|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
tırmıkla düzeltmek |
rake f.
|
|
2 |
Yaygın Kullanım |
yazım hatalarını bulup düzeltmek |
proofread f.
|
|
General |
|
3 |
Genel |
sallantıdaki bir ilişkiyi düzeltmek için yapılan çocuk |
band-aid baby i.
|
|
4 |
Genel |
malayla düzeltmek |
trowel f.
|
|
5 |
Genel |
bir plan veya sistemdeki ufak tefek pürüzleri düzeltmek |
work out the kinks f.
|
|
6 |
Genel |
saçını başını düzeltmek |
preen oneself f.
|
|
7 |
Genel |
provaları düzeltmek |
proofread f.
|
|
8 |
Genel |
rüzgara göre düzeltmek (yelkeni) |
trim f.
|
|
9 |
Genel |
birinin yanlış bilgisini düzeltmek |
set someone right f.
|
|
10 |
Genel |
yüzünü yontup düzeltmek (taşın) |
face f.
|
|
11 |
Genel |
saçını başını düzeltmek |
gussy up f.
|
|
12 |
Genel |
gagasıyla tüylerini düzeltmek |
preen f.
|
|
13 |
Genel |
tüylerini düzeltmek (kuş) |
plume f.
|
|
14 |
Genel |
gaga ile düzeltmek |
preen f.
|
|
15 |
Genel |
üstünü başını düzeltmek |
tidy oneself up f.
|
|
16 |
Genel |
ahlakını düzeltmek |
moralize f.
|
|
17 |
Genel |
rende ile düzeltmek |
plane f.
|
|
18 |
Genel |
zımpara ile düzeltmek |
sand f.
|
|
19 |
Genel |
moralini düzeltmek |
cheer somebody up f.
|
|
20 |
Genel |
saçını başını özenle düzeltmek |
preen oneself f.
|
|
21 |
Genel |
yeniden düzeltmek |
retrieve f.
|
|
22 |
Genel |
tüylerini düzeltmek |
preen f.
|
|
23 |
Genel |
birini düzeltmek |
set someone right f.
|
|
24 |
Genel |
gözden geçirerek düzeltmek (metni) |
revise f.
|
|
25 |
Genel |
bir metni düzeltmek |
emendating f.
|
|
26 |
Genel |
bir şeyi düzeltmek |
set something right f.
|
|
27 |
Genel |
üstünü başını düzeltmek |
smarten f.
|
|
28 |
Genel |
yanlışlarını düzeltmek (bir metnin) |
emend f.
|
|
29 |
Genel |
keserek düzeltmek |
trim f.
|
|
30 |
Genel |
saçını başını özenle düzeltmek |
preen f.
|
|
31 |
Genel |
gagasıyla düzeltmek (kuş tüylerini) |
preen f.
|
|
32 |
Genel |
yeniden düzeltmek |
rearrange f.
|
|
33 |
Genel |
ses tonunu düzeltmek |
adjust the tone f.
|
|
34 |
Genel |
kesip düzeltmek |
trim f.
|
|
35 |
Genel |
tekrar düzeltmek |
readjust f.
|
|
36 |
Genel |
saçlarını düzeltmek |
do one's hair f.
|
|
37 |
Genel |
sadece gereken yerlere boya vurarak bir şeyin görünümünü düzeltmek |
touch something up f.
|
|
38 |
Genel |
anlaşma maddesini düzeltmek |
amend a clause in the contract f.
|
|
39 |
Genel |
değişiklik yapmak (yanlışı düzeltmek vb) |
make amends f.
|
|
40 |
Genel |
durumu düzeltmek |
get better f.
|
|
41 |
Genel |
durumu düzeltmek |
(one's financial position) improve f.
|
|
42 |
Genel |
saçını düzeltmek |
tidy one's hair f.
|
|
43 |
Genel |
saçlarını düzeltmek |
tidy one's hair f.
|
|
44 |
Genel |
hatayı düzeltmek |
put right the mistake f.
|
|
45 |
Genel |
hatayı düzeltmek |
correct the mistake f.
|
|
46 |
Genel |
hata düzeltmek |
correct a mistake f.
|
|
47 |
Genel |
hatayı düzeltmek |
rectify the mistake f.
|
|
48 |
Genel |
kusur düzeltmek |
put right a mistake f.
|
|
49 |
Genel |
kusur düzeltmek |
rectify a mistake f.
|
|
50 |
Genel |
kusur düzeltmek |
correct a mistake f.
|
|
51 |
Genel |
karar düzeltmek |
correct the decision f.
|
|
52 |
Genel |
zımparayla düzeltmek |
grind f.
|
|
53 |
Genel |
zımparayla düzeltmek |
sandpaper f.
|
|
54 |
Genel |
zımparayla düzeltmek |
rub f.
|
|
55 |
Genel |
zımparayla düzeltmek |
paper f.
|
|
56 |
Genel |
zımparayla düzeltmek |
sand f.
|
|
57 |
Genel |
zımparayla düzeltmek |
rub with emery f.
|
|
58 |
Genel |
zımparayla düzeltmek |
emery f.
|
|
59 |
Genel |
yanlışlığı düzeltmek |
rectify the mistake f.
|
|
60 |
Genel |
yanlışlığı düzeltmek |
put right the mistake f.
|
|
61 |
Genel |
yanlışlığı düzeltmek |
correct the mistake f.
|
|
62 |
Genel |
yeniden düzeltmek |
redispose f.
|
|
63 |
Genel |
eteğini düzeltmek |
smooth (down) one's skirt f.
|
|
64 |
Genel |
gözden geçirip düzeltmek |
revise f.
|
|
65 |
Genel |
yatağını düzeltmek |
make the bed f.
|
|
66 |
Genel |
(bir yazının yanlışlarını) düzeltmek |
emend f.
|
|
67 |
Genel |
etrafı şöyle bir düzeltmek |
give something the once-over f.
|
|
68 |
Genel |
ile arayı düzeltmek |
make up with f.
|
|
69 |
Genel |
bir yanlışlığı düzeltmek |
correct a mistake f.
|
|
70 |
Genel |
yanlış anlamayı düzeltmek |
correct a misunderstanding f.
|
|
71 |
Genel |
çekül ile düzeltmek |
plumb f.
|
|
72 |
Genel |
planya ile düzeltmek |
plane f.
|
|
73 |
Genel |
(çekülle) düzeltmek |
plumb f.
|
|
74 |
Genel |
yeniden düzeltmek |
readjust f.
|
|
75 |
Genel |
imajını düzeltmek |
improve one's image f.
|
|
76 |
Genel |
arayı düzeltmek |
make one's peace f.
|
|
77 |
Genel |
bir hatayı düzeltmek |
make good f.
|
|
78 |
Genel |
yapılan hatayı düzeltmek |
reverse the damage done f.
|
|
79 |
Genel |
işleri düzeltmek |
make things right f.
|
|
80 |
Genel |
hataları düzeltmek |
correct the mistakes f.
|
|
81 |
Genel |
yanlışları düzeltmek |
correct the mistakes f.
|
|
82 |
Genel |
yatak düzeltmek |
make up a bed f.
|
|
83 |
Genel |
bir metni düzeltmek |
edit f.
|
|
84 |
Genel |
bir metni düzeltmek |
redact f.
|
|
85 |
Genel |
bir şeyi düzeltmek/halletmek |
have something settled f.
|
|
86 |
Genel |
üstünü başını düzeltmek |
spruce oneself up f.
|
|
87 |
Genel |
enflasyona göre düzeltmek/düzeltme yapmak |
adjust for inflation f.
|
|
88 |
Genel |
ahlakını düzeltmek |
moralise f.
|
|
89 |
Genel |
mutfağı toparlamak/düzeltmek |
tidy up the kitchen f.
|
|
90 |
Genel |
fazla düzeltmek |
over-correct f.
|
|
91 |
Genel |
gramer hatası düzeltmek |
correct a grammar mistake f.
|
|
92 |
Genel |
gramer hatası düzeltmek |
correct a grammatical mistake f.
|
|
93 |
Genel |
sorunu düzeltmek |
fix an issue f.
|
|
94 |
Genel |
durmunu tekrar düzeltmek |
reorient f.
|
|
95 |
Genel |
gözden geçirerek düzeltmek |
recognize [obsolete] f.
|
|
96 |
Genel |
gözden geçirerek düzeltmek |
recognise [obsolete] f.
|
|
97 |
Genel |
yanlışlarını düzeltmek |
rectify [obsolete] f.
|
|
98 |
Genel |
yanlışı düzeltmek |
redress f.
|
|
99 |
Genel |
tahmini düzeltmek |
re-estimate f.
|
|
100 |
Genel |
şeklini düzeltmek |
refashion f.
|
|
101 |
Genel |
yeniden düzeltmek |
regear f.
|
|
102 |
Genel |
tekrar düzeltmek |
rejigger f.
|
|
103 |
Genel |
yeniden düzeltmek |
remodify f.
|
|
104 |
Genel |
yeniden ahlakını düzeltmek |
remoralize f.
|
|
105 |
Genel |
yeniden ahlakını düzeltmek |
remoralise f.
|
|
106 |
Genel |
başparmakla düzeltmek |
thumb f.
|
|
107 |
Genel |
kırışmış bir şeyi düzeltmek |
uncrumple f.
|
|
108 |
Genel |
altını keserek düzeltmek |
underbear [obsolete] f.
|
|
109 |
Genel |
(metnin) yanlışlarını düzeltmek |
emendate f.
|
|
110 |
Genel |
yanlışlarını düzeltmek |
emendate f.
|
|
111 |
Genel |
moralini düzeltmek |
undumpish [obsolete] f.
|
|
112 |
Genel |
kart destesini masaya/sıraya hafifçe vurup kenarını düzeltmek |
jog f.
|
|
113 |
Genel |
(kalite, renk, tat) düzeltmek |
enrich f.
|
|
114 |
Genel |
çatık kaşlarını düzeltmek |
unknit [rare] f.
|
|
115 |
Genel |
(kıvrılmış bir şeyi) düzeltmek |
unpleat f.
|
|
116 |
Genel |
moralini düzeltmek |
unsadden f.
|
|
117 |
Genel |
(eğrilmiş bir şeyi) düzeltmek |
unspin f.
|
|
118 |
Genel |
(eğri bir şeyi) düzeltmek |
unwarp f.
|
|
119 |
Genel |
(bükülmüş şeyi) düzeltmek |
unwarp f.
|
|
120 |
Genel |
bilgisayar programını çalışana kadar parça parça düzeltmek |
hack f.
|
|
121 |
Genel |
ilişkileri düzeltmek |
heal f.
|
|
122 |
Genel |
küçük kusurları ortadan kaldırarak düzeltmek |
brush up f.
|
|
123 |
Genel |
yanlış şekilde düzeltmek |
miscorrect f.
|
|
124 |
Genel |
yüklenicinin edeceği fazladan karı sınırlandırmak veya geri kazandırmak için şartları gözden geçirerek düzeltmek |
renegotiate f.
|
|
125 |
Genel |
(metni) gözden geçirerek düzeltmek |
rework f.
|
|
126 |
Genel |
tekrar inceleyip düzeltmek |
rewrite f.
|
|
127 |
Genel |
basılan malzemeyi kontrol edip düzeltmek |
line up f.
|
|
128 |
Genel |
metal levha üstündeki çukurluğu çekiçle düzeltmek |
bump (up) f.
|
|
129 |
Genel |
fazla düzeltmek |
overcorrect f.
|
|
130 |
Genel |
hataya sebep olacak şekilde aşırı düzeltmek |
overcorrect f.
|
|
131 |
Genel |
gereksiz yere düzeltmek |
overcorrect f.
|
|
132 |
Genel |
(bir şeyi) aşırı derecede düzeltmek |
overlabor f.
|
|
133 |
Genel |
fazla düzeltmek |
overrefine f.
|
|
134 |
Genel |
fazla düzeltmek |
over-refine f.
|
|
135 |
Genel |
aşırı incelik ile düzeltmek |
over-refine f.
|
|
136 |
Genel |
alçıyı çubukla düzeltmek |
rod f.
|
|
137 |
Genel |
çimentoyu çubukla düzeltmek |
rod f.
|
|
138 |
Genel |
(tel) sıcakken ovalayarak düzeltmek |
rub f.
|
|
139 |
Genel |
formatını düzeltmek |
rubricate f.
|
|
140 |
Genel |
(yol) düzeltmek |
improve f.
|
|
141 |
Genel |
(yazının, belgenin) yanlışlarını düzeltmek |
reform f.
|
|
142 |
Genel |
(elbise) başka bir malzeme ile düzeltmek |
double f.
|
|
143 |
Genel |
cilalayarak düzeltmek |
polish off f.
|
|
144 |
Genel |
üstünü başını düzeltmek |
clean up f.
|
|
145 |
Genel |
kendi kendini düzeltmek |
self-correct f.
|
|
146 |
Genel |
ufak bir dokunuşla düzeltmek |
fine-tune f.
|
|
147 |
Genel |
olgu veya ilkelere göre düzeltmek |
orient f.
|
|
148 |
Genel |
tüylerini daha çok düzeltmek |
outpreen f.
|
|
149 |
Genel |
tüylerini yalayarak düzeltmek |
prin [dialect] f.
|
|
150 |
Genel |
gagasıyla tüylerini düzeltmek |
prin [dialect] f.
|
|
151 |
Genel |
gagasıyla tüylerini düzeltmek |
plume f.
|
|
152 |
Genel |
(ağaç) düzeltmek |
preen [dated] f.
|
|
153 |
Genel |
otururken (eteğin) arkasını düzeltmek |
sit out f.
|
|
154 |
Genel |
önceden kesip düzeltmek |
pretrim f.
|
|
155 |
Genel |
üstünü başını düzeltmek |
smug f.
|
|
156 |
Genel |
(seramik gerecin kenarlarını) sünger yardımı ile düzeltmek |
spunge f.
|
|
157 |
Genel |
spatula ile düzeltmek |
squeegee f.
|
|
158 |
Genel |
tırpan taşı ile düzeltmek |
strickle f.
|
|
159 |
Genel |
bileme aleti ile düzeltmek |
strickle f.
|
|
160 |
Genel |
ölçek sileceği ile düzeltmek |
strickle f.
|
|
161 |
Genel |
silme tahtası ile düzeltmek |
strickle f.
|
|
162 |
Genel |
iyice düzeltmek |
superrefine f.
|
|
Phrasals |
|
163 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi düzeltmek/düzene koymak |
tidy up something f.
|
|
164 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi düzeltmek/düzene koymak |
slick something up f.
|
|
165 |
Öbek Fiiller |
birini düzeltmek |
shape someone up f.
|
|
166 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi düzeltmek/düzenlemek |
spiff something up f.
|
|
167 |
Öbek Fiiller |
durumlarını düzeltmek |
level up f.
|
|
168 |
Öbek Fiiller |
(odayı vb) düzeltmek |
make something tidy f.
|
|
169 |
Öbek Fiiller |
(odayı vb) düzeltmek |
put something into order f.
|
|
170 |
Öbek Fiiller |
pat pat vurarak düzeltmek/düzleştirmek |
pat down f.
|
|
171 |
Öbek Fiiller |
ıslatıp düzeltmek/düzleştirmek |
wet down f.
|
|
172 |
Öbek Fiiller |
ıslatıp düzeltmek/düzleştirmek |
wet someone or something down f.
|
|
173 |
Öbek Fiiller |
(birinin başka biriyle, eski sevgilisiyle) tekrar arasını düzeltmek |
drive (one) back to (someone) f.
|
|
174 |
Öbek Fiiller |
birinin başka biriyle (eski sevgilisi, annesi, babası) arasını düzeltmek |
drive someone back to someone f.
|
|
175 |
Öbek Fiiller |
kısaltarak düzenlemek/düzeltmek |
edit something out of something f.
|
|
176 |
Öbek Fiiller |
kısaltarak düzenlemek/düzeltmek |
edit something out f.
|
|
177 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi başka bir şeyi/başka bir şeyin parçalarını kullanarak) onarmak/düzeltmek |
reconstruct (something) from (something else) f.
|
|
178 |
Öbek Fiiller |
sürterek düzeltmek |
grind away f.
|
|
179 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi törpüleyerek düzeltmek |
grind something down f.
|
|
180 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin içinde bulunduğu bir durumu) düzeltmek |
raise (someone or something) out of (some state) f.
|
|
181 |
Öbek Fiiller |
durumunu düzeltmek |
raise up f.
|
|
182 |
Öbek Fiiller |
ile arayı bulmak/düzeltmek |
square with f.
|
|
183 |
Öbek Fiiller |
ile anlaşmazlığı düzeltmek/çözmek |
square with f.
|
|
184 |
Öbek Fiiller |
biriyle arayı bulmak/düzeltmek |
square with someone f.
|
|
185 |
Öbek Fiiller |
biriyle anlaşmazlığı düzeltmek |
square with someone f.
|
|
186 |
Öbek Fiiller |
ile durumu düzeltmek |
square with f.
|
|
187 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi geriye doğru düzeltmek |
smooth something back f.
|
|
188 |
Öbek Fiiller |
gözden geçirip düzeltmek/değiştirmek |
work over f.
|
|
189 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi tekrar gözden geçirip düzeltmek/değiştirmek |
work something over f.
|
|
190 |
Öbek Fiiller |
dış görünüşünü, durumunu, ruh halini düzeltmek |
pick up f.
|
|
191 |
Öbek Fiiller |
(birinin) arkasından yaptıklarını saklamak/düzeltmek |
sweep up after (someone) f.
|
|
192 |
Öbek Fiiller |
ölçüleri düzeltmek için işaretlemek veya çizmek |
mark off f.
|
|
193 |
Öbek Fiiller |
(birinin) şartlarını düzeltmek |
accommodate (one) with (something) f.
|
|
194 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir şeye göre düzeltmek |
adjust something to something f.
|
|
195 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir şeye göre düzenlemek/düzeltmek |
align something with something f.
|
|
196 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir şeye göre düzenlemek/düzeltmek |
align something with something f.
|
|
197 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) göre düzeltmek |
attune (someone or something) to (someone or something else) f.
|
|
198 |
Öbek Fiiller |
vurarak göçüğü/eziği düzeltmek |
bash out f.
|
|
199 |
Öbek Fiiller |
vura vura düzeltmek/inceltmek |
beat down f.
|
|
200 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi düzeltmek/inceltmek |
beat something down f.
|
|
201 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi düzeltmek |
cancel something out f.
|
|
202 |
Öbek Fiiller |
ile tekrar arasını düzeltmek |
drive back to f.
|
|
203 |
Öbek Fiiller |
(biriyle) ilişkisini düzeltmek |
fix (something) with (someone) f.
|
|
204 |
Öbek Fiiller |
(biriyle) arasını düzeltmek |
fix (something) with (someone) f.
|
|
205 |
Öbek Fiiller |
arasını düzeltmek |
get back f.
|
|
206 |
Öbek Fiiller |
(biriyle) arasını düzeltmek |
have something out (with someone) f.
|
|
207 |
Öbek Fiiller |
bir şeyin yönünü düzeltmek |
head something up f.
|
|
208 |
Öbek Fiiller |
zımparalayarak düzeltmek |
plane down f.
|
|
209 |
Öbek Fiiller |
zımparalayarak düzeltmek |
plane off f.
|
|
210 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) göre tekrar düzeltmek |
readjust to (something) f.
|
|
211 |
Öbek Fiiller |
(birinin biriyle) arasını düzeltmek |
reconcile with (someone) f.
|
|
212 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir şeyle) kesip düzeltmek |
trim (something) with (something) f.
|
|
213 |
Öbek Fiiller |
kesip düzeltmek |
trim away f.
|
|
214 |
Öbek Fiiller |
(ıslak post veya deri) düzeltmek |
set out f.
|
|
Proverb |
|
215 |
Atasözü |
kötü bir işi elden geldiğince düzeltmek |
make the best of a bad job
|
|
Colloquial |
|
216 |
Konuşma Dili |
düzeltmek/halletmek |
cinch f.
|
|
217 |
Konuşma Dili |
(birinin) yanlış bildiklerini düzeltmek |
clue (one) in f.
|
|
218 |
Konuşma Dili |
bir şeyi düzeltmek |
do something up f.
|
|
219 |
Konuşma Dili |
iç çamaşırını düzeltmek |
pick a wedgie f.
|
|
Idioms |
|
220 |
Deyim |
bir farklılığı düzeltmek |
pick a crow f.
|
|
221 |
Deyim |
saçını başını düzeltmek |
run a brush through (one's) hair f.
|
|
222 |
Deyim |
kendi ayakları üstünde durarak durumunu düzeltmek/iyileştirmek |
drag (oneself) up by (one's) (own) bootstraps f.
|
|
223 |
Deyim |
kendi ayakları üstünde durarak durumunu düzeltmek/iyileştirmek |
pull yourself up by your own bootstraps f.
|
|
224 |
Deyim |
kendi ayakları üstünde durarak durumunu düzeltmek/iyileştirmek |
drag yourself up by your own bootstraps f.
|
|
225 |
Deyim |
bir iki yanlışını düzeltmek |
tell (someone) a thing or two (about someone or something) f.
|
|
226 |
Deyim |
birini düzeltmek/hatasını gidermek |
tell (someone) a thing or two (about someone or something) f.
|
|
227 |
Deyim |
birini düzeltmek/hatasını gidermek |
tell someone a thing or two f.
|
|
228 |
Deyim |
birini düzeltmek/hatasını gidermek |
teach someone a thing or two f.
|
|
229 |
Deyim |
biriyle arayı düzeltmek |
fix something with someone f.
|
|
230 |
Deyim |
bir şeyi düzeltmek/halletmek |
have something cinched f.
|
|
231 |
Deyim |
bir yeri toparlamak/düzeltmek |
get/make something straight f.
|
|
232 |
Deyim |
biri ile olan ilişkilerini düzeltmek |
mend the fences with someone f.
|
|
233 |
Deyim |
bir şeyi yahut karmaşık bir durumu düzeltmek |
set something straight f.
|
|
234 |
Deyim |
birinin yanlışını sert bir şekilde düzeltmek |
tell them where the dog died f.
|
|
235 |
Deyim |
bir şeyi düzeltmek |
put something straight f.
|
|
236 |
Deyim |
durumu düzeltmek |
make it right f.
|
|
237 |
Deyim |
imajını düzeltmek |
improve one's looks f.
|
|
238 |
Deyim |
ilişkilerini düzeltmek |
mend one's fences f.
|
|
239 |
Deyim |
moralini düzeltmek |
lift someone's spirit f.
|
|
240 |
Deyim |
moralini düzeltmek |
bring back to life f.
|
|
241 |
Deyim |
problemleri çözerek durumu düzeltmek |
work things out f.
|
|
242 |
Deyim |
(görünümü/imajı) baştan aşağı elden geçirip düzeltmek |
make someone over f.
|
|
243 |
Deyim |
yanlışı düzeltmek |
make it right f.
|
|
244 |
Deyim |
(görünümü/imajı) baştan aşağı elden geçirip düzeltmek |
do someone over f.
|
|
245 |
Deyim |
ütüyle düzeltmek |
iron out f.
|
|
246 |
Deyim |
dişini tırnağına takarak durumu düzeltmek |
drag (oneself) up by (one's) (own) bootstraps f.
|
|
247 |
Deyim |
dişini tırnağına takarak durumunu düzeltmek |
drag/pull yourself up by your (own) bootstraps f.
|
|
248 |
Deyim |
kendi ayakları üstünde durarak durumunu düzeltmek |
drag/pull yourself up by your (own) bootstraps f.
|
|
249 |
Deyim |
kendi tırnaklarıyla kazıyarak durumunu düzeltmek |
drag/pull yourself up by your (own) bootstraps f.
|
|
250 |
Deyim |
yüz ifadesini düzeltmek |
rearrange someone's face f.
|
|
251 |
Deyim |
anlaşılmaması için yüz ifadesini düzeltmek |
rearrange someone's face f.
|
|
252 |
Deyim |
(sosyal, politik, finansal) durumunu düzeltmek |
get on in the world f.
|
|
253 |
Deyim |
arayı düzeltmek |
get square with (one) f.
|
|
254 |
Deyim |
anlaşmazlığı düzeltmek |
get square with (one) f.
|
|
255 |
Deyim |
(çentiği, çıkıntıyı) çekiçle döverek düzeltmek |
hammer away at (something) f.
|
|
256 |
Deyim |
bir şeyin dış görünüşünü iyileştirmek/düzeltmek |
give something a facelift f.
|
|
257 |
Deyim |
birini düzeltmek |
put straight f.
|
|
258 |
Deyim |
birinin davranışını, inancını, yaklaşımını düzeltmek |
put straight f.
|
|
259 |
Deyim |
kendini düzeltmek |
put straight f.
|
|
260 |
Deyim |
kendi yaklaşımını, davranışını, zihniyetini düzeltmek |
put straight f.
|
|
261 |
Deyim |
birini (bir konuda/bir şey hakkında) düzeltmek |
put somebody straight (about/on something) f.
|
|
262 |
Deyim |
(birinin (bir konuda) yanlış anladığı unsurları düzeltmek |
put somebody straight (about/on something) f.
|
|
263 |
Deyim |
birini (bir konuda/bir şey hakkında) düzeltmek |
set somebody straight (about/on something) f.
|
|
264 |
Deyim |
(birinin (bir konuda) yanlış anladığı unsurları düzeltmek |
set somebody straight (about/on something) f.
|
|
265 |
Deyim |
(birinin) davranışlarını korkutarak düzeltmek |
scare (someone) straight f.
|
|
266 |
Deyim |
ütüyle (bir şeyin) kırışıklıklarını açmak/düzeltmek |
iron out the wrinkles (of/in something) f.
|
|
267 |
Deyim |
ütüyle (bir şeyin) kırışıklıklarını açmak/düzeltmek |
iron the wrinkles out (of/in something) f.
|
|
268 |
Deyim |
ütüyle (bir şeydeki) kırışıklıkları açmak/düzeltmek |
iron the wrinkles out (of/in something) f.
|
|
269 |
Deyim |
(birinin) davranışlarını düzenlemek/düzeltmek |
keep (someone) in order f.
|
|
270 |
Deyim |
(biriyle) ilişkisini düzeltmek |
mend (one's) fences f.
|
|
271 |
Deyim |
(biriyle) arasını düzeltmek |
mend (one's) fences f.
|
|
272 |
Deyim |
tavrını düzeltmek |
change someone's tune f.
|
|
273 |
Deyim |
hareketlerini/davranışlarını düzeltmek |
clean up your act f.
|
|
274 |
Deyim |
dişini tırnağına takarak durumunu düzeltmek |
drag/pull yourself up by your bootstraps f.
|
|
275 |
Deyim |
kendi ayakları üstünde durarak durumunu düzeltmek |
drag/pull yourself up by your bootstraps f.
|
|
276 |
Deyim |
kendi tırnaklarıyla kazıyarak durumunu düzeltmek |
drag/pull yourself up by your bootstraps f.
|
|
277 |
Deyim |
(bir şeyin) görünüşünü düzeltmek |
give (something) a face-lift f.
|
|
278 |
Deyim |
(bir şeyin) elini yüzünü düzeltmek/toparlamak |
give (something) a face-lift f.
|
|
279 |
Deyim |
(bir şeyin) dış görünüşünü iyileştirmek/düzeltmek |
give (something) a face-lift f.
|
|
280 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) düzeltmek |
get (someone or something) into shape f.
|
|
281 |
Deyim |
(bir durumu) düzeltmek/gidermek |
get (something) ironed out f.
|
|
282 |
Deyim |
(bir şeyi) düzeltmek/halletmek |
have (got) (something) cinched f.
|
|
283 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) düzenlemek/düzeltmek |
lick (someone or something) into shape f.
|
|
284 |
Deyim |
(birinin) moralini düzeltmek |
lift (one's) spirits f.
|
|
285 |
Deyim |
yatak düzeltmek |
make bed f.
|
|
286 |
Deyim |
(bir hatayı) düzeltmek |
make good (something) f.
|
|
287 |
Deyim |
bir hatayı düzeltmek |
make good something f.
|
|
288 |
Deyim |
yatağı düzeltmek |
make the bed (up) f.
|
|
289 |
Deyim |
arayı düzeltmek |
mend fences f.
|
|
290 |
Deyim |
ilişkisini düzeltmek |
mend fences f.
|
|
291 |
Deyim |
arayı düzeltmek |
mend your fences f.
|
|
292 |
Deyim |
ilişkisini düzeltmek |
mend your fences f.
|
|
293 |
Deyim |
(birini) düzeltmek |
put (one) right f.
|
|
294 |
Deyim |
durumu düzeltmek |
put things right f.
|
|
295 |
Deyim |
yüz ifadesini düzeltmek |
rearrange (one's) face f.
|
|
296 |
Deyim |
anlaşılmaması için yüz ifadesini düzeltmek |
rearrange (one's) face f.
|
|
297 |
Deyim |
evi düzeltmek |
redd up the house [us] f.
|
|
298 |
Deyim |
bir yanlışı düzeltmek |
right a wrong f.
|
|
299 |
Deyim |
haksız bir durumu düzeltmek/telafi etmek |
right a wrong f.
|
|
300 |
Deyim |
birinin yanlış anladığı bir şeyi düzeltmek |
set straight f.
|
|
301 |
Deyim |
birine doğru bilgiyi vererek onu düzeltmek |
set straight f.
|
|
302 |
Deyim |
(biriyle/bir şeyle) düzeltmek/geliştirmek amaçlı ilgilenmek |
take (someone or something) in hand f.
|
|
303 |
Deyim |
(rahatsızlığını veya kibrini gösterme amaçlı) manşetlerini düzeltmek |
shoot one's linen f.
|
|
304 |
Deyim |
bir hatayı düzeltmek için asla geç değildir |
It is never too late to mend expr.
|
|
305 |
Deyim |
(bir şeyleri) düzeltmek için hiçbir zaman çok geç değildir |
It is never too late to mend expr.
|
|
306 |
Deyim |
bir şeyin yalnızca dış görünüşünü düzeltmek hiçbir şeyi değiştirmez |
nail polish on a hangnail expr.
|
|
Formal |
|
307 |
Resmi |
yeniden düzeltmek |
reamend f.
|
|
Trade/Economic |
|
308 |
Ticaret/Ekonomi |
likidite durumunu düzeltmek |
to rebuild liquidity f.
|
|
309 |
Ticaret/Ekonomi |
tekrar inceleyip düzeltmek |
revise f.
|
|
Law |
|
310 |
Hukuk |
(nisfet mahkemesinde) resmi belgedeki hatayı tarafların niyeti doğrultusunda düzeltmek |
reformation i.
|
|
311 |
Hukuk |
(nisfet mahkemesinde) resmi belgedeki hatayı tarafların niyeti doğrultusunda düzeltmek |
reform f.
|
|
312 |
Hukuk |
bir kararı düzeltmek |
rectify a decision f.
|
|
313 |
Hukuk |
kararı düzeltmek |
revise the decision f.
|
|
Politics |
|
314 |
Siyasal |
bir durumu düzeltmek |
remedy a situation f.
|
|
Industry |
|
315 |
Sanayi |
teslime hazır bir ürünün kusurlarını düzeltmek için yapılan iş |
rework i.
|
|
316 |
Sanayi |
süpürge tellerini kesmeden önce düzeltmek için döven işçi |
bumper i.
|
|
Media |
|
317 |
Medya |
bir yazıyı kontrol edip düzeltmek |
copyread f.
|
|
318 |
Medya |
bir yazıyı kontrol edip düzeltmek |
subedit f.
|
|
319 |
Medya |
bir yazıyı kontrol edip düzeltmek |
copyedit f.
|
|
Technical |
|
320 |
Teknik |
optik cihazlarda ters yüz edilmiş görüntüleri düzeltmek için kullanılan dik açılı bir prizma |
erecting prism i.
|
|
321 |
Teknik |
tersyüz edilmiş görüntüleri düzeltmek için kullanılan dik açılı bir prizma |
erecting prism i.
|
|
322 |
Teknik |
ters yüz edilmiş görüntüleri düzeltmek için kullanılan dik açılı bir prizma |
erecting prism i.
|
|
323 |
Teknik |
yazım hatalarını düzeltmek için kullanılan beyaz renkli hızlı kuruyan bir sıvı |
white-out i.
|
|
324 |
Teknik |
ayakkabı topuğunun ön kısmının eğimi düzeltmek için kesilmesi |
breasting i.
|
|
325 |
Teknik |
delikli kartın yamuk kenarını düzeltmek için kenarına eklenen parça |
saver i.
|
|
326 |
Teknik |
kitabın kenarlarını keserek düzeltmek içi kullanılan bir araç |
plough i.
|
|
327 |
Teknik |
kitabın kenarlarını keserek düzeltmek içi kullanılan bir |
plow i.
|
|
328 |
Teknik |
(çubuk, boru, vb.) iki merdanenin üstünden, üçüncünün altından geçirerek düzeltmek |
reel f.
|
|
329 |
Teknik |
ayarını düzeltmek |
calibrate f.
|
|
330 |
Teknik |
hasarlı kanadı düzeltmek |
align a damaged blade f.
|
|
331 |
Teknik |
eğe ile düzeltmek |
file f.
|
|
332 |
Teknik |
tekrar kazanmak veya düzeltmek |
retrieve f.
|
|
333 |
Teknik |
törpü ile düzeltmek |
rasp f.
|
|
334 |
Teknik |
marangoz rendesinde oyuk açmak: (kitap veya kağıt kenarlarını) makine ile düzeltmek |
plough f.
|
|
335 |
Teknik |
marangoz rendesinde oyuk açmak: (kitap veya kağıt kenarlarını) makine ile düzeltmek |
plow f.
|
|
336 |
Teknik |
(ıslakken) betonu düzeltmek |
scree f.
|
|
337 |
Teknik |
(deriyi) gererek düzeltmek |
set f.
|
|
338 |
Teknik |
(sivri aletle) taş yüzeyini düzeltmek |
point f.
|
|
339 |
Teknik |
(düzensiz taş bloklarını) çekiçle düzeltmek |
spall f.
|
|
340 |
Teknik |
(kalıpları) makine ile düzeltmek |
stick f.
|
|
341 |
Teknik |
(kalıp) yüzey düzeltme çubuğuyla düzeltmek |
strike f.
|
|
342 |
Teknik |
(tuğlalar arasındaki derzi) mala ile düzeltmek |
strike f.
|
|
Computer |
|
343 |
Bilgisayar |
bilgisayar programını çalışana kadar parça parça düzeltmek |
hack on f.
|
|
Textile |
|
344 |
Tekstil |
kumaş fırfırlarını düzeltmek için kullanılan bir alet |
italian iron i.
|
|
345 |
Tekstil |
aplike yaparak (bir süsü) düzeltmek |
appliqué f.
|
|
Construction |
|
346 |
İnşaat |
(yontma taşı) yeniden düzeltmek |
regrate f.
|
|
347 |
İnşaat |
beton dökülen yerde bir kalas veya metalden bir düzleştirici ile harcın yüzeyini düzeltmek |
float finish f.
|
|
348 |
İnşaat |
(ıslak betonu) beton malası ile düzeltmek |
lute f.
|
|
349 |
İnşaat |
şap ile düzeltmek |
screed f.
|
|
Aeronautic |
|
350 |
Havacılık |
uçağı düzeltmek |
flatten out f.
|
|
Marine |
|
351 |
Denizcilik |
yelkenleri düzeltmek |
set the sails f.
|
|
352 |
Denizcilik |
(halat) konumunu düzeltmek |
fleet f.
|
|
Medical |
|
353 |
Medikal |
dişeti dokusunu şekil düzeltmek amacıyla fizyolojik olarak düzeltme |
gingivoplasty i.
|
|
354 |
Medikal |
sakatlığı düzeltmek için kemik kırma ameliyatı |
osteoclasis i.
|
|
355 |
Medikal |
kalp ritmini düzeltmek için uygulanan elektrik şoku |
countershock i.
|
|
356 |
Medikal |
(kırık/çıkık) düzeltmek |
adjust f.
|
|
357 |
Medikal |
durumunu düzeltmek (kan, organ vb) |
tonify f.
|
|
Optics |
|
358 |
Optik |
prizmaları ışığın renk sapmasını düzeltmek için kullanan optik cihaz |
teinoscope i.
|
|
359 |
Optik |
bir yüzü düz öbürü dışbükey olup küresel sapma ve kromatik saçılmayı düzeltmek üzere tasarlanmış iki mercekten oluşan büyüteç |
wollaston's doublet i.
|
|
Printing |
|
360 |
Baskı Teknikleri |
perdahla düzeltmek |
burnish f.
|
|
Agriculture |
|
361 |
Tarım |
tırmık veya benzeri bir aletle düzeltmek |
rake i.
|
|
Tobacco |
|
362 |
Tütün |
tütüne koku ve tad vermek veya bazı özelliklerini düzeltmek amacıyla kullanılan maddeler |
additive i.
|
|
Forestry |
|
363 |
Ormancılık |
keserle düzeltmek |
dub f.
|
|
Literature |
|
364 |
Edebiyat |
gözden geçirerek düzeltmek |
red-pencil f.
|
|
365 |
Edebiyat |
kırmızı kalemle düzeltmek |
red-pencil f.
|
|
366 |
Edebiyat |
gözden geçirerek düzeltmek (metni, kitabı) |
recense f.
|
|
Linguistics |
|
367 |
Dilbilim |
(sözcüğü ya da ifadeyi) aşırı düzeltmek |
hypercorrect f.
|
|
Military |
|
368 |
Askeri |
nişangahı düzeltmek |
adjust f.
|
|
Sport |
|
369 |
Spor |
tutuş şeklini düzeltmek |
correct the grip f.
|
|
Printery |
|
370 |
Matbaa |
yazım hatalarını düzeltmek için kullanılan beyaz renkli hızlı kuruyan bir sıvı |
white out i.
|
|
371 |
Matbaa |
(metni, yazıyı) düzeltmek |
redo f.
|
|
Archaic |
|
372 |
Eski Kullanım |
hatalarını düzeltmek |
emend f.
|
|
373 |
Eski Kullanım |
ahlakını düzeltmek |
moral f.
|
|
Engineering |
|
374 |
Engineering |
(bozuk dijital sinyalleri) yeniden biçimlendirmek/düzeltmek |
regenerate f.
|
|
Slang |
|
375 |
Argo |
düzeltmek (hatayı/sorunu) |
unfuck f.
|
|
376 |
Argo |
saçını başını düzeltmek |
level one’s locks f.
|
|
377 |
Argo |
isteğe göre düzenlemek/düzeltmek |
mack out f.
|
|
378 |
Argo |
dijital bir görüntüyü piksellerine kadar inceleyip düzeltmek |
pixel peep f.
|
|
379 |
Argo |
dijital bir görüntüyü en ince ayrıntısına kadar inceleyip düzeltmek |
pixel peep f.
|
|
380 |
Argo |
dijital bir görüntüyü piksel piksel/en ince ayrıntısına kadar inceleyip düzeltmek |
pixel peep f.
|
|
381 |
Argo |
bir bilgisayar programındaki sorunları, bugları, teknik problemleri, bozuklukları düzeltmek |
kink out f.
|
|
382 |
Argo |
küçük sıkıntıları, problemleri düzeltmek |
kink out f.
|
|