|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
try i.
|
deneme |
|
He will be pilloried and shamed, his chances of a second try constrained.
Ayıplanacak ve utandırılacak, ikinci bir deneme şansı elinden alınacaktır.
More Sentences
|
2 |
Yaygın Kullanım |
try f.
|
denemek |
|
We have tried it in the past.
Bunu geçmişte denedik.
More Sentences
|
General |
|
3 |
Genel |
try i.
|
kalkışma |
|
Don't you dare try to do that.
Sakın bunu yapmaya kalkışma.
More Sentences
|
4 |
Genel |
try i.
|
girişim |
|
Tom never tried calling Mary again.
Tom bir daha hiç Mary'yi arama girişiminde bulunmadı.
More Sentences
|
5 |
Genel |
try hard f.
|
gayret etmek |
|
The girl tried hard to hold back her tears.
Kız gözyaşlarını tutmak için çok gayret etti.
More Sentences
|
6 |
Genel |
try to find f.
|
aramak |
|
Trying to find happiness only makes you unhappy.
Mutluluğu aramak seni sadece mutsuz eder.
More Sentences
|
7 |
Genel |
try f.
|
tatmak |
|
I tried a piece of cake and it was delicious.
Bir parça kek tattım ve o lezzetliydi.
More Sentences
|
8 |
Genel |
try f.
|
yapmaya çalışmak |
|
One thing is certain, however, and that is that, if we ourselves do not try to do something, nothing will happen.
Ancak kesin olan bir şey var ki, o da biz kendimiz bir şeyler yapmaya çalışmazsak hiçbir şey olmayacağıdır.
More Sentences
|
9 |
Genel |
try f.
|
deney yapmak |
|
Let's try a small experiment.
Küçük bir deney yapalım.
More Sentences
|
10 |
Genel |
try f.
|
sınamak |
|
Don't try God's patience.
Tanrı'nın sabrını sınama.
More Sentences
|
11 |
Genel |
try to explain f.
|
açıklamaya çalışmak |
|
I have tried to explain this idea in recital M of my report in particular.
Raporumun özellikle M bölümünde bu fikri açıklamaya çalıştım.
More Sentences
|
12 |
Genel |
have a try f.
|
denemek |
|
At this point in the debate, there is not perhaps a very great deal new to add, but I shall nonetheless have a try.
Tartışmanın bu noktasında, belki ekleyecek çok fazla yeni bir şey yok, ancak yine de deneyeceğim.
More Sentences
|
13 |
Genel |
try f.
|
kalkışmak |
|
Tom tried to poison Mary's dog.
Tom, Mary'nin köpeğini zehirlemeye kalkıştı.
More Sentences
|
14 |
Genel |
try f.
|
gayret etmek |
|
It is vital that all of us, beginning with the Commission, try to work more closely with all our fellow-citizens.
Başta Komisyon olmak üzere hepimizin tüm yurttaşlarımızla daha yakın çalışmaya gayret etmesi hayati önem taşımaktadır.
More Sentences
|
15 |
Genel |
try hard f.
|
uğraşmak |
|
That tells me that you're trying hard to hide your numbers.
Bu da bana rakamlarınızı gizlemek için çok uğraştığınızı gösteriyor.
More Sentences
|
16 |
Genel |
try to get f.
|
elde etmeye çalışmak |
|
If you are really trying to get the best result, then there are two things you have to do.
Eğer gerçekten en iyi sonucu elde etmeye çalışıyorsanız, yapmanız gereken iki şey vardır.
More Sentences
|
17 |
Genel |
try out f.
|
denemek |
|
After I tried out my new loom, I made my bed and repaired the coffee grinder.
Ben yeni dokuma tezgahımı denedikten sonra, yatağımı yaptım ve kahve değirmenini tamir ettim.
More Sentences
|
18 |
Genel |
try f.
|
teşebbüs etmek |
|
Tom has tried to commit suicide three times.
Tom üç kez intihara teşebbüs etti.
More Sentences
|
19 |
Genel |
try hard f.
|
çok çalışmak |
|
We all try hard to increase our credit score.
Hepimiz kredi puanımızı yükseltmek için çok çalışıyoruz.
More Sentences
|
20 |
Genel |
try f.
|
yeltenmek |
|
Tom never tried doing that again.
Tom bunu yapmaya bir daha asla yeltenmedi.
More Sentences
|
|
21 |
Genel |
try f.
|
çalışmak |
|
We are, therefore, trying to achieve too much with the European arrest warrant, which is dangerous.
Dolayısıyla Avrupa tutuklama emri ile çok fazla şey başarmaya çalışıyoruz ki bu tehlikeli.
More Sentences
|
22 |
Genel |
try f.
|
kalkmak |
|
And put these weapons away before someone tries to use one on me.
Ve biri üzerimde kullanmaya kalkmadan önce şu silahları da kaldır.
More Sentences
|
23 |
Genel |
try f.
|
deneme yapmak |
|
We had three tries and failed each time.
Üç deneme yaptık ve her seferinde kaybettik.
More Sentences
|
24 |
Genel |
try to remember f.
|
hatırlamaya çalışmak |
|
Because trying to remember too many words at once can be difficult.
Çünkü çok sayıda kelimeyi aynı anda hatırlamaya çalışmak zor olabilir.
More Sentences
|
25 |
Genel |
try to alter f.
|
değiştirmeye çalışmak |
|
Tom, an escaped convict, tried to alter his appearance through plastic surgery.
Kaçak bir mahkum olan Tom, plastik cerrahi yoluyla görünümünü değiştirmeye çalıştı.
More Sentences
|
26 |
Genel |
try to change f.
|
değiştirmeye çalışmak |
|
We need to try to change that emphasis.
Bu vurguyu değiştirmeye çalışmalıyız.
More Sentences
|
27 |
Genel |
try on f.
|
elbise denemek |
|
I'd like to try on this dress.
Bu elbiseyi denemek istiyorum.
More Sentences
|
28 |
Genel |
try on f.
|
ayakkabı denemek |
|
I'd like to try on these shoes.
Bu ayakkabıları denemek istiyorum.
More Sentences
|
29 |
Genel |
try on f.
|
denemek |
|
Try on that shirt.
Şu gömleği dene.
More Sentences
|
30 |
Genel |
try f.
|
uğraşmak |
|
You cannot face both ways at the same time, no matter how hard you try.
Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, aynı anda iki yöne birden bakamazsınız.
More Sentences
|
31 |
Genel |
have a try f.
|
bir kere denemek |
|
Let me have a try.
Bir kere deneyeyim.
More Sentences
|
32 |
Genel |
try to reach f.
|
ulaşmaya çalışmak |
|
Another ten emigrants drowned yesterday while trying to reach Italy.
Dün İtalya'ya ulaşmaya çalışan on göçmen daha boğuldu.
More Sentences
|
33 |
Genel |
try to survive f.
|
hayatta kalmaya çalışmak |
|
We'll try to survive.
Hayatta kalmaya çalışacağız.
More Sentences
|
34 |
Genel |
try to sleep f.
|
uyumaya çalışmak |
|
Try to sleep.
Uyumaya çalışın.
More Sentences
|
35 |
Genel |
try to tell f.
|
anlatmaya çalışmak |
|
I'm trying to tell you what happened.
Sana ne olduğunu anlatmaya çalışıyorum.
More Sentences
|
36 |
Genel |
try to understand f.
|
anlamaya çalışmak |
|
It must try to understand because to refuse to do so will contribute to the likelihood that much worse lies ahead.
Anlamaya çalışmalı çünkü bunu yapmayı reddetmek ileride çok daha kötülerinin yaşanması ihtimaline katkıda bulunacaktır.
More Sentences
|
37 |
Genel |
try so hard f.
|
çok uğraşmak |
|
Partners sometimes try so hard to protect each other's tender feelings.
Ortaklar bazen birbirlerinin hassas duygularını korumak için çok uğraşırlar.
More Sentences
|
38 |
Genel |
try to speak f.
|
konuşmaya çalışmak |
|
Try to speak English as often as possible if you want to improve your English.
İngilizce'nizi geliştirmek istiyorsanız mümkün olduğunca sık İngilizce konuşmaya çalışın.
More Sentences
|
39 |
Genel |
try something f.
|
bir şeyi denemek |
|
Let me try something else.
Başka bir şey deneyeyim.
More Sentences
|
40 |
Genel |
try to sell f.
|
satmaya çalışmak |
|
I'm sorry to say this, but I tried to sell them on the black market.
Bunu söylediğim için üzgünüm ama ben bunları karaborsada satmaya çalıştım.
More Sentences
|
|
41 |
Genel |
try f.
|
çabalamak |
|
I know all the Presidents try desperately to stop it.
Bütün Başkanların bunu durdurmak için umutsuzca çabaladığını biliyorum.
More Sentences
|
42 |
Genel |
try to find f.
|
bulmaya çalışmak |
|
I have tried to find it in the newspapers.
Gazetelerde bulmaya çalıştım.
More Sentences
|
43 |
Genel |
try to convince f.
|
ikna etmeye çalışmak |
|
I have tried to convince you of this.
Sizi bu konuda ikna etmeye çalıştım.
More Sentences
|
44 |
Genel |
try to persuade f.
|
ikna etmeye çalışmak |
|
The Commission will also try to persuade the Council to do likewise.
Komisyon ayrıca Konsey'i de aynı şeyi yapmaya ikna etmeye çalışacaktır.
More Sentences
|
45 |
Genel |
try it on f.
|
üstünde denemek |
|
Try it on.
Üstünde dene.
More Sentences
|
46 |
Genel |
try f.
|
denemek |
|
We have tried it in the past.
Bunu geçmişte denedik.
More Sentences
|
47 |
Genel |
worth a try s.
|
denemeye değer |
|
It might be worth a try.
Bir denemeye değebilir.
More Sentences
|
Phrasals |
|
48 |
Öbek Fiiller |
try out for f.
|
(spor/müzik vb) seçmelere katılmak |
|
Tom said he was going to try out for his school soccer team.
Tom okulun futbol takımına seçmelere katılacağını söyledi.
More Sentences
|
Idioms |
|
49 |
Deyim |
try your luck f.
|
şansını denemek |
|
Try your luck.
Şansını dene.
More Sentences
|
Speaking |
|
50 |
Konuşma |
we can try expr.
|
deneyebiliriz |
|
We can try it.
Deneyebiliriz.
More Sentences
|
51 |
Konuşma |
you should try expr.
|
denemelisin |
|
Maybe you should try it.
Belki de denemelisin.
More Sentences
|
General |
|
52 |
Genel |
try i.
|
uğraşma |
|
53 |
Genel |
try i.
|
çalışma |
|
54 |
Genel |
try i.
|
çaba |
|
55 |
Genel |
try-on i.
|
prova |
|
56 |
Genel |
try-on i.
|
blöf |
|
57 |
Genel |
try-out i.
|
deneme |
|
58 |
Genel |
try and miter square i.
|
marangoz gönyesi |
|
59 |
Genel |
try-out i.
|
sınama |
|
60 |
Genel |
try [obsolete] i.
|
test |
|
61 |
Genel |
try [obsolete] i.
|
deney |
|
62 |
Genel |
try [obsolete] i.
|
tetkik |
|
63 |
Genel |
try hard f.
|
özenmek |
|
64 |
Genel |
try hard f.
|
asılmak |
|
65 |
Genel |
try something on f.
|
prova etmek |
|
66 |
Genel |
try f.
|
eritmek |
|
67 |
Genel |
try to explain away a matter f.
|
ağız yapmak |
|
68 |
Genel |
try hard f.
|
gayret sarf etmek |
|
69 |
Genel |
try on f.
|
giyip denemek |
|
70 |
Genel |
try to become familiar f.
|
alışmaya çalışmak |
|
71 |
Genel |
try harder f.
|
çırpınıp durmak |
|
72 |
Genel |
try f.
|
araştırmak |
|
73 |
Genel |
try to get used to f.
|
alışmaya çalışmak |
|
74 |
Genel |
try f.
|
tecrübe etmek |
|
75 |
Genel |
try hard f.
|
didinmek |
|
76 |
Genel |
try someone's patience f.
|
birinin sabrını tüketmek |
|
77 |
Genel |
try f.
|
yargılamak |
|
78 |
Genel |
try for f.
|
elde etmeye çalışmak |
|
79 |
Genel |
try f.
|
girişmek |
|
80 |
Genel |
try to become familiar with f.
|
alışmaya çalışmak |
|
|
81 |
Genel |
try on f.
|
üzerinde denemek |
|
82 |
Genel |
try persuade f.
|
bağlama çekmek |
|
83 |
Genel |
try f.
|
yoklamak |
|
84 |
Genel |
try every cunning way f.
|
allem etmek kullem etmek |
|
85 |
Genel |
try f.
|
sabır vb taşırmak |
|
86 |
Genel |
try out f.
|
düzeltmek |
|
87 |
Genel |
try f.
|
yormak |
|
88 |
Genel |
try one's luck f.
|
şansını denemek |
|
89 |
Genel |
try out f.
|
tasfiye etmek |
|
90 |
Genel |
try and pick up birds f.
|
kız tavlamak |
|
91 |
Genel |
try to find f.
|
aramaya çalışmak |
|
92 |
Genel |
try one's hand at f.
|
bir şeyi yapmayı denemek |
|
93 |
Genel |
try one's wings f.
|
öğrendiklerini denemek |
|
94 |
Genel |
try one's fortune f.
|
şansını denemek |
|
95 |
Genel |
try and pick up f.
|
tavlamak |
|
96 |
Genel |
try hard remembering something f.
|
zihnini kurcalamak |
|
97 |
Genel |
try to make (something) clear f.
|
açıklamaya çalışmak |
|
98 |
Genel |
try out f.
|
deneyden geçirmek |
|
99 |
Genel |
try out f.
|
deneme yapmak |
|
100 |
Genel |
try to find an answer f.
|
çare bulmaya çalışmak |
|
101 |
Genel |
try to pull one's attention f.
|
dikkatini çekmeye çalışmak |
|
102 |
Genel |
try to find a solution f.
|
çare bulmaya çalışmak |
|
103 |
Genel |
try to find a remedy f.
|
çare bulmaya çalışmak |
|
104 |
Genel |
try to take one's attention on f.
|
dikkatini çekmeye çalışmak |
|
105 |
Genel |
try to draw one's attention f.
|
dikkatini çekmeye çalışmak |
|
106 |
Genel |
try to reach an agreement f.
|
anlaşmaya çalışmak |
|
107 |
Genel |
try to get along with (someone) f.
|
anlaşmaya çalışmak |
|
108 |
Genel |
try f.
|
deneyimlemek |
|
109 |
Genel |
try to overcome f.
|
atlatmaya çalışmak |
|
110 |
Genel |
try to recover f.
|
atlatmaya çalışmak |
|
111 |
Genel |
try to make ends meet f.
|
geçim derdine düşmek |
|
112 |
Genel |
try to succeed f.
|
başarmaya çalışmak |
|
113 |
Genel |
try to find a solution f.
|
yol aramak |
|
114 |
Genel |
try to find a solution f.
|
çıkar yol aramak |
|
115 |
Genel |
try to destroy the secular order f.
|
laik düzeni yıkmaya çalışmak |
|
116 |
Genel |
try one's patience f.
|
sabrını taşırmak |
|
117 |
Genel |
try one's patience f.
|
sabrının sınırlarını zorlamak |
|
118 |
Genel |
try one's patience f.
|
sabrını denemek |
|
119 |
Genel |
try one's patience f.
|
sabrını zorlamak |
|
120 |
Genel |
try a shoe f.
|
ayakkabı denemek |
|
121 |
Genel |
try f.
|
-e soyunmak |
|
122 |
Genel |
try one's hand at f.
|
-i denemek |
|
123 |
Genel |
try one's hand at f.
|
-e el atmak |
|
124 |
Genel |
try on f.
|
(giysi) prova etmek |
|
125 |
Genel |
try for f.
|
elde etmek |
|
126 |
Genel |
try one's hand f.
|
denemek |
|
127 |
Genel |
try one's hand f.
|
şansını denemek |
|
128 |
Genel |
try to reach each other f.
|
birbirine ulaşmaya çalışmak |
|
129 |
Genel |
try to reach each other f.
|
birbirlerine ulaşmaya çalışmak |
|
130 |
Genel |
try on clothes f.
|
giysi denemek |
|
131 |
Genel |
try on clothes f.
|
kıyafet denemek |
|
132 |
Genel |
try hard to forget f.
|
unutmak için mücadele vermek |
|
133 |
Genel |
try hard to forget f.
|
unutmak için çaba harcamak |
|
134 |
Genel |
try one's best f.
|
elinden geleni yapmak |
|
135 |
Genel |
try something new f.
|
yeni bir şeyler denemek |
|
136 |
Genel |
try to stay calm f.
|
sakin kalmaya çalışmak |
|
137 |
Genel |
try to stay calm f.
|
sükunetini korumaya çalışmak |
|
138 |
Genel |
try f.
|
(bir işe) soyunmak |
|
139 |
Genel |
try to control one’s life f.
|
birinin hayatını kontrol altına almaya çalışmak |
|
140 |
Genel |
try to make some money f.
|
biraz para kazanmaya çalışmak |
|
141 |
Genel |
try to poison someone f.
|
birini zehirlemeye çalışmak |
|
142 |
Genel |
try something for the first time f.
|
bir şeyi ilk kez denemek |
|
143 |
Genel |
try to be funny f.
|
komik olmaya çalışmak |
|
144 |
Genel |
try much f.
|
çok denemek |
|
145 |
Genel |
try to solve a problem f.
|
bir problemi çözmeye çalışmak |
|
146 |
Genel |
try to solve a problem f.
|
bir sorunu çözmeye çalışmak |
|
147 |
Genel |
try something on for size f.
|
(üzerine olup olmadığını görmek için) giysi denemek |
|
148 |
Genel |
try to do something f.
|
bir şeyler yapmaya çalışmak |
|
149 |
Genel |
try to think of ways to f.
|
...manın yollarını aramak |
|
150 |
Genel |
try f.
|
dava görmek |
|
151 |
Genel |
try to sell f.
|
(hikaye vb) yutturmaya çalışmak |
|
152 |
Genel |
try hard f.
|
çalışıp çabalamak |
|
153 |
Genel |
try to sound f.
|
gibi görünmeye çalışmak |
|
154 |
Genel |
try to get a deal on something f.
|
ucuza kapatmaya çalışmak |
|
155 |
Genel |
have (someone) try (something) f.
|
denetmek |
|
156 |
Genel |
try to find out f.
|
bulmaya/anlamaya çalışmak |
|
157 |
Genel |
try to abduct someone f.
|
birini kaçırmaya çalışmak |
|
158 |
Genel |
try a case f.
|
davayı görmek |
|
159 |
Genel |
try to adapt f.
|
adapte olmaya çalışmak |
|
160 |
Genel |
try it on f.
|
üzerinde denemek |
|
161 |
Genel |
try to commit suicide f.
|
intihara teşebbüs etmek |
|
162 |
Genel |
give it a try f.
|
denemek |
|
163 |
Genel |
try to work a few things out f.
|
birkaç şeyi halletmeye çalışmak |
|
164 |
Genel |
try conclusions f.
|
deney yapmak |
|
165 |
Genel |
try conclusions f.
|
deneme yapmak |
|
166 |
Genel |
try f.
|
(kapı, pencere) kilitli olup olmadığına bakmak için açmayı denemek |
|
167 |
Genel |
try f.
|
tahrik etmek |
|
168 |
Genel |
try f.
|
kur yapmak |
|
169 |
Genel |
try [obsolete] f.
|
rafine etmek |
|
170 |
Genel |
try [obsolete] f.
|
arındırmak |
|
171 |
Genel |
try the cuisine f.
|
mutfağı denemek |
|
172 |
Genel |
free to try s.
|
denemesi bedava |
|
Phrasals |
|
173 |
Öbek Fiiller |
try on f.
|
kalkışmak |
|
174 |
Öbek Fiiller |
try on f.
|
teşebbüs etmek |
|
175 |
Öbek Fiiller |
try out [us] f.
|
(spor takımı, müsabaka için) seçmelere katılmak |
|
176 |
Öbek Fiiller |
try back f.
|
tekrar denemek |
|
177 |
Öbek Fiiller |
try someone back again f.
|
telefonda yeniden geri aramak |
|
178 |
Öbek Fiiller |
try something on with someone f.
|
yeni bir şey ile ilgili birinin görüşlerine başvurmak |
|
179 |
Öbek Fiiller |
try (something) out on (one) f.
|
(bir şeyi birinin) üstünde denemek |
|
180 |
Öbek Fiiller |
try (something) out on (one) f.
|
(bir şeyi birinin) üstünde test etmek |
|
181 |
Öbek Fiiller |
try (something) out on (one) f.
|
(birinin) bir şey hakkındaki görüşünü/geribildirimini almak |
|
182 |
Öbek Fiiller |
try something out on someone f.
|
bir şeyi birinin üstünde denemek |
|
183 |
Öbek Fiiller |
try something out on someone f.
|
bir şeyi birinin üstünde test etmek |
|
184 |
Öbek Fiiller |
try something out on someone f.
|
birinin bir şey hakkındaki görüşünü/geribildirimini almak |
|
185 |
Öbek Fiiller |
try something out on someone f.
|
birinin bir şey karşısındaki tepkisini görmek/ölçmek |
|
186 |
Öbek Fiiller |
try on [uk] f.
|
(birine bir şeyi) dayatmaya çalışmak |
|
187 |
Öbek Fiiller |
try on [uk] f.
|
birini zekasıyla alt etmek için (bir şeyi) kullanmak |
|
188 |
Öbek Fiiller |
try for (something) f.
|
(bir şeyi) elde etmeye çalışmak |
|
189 |
Öbek Fiiller |
try for (something) f.
|
(bir şeyi) kazanmayı denemek |
|
190 |
Öbek Fiiller |
try for (something) f.
|
(bir şey) için mahkemeye vermek |
|
191 |
Öbek Fiiller |
try for (something) f.
|
(bir şeyi) birinden istemeyi denemek |
|
192 |
Öbek Fiiller |
try for (something) f.
|
(bir şey) için birine gidip sormayı denemek |
|
193 |
Öbek Fiiller |
try on with f.
|
ile ilgili birinin görüşlerine başvurmak |
|
194 |
Öbek Fiiller |
try out on f.
|
üstünde denemek |
|
195 |
Öbek Fiiller |
try out on f.
|
üstünde test etmek |
|
196 |
Öbek Fiiller |
try out on f.
|
hakkındaki görüşünü/geribildirimini almak |
|
197 |
Öbek Fiiller |
try out on f.
|
karşısındaki tepkisini görmek/ölçmek |
|
198 |
Öbek Fiiller |
try someone back f.
|
telefonda yeniden geri aramak |
|
Phrases |
|
199 |
İfadeler |
the person you have called can not be reached at the moment please try again later expr.
|
aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor lütfen daha sonra tekrar deneyiniz |
|
200 |
İfadeler |
if you never try, you will never know expr.
|
denemeden bilemezsin |
|
201 |
İfadeler |
try as he may expr.
|
çok uğraşmasına rağmen |
|
202 |
İfadeler |
on the first try expr.
|
ilk denemede |
|
203 |
İfadeler |
on the first try expr.
|
ilk denemede |
|
204 |
İfadeler |
on the first try expr.
|
ilk seferde |
|
205 |
İfadeler |
on the second try expr.
|
ikinci denemede |
|
206 |
İfadeler |
on the second try expr.
|
ikinci seferde |
|
Proverb |
|
207 |
Atasözü |
you never know till you try expr.
|
denemeden karar verme |
|
208 |
Atasözü |
you never know till you try expr.
|
denemeden bilemezsin |
|
209 |
Atasözü |
you'll never know till you try expr.
|
denemeden karar verme |
|
210 |
Atasözü |
you'll never know till you try expr.
|
denemeden bilemezsin |
|
211 |
Atasözü |
If at first you don't succeed try try and try again
|
(ilkinde başaramazsan) denemekten vazgeçme |
|
212 |
Atasözü |
If at first you don't succeed try try and try again
|
pes etme |
|
213 |
Atasözü |
you never know till you try
|
denemedikçe bilemezsin |
|
214 |
Atasözü |
you never know what you can do till you try
|
denemeden bilemezsin |
|
215 |
Atasözü |
you never know what you can do till you try
|
denemedikçe bilemezsin |
|
216 |
Atasözü |
you never know till you try
|
denemeden bilemezsin |
|
217 |
Atasözü |
if at first you don't succeed, try, try again
|
pes etme |
|
218 |
Atasözü |
if at first you don't succeed, try, try again
|
(ilkinde başaramazsan) denemekten vazgeçme |
|
219 |
Atasözü |
if at first you don't succeed, try, try again
|
(ilkinde başaramazsan) tekrar, tekrar/bir daha, bir daha dene |
|
220 |
Atasözü |
if at first you don't succeed, try, try again
|
tekrar tekrar denemeye devam et |
|
Colloquial |
|
221 |
Konuşma Dili |
a try at (something) i.
|
(bir şeyi) yapma denemesi/girişimi |
|
222 |
Konuşma Dili |
a try at (someone) i.
|
(birini) yenme/alt etme girişimi |
|
223 |
Konuşma Dili |
a try at (someone) i.
|
(birini) yenme/alt etme denemesi |
|
224 |
Konuşma Dili |
try at someone i.
|
(biriyle) iletişim kurma denemesi/girişimi |
|
225 |
Konuşma Dili |
try at someone i.
|
(birini) ikna etme denemesi/girişimi |
|
226 |
Konuşma Dili |
try at someone i.
|
(birinin) ağzından laf/bilgi alma denemesi |
|
227 |
Konuşma Dili |
try at someone i.
|
(birini) eğitme girişimi/denemesi |
|
228 |
Konuşma Dili |
try at something i.
|
bir şeyi yapma denemesi/girişimi |
|
229 |
Konuşma Dili |
try at i.
|
-i deneme |
|
230 |
Konuşma Dili |
try at i.
|
iletişim kurma denemesi/girişimi |
|
231 |
Konuşma Dili |
try at i.
|
ikna etme denemesi/girişimi |
|
232 |
Konuşma Dili |
try at i.
|
ağzından laf/bilgi alma denemesi |
|
233 |
Konuşma Dili |
try at i.
|
eğitme girişimi/denemesi |
|
234 |
Konuşma Dili |
try at i.
|
yapma denemesi/girişimi |
|
235 |
Konuşma Dili |
try at i.
|
yenme/alt etme girişimi |
|
236 |
Konuşma Dili |
try at i.
|
yenme/alt etme denemesi |
|
237 |
Konuşma Dili |
try to work a few things out f.
|
birkaç şeyi çözmeye çalışmak |
|
238 |
Konuşma Dili |
try very hard to have a baby f.
|
bebek sahibi olmak için çok çabalamak |
|
239 |
Konuşma Dili |
try to hurt oneself f.
|
kendine zarar vermeye çalışmak |
|
240 |
Konuşma Dili |
try as (one) may f.
|
çok uğraşmasına rağmen |
|
241 |
Konuşma Dili |
try as (one) may f.
|
ne kadar uğraşırsa uğraşsın |
|
242 |
Konuşma Dili |
try as (one) may f.
|
ne kadar uğraşsa da |
|
243 |
Konuşma Dili |
try as (one) may f.
|
ne kadar denerse denesin/çabalarsa çabalasın |
|
244 |
Konuşma Dili |
try as (one) may f.
|
ne kadar yapmaya çalışırsa çalışsın |
|
245 |
Konuşma Dili |
try as (one) may f.
|
ne kadar zorlarsa zorlasın |
|
246 |
Konuşma Dili |
just try to relax expr.
|
biraz rahatlamaya çalış |
|
247 |
Konuşma Dili |
try not to get caught next time expr.
|
bir dahaki sefere enselenmemeye çalış |
|
248 |
Konuşma Dili |
try harder expr.
|
daha fazla uğraş |
|
249 |
Konuşma Dili |
try and see expr.
|
dene ve gör |
|
250 |
Konuşma Dili |
whenever I try expr.
|
her deneyişimde |
|
251 |
Konuşma Dili |
every time I try expr.
|
her deneyişimde |
|
252 |
Konuşma Dili |
try and get some sleep expr.
|
gidip biraz uyumaya çalış |
|
253 |
Konuşma Dili |
try as he might expr.
|
ne kadar çabalarsa çabalasın |
|
254 |
Konuşma Dili |
try as he might expr.
|
ne kadar uğraşırsa uğraşsın |
|
255 |
Konuşma Dili |
then let's give it a try expr.
|
o zaman bir deneyelim |
|
256 |
Konuşma Dili |
try as she might expr.
|
ne kadar çabalarsa çabalasın |
|
257 |
Konuşma Dili |
try as she might expr.
|
ne kadar uğraşırsa uğraşsın |
|
258 |
Konuşma Dili |
just try it expr.
|
sadece dene |
|
259 |
Konuşma Dili |
try and act surprised expr.
|
şaşırmış gibi davran |
|
260 |
Konuşma Dili |
just try to relax expr.
|
sadece rahatlamaya çalış |
|
261 |
Konuşma Dili |
nice try though expr.
|
yine de iyi denemeydi |
|
262 |
Konuşma Dili |
I'll try (one) later expr.
|
sonra görüşürüz/konuşuruz |
|
263 |
Konuşma Dili |
I'll try (one) later expr.
|
sonra tekrar uğrarım |
|
264 |
Konuşma Dili |
I'll try (one) later expr.
|
başka zaman görüşürüz/konuşuruz |
|
265 |
Konuşma Dili |
do not try this at home [cliché] expr.
|
bunu evde denemeyin |
|
266 |
Konuşma Dili |
do not try this at home [cliché] expr.
|
bunu evde denemeyiniz |
|
267 |
Konuşma Dili |
do not try this at home [cliché] expr.
|
bunu kendiniz denemeyiniz |
|
268 |
Konuşma Dili |
don't knock it till you try it expr.
|
denemeden yargılama/karar verme |
|
269 |
Konuşma Dili |
don't knock it till you try it expr.
|
bilmeden yargılama/karar verme |
|
270 |
Konuşma Dili |
don't knock it till you try it expr.
|
denemeden hüküm verme |
|
271 |
Konuşma Dili |
don't knock it till you try it expr.
|
denemeden önyargılı davranma |
|
272 |
Konuşma Dili |
don't knock it till you try it expr.
|
önce dene, sonra karar ver/yargıla/eleştir |
|
273 |
Konuşma Dili |
don't knock it till you try it expr.
|
bilmediğin/denemediğin şey hakkında hüküm verme |
|
274 |
Konuşma Dili |
don't knock it till you've try it expr.
|
denemeden yargılama/karar verme |
|
275 |
Konuşma Dili |
don't knock it till you've try it expr.
|
bilmeden yargılama/karar verme |
|
276 |
Konuşma Dili |
don't knock it till you've try it expr.
|
denemeden hüküm verme |
|
277 |
Konuşma Dili |
don't knock it till you've try it expr.
|
denemeden önyargılı davranma |
|
278 |
Konuşma Dili |
don't knock it till you've try it expr.
|
önce dene, sonra karar ver/yargıla/eleştir |
|
279 |
Konuşma Dili |
don't knock it till you've try it expr.
|
bilmediğin/denemediğin şey hakkında hüküm verme |
|
280 |
Konuşma Dili |
we'll try again another time expr.
|
başka zamana öyleyse |
|
281 |
Konuşma Dili |
we'll try again another time expr.
|
başka zaman yaparız |
|
282 |
Konuşma Dili |
we'll try again another time expr.
|
bir dahaki sefere öyleyse |
|
283 |
Konuşma Dili |
we'll try again some other time expr.
|
başka zamana öyleyse |
|
284 |
Konuşma Dili |
we'll try again some other time expr.
|
başka zaman yaparız |
|
285 |
Konuşma Dili |
we'll try again some other time expr.
|
bir dahaki sefere öyleyse |
|
286 |
Konuşma Dili |
you'll never know until you try expr.
|
denemeden karar verme |
|
287 |
Konuşma Dili |
you'll never know until you try expr.
|
denemeden bilemezsin |
|
288 |
Konuşma Dili |
you never know until you try expr.
|
denemeden karar verme |
|
289 |
Konuşma Dili |
you never know until you try expr.
|
denemeden bilemezsin |
|
290 |
Konuşma Dili |
don’t try to gull me exclam.
|
beni kandırmaya çalışma |
|
Idioms |
|
291 |
Deyim |
old college try i.
|
cesur/yürekli/ cüretkar/gözüpek bir deneme |
|
292 |
Deyim |
the (old) college try i.
|
girişimde bulunma |
|
293 |
Deyim |
the (old) college try i.
|
deneme |
|
294 |
Deyim |
try a fall f.
|
güreş maçına çıkmak |
|
295 |
Deyim |
try for a baby f.
|
hamile kalmaya çalışmak |
|
296 |
Deyim |
try every trick in the book f.
|
her yola başvurmak |
|
297 |
Deyim |
give (something) the (old) college try f.
|
asılmak |
|
298 |
Deyim |
give (something) the (old) college try f.
|
kendini vermek |
|
299 |
Deyim |
give (something) the (old) college try f.
|
elinden geleni yapmak |
|
300 |
Deyim |
give (something) the (old) college try f.
|
çok çaba harcamak |
|
301 |
Deyim |
give (something) the (old) college try f.
|
canın dişine takarak çalışmak |
|
302 |
Deyim |
give (something) the (old) college try f.
|
başarmak için büyük gayret göstermek |
|
303 |
Deyim |
give (something) the (old) college try f.
|
sonuç hüsran olsa bile çaba göstermek |
|
304 |
Deyim |
give something the old college try [old-fashioned] [us] f.
|
asılmak |
|
305 |
Deyim |
give something the old college try [old-fashioned] [us] f.
|
kendini vermek |
|
306 |
Deyim |
give something the old college try [old-fashioned] [us] f.
|
elinden geleni yapmak |
|
307 |
Deyim |
give something the old college try [old-fashioned] [us] f.
|
çok çaba harcamak |
|
308 |
Deyim |
give something the old college try [old-fashioned] [us] f.
|
canın dişine takarak çalışmak |
|
309 |
Deyim |
give something the old college try [old-fashioned] [us] f.
|
başarmak için büyük gayret göstermek |
|
310 |
Deyim |
give something the old college try [old-fashioned] [us] f.
|
sonuç hüsran olsa bile çaba göstermek |
|
311 |
Deyim |
give it the old college try f.
|
asılmak |
|
312 |
Deyim |
give it the old college try f.
|
kendini vermek |
|
313 |
Deyim |
give it the old college try f.
|
elinden geleni yapmak |
|
314 |
Deyim |
give it the old college try f.
|
çok çaba harcamak |
|
315 |
Deyim |
give it the old college try f.
|
canın dişine takarak çalışmak |
|
316 |
Deyim |
give it the old college try f.
|
başarmak için büyük gayret göstermek |
|
317 |
Deyim |
give it the old college try f.
|
sonuç hüsran olsa bile çaba göstermek |
|
318 |
Deyim |
try conclusions with (someone) f.
|
(biriyle) hesaplaşmak |
|
319 |
Deyim |
try conclusions with (someone) f.
|
meseleleri halletmek |
|
320 |
Deyim |
try conclusions with (someone) f.
|
(birisi) ile savaşa girmek |
|
321 |
Deyim |
try conclusions with (someone) f.
|
kozlarını paylaşmak |
|
322 |
Deyim |
try someone's patience f.
|
birinin sabrını sınamak/denemek |
|
323 |
Deyim |
give something a try f.
|
bir denemek |
|
324 |
Deyim |
give something a try f.
|
bir şeyi denemek |
|
325 |
Deyim |
try somebody's patience f.
|
birinin sabrını zorlamak |
|
326 |
Deyim |
try the patience of somebody f.
|
birinin sabrını zorlamak |
|
327 |
Deyim |
take a try at something f.
|
bir denemek |
|
328 |
Deyim |
try somebody's patience f.
|
birinin sabrının sınırılarını zorlamak |
|
329 |
Deyim |
try the patience of somebody f.
|
birinin sabrını sınamak |
|
330 |
Deyim |
try the patience of somebody f.
|
birinin sabrının sınırılarını zorlamak |
|
331 |
Deyim |
try somebody's patience f.
|
birinin sabrını sınamak |
|
332 |
Deyim |
take a try at something f.
|
bir şeyi denemek |
|
333 |
Deyim |
try one's hardest f.
|
elinden geleni yapmak |
|
334 |
Deyim |
try one's hand at something f.
|
elini alıştırmak |
|
335 |
Deyim |
try a different tack f.
|
farklı bir hareket tarzını benimsemek |
|
336 |
Deyim |
try a different tack f.
|
farklı bir yöntem uygulamak |
|
337 |
Deyim |
try to fit a square peg into a round hole f.
|
olmayacak bir işi yapmaya çalışmak |
|
338 |
Deyim |
try one's wings out f.
|
öğrendiklerini denemek |
|
339 |
Deyim |
try to find a black cat in a coal mine f.
|
samanlıkta iğne aramak |
|
340 |
Deyim |
try one's hardest f.
|
tüm yolları denemek |
|
341 |
Deyim |
try something on for size f.
|
(olup olmadığını görmek için) giysiyi üzerinde denemek |
|
342 |
Deyim |
try a different tack f.
|
yön/istikamet değiştirmek |
|
343 |
Deyim |
try on f.
|
üzerinde denemek |
|
344 |
Deyim |
try something for size f.
|
(olup olmadığını görmek için) giysiyi üzerinde denemek |
|
345 |
Deyim |
try a fall with (someone) f.
|
(biriyle) tartışmak |
|
346 |
Deyim |
try a fall with (someone) f.
|
(biriyle) atışmak |
|
347 |
Deyim |
try a fall with (someone) f.
|
(biriyle) horoz dövüşüne girmek |
|
348 |
Deyim |
try a fall with (someone) f.
|
(biriyle) dalaşmak |
|
349 |
Deyim |
try a fall with (someone) f.
|
(biriyle) rekabet etmek |
|
350 |
Deyim |
try a fall with (someone) f.
|
(biriyle) kapışmak |
|
351 |
Deyim |
try a fall with (someone) f.
|
(biriyle) müsabakaya girmek |
|
352 |
Deyim |
try a fall with (someone) f.
|
(biriyle) aşık atmak |
|
353 |
Deyim |
try a fall with (someone) f.
|
(biriyle) mücadele etmek |
|
354 |
Deyim |
try a fall with (someone) f.
|
(biriyle) çekişmek |
|
355 |
Deyim |
try a fall with (someone) f.
|
(biriyle) karşı karşıya gelmek |
|
356 |
Deyim |
(take/have a) try at someone f.
|
(birini) konuşturmaya çalışmak |
|
357 |
Deyim |
(take/have a) try at someone f.
|
(birine bir şey) yapmayı öğretmeye çalışmak |
|
358 |
Deyim |
(take/have a) try at someone f.
|
(birine bir şey) yaptırmayı bir denemek |
|
359 |
Deyim |
(take/have a) try at someone f.
|
(birine bir şey) yaptırmada şansını denemek |
|
360 |
Deyim |
(take/have a) try at something f.
|
(bir şey) yapmayı denemek |
|
361 |
Deyim |
(take/have a) try at something f.
|
(bir şey) yapmayı bir denemek |
|
362 |
Deyim |
(take/have a) try at something f.
|
(bir şeyde) şansını denemek |
|
363 |
Deyim |
try (one's) level best f.
|
elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmak |
|
364 |
Deyim |
try (one's) level best f.
|
yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalışmak |
|
365 |
Deyim |
try (one's) level best f.
|
elinden gelen her şeyi yapmaya çalışmak |
|
366 |
Deyim |
do/try your level best (to do something) f.
|
elinden gelenin en iyisini yapmak/yapmaya çalışmak |
|
367 |
Deyim |
do/try your level best (to do something) f.
|
yapabileceğinin en iyisini yapmak/yapmaya çalışmak |
|
368 |
Deyim |
do/try your level best (to do something) f.
|
elinden gelen her şeyi yapmak/yapmaya çalışmak |
|
369 |
Deyim |
try (one's) utmost f.
|
elinden gelen her şeyi yapmaya çalışmak |
|
370 |
Deyim |
try (one's) utmost f.
|
mümkün olan her şeyi yapmaya çalışmak |
|
371 |
Deyim |
try (one's) utmost f.
|
olanca gayretiyle çabalamak |
|
372 |
Deyim |
try (one's) utmost f.
|
tüm imkanları zorlamak |
|
373 |
Deyim |
try (one's) utmost f.
|
azami çaba göstermek |
|
374 |
Deyim |
do/try your utmost (to do something) f.
|
elinden gelen her şeyi yapmak/yapmaya çalışmak |
|
375 |
Deyim |
do/try your utmost (to do something) f.
|
mümkün olan her şeyi yapmak/yapmaya çalışmak |
|
376 |
Deyim |
do/try your utmost (to do something) f.
|
olanca gayretiyle çabalamak |
|
377 |
Deyim |
do/try your utmost (to do something) f.
|
tüm imkanları zorlamak |
|
378 |
Deyim |
do/try your utmost (to do something) f.
|
azami çaba göstermek |
|
379 |
Deyim |
try every trick in the book f.
|
her yolu denemek |
|
380 |
Deyim |
try every trick in the book f.
|
her şeyi denemek |
|
381 |
Deyim |
try every trick in the book f.
|
her türlü dalavereyi/üçkağıdı denemek |
|
382 |
Deyim |
try every trick in the book f.
|
her türlü kurnazlığa başvurmak |
|
383 |
Deyim |
try every trick in the book f.
|
bildiği tüm yolları denemek |
|
384 |
Deyim |
try every trick in the book f.
|
her yöntemi denemek |
|
385 |
Deyim |
try your damnedest f.
|
elinden geleni yapmaya çalışmak |
|
386 |
Deyim |
try your damnedest f.
|
dişini tırnağına takmak |
|
387 |
Deyim |
try your damnedest f.
|
çok çabalamak |
|
388 |
Deyim |
try your damnedest f.
|
tüm yolları denemek |
|
389 |
Deyim |
do/try your level best f.
|
elinden gelenin en iyisini yapmak/yapmaya çalışmak |
|
390 |
Deyim |
do/try your level best f.
|
yapabileceğinin en iyisini yapmak/yapmaya çalışmak |
|
391 |
Deyim |
do/try your level best f.
|
elinden gelen her şeyi yapmak/yapmaya çalışmak |
|
392 |
Deyim |
do/try your level best f.
|
azami çaba göstermek |
|
393 |
Deyim |
do/try your utmost f.
|
elinden gelenin en iyisini yapmak/yapmaya çalışmak |
|
394 |
Deyim |
do/try your utmost f.
|
yapabileceğinin en iyisini yapmak/yapmaya çalışmak |
|
395 |
Deyim |
do/try your utmost f.
|
elinden gelen her şeyi yapmak/yapmaya çalışmak |
|
396 |
Deyim |
do/try your utmost f.
|
azami çaba göstermek |
|
397 |
Deyim |
give a try f.
|
denemek |
|
398 |
Deyim |
give a try f.
|
bir denemek |
|
399 |
Deyim |
give something the old college try [old-fashioned] [us] f.
|
bir şeye asılmak |
|
400 |
Deyim |
give something the old college try [old-fashioned] [us] f.
|
bir şeye kendini vermek |
|
401 |
Deyim |
give something the old college try [old-fashioned] [us] f.
|
bir şey için elinden geleni yapmak |
|
402 |
Deyim |
give something the old college try [old-fashioned] [us] f.
|
bir şeye çok çaba harcamak |
|
403 |
Deyim |
give something the old college try [old-fashioned] [us] f.
|
bir şeye canın dişine takarak çalışmak |
|
404 |
Deyim |
give something the old college try [old-fashioned] [us] f.
|
bir şeyi başarmak için büyük gayret göstermek |
|
405 |
Deyim |
try it on [uk] f.
|
(birinin) sabrını zorlamak |
|
406 |
Deyim |
try it on [uk] f.
|
(birini) çileden çıkarmaya çalışmak |
|
407 |
Deyim |
try it on [uk] f.
|
(biriyle) cinsel ilişki kurmaya çalışmak |
|
408 |
Deyim |
try (one's) damnedest f.
|
elinden geleni yapmak |
|
409 |
Deyim |
try (one's) damnedest f.
|
dişini tırnağına takmak |
|
410 |
Deyim |
try (one's) damnedest f.
|
tüm yolları denemek |
|
411 |
Deyim |
try (one's) damnedest f.
|
yapabileceği her şeyi yapmak |
|
412 |
Deyim |
try (one's) damndest f.
|
elinden geleni yapmak |
|
413 |
Deyim |
try (one's) damndest f.
|
dişini tırnağına takmak |
|
414 |
Deyim |
try (one's) damndest f.
|
tüm yolları denemek |
|
415 |
Deyim |
try (one's) damndest f.
|
yapabileceği her şeyi yapmak |
|
416 |
Deyim |
try a fall with f.
|
ile uğraşmak |
|
417 |
Deyim |
try a fall with f.
|
ile mücadele etmek |
|
418 |
Deyim |
try a fall with f.
|
ile başa çıkmak |
|
419 |
Deyim |
try a fall with f.
|
ile aşık atmak |
|
420 |
Deyim |
try a fall with f.
|
ile rekabet etmek |
|
421 |
Deyim |
try a fall with f.
|
ile çekişmek |
|
422 |
Deyim |
try a fall with f.
|
ile kapışmak |
|
423 |
Deyim |
try conclusions with f.
|
ile hesaplaşmak |
|
424 |
Deyim |
try conclusions with f.
|
ile kozlarını paylaşmak |
|
425 |
Deyim |
try conclusions with f.
|
ile savaşa girmek |
|
426 |
Deyim |
try fortune f.
|
şansını denemek |
|
427 |
Deyim |
try hand f.
|
yapmayı denemek |
|
428 |
Deyim |
try hand f.
|
el atmak |
|
429 |
Deyim |
try hand f.
|
denemek |
|
430 |
Deyim |
try hand f.
|
şansını denemek |
|
431 |
Deyim |
try luck f.
|
şansını denemek |
|
432 |
Deyim |
try patience f.
|
sabrını tüketmek |
|
433 |
Deyim |
try patience f.
|
sabrını denemek |
|
434 |
Deyim |
try patience f.
|
sabrını taşırmak |
|
435 |
Deyim |
try patience f.
|
sabrını zorlamak |
|
436 |
Deyim |
try patience f.
|
sabrının sınırlarını zorlamak |
|
437 |
Deyim |
try patience f.
|
sabrını sınamak |
|
438 |
Deyim |
try wings f.
|
öğrendiklerini denemek |
|
439 |
Deyim |
try your hand f.
|
şansını denemek |
|
440 |
Deyim |
try your hand f.
|
yapmayı denemek |
|
441 |
Deyim |
try your hand f.
|
el atmak |
|
442 |
Deyim |
try your hand f.
|
denemek |
|
443 |
Deyim |
try your hand at something f.
|
bir şeyde şansını denemek |
|
444 |
Deyim |
try your hand at something f.
|
bir şeyi yapmayı denemek |
|
445 |
Deyim |
try your hand at something f.
|
bir şeye el atmak |
|
446 |
Deyim |
try your hand at something f.
|
bir şeyi denemek |
|
447 |
Deyim |
try your wings f.
|
öğrendiklerini denemek |
|
448 |
Deyim |
try your wings f.
|
yeni şeyler denemek |
|
449 |
Deyim |
try as one might zf.
|
ne kadar zorlarsa zorlasın |
|
450 |
Deyim |
try as one might zf.
|
ne kadar uğraşsa da |
|
451 |
Deyim |
these things are sent to try us expr.
|
dağ ne kadar yüce olsa yol üstünden aşar |
|
452 |
Deyim |
these things are sent to try us expr.
|
allah/tanrı dağına göre kar verir |
|
453 |
Deyim |
two cunning men will not try to make a dupe of each other expr.
|
iki cambaz aynı ipte oynamaz |
|
454 |
Deyim |
enough to try the patience of a saint expr.
|
insanı çileden çıkarır |
|
455 |
Deyim |
try as I may expr.
|
ne kadar denersem/çabalarsam deneyeyim/çabalayayım |
|
456 |
Deyim |
try as I might expr.
|
ne kadar denersem/çabalarsam deneyeyim/çabalayayım |
|
457 |
Deyim |
try as I might expr.
|
ne kadar yapmaya çalışırsam çalışayım |
|
458 |
Deyim |
try as I may expr.
|
ne kadar yapmaya çalışırsam çalışayım |
|
459 |
Deyim |
nice try but no cigar expr.
|
neredeyse olacaktı |
|
460 |
Deyim |
nice try but no cigar expr.
|
çok yaklaşmıştın |
|
461 |
Deyim |
nice try but no cigar expr.
|
iyi deneme ama olmadı |
|
462 |
Deyim |
nice try but no cigar expr.
|
olmadı, belki bir dahaki sefere |
|
463 |
Deyim |
nice try but no cigar expr.
|
yaklaştın ama yapamadın |
|
464 |
Deyim |
try it on with (one) [uk]
|
(biriyle) yatmaya çalışmak |
|
465 |
Deyim |
try it on with (one) [uk]
|
(biriyle) cinsel ilişkiye girmeye çalışmak |
|
466 |
Deyim |
try it on with (one) [uk]
|
(birine) asılmak |
|
Speaking |
|
467 |
Konuşma |
what I try to tell expr.
|
anlatmak istediğim |
|
468 |
Konuşma |
what I try to explain expr.
|
anlatmak istediğim |
|
469 |
Konuşma |
try before you buy expr.
|
almadan önce deneyin |
|
470 |
Konuşma |
try to understand expr.
|
anlamaya çalış |
|
471 |
Konuşma |
try to make do with this expr.
|
bununla idare ediver işte |
|
472 |
Konuşma |
try to get some sleep expr.
|
biraz uyumaya çalış |
|
473 |
Konuşma |
you should try again expr.
|
bir daha denemelisin |
|
474 |
Konuşma |
I think you should try it expr.
|
bence bunu bir denemelisin |
|
475 |
Konuşma |
can I try it on? expr.
|
bunu üzerimde deneyebilir miyim? |
|
476 |
Konuşma |
can ı try it on? expr.
|
bunu üzerimde deneyebilir miyim? |
|
477 |
Konuşma |
try to see it my way expr.
|
bir de benim açımdan bakmayı dene |
|
478 |
Konuşma |
I thought I would give it a try expr.
|
bir şansımı deneyeyim dedim |
|
479 |
Konuşma |
try to keep your mind off it expr.
|
bunu düşünmemeye çalış |
|
480 |
Konuşma |
try to see it my way expr.
|
bir de benim gözümden bakmayı dene |
|
481 |
Konuşma |
I think you should give it a try expr.
|
bence bunu bir denemelisin |
|
482 |
Konuşma |
you're welcome to try expr.
|
bir deneyin isterseniz |
|
483 |
Konuşma |
I have to try harder to do better than that expr.
|
bundan daha iyisini yapmak için daha fazla uğraşmalıyım |
|
484 |
Konuşma |
you're welcome to try expr.
|
buyrun deneyin |
|
485 |
Konuşma |
the next time you make a promise try to keep it expr.
|
bir daha söz verdiğinde tutmaya çalış |
|
486 |
Konuşma |
try to get some sleep expr.
|
biraz uyumaya çalışın |
|
487 |
Konuşma |
try me expr.
|
bana bir şans/fırsat ver |
|
488 |
Konuşma |
try to make do with this for now expr.
|
bununla idare ediver şimdilik |
|
489 |
Konuşma |
you are welcome to try expr.
|
bir deneyin isterseniz |
|
490 |
Konuşma |
try me expr.
|
bana söyleyebilirsin/anlatabilirsin |
|
491 |
Konuşma |
I need to try something expr.
|
bir şey denemem gerekiyor |
|
492 |
Konuşma |
don't try to figure out who i am expr.
|
benim kim olduğumu bulmaya çalışma |
|
493 |
Konuşma |
you are welcome to try expr.
|
denemesi bedava |
|
494 |
Konuşma |
we can try expr.
|
denenebilir |
|
495 |
Konuşma |
I didn't try expr.
|
denemedim |
|
496 |
Konuşma |
would you like to try? expr.
|
denemek ister misin? |
|
497 |
Konuşma |
you are free to try expr.
|
denemesi bedava |
|
498 |
Konuşma |
you try too hard expr.
|
çok zorluyorsun |
|
499 |
Konuşma |
we may try expr.
|
deneyebiliriz |
|
500 |
Konuşma |
you'd give it a try expr.
|
deneyecektin |
|