n.
|
|
152 |
Trade/Economic |
emekli ve varis (bakmakla yükümlü olunan) maaş ödemeleri |
retirement and survivors' pensions n.
|
|
153 |
Trade/Economic |
emekli numarası |
pension annuity number n.
|
|
154 |
Trade/Economic |
emekli tazminatı |
retirement allowance n.
|
|
155 |
Trade/Economic |
emekli maaşı |
employee pension n.
|
|
156 |
Trade/Economic |
emekli sicil no |
retirement registration number n.
|
|
157 |
Trade/Economic |
emekli aylığı |
benefit primary n.
|
|
158 |
Trade/Economic |
emekli bankacı |
retired banker n.
|
|
159 |
Trade/Economic |
emekli yaşam sigortası |
retiree life n.
|
|
160 |
Trade/Economic |
emekli aylığı alan kişi |
retiree n.
|
|
161 |
Trade/Economic |
emekli sandığı |
superannuation fund n.
|
|
162 |
Trade/Economic |
emekli ikramiyesi |
retirement benefits n.
|
|
163 |
Trade/Economic |
emekli maaşı |
retirement allowance n.
|
|
164 |
Trade/Economic |
emekli maaşı |
benefit primary n.
|
|
165 |
Trade/Economic |
emekli maaşı ayarlamaları |
pensions adjustments n.
|
|
166 |
Trade/Economic |
emekli aylığı alan kişi |
annuitant n.
|
|
167 |
Trade/Economic |
emekli sicil numarası |
pensioner registry number n.
|
|
168 |
Trade/Economic |
emekli ödeneği fonu |
pension payment fund n.
|
|
169 |
Trade/Economic |
emekli ikramiyesi |
retirement grant n.
|
|
170 |
Trade/Economic |
emekli numarası |
pension number n.
|
|
171 |
Trade/Economic |
emekli maaşı kesinti programı |
contingency option programme n.
|
|
172 |
Trade/Economic |
emekli maaşı |
superannuation n.
|
|
173 |
Trade/Economic |
emekli sandığı fonuna devir |
transfer to the pension fund n.
|
|
174 |
Trade/Economic |
emekli sandığı |
retirement fund of civil servants n.
|
|
175 |
Trade/Economic |
emekli maaşı alan |
pensioner n.
|
|
176 |
Trade/Economic |
emekli tazminat planı |
retirement plan n.
|
|
177 |
Trade/Economic |
emekli sandığı |
retirement fund n.
|
|
178 |
Trade/Economic |
endekslenmiş emekli maaşı |
indexed pension n.
|
|
179 |
Trade/Economic |
emekli listesi |
retired list n.
|
|
180 |
Trade/Economic |
emekli sicil numarası |
retirement registration number n.
|
|
181 |
Trade/Economic |
emekli aidatı |
pension fund contribution n.
|
|
182 |
Trade/Economic |
emekli sandığı |
pension fund n.
|
|
183 |
Trade/Economic |
emekli çalışan |
retired employee n.
|
|
184 |
Trade/Economic |
emekli maaşı |
retirement pension n.
|
|
185 |
Trade/Economic |
emekli sicil numarası |
pensioner registration number n.
|
|
186 |
Trade/Economic |
emekli ikramiyesi |
retirement bonus n.
|
|
187 |
Trade/Economic |
emekli aylığı |
retirement pension n.
|
|
188 |
Trade/Economic |
eş emekli maaşı |
wife pension n.
|
|
189 |
Trade/Economic |
emekli maaşı |
retiring pension n.
|
|
190 |
Trade/Economic |
emekli maaşı alan kimse |
retirement pensioner n.
|
|
191 |
Trade/Economic |
emekli işçiler |
retired workers n.
|
|
192 |
Trade/Economic |
emekli aidatı |
retirement allowance n.
|
|
193 |
Trade/Economic |
emekli olan kimsenin eşine emeklilik maaşı haricinde her ay ödenen ücret |
benefit supplementary n.
|
|
194 |
Trade/Economic |
emekli fonu |
pension fund n.
|
|
195 |
Trade/Economic |
emekli kesintisi |
pension deduction n.
|
|
196 |
Trade/Economic |
emekli sağlık sigortası |
retiree medical n.
|
|
197 |
Trade/Economic |
emekli maaşı |
retirement benefits n.
|
|
198 |
Trade/Economic |
emekli keseneği |
pension deduction n.
|
|
199 |
Trade/Economic |
emekli bankacı |
retired bank employee n.
|
|
200 |
Trade/Economic |
personel emekli fonu |
employee pension fund n.
|
|
201 |
Trade/Economic |
savaş emekli maaşı |
war pension n.
|
|
202 |
Trade/Economic |
yaşlılık emekli aylığı fonu |
old age pension fund n.
|
|
203 |
Trade/Economic |
yaş haddinden dolayı emekli olması gereken memur |
superannuated employee n.
|
|
204 |
Trade/Economic |
yaş haddinden emekli olma |
retirement due to age limit n.
|
|
205 |
Trade/Economic |
yıllık emekli maaşı |
annuity n.
|
|
206 |
Trade/Economic |
emekli aylığı |
retiring pension n.
|
|
207 |
Trade/Economic |
yeniden çalışmaya başlayan emekli |
retread [australia/new zealand] n.
|
|
208 |
Trade/Economic |
eski mesleğine dönen emekli |
retread [australia/new zealand] n.
|
|
209 |
Trade/Economic |
çift dikiş emekli |
retread [australia/new zealand] n.
|
|
210 |
Trade/Economic |
ödenecek ana kredi miktarının emekli ödeneğine ve faizinin ise ev kredisine yönlendirildiği bir ev kredisi sistemi |
pension mortgage n.
|
|
211 |
Trade/Economic |
tazminat alarak polislikten erken emekli olma |
perfing [new zealand] n.
|
|
212 |
Trade/Economic |
malulen emekli olmak |
be retired due to disability v.
|
|
213 |
Trade/Economic |
yaş haddinden emekli olmak |
be retired on age grounds v.
|
|
214 |
Trade/Economic |
yaş haddinden emekli olmak |
be retired of the age margin v.
|
|
215 |
Trade/Economic |
malulen emekli |
retired due to disability adj.
|
|
Law |
|
216 |
Law |
emekli aylığı |
retirement pension n.
|
|
217 |
Law |
(abd) emekli askerler temyiz kurulunun temyizde kullandığı yasal standart |
cue n.
|
|
Politics |
|
218 |
Politics |
1917-1921 arasında doğmuş olup, sosyal güvenlik düzenlemesinden önce emekli olduğu için düşük sosyal güvenlik yardımı alan amerikan vatandaşlarına verilen ad |
notch baby n.
|
|
219 |
Politics |
kişi veya ailenin bir devlet kurumundan aldığı emekli maaşı veya işsizlik ödeneği |
transfer payment n.
|
|
220 |
Politics |
emekli maaşı alan |
pensioner n.
|
|
221 |
Politics |
emekli evi |
retirement community n.
|
|
222 |
Politics |
emekli evi |
retirement home n.
|
|
223 |
Politics |
katılımlı olmayan emekli maaşları |
non-contributory pension n.
|
|
224 |
Politics |
emekli aylığı alan amerikan istihbarat polisi |
annuitant n.
|
|
225 |
Politics |
emekli sandığı sorumlusu |
pensioneer trustee [uk] n.
|
|
226 |
Politics |
daha yüksek emekli maaşı vaadiyle oy toplamak |
pensioneer [uk] v.
|
|
Institutes |
|
227 |
Institutes |
emekli sandığı genel müdürlüğü |
the general directorate of pension fund n.
|
|
228 |
Institutes |
emekli sandığı genel müdürlüğü |
the general directorate of retirement fund n.
|
|
229 |
Institutes |
emekli sandığı genel müdürlüğü |
general directorate of retirement fund n.
|
|
230 |
Institutes |
emekli sandığı genel müdürlüğü |
general directorate of pension fund n.
|
|
231 |
Institutes |
emekli refahını artırma derneği |
association for the advancement of retired persons n.
|
|
Industry |
|
232 |
Industry |
emekli maaşı olmayan |
unpensioned adj.
|
|
Insurance |
|
233 |
Insurance |
dul emekli aylığı |
widow’s benefits n.
|
|
234 |
Insurance |
emekli sandığı |
retirement fund of civil servants n.
|
|
235 |
Insurance |
emekli aylığı alan kişi |
retiree n.
|
|
236 |
Insurance |
emekli aylığı alan kişi |
pensioner n.
|
|
237 |
Insurance |
emekli maaş ödemesi ile ilgili emeklilik programı |
pension scheme n.
|
|
238 |
Insurance |
emekli aylığı alan kişi |
annuitant n.
|
|
239 |
Insurance |
hayat ve emekli aylıkları |
life and pensions n.
|
|
240 |
Insurance |
ileriki bir tarihte ödenecek emekli maaşı |
paid-up pension n.
|
|
241 |
Insurance |
mesleki emeklilik planı uyarınca sağlanan emekli maaşı |
occupational pension n.
|
|
242 |
Insurance |
(çalışanın sigorta kapsamında) emekli maaşının kendi yatırdığı bölümü |
pension n.
|
|
243 |
Insurance |
sigortalının teminat kaybı olmadan prim ödemesini durdurmasına ve kalıcı olarak engelli olması halinde emekli maaşı veya tazminat almasını sağlayan bir madde |
disability clause n.
|
|
244 |
Insurance |
emekli aylığı |
oap (old age pension) [uk] abrev.
|
|
Social Sciences |
|
245 |
Social Sciences |
emekli evi |
eventide home n.
|
|
246 |
Social Sciences |
daha keyifli bir işe girmek için emekli olmak |
protiring n.
|
|
History |
|
247 |
History |
emekli asker ve denizcilerin 1859'da londra'da kurduğu birliğin kapı görevlisi, bekçi veya haberci olarak çalışan üyesi |
commissionaire n.
|
|
Religious |
|
248 |
Religious |
(geçmişte iskoçya'da) kilise vaizinin dul eşine ödenen emekli maaşı |
annat n.
|
|
Military |
|
249 |
Military |
birlik veya er ihtiyat personelinin eğitim kapsamında ilk faal görevini tamamlamaması durumunda eğitim, emekli veya ihtiyat asli teşkillerine atandığı karar |
nondeployable account n.
|
|
250 |
Military |
ingiliz kraliyet donanması'na mensup tüm görevli ve emekli subayların resmi listesi |
navy list n.
|
|
251 |
Military |
emekli subay |
veteran n.
|
|
252 |
Military |
geçici maluliyet emekli listesi |
temporary disability retired list n.
|
|
Sport |
|
253 |
Sport |
deneyimli emekli oyuncu |
veteran player n.
|
|
254 |
Sport |
(beyzbolcu) emekli olmuş |
down adj.
|
|
Abbreviation |
|
255 |
Abbreviation |
emekli refahını artırma derneği |
aarp (association for the advancement of retired persons) n.
|
|
256 |
Abbreviation |
emekli olmuş kadın |
emer. n.
|
|
257 |
Abbreviation |
emekli öğretim görevlisi |
emer. n.
|
|
Archaic |
|
258 |
Archaic |
emekli etmek |
overyear v.
|
|
Slang |
|
259 |
Slang |
emekli olmak |
be gone to grass v.
|
|
Star Wars |
|
260 |
Star Wars |
mecburi emekli evi |
forced retirement home n.
|
|
261 |
Star Wars |
emekli kontrol kulesi |
retired control tower n.
|
|
262 |
Star Wars |
emekli uzaycılar evi |
retired spacers home n.
|
|