Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | married adj. | evli | ||
A regulation like that advocated in the report would end up discriminating against married heterosexual couples. Raporda savunulduğu gibi bir düzenleme, evli heteroseksüel çiftlere karşı ayrımcılıkla sonuçlanacaktır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | married adj. | evli | ||
Under the current Staff Regulations, social and family rights are provided only for couples who are married. Mevcut Personel Yönetmeliği kapsamında, sosyal ve ailevi haklar sadece evli çiftler için sağlanmaktadır. More Sentences |
||||
General | married n. | evli kimse | ||
General | married adj. | nikahlı | ||
General | married adj. | evliliğe/evlilere özgü | ||
General | married adj. | başı bağlı | ||
General | married adj. | evlenmiş | ||
General | married adj. | evlilik yoluyla kazanılan | ||
General | married adj. | birleşik | ||
General | married adj. | paylaşılan | ||
General | married adj. | paylaşımlı | ||
General | married adj. | (mecazi olarak) aşırı bağlılık ve özveri sergileyen | ||
Furniture | ||||
Furniture | married adj. | parçaları toplama olan (antik mobilya) |