farkında - Turc Anglais Dictionnaire

farkında

Sens de "farkında" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 14 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
farkında aware adj.
We are far more aware than we were ten years ago that vitamins do indeed have adverse effects.
Vitaminlerin gerçekten de olumsuz etkileri olduğunun on yıl öncesine göre çok daha fazla farkındayız.

More Sentences
General
farkında alive adj.
We were alive to what was going on.
Biz ne olup bittiğinin farkındaydık.

More Sentences
farkında aware adj.
We are all aware of these problems; they are not new, and we do not need to reinvent the wheel.
Hepimiz bu sorunların farkındayız; bunlar yeni değil ve tekerleği yeniden icat etmemize gerek yok.

More Sentences
farkında conscious adj.
Halfway through the exam, he became conscious of the clock ticking on the wall.
Sınavın yarısında, duvardaki saatin tik taklarının farkına vardı.

More Sentences
Common Usage
farkında awake adj.
General
farkında aware (of) adj.
farkında conscient adj.
farkında acknowne adj.
farkında cagy adj.
farkında ywar adj.
farkında leary [leery] adj.
farkında hipped adj.
Idioms
farkında tuned in adj.
farkında in touch expr.

Sens de "farkında" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 252 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
farkında olmak be aware of v.
We have to be aware of that.
Bunun farkında olmalıyız.

More Sentences
General
farkında olma awareness n.
The opinions now on the table at least show an awareness of the problem.
Şu anda masada olan görüşler en azından sorunun farkında olunduğunu göstermektedir.

More Sentences
farkında olma recognition n.
There has to be recognition that there is a world of difference between motorway and urban driving.
Otoyol ve şehir içi sürüş arasında dünya kadar fark olduğu kabul edilmelidir.

More Sentences
farkında olmak be aware of v.
Being aware of what and how much we eat is essential to good health.
Ne yediğimizin ve ne kadar yediğimizin farkında olmak sağlığımız için çok önemlidir.

More Sentences
farkında olmak be conscious of v.
We should be conscious of our shortcomings.
Eksikliklerimizin farkında olmalıyız.

More Sentences
farkında olmak realize v.
We sat in the sun for hours, not realizing the time.
Saatlerce güneşin altında oturduk, zamanın farkında değildik.

More Sentences
farkında olmak realise v.
I realise that modulation is a system for transferring resources and funds.
Modülasyonun kaynak ve fon aktarımına yönelik bir sistem olduğunun farkındayım.

More Sentences
farkında olmak recognise v.
We would hope that will be expanded, although we recognise the difficulties it presents.
Karşılaştığımız zorlukların farkında olsak da, bunun genişletileceğini umuyoruz.

More Sentences
farkında olmak notice v.
She passed right by me without noticing.
Farkında olmadan tam yanımdan geçti.

More Sentences
farkında değil unaware adj.
I am not unaware of the consequences of that relationship in political terms.
Bu ilişkinin siyasi açıdan doğurduğu sonuçların farkında değilim.

More Sentences
farkında olan aware adj.
We must discuss the issue or, at least, be aware that such things are happening.
Konuyu tartışmalı ya da en azından bu tür şeylerin yaşandığının farkında olmalıyız.

More Sentences
farkında olmayan unaware adj.
This is a fundamental, if surreptitious, change, of which, once again, our voters are unaware.
Bu, gizlice de olsa, seçmenlerimizin bir kez daha farkında olmadığı temel bir değişikliktir.

More Sentences
kendinin farkında olan self-aware adj.
The pressure exerted by a self-aware, strong and united Europe would serve this purpose.
Kendinin farkında olan, güçlü ve birleşmiş bir Avrupa'nın uygulayacağı baskı bu amaca hizmet edecektir.

More Sentences
hiçbir şeyin farkında olmayan unsuspecting adj.
The unsuspecting tourists fell victim to the pickpocket's scheme.
Hiçbir şeyin farkında olmayan turistler, yankesicinin tuzağına kurban gitti.

More Sentences
farkında olmadan unwittingly adv.
That is why humble fishermen have always been unwittingly engaged in sustainable development.
Bu nedenle mütevazı balıkçılar her zaman farkında olmadan sürdürülebilir kalkınmaya dahil olmuşlardır.

More Sentences
Politics
farkında olarak aware (in resolutions) expr.
Aware as I am of your usual agenda, I would like to thank you most sincerely for being here.
Her zamanki gündeminizin farkında olarak, burada bulunduğunuz için size içtenlikle teşekkür etmek isterim.

More Sentences
Automotive
farkında olma awareness n.
This means that there must be mutual respect, an awareness of roles, and transparency.
Bu, karşılıklı saygı, rollerin farkında olma ve şeffaflık olması gerektiği anlamına gelmektedir.

More Sentences
General
farkında olma cognizance n.
farkında olma witting n.
farkında olmama unawareness n.
farkında olmama oblivion n.
farkında olmama obliviousness n.
farkında olma consciousness of n.
farkında olma realization n.
kendinin farkında olma self-consciousness n.
kendinin farkında olma self-awareness n.
farkında olma cognisance n.
farkında olma realisation n.
bireyin kendi eksik yönlerinin farkında olması ve kendini küçük görmesi self-deprecation n.
farkında olmayış incognizance n.
farkında olma recognization n.
farkında olan kimse recognizer n.
aklın kendi haleti ruhiyesinin farkında olma becerisi the inner sense n.
farkında olmama unacquaintance n.
ayrı ve kişisel bir bireyselliğe sahip olan veya bu bireyselliğin farkında olan kimse me n.
sorumluluklarının farkında olma heedfulness n.
farkında olma cognoscence n.
haklılığının farkında olma conviction n.
kapasitesinin farkında olma self-knowledge n.
doğaüstülüğün farkında olma preternaturalism n.
farkında olmak wit v.
etrafında olup bitenlerin farkında olmamak be oblivious to v.
farkında olmak be alive to (something) v.
farkında olmak be awake to v.
farkında olmamak be unaware of v.
farkında olmak be cognizant of v.
farkında olmak recognize v.
farkında olmak sense v.
etrafında olup bitenlerin farkında olmamak be oblivious of v.
tehlikenin farkında olmak be aware of danger v.
orgazmı güçlendirmek için kendi kendini farkında olmadan boğma durumu breath control play v.
orgazmı güçlendirmek için kendi kendini farkında olmadan boğma durumu asphyxiophilia v.
potansiyelinin farkında olmak be aware of one's potential v.
sorumluluğunun farkında olmak be aware of one's responsibility v.
işin risklerinin farkında olmak know the risks involved v.
(birşeyle) (farkında olmadan) oynamak worry v.
farkında olmak be au fait with v.
tamamen farkında olmak appreciate v.
farkında olmak agnise v.
farkında olmak agnize v.
tekrar farkında olmak reawaken v.
farkında olmak recognosce [obsolete] v.
farkında olmak blink v.
(bir şeyin) farkında olmak be aware of (something) v.
farkında olmak mind v.
(bir durumun) farkında olmak feel v.
(ebeveynlerin fikir veya tavırlarını) farkında olmadan benimsemek introject v.
farkında olmasını sağlamak sensibilize v.
farkında olmasını sağlamak sensibilise v.
farkında olmasını sağlamak sensify v.
farkında olan conscious adj.
farkında olmayan unwitting adj.
farkında olan hip adj.
farkında olmayan unknowing adj.
farkında olmayan incognizant of adj.
farkında olan awake adj.
farkında olmayan insensible adj.
farkında olan cognizant adj.
farkında olmayan unconscious adj.
ne yaptığının farkında olmayan unwitting adj.
-in farkında aware of adj.
farkında olan cognisant adj.
farkında olan acknowne adj.
farkında olmayan unalive adj.
tehlikenin farkında olmayan unapprehensive adj.
farkında olmayan unconversant adj.
farkında olmayan unrecognizing adj.
farkında olmayan unsensible adj.
(tehlike, tehdit) farkında olmayan unsuspecting adj.
farkında olmayan unweeting adj.
ne yaptığının farkında olmayan unweeting adj.
bir şeyin farkında olan witting adj.
gerçeklerin farkında olan woke adj.
aşırı farkında hyperaware adj.
farkında olmadan büyüleyen glossy adj.
hatasının farkında olan conscious adj.
farkında değilmiş gibi yapan disingenuous adj.
farkında olmayan innocent adj.
farkında olmayan insensate adj.
sosyal açıdan olup bitenin farkında olan plugged-in adj.
gücünün farkında olan self-knowing adj.
korkunç bir şeyin farkında olmayan blissfully unaware adj.
farkında olan supraliminal adj.
farkında olmadan unawares adv.
farkında olmadan involuntarily adv.
farkında olmayarak unawarely adv.
farkında olmadan unbeware adv.
farkında olmadan unsensibly adv.
farkında olmadan unweetingly [obsolete] adv.
ne yaptığının farkında olmadan unweetingly [obsolete] adv.
bir şeyin farkında on adv.
farkında olarak inly adv.
Phrasals
farkında olmamak blind to v.
(birinin) risklerin, tehlikelerin, gerçeğin farkında olmamasına neden olmak lull (one) into (something) v.
(birinin/bir şeyin) farkında olmak tune into (someone or something) v.
birinin yanlışının farkında olduğunu söylemek call on v.
(birinin/bir şeyin) farkında olmak know about (someone or something) v.
Phrases
farkında bile olmadan without even realizing it expr.
gerçek değerinin farkında olarak in perspective expr.
gerçek öneminin farkında olarak in perspective expr.
işin ciddiyetinin farkında olarak in perspective expr.
(bir şeyin) farkında in touch with (something) expr.
Proverb
kendinin farkında olmayan biri özgür değildir no person is free who is not master of himself
tehlikenin farkında olmak ondan kaçınmanın yarısıdır a danger foreseen is half-avoided
Colloquial
farkında olmadan arama pocket dial n.
ne yaptığının farkında olmak know what you are doing v.
telefon kilidi açık kaldığı için farkında olmadan birini aramak pocket dial v.
farkında olmadan aramak pocket dial v.
farkında olmak key in v.
'-in tamamen farkında olmak be well aware that... v.
(birinin/bir şeyin) farkında olmak get wise (to someone or something) v.
farkında olmaya başlamak get a clue v.
ne yaptığının farkında olmak know what (one) is doing v.
birinin/bir şeyin farkında onto someone/something adj.
farkında olmayarak unintentionally adv.
farkında olmayarak unknowingly adv.
farkında olmayarak unwittingly adv.
farkında olmayarak involuntarily adv.
farkında olmayarak inadvertently adv.
tamamen farkında onto prep.
(birinin) farkında olmadığı bir şey (it's) news to (one) expr.
farkında değildim that's a new one (on me) expr.
Idioms
etrafında olup biten her şeyin farkında olma eyes in the back of (one's) head n.
etrafında olup biten her şeyin farkında olma eyes in the back of your head n.
farkında olmak be in touch v.
ne kolay bir hayatı olduğunun farkında olmamak not know (one is) born v.
ne kolay bir hayatı olduğunun farkında olmamak not know you are born v.
gerçeklerin farkında olmak be under no illusion v.
gerçeklerin farkında olmak be under no illusions v.
tamamen farkında olmak be well aware of (something) v.
farkında değilmiş/bilmiyormuş gibi davranmak brush (something) under the mat v.
farkında değilmiş/bilmiyormuş gibi davranmak sweep (something) under the carpet [uk] v.
farkında değilmiş/bilmiyormuş gibi davranmak sweep something under the carpet [uk] v.
farkında değilmiş/bilmiyormuş gibi davranmak brush something under the carpet [us] v.
farkında değilmiş/bilmiyormuş gibi davranmak sweep something under the rug v.
neler döndüğünün farkında olmak know what's o'clock v.
ne dolaplar çevrildiğinin farkında olmak know what's o'clock v.
farkında olmak come to (one's) knowledge v.
farkında olmak come to somebody’s knowledge v.
çevirdiği dolabın farkında olmak have somebody's number v.
çevirdiği dolabın farkında olmak have got somebody's number v.
durumun farkında olmak keep an ear close to the ground v.
gücünün farkında olmamak not know one's own strength v.
ne olup bittiğinin farkında olamayacak durumda olmak be out for the count v.
ne kadar şanslı olduğunun farkında olamamak not know you are born [uk] v.
ne kadar şanslı olduğunun farkında olamamak not know you’re born [uk] v.
çok iyi farkında olmak know full well v.
tamamen farkında olmak know full well v.
bir şeyin farkında olmak keep something in sight v.
(bir şeyin) yaklaştığının farkında olmak know (something) is coming v.
(bir şeyin) olacağının farkında olmak know (something) is coming v.
hangi yolda ilerlediğinin farkında olmak know where (one) is going v.
gerçek öneminin farkında olmak be in perspective v.
işin ciddiyetinin farkında olmak be in perspective v.
farkında olmak be a wake-up [australia] v.
farkında olmak be a wake-up (or awake up) [[australia/new zealand] v.
gerçeklerin tamamen farkında olmak be under no illusion v.
gerçeklerin tamamen farkında olmak be under no illusions v.
ne yaptığının farkında olmak know what you're doing/about v.
ne yaptığının farkında olmamak not know if (one) is afoot or on horseback v.
etrafında olup bitenlerin farkında olmamak be (as) blind as a bat v.
(bir şeyin) farkında olmak be in touch with (something) v.
farkında olmadığı/henüz değerlendirmediği bir hazineye sahip olmak be sitting on a gold mine v.
bir şeyin tamamen farkında olmak be well aware of something v.
(birinin/bir şeyin) farkında olmak/farkına varmak be wise to (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) farkında olmak/farkına varmak be/get wise to somebody/something v.
(birinin/bir şeyin) farkında olmak become hip to (someone or something) v.
farkında değilmiş/bilmiyormuş gibi davranmak brush (something) under the rug v.
(birinin/bir şeyin) farkında olmak get hip to (someone or somebody) v.
(bir şeyin) farkında olmak get in touch with (something) v.
(birinin) çevirdiği dolabın farkında olmak have (got) (one's) number v.
durumun farkında olmak keep an ear (close) to the ground v.
durumun farkında olmak keep your ear (close) to the ground v.
durumun farkında olmak have an ear (close) to the ground v.
durumun farkında olmak have your ear (close) to the ground v.
hangi yolda ilerlediğinin farkında olmak know where you're going v.
ne olup bittiğinin farkında olmak know which end is up v.
neyin ne olduğunun farkında olmak know which end is up v.
gücünün farkında olmamak not know own strength v.
neler kaçırdığının farkında olmamak not know what you're missing v.
ne kolay bir hayatı olduğunun farkında olmamak not know you're born [uk] v.
farkında olmadığı/henüz değerlendirmediği bir hazineye sahip olmak sit on a gold mine v.
farkında olmadığı/henüz değerlendirmediği (bir şey) hazinesine sahip olmak sit on a gold mine of (something) v.
farkında olan tuned in adj.
-in farkında alive to adj.
(bir şeyin) farkında alive to (something) adj.
-in farkında alive to adj.
(bir şeyin) farkında alive to (something) adj.
farkında olmayan blind as a bat adj.
farkında olmadığı/henüz değerlendirmediği bir hazineye sahip sitting on a gold mine adj.
(birinin/bir şeyin) farkında wise to (someone or something) adj.
farkında olmadan/ hızlıca in a blur adv.
Speaking
buradaki varlığımızın farkında mı? is she aware of our presence here? expr.
bunun farkında mıydın? were you aware of this? expr.
burada neler döndüğünün farkında değilsin you have no idea what's going on here expr.
durumun farkında mısınız? are you aware of the situation? expr.
günlerinin sayılı olduğunun farkında değil he has no idea his days are numbered expr.
farkında mısınız bilmiyorum ama I don't know if you noticed expr.
neler kaçırdığının farkında mısın? you know what you're missing? expr.
kiminle konuştuğunun farkında değilsin you have no idea who you are speaking with expr.
Trade/Economic
satın alma sürecinde tüketicinin markaya dair bildiği ve farkında olduğu tüm olumlu düşünceler/duygular seti evoked set n.
satın alma sürecinde tüketicinin markaya dair bildiği ve farkında olduğu tüm olumlu düşünceler/duygular seti consideration set n.
Law
(ingiliz hukukunda) sanığın işlediği suç sırasında yaptığının farkında olmaması veya yaptığı şeyin yanlış olduğunu idrak edememesi durumunda cinnet getirmiş sayılacağına dair kurallar mcnaughten rules n.
(ingiliz hukukunda) sanığın işlediği suç sırasında yaptığının farkında olmaması veya yaptığı şeyin yanlış olduğunu idrak edememesi durumunda cinnet getirmiş sayılacağına dair kurallar mcnaghten rules n.
Aeronautic
durumun farkında olmak situational awareness v.
Medical
intraoperatif farkında olma intraoperative awareness n.
megavoltaj potansiyel farkında üretilen x-ışınları megavoltage beams n.
aşırı farkında hyperacute adj.
Psychology
cahil olan kişinin cehaletinin farkında olmaması ve kendi bilgisini kendinden çok daha fazla bilgiye sahip kişiden üstün görmesi dunning kruger effect n.
kişinin kendi özünün/özelliğinin farkında olması self-recognition n.
riskli olduğunun farkında olarak yapılan davranış/eylem risk-aware consensual kink n.
riskli olduğunun farkında olarak yapılan davranış/eylem risk-accepted consensual kink n.
doğrudan farkında olunmayan zihinsel süreç unconscious process n.
bireylere kendi ve başkalarının hislerinin farkında olmayı ve bireylerarası ilişkilerini geliştirmeyi öğreten grup eğitimi sensitivity training n.
(acı veya rahatsızlık veren anıları) otomatik olarak veya farkında olmadan bilinçli zihnin dışına itmek repress v.
benzer şeylerin farkında olan coconscious adj.
Education
(posterler ve eğitici materyaller eşliğinde uygulanan) farkında olmadan öğrenme tekniği peripheral learning n.
Linguistics
iki dili konuşabilen insanların konuşurken farkında olmadan dillerarası geçiş yapması code switching n.
Philosophy
insanın geleceğinin belirli olmaması ve kendi geleceğini özgürce seçmesi gerektiğinin farkında olmasından kaynaklanan korku angst n.
Military
(görüşmecinin gerçek amacını bilmese de) kendinden bilgi alındığının farkında olan birinden bilgi toplamak interview (intelligence) v.
Archaic
farkında olmak wist v.
Slang
mesuliyetlerinin farkında olma big-boy pants n.
mesuliyetlerinin farkında olma big-girl pants n.
sade, kendinin farkında ve kendinden emin olma aw–shucks n.
farkında olmak get the memo v.
her şeyin farkında olmak know shit from shinola v.
her şeyin farkında olmak tell shit from shinola v.
her şeyin farkında olmak know one's ass from a hole in the ground v.
olan bitenin farkında next adj.
olan bitenin farkında together adj.
sen kiminle dans ettiğinin farkında mısın? who the hell do you think you are fucking with? expr.
sen kiminle dans ettiğinin farkında mısın? who the fuck do you think you are fucking with? expr.