wear - Türkçe İngilizce Sözlük

wear

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"wear" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 67 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
wear i. aşınma
Three axles give better circulating conditions and cause less wear on roads.
Üç dingil daha iyi dolaşım koşulları sağlar ve yollarda daha az aşınmaya neden olur.

More Sentences
wear f. giymek
They should not wear political colours.
Siyasi renkler giymemelidirler.

More Sentences
wear f. yıpratmak
Children wear you out.
Çocuklar seni yıpratır.

More Sentences
General
wear f. aşınmak
The jacket's wearing through at the elbows.
Ceketin dirsekleri aşındı.

More Sentences
wear f. dayanmak
This T-shirt wore quite well.
Bu tişört oldukça iyi dayandı.

More Sentences
wear f. takınmak
She wore a sad expression.
O üzgün bir ifade takındı.

More Sentences
wear f. takmak (gözlük/kolye/küpe vb'ni)
I wear another hat as the Chairman of the committee, thereby keeping an eye on the rapporteur.
Komite Başkanı olarak bir şapka daha takıyorum ve böylece raportöre göz kulak oluyorum.

More Sentences
wear f. taşımak
An engine that has never misfired and never stopped, and I believe that you can wear that badge with pride.
Hiç teklememiş ve hiç durmamış bir motor ve bu rozeti gururla taşıyabileceğinize inanıyorum.

More Sentences
wear f. giymek
For your information, I can point out that I am wearing neither a tie, shirt nor jacket.
Bilginiz için, ne kravat, ne gömlek ne de ceket giydiğimi belirtebilirim.

More Sentences
wear f. solmak
The novelty wears off in time.
Her yenilik zamanla solar.

More Sentences
wear f. yıpratmak
Tom wore himself out.
Tom kendini yıprattı.

More Sentences
wear f. takınmak
She wore a sad expression.
Üzgün bir ifade takındı.

More Sentences
Technical
wear f. kullanmak
Alice is wearing a sweet-smelling perfume.
Alice güzel kokan bir parfüm kullanıyor.

More Sentences
wear f. yıpratmak
Children wear you out.
Çocuklar sizi yıpratır.

More Sentences
Common Usage
wear i. giysi
wear i. giyinme
wear i. yıpranma
wear i. eskime
wear f. takmak
wear f. aşındırmak
General
wear i. kullanma
wear i. dayanıklılık
wear i. giysi
wear i. eskime
wear i. eskitme
wear i. giyinme
wear i. giyim eşyası
wear i. elbise
wear i. yıpranma
wear i. dayanma
wear i. aşınma
wear i. giyim
wear f. soldurmak
wear f. üzerinde olmak
wear f. yıpranmamak
wear f. göstermek
wear f. taşımak (silah)
wear f. yıpranmak
wear f. yemek
wear f. boca etmek
wear f. yormak
wear f. eskitmek
wear f. aşındırmak
wear f. eskimek
wear f. -i olmak
wear f. takmak
wear f. göstermek
wear f. (zaman) yavaş ilerlemek
wear f. rengi uçmak
wear f. (renkleri) görüntülemek
wear f. zamanla gelişmek
wear f. günbegün büyümek
wear f. yavaş yavaş sona ermek
wear f. yavaş yavaş ölmek
wear f. devamlı olarak sahip olmak
wear f. sürdürmek
Irregular Verb
wear f. wore - worn
Technical
wear f. takmak
Textile
wear i. moda
Automotive
wear i. aşındırma
wear i. aşınma
Marine
wear i. orsa alabanda tramola
wear i. gemiyi boca alabanda edip kıçını rüzgara karşı getirme
wear f. boca alabanda edip dönmek
wear f. bocalamak
wear f. gemiyi boca alabanda edip kıçını rüzgara karşı getirmek
Geography
wear i. ingiltere'de bir nehir

"wear" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
wear out f. eskitmek
I've worn out my shoes.
Ayakkabılarımı eskittim.

More Sentences
wear off f. yıpranmak
Love quickly wears off.
Aşk çabucak yıpranır.

More Sentences
wear out f. yıpratmak
Because I've worn out my old coat I need to buy a new one.
Eski ceketimi yıprattığım için yeni bir tane almam gerekiyor.

More Sentences
wear off f. eskimek
A novelty wears off in time.
Bir yenilik zamanla eskir.

More Sentences
General
wear off f. zamanla yok olmak
A novelty wears off in time.
Bir yenilik zamanla yok olur.

More Sentences
wear out f. tükenmek
His patience is worn out.
Sabrı tükendi.

More Sentences
wear out f. yıpranmak
Tom was completely worn out.
Tom tamamen yıpranmıştı.

More Sentences
wear glove f. eldiven takmak
Who's not wearing gloves?
Kim eldiven takmıyor?

More Sentences
wear down f. aşındırmak
Time withers the roses, but wears down the thorns.
Zaman gülleri soldurur ama dikenleri aşındırır.

More Sentences
wear away f. aşındırmak
Constant dripping wears away a stone.
Sürekli damlamak taşı aşındırır.

More Sentences
wear glasses f. gözlük takmak
Tom has long hair and wears glasses.
Tom'un uzun saçı var ve gözlük takar.

More Sentences
wear down f. aşınmak
As it wears down, the protective space between the bones decreases.
Aşındıkça kemikler arasındaki koruyucu boşluk azalır.

More Sentences
wear out f. aşınmak
The leather jacket has worn out at the elbows.
Deri ceketin dirsekleri aşındı.

More Sentences
wear a ring f. yüzük takmak
Tom was wearing a ring.
Tom bir yüzük takıyordu.

More Sentences
wear out f. bitkin düşmek
Tom is clearly worn out.
Tom belli ki bitkin düşmüş.

More Sentences
wear earring f. küpe takmak
Why is it okay for women to wear earrings, but not men?
Neden kadınların küpe takması tamam ama erkeklerin değil?

More Sentences
wear jeans f. kot giymek
Tom was wearing jeans.
Tom kot giyiyordu.

More Sentences
wear watch f. saat takmak
Do many people still wear watches?
Hala saat takan çok insan var mı?

More Sentences
wear seat belt f. emniyet kemeri takmak
None were wearing seat belts.
Hiçbiri emniyet kemeri takmıyordu.

More Sentences
wear out f. eskimek
What do you do with your clothes when they are worn out?
Giysileriniz eskidiğinde onları ne yaparsınız?

More Sentences
wear down f. yıpranmak
As it wears down, the protective space between the bones decreases.
Yıprandıkça kemikler arasındaki koruyucu boşluk azalıyor.

More Sentences
wear off f. geçmek
Actually the truth serum wore off a couple of hours ago.
Aslında doğruluk serumunun etkisi birkaç saat önce geçti.

More Sentences
wear lipstick f. ruj sürmek
My mother always wears lipstick.
Annem her zaman ruj sürer.

More Sentences
wear a mask f. maske takmak
Tom wasn't wearing a mask.
Tom maske takmıyordu.

More Sentences
wear a wig f. peruk takmak
Tom was wearing a wig.
Tom peruk takıyordu.

More Sentences
wear braces f. diş teli takmak
Tom is wearing braces.
Tom diş teli takıyor.

More Sentences
wear white f. beyaz giymek
The dyer wears white.
Boyacı beyaz giyer.

More Sentences
wear a cast f. (kırılan kemiği) alçıya aldırmak
Tom is wearing a cast on his arm.
Tom kırılan kolunu alçıya aldırıyordu.

More Sentences
wear headphone f. kulaklık takmak
Tom is wearing headphones.
Tom kulaklık takıyor.

More Sentences
wear a wire f. (üzerine) dinleme cihazı takmak
Are you wearing a wire?
Dinleme cihazı takıyor musun?

More Sentences
wear fur f. kürk giymek
Only animals should wear fur.
Sadece hayvanlar kürk giymeli.

More Sentences
wear a helmet f. kask takmak
Always wear a helmet when you're riding.
Sürerken her zaman kask tak.

More Sentences
wear a helmet f. kask takmak
Please always wear a helmet.
Lütfen her zaman kask takın.

More Sentences
wear a costume f. kostüm giymek
Are you going to wear a costume to the party?
Partide kostüm giyecek misin?

More Sentences
Phrasals
wear on f. giymek
What do you think I should wear on my date tomorrow?
Sence yarınki randevumda ne giymeliyim?

More Sentences
Colloquial
wear a t-shirt f. tişört giymek
You could pass for a teenager if you wore a T-shirt.
Eğer bir tişört giyersen genç gibi görünebilirsin.

More Sentences
Idioms
wear the trousers f. borusu ötmek
She wears the trousers in that house.
O evde onun borusu öter.

More Sentences
wear the trousers f. sözü geçmek
She wears the trousers in that house.
O evde onun sözü geçer.

More Sentences
worse for wear s. yıpranmış
Transparency has won the day, even if the precautionary principle looks a little the worse for wear.
İhtiyatlılık ilkesi biraz yıpranmış görünse de şeffaflık günü kazanmıştır.

More Sentences
Common Usage
wear off f. eskitmek
General
wear and tear i. normal kullanılma sonucu eskime
wear and surface processing i. aşınma ve yüzey işlemleri
wear and tear i. yıpranma ve aşınma
wash and wear fabric i. ütü istemeyen giyecek
casual wear i. gündelik giysi
traditional wear i. yöresel kıyafet
traditional wear i. geleneksel kıyafet
traditional wear i. yerel kıyafet
casual wear i. rahat giyim
natural wear i. doğal aşınma
ready-to-wear i. hazır giyim eşyası
wear and tear i. yıpranma
athletic wear i. spor giyim
athletic wear i. spor kıyafetleri
tear and wear i. kullanılma yüzünden yıpranma
regular wear i. günlük giyim
ready-to-wear spectacles i. takmaya hazır gözlükler
beach wear i. plaj kıyafeti
kids wear i. çocuk giyim
hand wear i. eldiven
hand wear i. el giysisi
men's wear i. erkek giyim
men's wear i. erkek giyim mağazası
men's wear i. erkek giyimine uygun olup kadın giyimde de kullanılabilen kumaş
wear on f. geçmek bilmemek
wear down f. birini yormak
wear away f. yıpratmak
wear out f. aşındırmak
wear away f. solmak
wear away f. eskitmek
wear thin f. aşınıp incelmek
wear something out f. eskitmek
wear away f. yıpranmak
wear away f. tükenmek
wear well f. süregelmek
wear off f. yavaş yavaş azalmak
wear well f. uygun gelmek
wear something out f. deforme etmek
wear armour f. pusatlanmak
wear down f. azar azar gücünü tüketmek
wear out f. yormak
wear well f. iyi uymak
wear off f. aşındırmak
wear down f. yavaş yavaş yıpratmak
wear down f. yıpratmak
wear away f. eskimek
wear perfume f. parfüm sürmek
wear away f. zayıflatmak
wear down f. eskimek
wear out one's welcome f. fazla kalıp tadını kaçırmak
wear away f. aşınmak
wear on f. yavaş ilerlemek
wear thin f. aşınmak
wear out f. tüketmek
wear out f. kullanarak eskitmek
wear oneself out f. parçalanmak
wear mourning f. karalar bağlamak
wear oneself down to a shadow f. kendini helak etmek
wear away f. geçmek bilmemek
wear on f. can sıkmak
wear a seat belt f. emniyet kemeri bağlamak
wear thin f. incelmek
wear away f. kalmamak
wear out one's welcome f. ziyareti uzatıp bıktırmak
wear oneself out f. yırtınmak
wear well f. iyi dayanmak
wear red f. allar giymek
wear the king's coat f. asker olmak
wear somebody out f. birini yormak
wear down f. yenmek
wear away f. tüketmek
wear oneself down to a shadow f. erim erim erimek
wear revealing clothes f. açılıp saçılmak
wear down f. yavaş yavaş yıpranmak
wear one's hair in a bun f. saçını topuz yapmak
wear the enemy down f. düşmanı bitap düşürmek
wear the enemy down f. düşmanı yormak
wear down f. azar azar tüketmek
wear overshoes f. galoş takmak
wear an amulet f. muska taşımak
wear overshoes f. galoş giymek
wear a strange expression f. garip bir ifade takınmak
wear an expression f. ifade takınmak
wear one's hair loose f. saçlarını açmak
wear one's best clothes f. en güzel kıyafetlerini giymek
wear a spiky hair f. saçlarını dikmek
wear a spiky hair f. saçlarını dik dik yapmak
(one's pain) to wear off f. ağrısı dinmek
wear someone a frazzle f. paçavrasını çıkarmak
wear someone a frazzle f. paçavraya çevirmek
wear a name tag on f. yaka kartı takmak
wear a name tag on f. isimlik takmak
wear the trousers f. dediği dedik olmak
wear thin f. (şakanın vb) tadı kaçmak
wear one's heart on one's sleeve f. içi dışı bir olmak
wear more than one hat f. bir koltukta iki karpuz taşımak
wear one's heart upon one's sleeve f. içi dışı bir olmak
wear well f. iyi davranmak
wear badly f. dayanıksız olmak
wear down f. yıpramak
wear down f. eskitmek
wear down f. zayıflatmak
wear well f. yıpranmamak
wear well f. yıllara meydan okumak
wear down f. devamlı ısrarla kırmak
wear well f. yaşını göstermemek
wear on f. uzamak
wear away f. zamanla aşınmak
wear on f. bitmek bilmemek
wear a face of f. surat ifadesi takınmak
wear a face of f. yüz ifadesi takınmak
wear out f. cıcığını çıkarmak
wear a suit f. takım giymek
wear a suit f. takım giyinmek
wear a wedding gown f. gelinlik giymek
wear a wedding dress f. gelinlik giymek
wear make-up f. makyaj yapmak
wear out the liver f. karaciğeri yormak
wear a pair of trousers f. pantolon giymek
wear corrective glasses f. numaralı gözlük takmak
wear corrective lenses f. numaralı lens takmak
wear a medallion f. madalyon takmak
wear an engagement ring f. nişan yüzüğü takmak
wear low-cut f. dekolte giymek
wear revealing clothes f. dekolte giymek
wear low-cut f. dekolte giyinmek
wear revealing clothes f. dekolte giyinmek
not wear underwear f. iç çamaşırı giymemek
wear condom f. prezervatif takmak
wear mini skirt f. mini etek giymek
wear a gold chain f. altın zincir takmak
wear inside out f. ters giymek
wear a sweater back-to-front f. kazağın önünü arkasına giymek
wear a headset f. kulaklık takmak
wear a condom f. prezervatif takmak
wear a wire f. (üzerinde) dinleme cihazı olmak
wear a recording device f. (üzerinde) dinleme cihazı olmak
wear a hat f. şapka takmak
wear a formal dress f. resmi giyinmek
wear thick clothes f. kalın elbiseler giymek
wear warm clothes f. kalın elbiseler giymek
wear a wristband f. bileklik takmak
wear back to front f. bir şeyi ters giymek
wear elegant clothes f. şık giyinmek
wear in layers f. kat kat giyinmek
wear revealing clothes f. dekolte kıyafet giymek
wear thin f. gitgide zayıflamak
wear [uk] f. (işgal veya istilaya karşı) korumak
wear [uk] f. (işgal veya istilaya karşı) nöbet tutmak
wear [uk] f. (işgal veya istilaya karşı) gözetlemek
wear [uk] f. savunmak
wear [uk] f. korumak
wear [uk] f. savuşturmak
wear [uk] f. (giriş veya işgalden) korumak
wear [uk] f. defetmek
wear [uk] f. püskürtmek
wear [scotland] f. ilerlemek
wear [scotland] f. gelişmek
wear [scotland] f. devam etmek
wear thin f. yıpranmak
wear thin f. gözden düşmek
wear thin f. itibarsızlaşmak
wear through f. (bir şeyi) delininceye kadar kullanmak
wear through f. tepe tepe kullanmak
wear someone's hair in a ponytail f. saçını at kuyruğu yapmak
wear someone's hair up in a ponytail f. saçını at kuyruğu yapmak
wear [uk] f. özenle yürütmek
wear [uk] f. dikkatlice yönlendirmek
wear preventive s. yıpranmayı önleyici
ready-to-wear s. konfeksiyon
ready-to-wear s. kullanıma hazır
ready-to-wear s. hazır (giyim eşyası)
ready-to-wear s. giymeye hazır
wash-and-wear s. ütü istemeyen (hazır giysi)
the worse for wear s. eskimiş
non wear s. aşınmayan
wear-resistant s. kullanımdan kaynaklı hasar ve aşınmaya dayanıklı
wanted wear s. yeterince denenmemiş
wanted wear s. yeterince kullanılmamış
for hard wear zf. dayanıklı
well wear! ünl. iyi günlerde kullanmanız dileğiyle
Phrasals
wear-out i. aşınarak değer kaybetme
wear off f. yaşlanmak
wear on f. (zaman) geçmek
wear off f. azalıp gitmek
wear on f. iç baymak
wear on f. bıktırmak
wear off f. etkisi geçmek
wear in f. giye giye sündürmek
wear in f. giye giye esnetmek
wear in f. giye giye genişletmek
wear in f. giyerek yumuşatmak
wear in f. giyerek gevşetmek
wear away f. küçük parçalara ayırmak
wear out [us] f. şaplak atarak cezalandırmak
wear upon f. yıpranmak
wear upon f. perişan olmak
wear upon f. canı çıkmak
wear out f. zamanla bitirmek
wear out f. yavaş yavaş tüketmek
wear away at (something) f. (bir şeyi) aşındırmak
wear away at (something) f. (bir şeyi) eritmek
wear away at (someone) f. (birinin) iradesini azaltmak/zayıflatmak
wear away at (someone) f. (birinin) bir şey kapasitesini düşürmek
wear away at (someone) f. (birinin) hevesini kırmak
wear away at (someone) f. (birini) yıldırmak
wear away at (someone) f. (birinin) enerjisini/neşesini almak
wear away at (someone) f. (birinin) umudunu kırmak
wear away at (someone) f. (birini) soğutmak
Phrases
not all heroes wear capes expr. her kahraman pelerin giymez
will wear with use expr. kullanıldıkça yıpranacak
don't wear fur expr. kürk giyme
don't wear fur expr. kürk giymeyin
Proverb
better to wear out than to rust out paslanmaktansa yıpranması daha iyidir
it is better to wear out than to rust out yıpranmak paslanmaktan daha iyidir
Colloquial
wear weary f. yorulmak
wear weary f. yıpranmak
wear weary f. eskimek
wear something warmer f. üzerine daha kalın şeyler giymek
wear well f. uzun zamandır kullanılmasına rağmen iyi durumda olmak
wear well f. hala iyi çalışmak/işlemek
wear well f. uzun süre popülerliğini korumak
wear well f. üzerinde (kıyafeti, saçı) iyi taşımak
wear well f. (bir kıyafeti, saçı) üzerine/kendine yakıştırmak
wear well f. (bir kıyafetle, saçla) iyi/çekici görünmek
wear well f. (bir sorumluluğu, davranışı, unvanı) iyi taşımak
wear well f. (bir sorumluluğa, tavra, unvana) tam tamına uymak/uygun olmak
wear well f. (bir sorumluluğa, tavra, unvana) yakışmak
wear well f. (bir rolle, tavırla, unvanla) tam anlamıyla örtüşmek
wear (it) f. her şeye rağmen katlanmak
wear (it) f. sabretmek
wear it expr. başa gelen çekilir
wear it once expr. bir kere giy
I don't want to wear out my welcome expr. misafirliğimi uzatmak istemem
I don't want to wear out my welcome expr. çok uzun süre kalmak istemem
I don't want to wear out my welcome expr. daha fazla rahatsız etmek istemem
itsfwi (if the shoe fits, wear it) expr. yarası olan gocunur
Idioms
wear and tear (on something) i. (bir şeydeki) yıpranma ve aşınma
wear and tear i. yıpranma ve aşınma
wear one's heart upon one's sleeve f. duygularını belli etmek
wear (one's particular profession's) hat f. (mesleğinin) şapkasını/gömleğini/cübbesini giyerek hareket etmek/davranmak
wear (one's particular profession's) hat f. (mesleği) kimliğiyle hareket etmek/davranmak
wear (one's particular profession's) hat f. mesleğini işi dışında (da) uygulamak
wear the cap and bells f. şebeklik yapmak
wear the cap and bells f. herkesin eğlencesi olmak
wear the cap and bells f. palyaço kılığına bürünmek
wear the cap and bells f. palyaçoluk görevini üstlenmek
wear the cap and bells f. herkesi eğlendirmek
wear the bull's feather f. boynuzlanmak
wear the bull's feather f. boynuz taktırmak
wear the bull's feather f. karısı tarafından aldatılmak
wear rose-colored glasses f. dünyaya toz pembe bakmak
wear rose-colored glasses f. olup bitenleri sadece olumlu yanlarından görmek
wear rose-colored glasses f. bardağın hep dolu tarafını görmek
wear the cap and bells f. eğlendirmek
wear the cap and bells f. şenlendirmek
wear the cap and bells f. neşelendirmek
wear one's heart on one's sleeve f. açık kalpli olmak
wear the pants in the family f. ailede sözü geçmek
wear the britches in the family f. ailede sözü geçmek
wear the britches in the family f. ailesini idare eden olmak
wear the pants in the family f. ailesini idare eden olmak
wear two hats f. aynı anda iki farklı görevde bulunmak
wear more than one hat f. aynı anda iki farklı görevde bulunmak
wear the pants f. bir ilişkide/evlilikte sözü geçen taraf olmak
wear the pants f. borusu ötmek
wear the trousers f. bir ilişkide/evlilikte sözü geçen taraf olmak
wear away at someone f. birini yıpratmak/bezdirmek
wear out one's welcome f. birisini çok sık ziyaret ederek kabak tadı vermek
wear fingers to the bone f. çok çalışmak
wear someone to a frazzle f. çok yormak
wear fingers to the bone f. gecesini gündüzüne katmak
wear one's heart on one's sleeve f. göründüğü gibi olmak
wear one's heart on one's sleeve f. hislerini belli etmek
wear out like old tires f. eski lastikler gibi aşınmak
wear a martyred expression f. insanların anlayacağı şekilde üzüntülü bir tavır takınmak (bakış ya da ifade)
wear the pants in the relationship f. ilişkide ipler elinde olmak
wear one's heart on one's sleeve f. içi dışı bir olmak
wear one's heart on one's sleeve f. olduğu gibi görünmek
wear one's heart on one's sleeve f. özü sözü bir olmak
wear out someone's welcome f. misafirliği ev sahibini rahatsız edecek kadar uzatmak
wear sackcloth and ashes f. karalar bağlamak
wear a frown f. kaşlarını çatmak
wear one's hair up f. saçını toplamak
wear a long face f. surat asmak
wear the pants f. sözü geçmek
wear someone to a frazzle f. pestilini çıkarmak
wear thin f. sabrı taşmak
wear the breeches (in the family) f. (kadın için) ailede sözü geçen olmak
wear the britches f. (kadın için) ailenin reisi olmak
wear the britches f. (kadın için) ailede sözü geçen olmak
put wear (and tear) on something f. zamanla yıpratmak/aşındırmak
wear the pants (in the family) f. (kadın için) ailede sözü geçen olmak
wear out one's welcome f. (bir yere) demir atmak
wear the breeches (in the family) f. (kadın için) ailenin reisi olmak
wear one's age well f. yaşını göstermemek
wear the pants (in the family) f. (kadın için) ailenin reisi olmak
become none the worse for wear f. zarar görmeden çıkmak
wear/draw/pull a long face f. surat asmak
wear/draw/pull a long face f. surat sallamak
wear/draw/pull a long face f. üzgün bir surat takınmak
wear (one's particular profession's) hat f. iş yeri dışında mesleği ile ilgili bir şey yapmak/görüş bildirmek
wear (one's particular profession's) hat f. mesleğinden gelen alışkanlıkla hareket etmek
wear (one's particular profession's) hat f. mesleğinden getirdiği bilgiyle görüş bildirmek
wear the bull's feather f. aldatılmak
wear the bull's feather f. karısı tarafından aldatılmak
wear (one's) fingers to the bone f. çok çalışmak
wear (one's) fingers to the bone f. geceli gündüzlü çalışmak
wear (one's) fingers to the bone f. eşek gibi çalışmak
wear (one's) fingers to the bone f. canla başla çalışmak
wear (one's) fingers to the bone f. çok sıkı çalışmak
wear (one's) fingers to the bone f. işten başını kaldıramamak
wear (one's) fingers to the bone f. çok yoğun çalışmak
wear (one's) fingers to the bone f. dişini tırnağına takmak
wear (one's) fingers to the bone f. var gücüyle çalışmak
wear a different hat f. farklı bir role/pozisyona daha sahip olmak
wear a different hat f. aynı zamanda farklı bir pozisyonu/rolü daha olmak
wear a different hat f. aynı zamanda farklı bir rolde/pozisyonda daha çalışmak
wear a different hat f. aynı zamanda farklı bir rolde/pozisyonda daha görev yapmak
wear another hat f. başka bir role/pozisyona daha sahip olmak
wear another hat f. aynı zamanda başka bir pozisyonu/rolü daha olmak
wear another hat f. aynı zamanda başka bir rolde/pozisyonda daha çalışmak
wear another hat f. aynı zamanda başka bir rolde/pozisyonda daha görev yapmak
wear another hat f. aynı anda birden fazla pozisyonda görev almak/çalışmak
wear another hat f. aynı anda birden fazla rolde/görevde olmak
wear another hat f. aynı anda başka bir rolü/görevi daha olmak
wear another hat f. başka bir rolü/pozisyonu daha olmak
wear the green willow f. karalar bağlamak
wear the green willow f. bir kaybın matemini tutmak
wear the green willow f. yas tutmak
wear the green willow f. karşılıksız aşkın ıstırabını çekmek
wear the green willow f. aşk acısı çekmek
wear the green willow f. karşılıksız aşk acısı çekmek
wear several hats f. birden fazla görevi/rolü olmak
wear several hats f. birkaç rolü/görevi birden olmak
wear several hats f. birden fazla işi üstlenmek/yürütmek
wear several hats f. birden fazla işe bölünmek
wear too many hats f. aynı anda birden fazla/birçok sorumluluk almak
wear too many hats f. aynı anda birden fazla/birçok sorumluluğu üstlenmek
wear too many hats f. aynı anda birden fazla görev/rol üstlenmek
wear too many hats f. aynı anda bir çok görevi/rolü üstlenmek
wear too many hats f. aynı anda birden fazla işe koşmak/bakmak
wear too many hats f. aynı anda birçok işi yürütmek
wear too many hats f. aynı anda birçok işe bölünmek
wear two hats f. aynı anda iki görev/rol üstlenmek
wear two hats f. aynı anda iki işe birden koşmak
wear two hats f. aynı anda iki iş birden yürütmek
wear two hats f. iki işe bölünmek
wear two hats (more than one hat) f. iki (birden fazla) görev/rol üstlenmek
wear two hats (more than one hat) f. iki (birden fazla) işe birden koşmak
wear two hats (more than one hat) f. iki (birden fazla)iş birden yürütmek
wear two hats (more than one hat) f. iki (birden fazla) işe bölünmek
wear (one's) apron high f. hamile olmak
wear (one's) years well f. yaşını göstermemek
wear (one's) years well f. yaşına göre genç görünmek
wear (one's) years well f. yıllara meydan okumak
wear (one's) years well f. yaşından genç göstermek
wear well f. yıllara meydan okumak
wear well f. genç göstermek
wear well f. yaşını göstermemek
wear your years well f. yıllara meydan okumak
wear your years well f. genç göstermek
wear your years well f. yaşını göstermemek
wear nothing but a smile f. sürekli gülmek/gülümsemek
wear nothing but a smile f. hep gülmek/gülümsemek
wear nothing but a smile f. yüzü sürekli/hep gülmek
wear nothing but a smile f. yüzünden gülücük eksik olmamak
wear nothing but a smile f. her daim gülmek
wear nothing but a smile f. tamamen çıplak olmak
wear nothing but a smile f. anadan üryan olmak
wear nothing but a smile f. üzerinde hiçbir şey olmamak
wear nothing but a smile f. hiçbir şey giymemiş olmak
wear nothing but a smile f. çırılçıplak olmak
wear nothing but a smile f. anadan doğma çıplak olmak
wear sackcloth and ashes f. aşırı pişmanlık göstermek
wear sackcloth and ashes f. çok pişman olmak
wear sackcloth and ashes f. yoğun kedere düşmek
wear sackcloth and ashes f. karalar bağlamak
wear sackcloth and ashes f. yas tutmak
wear a long face f. surat asmak
wear a long face f. surat sallamak
wear a long face f. üzgün bir surat takınmak
wear a long face f. yüzünden/suratından düşen bin parça olmak
wear a long face f. yüzünü asmak
wear a long face f. surat yapmak
be all the worse for wear f. yırtık pırtık olmak
be all the worse for wear f. yıpranmış olmak
be all the worse for wear f. eskimiş olmak
be all the worse for wear f. eski püskü olmak
be all the worse for wear f. paralanmış/hırpalanmış olmak
be all the worse for wear f. perişan olmak
put wear on f. zamanla yıpratmak/aşındırmak
wear (oneself) to a frazzle f. kendini helak etmek
wear (oneself) to a frazzle f. kendini paralamak
wear (oneself) to a shadow f. kendini helak etmek
wear (oneself) to a shadow f. kendini paralamak
wear (something) as a badge of honor f. (olumsuz) bir şeyi onur nişanesi olarak/gururla taşımak
wear (something) as a badge of honor f. (olumsuz) bir şeyi onur nişanesi olarak kabul etmek/saymak
wear (something) as a badge of honor f. (olumsuz) bir şeyiyle gurur duymak
wear heart on sleeve f. içi dışı bir olmak
wear heart on sleeve f. açık kalpli olmak
wear heart on sleeve f. hislerini belli etmek
wear heart on sleeve f. göründüğü gibi olmak
wear heart on sleeve f. özü sözü bir olmak
wear heart on sleeve f. olduğu gibi görünmek
wear motley [old-fashioned] f. aptalca davranmak
wear motley [old-fashioned] f. soytarı gibi davranmak
wear motley [old-fashioned] f. aptal/soytarı durumuna düşmek
wear out welcome f. ziyareti uzatıp bıktırmak
wear out welcome f. fazla kalıp tadını kaçırmak
wear out welcome f. birisini çok sık ziyaret ederek kabak tadı vermek
wear out welcome f. misafirliği ev sahibini rahatsız edecek kadar uzatmak
wear out welcome f. (bir yere) demir atmak
wear the pants (in the house) f. (evde) sözü geçen kişi olmak
wear the pants (in the house) f. (evi) çekip çevirmek/idare etmek
wear the pants (in the house) f. (evin) sorumluluğunu üstlenmek
wear the pants (in the house) f. (evin) reisi olmak
wear the pants in the family f. ailesinde sözü geçmek
wear the pants in the family f. ailesini idare eden olmak
wear the pants in the family f. ailesinde sözü geçen kişi olmak
wear the pants in the family f. ailesini çekip çevirmek/idare etmek
wear the pants in the family f. ailesinin sorumluluğunu üstlenmek
wear the pants in the family f. ailesinin reisi olmak
wear the pants in one's family f. ailesinde sözü geçmek
wear the pants in one's family f. ailesini idare eden olmak
wear the pants in one's family f. ailesinde sözü geçen kişi olmak
wear the pants in one's family f. ailesini çekip çevirmek/idare etmek
wear the pants in one's family f. ailesinin sorumluluğunu üstlenmek
wear the pants in one's family f. ailesinin reisi olmak
wear the pants in the house f. evinde sözü geçen kişi olmak
wear the pants in the house f. evi çekip çevirmek/idare etmek
wear the pants in the house f. evinin sorumluluğunu üstlenmek
wear the pants in the house f. evinin reisi olmak
wear the pants in one's house f. evinde sözü geçen kişi olmak
wear the pants in one's house f. evi çekip çevirmek/idare etmek
wear the pants in one's house f. evinin sorumluluğunu üstlenmek
wear the pants in one's house f. evinin reisi olmak
wear the willow f. karalar bağlamak
wear the willow f. bir kaybın matemini tutmak
wear the willow f. yas tutmak
wear the willow f. karşılıksız aşkın ıstırabını çekmek
wear the willow f. aşk acısı çekmek
wear the willow f. karşılıksız aşk acısı çekmek
wear to a frazzle f. çok yormak
wear to a frazzle f. pestilini çıkarmak
wear to a frazzle f. kendini paralamak
wear to a frazzle f. kendini helak etmek
wear your heart on your sleeve f. içi dışı bir olmak
wear your heart on your sleeve f. açık kalpli olmak
wear your heart on your sleeve f. hislerini belli etmek
wear your heart on your sleeve f. göründüğü gibi olmak
wear your heart on your sleeve f. özü sözü bir olmak
wear your heart on your sleeve f. olduğu gibi görünmek
wear yourself to a frazzle f. kendini paralamak
wear yourself to a frazzle f. kendini helak etmek
wear yourself to a shadow f. kendini paralamak
wear yourself to a shadow f. kendini helak etmek
worse for wear s. sarhoş
worse for wear s. tükenmiş
worse for wear s. yaralı