Turc - Anglais
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais Phrases
Synonymes
Phrases
Outils
Ressources
A propos de nous
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
Éteindre les lumières
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonymes
Outils
Ressources
A propos de nous
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
EN-TR
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Espagnol - Anglais
Français - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais Phrases
Turc - Anglais
Cacher l'historique
Détails de l'historique
Effacer l'historique
Historique :
be stormed by visitors
avis de retrait de la défense
durumsal anlam
bastoncillos del esmalte
down on
Historique
Phrases
Sens de
"down on"
dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 5 résultat(s)
Catégorie
Anglais
Turc
Colloquial
1
Colloquial
down on
adj.
-e karşı negatif
2
Colloquial
down on
adj.
-e karşı düşman/muhalif
3
Colloquial
down on
adj.
-e sıcak bakmayan
4
Colloquial
down on
adj.
-e soğuk/mesafeli
5
Colloquial
down on
adj.
-e karşı
Sens de
"down on"
avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)
Catégorie
Anglais
Turc
Common Usage
1
Common Usage
cut down on
v.
kısmak
We're trying to
cut down on
expenses.
Masrafları
kısmaya
çalışıyoruz.
More Sentences
General
2
General
look down on
v.
küçümsemek
Bob
looks down on
his brother for not being good at sports.
Bob, sporda iyi olmadığı için kardeşini
küçümsüyor.
More Sentences
3
General
look down on
v.
yukarıdan bakmak
The building
looks down on
the whole town.
Bina, bütün kasabaya
yukarıdan bakıyor.
More Sentences
4
General
look down on
v.
tepeden bakmak
He
looks down on
women.
Kadınlara
tepeden bakıyor.
More Sentences
5
General
look down on
v.
küçük görmek
If you don't do your duty, people will
look down on
you.
Görevini yapmazsan, insanlar seni
küçük görürler.
More Sentences
6
General
cut down on
v.
azaltmak
We can, however,
cut down on
their use.
Ancak bunların kullanımını
azaltabiliriz.
More Sentences
7
General
look down on
v.
hor görmek
You should never
look down on
a man merely because he is poor.
Sırf fakir diye bir adamı asla
hor görmemelisin.
More Sentences
Phrasals
8
Phrasals
press down on
v.
basmak
If something ridiculous occurs, then
press down on
the red button.
Eğer saçma bir şey olursa, kırmızı düğmeye
bas.
More Sentences
9
Phrasals
press down on
v.
bastırmak
Press down on
the lever.
Kolun üstüne
bastırınız.
More Sentences
10
Phrasals
clamp down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) baskı uygulamak
The government
clamped down on
the minority group.
Hükümet azınlık grubuna
baskı uyguladı.
More Sentences
11
Phrasals
clamp down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sınırlama getirmek
The government
clamped down on
the minority group.
Hükümet azınlık gruba
sınırlamalar getirdi.
More Sentences
12
Phrasals
cut down (on something)
v.
(bir şeyden) kısmak
They had better
cut down
their living expenses.
Yaşam giderlerini
kıssalar
iyi olur.
More Sentences
Idioms
13
Idioms
look down on
v.
tepeden bakmak
We shouldn't
look down on
other people.
Diğer insanlara
tepeden bakmamalıyız.
More Sentences
General
14
General
swoop down on
n.
polis baskını
15
General
bite-down (on)
n.
dişini geçirme
16
General
come down on
v.
cezalandırmak
17
General
put down a deposit on something
v.
depozito ödemek
18
General
crack down on
v.
son vermek için bir şeyin üstüne gitmek
19
General
bear down on
v.
yaklaşmak
20
General
come down on
v.
fırçalamak
21
General
put down a deposit on something
v.
kapora vermek
22
General
come down on
v.
azarlamak
23
General
sweep down on
v.
saldırmak
24
General
swoop down on
v.
birden inip/çıkıp yakalamak (birini)
25
General
plop oneself down on
v.
bir yere lop diye oturmak
26
General
plump oneself down on
v.
bir yere lop diye oturmak
27
General
shut down on
v.
son vermek
28
General
crack down on
v.
müsamaha etmekten vazgeçip sert davranmaya başlamak
29
General
come down on
v.
fırça atmak
30
General
bear down on
v.
üstüne gelmek
31
General
lie down on the job
v.
işi savsaklamak
32
General
put down a deposit on something
v.
depozito vermek
33
General
turn thumbs down on
v.
reddetmek
34
General
go down on one's knees to
v.
diz çökmek
35
General
come down on
v.
üstüne gelmek
36
General
put down on
v.
inmek (uçak)
37
General
cut down expenses on food
v.
boğazından kesmek
38
General
shut down on
v.
kesmek
39
General
come down on
v.
sıkıştırmak
40
General
bear down on
v.
fazla bastırmak
41
General
go down on one's knees to
v.
ayaklarına kapanmak
42
General
bear down on
v.
büyük çaba harcamak
43
General
look down on
v.
aşağı görmek
44
General
turn thumbs down on
v.
kabul etmemek
45
General
plop something down on
v.
bir şeyi bir yerin üzerine pat diye koyuvermek
46
General
have a down on somebody
v.
takmak
47
General
go down on one's knees to somebody
v.
ayaklarına kapanmak
48
General
bear down on
v.
sıkıştırmak (azarlayarak/ısrarla)
49
General
plunk oneself down on
v.
bir yere oturuvermek
50
General
look down on
v.
hakir görmek
51
General
swoop down on
v.
birdenbire üstüne çullanmak
52
General
come down on
v.
saldırmak
53
General
rain down on
v.
yağmak
54
General
plump down on one's knees
v.
dizlerinin üzerine çöküvermek
55
General
smack down on
v.
küt diye (bir yere) vurmak
56
General
put down on paper
v.
kaleme almak
57
General
have down on somebody
v.
bağlanmak
58
General
have down on somebody
v.
hoşlanmamak
59
General
be down on somebody
v.
kancayı takmak
60
General
be down on somebody
v.
karşı olmak
61
General
keep on running down (someone)
v.
diline dolamak
62
General
flop down on
v.
üstüne çökmek
63
General
be down on one's luck
v.
talihi yüz çevirmek
64
General
cut down on
v.
indirmek
65
General
bear down on
v.
-e doğru ilerlemek
66
General
bear down on
v.
-e doğru gelmek
67
General
be down on
v.
-e karşı olmak
68
General
bear down on
v.
-i çok etkilemek
69
General
bear down on
v.
-e ilerlemek
70
General
look down on
v.
-e tepeden bakmak
71
General
cut down on
v.
-i azaltmak
72
General
get the low-down on him
v.
onun hakkında bütün gerçekleri öğrenmek
73
General
bear down on
v.
bir başka tekneye doğru yol almak
74
General
get down on one's knees
v.
diz üstü çökmek
75
General
get down on one's knees
v.
dizlerinin üstüne çökmek
76
General
bear down on something
v.
bir şeyin üzerine bastırmak
77
General
sit down on the floor
v.
yere oturmak
78
General
cut down on expenses
v.
masraflarda kısıntıya gitmek
79
General
cut down on expenses
v.
masrafları kısmak
80
General
be down on one's uppers
v.
müşkül duruma düşmek
81
General
cut down on cigarettes
v.
sigarayı azaltmak
82
General
cut down on smoking
v.
sigarayı azaltmak
83
General
turn down the heat on
v.
ocağın altını söndürmek
84
General
lie down on the grass
v.
çime uzanmak
85
General
lie down on the grass
v.
çimene uzanmak
86
General
lie down on the grass
v.
çimlere uzanmak
87
General
sit down on
v.
susturmak
88
General
sit down on
v.
lafı ağzına tıkmak
89
General
sit down on
v.
kınamak
90
General
sit down on
v.
azarlamak
91
General
sit down on
v.
paylamak
92
General
plump something down on
v.
(bir şeyi diğerinin) üzerine pat diye koyuvermek
93
General
down on his luck
adj.
talihsiz
94
General
on the down grade
adj.
kötüleşmekte
95
General
down on one's luck
adj.
talihsiz
96
General
down on one's luck
adj.
kör talih
97
General
down on one's luck
adj.
bahtsız
98
General
from the top on down
adv.
baştan sona
Phrasals
99
Phrasals
fall down on
v.
hayal kırıklığına uğratmak
100
Phrasals
fall down on
v.
beklentileri karşılayamamak
101
Phrasals
beat down on (someone or something)
v.
dövmek
102
Phrasals
beat down on (someone or something)
v.
hırpalamak
103
Phrasals
beat down on (someone or something)
v.
yumruklamak
104
Phrasals
beat down on (someone or something)
v.
hızla vurmak
105
Phrasals
beat down on (someone or something)
v.
yumruğu/tokadı indirmek
106
Phrasals
beat down on (someone or something)
v.
yağmur/kar üzerine yağmak/boşalmak
107
Phrasals
charge down on (someone or something)
v.
(birine veya bir şeye) saldırmak
108
Phrasals
charge down on (someone or something)
v.
(birine veya bir şeye) doğru hamle/atak yapmak
109
Phrasals
charge down on (someone or something)
v.
(birine veya bir şeye) hücum etmek
110
Phrasals
charge down on (someone or something)
v.
(birine veya bir şeye) doğru yıldırım gibi yaklaşmak
111
Phrasals
charge down on (someone or something)
v.
(birine veya bir şeye) doğru hızla yaklaşmak
112
Phrasals
charge down on (someone or something)
v.
(birine veya bir şeye) doğru atağa geçmek
113
Phrasals
push down on
v.
basmak
114
Phrasals
lie down on something
v.
bir şeyin üstüne uzanmak/yatmak
115
Phrasals
pin someone down on something
v.
birinden bir konunda kesin bir cevap vermesini talep etmek
116
Phrasals
nail someone down on something
v.
birini konuşmaya/belli ayrıntıları ifade etmeye zorlamak
117
Phrasals
push down on
v.
bastırmak
118
Phrasals
lie down on something
v.
bir şeyin üzerine uzanmak/yatmak
119
Phrasals
nail someone down on something
v.
birinden bir konunda kesin bir cevap vermesini talep etmek
120
Phrasals
pin someone down on something
v.
birini konuşmaya/belli ayrıntıları ifade etmeye zorlamak
121
Phrasals
put down on paper
v.
kağıda almak
122
Phrasals
play down on
v.
önemli bir meseleyi önemsiz göstermek
123
Phrasals
slam something down (on something)
v.
(yumruğunu vb bir yere) vurmak
124
Phrasals
stream down on
v.
üzerine akmak
125
Phrasals
beat down on
v.
(güneş vb.) üzerine/üzerilerine vurmak
126
Phrasals
pelt down (on someone or something)
v.
(yağmur vb) üzerilerine (şakır şakır) yağmak
127
Phrasals
push down on
v.
(düğmeye vb) basmak
128
Phrasals
beat down on
v.
(yağmur) üzerine boşalmak/yağmak
129
Phrasals
lash down on
v.
(yağmur) üzerine boşalmak/yağmak
130
Phrasals
beat down on
v.
(yağmur/kar) üzerine/üzerilerine yağmak
131
Phrasals
put down on paper
v.
yazıya dökmek
132
Phrasals
press down on
v.
(düğmeye vb) basmak
133
Phrasals
blaze down on (someone or something)
v.
yoğun güneş veya ışığın altında kalmak
134
Phrasals
blaze down on (someone or something)
v.
yoğun güneş veya ışığa maruz kalmak
135
Phrasals
blaze down (on someone or something)
v.
(birinin veya bir şeyin) üzerine vurup yakmak (güneş veya ışık)
136
Phrasals
charge down on someone or something
v.
birine veya bir şeye saldırmak
137
Phrasals
charge down on someone or something
v.
birine veya bir şeye doğru hamle/atak yapmak
138
Phrasals
charge down on someone or something
v.
birine veya bir şeye hücum etmek
139
Phrasals
charge down on someone or something
v.
birine veya bir şeye doğru hızla yaklaşmak
140
Phrasals
charge down on someone or something
v.
birinin veya bir şeyin üstüne dört nala koşmak
141
Phrasals
charge down on someone or something
v.
birinin veya bir şeyin üstüne hızla sürmek
142
Phrasals
charge down on someone or something
v.
birinin veya bir şeyin üstüne çullanmak
143
Phrasals
charge down on someone or something
v.
birine veya bir şeye zincirden boşanmış gibi yaklaşmak/koşmak/saldırmak
144
Phrasals
get down on (someone or something)
v.
(birinin veya bir şeyin) üstüne gitmek
145
Phrasals
get down on (someone or something)
v.
(birine veya bir şeye) negatif yaklaşmak
146
Phrasals
get down on (someone or something)
v.
(birine veya bir şeye karşı) negatif düşüncelere sahip olmak
147
Phrasals
get down on someone
v.
birini eleştirmek
148
Phrasals
get down on someone
v.
birinin üstüne gitmek
149
Phrasals
get down on someone
v.
biriyle uğraşmak
150
Phrasals
ride down on (something)
v.
bir araç üstünde veya içerisinde çömelerek gitmek
151
Phrasals
scream down (on someone or something)
v.
(birinin veya bir şeyin üzerine) hızla çakılmak/düşmek/inmek
152
Phrasals
fall down on someone or something
v.
birinin/bir şeyin üstüne düşmek
153
Phrasals
boogie on down
v.
hızla bir şeye/yere gitmek
154
Phrasals
boogie on down
v.
bir şeye/yere yetişmek
155
Phrasals
boogie on down
v.
çabucak bir şeye/yere gitmek
156
Phrasals
boogie on down
v.
bir şeye/yere gidivermek
157
Phrasals
set (someone or something) down on (something)
v.
(birini/bir şeyi bir şeyin) üzerine koymak
158
Phrasals
set (someone or something) down on (something)
v.
(birini/bir şeyi bir şeyin) üzerine yerleştirmek
159
Phrasals
set (something) down on (something)
v.
(bir şeyi bir şeyin) üzerine not almak
160
Phrasals
set (something) down on (something)
v.
(bir şeyi bir şeyin) üzerine not etmek
161
Phrasals
set (something) down on (something)
v.
(bir şeyi bir şeyin) üzerine kaydetmek
162
Phrasals
set (something) down on (something)
v.
bir hava aracını (bir şeyin) üzerine indirmek
163
Phrasals
set (something) down on (something)
v.
bir hava aracını bir yere indirmek
164
Phrasals
sweep down on someone or something
v.
birinin/bir şeyin üstüne akmak
165
Phrasals
sweep down on someone or something
v.
birinin/bir şeyin üzerinden akıp geçmek
166
Phrasals
sweep down on someone or something
v.
şiddetle birinin/bir şeyin üzerine gelmek
167
Phrasals
sweep down on someone or something
v.
şiddetle birinin/bir şeyin üzerine esmek
168
Phrasals
sweep down on someone or something
v.
birini/bir şeyi süpürmek
169
Phrasals
sweep down on someone or something
v.
birini/bir şeyi önüne katmak
170
Phrasals
sweep down on someone or something
v.
birinin/bir şeyin üstüne inmek
171
Phrasals
swoop down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) doğru dalış yapmak
172
Phrasals
swoop down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) doğru hızla dalmak
173
Phrasals
swoop down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) kapmak için ani bir dalış yapmak
174
Phrasals
swoop down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) havada kapmak için atılmak
175
Phrasals
swoop down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üstüne inmek için aşağı süzülmek
176
Phrasals
swoop down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üstüne hücum etmek
177
Phrasals
swoop down on someone or something
v.
birine/bir şeye doğru dalış yapmak
178
Phrasals
swoop down on someone or something
v.
birine/bir şeye doğru hızla dalmak
179
Phrasals
swoop down on someone or something
v.
birini/bir şeyi kapmak için ani bir dalış yapmak
180
Phrasals
swoop down on someone or something
v.
birini/bir şeyi havada kapmak için atılmak
181
Phrasals
swoop down on someone or something
v.
birinin/bir şeyin üstüne inmek için aşağı süzülmek
182
Phrasals
swoop down on something
v.
bir şeyin üstüne çullanmak
183
Phrasals
swoop down on something
v.
bir şeyi kapışmak
184
Phrasals
swoop down on something
v.
bir şeye hücum etmek
185
Phrasals
swoop down on something
v.
bir şeye saldırmak
186
Phrasals
swoop down on something
v.
bir şeyin üzerine atılmak
187
Phrasals
swoop down on something
v.
bir şeyi kapış kapış tüketmek
188
Phrasals
bear down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) abanmak
189
Phrasals
bear down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) iyice bastırmak
190
Phrasals
bear down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sıkıca bastırmak
191
Phrasals
bear down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üstüne üstüne gelmek
192
Phrasals
bear down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) sıkıştırmak
193
Phrasals
bear down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üstüne yürümek
194
Phrasals
bear down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) yaklaşmak
195
Phrasals
bear down on (something)
v.
(bir şeyin) üstüne düşmek
196
Phrasals
bear down on (something)
v.
(bir şey için) büyük çaba göstermek
197
Phrasals
bear down on (something)
v.
(bir şeye) tamamen konsantre olmak
198
Phrasals
bear down on (something)
v.
(bir şeyin) dikkatle üzerine eğilmek
199
Phrasals
bear down on (something)
v.
(bir şeye) büyük gayret göstermek
200
Phrasals
bite down on (something)
v.
(bir şeyi) ısırmak
201
Phrasals
bite down on (something)
v.
(bir şeye) dişini geçirmek
202
Phrasals
bite down on (something)
v.
(bir şeyi) sertçe ısırmak
203
Phrasals
bite down on (something)
v.
(bir şeyi) hart diye ısırmak
204
Phrasals
bite down on (something)
v.
(bir şeyi/duyguyu) baskılamak
205
Phrasals
bite down on (something)
v.
(bir şeyi/duyguyu) içinde tutmak
206
Phrasals
bite down on (something)
v.
(bir şeyi/duyguyu) göstermemek için dişini sıkmak
207
Phrasals
bring down on
v.
üstüne/tepesine inmesine neden olmak
208
Phrasals
bring down on
v.
üstüne/başına düşürmek
209
Phrasals
bring down on
v.
tepesine/tepesinden aşağı indirmek
210
Phrasals
bring down on
v.
başına dert açmak/almak
211
Phrasals
bring down on
v.
başını belaya/derde sokmak
212
Phrasals
champ down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) ısırmak
213
Phrasals
champ down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) dişlemek
214
Phrasals
champ down on (something)
v.
(bir şeyi) bastırmak
215
Phrasals
champ down on (something)
v.
(bir şeyi) engellemek
216
Phrasals
champ down on (something)
v.
(bir şeye) gem vurmak
217
Phrasals
champ down on (something)
v.
(bir şeyi) zapt etmek
218
Phrasals
champ down on (something)
v.
(bir şeyi) frenlemek
219
Phrasals
champ down on (something)
v.
(bir şeyi) kontrol altına almak
220
Phrasals
champ down on (something)
v.
(bir şeyi) tutmak
221
Phrasals
charge down on
v.
-e saldırmak
222
Phrasals
charge down on
v.
-e doğru hamle/atak yapmak
223
Phrasals
charge down on
v.
-e hücum etmek
224
Phrasals
charge down on
v.
-e doğru hamle/atak yapmak
225
Phrasals
charge down on
v.
-e doğru yıldırım gibi yaklaşmak
226
Phrasals
charge down on
v.
-e doğru hızla yaklaşmak
227
Phrasals
chomp down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) hart diye ısırmak
228
Phrasals
chomp down on (something)
v.
(bir şey yapmamak için) kendini tutmak
229
Phrasals
chomp down on (something)
v.
(bir şey yapmamak için) kendini dizginlemek
230
Phrasals
chomp down on (something)
v.
(bir şey yapmamak için) kendine hakim olmak
231
Phrasals
chomp down on (something)
v.
(bir şey yapmaya) engel olmak
232
Phrasals
clamp down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) bastırmak
233
Phrasals
clamp down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) sıkıca kıstırmak
234
Phrasals
clamp down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) sıkıştırmak
235
Phrasals
clamp down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) katı düzenleme getirmek
236
Phrasals
clamp down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) sıkı kontrol altına almak
237
Phrasals
clamp down on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) üzerinde baskı uygulamak
238
Phrasals
clamp down (on someone or something)
v.
(biri/bir şey üzerinde) baskıcı olmak
239
Phrasals
clamp down (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) müsamahasız davranmak
240
Phrasals
clamp down (on someone or something)
v.
(biriyle/bir şeyle ilgili) çok katı/sert olmak
241
Phrasals
come down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) tamamen karşı olmak/çıkmak
242
Phrasals
come down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) tamamen karşısında olmak
243
Phrasals
come down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) engellemek/önlemek için üstüne gitmek
244
Phrasals
come down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) engellemek/önlemek için elinden geleni yapmak
245
Phrasals
come down on (someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) yana olmak
246
Phrasals
come down on (someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) taraf olmak
247
Phrasals
come down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) destek vermek
248
Phrasals
come down on (someone)
v.
(birini) haşlamak
249
Phrasals
come down on (someone)
v.
(birini) paylamak
250
Phrasals
come down on (someone)
v.
(birini) azarlamak
251
Phrasals
come down on (someone)
v.
(birini) fırçalamak
252
Phrasals
come down on (someone)
v.
(birinin) üstüne gelmek
253
Phrasals
come down on (someone)
v.
(birine) fırça atmak
254
Phrasals
crack down (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) müsamaha etmekten vazgeçip sert davranmaya başlamak
255
Phrasals
crack down (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) kesin sınır koymak
256
Phrasals
crack down (on someone or something)
v.
(biri/bir şey üzerinde) sert önlemler almak
257
Phrasals
crack down (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) aman vermemek
258
Phrasals
crack down (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) göz açtırmamak
259
Phrasals
crack down (on someone or something)
v.
(biri/bir şey üzerinde) kesin kurallar uygulamak
260
Phrasals
crack down on (something)
v.
(bir şeye) müsamaha etmekten vazgeçip sert davranmaya başlamak
261
Phrasals
crack down on (something)
v.
(bir şeye) kesin sınır koymak
262
Phrasals
crack down on (something)
v.
(bir şey üzerinde) sert önlemler almak
263
Phrasals
crack down on (something)
v.
(bir şeye) aman vermemek
264
Phrasals
crack down on (something)
v.
(bir şeye) göz açtırmamak
265
Phrasals
crack down on (something)
v.
(bir şey üzerinde) kesin kurallar uygulamak
266
Phrasals
cut down (on something)
v.
(bir şeyi) azaltmak
267
Phrasals
cut down (on something)
v.
(bir şeyde) kısıntı yapmak
268
Phrasals
cut down (on something)
v.
(bir şeyin) miktarını düşürmek
269
Phrasals
flop something down on something
v.
bir şeyi bir şeyin üstüne löp diye atmak
270
Phrasals
flop something down on something
v.
bir şeyi bir şeyin üstüne şap diye atmak
271
Phrasals
flop something down on something
v.
bir şeyi bir şeyin üstüne şak diye atmak
272
Phrasals
flop something down on something
v.
bir şeyi bir şeyin üstüne küt diye atmak
273
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeye) küt diye oturmak
274
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeye) lap diye oturmak
275
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeyin) üstüne kendini atmak/bırakmak
276
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeyin) üstüne kendini lap diye atmak/bırakmak
277
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeyin) üstüne yığılmak
278
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeyin) üstüne cumbadak atlamak
279
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeye) cumburlop diye atlamak
280
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeyin) üstüne löp diye atmak
281
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeyin) üstüne şap diye atmak
282
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeyin) üstüne şak diye atmak
283
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeyin) üstüne küt diye atmak
284
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeyin) üstüne pat diye atmak
285
Phrasals
glare down on
v.
üzerinde güçlü bir şekilde parlamak
286
Phrasals
glare down on
v.
gözünü dikmek
287
Phrasals
glare down on
v.
bakışlarını kenetlemek/sabitlemek
288
Phrasals
glare down on
v.
'-e sert sert bakmak
289
Phrasals
glare down on
v.
'-e ters ters bakmak
290
Phrasals
glare down on
v.
'-e dik dik bakmak
291
Phrasals
glare down on
v.
'-e düşmanca bakmak
292
Phrasals
glare down on
v.
'-i kinle süzmek
293
Phrasals
glare down on
v.
'-e kızgınlıkla bakmak
294
Phrasals
glare down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerinde güçlü bir şekilde parlamak
295
Phrasals
glare down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sert sert bakmak
296
Phrasals
glare down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) ters ters bakmak
297
Phrasals
glare down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) dik dik bakmak
298
Phrasals
glare down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) düşmanca bakmak
299
Phrasals
glare down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) kinle süzmek
300
Phrasals
glare down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) kızgınlıkla bakmak
301
Phrasals
grade someone down (on something)
v.
birine (bir şeyde) düşük not/puan vermek
302
Phrasals
grade someone down (on something)
v.
(bir şeyde) birinin puanını/notunu kırmak
303
Phrasals
lash down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerine şiddetli yağmur yağmak
304
Phrasals
lash down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerine yağmur indirmek
305
Phrasals
lash down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerine yağmur boşalmak/yağmak
306
Phrasals
lash down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerine bardaktan boşanırcasına yağmur yağmak
307
Phrasals
lie down on
v.
-i savsaklamak
308
Phrasals
lie down on
v.
'-e uzanmak
309
Phrasals
lie down on
v.
'-in üstüne uzanmak/yatmak
310
Phrasals
lie down on
v.
ense yapmak
311
Phrasals
lie down on
v.
'-i boşlamak
312
Phrasals
press down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) ittirmek
313
Phrasals
press down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) dayanmak
314
Phrasals
press down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) sıkıştırmak
315
Phrasals
press down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) basmak
316
Phrasals
press down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) bastırmak
317
Phrasals
push down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) aşağı doğru bastırmak
318
Phrasals
push down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üstüne/üstünden bastırmak
319
Phrasals
rain down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerine yağmak
320
Phrasals
rain down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerine yağdırmak/dökmek
321
Phrasals
rain down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerine bir şeyler atmak/fırlatmak
322
Phrasals
rain down on (someone)
v.
(birini) bir şeye boğmak
323
Phrasals
rain down on (someone)
v.
(birine) bir şeyler yağdırmak
324
Phrasals
sit down on
v.
-e oturmak
325
Phrasals
sit down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerine oturmak
326
Phrasals
sit down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerine oturtmak/koymak
327
Phrasals
slam (someone or something) down on (something)
v.
(birini/bir şeyi bir şeye) vurmak/çalmak
328
Phrasals
slam (someone or something) down on (something)
v.
(birini/bir şeyi bir yere) çarpmak
329
Phrasals
smack (something) down on (something)
v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne çalmak/vurmak
330
Phrasals
smack (something) down on (something)
v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne fırlatmak
331
Phrasals
smack (something) down on (something)
v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne şap/şak diye atmak
332
Phrasals
bear down on
v.
(başka bir gemiye) rüzgar yönünden yaklaşmak
Proverb
333
Proverb
do not let the sun go down on your anger
öfkeni yarına taşıma
334
Proverb
do not let the sun go down on your wrath
öfkeni yarına taşıma
335
Proverb
do not let the sun go down on your wrath
gün bitmeden öfkeni unutmuş ol
336
Proverb
do not let the sun go down on your anger
gün bitmeden öfkeni unutmuş ol
337
Proverb
footprints on the sands of time are not made by sitting down
yerinde oturarak tarihe iz bırakamazsın
338
Proverb
footprints on the sands of time are not made by sitting down
hiçbir şey yapmadan tarihte iz bırakamazsın
339
Proverb
footprints on the sands of time are not made by sitting down
harekete geçmeden iz bırakacak bir şey yapamazsın
340
Proverb
footprints on the sands of time are not made by sitting down
yerinde oturan tarih yazamaz
341
Proverb
let not the sun go down on your wrath
öfkeni yarına taşıma
342
Proverb
let not the sun go down on your wrath
gün bitmeden öfkeni unutmuş ol
343
Proverb
never let the sun go down on your anger
öfkeni yarına taşıma
344
Proverb
never let the sun go down on your anger
gün bitmeden öfkeni unutmuş ol
345
Proverb
never let the sun go down on your anger
yatağa öfkeli/küs girme
346
Proverb
never let the sun go down on your anger
öfkeyle/küs uyuma
Colloquial
347
Colloquial
be down on one’s luck
v.
bahtı kara olmak
348
Colloquial
be down on one’s luck
v.
kör talihi olmak
349
Colloquial
be down on one’s luck
v.
şanssız olmak
350
Colloquial
be down on one’s luck
v.
şansı kötü gitmek
351
Colloquial
be down on one’s luck
v.
şansı kötü olmak
352
Colloquial
get down on all fours
v.
ellerinin ve dizlerinin üstünde durmak
353
Colloquial
get down on all fours
v.
ellerinin ve dizlerinin üstünde eğilmek/yere çömelmek
354
Colloquial
get down on all fours
v.
dört ayak üzerinde durmak
355
Colloquial
be down on
v.
bir fikri veya davranışı onaylamamak
356
Colloquial
be down on
v.
bir fikre veya davranışa karşı çıkmak
357
Colloquial
be down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı olmak
358
Colloquial
be down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) garezi olmak
359
Colloquial
be down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) onaylamamak
360
Colloquial
be down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) eleştirel yaklaşmak
361
Colloquial
be down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı olumsuz hisleri olmak
362
Colloquial
shimmy (on) down
v.
eğlenmeye çıkmak/gitmek
363
Colloquial
shimmy (on) down
v.
gezmeye çıkmak/gitmek
364
Colloquial
down on someone or something
adj.
birine/bir şeye karşı
365
Colloquial
down on someone or something
adj.
birine/bir şeye karşı negatif
366
Colloquial
down on someone or something
adj.
birine/bir şeye karşı düşman/muhalif
367
Colloquial
down on someone or something
adj.
birine/bir şeye sıcak bakmayan
368
Colloquial
down on someone or something
adj.
birine/bir şeye karşı soğuk/mesafeli
369
Colloquial
everyone down on the ground now!
expr.
herkes yere yatsın!
370
Colloquial
get down on the ground!
expr.
yere yat!
371
Colloquial
on the down low
expr.
kendini heteroseksüel gibi gösteren eşcinsel
Idioms
372
Idioms
blaze down on (someone or something)
v.
(güneş veya ışık için) yukarından yoğun bir şekilde üstüne vurmak
373
Idioms
blaze down on (someone or something)
v.
(üstünde) ışıl ışıl parlamak
374
Idioms
blaze down on (someone or something)
v.
… yakmak
375
Idioms
blaze down on (someone or something)
v.
alev alev yanmak
376
Idioms
bring (something) down on (one's) head
v.
(birinin) üstüne/tepesine inmesine neden olmak
377
Idioms
bring (something) down on (one's) head
v.
(birinin) üstüne/başına düşürmek
378
Idioms
bring (something) down on (one's) head
v.
(birinin) tepesine/tepesinden aşağı indirmek
379
Idioms
bring (something) down on (one's) head
v.
başına dert açmak/almak
380
Idioms
bring (something) down on (one's) head
v.
başını belaya/derde sokmak
381
Idioms
bring (something) down on (one's) head
v.
başına belalı bir iş açmak
382
Idioms
bring (something) down on (oneself)
v.
üstüne/tepesine inmesine neden olmak
383
Idioms
bring (something) down on (oneself)
v.
üstüne/başına düşürmek
384
Idioms
bring (something) down on (oneself)
v.
tepesine/tepesinden aşağı indirmek
385
Idioms
bring (something) down on (oneself)
v.
başına dert açmak/almak
386
Idioms
bring (something) down on (oneself)
v.
başını belaya/derde sokmak
387
Idioms
bring (something) down on (oneself)
v.
başına belalı bir iş açmak
388
Idioms
bring something down on
v.
üstüne/tepesine inmesine neden olmak
389
Idioms
bring something down on
v.
üstüne/başına düşürmek
390
Idioms
bring something down on
v.
tepesine/tepesinden aşağı indirmek
391
Idioms
bring something down on
v.
başına dert açmak/almak
392
Idioms
bring something down on
v.
başını belaya/derde sokmak
393
Idioms
bring something down on
v.
başına belalı bir iş açmak
394
Idioms
come down on the side of somebody/something
v.
birinden ya da bir şeyden taraf olmak
395
Idioms
come down on the side of somebody/something
v.
birine ya da bir şeye destek vermek
396
Idioms
come down on the side of somebody/something
v.
birinden ya da bir şeyden yana olmak
397
Idioms
come down on the side of somebody/something
v.
birine ya da bir şeye destek vermek
398
Idioms
clamp down on
v.
aman vermemek
399
Idioms
go down on someone's knees
v.
ayaklarına kapanmak
400
Idioms
come down on
v.
azarlamak
401
Idioms
down on someone's neck
v.
birinin tepesine binmek
402
Idioms
come down on the side of somebody
v.
birisinden yana olmak
403
Idioms
come down on
v.
başına ekşimek
404
Idioms
glare down on someone
v.
birine öfkeli bir şekilde bakmak
405
Idioms
come down on the side of somebody
v.
birisine destek vermek
406
Idioms
lay a beat down on somebody
v.
birini yere sermek
407
Idioms
down on someone's neck
v.
birinin ensesine binmek
408
Idioms
bring the curtain down on something
v.
bir dönemi bitirmek/sona erdirmek
409
Idioms
be down a notch on one's belt
v.
bir beden küçülmek
410
Idioms
glare down on someone
v.
birine sert sert bakmak
411
Idioms
come down hard on someone
v.
birinin aklını başına getirmek
412
Idioms
come down hard on someone
v.
birisini ağır biçimde eleştirmek/azarlamak
413
Idioms
come down hard on someone
v.
birinin burnunu sürtmek
414
Idioms
ring the curtain down on something
v.
bir dönemi bitirmek/sona erdirmek
415
Idioms
go down on one's knees
v.
dizleri üzerine çökmek
416
Idioms
go down on one's knees
v.
diz çökmek
417
Idioms
lie down on the job
v.
ense yapmak
418
Idioms
come down on
v.
haşlamak
419
Idioms
be down on
v.
garez bağlamak
420
Idioms
fall down on the job
v.
işleri kötü gitmek
421
Idioms
lay down on the job
v.
işini kötü yapmak
422
Idioms
lie down on the job
v.
işini kötü yapmak
423
Idioms
lie down on the job
v.
işi sermek
424
Idioms
clamp down on
v.
işe el koymak
425
Idioms
lay down on the job
v.
işi sermek
426
Idioms
lay down on the job
v.
işi boşlamak
427
Idioms
lie down on the job
v.
işi boşlamak
428
Idioms
fall down on the job
v.
işinde başarısızlığa uğramak
429
Idioms
lie down on the job
v.
işi savsaklamak
430
Idioms
lay down on the job
v.
işi savsaklamak
431
Idioms
fall down on the job
v.
işin üzerine düşmemek
432
Idioms
turn thumbs down on something
v.
kabul etmemek
433
Idioms
turn thumbs down on something
v.
olumsuz bulmak
434
Idioms
be down on one's luck
v.
kötü gününde olmak
435
Idioms
clamp down on
v.
otoritesini kurmak
436
Idioms
turn thumbs down on something
v.
reddetmek
437
Idioms
clamp down on
v.
sınırlamalar getirmek
438
Idioms
be down on one's luck
v.
şanssız bir dönem yaşamak
439
Idioms
come down on
v.
paylamak
440
Idioms
be down on one's luck
v.
şanssız olmak
441
Idioms
be down on one's luck
v.
şansı kötü gitmek
442
Idioms
come down hard on someone
v.
tepesine binmek
443
Idioms
bring the curtain down on something
v.
(oyunun sonunda) perdeyi indirmek
444
Idioms
be down on one's luck
v.
(belirli bir dönem) talihi yaver gitmemek
445
Idioms
ring the curtain down on something
v.
(oyunun sonunda) perdeyi indirmek
446
Idioms
glare down on something
v.
(güneş) yakıp kavurmak
447
Idioms
look down on others
v.
(insanlara) tepeden bakmak
448
Idioms
fall down on someone
v.
üzerine düşmek
449
Idioms
the curtain comes down on something
v.
(bir dönem) bitmek/sona ermek
450
Idioms
come down/out on the side of somebody/something
v.
(birinin veya bir şeyin) tarafını seçmek
451
Idioms
come down/out on the side of somebody/something
v.
düşünüp taşındıktan sonra (birinden veya bir şeyden) yana olmak
452
Idioms
come down/out on the side of somebody/something
v.
birine arka çıkmak
453
Idioms
be (down) on (one's) uppers
v.
parası kalmamak
454
Idioms
be (down) on (one's) uppers
v.
meteliksiz kalmak
455
Idioms
be (down) on (one's) uppers
v.
uyarıcı ilaçların etkisinde olmak
456
Idioms
be (down) on (one's) uppers
v.
uyarıcı ilaç almış olmak
457
Idioms
be (down) on (one's) uppers
v.
haplanmak
458
Idioms
be down on (one) like a ton of bricks
v.
(birinin) tepesine balyoz gibi inmek
459
Idioms
be down on (one) like a ton of bricks
v.
(birinin) tepesine gülle gibi inmek
460
Idioms
be down on (one) like a ton of bricks
v.
(birini) bir güzel benzetmek
461
Idioms
be down on (one) like a ton of bricks
v.
(birini) eşekten düşmüşe çevirmek
462
Idioms
be down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birine) bir ton laf söylemek
463
Idioms
be down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birine) bir ton fırça çekmek/atmak
464
Idioms
be down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birini) fena halde azarlamak
465
Idioms
be down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birini) fena halde paylamak
466
Idioms
be down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birini) fena halde haşlamak
467
Idioms
be down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birine) bir güzel giydirmek
468
Idioms
come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birine) bir ton laf söylemek
469
Idioms
come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birine) bir ton fırça çekmek/atmak
470
Idioms
come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birini) fena halde azarlamak
471
Idioms
come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birini) fena halde paylamak
472
Idioms
come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birini) fena halde haşlamak
473
Idioms
come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birine) bir güzel giydirmek
474
Idioms
come down hard on (someone)
v.
(birini) fena azarlamak
475
Idioms
come down hard on (someone)
v.
(birinin) fena üstüne gitmek
476
Idioms
come down hard on (something)
v.
(bir şeye) sert düşmek
477
Idioms
come down hard on (something)
v.
(bir şeyin) üstüne sert bir şekilde düşmek
478
Idioms
come down hard on (something)
v.
sertçe (bir yerinin) üstüne düşmek
479
Idioms
be (down) on (one's) uppers [uk]
v.
el elde baş başta kalmak
480
Idioms
be (down) on (one's) uppers [uk]
v.
parasız olmak
481
Idioms
be down on your luck
v.
parasal yönden şanssız bir dönemde olmak
482
Idioms
be down on your luck
v.
maddi durumu kötüleşmiş olmak
483
Idioms
be/come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
öfkeyle birinin üstüne gitmek/yürümek
484
Idioms
be/come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
birine bir ton laf söylemek
485
Idioms
be/come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
birine bir ton fırça çekmek/atmak
486
Idioms
be/come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
birine bir araba laf söylemek
487
Idioms
be/come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
birini fena halde azarlamak/paylamak
488
Idioms
be/come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
birine bir güzel giydirmek
489
Idioms
be/come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
birini yerden yere vurmak
490
Idioms
bring down the curtain (on something)
v.
(bir şeyi) bitirmek
491
Idioms
bring down the curtain (on something)
v.
(bir şeyi) sona erdirmek
492
Idioms
bring down the curtain (on something)
v.
(bir şeyin sonunda) perdeyi indirmek
493
Idioms
ring down the curtain (on something)
v.
(bir şeyi) bitirmek
494
Idioms
ring down the curtain (on something)
v.
(bir şeyi) sona erdirmek
495
Idioms
ring down the curtain (on something)
v.
(bir şeyin sonunda) perdeyi indirmek
496
Idioms
bring down the curtain (on something)
v.
(oyunun sonunda) perdeyi indirmek
497
Idioms
bring down the curtain (on something)
v.
(oyunun sonunda) perdeyi kapatmak
498
Idioms
bring down the curtain (on something)
v.
(bir işte) kepenk kapatmak
499
Idioms
bring down the curtain (on something)
v.
(bir işte) kepenkleri indirmek
500
Idioms
bring down the curtain (on something)
v.
(bir şeyi) sona erdirmek
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of down on
×
Term Options
Proposer une traduction/Corriger
Français Anglais Dictionnaire
Espagnol Anglais Dictionnaire
Allemand Anglais Dictionnaire
Anglais Synonymes Dictionnaire
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy