felaket!

Sens de "felaket!" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 1 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
Slang
1	Slang	felaket!	barf out! exclam.

Sens de "felaket!" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 247 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
Common Usage
1	Common Usage	felaket	calamity n.
No national budget can cope with such a calamity. Hiçbir ulusal bütçe böyle bir felaketle başa çıkamaz. More Sentences
2	Common Usage	felaket	disaster n.
So I take it that you are telling us we are going down a path that could lead to near disaster. Yani anladığım kadarıyla bize neredeyse felakete yol açabilecek bir yolda ilerlediğimizi söylüyorsunuz. More Sentences
General
3	General	felaket	misfortune n.
Hunger is one of the largest social misfortunes. Açlık en büyük sosyal felaketlerden biridir. More Sentences
4	General	eşik (felaket için)	brink n.
The way in which he is now tackling it beggars all belief and is bringing his country to the brink of collapse. Şu anda bu meseleyi ele alış biçimi tüm inançları alt üst etmekte ve ülkesini çöküşün eşiğine getirmektedir. More Sentences
5	General	felaket	undoing n.
Tom's arrogance led to his own undoing. Tom'un kibri kendi felaketine yol açtı. More Sentences
6	General	doğal felaket	natural disaster n.
It has become clear that mankind continues to be unable to avoid natural disasters. İnsanoğlunun doğal felaketlerden kaçınmaya devam edemeyeceği anlaşılmıştır. More Sentences
7	General	doğal felaket	natural catastrophe n.
The floods that put Central Europe under such immense strain this summer were a huge natural catastrophe. Bu yaz Orta Avrupa'yı böylesine büyük bir baskı altına alan seller büyük bir doğal felaketti. More Sentences
8	General	felaket	major disaster n.
I am currently working on criteria that will make it possible to characterise a major disaster. Şu anda büyük bir felaketi tanımlamayı mümkün kılacak kriterler üzerinde çalışıyorum. More Sentences
9	General	felaket senaryosu	disaster scenario n.
Has the Commission taken these disaster scenarios seriously? Komisyon bu felaket senaryolarını ciddiye aldı mı? More Sentences
10	General	felaket bölgesi	disaster area n.
That applies not just to the disaster areas in Germany and Austria. Bu sadece Almanya ve Avusturya'daki felaket bölgeleri için geçerli değildir. More Sentences
11	General	felaket	calamity n.
In the unlikely event of a calamity, it is imperative to keep the consequences to an absolute minimum. Olası bir felaket durumunda, sonuçların mutlak minimumda tutulması zorunludur. More Sentences
12	General	felaket	catastrophe n.
The situation must dramatically improve if we are to avoid a humanitarian catastrophe. Eğer insani bir felaketten kaçınmak istiyorsak durum dramatik bir şekilde iyileşmelidir. More Sentences
13	General	felaket	disaster n.
We have also had major problems with regard to marine pollution, the package and, more recently, the disaster. Ayrıca deniz kirliliği, paket ve son zamanlarda yaşanan felaketle ilgili olarak da büyük sorunlar yaşadık. More Sentences
14	General	felaket	distress n.
Cries of distress from individual victims are still reaching us today from this humanitarian disaster. Bugün hala bu insani felaketin bireysel kurbanlarından gelen acı çığlıkları bize ulaşıyor. More Sentences
15	General	(bir felaket yüzünden bir yeri) boşaltmak	evacuate v.
We have to evacuate the building. Binayı boşaltmak zorundayız. More Sentences
16	General	(felaket vb.) olmak	strike v.
If a natural disaster strikes, we have a shelter with supplies to sustain us for weeks. Eğer bir doğal afet olursa, bizi haftalarca idare edecek malzemelerle dolu bir barınağımız var. More Sentences
17	General	felaket getiren	calamitous adj.
The calamitous division of Europe is being overcome, and Europe is being united in peace and freedom. Avrupa'nın felaket getiren bölünmüşlüğü aşılıyor ve Avrupa barış ve özgürlük içinde birleşiyor. More Sentences
18	General	felaket	catastrophic adj.
This is visible in the under utilisation of funds, which is catastrophic. Bu durum, fonların yetersiz kullanımında da görülmektedir ki bu felaket bir durumdur. More Sentences
19	General	felaket	calamitous adj.
The protracted war in Angola has brought about a severe crisis and a calamitous economic and social situation. Angola'daki uzun süreli savaş ciddi bir krize ve felaket boyutunda bir ekonomik ve sosyal duruma yol açmıştır. More Sentences
Colloquial
20	Colloquial	felaket tellalı	prophet of doom n.
In this way, the Presidency showed that the prophets of doom who condemned the Brussels European Council were wrong. Bu şekilde Başkanlık, Brüksel Avrupa Konseyini kınayan felaket tellallarının yanıldığını göstermiş oldu. More Sentences
Idioms
21	Idioms	felaket bölgesi	disaster area n.
Relief supplies were raced to the disaster area. Yardım malzemeleri felaket bölgesine hızla ulaştırılmıştır. More Sentences
22	Idioms	tam bir felaket	unmitigated disaster [cliché] n.
His speech was an unmitigated disaster. Konuşması tam bir felaketti. More Sentences
Trade/Economic
23	Trade/Economic	endüstriyel felaket	industrial disaster n.
We are all mindful of the recent industrial disasters which have cast a shadow over Europe. Hepimiz Avrupa'ya gölge düşüren son endüstriyel felaketlerin farkındayız. More Sentences
Law
24	Law	felaket	disaster n.
Let us use what we learn from this disaster to improve regulations on safety and on respecting the environment. Bu felaketten öğrendiklerimizi güvenlik ve çevreye saygı konusundaki düzenlemeleri iyileştirmek için kullanalım. More Sentences
Environment
25	Environment	ekolojik felaket	ecological disaster n.
But how do we make use of the sense of crisis to which this ecological disaster has led? Bu ekolojik felaketin yol açtığı kriz duygusundan nasıl faydalanabiliriz? More Sentences
General
26	General	felaket	casualty n.
27	General	felaket	grief n.
28	General	felaket	debacle n.
29	General	felaket	blight n.
30	General	felaket	fatality n.
31	General	felaket	fate n.
32	General	felaket	misadventure n.
33	General	felaket	visitation n.
34	General	felaket	harm n.
35	General	felaket	curse n.
36	General	felaket	scathe n.
37	General	felaket	hell n.
38	General	felaket	reverse n.
39	General	felaket	mishap n.
40	General	felaket boyutunda afet	catastrophic disaster n.
41	General	felaket	calvary n.
42	General	felaket	plague n.
43	General	felaket	tragedy n.
44	General	felaket	hell of n.
45	General	felaket	scourge n.
46	General	felaket yönetimi	disaster management n.
47	General	felaket	tribulation n.
48	General	felaket tellalı	doomsayer n.
49	General	felaket arıza	cataleptic failure n.
50	General	felaket nedeni	undoing n.
51	General	büyük felaket	extreme hazard n.
52	General	felaket	destruction n.
53	General	felaket senaryoları	disaster scenarios n.
54	General	katastrofik/feci/felaket/yıkıcı fırtına	catastrophic storm n.
55	General	felaket kurtarma	disaster recovery n.
56	General	(tanrıdan gelen) bela/felaket	visitation n.
57	General	felaket tellalı	scaremonger n.
58	General	felaket tellallığı	doom mongering n.
59	General	felaket tellalı	hellfire preacher n.
60	General	felaket tellallığı	hellfire preaching n.
61	General	felaket	affliction n.
62	General	felaket	bane n.
63	General	felaket	blow n.
64	General	felaket	cataclysm n.
65	General	felaket izni	compassionate leave n.
66	General	felaket tellalı	doom-monger n.
67	General	ani başlangıçlı felaket (itfaiyecilik terimi)	on-set disaster n.
68	General	nükleer felaket	nuclear disaster n.
69	General	yaklaşmakta olan felaket	impending disaster n.
70	General	yaklaşan felaket	impending disaster n.
71	General	kitlesel felaket	mass disaster n.
72	General	felaket tellalı	bearer of bad news n.
73	General	felaket	terror n.
74	General	felaket	bale n.
75	General	felaket tellalı	cassandra n.
76	General	beklenmedik felaket	blow n.
77	General	felaket boyutunda hasarlara sebep olan çok güçlü fırtına	megastorm n.
78	General	felaket	holocaust n.
79	General	felaket tellalı	denunciator n.
80	General	felaket	dere n.
81	General	felaket getiren hediye	greek gift n.
82	General	felaket	hiroshima n.
83	General	felaket silsilesi	iliad n.
84	General	felaket	deuce [obsolete] n.
85	General	felaket	disventure [obsolete] n.
86	General	felaket habercisi	doomsaying n.
87	General	felaket gibi gün	doomsday n.
88	General	felaket habercisi	doomsdayer n.
89	General	ölümle sonuçlanan felaket	fatality n.
90	General	felaket tellalı	fearmonger n.
91	General	felaket	pox n.
92	General	felaket	disaventure [obsolete] n.
93	General	felaket habercisi olduğu düşünülen hayalet tazı	shuck [dialect] [uk] n.
94	General	ani felaket	slap n.
95	General	aniden gelişen felaket	slip n.
96	General	tanrıdan gelen felaket	sond n.
97	General	felaket	stress [obsolete] n.
98	General	felaket senaryolarına hazırlanan kimse	survivalist n.
99	General	bir felaket yüzünden bir yerden ayırılmak	evacuate v.
100	General	felaket senaryoları kurmak	catastrophize v.
101	General	felaket senaryoları kurmak	catastrophise v.
102	General	felaket	atrocious adj.
103	General	felaket getiren	disastrous adj.
104	General	felaket	abominable adj.
105	General	felaket meydana getiren	catastrophic adj.
106	General	felaket gibi	catastrophical adj.
107	General	felaket gibi	catastrophic adj.
108	General	felaket getiren	catastrophic adj.
109	General	felaket getiren	catastrophical adj.
110	General	felaket	awful adj.
111	General	felaket	black adj.
112	General	felaket getiren	black adj.
113	General	felaket	deplorable adj.
114	General	felaket	deplorate adj.
115	General	felaket getirmesi muhtemel olan	ominous adj.
116	General	felaket habercisi olan	ominous adj.
117	General	felaket gibi	infandous [obsolete] adj.
118	General	felaket tellallığı yapan	panomphean adj.
119	General	felaket habercisi olan	presageful adj.
120	General	felaket getiren	evil adj.
121	General	felaket getirerek	calamitously adv.
122	General	sonu felaket olacak şekilde	fatally adv.
123	General	felaket gibi	disasterly [obsolete] adv.
Phrasals
124	Phrasals	(göklerden gazap/felaket) getirmek/indirmek	call down v.
125	Phrasals	sonu felaket olabilecek bir işte başarılı olmak	get away v.
126	Phrasals	kendi başına felaket getirmek	bring on v.
Phrases
127	Phrases	felaket veya yoksulluk içinde	under the harrow expr.
128	Phrases	felaket/afet vurduğunda/vurunca	when disaster strikes expr.
Colloquial
129	Colloquial	başına felaket gelmiş kimse	car crash n.
130	Colloquial	felaket	train smash [south african] n.
131	Colloquial	felaket habercisi	doomster n.
132	Colloquial	felaket habercisi	prophet of doom n.
133	Colloquial	felaket habercisi	doomsayer n.
134	Colloquial	felaket tellalı	doomster n.
135	Colloquial	felaket tellalı	doomsayer n.
136	Colloquial	felaket tellalı	a prophet of doom n.
137	Colloquial	felaket	horror show n.
138	Colloquial	felaket biri/bir şey	hell of a someone/something n.
139	Colloquial	felaket biri/bir şey	helluva someone/something n.
140	Colloquial	felaket bir zaman/dönem	hell of a time n.
141	Colloquial	neredeyse bir felaket	a near disaster n.
142	Colloquial	felaket bir durumda olmak	be on the rocks v.
143	Colloquial	felaket) yaklaşmak	be a (something) in the making v.
144	Colloquial	felaket/müthiş (bir şey veya kişi) (olumlu ve olumsuz anlamda)	a hell of a someone or something adv.
145	Colloquial	felaket/müthiş (bir şey veya kişi) (olumlu ve olumsuz anlamda)	a helluva someone or something adv.
146	Colloquial	felaket	hell of a adv.
147	Colloquial	felaket	one hell of a adv.
148	Colloquial	felaket	a heck of a … expr.
Idioms
149	Idioms	felaket bölgesi	a disaster area n.
150	Idioms	felaket tellalları	cackling geese n.
151	Idioms	felaket habercileri	cackling geese n.
152	Idioms	geliyorum diyen kaza/felaket	a disaster waiting to happen n.
153	Idioms	geliyorum diyen kaza/felaket	an accident waiting to happen n.
154	Idioms	bela/felaket/musibet	a blight on the land n.
155	Idioms	büyük bir felaket	a disaster of epic proportions n.
156	Idioms	büyük bir felaket	disaster of epic proportions n.
157	Idioms	felaket habercisi	miner's canary n.
158	Idioms	felaket	the kiss of death n.
159	Idioms	felaket	plague-on-all-your-houses n.
160	Idioms	geliyorum diyen kriz/felaket	a disaster in the making n.
161	Idioms	geliyorum diyen kriz/felaket	a crisis in the making n.
162	Idioms	felaket habercisi	canary in a coal mine n.
163	Idioms	felaket habercisi	canary in the mine n.
164	Idioms	felaket	train wreck n.
165	Idioms	felaket tellalı	a merchant of doom n.
166	Idioms	felaket tellalı	calamity howler n.
167	Idioms	izlenen fakat durdurulamayan felaket	slow motion train wreck n.
168	Idioms	kıl payı kurtuluş (felaket/kötü durum)	disaster averted n.
169	Idioms	felaket tellalı	the end of civilization as we know it n.
170	Idioms	geliyorum diyen felaket	a disaster waiting to happen n.
171	Idioms	göz göre göre yaklaşan felaket	a disaster waiting to happen n.
172	Idioms	beklenen felaket	a disaster waiting to happen n.
173	Idioms	saatli bomba gibi bekleyen felaket	a disaster waiting to happen n.
174	Idioms	baştan belli olan felaket	a disaster waiting to happen n.
175	Idioms	felaket	dumpster fire n.
176	Idioms	felaket tellalı	chicken little n.
177	Idioms	finansal kaos/felaket yaşanan gün	black friday n.
178	Idioms	zevk ve sefanın sonunda yaşanan felaket	the primrose path (to ruin, destruction) n.
179	Idioms	yürüyen felaket	a walking disaster n.
180	Idioms	ayaklı felaket	a walking disaster n.
181	Idioms	geliyorum diyen kaza/felaket	an accident waiting to happen n.
182	Idioms	geliyorum diyen felaket	a disaster waiting to happen n.
183	Idioms	göz göre göre yaklaşan felaket	a disaster waiting to happen n.
184	Idioms	beklenen felaket	a disaster waiting to happen n.
185	Idioms	baştan belli olan felaket	a disaster waiting to happen n.
186	Idioms	geliyorum diyen felaket	a disaster waiting to happen n.
187	Idioms	göz göre göre yaklaşan felaket	a disaster waiting to happen n.
188	Idioms	beklenen felaket	a disaster waiting to happen n.
189	Idioms	baştan belli olan felaket	a disaster waiting to happen n.
190	Idioms	felaket	blight on the land n.
191	Idioms	felaket tellalı	canary in a coal mine n.
192	Idioms	felaket tellalı	canary in the coal mine n.
193	Idioms	felaket	damocles' sword n.
194	Idioms	yakındaki felaket	wolf at the door n.
195	Idioms	yakındaki felaket	wolf at one's door n.
196	Idioms	çeşitli faktörlerin bir araya gelmesiyle meydana gelen felaket	perfect storm n.
197	Idioms	bela/felaket manasına/anlamına gelmek	spell trouble v.
198	Idioms	felaket tellallığı yapmak	spell disaster v.
199	Idioms	felaket/bela/musibet getirmek	spell trouble v.
200	Idioms	felaket getirmek	bring to grief v.
201	Idioms	içsel bir felaket yaşamak	turn in on (oneself) v.
202	Idioms	felaket tellallığı yapmak	paint the devil on the wall v.
203	Idioms	felaket tellallığı yapmak	spell disaster v.
204	Idioms	felaket	beneath contempt adj.
205	Idioms	ondan sonrası felaket	it's all downhill expr.
206	Idioms	felaket geliyor/yaklaşıyor	the british are coming [cliché] expr.
207	Idioms	musibet/felaket kapıda	the wolf is at the door expr.
208	Idioms	musibet/felaket kapıda	the wolf is at one's door expr.
Trade/Economic
209	Trade/Economic	felaket yönetimi	disaster recovery n.
210	Trade/Economic	tabii felaket	natural catastrophe n.
211	Trade/Economic	mali felaket	blowup n.
Politics
212	Politics	büyük felaket	meds yeghern n.
213	Politics	abd'nin dış yardım yapmasını gerekli kılacak büyüklükteki felaket	foreign disaster n.
Tourism
214	Tourism	trajedi, felaket ve ölüm ile ilişkilendirilen yerlere gerçekleştirilen turizm	dark tourism n.
Technical
215	Technical	feci/felaket bir hata	a catastrophic error n.
Computer
216	Computer	felaket arıza	cataleptic failure n.
217	Computer	felaket durum merkezi fdm	disaster recovery center n.
Informatics
218	Informatics	felaket kurtarma	disaster recovery n.
Marine
219	Marine	çok şiddetli felaket durumunda yapılacak mali destek yasaları	laws for special financial support for extreme severity disaster n.
220	Marine	felaket haritası	hazard map n.
221	Marine	felaket meydana getiren büyük afetler	catastrophic disasters n.
222	Marine	felaket	hazard n.
223	Marine	felaket önlemi için merkezi büro	headquarter for disaster precaution n.
224	Marine	felaket hafifletmek için değerlendirme	assessment for disaster mitigation n.
Psychology
225	Psychology	felaket kuruntusu	delusions of catastrophe n.
226	Psychology	felaket tepkisi	catastrophic reaction n.
Astronomy
227	Astronomy	gravotermal felaket	gravothermal catastrophe n.
Botanic
228	Botanic	afet, felaket veya kesilme sonrası ormanın doğal yollarla yeniden büyümesi	secondary growth n.
Literature
229	Literature	felaket	a plague o' both your houses n.
Religious
230	Religious	(incil'de) özellikle tanrının gönderdiğine inanılan felaket	plague n.
Environment
231	Environment	çevresel felaket	ecocatastrophe n.
232	Environment	çevre için yıkıcı etkileri olan, insan faaliyetlerinden kaynaklanan felaket	ecocatastrophe n.
233	Environment	afet, felaket veya kesilme sonrası ormanın doğal yollarla yeniden büyümesi	second growth n.
Military
234	Military	felaket safhası	distress phase n.
Cinema
235	Cinema	felaket filmi	disaster movie n.
Mythology
236	Mythology	ölüm veya felaket habercisi olan kötü ruh	bodach [irish] n.
Archaic
237	Archaic	felaket	unfortune n.
238	Archaic	felaket	miscarriage n.
239	Archaic	felaket habercisi	doomsman n.
240	Archaic	felaket	discomfort n.
Slang
241	Slang	felaket	a gong show n.
242	Slang	felaket	dumpster fire n.
243	Slang	felaket	balls up n.
244	Slang	felaket kapitalizmi	disaster capitalism n.
245	Slang	felaket biçimde ereksiyon halinde olmak	have the worst case of blue balls v.
246	Slang	felaket (biri/bir şey)	one hell of a (something or someone) expr.
Star Wars
247	Star Wars	büyük felaket	great disaster n.