other

"other" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 17 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	other s.	öbür
Before you draw that pistol, darling, you might want to holster the other one first. O silahı çekmeden tatlım, ilkin öbürünü kılıfına koymak isteyebilirsin. More Sentences
2	Yaygın Kullanım	other s.	öteki
The other prisons should be converted to a room system with cells for 2, 4 or 6 prisoners, also by the end of 2000. Öteki cezaevleri ise, yine 2000 yılı sonuna kadar, 2, 4 veya 6 kişilik hücreler içeren oda sistemine dönüştürülecek. More Sentences
3	Yaygın Kullanım	other s.	başka
Other changes might be needed. Başka değişiklikler de gerekebilir. More Sentences
General
4	Genel	other s.	sonraki
Maybe we can talk about this some other time. Belki bunun hakkında daha sonra konuşabiliriz. More Sentences
5	Genel	other s.	geçen
The other day, the Commission told the Committee on Budgets that, with the euro, inflation is dead. Geçen gün Komisyon, Bütçe Komitesi'ne Avro ile birlikte enflasyonun öldüğünü söyledi. More Sentences
6	Genel	other s.	başka
Or what other measures is the Commission prepared to take? Ya da Komisyon başka ne gibi tedbirler almaya hazır? More Sentences
7	Genel	other zm.	diğeri
Where's your significant other? Önemli diğerin nerede? More Sentences
8	Genel	other zm.	başkası
And never let other people trade on behalf of you. Ayrıca asla başkasının sizin adınıza işlem yapmasına izin vermeyin. More Sentences
Technical
9	Teknik	other s.	başka
It is time that Prime Minister Blair stopped dallying with other concepts. Başbakan Blair'in başka kavramlarla oyalanmayı bırakmasının zamanı gelmiştir. More Sentences
Common Usage
10	Yaygın Kullanım	other zm.	diğer
General
11	Genel	other i.	sair
12	Genel	other s.	gayri
13	Genel	other s.	başka türlü
14	Genel	other s.	bundan başka
15	Genel	other s.	diğer
16	Genel	other zf.	başka biçimde
17	Genel	other zm.	öbürü

"other" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	significant other i.	sevgili
Tom is Mary's significant other. Tom, Mary'nin sevgilisi. More Sentences
2	Genel	other means i.	diğer araçlar
If they do not cooperate, they will have to face other means being used to make them do so. İşbirliği yapmazlarsa, bunu yapmalarını sağlamak için kullanılan diğer araçlarla yüzleşmek zorunda kalacaklar. More Sentences
3	Genel	other side i.	diğer taraf
Who could stop the music coming from that discotheque on the other side of the block from reaching my windows! Bloğun diğer tarafındaki diskotekten gelen müziğin pencerelerime ulaşmasına kim engel olabilir ki! More Sentences
4	Genel	other party i.	diğer taraf
At the same time the EU and other parties have expressed the hope that the US will rejoin the Kyoto process. Aynı zamanda AB ve diğer taraflar ABD'nin Kyoto sürecine yeniden katılacağı umudunu dile getirmişlerdir. More Sentences
5	Genel	complementing (each other) i.	birbirini tamamlama
The principles of solidarity, flexibility and effectiveness complement rather than compete with each other. Dayanışma, esneklik ve etkinlik ilkeleri birbirleriyle rekabet etmekten ziyade birbirlerini tamamlamaktadır. More Sentences
6	Genel	other half i.	diğer yarısı
What we are discussing here is not going to find its way over to the other half of the budgetary authority. Burada tartıştığımız konu, bütçe yetkisinin diğer yarısına yansımayacak. More Sentences
7	Genel	other comments i.	diğer yorumlar
Unfortunately, I am unable to make any of my other comments, but I shall do so in due course. Ne yazık ki diğer yorumlarımı yapamıyorum, ancak zamanı geldiğinde yapacağım. More Sentences
8	Genel	other countries i.	diğer ülkeler
The Commission hopes that other countries in the region will join this initiative. Komisyon, bölgedeki diğer ülkelerin de bu girişime katılacağını ummaktadır. More Sentences
9	Genel	the other side i.	öbür taraf
They live on the other side of the road. Yolun öbür tarafında oturuyorlar. More Sentences
10	Genel	significant other i.	hayat arkadaşı
Do you have a significant other? Bir hayat arkadaşın var mı? More Sentences
11	Genel	other issues i.	diğer hususlar
The other issues you raised must be reviewed in the context of this regulation. Gündeme getirdiğiniz diğer hususlar bu düzenleme bağlamında gözden geçirilmelidir. More Sentences
12	Genel	other features i.	diğer özellikler
The web browser supports FTP, XSLT, cookies and animated GIFs, among other features. Web tarayıcısı, diğer özelliklerin yanı sıra FTP, XSLT, çerezler ve animasyonlu GIF'leri destekler. More Sentences
13	Genel	other areas i.	diğer alanlar
We must move forward in other areas as well. Diğer alanlarda da ilerleme kaydetmeliyiz. More Sentences
14	Genel	other details i.	diğer detaylar
When other details are taken into consideration, we had a real surplus of around 9%. Diğer detaylar da dikkate alındığında %9 civarında bir reel fazlamız oldu. More Sentences
15	Genel	the other night i.	geçen gece
When we were there the other night, 12 Palestinians were evicted from 12 flats in the middle of the city. Geçen gece biz oradayken 12 Filistinli şehrin ortasındaki 12 daireden tahliye edildi. More Sentences
16	Genel	resemble each other f.	benzeşmek
The two brothers resemble each other so much that I can hardly distinguish one from the other. İki kardeş birbirine o kadar benziyor ki, birini diğerinden ayırt etmekte zorlanıyorum. More Sentences
17	Genel	see each other f.	görüşmek
Tom and Mary are seeing each other secretly. Tom ve Mary gizlice görüşüyorlar. More Sentences
18	Genel	support each other f.	birbirini desteklemek
Therefore it is vitally important that they support each other. Bu nedenle birbirlerini desteklemeleri hayati önem taşımaktadır. More Sentences
19	Genel	resemble each other f.	birbirine benzemek
The two buses resemble each other at first glance. İki otobüs ilk bakışta birbirine benziyor. More Sentences
20	Genel	complement each other f.	birbirini tamamlamak
I think that the two reports complement each other and really do contain some innovative and very interesting proposals. İki raporun birbirini tamamladığını ve gerçekten de bazı yenilikçi ve çok ilginç öneriler içerdiğini düşünüyorum. More Sentences
21	Genel	trust each other f.	birbirine güvenmek
We have to learn to trust each other. Birbirimize güvenmeyi öğrenmeliyiz. More Sentences
22	Genel	accuse each other f.	birbirini suçlamak
They accused each other. Onlar birbirlerini suçladı. More Sentences
23	Genel	know each other f.	birbirini tanımak
This is where they can get to know each other and learn from one another. Birbirlerini tanıyabilecekleri ve birbirlerinden öğrenebilecekleri yer burasıdır. More Sentences
24	Genel	like each other f.	birbirinden hoşlanmak
I thought you and Tom didn't like each other. Tom'la birbirinizden hoşlanmadığınızı sanıyordum. More Sentences
25	Genel	inspire each other f.	birbirine ilham vermek
The process will continue and the participants will inspire each other. Süreç devam edecek ve katılımcılar birbirlerine ilham verecektir. More Sentences
26	Genel	blame each other f.	birbirlerini suçlamak
The two blamed each other. İkisi de birbirini suçladı. More Sentences
27	Genel	love each other f.	birbirini sevmek
This is an issue of violence between people who at some point must have loved each other. Bu, bir noktada birbirini sevmiş olması gereken insanlar arasındaki bir şiddet meselesidir. More Sentences
28	Genel	some other s.	başka bir
I have personally, along with some other fellow Members, tabled another amendment. Ben şahsen diğer bazı Üye arkadaşlarla birlikte başka bir değişiklik önergesi verdim. More Sentences
29	Genel	among other things zf.	bu arada
Among other things, I don't know the recent members, nor their new songs at all. Bu arada ben son üyeleri, ne de onların yeni şarkılarını biliyorum. More Sentences
30	Genel	every other day zf.	günaşırı
Bill goes fishing every other day. Bill günaşırı balık tutmaya gider. More Sentences
31	Genel	the other day zf.	geçenlerde
The other day I visited the museum. Geçenlerde müzeyi ziyaret ettim. More Sentences
32	Genel	by other means zf.	başka yollarla
They have succeeded in organising matters efficiently and cost-effectively by other means. Meseleleri başka yollarla verimli ve düşük maliyetli bir şekilde organize etmeyi başardılar. More Sentences
33	Genel	every other day zf.	gün aşırı
Do you walk every other day? Gün aşırı yürüyor musun? More Sentences
34	Genel	the other day zf.	birkaç gün önce
Don't let me down like you did the other day. Birkaç gün önce yaptığın gibi yüzümü kara çıkarma. More Sentences
35	Genel	every other day zf.	iki günde bir
I take a bath every other day. İki günde bir banyo yapıyorum. More Sentences
36	Genel	each other zf.	birbirine
Furthermore, I learned that the research projects for both forms of stem cells are dependent upon each other. Ayrıca her iki kök hücre türüne yönelik araştırma projelerinin birbirine bağımlı olduğunu öğrendim. More Sentences
37	Genel	from each other zf.	birbirinden
Tom and Mary could learn a lot from each other. Tom ve Mary birbirinden çok şey öğrenebilir. More Sentences
38	Genel	from each other zf.	birbirlerinden
Countries all over the world buy and sell goods from each other. Dünyanın her yerindeki ülkeler birbirlerinden mal alıp satıyorlar. More Sentences
39	Genel	some other time zf.	bir dahaki sefere
I hope that I will be able to help you at some other time. Bir dahaki sefere sana yardım edebileceğimi sanıyorum. More Sentences
40	Genel	every other week zf.	iki haftada bir
This program is broadcast every other week. Bu program iki haftada bir yayınlanır. More Sentences
41	Genel	every other month zf.	iki ayda bir
Tom comes here every other month. Tom her iki ayda bir buraya gelir. More Sentences
42	Genel	in other ways zf.	başka yollarla
Parliament will pursue that idea in other ways. Parlamento bu fikri başka yollarla takip edecektir. More Sentences
43	Genel	other than ed.	başka
We can do no other than back them up entirely and call on the Commission to make these noble objectives a reality. Onları tamamen desteklemekten ve Komisyon'u bu asil hedefleri gerçeğe dönüştürmeye çağırmaktan başka bir şey yapamayız. More Sentences
44	Genel	other than ed.	dışında
No one other than the person who causes damage should have to pay for it. Zarara neden olan kişi dışında hiç kimse bunun bedelini ödemek zorunda kalmamalıdır. More Sentences
45	Genel	the other one zm.	öbürü
The other one doesn't work. Öbürü çalışmıyor. More Sentences
46	Genel	each other zm.	birbirlerini
The two must run in parallel, but must not block each other. İkisi paralel olarak çalışmalı ancak birbirlerini engellememelidir. More Sentences
47	Genel	each other zm.	birbiri
The principles of solidarity, flexibility and effectiveness complement rather than compete with each other. Dayanışma, esneklik ve etkinlik ilkeleri birbirleriyle rekabet etmekten ziyade birbirlerini tamamlamaktadır. More Sentences
48	Genel	each other zm.	birbirini
Even if the enterprise does not provide public services, its services may cross-subsidise each other. İşletme kamu hizmeti sunmasa bile, sunduğu hizmetler birbirini çapraz sübvanse edebilir. More Sentences
Phrases
49	İfadeler	in other words expr.	başka bir deyişle
In other words, if we work together, the total should be greater than the sum of the parts. Başka bir deyişle, eğer birlikte çalışırsak, toplam, parçaların toplamından daha büyük olmalıdır. More Sentences
50	İfadeler	in other words expr.	bir başka deyişle
In other words, he is a man of faith. Bir başka deyişle, o imanlı bir adamdır. More Sentences
51	İfadeler	no other expr.	başkası
There is no other, at the moment at least. Başkası yok, en azından şu anda. More Sentences
52	İfadeler	in other words expr.	başka bir ifadeyle
In other words, she became a good wife. Başka bir ifadeyle, iyi bir eş oldu. More Sentences
53	İfadeler	in other words expr.	diğer bir deyişle
Secondly, the change of Interior Minister, in other words, the Minister responsible for security. İkincisi İçişleri Bakanı'nın, diğer bir deyişle güvenlikten sorumlu Bakanın değişmesi. More Sentences
54	İfadeler	other than that expr.	bunun dışında
Other than that, Ms Breyer, almost everything you said was factually incorrect. Bunun dışında, Bayan Breyer, söylediğiniz neredeyse her şey gerçekte yanlıştı. More Sentences
Colloquial
55	Konuşma Dili	your significant other i.	sevgilin
What song best describes your relationship with your significant other? Sevgilinizle olan ilişkinizi en iyi anlatan şarkı hangisidir? More Sentences
Common Usage
56	Yaygın Kullanım	helping each other i.	yardımlaşma
57	Yaygın Kullanım	shout at each other f.	bağrışmak
58	Yaygın Kullanım	every other s.	tüm diğer
59	Yaygın Kullanım	other than these zf.	bunlardan başka
General
60	Genel	other contact information i.	sair irtibat bilgileri
61	Genel	playing with each other i.	oynaşma
62	Genel	the other world i.	öbür dünya
63	Genel	helping each other i.	yardım
64	Genel	helping each other i.	muavenet
65	Genel	one under the other i.	alt alta
66	Genel	other person i.	el
67	Genel	generalized other i.	genelleştirilmiş öteki
68	Genel	dealer of gold and other precious metals i.	sarraf
69	Genel	types of helping each other i.	yardımlaşma
70	Genel	christianity and other religions i.	hristiyanlık ve diğer dinler
71	Genel	life on other planets i.	başka gezegenlerdeki hayat
72	Genel	rubbing against each other i.	sürtüşme
73	Genel	life on other planets i.	diğer gezegenlerde yaşam
74	Genel	other party i.	karşı taraf
75	Genel	significant other i.	eş (sevgili)
76	Genel	other time i.	sair zaman
77	Genel	the other end of world i.	dünyanın diğer ucu
78	Genel	telephoning (each other) i.	telefonlaşma
79	Genel	the other side of the medallion i.	madalyonun öbür yüzü
80	Genel	the other side of the medallion i.	madalyonun öteki yüzü
81	Genel	the other side of the medallion i.	madalyonun diğer yüzü
82	Genel	the voice on the other side of the line i.	telefonun diğer ucundaki ses
83	Genel	the voice on the other side of the line i.	telefonun ucundaki ses
84	Genel	the voice on the other side of the line i.	telefonun öteki ucundaki ses
85	Genel	other corner of the world i.	dünyanın diğer ucu
86	Genel	other corner of the world i.	dünyanın öteki ucu
87	Genel	the other end of the world i.	dünyanın diğer ucu
88	Genel	the other end of the world i.	dünyanın bir ucu
89	Genel	some other place i.	başka bir yer
90	Genel	some other place i.	bir başka yer
91	Genel	other problems i.	diğer problemler
92	Genel	other side of that wall i.	duvarın diğer tarafı
93	Genel	phoning each other i.	telefonlaşma
94	Genel	other issues i.	diğer sayılar
95	Genel	other things on offer i.	sunulan diğer imkanlar
96	Genel	other countries in the world i.	dünyadaki diğer ülkeler
97	Genel	other habits i.	diğer alışkanlıklar
98	Genel	the other i.	diğer ucuna
99	Genel	the other i.	zıt tarafa
100	Genel	the other i.	zıt yöne
101	Genel	the other i.	zıt şeye
102	Genel	the other i.	diğeri
103	Genel	the other i.	birbiri
104	Genel	the other i.	bir diğeri
105	Genel	the other morning i.	geçen sabah
106	Genel	the other afternoon i.	geçen öğleden sonra
107	Genel	the other evening i.	geçen akşam
108	Genel	the other woman i.	metres
109	Genel	the other woman i.	yuva yıkan kadın
110	Genel	other-directedness i.	başkalarından onay alma yönelimi
111	Genel	greet each other f.	selamlaşmak
112	Genel	pour out one's grief to each other f.	dertleşmek
113	Genel	sue each other f.	mahkemelik olmak
114	Genel	jump from one thing to the other f.	daldan dala konmak
115	Genel	be unable to defeat each other f.	yenişememek
116	Genel	quarrel with each other f.	takışmak
117	Genel	be separated from each other f.	ayrı düşmek
118	Genel	cross each other f.	karşılaşmak
119	Genel	promise each other f.	sözleşmek
120	Genel	rub against each other f.	sürtüşmek
121	Genel	bet with each other f.	kırışmak
122	Genel	understand each other f.	uyuşmak
123	Genel	have other fish to fry f.	başka bir işi olmak
124	Genel	be opposed to each other f.	karşıtlaşmak
125	Genel	make a pact with each other f.	ahitleşmek
126	Genel	be obstinate with each other f.	inatlaşmak
127	Genel	express in other terms f.	başka sözlerle anlatmak
128	Genel	glance each other f.	bakışmak
129	Genel	understand each other f.	anlaşmak
130	Genel	get in other people's hair f.	başkalarını rahatsız etmek
131	Genel	joke with each other f.	cilveleşmek
132	Genel	look the other way f.	görmezlikten gelmek
133	Genel	support each other f.	sırt sırta vermek
134	Genel	walk in other people's shoes f.	kendini başkalarının yerine koymak
135	Genel	give each other the glad eye f.	paslaşmak
136	Genel	be successor and predecessor to each other f.	halef selef olmak
137	Genel	settle accounts with each other f.	hesaplaşmak
138	Genel	whisper privately to each other f.	ağız ağıza vermek
139	Genel	fight each other f.	vuruşmak
140	Genel	obstinate with each other f.	inatlaşmak
141	Genel	flirt with each other f.	cilveleşmek
142	Genel	laugh at each other f.	gülüşmek
143	Genel	help each other f.	yardımlaşmak
144	Genel	play with each other f.	oynaşmak
145	Genel	whisper to each other f.	fısıldaşmak
146	Genel	pass to each other f.	paslaşmak
147	Genel	ogle at each other f.	kesişmek
148	Genel	laugh on the other side of the mouth f.	burnu sürtülmek
149	Genel	love each other f.	sevişmek
150	Genel	smell each other f.	koklaşmak
151	Genel	take each other by the hand f.	el ele tutuşmak
152	Genel	snarl at each other f.	hırlaşmak
153	Genel	rub against each other f.	ovuşturmak
154	Genel	write to each other f.	yazışmak
155	Genel	speak to each other f.	birbiriyle konuşmak
156	Genel	scold each other f.	bağrışmak
157	Genel	oppose each other f.	zıtlaşmak
158	Genel	get along well with each other f.	yıldızları barışmak
159	Genel	begin quarreling with each other f.	kavgaya tutuşmak
160	Genel	bid against each other f.	ihalede kapışmak
161	Genel	take strength from each other f.	birbirinden güç almak
162	Genel	make a bet with each other (about) f.	iddiaya tutuşmak
163	Genel	make signs to each other f.	işaretleşmek
164	Genel	say good-bye to each other f.	vedalaşmak
165	Genel	run into each other f.	çarpışmak
166	Genel	hug each other dearly f.	sevgiyle kucaklaşmak
167	Genel	hug each other warmly f.	sevgiyle kucaklaşmak
168	Genel	use other people's personal information f.	özele girmek
169	Genel	use other people's personal information f.	(birinin) özeline girmek
170	Genel	have no other choice f.	başka seçeneği olmamak
171	Genel	have no other option f.	başka seçeneği olmamak
172	Genel	have no other alternative f.	başka seçeneği olmamak
173	Genel	fancy each other f.	flört etmek
174	Genel	match each other f.	birbirine uymak
175	Genel	fancy each other f.	birbirlerinden hoşlanmak
176	Genel	match each other f.	birbirine yakışmak
177	Genel	take the credit for other people's work f.	kendine pay çıkarmak
178	Genel	pass in other hands f.	el değiştirmek
179	Genel	try to reach each other f.	birbirine ulaşmaya çalışmak
180	Genel	try to reach each other f.	birbirlerine ulaşmaya çalışmak
181	Genel	compare with each other f.	birbiriyle karşılaştırmak
182	Genel	substitute each other f.	birbirinin yerini tutmak
183	Genel	complement each other f.	birbirini tamamlar nitelikte olmak
184	Genel	complete each other f.	birbirini tamamlamak
185	Genel	complete each other f.	birbirini tamamlar olmak
186	Genel	complete each other f.	birbirini tamamlar nitelikte olmak
187	Genel	complement each other f.	birbirini tamamlar olmak
188	Genel	substitute each other f.	birbirinin yerine geçmek
189	Genel	employ for other purposes f.	başka şekillerde değerlendirmek
190	Genel	message each other f.	birbirleriyle mesajlaşmak
191	Genel	fall out with each other f.	birbirine düşmek
192	Genel	bounce the ideas off each other f.	fikir teatisi yapmak
193	Genel	bounce the ideas off each other f.	fikir teatisinde bulunmak
194	Genel	learn from each other f.	birbirinden (bir şeyler) öğrenmek
195	Genel	be made for each other f.	birbiri için yaratılmak
196	Genel	be made for each other f.	birbirleri için yaratılmak
197	Genel	be meant for each other f.	birbirleri için yaratılmış olmak
198	Genel	be meant for each other f.	birbiri için yaratılmak
199	Genel	warn each other f.	birbirini uyarmak
200	Genel	strengthen each other f.	birbirini güçlendirmek
201	Genel	yell at each other f.	birbirlerine bağırmak
202	Genel	go off in all these other directions f.	bambaşka yönlere gitmek
203	Genel	be a whole other person f.	başka biri olup çıkmak
204	Genel	entwine one's arms around each other f.	kollarını birbirlerine dolamak
205	Genel	be stacked up on top of each other f.	üst üste olmak
206	Genel	compete against other teams f.	diğer takımlara karşı yarışmak
207	Genel	turn the other cheek f.	öteki yanağını uzatmak
208	Genel	accuse each other f.	birbirlerini suçlamak
209	Genel	make a friend from the other side of the world f.	dünyanın diğer ucundan bir arkadaş edinmek
210	Genel	phone each other f.	telefonlaşmak
211	Genel	make a decision one way or the other f.	öyle ya da böyle bir karara varmak
212	Genel	kill each other over race f.	birbirlerini ırk uğruna/yüzünden öldürmek
213	Genel	have other thing to do f.	yapacak başka işleri olmak
214	Genel	live across the street from each other f.	aynı sokakta karşılıklı evlerde oturmak
215	Genel	affect each other f.	etkileşmek
216	Genel	affect each other f.	birbirini etkilemek
217	Genel	have no other choice than f.	-den başka şansı olmamak
218	Genel	fancy each other f.	birbirinden hoşlanmak
219	Genel	accompany each other f.	birbirine eşlik etmek
220	Genel	care about other people f.	diğer insanları önemsemek
221	Genel	put on top of each other f.	üst üste koymak
222	Genel	love each other f.	bir birlerinİ sevmek
223	Genel	love each other f.	birbirlerini sevmek
224	Genel	care for each other f.	birbirine değer vermek
225	Genel	wave hands to each other f.	birbirlerine el sallamak
226	Genel	no other s.	bundan başka
227	Genel	every other s.	her diğer
228	Genel	one more beautiful than the other s.	birbirinden güzel
229	Genel	different from each other s.	birbirinden farklı
230	Genel	independent of each other s.	birbirinden bağımsız
231	Genel	through-other s.	düzensiz
232	Genel	through-other s.	darmadağınık
233	Genel	through-other s.	karmakarışık
234	Genel	some other s.	alternatifler arasında olan
235	Genel	some other s.	bir diğer
236	Genel	on the other hand zf.	buna mukabil
237	Genel	one after the other zf.	birbiri ardınca
238	Genel	by other means than zf.	-den başka yollarla
239	Genel	on the other hand zf.	buna karşılık
240	Genel	on the other part zf.	diğer taraftan
241	Genel	in other saying zf.	başka bir ifadeyle
242	Genel	every other day zf.	aşırı
243	Genel	the other way round zf.	tam tersine
244	Genel	one after the other zf.	art arda
245	Genel	one on the top of the other zf.	üst üste
246	Genel	on the other hand zf.	bunun yanı sıra
247	Genel	one after the other zf.	üst üste
248	Genel	somehow or other zf.	nasılsa
249	Genel	somehow or other zf.	her nasıl olsa
250	Genel	somehow or other zf.	her nasıl olursa olsun
251	Genel	in someway or other zf.	iyi kötü
252	Genel	on the other part zf.	öbür yandan
253	Genel	somehow or other zf.	nasıl olsa
254	Genel	in other words zf.	yani
255	Genel	the other way round zf.	tam aksine
256	Genel	some day or other zf.	günün birinde
257	Genel	on the other hand zf.	öte yandan
258	Genel	in other saying zf.	başka bir deyişle
259	Genel	by some means or other zf.	herhangi bir şekilde
260	Genel	on the other hand zf.	diğer taraftan
261	Genel	one or other day zf.	bugün yahut yarın
262	Genel	one after the other zf.	peş peşe
263	Genel	one after the other zf.	birbiri peşi sıra
264	Genel	for some reason or other zf.	her nedense
265	Genel	other than that zf.	kaldı ki
266	Genel	in other ten years zf.	sonraki on yıl izarfında
267	Genel	one after the other zf.	birer birer
268	Genel	one within the other zf.	iç içe
269	Genel	some day or other zf.	bir gün
270	Genel	on the other hand zf.	buna karşın
271	Genel	in other ten years zf.	sonraki on yıl içinde
272	Genel	one after the other zf.	birbiri ardından
273	Genel	by some means or other zf.	şu veya bu şekilde
274	Genel	one after the other zf.	arka arkaya
275	Genel	on the other hand zf.	tam tersine
276	Genel	sometime or other zf.	ileride birgün
277	Genel	some other day zf.	başka bir gün
278	Genel	every other day zf.	birer gün arayla
279	Genel	each other zf.	birbirine göre
280	Genel	in some other place zf.	başka bir yerde
281	Genel	in other place zf.	başka bir yerde
282	Genel	somehow or other zf.	iki arada bir derede
283	Genel	on the other hand zf.	diğer yandan
284	Genel	on the other side zf.	diğer yandan
285	Genel	in other saying zf.	diğer bir ifadeyle
286	Genel	on the other hand zf.	öte taraftan
287	Genel	in two rows facing each other zf.	iki geçeli
288	Genel	on the other hand zf.	diğer bir yandan
289	Genel	on the other hand zf.	bir taraftan da
290	Genel	on the one hand ... on the other hand zf.	bir yandan ... diğer yandan
291	Genel	the other day zf.	geçen günlerde
292	Genel	stated in other words zf.	diğer bir deyişle
293	Genel	on the other hand zf.	bununla birlikte
294	Genel	the other way around zf.	aksi yönde
295	Genel	every other year zf.	iki senede bir
296	Genel	at all other times zf.	tüm diğer zamanlar
297	Genel	the other way around zf.	aksine
298	Genel	the other way around zf.	tersine
299	Genel	at all other times zf.	bütün diğer zamanlarda
300	Genel	as if competing with each other zf.	birbirleriyle yarışırcasına
301	Genel	every other year zf.	iki yılda bir
302	Genel	the other way round zf.	tam tersi durum
303	Genel	the other way around zf.	karşılıklı olarak
304	Genel	the other way around zf.	ve tersi
305	Genel	on the other hand zf.	bir yandan da
306	Genel	on the other hand zf.	gel gelelim
307	Genel	on the other hand zf.	diğer bir taraftan
308	Genel	the other way around zf.	tam tersi
309	Genel	in other cases zf.	başka durumlarda
310	Genel	in other cases zf.	diğer durumlarda
311	Genel	in some other cases zf.	bazı diğer/başka durumlarda/vakalarda
312	Genel	the other day zf.	geçen gün
313	Genel	from one side to the other other side zf.	bir yandan diğer yana
314	Genel	the other way around zf.	aynı şekilde o da
315	Genel	every other weekend zf.	on beş günde bir hafta sonu
316	Genel	on the other hand zf.	diğer tarafta
317	Genel	on one hand ... on the other hand zf.	bir yandan ... diğer yandan
318	Genel	on the other hand zf.	diğer açıdan
319	Genel	in other ways zf.	başka biçimlerde
320	Genel	directly away (each other) zf.	(birbirlerinin) tersi yönünde
321	Genel	every other weekend zf.	iki haftasonunda bir
322	Genel	somehow or other zf.	öyle ya da böyle
323	Genel	the other end of the scale zf.	aksine
324	Genel	the other end of the scale zf.	tersine
325	Genel	the other end of the scale zf.	diğer taraftan
326	Genel	other than ed.	gayri
327	Genel	other than during ed.	dışında
328	Genel	other than ed.	bunların dışında
329	Genel	other than ed.	haricinde
330	Genel	the other one zm.	öbürkü
331	Genel	each other zm.	yekdiğerini
332	Genel	other one zm.	diğeri
333	Genel	the other ones zm.	öbürleri
334	Genel	every other person zm.	her iki kişiden biri
335	Genel	neither one nor the other zm.	ikisi arası
336	Genel	something or other zm.	belirsizlik ifadesi olarak kullanılan bir kalıp
337	Genel	on the other hand bağ.	ancak
338	Genel	so (significant other) kısalt.	sevgili
339	Genel	so (significant other) kısalt.	eş
340	Genel	so (significant other) kısalt.	hayat arkadaşı
Phrasals
341	Öbek Fiiller	bump into each other f.	(yolda/rastlantı eseri) birbirlerine rastlamak/karşılaşmak
342	Öbek Fiiller	deport someone (from some place) (to some other place) f.	(birisini bir yerden başka bir yere) göndermek
343	Öbek Fiiller	deport someone (from some place) (to some other place) f.	(birini bir ülkeden başka bir ülkeye) göndermek
344	Öbek Fiiller	deport someone (from some place) (to some other place) f.	sınır dışı etmek
Phrases
345	İfadeler	one is no better than the other expr.	al birini vur ötekine
346	İfadeler	one way or the other expr.	ama öyle ama böyle
347	İfadeler	for some other reasons expr.	başka bazı nedenlerden
348	İfadeler	it has been a while since we last wrote to each other expr.	bir süredir yazışmıyoruz
349	İfadeler	one over the other expr.	birinin yerine diğerini
350	İfadeler	among other things expr.	bu meyanda
351	İfadeler	I, on the other hand expr.	bense
352	İfadeler	me, on the other hand expr.	bense
353	İfadeler	it's been a while since we last wrote to each other expr.	bir süredir yazışmıyoruz
354	İfadeler	in other words expr.	bir başka ifadeyle
355	İfadeler	for some other reasons expr.	başka bazı nedenlerden dolayı
356	İfadeler	one or other day expr.	bir gün gelecek ki
357	İfadeler	I, on the other hand expr.	ben ise
358	İfadeler	other than us expr.	bizim dışımızda
359	İfadeler	for some other reasons expr.	başka bazı nedenler yüzünden
360	İfadeler	one way or the other expr.	bir şekilde
361	İfadeler	in other respects expr.	bunun yanısıra
362	İfadeler	in other words expr.	bir başka anlatımla
363	İfadeler	me, on the other hand expr.	ben ise
364	İfadeler	on the other hand expr.	diğer yönden
365	İfadeler	in other words expr.	demek
366	İfadeler	the boot is on the other foot expr.	durum tam tersine döndü
367	İfadeler	at the other extreme expr.	diğer uçta
368	İfadeler	in other respects expr.	diğer taraftan
369	İfadeler	in other cases expr.	diğer hallerde
370	İfadeler	in other cases expr.	diğer durumlarda
371	İfadeler	compared to other kids expr.	diğer çocuklara nazaran
372	İfadeler	in other words expr.	diğer bir ifadeyle
373	İfadeler	on the other end expr.	diğer ucunda
374	İfadeler	at the other end expr.	diğer ucunda
375	İfadeler	in other case expr.	diğer durumda
376	İfadeler	the boot is on the other foot expr.	eski çamlar bardak oldu
377	İfadeler	the boot is on the other leg expr.	eski çamlar bardak oldu
378	İfadeler	in other respects expr.	öte yandan
379	İfadeler	one way or the other expr.	öyle ya da böyle
380	İfadeler	without any requirement to post a bond or other security expr.	kefalet ödeme ve diğer teminatlara gerek kalmaksızın
381	İfadeler	(in) the other way expr.	öbür türlü
382	İfadeler	without being required to post a bond or other security expr.	kefalet ödeme ve diğer teminatlara gerek kalmaksızın
383	İfadeler	the other way (a)round expr.	öbür türlü
384	İfadeler	between each other expr.	kendi aralarında
385	İfadeler	the shoe is on the other foot expr.	şartlar tam tersine döndü
386	İfadeler	one way or the other expr.	şu veya bu şekilde
387	İfadeler	the boot is on the other foot expr.	rüzgar tersine döndü
388	İfadeler	one way or the other expr.	şu ya da bu şekilde
389	İfadeler	one way or the other expr.	şöyle ya da böyle
390	İfadeler	the shoe is on the other foot expr.	rüzgar tersine döndü
391	İfadeler	the boot is on the other foot expr.	şartlar tam tersine döndü
392	İfadeler	not the other way round expr.	tersi değil
393	İfadeler	not the other way round expr.	tersi doğru değil
394	İfadeler	in turkish lira or any other currency expr.	türk lirası veya herhangi bir para cinsinden
395	İfadeler	in someway or other expr.	i̇yi̇si̇yle kötüsüyle
396	İfadeler	other good and valuable consideration the receipt and sufficiency of which is hereby acknowledged expr.	yeterliliği ve de alınmış olduğu burada ikrar edilen diğer uygun ve geçerli bedeller karşılığında
397	İfadeler	opposites attract each other expr.	zıt kutuplar birbirini çeker
398	İfadeler	in other words expr.	yani
399	İfadeler	opposite poles attract each other expr.	zıt kutuplar birbirini çeker
400	İfadeler	all other things (else) being equal expr.	aksilik çıkmazsa
401	İfadeler	all other things (else) being equal expr.	böyle giderse
402	İfadeler	all other things (else) being equal expr.	başka bir aksilik çıkmazsa
403	İfadeler	all other things (else) being equal expr.	diğer koşullar sabitken
404	İfadeler	all other things (else) being equal expr.	aynı koşullar altında
405	İfadeler	all other things (else) being equal expr.	aksilik çıkmazsa
406	İfadeler	all other things (else) being equal expr.	böyle giderse
407	İfadeler	all other things (else) being equal expr.	başka bir aksilik çıkmazsa
408	İfadeler	all other things (else) being equal expr.	diğer koşullar sabitken
409	İfadeler	all other things (else) being equal expr.	aynı koşullar altında
410	İfadeler	audi alteram partem (hear the other side) expr.	(bir hükme varmadan önce) diğer tarafı dinleyelim
411	İfadeler	on one hand...on the other… expr.	bir yandan ... diğer yandan…
Proverb
412	Atasözü	the apples on the other side of the wall are the sweetest	komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
413	Atasözü	the apples on the other side of the wall are the sweetest	komşunun tavuğu komşuya kaz, karısı da kız görünür
414	Atasözü	apples on the other side of the wall are the sweetest	komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
415	Atasözü	the grass looks greener on the other side	hariçten gazel okumak kolaydır
416	Atasözü	the grass looks greener on the other side	davulun sesi uzaktan hoş gelir
417	Atasözü	the grass is always greener on the other side of the fence	komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
418	Atasözü	half the world knows not how the other half lives	tok açın halinden anlamaz
419	Atasözü	rose by any other name would smell as sweet	adına başka bir şey de deseydik gül yine aynı güzellikte kokacaktı
420	Atasözü	rose by any other name would smell as sweet	latif kokusu gülün adında değil özundedir
421	Atasözü	rose by any other name would smell as sweet	güzel kokusu gülün adında değil özündedir
422	Atasözü	the grass is always greener on the other side of the fence	davulun sesi uzaktan hoş gelir
423	Atasözü	half the world knows not how the other half lives	zengin, fakirin halinden anlamaz
424	Atasözü	other times, other manners	zamane adetleri bunlar
425	Atasözü	one hand washes the other and together they wash the face	bir elin nesi var iki elin sesi var
426	Atasözü	one hand washes the other and together they wash the face	el eli yıkar el döner yüzü yıkar
427	Atasözü	one hand washes the other and together they wash the face	el eli yıkar el de döner yüzü yıkar
428	Atasözü	one hand washes the other and together they wash the face	bir elin nesi var iki elin sesi var
429	Atasözü	rose by any other name would smell as sweet	altın yere düşmekle pul olmaz
430	Atasözü	rose by any other name would smell as sweet	altın çamura düşmekle değer yitirmez
431	Atasözü	rose by any other name would smell as sweet	altın yerde paslanmaz taş yağmurdan ıslanmaz
432	Atasözü	rose by any other name would smell as sweet	altın çamura düşmekle değerini yitirmez
433	Atasözü	there are plenty of (other) pebbles on the beach	denizde daha bir sürü balık var
434	Atasözü	there are plenty of (other) pebbles on the beach	elini sallasa ellisi
435	Atasözü	there are plenty of (other) pebbles on the beach	elini sallasa ellisi başını sallasa tellisi
436	Atasözü	there are plenty of (other) pebbles on the beach	aman sana iş mi/adam mı yok
437	Atasözü	there are other pebbles on the beach	denizde daha bir sürü balık var
438	Atasözü	there are other pebbles on the beach	elini sallasa ellisi
439	Atasözü	there are other pebbles on the beach	elini sallasa ellisi başını sallasa tellisi
440	Atasözü	there are other pebbles on the beach	aman sana iş mi/adam mı yok
441	Atasözü	a rose by any other name	gülü tarife ne hacet
442	Atasözü	one half of the world does not know how the other half lives	tok açın halinden anlamaz
443	Atasözü	one half of the world does not know how the other half lives	zengin, fakirin halinden anlamaz
444	Atasözü	one half of the world does not know how the other half lives	dünyanın yarısının diğer insanların nasıl yaşadığından haberi yok
445	Atasözü	one hand washes the other	bir elin nesi var iki elin sesi var
446	Atasözü	one hand washes the other (and both wash the face)	bir elin nesi var iki elin sesi var
447	Atasözü	one hand washes the other (and both wash the face)	el eli yıkar el döner yüzü yıkar
448	Atasözü	the grass is always greener (on the other side)	komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
449	Atasözü	the grass is always greener (on the other side)	davulun sesi uzaktan hoş gelir
450	Atasözü	the grass is greener on the other side	komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
451	Atasözü	the grass is greener on the other side	davulun sesi uzaktan hoş gelir
Colloquial
452	Konuşma Dili	this, that, and the other [brit] i.	birçok şey
453	Konuşma Dili	a rat or some other rodent i.	sıçan ya da bir başka kemirgen
454	Konuşma Dili	op’s (other people’s cigarettes) i.	başkasının sigarası
455	Konuşma Dili	op’s (other people’s cigarettes) i.	başkalarının sigaraları
456	Konuşma Dili	op’s (other people’s cigarettes) i.	başkasından alınmış sigara
457	Konuşma Dili	op’s (other people’s cigarettes) i.	başkasından otlanılmış sigara
458	Konuşma Dili	op’s (other people’s cigarettes) i.	başkasından ödünç alınmış sigara
459	Konuşma Dili	op’s (other people’s cigarettes) i.	başkasının paketinden alınmış sigara
460	Konuşma Dili	op’s (other people’s cigarettes) i.	otlanılmış sigara
461	Konuşma Dili	opp (other people's property) i.	başkalarının eşyaları
462	Konuşma Dili	opp (other people's property) i.	başkalarına ait şeyler/eşyalar
463	Konuşma Dili	the other thing i.	diğer bir şey
464	Konuşma Dili	the other thing i.	diğer bir nokta
465	Konuşma Dili	the other thing i.	diğer bir yön
466	Konuşma Dili	the other place i.	(oxford üniversitesi'ne göre) cambridge üniversitesi
467	Konuşma Dili	the other place i.	(cambridge üniversitesi'ne göre) oxford üniversitesi
468	Konuşma Dili	your significant other i.	sevgiliniz
469	Konuşma Dili	go in one ear and out the other f.	bir kulağından girip öteki kulağından çıkmak
470	Konuşma Dili	scream at each other f.	birbirlerine bağırmak
471	Konuşma Dili	chew a student out in front of the other students f.	bir öğrenciyi diğer öğrencilerin önünde azarlamak
472	Konuşma Dili	kiss each other goodbye in the mornings f.	sabahları birbirlerini öpüp vedalaşmak
473	Konuşma Dili	get the other half f.	(paranın vb) diğer yarısını almak
474	Konuşma Dili	make (something) from (other things) f.	(bir şeyleri) birleştirip (bir şey) yapmak
475	Konuşma Dili	make (something) from (other things) f.	(bir şeyleri) bir araya getirip (bir şey) oluşturmak
476	Konuşma Dili	make (something) from (other things) f.	(bir şeylerden) başka (bir şey) çıkarmak/uydurmak
477	Konuşma Dili	make (something) from (other things) f.	(bir şeylerden) başka (bir şey) yaratmak/meydana getirmek
478	Konuşma Dili	cancel each other out f.	karşılıklı boşa çıkarmak
479	Konuşma Dili	cancel each other out f.	birbirini hükümsüz kılmak
480	Konuşma Dili	cancel each other out f.	birbirine karşılık gelmek
481	Konuşma Dili	cancel each other out f.	birbirini sıfırlamak
482	Konuşma Dili	cancel each other out f.	birbirini götürmek
483	Konuşma Dili	on the other hand zf.	diğer taraftan
484	Konuşma Dili	in other cases expr.	başka durumlarda
485	Konuşma Dili	on the other side expr.	diğer taraftan
486	Konuşma Dili	like every other girl expr.	diğer her kız gibi
487	Konuşma Dili	in other cases expr.	diğer durumlarda
488	Konuşma Dili	like the hundreds of other children expr.	diğer yüzlerce çocuk gibi
489	Konuşma Dili	use my other name expr.	diğer adımı kullan
490	Konuşma Dili	people are always taking me for other people expr.	insanlar beni hep başkalarına benzetir
491	Konuşma Dili	put yourself in other people's shoes expr.	kendini diğer insanların yerine koy
492	Konuşma Dili	on the other side expr.	öte yandan
493	Konuşma Dili	on the other end of town expr.	kasabanın diğer ucunda
494	Konuşma Dili	forget about the other night expr.	önceki geceyi unut
495	Konuşma Dili	and then they started eating each other expr.	sonra da birbirlerini yemeye başladılar
496	Konuşma Dili	catch me some other time expr.	sonra/başka zaman konuşalım/görüşelim
497	Konuşma Dili	shoe is on the other foot expr.	roller değişti
498	Konuşma Dili	just like any other morning expr.	tıpkı diğer sabahlar gibi
499	Konuşma Dili	neither one thing nor the other expr.	ne o ne de o
500	Konuşma Dili	neither one thing nor the other expr.	ikisine de benzemiyor