1 |
near |
yakın |
adv. |
|
- Work is now near completion, and the Commission intends to submit a proposal to the Council soon.
- Çalışmalar tamamlanmak üzeredir ve Komisyon yakında Konseye bir teklif sunmayı planlamaktadır.
- He is rather surprisingly in his house near Malaga in Spain.
- İspanya'da Malaga yakınlarındaki evinde oldukça şaşırtıcı bir şekilde.
- The wall cuts through the University of Aboudis, near Jerusalem.
- Duvar Kudüs yakınlarındaki Aboudis Üniversitesi'ni kesmektedir.
- This discussion, however, needs to take place nearer the time of the next election.
- Ancak bu tartışmanın bir sonraki seçimlere yakın bir zamanda yapılması gerekiyor.
- There have also been more than 60 near collisions.
- Ayrıca 60'tan fazla yakın çarpışma meydana geldi.
- The situation at Sangatte, near Calais, has featured often on television screens in my home country in recent months.
- Calais yakınlarındaki Sangatte'deki durum son aylarda ülkemdeki televizyon ekranlarında sık sık yer aldı.
- Hopefully, we shall reach an adequacy finding later on during the near because our negotiations continue.
- Müzakerelerimiz devam ettiği için yakın zamanda bir yeterlilik bulgusuna ulaşacağımızı umuyoruz.
- Earlier this morning in France, a train en route from Paris to Vienna caught fire near Nancy.
- Bu sabah erken saatlerde Fransa'da, Paris'ten Viyana'ya giden bir tren Nancy yakınlarında alev aldı.
- This would cover the Sangatte Centre near Calais.
- Bu Calais yakınlarındaki Sangatte Merkezini de kapsamaktadır.
- This discussion, however, needs to take place nearer the time of the next election.
- Ancak bu tartışmanın bir sonraki seçimlere yakın bir zamanda yapılması gerekmektedir.
- Therefore, there is no way near the explicit consensus which is needed.
- Bu nedenle, ihtiyaç duyulan açık mutabakata yakın bir yol bulunmamaktadır.
- Never again will it be that near to achieving its aim.
- Bir daha asla amacına ulaşmaya bu kadar yakın olmayacaktır.
- I hail from a country abounding in water and I also have my home in Amsterdam near water.
- Suyun bol olduğu bir ülkeden geliyorum ve Amsterdam'da suya yakın bir evim var.
- Why do you not do something in Europe to enhance the environment in this area near Naples?
- Neden Napoli yakınlarındaki bu bölgede çevreyi iyileştirmek için Avrupa'da bir şeyler yapmıyorsunuz?
- If you want to be near 'nightlife' in the capital city, this is the place to stay.
- Başkentte 'gece hayatına' yakın olmak istiyorsanız, kalacağınız yer burasıdır.
- Just so near; heaven and earth together.
- Çok yakında; gök ve yer bir arada.
- Just so near; heaven and earth together.
- İşte bu kadar yakın; gökler ve yeryüzü bir arada.
- A monster lay on a rock near the top of the mountain.
- Bir canavar dağın zirvesine yakın bir kayanın üzerinde yatıyordu.
- I don't want Tom anywhere near me.
- Tom'u yakınımda bir yerde istemiyorum.
- Tom lives near me.
- Tom yakınımda yaşıyor.
- Do you live near Tom?
- Tom'un yakınlarında mı yaşıyorsun?
- Each house is near another.
- Her ev diğerine yakın.
- The police found a body washed up on the beach near here.
- Polis buraya yakın bir yerde sahile vurmuş bir ceset buldu.
- Could you suggest a good beauty parlor near here?
- Buraya yakın iyi bir güzellik salonu önerebilir misin?
- The wolves are near us.
- Kurtlar yakınımızda.
- We chose a hotel near the museums.
- Müzelere yakın bir otel seçtik.
- This hotel is very near the lake.
- Bu otel göle çok yakındır.
- The address you're looking for is very near the city hall.
- Aradığın adres belediye binasına çok yakın.
- This hotel is very near the lake.
- Bu otel göle çok yakın.
- Is the zoo near here?
- Hayvanat bahçesi buraya yakın mı?
- It is very near.
- O çok yakın.
- Tom was raised near Boston.
- Tom Boston yakınlarında büyüdü.
- Tom and Mary work near here.
- Tom ve Mary buraya yakın çalışıyorlar.
- Are there any Olympic size swimming pools near where you live?
- Yaşadığınız yerin yakınlarında olimpik yüzme havuzu var mı?
- Near the street Anthony drank water-chestnut juice from a bottle.
- Caddeye yakın Anthony şişeden kestane suyu içti.
- The hotel we stayed at last summer is near the lake.
- Geçen yaz kaldığımız otel göle yakındı.
- Friday is near.
- Cuma günü yakın.
- My office is near Starbucks.
- Ofisim Starbucks'a yakındır.
- Is there a cash machine near here?
- Yakınlarda bir bankamatik var mı?
- There is a big lake in Honfleur, near Paris.
- Paris yakınlarındaki Honfleur'de büyük bir göl var.
- He lives somewhere near that park.
- Parka yakın bir yerde yaşar.
- Do you know any good restaurants near here?
- Buraya yakın iyi bir restoran biliyor musun?
- Tom managed a small bar near Boston for quite a few years.
- Tom birkaç yıl boyunca Boston yakınlarında küçük bir bar işletti.
- We live near her.
- Ona yakın oturuyoruz.
- I think Tom doesn't live anywhere near here.
- Bence Tom buraya yakın bir yerde yaşamıyor.
- Is there a supermarket near here?
- Buraya yakın bir süpermarket var mı?
- Is there a hospital near here?
- Yakınlarda bir hastane var mı?
- I live near the sea so I often get to go to the beach.
- Denize yakın yaşıyorum. Bu yüzden sık sık plaja giderim.
- Is there a toilet near here?
- Buraya yakın bir tuvalet var mı?
- Do you want to be near him?
- Ona yakın olmak istiyor musunuz?
- Does she live near you, sir?
- O size yakın mı yaşıyor, efendim?
- He lives in a small town near Osaka.
- Osaka yakınlarında küçük bir kasabada yaşıyor.
- The restaurant we're going to eat at tonight is near where I work.
- Bu akşam yemek yiyeceğimiz restoran çalıştığım yere yakın.
- A ship sank near here yesterday.
- Dün buraya yakın bir yerde bir gemi battı.
- My apartment is near here.
- Evim buraya yakın.
- Have you ever had a near death experience?
- Hiç ölüme yakın bir tecrübe yaşadınız mı?
- Have you ever had a near death experience?
- Hiç ölüme yakın bir deneyim yaşadınız mı?
- I want to stay in a hotel near the airport.
- Havaalanına yakın bir otelde kalmak istiyorum.
- Are there any good restaurants near here?
- Yakınlarda iyi bir restoran var mı?
- My seat is near the door.
- Benim yerim kapıya yakın.
- I have to stay at a hotel near the airport tonight.
- Bu gece havaalanına yakın bir otelde kalmak zorundayım.
- The end is near.
- Son yakındır.
- Tom lives near the ocean, but he can't swim.
- Tom okyanusa yakın bir yerde yaşıyor ama yüzme bilmiyor.
- The city is quite near, one can go by bicycle.
- Şehir oldukça yakın, bisikletle gidilebilir.
- Our school is near a park.
- Okulumuz parka yakın.
- Do you know of any good restaurant near here?
- Buraya yakın iyi bir restoran biliyor musunuz?
- None of my classmates live near here.
- Sınıf arkadaşlarımdan hiçbiri buraya yakın yaşamazlar.
- He was born in a village near Teheran.
- O, Tahran yakınlarındaki bir köyde doğdu.
- I don't live near where I work.
- Çalıştığım yere yakın oturmuyorum.
- The hotel we stayed at last summer is near the lake.
- Geçen yaz kaldığımız otel göle yakındır.
- Do you want to be near her?
- Ona yakın olmak istiyor musunuz?
- The hotel I'm staying at is near the station.
- Kaldığım otel istasyona yakın.
- I live near the train station.
- Tren istasyonuna yakın oturuyorum.
- Are there any Japanese restaurants near here?
- Buraya yakın Japon restoranı var mı?
- Tom lives somewhere near the park.
- Tom parka yakın bir yerde yaşıyor.
- Tom wants to be near you.
- Tom sana yakın olmak istiyor.
- There is a flower shop near by.
- Yakınlarda bir çiçekçi dükkanı var.
- Is there a telephone near by?
- Yakında bir telefon var mı?
- Do you want to be near them?
- Onlara yakın olmak istiyor musunuz?
- There are a number of nice restaurants near here.
- Buraya yakın birkaç güzel restoran var.
- The office where my father works is near the station.
- Babamın çalıştığı ofis istasyona yakın.
- She lives near the ocean, but she can't swim.
- Okyanusa yakın yaşıyor ama yüzemiyor.
- Tom is near death.
- Tom ölüme yakın.
- Is there an ATM near here?
- Yakınlarda ATM var mı?
- Tom rented an apartment near his mother's.
- Tom annesininkine yakın bir daire kiraladı.
- Let's sit near the front.
- Hadi öne yakın oturalım.
- I'd like a table near the window.
- Pencereye yakın bir masa istiyorum.
- Don't put the glass near the edge of the table.
- Bardağı, masanın kenarına yakın koymayın.
- Many locations, despite being situated near coastlines, have fairly extreme climates.
- Birçok yer, kıyı şeridine yakın olmalarına rağmen oldukça ekstrem iklimlere sahiptir.
- Our school is near a park.
- Okulumuz bir parka yakındır.
- I was raised near Boston.
- Boston yakınlarında büyüdüm.
- I'm near the train station.
- Ben tren istasyonuna yakınım.
- I grew up near Boston.
- Boston yakınlarında büyüdüm.
- I had no idea there was a bank so near your house.
- Evinize bu kadar yakın bir banka olduğunu bilmiyordum.
- Let's sit at one of the tables near the back.
- Arkaya yakın masalardan birinde oturalım.
- My house is very near the park.
- Evim parka çok yakındır.
- My house is near her house.
- Benim evim onun evine yakındır.
- I have discovered a restaurant near here which serves a good meal.
- İyi bir yemek hizmeti veren buraya yakın bir restoran keşfettim.
- Is there a gas station near here?
- Buraya yakın bir benzin istasyonu var mı?
- There's a flower shop near by.
- Yakınlarda bir çiçekçi dükkânı var.
- I live near where I work.
- Çalıştığım yere yakın oturuyorum.
- The bakery is near the butcher shop.
- Ekmek fırını kasap dükkânına yakın.
- There's a fishing lodge near Boston that I often go to.
- Boston yakınlarında sık sık gittiğim bir balıkçı kulübesi var.
- Is it near your house?
- O, evinize yakın mı?
- I'm happy just to be near you.
- Sadece sana yakın olmaktan mutluyum.
- Tom's house is very near mine.
- Tom'la evlerimiz çok yakın.
- The end was near.
- Son yakındı.
- My house is near the church.
- Benim evim kiliseye yakın.
- Does Tom live near you?
- Tom sana yakın mı yaşar?
- A big ship is anchored near here.
- Büyük bir gemi buraya yakın bir yerde demirlemiş.
- The hospital is near here.
- Hastane buraya yakın.
- Niçoise salad is a typical food of the area near Nice.
- Niçoise salatası Nice yakınlarındaki bölgenin tipik bir yemeğidir.
- Tom's house is very near my house.
- Tom'un evi benim evime çok yakın.
- Sit near here.
- Buraya yakın oturun.
- Tom's house is near Mary's school.
- Tom'un evi Mary'nin okuluna yakındır.
- Each house is near another.
- Her ev diğerine yakındır.
- He lives near Paris.
- Paris yakınlarında yaşıyor.
- It is very near.
- Çok yakın.
- My apartment is near here.
- Benim apartman dairem buraya yakın.
- The battle took place near the Little Bighorn River.
- Savaş Little Bighorn Nehri yakınlarında gerçekleşti.
- Tom bought some land near Boston.
- Tom Boston'a yakın biraz arazi aldı.
- Tom was born near Boston.
- Tom Boston yakınlarında doğdu.
- Layla grew up in a historic town near Philadelphia.
- Leyla, Philadelphia yakınlarındaki tarihi bir kasabada büyüdü.
- I don't want Tom anywhere near me.
- Tom'u yakınımda istemiyorum.
- Despite having lived near the sea, she still cannot swim.
- Denize yakın yaşamasına rağmen o hala yüzemiyor.
- My house is near the station.
- Evim istasyona yakın.
- Is it near here?
- Buraya yakın mı?
- Is Tom near you?
- Tom sana yakın mı?
- This hotel was very near the lake.
- Bu otel göle çok yakındı.
- Sit near here.
- Buraya yakın otur.
- There's a large clock near the top of the tower.
- Kulenin tepesine yakın büyük bir saat var.
- Mary lives in a one-bedroom apartment near the train station.
- Mary tren istasyonuna yakın tek yatak odalı bir dairede yaşıyor.
- Tom lives near me.
- Tom bana yakın yaşıyor.
- Does Tom live near you?
- Tom sana yakın mı yaşıyor?
- Fadil lived in a housing development near Cairo.
- Fadıl, Kahire yakınlarındaki bir sitede yaşıyordu.
- I used to live near the ocean.
- Eskiden okyanusa yakın yaşardım.
- No one is near.
- Hiç kimse yakın değil.
- I am parking my car near the office.
- Arabamı ofisin yakınına park ediyorum.
- Tom was sitting at a table near the window with his date.
- Tom, flörtüyle birlikte pencereye yakın bir masada oturuyordu.
- Cesar Chavez was born on a small farm near Yuma, Arizona in 1927.
- Cesar Chavez 1927'de Arizona, Yuma yakınlarında küçük bir çiftlikte doğdu.
- Are there any Olympic size swimming pools near where you live?
- Yaşadığınız yere yakın olimpik yüzme havuzu var mı?
- The boat anchored near the shore.
- Tekne, kıyıya yakın bir yere demirledi.
- I'd like to live near a beach.
- Bir kıyıya yakın yaşamak isterim.
- I wanted to sit near the door.
- Kapıya yakın oturmak istedim.
- I had lunch with Tom at a restaurant near the office.
- Tom'la ofise yakın bir restoranda öğle yemeği yedim.
- Let's sit near the front.
- Ön tarafa yakın oturalım.
- Tom graduated near the top of his class.
- Tom sınıf birinciliğine yakın bir dereceyle mezun oldu.
- That person's house is near the subway.
- O kişinin evi metroya yakın.
- Tom rented a place near the campus.
- Tom kampüse yakın bir yer kiraladı.
- I wish I could live near your house.
- Keşke senin evine yakın yaşayabilsem.
- There is a flower shop near by.
- Yakınlarda bir çiçek mağazası var.
- Tom found himself a seat near the door.
- Tom kendine kapıya yakın bir yer buldu.
- I live near her house, but I seldom see her.
- Evine yakın oturuyorum ama onu nadiren görüyorum.
- It has to be near here somewhere.
- O buraya yakın bir yerde olmalı.
- John said that the kingdom of heaven was near.
- Yahya göklerin egemenliğinin yakında olduğunu söyledi.
- That accident happened near his house.
- O kaza onun evinin yakınlarında oldu.
- My relative lives near the school.
- Akrabam okula yakın yaşıyor.
- Is your home near here?
- Evin buraya yakın mı?
- Tom lives near here.
- Tom buraya yakın yaşıyor.
- Is there a river anywhere near here?
- Buraya yakın bir yerde bir nehir var mı?
- Tom lives near the ocean.
- Tom okyanusa yakın bir yerde yaşıyor.
- My cousins live near the beach.
- Kuzenlerim plaja yakın yaşıyorlar.
- My house is near the school.
- Evim okula yakın.
- My house is near the school.
- Evim okula yakındır.
- The post office is near the bookstore.
- Postane kitapçıya yakındır.
- Fadil lived in a housing development near Cairo.
- Fadil, Kahire yakınlarındaki bir sitede yaşıyordu.
- Tom lives near us, but we don't see him very often.
- Tom bize yakın oturuyor ama onu çok sık görmüyoruz.
- A young girl's body was discovered near Dan's home.
- Dan'in evinin yakınlarında genç bir kızın cesedi bulundu.
- Do you live near here?
- Buraya yakın mı oturuyorsun?
- A big ship is anchored near here.
- Büyük bir gemi buraya yakın demirledi.
- Does Tom live near here?
- Tom buraya yakın mı yaşıyor?
- I warned Tom not to pitch his tent so near the river.
- Tom'u çadırını nehre bu kadar yakın kurmaması için uyarmıştım.
- Mary is near death.
- Mary ölüme yakın.
- Tom lives near here, doesn't he?
- Tom buraya yakın yaşıyor, değil mi?
- Would you know a cheap hotel in the near?
- Yakınlarda ucuz bir otel biliyor musunuz?
- I live quite near here.
- Buraya oldukça yakın oturuyorum.
- Debbie, is your school near here?
- Debbie, okulun buraya yakın mı?
- Is there a park near here?
- Buraya yakın bir park var mı?
- Tom lives near us.
- Tom bize yakın bir yerde yaşıyor.
- Yuri Gagarin was born near Moscow, Russia on March 9, 1934.
- Yuri Gagarin 9 Mart 1934'te Moskova, Rusya yakınlarında doğdu.
- Have you ever had a near death experience?
- Sen hiç ölüme yakın bir deneyim yaşadın mı?
- Do you know any good restaurant near here?
- Buraya yakın iyi bir restoran biliyor musun?
- Tom and I live near each other.
- Tom ve ben birbirimize yakın oturuyoruz.
- More than a third of the world population lives near a coast.
- Dünya nüfusunun üçte birinden fazlası bir kıyıya yakın yaşıyor.
- My house is near Tokyo Tower.
- Evim Tokyo kulesine yakındır.
- Do you work near here?
- Buraya yakın mı çalışıyorsun?
- They got married and settled near Boston.
- Onlar evlendiler ve Boston yakınlarında yerleştiler.
- I have discovered a restaurant near here which serves a good meal.
- Buraya yakın iyi yemek yapan bir restoran keşfettim.
- There used to be a coffee shop near the school.
- Okula yakın bir kahvehane vardı.
- We live near here.
- Evimiz buraya yakın.
- I'm near the train station.
- Tren istasyonuna yakınım.
- John said that the kingdom of heaven was near.
- Yahya Göklerin Egemenliği'nin yakın olduğunu söyledi.
- He lives near Paris.
- Paris yakınlarında oturur.
- Is there an ATM near here?
- Buraya yakın bir ATM var mı?
- A monster lay on a rock near the top of the mountain.
- Dağın tepesine yakın bir kayanın üzerinde bir canavar yatıyordu.
- His house is near the subway.
- Evi metroya yakın.
- Police questioned many persons who worked near the crime scene.
- Polis olay yerine yakın çalışan birçok kişiyi sorguladı.
- Is there a clothing store near here?
- Buraya yakın bir giyim mağazası var mı?
- Could you suggest a good beauty parlor near here?
- Buraya yakın iyi bir güzellik salonu önerebilir misiniz?
- We live near the school.
- Okula yakın oturuyoruz.
- I used to live near a lake.
- Eskiden bir gölün yakınlarında oturuyordum.
- Friday is near.
- Cuma yakın.
- Can I catch a taxi near here?
- Buraya yakın bir yerden taksi bulabilir miyim?
- Is there a telephone near by?
- Yakınlarda telefon var mı?
- He works out in a gym near his house.
- Evinin yakınlarında bir spor salonuna gidiyor.
- He planted some explosives near the middle of the bridge.
- Köprünün ortasına yakın bir yere patlayıcı yerleştirmiş.
- I don't want to live too near to where I work.
- Çalıştığım yere çok yakın yaşamak istemiyorum.
- Tom bought a condominium near the lake.
- Tom göle yakın bir kat mülkiyeti aldı.
- Is there a cash machine near here?
- Buraya yakın bir bankamatik var mı?
- Can I catch a taxi near here?
- Buraya yakın bir yerde taksiye binebilir miyim?
- I like that university, but it's too near my home.
- O üniversiteyi seviyorum ama evime çok yakın.
- Tom needs to find an apartment near where he works.
- Tom'un çalıştığı yere yakın bir daire bulması gerekiyor.
- There is a Catholic church very near here.
- Buraya çok yakın bir Katolik kilisesi var.
- Tom and Mary live near each other.
- Tom ve Mary birbirlerine yakın yaşarlar.
- That hotel is very near the lake.
- O otel göle çok yakın.
- Could you recommend a nice restaurant near here?
- Buraya yakın güzel bir restoran önerebilir misiniz?
- The intersection where the accident happened is near here.
- Kazanın olduğu kavşak buraya yakın.
- Don't throw the ball near the windows.
- Topu pencerelerin yakınına atma.
- Is there a convenience store near here?
- Buraya yakın bir market var mı?
- Is there a youth hostel near here?
- Buraya yakın bir öğrenci yurdu var mı?
- My school is near to the station.
- Okulum istasyona yakın.
- We live near the beach.
- Biz plaja yakın yaşıyoruz.
- I live near where I work.
- Çalıştığım yere yakın yaşıyorum.
- I have to stay at a hotel near the airport tonight.
- Bu gece havaalanına yakın bir otelde kalmam gerekiyor.
- It was near the river that I lost my way.
- Nehrin yakınlarında yolumu kaybettim.
- You live very near us.
- Bizim çok yakınımızda yaşıyorsun.
- You live near here, don't you?
- Buraya yakın oturuyorsun, değil mi?
- I read in the newspaper advertisements that there is an apartment for rent near here.
- Gazete ilanlarında buraya yakın kiralık bir daire olduğunu okudum.
- Is her house anywhere near the station?
- Evi istasyona yakın bir yerde mi?
- The station is near the hotel.
- İstasyon otele yakın.
- He lived in a town near by.
- Yakınlardaki bir kasabada yaşıyordu.
- Is there a mailbox near here?
- Buraya yakın bir posta kutusu var mı?
- Is there a mall near here?
- Buraya yakın bir alışveriş merkezi var mı?
- The address you're looking for is very near the city hall.
- Aradığınız adres belediye binasına çok yakın.
- Tom wanted to be near you.
- Tom size yakın olmak istedi.
- Tom lives near the ocean.
- Tom okyanusa yakın yaşıyor.
- My office is near Starbucks.
- İş yerim Starbucks'a yakın.
- Is there a hospital near here?
- Buraya yakın bir hastane var mıdır?
- Is the movie theater near the station?
- Sinema istasyona yakın mı?
- Since I live near Canada, I'd prefer to learn the kind of French spoken in Canada.
- Kanada yakınlarında yaşadığım için Kanada'da konuşulan Fransızcayı öğrenmeyi tercih ederim.
- Is there a brook anywhere near Green Gables?
- Green Gables yakınlarında bir dere var mı?
- The tropical rainforests, located in a narrow region near the equator, are disappearing so fast that by the year 2000 eighty percent of them may be gone.
- Ekvatora yakın dar bir bölgede bulunan, tropik yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyorlar ki 2000 yılına kadar onların % 80 yok olabilir.
- She grew up near the sea, yet she hates swimming.
- Denize yakın yerde büyüdü fakat yüzmekten nefret eder.
- Is there a mailbox near here?
- Yakınlarda bir posta kutusu var mı?
- He lives near Paris.
- O Paris yakınlarında yaşıyor.
- I used to live near a park.
- Bir parka yakın yaşardım.
- Tom was sitting at a table near the window with Mary.
- Tom, Mary ile pencereye yakın bir masada oturuyordu.
- Let's meet somewhere near the station.
- İstasyona yakın bir yerde buluşalım.
- He lives in a posh apartment near Central Park.
- Central Park yakınlarında lüks bir dairede yaşıyor.
- I want to be near you.
- Sana yakın olmak istiyorum.
- Tom is living near Boston.
- Tom Boston yakınlarında yaşıyor.
- Their house is near here.
- Evleri buraya yakın.
- His house is near the river.
- Onun evi nehire yakındır.
- German forces attacked British soldiers near Amiens, France.
- Alman kuvvetleri, Amiens, Fransa yakınlarında İngiliz askerlere saldırdı.
- The end of the world is very near!
- Dünyanın sonu çok yakın!
- They got married and settled near Boston.
- Evlendiler ve Boston yakınlarına yerleştiler.
- Our school is near the station.
- Okulumuz istasyona yakın.
- My apartment is near the station.
- Benim dairem istasyona yakındır.
- There is a broad street near my house.
- Evime yakın geniş bir cadde var.
- Tom lives near you, doesn't he?
- Tom sana yakın oturuyor, değil mi?
- Police questioned many persons who worked near the crime scene.
- Polis olay yeri yakınlarında çalışan birçok kişiyi sorguladı.
- Central Park is near where I work.
- Central Park, çalıştığım yere yakındır.
- Is the beach near this area?
- Plaj bu bölgeye yakın mı?
- He bought property near the sea.
- Denize yakın emlak satın aldı.
- Are there any movie theaters near here?
- Buraya yakın hiç sinema var mı?
- Last night there was a fire near here, and I couldn't sleep.
- Dün gece yakınlarda bir yangın çıktı ve ben uyuyamadım.
- Tom wanted to be near you.
- Tom sana yakın olmak istedi.
- It is always windy near the sea.
- Deniz yakını her zaman rüzgarlıdır.
- The tropical rainforests, located in a narrow region near the equator, are disappearing so fast that by the year 2000 eighty percent of them may be gone.
- Ekvatora yakın dar bir bölgede bulunan tropikal yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyor ki, 2000 yılına kadar yüzde sekseni yok olabilir.
- Before WWII, the border between Finland and the USSR was near Leningrad.
- İkinci Dünya Savaşı'ndan önce Finlandiya ile SSCB arasındaki sınır Leningrad yakınlarındaydı.
- Her house is near the sea.
- Evi denize yakın.
- His house is near the subway station.
- Evi metro istasyonuna yakın.
- Is there a hospital near here?
- Yakınlarda hastane var mı?
- Tom and Mary are sitting at a table over near the jukebox.
- Tom ve Mary müzik kutusuna yakın bir masada oturuyorlar.
- Maybe we can sit at a table near the window.
- Belki pencereye yakın bir masaya oturabiliriz.
- I live near here.
- Buraya yakın oturuyorum.
- Her house is near the park.
- Evi parka yakın.
- Tom lives near the airport.
- Tom havaalanına yakın bir yerde yaşıyor.
- We live near her.
- Ona yakın yaşıyoruz.
- Do you live near a park?
- Parka yakın bir yerde mi oturuyorsun?
- German forces attacked British soldiers near Amiens, France.
- Alman kuvvetleri Fransa'nın Amiens kenti yakınlarında İngiliz askerlerine saldırdı.
- Is it near here?
- O buraya yakın mı?
- You live very near us.
- Bize çok yakın oturuyorsun.
- Is your home near here?
- Eviniz buraya yakın mı?
- I know that I am near death.
- Ölüme yakın olduğumu biliyorum.
- Give me a room near the elevator.
- Bana asansöre yakın bir oda ver.
- I like that university, but it's too near my home.
- O üniversiteyi seviyorum ama o evime çok yakın.
- My office is near Starbucks.
- Ofisim Starbucks'a yakın.
- There is a military base near here.
- Buraya yakın bir askeri üs var.
- Darkhan is nearer than Beijing, right?
- Darhan Pekin'den daha yakın, değil mi?
- Is her house anywhere near the station?
- Onun evi istasyona yakın bir yerde mi?
- Tom lives near us.
- Tom bize yakın yaşar.
- Before meeting him, Pizzaro hid many of his men and guns near the town.
- Onunla buluşmadan önce Pizzaro adamlarının ve silahlarının çoğunu kasabanın yakınına sakladı.
- The hotel which I am staying at is near the station.
- Kaldığım otel istasyona yakın.
- He was born in a village near Teheran.
- Tahran yakınlarında bir köyde doğdu.
- Is the post office near here?
- Postane buraya yakın mı?
- Is there a hospital near here?
- Buraya yakın bir hastane var mı?
- Does she live near you, sir?
- Size yakın mı oturuyor, efendim?
- Tom's house is very near mine.
- Tom'un evi benimkine çok yakın.
- Tom works at a hospital near here.
- Tom buraya yakın bir hastanede çalışıyor.
- I used to live near here.
- Ben buraya yakın yaşardım.
- That hotel was very near the lake.
- O otel göle çok yakındı.
- We live near the border.
- Sınıra yakın bir yerde yaşıyoruz.
- It must be near here somewhere.
- Buraya yakın bir yerde olmalı.
- We are looking for an experienced C++ programmer near Amsterdam.
- Amsterdam yakınlarında deneyimli bir C++ programcısı arıyoruz.
- Tom booked a room for me at a hotel near where he lived.
- Tom yaşadığı yere yakın bir otelde benim için bir oda ayırttı.
- We live near here.
- Buraya yakın oturuyoruz.
- This place is near the sea.
- Burası denize yakın.
- Tom now lives near Boston.
- Tom şimdi Boston yakınlarında yaşıyor.
- He lives somewhere near that park.
- Şu parkın yakınlarında bir yerde yaşıyor.
- When I got out of prison, I couldn't find a job anywhere near my home since no one would hire an ex-con.
- Hapisten çıktığımda, hiç kimse eski bir mahkûmu istihdam etmediği için evime yakın bir yerde iş bulamadım.
- Tom is looking for an apartment with three bedrooms near where he works.
- Tom çalıştığı yere yakın üç yatak odalı bir daire arıyor.
- Can you recommend a hotel near the airport?
- Havaalanına yakın bir otel tavsiye edebilir misin?
- My sister does not live near me.
- Kız kardeşim yakınımda yaşamıyor.
- My house is very near the park.
- Evim parka çok yakın.
- My seat is near the door.
- Benim koltuğum kapıya yakın.
- Tom must be somewhere near retirement age.
- Tom emeklilik yaşına yakın bir yerde olmalı.
- My sister does not live near me.
- Kız kardeşim bana yakın yaşamıyor.
- Tom managed a small bar near Boston for quite a long time.
- Tom, Boston yakınlarında küçük bir barı uzun süre işletti.
- Tom claims that he wasn't anywhere near the murder scene at the time of the murder.
- Tom cinayet anında cinayet mahalline yakın bir yerde olmadığını iddia ediyor.
- I think Tom doesn't live anywhere near here.
- Sanırım Tom buraya yakın bir yerde yaşamıyor.
- He lives near Paris.
- O, Paris'e yakın yaşamaktadır.
- Does he live near here?
- O buraya yakın bir yerde mi yaşıyor?
- I hear you bought a house near here.
- Buraya yakın bir ev aldığını duydum.
- Let's find somewhere to sit near the front.
- Öne yakın oturacak bir yer bulalım.
- It was a near thing!
- Yakın bir şeydi!
- I'd like to live near a beach.
- Bir plaja yakın yaşamak isterim.
- Tom lives near the ocean, but he can't swim.
- Tom okyanusa yakın yaşıyor ama yüzemiyor.
- I was born near Boston.
- Boston yakınlarında doğdum.
- Tom lives near you, doesn't he?
- Tom sana yakın yaşıyor, değil mi?
- Would you have travelled by train if the bus came near your house?
- Otobüs evinizin yakınına gelseydi trenle mi seyahat ederdiniz?
- He lives near here.
- Buraya yakın bir yerde yaşıyor.
- Tom and Mary went on a cruise near Italy for their honeymoon, but the ship sank and Tom was drowned in his cabin.
- Tom ve Mary balayı için İtalya yakınlarında bir gemi yolculuğuna çıktılar, ama gemi battı ve Tom kamarasında boğuldu.
- Is there a train station near here?
- Buraya yakın bir tren istasyonu var mı?
- Central Park is near where I work.
- Central Park çalıştığım yere yakın.
- We live near the border.
- Biz sınıra yakın yaşıyoruz.
- Do you work near here?
- Buraya yakın bir yerde mi çalışıyorsun?
- Is there a golf course near here?
- Buraya yakın bir golf sahası var mı?
- I just want to be near you.
- Sadece sana yakın olmak istiyorum.
- He lives near here.
- Buraya yakın yaşıyor.
- The bakery is near the butcher shop.
- Fırın kasaba yakın.
- The station is near the hotel.
- İstasyon otele yakındır.
- I read in the newspaper advertisements that there is an apartment for rent near here.
- Buraya yakın kiralık bir daire olduğunu gazete ilanlarından okudum.
- We live near the zoo.
- Hayvanat bahçesine yakın oturuyoruz.
- Layla grew up in a historic town near Philadelphia.
- Layla Philadelphia yakınlarındaki tarihi bir kasabada büyüdü.
- His office is near the train station.
- Ofisi tren istasyonuna yakın.
- Tom is sitting near the back.
- Tom arkaya yakın oturuyor.
- What percentage of the American population lives near the coast?
- Amerikan nüfusunun yüzde kaçı kıyıya yakın yerlerde yaşıyor?
- We live near Tom.
- Tom'a yakın oturuyoruz.
- Is your house near here?
- Eviniz buraya yakın mı?
- Tom lives near the airport.
- Tom havaalanı yakınlarında yaşıyor.
- The old man is near death.
- Yaşlı adam ölüme yakın.
- I'd like to live near your house.
- Senin evine yakın yaşamak istiyorum.
- Tom lives near me, but I don't see him very often.
- Tom bana yakın oturuyor ama onu çok sık görmüyorum.
- I live near the library.
- Kütüphaneye yakın oturuyorum.
- My apartment is near.
- Evim yakın.
- Does he live near here?
- Buraya yakın mı oturuyor?
- My house is near her house.
- Evim onun evine yakın.
- His house is near the subway station.
- Onun evi metro istasyonuna yakın.
- We live near the zoo.
- Oturduğumuz yer hayvanat bahçesine yakın.
- Are there any Chinese restaurants near here?
- Yakınlarda hiç Çin restoranı var mı?
- None of my classmates live near here.
- Sınıf arkadaşlarımın hiçbiri buraya yakın oturmuyor.
- I've bought some land near Boston.
- Boston yakınlarında bir arazi satın aldım.
- Is Germany near Italy?
- Almanya İtalya'ya yakın mı?
- Near my house, there's a park.
- Evime yakın bir park var.
- Tom and Mary work near here.
- Tom ve Mary buraya yakın bir yerde çalışıyorlar.
- I know you're near.
- Yakında olduğunu biliyorum.
- Tom's house is near where he works.
- Tom'un evi onun çalıştığı yere yakın.
- There are a number of nice restaurants near here.
- Buraya yakın çok sayıda güzel restoran var.
- I live near here.
- Buraya yakın yaşıyorum.
- He planted some explosives near the middle of the bridge.
- Köprünün orta kısmına yakın yere patlayıcılar yerleştirdi.
- Yuri Gagarin was born near Moscow, Russia on March 9, 1934.
- Yuri Gagarin 9 Mart 1934 tarihinde Rusya'da Moskova yakınlarında doğdu.
- Kate's father is near the house.
- Kate'in babası evin yakındır.
- There are many people living near us.
- Yakınımızda yaşayan birçok insan var.
- Is there a post office near here?
- Buraya yakın bir postane var mı?
- Tom doesn't live near his office.
- Tom ofisine yakın bir yerde yaşamıyor.
- Tom's house is very near my house.
- Tom'un evi evime çok yakın.
- Our school is near the station.
- Okulumuz istasyona yakındır.
- Can you recommend a hotel near the airport?
- Havaalanına yakın bir otel önerebilir misiniz?
- It's always been one of my dreams to live near a brook.
- Bir dereye yakın yaşamak her zaman hayallerimden biri olmuştur.
- Could we have a table near the window?
- Pencereye yakın bir masa alabilir miyiz?
- We live near Tom.
- Tom'un yakınlarında yaşıyoruz.
- My apartment is near the station.
- Benim dairem istasyona yakın.
- I don't live near where I work.
- Çalıştığım yere yakın yaşamıyorum.
- John said that the kingdom of heaven was near.
- Yahya göklerin egemenliğinin yakın olduğunu söyledi.
- Is there a bank near here?
- Buraya yakın bir banka var mı?
- Police spotted Fadil's car near the border.
- Polis Fadıl'ın arabasını sınıra yakın bir yerde tespit etti.
- They settled near the Connecticut River.
- Connecticut Nehri yakınlarına yerleştiler.
- We chose a hotel near the subway.
- Metroya yakın bir otel seçtik.
- My house is near the church.
- Evim kiliseye yakın.
- Do you and Tom live near each other?
- Sen ve Tom birbirinize yakın mı yaşıyorsunuz?
- My house is near the post office.
- Benim evim postaneye yakın.
- Is there a brook anywhere near Green Gables?
- Green Gables'a yakın bir yerde bir dere var mı?
- I used to live near Tom.
- Tom'a yakın yaşardım.
- Tom's house is near where he works.
- Tom'un evi çalıştığı yere yakın.
- I warned Tom not to pitch his tent so near the river.
- Tom'u çadırını nehrin bu kadar yakınına kurmaması için uyarmıştım.
- There's a flower shop near by.
- Yakınlarda bir çiçekçi var.
- Tom used to work at the supermarket near my house.
- Tom evime yakın süpermarkette çalışırdı.
- Would you have travelled by train if the bus came near your house?
- Otobüs evinizin yakınına gelseydi trenle seyahat eder miydin?
- The police cruiser pulled to a stop near the spot where the accident happened.
- Polis aracı kazanın olduğu yere yakın bir yerde durdu.
- I used to live near here.
- Buraya yakın bir yerde yaşardım.
- We had to get something to eat so we stopped at a restaurant near the exit.
- Bir şeyler yememiz gerekiyordu, bu yüzden çıkışa yakın bir restoranda durduk.
- Tom lives in a small town near Boston.
- Tom Boston yakınlarında küçük bir kasabada yaşıyor.
- That person's house is near the subway.
- Şu kişinin evi metroya yakındır.
- He lives near my house.
- O, evime yakın yaşıyor.
- The tropical rainforests, located in a narrow region near the equator, are disappearing so fast that by the year 2000 eighty percent of them may be gone.
- Ekvatora yakın dar bir bölgede yer alan tropikal yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyor ki 2000 yılına kadar yüzde sekseni yok olabilir.
- Tom lives near here, doesn't he?
- Tom buraya yakın bir yerde yaşıyor, değil mi?
- Tom grew up near Boston.
- Tom Boston yakınlarında büyüdü.
- The Bounty sank near Cape Hatteras.
- Bounty, Hatteras Burnu yakınlarında battı.
- I don't want you anywhere near the medicine cabinet.
- Seni ecza dolabına yakın bir yerde istemiyorum.
- It was foggy near the ground.
- Yere yakın yerler sisliydi.
- My sister does not live near me.
- Kız kardeşim benim yakınımda oturmuyor.
- Tom asked for a table near the window.
- Tom pencereye yakın bir masa istedi.
- Tom had a near death experience last summer.
- Tom geçen yaz ölüme yakın bir deneyim yaşadı.
- Many locations, despite being situated near coastlines, have fairly extreme climates.
- Birçok yer, kıyı şeridine yakın olmasına rağmen, oldukça aşırı iklimlere sahiptir.
- The first fully electronic computer was developed near the middle of the last century.
- İlk tam elektronik bilgisayar geçen yüzyılın ortasına yakın geliştirilmiştir.
- German forces attacked British soldiers near Amiens, France.
- Alman kuvvetleri Amiens, Fransa yakınlarında İngiliz askerlerine saldırdı.
- Is there a movie theater near here?
- Buraya yakın bir sinema var mı?
- Tom's house is near Mary's school.
- Tom'un evi Mary'nin okuluna yakın.
- Tom's house is very near mine.
- Tom'un evi benim evime çok yakın.
- Let's find somewhere to sit near the front.
- Ön tarafa yakın oturacak bir yer bulalım.
- The chair is not near the window.
- Sandalye pencereye yakın değil.
- Tom lives near here.
- Tom buraya yakın oturuyor.
- Darkhan is nearer than Beijing, right?
- Darkhan Pekin'den daha yakın, değil mi?
- My house is near where I work.
- Evim çalıştığım yere yakın.
- My house is near a bike trail.
- Evim bir bisiklet yoluna yakındır.
- Tom works at a hospital near here.
- Tom buraya yakın bir hastanede çalışır.
- Is there a youth hostel near here?
- Buraya yakın bir gençlik hosteli var mı?
- I've bought some land near Boston.
- Ben Boston yakınlarında biraz arazi satın aldım.
- Tom is looking for an apartment with three bedrooms near where he works.
- Tom, çalıştığı yere yakın üç yatak odalı bir daire arıyor.
- Tom and Mary live near each other.
- Tom ve Mary birbirlerine yakın oturuyorlar.
- Their houses are located near the sea.
- Onların evleri denize yakın durumdadır.
- Tom rents a large four-bedroom house near the sea.
- Tom denize yakın dört yatak odalı büyük bir ev kiralıyor.
- His house is near the subway.
- Onun evi metroya yakındır.
- My sister lives near Yokohama.
- Kız kardeşim Yokohama yakınlarında yaşıyor.
- The pharmacy is near the hospital.
- Eczane hastaneye yakın.
- Is there a McDonald's near here?
- Buraya yakın bir McDonald var mıdır?
- Most accidents happen near home.
- Kazaların çoğu eve yakın yerlerde olur.
- The army had no men near Harpers Ferry.
- Ordunun Harpers Ferry yakınlarında hiç adamı yoktu.
- We're nowhere near the border.
- Sınıra yakın bir yerde değiliz.
- My cousin works in a shop near our home.
- Kuzenim evimize yakın bir dükkânda çalışıyor.
- There was a village near the sea.
- Denize yakın bir köy vardı.
- Tom bought some land near Boston.
- Tom Boston yakınlarında bir arazi satın aldı.
- Tom hung his coat on one of the hooks near the door.
- Tom kapıya yakın askılardan birine ceketini astı.
- I was raised near Boston.
- Boston yakınlarında yetiştirildim.
- Is your house near here?
- Evin buraya yakın mı?
- Tom's house is very near my house.
- Tom'la evlerimiz çok yakın.
- The boat anchored near the shore.
- Tekne, kıyıya yakın demir attı.
- Is there a train station near here?
- Yakınlarda bir tren istasyonu var mı?
- I grew up near the ocean.
- Okyanusa yakın büyüdüm.
- You live near here, don't you?
- Buraya yakın yaşıyorsun, değil mi?
- Don't you want to be near Tom?
- Tom'un yakın olmak istemez misin?
- Tom and I live near each other.
- Tom ve ben birbirimize yakın yaşarız.
- Before WWII, the border between Finland and the USSR was near Leningrad.
- İkinci Dünya Savaşından önce Finlandiya ve Rusya arasındaki sınır Leningrad'a yakındı.
- Dan parked the rental car near the police station.
- Dan kiralık arabayı polis karakolunun yakınına park etti.
- I live quite near here.
- Buraya oldukça yakın yaşıyorum.
Show More (453)
|
2 |
near |
yakınında |
adv., prep. |
|
- The Commission does not plan to create a single charter of rights for people living near airports.
- Komisyon, havaalanlarının yakınında yaşayan insanlar için tek bir haklar sözleşmesi oluşturmayı planlamamaktadır.
- Taking the complaints of people living near airports seriously is just as important.
- Havalimanlarının yakınında yaşayan insanların şikayetlerini ciddiye almak da bir o kadar önemlidir.
- We are nowhere near doing that.
- Bunu yapmanın yakınından bile geçmiyoruz.
- Near to the site in Toulouse, there was a major shopping centre.
- Toulouse'daki sahanın yakınında büyük bir alışveriş merkezi vardı.
- Near the site in Toulouse, there was a major shopping centre.
- Toulouse'daki şantiyenin yakınında büyük bir alışveriş merkezi vardı.
- But this has not come anywhere near to forcing a restructuring of Iranian society.
- Ancak bu, İran toplumunu yeniden yapılandırmaya zorlamanın yakınından bile geçmedi.
- We are nowhere near achieving that.
- Bunu başarmanın yakınından bile geçmiyoruz.
- Obtain recent maps of each community and check out reasonably priced hotels or motels near the schools.
- Her topluluğun güncel haritalarını edinin ve okulların yakınındaki makul fiyatlı otel veya motelleri inceleyin.
- They live in a new house near the park.
- Parkın yakınında yeni bir evde yaşıyorlar.
- I live near the train station.
- Tren istasyonunun yakınında yaşıyorum.
- She lives near the dike.
- Setin yakınında yaşıyor.
- Near my house, there's a park.
- Evimin yakınında bir park var.
- Are there any good restaurants near your house?
- Evinizin yakınında iyi bir restoran var mı?
- I'm going to build a house near the lake.
- Gölün yakınında bir ev inşa edeceğim.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
- Bir kasabada veya yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduktan sonra insanlar iş bulmaya gelir ve kısa süre içinde bir sanayi bölgesi gelişmeye başlar.
- If you don't want to fall off the cliff, don't stay near it.
- Uçurumdan düşmek istemiyorsan, yakınında durma.
- We made camp near the lake.
- Gölün yakınında kamp kurduk.
- My house is situated near the station.
- Evim istasyonun yakınında.
- Tom was raised near Boston.
- Tom Boston yakınında büyütüldü.
- We live near a big library.
- Biz büyük bir kütüphanenin yakınında yaşıyoruz.
- Tom's body was discovered near Mary's house.
- Tom'un cesedi Mary'nin evinin yakınında bulundu.
- I don't live near my office.
- Ofisimin yakınında oturmuyorum.
- It happened near the house.
- Evin yakınında oldu.
- Tom used to work at the supermarket near my house.
- Tom eskiden evimin yakınındaki süpermarkette çalışırdı.
- My house is near the station.
- Evim istasyonun yakınında.
- Tom and Mary were sitting on a bench near the pond.
- Tom ve Mary göletin yakınındaki bir bankta oturuyorlardı.
- Did I tell you I now teach at the high school near your house?
- Evinizin yakınındaki lisede öğretmenlik yaptığımı söylemiş miydim?
- I don't want you anywhere near the medicine cabinet.
- Seni ecza dolabının yakınında istemiyorum.
- Tom claims that he wasn't anywhere near the murder scene at the time of the murder.
- Tom cinayet sırasında cinayet mahallinin yakınında olmadığını iddia ediyor.
- He went fishing in a river near the village.
- Köyün yakınındaki bir nehirde balık tutmaya gitti.
- You shouldn't say those things near children.
- Çocukların yakınında öyle şeyler söylememelisin.
- A group of skinheads gathered near the mosque.
- Bir grup dazlak caminin yakınında toplandı.
- There was a fire near the train station last night.
- Dün gece tren istasyonunun yakınında bir yangın çıktı.
- Dan was seen talking to an unknown man near the restaurant.
- Dan restoran yakınında bilinmeyen bir adamla konuşurken görüldü.
- An old castle stands near the river.
- Nehrin yakınında eski bir kale duruyor.
- Fadil's body was discovered near Layla's house.
- Fadıl'ın cesedi Leyla'nın evinin yakınında bulundu.
- There are some shops near my house.
- Evimin yakınında bazı dükkanlar var.
- Do you live near Tom?
- Tom'un yakınında mı oturuyorsun?
- We have an apartment near the station.
- İstasyonun yakınında bir dairemiz var.
- There is a large lake near our town.
- Bizim kasabanın yakınında büyük bir göl var.
- There's a park near my house.
- Evimin yakınında bir park var.
- I live near the library.
- Kütüphanenin yakınında yaşıyorum.
- Tom lives near Mary.
- Tom, Mary'nin yakınında yaşıyor.
- Mary lives in a one-bedroom apartment near the train station.
- Mary tren istasyonu yakınındaki tek yatak odalı bir dairede yaşıyor.
- The army had no men near Harpers Ferry.
- Ordunun Harpers Ferry yakınında hiç adamı yoktu.
- He works out in a gym near his house.
- Evinin yakınındaki bir spor salonunda çalışıyor.
- The pharmacy is near the hospital.
- Eczane, hastanenin yakınında.
- We live near the large library.
- Büyük kütüphanenin yakınında oturuyoruz.
- I waited anxiously near the door.
- Kapının yakınında endişeyle bekledim.
- Tom lives with Mary in a small apartment near my house.
- Tom, Mary ile birlikte evimin yakınındaki küçük bir dairede yaşıyor.
- The police found a dead body in an abandoned car near the park.
- Polis parkın yakınında terk edilmiş bir arabada bir ceset buldu.
- My cousin works in a shop near our home.
- Kuzenim evimizin yakınındaki bir dükkanda çalışıyor.
- Route 12 stops near the opera house.
- Route 12 opera binasının yakınında duruyor.
- My house is near Tokyo Tower.
- Evim Tokyo Kulesi'nin yakınında.
- I am looking for a job near my house.
- Evimin yakınında bir iş arıyorum.
- Tom lives near Mary.
- Tom Mary'nin yakınında yaşıyor.
- There's a nice Thai restaurant near here.
- Buranın yakınında iyi bir Tayland restoranı var.
- There is a big park near my school.
- Okulumun yakınında büyük bir park var.
- The hotel which I am staying at is near the station.
- Kaldığım otel istasyonun yakınındadır.
- There is a church near my house.
- Evimin yakınında bir kilise var.
- Tom has been staying at a hotel near my house.
- Tom evimin yakınındaki bir otelde kalıyordu.
- Most accidents happen near home.
- Kazaların çoğu evin yakınında olur.
- There are no shops near my house.
- Evimin yakınında hiç dükkan yok.
- We live near the school.
- Biz okulun yakınında yaşıyoruz.
- There is a big park near our school.
- Okulumuzun yakınında büyük bir park var.
- She eats lunch near the office where she works.
- O, çalıştığı ofis yakınında öğle yemeği yer.
- Is there a bank near the station?
- İstasyonun yakınında bir banka var mı?
- Tom works out in a gym near his house.
- Tom evinin yakınındaki bir spor salonunda egzersiz yapıyor.
- Dan mugged an old lady near the train station.
- Dan, tren istasyonunun yakınında yaşlı bir kadını soydu.
- The bookstore is near the park.
- Kitabevi parkın yakınında.
- They live near a busy road, but must be used to the noise by now.
- İşlek bir yolun yakınında yaşıyorlar ama artık gürültüye alışmış olmalılar.
- Yesterday a fire broke out near my house.
- Dün benim evin yakınında yangın çıktı.
- The accident happened near his home.
- Kaza evinin yakınında oldu.
- Near the equator, the weather is hot and humid year-round.
- Ekvatorun yakınında, hava yıl boyunca sıcak ve nemlidir.
- The police found a dead body in an abandoned car near the park.
- Polisler park yakınında terkedilmiş bir arabada bir ceset buldu.
- I used to live near a park.
- Eskiden bir parkın yakınında yaşardım.
- My relative lives near the school.
- Akrabam okulun yakınında oturuyor.
- Camping so near the river isn't a good idea.
- Nehrin bu kadar yakınında kamp yapmak iyi bir fikir değil.
- The library near my house is now open only three days a week due to budget cutbacks.
- Evimin yakınındaki kütüphane bütçe kesintileri nedeniyle artık haftada sadece üç gün açık.
- She lives near the edge of Wripple, so she drives in every day.
- Wripple'ın yakınında oturuyor, bu yüzden her gün arabayla geliyor.
- We'll make camp near the lake.
- Gölün yakınında kamp kuracağız.
- There is a park near my house.
- Evimin yakınında bir park var.
- We chose a hotel near the subway.
- Biz metro yakınında bir otel seçtik.
- They settled near the Connecticut River.
- Onlar Connecticut Nehri yakınında yerleştiler.
- I had no idea there was a bank so near your house.
- Senin evinin bu kadar yakınında bir banka olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.
- My uncle has a flower shop near the station.
- Dayımın, istasyonun yakınında bir çiçekçi dükkanı var.
- I used to live near a lake.
- Eskiden bir gölün yakınında yaşardım.
- I often go shopping at the supermarket near my house.
- Evimin yakınındaki süpermarkete sık sık alışverişe giderim.
- There is a large river near our town.
- Bizim kasabanın yakınında büyük bir nehir var.
- I bought this book at the bookstore near the station.
- Bu kitabı istasyonun yakınındaki kitapçıdan aldım.
- Tropical rainforests are located near the equator, where it's almost always warm and wet.
- Tropikal yağmur ormanları, neredeyse her zaman sıcak ve yağışlı olan ekvatorun yakınında yer alır.
- There is a sunflower field near the train station.
- Tren istasyonunun yakınında bir ayçiçeği tarlası var.
- My sister lives near Yokohama.
- Kız kardeşim Yokohama yakınında yaşar.
- It was near the river that I lost my way.
- Yolumu nehrin yakınında kaybettim.
- A fire broke out near my house.
- Evimin yakınında bir yangın çıktı.
- There's a river near my house.
- Evimin yakınında bir nehir var.
- The police found two crushed mobile phones in a trash can near the site of the killings and are attempting to exploit the data contained in them.
- Polis, cinayetlerin işlendiği yerin yakınındaki bir çöp kutusunda iki adet ezilmiş cep telefonu buldu ve bu telefonlardaki verileri kullanmaya çalışıyor.
- Is there a bank near your house?
- Evinizin yakınında bir banka var mı?
- It's always been one of my dreams to live near a brook.
- Bir derenin yakınında yaşamak hep hayallerimden biri olmuştur.
- My uncle lives near the school.
- Amcam okulun yakınında yaşıyor.
- We live near the large library.
- Geniş kütüphanenin yakınında yaşıyoruz.
- I'd like to live near your house.
- Evinizin yakınında yaşamak isterim.
- That accident happened near his house.
- Kaza evinin yakınında oldu.
- The accident took place near his home.
- Kaza evinin yakınında meydana geldi.
- I met her in a coffee shop near the station.
- Onunla istasyonun yakınındaki bir kafede tanıştım.
- Last night someone broke into the small shop near my house.
- Dün gece birisi evimin yakınındaki küçük dükkana girdi.
- A student from America lives near my house.
- Amerika'dan bir öğrenci evimin yakınında yaşıyor.
- Yesterday I went to Denizli and I saw a rooster near the coop.
- Dün ben Denizli'ye gittim ve kümesin yakınında bir horoz gördüm.
- My uncle lives near the school.
- Dayım okulun yakınında yaşıyor.
- Is it near your house?
- Evinizin yakınında mı?
- Tom and Mary live near the library.
- Tom ve Mary kütüphanenin yakınında yaşıyorlar.
- I live near a park.
- Bir parkın yakınında oturuyorum.
- Tom managed a small bar near Boston for quite a long time.
- Tom, oldukça uzun bir zaman Boston yakınında küçük bir bar işletti.
- Is there a supermarket near your house?
- Evinizin yakınında bir süpermarket var mı?
- Tom bought a condominium near the lake.
- Tom gölün yakınında bir apartman dairesi satın aldı.
- My relative lives near the school.
- Akrabam okulun yakınında yaşıyor.
- There is a statue of the teacher near the school.
- Okulun yakınında öğretmenin bir heykeli yer alıyor.
- There used to be a coffee shop near the school.
- Okulun yakınında bir kahve dükkanı vardı.
- We'll make camp near the lake.
- Göl yakınında kamp yapacağız.
- There is an apartment house near my house.
- Evimin yakınında bir daire var.
- Is there a bank near the station?
- İstasyonun yakınında banka var mı?
- Tom and Mary went on a cruise near Italy for their honeymoon, but the ship sank and Tom was drowned in his cabin.
- Tom ve Mary balayıları için İtalya yakınında vapurla seyahate çıktılar fakat gemi battı ve Tom kamarasında boğuldu.
- Tom and I saw Mary yesterday in the park near our house.
- Tom ve ben dün Mary'yi evimizin yakınındaki parkta gördük.
- Police spotted Fadil's car near the border.
- Polis, Fadıl'ın arabasını sınırın yakınında fark etti.
- I used to live near Tom.
- Tom'un yakınında yaşardım.
- We play catch in the park near our house on Sundays.
- Pazar günleri evimizin yakınındaki parkta yakalamacılık oynarız.
- We live near a big library.
- Büyük bir kütüphanenin yakınında yaşıyoruz.
- They began to develop a new industrial site near the river.
- Nehrin yakınında yeni bir sanayi sitesi geliştirmeye başladılar.
- Tom doesn't live near his office.
- Tom ofisinin yakınında yaşamıyor.
- Is there a park near your house?
- Evinizin yakınında bir park var mı?
- Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation.
- Şişmiş lenf düğümleri genellikle bir enfeksiyon, tümör veya iltihaplanma bölgesinin yakınında bulunur.
- He lives in a small town near Osaka.
- Osaka yakınındaki küçük bir kentte yaşıyor.
- Kate's father is near the house.
- Kate'in babası evin yakınında.
- It is dangerous for children to play near this pond.
- Çocukların bu göletin yakınında oynaması tehlikelidir.
- There is a big lake in Honfleur, near Paris.
- Paris yakınında Honfleur'da büyük bir göl var.
- Most shops near the school are closed on Saturdays now.
- Okulun yakınındaki birçok dükkan şimdi cumartesi günleri kapalı.
- We made camp near the lake.
- Gölün yakınında kamp yaptık.
- I can buy what I need at a store near my house.
- İhtiyacım olan her şeyi evimin yakınındaki bir dükkandan alabilirim.
- I live near a dam.
- Bir barajın yakınında yaşıyorum.
- Is there a bank near the train station?
- Tren istasyonunun yakınında bir banka var mı?
- There is not a store near my house.
- Evimin yakınında bir mağaza yok.
- He lives near the dike.
- Setin yakınında yaşıyor.
- Tom used to live near Mary.
- Tom eskiden Mary'nin yakınında yaşardı.
- Tom found a good job near his house.
- Tom evinin yakınında iyi bir iş buldu.
- Tom's body was discovered near Mary's house.
- Mary'nin evinin yakınında Tom'un cesedi bulundu.
- Tom is staying at the hotel near my house.
- Tom evimin yakınındaki otelde kalıyor.
- The office where my father works is near the station.
- Babamın çalıştığı yer istasyonun yakınındadır.
- I don't want Tom anywhere near his classmates right now.
- Tom'un şu anda sınıf arkadaşlarının yakınında olmasını istemiyorum.
- The first time I saw Tom, he was sitting on a bench in the park near my home.
- Tom'u ilk gördüğümde, evimin yakınındaki parkta bir bankta oturuyordu.
- There is a taxi stand near the station.
- İstasyonun yakınında bir taksi durağı var.
- Tom found a part-time job near his home.
- Tom evinin yakınında yarı zamanlı bir iş buldu.
- He lives in a posh apartment near Central Park.
- O Central Park yakınındaki lüks bir dairede yaşıyor.
- We are looking for an experienced C++ programmer near Amsterdam.
- Amsterdam yakınında tecrübeli bir C ++ programcısı arıyoruz.
- Yesterday a fire broke out near my house.
- Dün evimin yakınında bir yangın çıktı.
- Near the forest stands an isolated house.
- Ormanın yakınında ıssız bir ev var.
- They live near the school.
- Okulun yakınında yaşıyorlar.
- Since there are rice paddies near my house, I often hear frogs croaking all night long this time of year.
- Evimin yakınında pirinç tarlaları olduğu için, yılın bu zamanında sık sık gece boyunca vıraklayan kurbağalar duyarım.
- We saw a pregnant cat near the casino entrance.
- Kumarhane girişinin yakınında hamile bir kedi gördük.
- My uncle has a flower shop near the station.
- Amcamın, istasyonun yakınında bir çiçekçi dükkânı var.
- I live near a park.
- Ben bir parkın yakınında yaşıyorum.
- Tom went to the barbershop near the hospital to get his hair cut.
- Tom saçını tıraş ettirmek için, hastanenin yakınındaki berbere gitti.
- Tom lives near the river.
- Tom nehrin yakınında yaşıyor.
- It is a great convenience to live near a station.
- Bir istasyonun yakınında yaşamak büyük bir kolaylık.
- There is a bus stop near our school.
- Bizim okulun yakınında bir otobüs durağı var.
- You live near the dike.
- Setin yakınında yaşıyorsun.
- There is a broad street near my house.
- Evimin yakınında geniş bir cadde var.
- Tom's house is near the river.
- Tom'un evi nehrin yakınında.
- More than a third of the world population lives near a coast.
- Dünya nüfusunun üçte birinden fazlası kıyı yakınında yaşar.
- There is not a store near my house.
- Evimin yakınında bir dükkan yok.
- Tom works out in a gym near his house.
- Tom evinin yakınındaki bir spor salonunda çalışıyor.
- I live near the dike.
- Ben setin yakınında oturuyorum.
- The bus stop is near our school.
- Otobüs durağı, okulumuzun yakınında.
- Please don't play near the railroad tracks.
- Lütfen tren raylarının yakınında oynamayın.
- Do you live near a park?
- Bir parkın yakınında mı yaşıyorsun?
- It's dangerous to live near a volcano.
- Bir yanardağın yakınında yaşamak tehlikelidir.
- I'd like a table near the window.
- Pencerenin yakınında bir masa istiyorum.
- She eats lunch near the office where she works.
- Öğle yemeğini çalıştığı ofisin yakınında yiyor.
- Is there a swimming pool near your house?
- Evinizin yakınında bir yüzme havuzu var mı?
- There was a fire near our neighborhood last night.
- Dün gece mahallemizin yakınında bir yangın çıktı.
- I keep most of my money at the bank near my office.
- Paramın çoğunu ofisimin yakınındaki bankada tutuyorum.
- A truck crashed into the flower shop near my house.
- Evimin yakınındaki çiçekçiye bir kamyon çarptı.
- There is a school near my house.
- Evimin yakınında bir okul var.
- Tom lives alone in a small cabin near a waterfall.
- Tom bir şelalenin yakınındaki küçük bir kulübede yalnız yaşıyor.
- Tom lives near the park.
- Tom parkın yakınında oturuyor.
- Near the forest stands an isolated house.
- Orman yakınında izole edilmiş bir ev duruyor.
- He has a big restaurant near the lake.
- Gölün yakınında büyük bir restoranı var.
- She used to live near him.
- Onun yakınında yaşardı.
- No one is near.
- Yakınında kimse yok.
- Is there a bank near the train station?
- Tren istasyonu yakınında bir banka var mı?
- Layla spotted another of Sami's prints near the river.
- Layla nehrin yakınında Sami'nin başka bir izini gördü.
- There is a large river near our town.
- Kasabamızın yakınında büyük bir nehir vardır.
- There is a sunflower field near the train station.
- Tren istasyonunun yakınında ayçiçeği tarlası var.
- Tom saw Mary eating at a table near the window.
- Tom, Mary'nin pencerenin yakınında bir masada yemek yediğini gördü.
- There is a beautiful park near my home.
- Evimin yakınında güzel bir park var.
- There was a big fire near my house last night.
- Dün gece evimin yakınında büyük bir yangın çıktı.
- Do you see that ship near the island?
- Adanın yakınındaki gemiyi görüyor musun?
- Tom teaches history at the school near our house.
- Tom evimizin yakınındaki okulda tarih öğretmeni.
- We have an apartment near the station.
- İstasyon yakınında bir dairemiz var.
- Do you see that ship near the island?
- Adanın yakınındaki o gemiyi görüyor musun?
- In winter, I like to stay at home, near the fire, and listen to the wind blow.
- Kışın evde ateşin yakınında kalmayı ve rüzgar sesini dinlemeyi severim.
- There is a large lake near our town.
- Kasabamızın yakınında büyük bir göl vardır.
- My house is located in a convenient place - near the train station.
- Evim uygun bir yerde - tren istasyonunun yakınında.
- There is a statue of the teacher near the school.
- Öğretmenin okulun yakınında bir heykeli var.
- The accident took place near that intersection.
- Kaza o kavşağın yakınında meydana geldi.
- I've heard that there's a new cake shop near the station that makes delicious cakes.
- İstasyonun yakınında lezzetli pastalar yapan yeni bir pastane olduğunu duydum.
- Near the equator, the weather is hot and humid year-round.
- Ekvator yakınında, hava yıl boyunca sıcak ve nemlidir.
- We met in a coffee shop near the campus.
- Kampüs yakınındaki bir kafede buluştuk.
- They live in a new house near the park.
- Onlar parkın yakınında yeni bir evde yaşıyor.
- There is a bus stop near our school.
- Okulumuzun yakınında bir otobüs durağı var.
- When I got out of prison, I couldn't find a job anywhere near my home since no one would hire an ex-con.
- Hapisten çıktığımda evimin yakınında bir iş bulamadım çünkü kimse eski bir mahkumu işe almazdı.
- Milk is actually a little bit cheaper at the supermarket near Tom's house.
- Tom'un evinin yakınındaki süpermarkette süt aslında biraz daha ucuz.
- He lives near my house.
- Evimin yakınında oturuyor.
- My house is situated near the station.
- Evim istasyonun yakınında yer almaktadır.
- We went camping near the river.
- Nehrin yakınında kampa gittik.
- We live near the dike.
- Biz setin yakınında yaşıyoruz.
- My children like to play on the swings in the park near my house.
- Çocuklarım evimin yakınındaki parkta salıncakta oynamayı severler.
- A young girl's body was discovered near Dan's home.
- Dan'ın evinin yakınında genç bir kızın cesedi bulundu.
- They walked with him to an old wooden building near the farmhouse.
- Onunla birlikte çiftlik evinin yakınındaki eski bir ahşap binaya doğru yürüdüler.
- Let's meet somewhere near the station.
- İstasyonun yakınında bir yerde buluşalım.
- Is there a supermarket near your home?
- Evinizin yakınında bir süpermarket var mı?
- Tom rented a place near the campus.
- Tom, kampüsün yakınında bir yer kiraladı.
- When I was young, I would play near that river.
- Gençken o nehrin yakınında oynardım.
- Dan was seen talking to an unknown man near the restaurant.
- Dan restoranın yakınında tanımadığı bir adamla konuşurken görüldü.
Show More (220)
|
3 |
near |
yanında |
adv. |
|
- Some children were playing frisbee near the pond.
- Bazı çocuklar göletin yanında frizbi oynuyorlardı.
- Do you want to be near him?
- Onun yanında olmak istiyor musun?
- Tom sat near the fire, playing his guitar.
- Tom ateşin yanında oturmuş gitarını çalıyordu.
- I want to be near you.
- Senin yanında olmak istiyorum.
- Don't stand near me.
- Benim yanımda durma.
- Her house is near the park.
- Onun evi parkın yanında.
- There were a lot of empty beer bottles lying on the ground near the tent.
- Çadırın yanında yerde bir sürü boş bira şişesi vardı.
- Tom is now talking with Mary over near the fountain.
- Tom şimdi Mary ile çeşmenin yanında konuşuyor.
- It happened near the house.
- O, evin yanında oldu.
- Do you have a table near the window?
- Pencerenin yanında masanız var mı?
- Tom found a gun near the garbage can.
- Tom çöp kutusunun yanında bir silah buldu.
- Near the street Anthony drank water-chestnut juice from a bottle.
- Sokağın yanında Anthony bir şişeden su-kestane suyu içti.
- Tom is standing near the window.
- Tom pencerenin yanında duruyor.
- I live near her house, but I seldom see her.
- Onun evinin yanında oturuyorum fakat onu nadir görüyorum.
- She lives near the beach, but she can't swim.
- O, kumsalın yanında yaşar ama yüzmeyi bilmez.
- Tom found a good job near his house.
- Tom evinin yanında iyi bir iş buldu.
- I really want her near me.
- Onu gerçekten yanımda istiyorum.
- Tom could see someone standing near the gate.
- Tom kapının yanında duran birini görebilirdi.
- I saw Tom standing near the exit.
- Tom'u çıkışın yanında dururken gördüm.
- There used to be a coffee shop near the park.
- Parkın yanında bir kahve dükkanı vardı.
- She lives near the ocean, but she can't swim.
- Okyanusun yanında yaşar ama yüzemez.
- She lives near the beach, but she can't swim.
- O, kumsalın yanında yaşıyor ama yüzemez.
- Tom's boots are near the front door.
- Tom'un botları ön kapının yanında.
- My children like to play on the swings in the park near my house.
- Çocuklarım evimin yanındaki parkta salıncaklarda oynamayı seviyor.
- I really want you near me.
- Gerçekten yanımda olmanı istiyorum.
- Grandfather sat in his habitual place near the fire.
- Büyükbaba, ateşin yanında, her zamanki yerine oturdu.
- Tom wondered who the man standing near the gate was.
- Tom kapının yanında duran adamın kim olduğunu merak ediyordu.
- If you don't want to fall off the cliff, don't stay near it.
- Eğer uçurumdan düşmek istemiyorsanız, onun yanında durmayın.
- I camped near the ruins of an abandoned village.
- Ben terk edilmiş bir köyün kalıntıları yanında kamp kurdum.
- The first time I saw Tom, he was sitting on a bench in the park near my home.
- Tom'u ilk kez gördüğümde evimin yanındaki parkta bir bankta oturuyordu.
- You shouldn't say those things near children.
- Çocukların yanında böyle şeyler dememelisin.
- Do you want to be near Tom?
- Tom'un yanında olmak istiyor musun?
- Wherever you go, you see a lot of bicycles left on sidewalks near stations.
- Nereye giderseniz gidin, istasyonların yanında kaldırımlar üstünde bırakılmış çok sayıda bisiklet görürsünüz.
- Tom stood near the window.
- Tom pencerenin yanında durdu.
- Is there a supermarket near your home?
- Evinizin yanında bir süpermarket var mı?
- Don't you want to be near Tom?
- Tom'un yanında olmak istemiyor musun?
- It is dangerous for children to play near this pond.
- Bu göletin yanında oynamak çocuklar için tehlikelidir.
- The cupboard is near the fridge.
- Dolap buzdolabının yanındadır.
- I'm not letting Tom anywhere near my car.
- Tom'a arabamın yanında bir yerde izin vermiyorum.
- Last night someone broke into the small shop near my house.
- Dün gece biri evimin yanındaki küçük dükkana zorla girdi.
- They live near the school.
- Onlar okulun yanında yaşıyorlar.
- My house is near a bike trail.
- Benim evim bir bisiklet patikasının yanında.
- I really want them near me.
- Gerçekten onların yanımda olmasını istiyorum.
- I wouldn't let Tom near my cats.
- Tom'u kedilerimin yanında bırakmam.
- Tom was sitting near two men in expensive suits.
- Tom pahalı takım elbiseli iki adamın yanında oturuyordu.
- The person standing near the gate is Tom.
- Kapının yanında duran kişi Tom.
- Be careful near the window.
- Pencerenin yanında dikkat et.
- Tom used to live near Mary.
- Tom Mary'nin yanında yaşardı.
- Tom is the guy over there sitting near the window.
- Tom şurada pencerenin yanında oturan adam.
- The hardware store is near the park.
- Hırdavatçı parkın yanında.
- Tom sat near the fire.
- Tom ateşin yanında oturdu.
- An old castle stands near the river.
- Eski bir kale nehrin yanında duruyor.
- In winter, I like to stay at home, near the fire, and listen to the wind blow.
- Kışın evde, ateşin yanında kalmayı ve esen rüzgarı dinlemeyi severim.
- Dan saw Linda crying near the pay phone.
- Dan Linda'nın ankesörlü telefonun yanında ağladığını gördü.
- Tom is standing over there near the fireplace.
- Tom şöminenin yanında duruyor.
- Tom asked someone sitting near the window to open it.
- Tom pencerenin yanında oturan birinden onu açmasını rica etti.
- Tom was sitting near a very attractive woman.
- Tom çok çekici bir kadının yanında oturuyordu.
- There was a half-eaten apple near the kitchen sink.
- Mutfak lavabosunun yanında yarısı yenmiş bir elma vardı.
- Tom wondered who the man standing near the gate was.
- Tom kapının yanında duran adamın kim olduğunu merak etti.
- Do not use this product near a bathtub, sink, shower, swimming pool, or anywhere else where water or moisture are present.
- Bu ürünü küvet, lavabo, duş, yüzme havuzu ya da su ve rutubetin olduğu başka herhangi bir yerin yanında kullanmayınız.
- We'll wait for you near the gate.
- Seni kapının yanında bekleyeceğiz.
- Is there a park near your house?
- Evinin yanında bir park var mıdır?
- Tom rented an apartment near his mother's.
- Tom annesinin yanında bir daire kiraladı.
- Tom could see someone standing near the gate.
- Tom kapının yanında duran birini gördü.
- Tom wanted Mary to be near him.
- Tom, Mary'nin yanında olmasını istiyordu.
- Could we have a table near the window?
- Pencerenin yanında bir masa alabilir miyiz?
- I saw Tom standing near the exit.
- Tom'un çıkışın yanında durduğunu gördüm.
- Tom is probably outside near the pool.
- Tom muhtemelen dışarıda havuzun yanında.
- Do you want to be near her?
- Onun yanında olmak istiyor musun?
- Do you want to be near them?
- Onların yanında olmak istiyor musun?
- The hardware store is near the park.
- Hırdavatçı dükkanı parkın yanındadır.
- Tom is standing near Mary.
- Tom Mary'nin yanında duruyor.
- Yesterday I went to Denizli and I saw a rooster near the coop.
- Dün Denizli'ye gittim ve kümesin yanında bir horoz gördüm.
- The chair is not near the window.
- Sandalye pencerenin yanında değil.
- Tom found a gun near the garbage can.
- Tom, çöp tenekesinin yanında bir silah buldu.
- Is there a swimming pool near your house?
- Evinin yanında bir yüzme havuzu var mıdır?
- Tom is standing near his desk.
- Tom masasının yanında duruyor.
- We went camping near the river.
- Biz nehrin yanında kamp yapmaya gittik.
- My house is near the post office.
- Evim postanenin yanında.
- There used to be a tall tree near the temple.
- Tapınağın yanında uzun bir ağaç vardı.
- Be careful near the window.
- Pencerenin yanında dikkatli ol.
- There used to be a coffee shop near the park.
- Parkın yanında bir kahve dükkânı vardı.
- That tree near the river is a walnut tree.
- Nehrin yanındaki ağaç bir ceviz ağacı.
- Tom wrote Mary's phone number on a piece of paper and laid it on the table near his telephone.
- Tom, Mary'nin telefon numarasını bir kağıda yazdı ve telefonunun yanındaki masanın üzerine koydu.
- There is a big park near my school.
- Okulumun yanında büyük bir park vardır.
- Tom wanted Mary to be near him.
- Tom, Mary'nin yanında olmasını istedi.
- Tom sat near the window.
- Tom pencerenin yanında oturdu.
- Don't forget to turn left near the drugstore and you will see a big church on the right.
- Eczanenin yanından sola dönmeyi unutma, sağda büyük bir kilise göreceksin.
- They are happy, because they see the birds in the tree near the window.
- Mutlular, çünkü pencerenin yanındaki ağaçta kuşları görüyorlar.
- The accident took place near that intersection.
- Kaza kavşağın yanında oldu.
- Do you have a table near the window?
- Pencere yanında masanız var mı?
- I really want Tom near me.
- Tom'u gerçekten yanımda istiyorum.
- Tom stood near Mary.
- Tom, Mary'nin yanında durdu.
- The bakery is near the butcher shop.
- Fırın, kasap dükkanının yanında.
- I really want them near me.
- Onları gerçekten yanımda istiyorum.
- Tom is lying on a blanket near the fire.
- Tom ateşin yanında bir battaniyenin üzerinde yatıyor.
- Tom is near the newsstand.
- Tom gazete büfesinin yanında.
- Tom wants to be near you.
- Tom senin yanında olmak istiyor.
- Tom found his contact lens near the table.
- Tom kontak lensini masanın yanında buldu.
- Tom stood near Mary.
- Tom Mary'nin yanında durdu.
- The bookstore is near the park.
- Kitapçı parkın yanında.
- The problem is that Tom doesn't want to sit near Mary.
- Sorun Tom'un Mary'nin yanında oturmak istememesidir.
- Our school is right near the park.
- Okulumuz parkın hemen yanında.
- Tom is standing near Mary.
- Tom, Mary'nin yanında duruyor.
- I wanted Tom to be near me.
- Tom'un yanımda olmasını istedim.
- Tom is near the newsstand.
- Tom gazete bayisinin yanında.
- Don't stand near me.
- Yanımda durmayın.
- I really want you near me.
- Seni gerçekten yanımda istiyorum.
- Tom is standing over there near the fireplace.
- Tom orada şöminenin yanında duruyor.
- I don't want Tom anywhere near his classmates right now.
- Tom'u şimdi sınıf arkadaşlarının yanında bir yerde istemiyorum.
- Is there a supermarket near your house?
- Evinin yanında bir süpermarket var mıdır?
- There used to be a tall tree near the temple.
- Eskiden tapınağın yanında uzun bir ağaç vardı.
- I really want her near me.
- Gerçekten onun yanımda olmasını istiyorum.
- Our school is right near the park.
- Okulumuz parkın hemen yanındadır.
- The post office is near the bookstore.
- Postane kitapçının yanında.
- Dan saw Linda crying near the pay phone.
- Dan, Linda'yı ankesörlü telefonun yanında ağlarken gördü.
- I camped near the ruins of an abandoned village.
- Terk edilmiş bir köyün kalıntılarının yanında kamp kurdum.
- She found him standing near the entrance.
- Onu girişin yanında dururken buldu.
- It's dangerous to live near a volcano.
- Bir volkanın yanında yaşamak tehlikeli.
- The cupboard is near the fridge.
- Dolap buzdolabının yanında.
- She was standing near him.
- Onun yanında duruyordu.
- I really want him near me.
- Onu gerçekten yanımda istiyorum.
- I really want him near me.
- Gerçekten onun yanımda olmasını istiyorum.
- The bus stop is near our school.
- Otobüs durağı, bizim okulun yanındadır.
- The accident took place near his home.
- Kaza onun evinin yanında gerçekleşti.
- I ran across an old friend near the bank.
- Bankanın yanında eski bir arkadaşa rastladım.
- She lives near the ocean, but she can't swim.
- Okyanusun yanında yaşar ama yüzmeyi bilmez.
Show More (124)
|
4 |
near |
yanına |
prep. |
|
- She sat down near him.
- Onun yanına oturdu.
- While walking down the street, I saw two white cats pissing near a car tire.
- Sokakta yürürken, bir araba lastiğinin yanına işeyen iki beyaz kedi gördüm.
- Please do not go near the dog.
- Lütfen köpeğin yanına gitmeyin.
- He beckoned me nearer.
- Beni yanına çağırdı.
- The problem is that Tom doesn't want to sit near Mary.
- Sorun şu ki Tom, Mary'nin yanına oturmak istemiyor.
- I don't want to go near Tom.
- Tom'un yanına gitmek istemiyorum.
- Don't go near her.
- Onun yanına gitme.
- Don't go near them.
- Yanlarına gitme.
- Their car is parked near ours.
- Arabaları bizimkinin yanına park etmiş.
- I don't want to go near her.
- Onun yanına gitmek istemiyorum.
- Dan parked the rental car near the police station.
- Dan kiralık arabayı polis istasyonunun yanına park etti.
- I thought Tom would plant those flowers near the oak tree.
- Tom'un o çiçekleri meşe ağacının yanına dikeceğini düşünmüştüm.
- He sat down near him.
- Onun yanına oturdu.
- Tom sat near the window.
- Tom pencerenin yanına oturdu.
- Don't come near me.
- Sakın yanıma gelme.
- Don't go near him.
- Yanına gitme.
- I thought Tom would plant those flowers near the oak tree.
- Tom'un o çiçekleri meşe ağacının yanına dikeceğini düşünüyordum.
- Come near the fire.
- Ateşin yanına gel.
- Don't you want to sit near the window?
- Pencerenin yanına oturmak istemiyor musun?
- I was afraid to go near Tom's dog because I was afraid it would bite me.
- Tom'un köpeğinin yanına gitmeye korkuyordum çünkü beni ısırmasından korkuyordum.
- I don't want to go near them.
- Onların yanına gitmek istemiyorum.
- He sat down near her.
- Onun yanına oturdu.
- Do not go near them.
- Onların yanına gitmeyin.
- Don't you want to sit near the window?
- Pencerenin yanına oturmak istemez misin?
- Don't go near the fire.
- Ateşin yanına gitme.
- Don't go near the dog.
- Köpeğin yanına gitme.
- Don't go near Tom.
- Tom'un yanına gitme.
- The wolves are near us.
- Kurtlar bizim yanımızdalar.
- Please do not go near the dog.
- Lütfen köpeğin yanına gitme.
- Don't let that dog come near me!
- O köpeği yanıma yaklaştırma!
- I don't want to go near him.
- Onun yanına gitmek istemiyorum.
- She sat down near her.
- Onun yanına oturdu.
- Tom sat down near Mary.
- Tom, Mary'nin yanına oturdu.
- He drew a chair near her.
- Yanına bir sandalye çekti.
- Don't go near this dog.
- Bu köpeğin yanına gitme.
- Tom sat near the fire.
- Tom ateşin yanına oturdu.
Show More (33)
|
5 |
near |
neredeyse |
adv. |
|
- The near break-up of the European Union in connection with the war in Iraq is no accident.
- Avrupa Birliği'nin Irak'taki savaşla bağlantılı olarak neredeyse dağılacak olması bir tesadüf değildir.
- So I take it that you are telling us we are going down a path that could lead to near disaster.
- Yani anladığım kadarıyla bize neredeyse felakete yol açabilecek bir yolda ilerlediğimizi söylüyorsunuz.
- Tom came near being drowned.
- Tom neredeyse boğuluyordu.
- She came near being run over.
- Neredeyse eziliyordu.
- She came near being run over.
- O neredeyse çiğnenecekti.
- She came very near to being run over by a car.
- O neredeyse bir araba tarafından ezilecekti.
- He came near to being run over.
- O, neredeyse ezilecekti.
- Tom came very near being hit by a car.
- Tom neredeyse bir araba tarafından çarpılıyordu.
- He came near being run over by a car.
- Neredeyse bir araba tarafından eziliyordu.
- He came near being hit by a car.
- Neredeyse araba çarpıyordu.
- He came near to being drowned in the river.
- Neredeyse nehirde boğuluyordu.
- Tom came near being run over.
- Tom neredeyse eziliyordu.
- I came near being drowned, trying to rescue a boy.
- Bir çocuğu kurtarmaya çalışırken neredeyse boğuluyordum.
- We're pretty near done.
- Neredeyse bitirdik.
- The cat came near being run over by a truck.
- Kedi neredeyse kamyon tarafından eziliyordu.
- The cat came near being run over by a truck.
- Kedi neredeyse bir kamyon tarafından çiğneniyordu.
- He came near to being run over.
- Neredeyse eziliyordu.
- I came near to being drowned.
- Neredeyse boğuluyordum.
Show More (15)
|
6 |
near |
civarında |
adv. |
|
- It was near the river that I lost my way.
- Yolumu nehir civarında kaybettim.
- Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation.
- Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur.
- There's a flower shop near by.
- Civarda bir çiçekçi var.
- He lives near Paris.
- Paris civarında yaşıyor.
- They got married and settled near Boston.
- Evlenip Boston civarına yerleştiler.
Show More (2)
|
7 |
near |
yakında |
adv. |
|
- What one cannot see is what is distant; instead, look at what is near.
- İnsanın göremediği şey uzaktaki şeydir; onun yerine yakındakine bakın.
- He lived in a town near by.
- O yakındaki bir kasabada yaşıyordu.
Show More (-1)
|
8 |
near |
yaklaşık olarak |
adv. |
|
- He is near forty.
- Yaklaşık olarak kırk yaşında.
Show More (-2)
|
9 |
near |
hemen hemen |
adv. |
|
- Tropical rainforests are located near the equator, where it's almost always warm and wet.
- Tropikal yağmur ormanları hemen hemen her zaman sıcak ve nemli olan ekvator yakınında yer alırlar.
Show More (-2)
|