a given - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

a given

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"a given" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 5 sonuç

İngilizce Türkçe
Idioms
a given i. kesin
a given i. garanti
a given i. belli
a given i. ortada
a given i. aşikar

"a given" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 39 sonuç

İngilizce Türkçe
General
early identification of the genetic nature of a given condition i. belirli bir durumun genetik doğasının erken belirlenmesi
be given a name f. ad almak
be offered/given a seat f. (otobüste vb) yer verilmek
in a given time zf. belirli bir süre içinde
at a given time zf. belirli bir zamanda
Phrases
given a fair chance expr. şans verildiğinde
it's a given expr. şüphe yok ki
it's a given expr. şüphesiz
that's a given expr. şüphesiz
that's a given expr. şüphe yok ki
in a given environment expr. belli bir çevrede/ortamda
Colloquial
(a) quarter of (a given hour in time) [us] expr. (bir saate) çeyrek kala
(a) quarter of (a given hour in time) [us] expr. (belli bir zamandan/saatten) 15 dakika önce
(a) quarter of (a given hour in time) [us] expr. (verilen zamandan/saatten) çeyrek saat önce
Idioms
a god-given right i. en doğal hak
be given a clean bill of health f. temiz kağıdı verilmek
be given a clean bill of health f. titiz bir incelemeden sorunsuz geçmek
be given a clean bill of health f. sağlık raporu verilmek
be given a clean bill of health f. sağlam raporu verilmek
be given a clean bill of health f. bir yerin sağlıklı/düzgün işlediğine dair teminat verilmek
be given a clean bill of health f. bir kurumun belli standartlara uygun işlediğine dair teminat verilmek
given half a chance expr. fırsatı olsa
given half a chance expr. fırsatını yakalasa
given half a chance expr. fırsatını bulsa
given half a chance expr. o fırsat verilse
given half a chance expr. fırsatını yakalasa
given half a chance expr. fırsatı olsa
given half a chance expr. fırsatını bulsa
given half a chance expr. o fırsat verilse
Speaking
that's given him a bit of a shake up expr. bu onun aklını başına getirir
Law
executing the order given by a responsible authority expr. salahiyettar merciden verilen emri icra
Technical
equimomental cone of a given rigid body i. verilen bir rijit şeklin eşit atalet momentlerine sahip konisi
Education
a paper given to a student who comes to class late i. geç kağıdı
Environment
ultimate biodegradability of organic compounds at a given concentration by organic microorganisms i. belirli derişimdeki organik bileşiklerin aerobik mikro organizmalar tarafından nihai biyolojik parçalanabilirliği
Modern Slang
and not a single fuck was given that day expr. ve benim umurumda bile olmadı
and not a single fuck was given that day expr. kimin umurunda
and not a single fuck was given that day expr. çok da tın
and not a single fuck was given that day expr. çok da umurumdaydı
and not a single fuck was given that day expr. çok da sikimdeydi