a- - Türkçe İngilizce Sözlük

a-

"a-" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
give a speech f. konuşma yapmak
I have to give a speech in French next Monday.
Gelecek Pazartesi Fransızca konuşma yapmam gerekiyor.

More Sentences
have a bath f. yıkanmak
Father is having a bath.
Babam yıkanıyor.

More Sentences
leave a mark f. iz bırakmak
The wet vase left a mark on the table.
Islak vazo, masanın üzerinde iz bıraktı.

More Sentences
a little bit zf. birazcık
Could we request that the bells be rung a little bit earlier?
Zillerin biraz daha erken çalınmasını talep edebilir miyiz?

More Sentences
a little bit zf. azıcık
But, I don't eat even a little bit of meat.
Ama ben azıcık bile et yemem.

More Sentences
General
a hunch i. önsezi
I have a hunch.
Bir önsezim var.

More Sentences
rent a car i. araç kiralama
Renting a car was the best option.
Araç kiralamak en iyi seçenekti.

More Sentences
a straight answer i. doğru bir cevap
I'd like a straight answer.
Doğru bir cevap istiyorum.

More Sentences
a state secret i. bir devlet sırrı
Why is this a State secret?
Bu neden bir Devlet sırrı?

More Sentences
a small village i. küçük bir köy
My brother lives in a small village.
Erkek kardeşim küçük bir köyde yaşıyor.

More Sentences
a rough time i. zor zamanlar
You'll have a rough time.
Zor zamanlar geçireceksin.

More Sentences
a one-off i. bir defalığına
This surplus is not a one-off.
Bu fazlalık bir defaya mahsus değildir.

More Sentences
a mecca i. mekke
Boston is a mecca for lobster lovers.
Boston ıstakoz severler için bir mekke.

More Sentences
a live broadcast i. canlı yayın
A drunk TV presenter vomited during a live broadcast.
Sarhoş bir TV sunucusu, canlı yayın esnasında istifra etti.

More Sentences
a wonderful life i. harika bir hayat
My dog has a wonderful life.
Köpeğimin harika bir hayatı var.

More Sentences
a prominent role i. önemli bir rol
Starting with Parliament, our institutions must play a prominent role in the coming weeks and months.
Meclisten başlayarak kurumlarımız önümüzdeki haftalarda ve aylarda önemli bir rol oynamalıdır.

More Sentences
a vital role i. hayati bir rol
I did so because local authorities in regions play a vital role in implementing European law.
Bunu yaptım çünkü bölgelerdeki yerel makamlar Avrupa hukukunun uygulanmasında hayati bir rol oynamaktadır.

More Sentences
a major role i. büyük bir rol
The National Security Council continues to play a major role in political life.
Milli Güvenlik Kurulu, siyasal yaşamda büyük bir rol oynamaya devam etmektedir.

More Sentences
a key role i. önemli bir rol
He played a key role in the movement.
Harekette önemli bir rol oynadı.

More Sentences
a close friend i. yakın arkadaş
Tom has been a close friend of mine for years.
Tom yıllardır benim yakın arkadaşımdır.

More Sentences
a literal translation i. birebir çeviri
They can add a literal translation.
Birebir çevirisini ekleyebilirler.

More Sentences
a game plan i. bir oyun planı
Tom came in with a game plan.
Tom bir oyun planıyla geldi.

More Sentences
a minor detail i. küçük bir ayrıntı
Mr Pirker says that is a minor detail; to me it looks like a disaster.
Sayın Pirker bunun küçük bir ayrıntı olduğunu söylüyor; bana göre bu bir felaket gibi görünüyor.

More Sentences
Common Usage
raise a claim f. bir iddia öne sürmek
assert a claim f. bir iddia öne sürmek
get a fever f. ateşi olmak
go on a walk f. yürüyüşe çıkmak
General
lining of a coat i. fodra
a plum job i. çok iyi bir iş
adopted girl brought up as a servant i. ahretlik
a shot in the arm i. birine birdenbire moral veren bir şey
a citizen of turkey i. türk vatandaşı
assistant to a professor in an islamic university i. muid
spike on a goad i. nodul
a full week i. olaylarla dolu bir hafta
a similar one i. misil
kernel of a seed i. çekirdek içi
a pair of shoes i. bir çift ayakkabı
being a nun i. rahibelik
profession of a doctor i. doktorluk
the rim of a circle i. bir çemberin kenarı
provisions for a journey i. yolluk
the habit of using a certain expression i. ağız alışkanlığı
a request for help i. yardım dileme
a good mouser i. avcı kedi
a man of means i. han hamam sahibi
a pertinent remark i. yerinde bir söz
a fine distinction i. ince fark
a dealer in old stamps i. eski pul satıcısı
scale of a balance i. kefe
manager of a branch i. şube müdürü
a bairam day i. bayram günü
a i. ingiliz alfabesinin birinci harfi
meat of a walnut i. ceviz içi
the calm before a storm i. fırtınadan önceki sessizlik
a live issue i. günün önemli sorunu
a very bright shade of pink i. çingene pembesi
a kind of shalwar i. çakşır
a crack shot i. keskin nişancı
damage to a building i. bina hasarı
a friend in need i. kara gün dostu
being a stranger i. yabancılık
a pillar of society i. bir yerin eşrafından olan biri
a small islamic monastery i. zaviye
tete a tete i. özel görüşme
a demanding job i. çok emek isteyen iş
a pack of lies i. yalan dolan
tip for a messenger i. ayakteri
a meadowy place i. çayırlık
a new lease of life i. yeniden doğma
eased off a fraction i. borsada fiatların az miktarda düşmüş olması
onset of a season i. mevsiminin gelmesi
a verse from the koran i. kuran´dan bir ayet
limit of a sequence i. dizinin limiti
repeating a year at school i. çift dikiş
being a writer i. muharrirlik
repeater of a class i. çifte dikiş
a weak person i. çiroz
a large wrasse i. labros
being a worker i. emekçilik
mouth of a river i. nehir ağzı
a drive for funds i. para toplamak için açılan kampanya
with a meal i. yemekli
a glass of water i. bir bardak su
a hunch i. içine doğma
a dithering idiot i. sarsak
the crescent and the star on top of a minaret i. alem
being a chief i. reislik
a tenth part i. ondalık
a bleeding heart i. herkese sempati duyan
being a thinker i. düşünürlük
a twist of the wrist i. ustalık
a mere flea i. devede kulak
having a profession i. meslek sahibi
a dark day i. kötü gün
a fair sum i. bir hayli
a pack of lies i. bir sürü yalan
lethargy of a neutron i. nötronun doğal logaritması
a glimmer of hope i. bir ümit ışığı
a lot of money i. dünyanın parası
the work of a researcher i. araştırıcılık
area shaded by a building i. bina gölgeleme alanı
rim for a belt i. kayış kasnağı
rock on a seashore i. kepez
captain of a ship i. süvari
a pot i. külek
a kind of grouper i. lahos
governor of a province i. ilbay
a long haul i. uzun taşıma mesafesi
a mahogany table i. maun bir masa
basin of a bath i. kurna
helper in a drugstore i. eczacı kalfası
a pillar of society i. nüfuzlu kimse
coffee of a kind i. kahveye benzer bir şey
period of a disease i. hastalık süresi
a chirring sound i. cırıltı
a man of few words i. az konuşan adam
a whale of a fellow i. çam yarması
be in a request i. tutulmak
a man of a few words i. az konuşan adam
gift for a poem of praise i. caize
a friend of ours i. bir dostumuz
a sea of faces i. insan kalabalığı
a wet day i. yağmurlu bir gün
customs duties of a fiscal nature i. mali nitelikli gümrük vergileri
a bone of contention i. anlaşmazlık nedeni
rim of a wheel i. jant
fiscal office of a district i. mal müdürlüğü
a volley of questions i. soru yağmuru
a challenge to single combat i. mübareze
a hundred i. yüz, 100
ornamental slab of a fountain i. aynataşı
a complete mess i. yangın yerine dönmüş
vow a secrecy i. gizlilik yemini
birds of a feather i. kafadarlar
sliced meat on a vertical spit i. döner kebap
on a war foot i. yolcu durumunda
consequences of a war i. savaşın sonuçları
a good mixer i. sosyal kimse
a binding duty i. boyun borcu
transfer of the seat of a firm i. bir firmanın merkezinin yer değiştirmesi
flour containing a lot of bran i. paspal
being a poet i. ozanlık
a remote chance i. uzak bir ihtimal
a high boot i. sokman
a large carp i. sarıbalık
a bare chance i. zayıf bir ihtimal
a gleam of hope i. bir ümit ışığı
a remote possibility i. küçük bir olasılık
head of a boil i. çıban başı
a ball of wool i. yün yumağı
a matter of 5 cents i. 5 kuruş bir şey
the work of a machinist i. makinistlik
a pair of denims i. kot pantolon
case for a rifle i. tüfek kılıfı
inner part of a fortress i. kale içi
a puff of smoke i. duman kümesi
a matter of life or death i. çok önemli
a drink of water i. bir yudum su
a clear conscience i. gönül rahatlığı
a matter of life and death i. hayat memat meselesi
draft of a law i. kanun tasarısı
growl of a bear i. ayı homurtusu
a man of the world i. görmüş geçirmiş adam
a white lie i. zararsız yalan
a great occasion i. büyük şans
a smasher of a girl i. güzel kız
a running battle i. uzun süren bir ihtilaf
a matter of opinion i. herkesin değişik düşündüğü bir konu
a matter of priority i. öncelik durumu
caretaker of a museum i. müze müdürü
tooth of a comb i. tarak dişi
a piece of advice i. tavsiye
pit under a loom i. çulha çukuru
a batch of books i. bir parti kitap
a sense of responsibility i. sorumluluk duygusu
person who works on a morning shift i. sabahçı
the operation of a shipping line i. armatörlük
a breath of fresh air i. yeni bir soluk
a bad sailor i. deniz tutan kimse
a pair of dungarees i. kot
a marked difference i. belirgin bir fark
a lasting impression i. büyük bir etki
a fair amount i. bir miktar
luminosity of a star i. yıldız parlaklığı
a shot in the dark i. körü körüne bir deneme
a drag on someone i. ayak bağı
the rights of a guest i. misafir hakları
term of a contract i. kontrat süresi
a veil of dust i. toz perdesi
a dark day i. karanlık gün
the last tooth of a decrepit i. peynirdişi
a british subject i. britanya vatandaşı
a good long time i. hayli uzun zaman
being a trainer i. antrenörlük
a plum post i. herkesin istediği bir iş
lock piece of a yoke i. zelve
a fool's errand i. saçma bir iş
assistant to a professor i. asistan
a warm reception i. sıcak karşılama
a tambourine with jingles i. def
a matter of life an death i. ölüm kalım meselesi
a great nuisance i. püsküllü bela
a student who learns parrot fashion i. ezberci (öğrenci)
a great deal of money i. çok para
being a worker i. amelelik
a love nest i. aşk yuvası
a threadbare joke i. bayat espri
a span of seven years i. yedi yıllık bir süre
a long way to hoe i. zahmetli iş
a couple of minutes i. birkaç dakika
a contradiction in terms i. sözlerde çelişme
globe of a lamp i. lamba karpuzu
fiscal director of a district i. mal müdürü
a pair of scales i. terazi
a fainting fit i. güçlü bir duygunun ortaya çıktığı an
just a couple of words i. iki çift laf
bric a brac i. biblolar
a bad turn i. kötülük
owner of a shop i. dükkan sahibi
a clear day i. bütün gün
being a boss i. patronluk
a good bit i. hayli
a stormy passage i. fırtınalı deniz yolculuğu
leg of a boot i. konç
transfer a call i. telefon aktarma
council of a state i. divan
half a decade i. beş yıl
a bad mark i. zayıf not
a scrap of evidence i. çok ufak bir delil
a famous flower shop in old istanbul of ottoman empire i. sabuncakis
a bone to pick i. kafasını kurcalayan
a bone to pick i. çözülmesi gereken sorun
a bone to pick i. kafasını meşgul eden şey
a labor of love i. zevk için yapılan iş
a case in point i. tipik bir örnek
a case in point i. söz konusu edilen şeyin bir örneği
one of a kind i. türünün tek örneği
inhabitants of a district i. mahalleli
a curate's egg i. hem iyi hem kötü
five in a row i. beşi bir arada
selling a product, service or idea i. ürün veya düşünce satışı
a big deal i. büyük marifet
a considerable amount i. büyük bir miktar
a glass of milk i. bir bardak süt
lack of a devotion to one´s country or family i. hamiyetsizlik
forty at a time i. kırkar
order arranged a to z i. alfabetik sıra
a/d converter i. analog sinyalleri dijitale dönüştüren çevirici
a fault i. bir hata
such a moment i. böyle bir an
a particular importance i. ayrı bir önem
making a restriction i. tasarrufta bulunma
a matter of pride i. gurur meselesi
a minor difference i. çok az fark
video in a window i. pencere içinde video
minimize a weakness i. zayıflığı gidermek
a face like thunder i. sinirli bir yüz ifadesi
a slim chance i. az şans
a thorn in the flesh i. zorluk
a bolt from the blue i. hiç beklenmedik bir olay
a bolt from the blue i. hiç beklenmedik bir iş
a bolt out of the blue i. hiç beklenmedik bir haber
a bolt out of the blue i. hiç beklenmedik bir olay
a bolt out of the blue i. hiç beklenmedik bir iş
a bolt out of the blue i. hiç umulmayan bir haber
scalable slope of a mountain i. dağın tırmanmaya elverişli yamacı
the most delicate part (of a matter) i. püf nokta
a blend of the two i. ikisinin ortası
(someone/something) which is a blend of the two i. ikisinin ortası
a few words i. iki çift söz
a good night's sleep i. iyi geceler öpücüğü
pursuing a career i. kariyer (meslek) edinme
(a) clear understanding i. net (bir) kavrama
a sincere prayer i. içten dua
a heartfelt prayer i. içten dua
a good news i. güzel bir haber
like a house on fire i. hızla
patience of a saint i. peygamber sabrı
a man in the limelight i. günün adamı
penholder (for a nib) i. kalem sapı
a place of refuge i. sığınacak liman
transfer of a factory i. bir fabrikanın devri
quarter of a century i. çeyrek yüzyıl
a victim of discrimination i. ayrımcılık kurbanı
giving a security i. teminat verme
a vehement speaker i. ateşli konuşmacı
a snake in the grass i. yüze gülüp arkadan kuyu kazan
a bag of nerves i. sinir küpü
becoming a state i. eyaletleşme
a streak of wins i. seri galibiyet
a streak of winnings i. galibiyet serisi
domain of a function i. bir işlevin tanım bölgesi
a two-and-a-half lira coin i. iki buçukluk
a knock-down drag-out fight i. şiddetli ağız kavgası
a five-star hotel i. beş yıldızlı otel
being a son-in-law i. damatlık
a well-wisher i. duacı
a great mischief-maker i. fesat kumkuması
a speech-ripe idea i. hakkında konuşulacak kadar olgunlaşmış fikir
a three-week stay i. üç haftalık bir ziyaret
a table-top item i. sofralık
bric-a-brac i. biblolar
add-a-bead i. ekli boncuk
employment of a person in according of a contract in the ottoman empire i. icare-i ademi
ethics of a institution-enterprise-organization i. işletme ahlakı
cock-a-doodle-doo i. horoz ötüşü
half-a-crown i. eski ingiliz parası
culture of a institution-enterprise-organization i. kurum kültürü
ethics of a institution-enterprise-organization i. örgüt ahlakı
cock-a-doodle-doo i. kukuriku
pit-a-pat i. çarpıntı
one-tenth of a hectare i. dekar
putting on a belt during a master ceremony according to an ahi-order i. şed kuşanma
wait-a-bit i. dikenli bitki
horns of a dilemma i. aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık
inherent characteristic of a system i. sistemin özeğrisi
a state of chaos i. kaos ortamı
adam and eve on a raft i. kızarmış ekmek üzerine kırılmış iki yumurta
book outlining the doctrines of a religious faith i. akait kitabı
a complement of activities i. faaliyetler bütünü
a compulsive shopper i. alışveriş delisi
a week's warning i. bir haftalık mühlet
a one-off i. bir seferliğine
a recent study i. son zamanlarda yapılmış bir araştırma
a different standpoint i. başka bir açı
a different standpoint i. farklı bir
a promised land i. vaadedilmiş toprak
a land of milk and honey i. bolluk bereket ülkesi
a promised land i. vaadedilmiş ülke
publish a report i. rapor yayınlamak
a touch of hope for low-incomers i. dar gelirliye umut kapısı
admission in a hospital i. hastaneye kabul
a statement made at a police station i. karakol ifadesi
a bird's-eye view i. şöyle bir bakış
a bird's-eye view i. üstünkörü bakış
a bird's-eye view i. kuş bakışı
a marriage based on love i. aşk evliliği
confinement in a fortress i. kalebentlik
a mecca i. çok önem verilen yer
a mecca i. kutsal sayılan yer
a minute inquiry i. detaylı inceleme
a distant memory i. derinlerdeki bir hatıra
a period of shortage i. kıtlık dönemi
a period of famine i. kıtlık dönemi
a rich culture i. zengin bir kültür
a disgraceful situation i. utanılacak durum
a large section of the community i. toplumun geniş kesimi
a mountain of washing up i. dağ gibi bulaşık
a reasonable level i. makul bir seviye
a flash news i. bir son dakika gelişmesi
a bleeding wound i. kanayan bir yara
a last minute development i. bir son dakika gelişmesi
a breaking news i. bir son dakika gelişmesi
fragrance of a flower i. çiçek kokusu
a live broadcast stream i. canlı yayın akışı
a live broadcast i. naklen yayın
a first in the world i. dünyada bir ilk
a traffic tragedy i. trafik faciası
a vast majority of public i. halkın geniş bir kesimi
a jar of jam i. bir kavanoz reçel
a strong emotional bond i. güçlü bir duygusal bağ
a historic success i. tarihi başarı
a pair of glasses i. gözlük
a historic victory i. tarihi bir zafer
a timely response i. zamanında müdahale
a thousand and one nights i. binbir gece masalları
a short delay i. kısa bir gecikme
a brief delay i. kısa bir gecikme
a jar of sugar i. bir kavanoz şeker
a glass of beer i. bir bardak bira
a strong feeling of guilt i. büyük suçluluk duygusu
a strong feeling of guilt i. ağır suçluluk duygusu
a day of sorrow i. üzücü gün
the birth of a child i. bebeğin dünyaya gelmesi
a hard object i. sert bir cisim
a hard object i. sert bir obje
a fairy tale wedding ceremony i. dillere destan bir düğün
a teaching story i. öğretici hikaye
a movie-like story i. film gibi hikaye
three meals a day i. günde üç öğün yemek
a glass of wine i. bir kadeh şarap
a great risk i. büyük bir risk
a tarnished reputation i. lekelenmiş itibar
a flyblown reputation i. lekelenmiş itibar
a flyblown reputation i. lekelenen itibar
a nonsmoker i. sigara içmeyen kimse
a night to remember i. hatırlanacak bir gece
a security vulnerability i. güvenlik zaafı
a last goodbye i. son bir elveda
a beautiful lady i. güzel bir bayan
a viable alternative i. geçerli bir seçenek
a changing environment i. değişen bir çevre
a bag company i. çanta şirketi
chance of a lifetime i. hayatının fırsatı/şansı
a vital role i. önemli bir rol
a primary role i. büyük bir rol
visiting a neighbor i. komşuyu ziyaret etme
visiting a neighbor i. komşu gezmesi
a certain time period i. belli zaman periyodu
a seemingly impossible task i. imkansız gibi görünen bir görev
a slight chance i. yok denecek kadar az şans
a well-known member i. tanınmış bir üye
a well-known member i. ünlü bir üye
a pair of dice i. bir çift zar
a bitter criticism i. sıkı bir eleştiri
a serious criticism i. sıkı bir eleştiri
a bitter criticism i. acı bir eleştiri
a man of honour i. şerefli adam
a man of honour i. onurlu adam
a female knight i. kadın şövalye
three-and-a-half-hour meeting i. üç buçuk saatlik toplantı
a great loss of time i. büyük zaman kaybı
ultimo tango a parigi i. paris'te son tango
a total fiasco i. tam bir fiyasko
a total flop i. tam bir fiyasko
death at a young age i. genç yaşta ölüm
a colorful show i. renkli bir gösteri
a pair of gloves i. bir çift eldiven
living in a foreign country i. yabancı bir ülkede yaşama
a rare occasion i. ender rastlanır durum
a time in the past i. geçmişte bir zaman
death of a soldier i. bir askerin ölümü
a technical disipline i. teknik bir disiplin
get a blister i. vücudun bir noktasının su toplaması
chasing a mirage i. bir serabı/hayali kovalama
a momentary pleasure i. bir anlık zevk
a definite answer i. kesin cevap
a vehicle with foreign license plates i. yabancı plakalı araç
a deep-rooted history i. köklü bir tarih
a bar of chocolate i. bir kalıp çikolata
a month-long recess i. bir aylık ara
a word-for-word translation i. birebir tercüme
a word-for-word translation i. birebir çeviri
a literal translation i. birebir tercüme
a wide spectrum of colors i. geniş renk yelpazesi
a wide selection of colours i. geniş renk yelpazesi
a man with an ankle holster i. ayak bileğinde silah kılıfı olan adam
a sharp stick i. keskin bir sopa
a correction message i. düzeltme mesajı
a fishing pole and bait i. bir olta ve yem
a copy of the flight plan i. uçuş planın bir kopyası
a series of choices i. seçimler dizisi
a bottle of peroxide i. oksijenli su şişesi
a trained soldier i. eğitimli bir asker
a spy novel i. casusluk romanı
a border town i. bir sınır kasabası
a high-paying firm i. yüksek ücretli bir firma
a piece of metal i. bir metal parçası
a licensed pilot i. lisanslı pilot
a search party i. kayıp arama ekibi
a crack shot i. usta bir nişancı
a repeating rifle i. mükerrer ateşli tüfek
a natural explanation i. doğal bir izah
a natural explanation i. doğal bir açıklama
a bathroom with a toilet i. tuvaletli banyo
a solo project i. solo bir proje
a put away i. bir şey için ayrılmış para
a murder suspect i. katil zanlısı
a top-secret unit i. çok gizli bir birim
want to be a teacher i. öğretmen olmak istemek
a-year-training i. bir yıllık eğitim
a rational person living in the real world i. gerçek dünyada yaşayan aklı başında bir insan
a crime investigation i. bir suç araştırması
a strong odor i. keskin koku
a former marine i. eski bir deniz piyadesi
a rational behavior i. makul bir davranış
a massive cold front i. büyük bir soğuk hava cephesi
a reasonable behavior i. mantıklı bir davranış
a one-room schoolhouse i. tek sınıflık okul binası
a fake exchange i. sahte bir takas
a false impression i. yanlış bir izlenim
a series of muscle contractions i. bir dizi kas kasılması
a great care i. büyük bir dikkat
a great attention i. büyük bir dikkat
pat-a-cake i. şarkılı bir çocuk oyunu
a progressive school system i. ilerici bir okul sistemi
a hard period i. zorlu bir dönem
a big commotion i. büyük kargaşa/karmaşa
product of a number i. bir sayının çarpımı/katı
a catch-all term i. kapsamlı/kapsayıcı terim
a little garden i. küçük bir bahçe
a change of clothes i. yedek elbise
a wall of flesh i. etten duvar
a temporary hospital i. geçici hastane
a homosexual lawyer i. eşcinsel bir avukat
a recreational drug user i. eğlence amacıyla arada sırada uyuşturucu kullanan kimse
a film in/reflecting the sprit of the 80s i. 80'lerin ruhunu yansıtan film
a film reminiscent of the eighties/80s i. 80'lerin ruhunu yansıtan film
a film reminiscent of the eighties/80s i. seksenlerin ruhunu yansıtan film
a plain expression i. yalın bir anlatım
determination of corrosion to a copper substrate i. bakır taban malzemesinde korozyon tayini
a slow dance i. yavaş bir dans
a terrible traffic accident i. korkunç bir trafik kazası
a clear mind i. salim kafa
a part of the group i. grubun bir parçası
a tongue-lashing i. azar
a tongue-lashing i. zılgıt
a great development i. büyük bir gelişme
pied-a-terre i. garsoniyer

"a-" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
General
alçıpan (KNAUF A.Ş'nin tescilli markasıdır) drywall i.
The walls are made from drywall.
Duvarlar alçıpandan yapılır.

More Sentences
allah'a inanmak believe in god f.
We believe in God.
Biz Allah'a inanıyoruz.

More Sentences
(allah'a) hamdetmek praise f.
Sami praised God.
Sami Allah'a hamdetti.

More Sentences
-e/a for ed.
I bought a bouquet of flowers for Lana.
Lana'ya bir buket çiçek aldım.

More Sentences
-e/a toward ed.
He gave him money to put towards a new car.
Yeni bir arabaya yatırması için ona para verdi.

More Sentences
e/a for ed.
He has the greatest respect for his father.
Babasına hürmeti büyük.

More Sentences
e/a into ed.
My books have been translated into 30 languages.
Kitaplarım 30 dile çevrilmiştir.

More Sentences
e/a (bölünmek) into ed.
Five into thirty-five is seven.
Otuz beş, beşe bölünürse yedi eder.

More Sentences
e/a (çarpmak) into ed.
Guess who I bumped into at the market?
Bilin bakalım markette kime rastladım?

More Sentences
e/a (girmek, atılmak) into ed.
She is planning to go into advertising after graduation.
Mezun olduktan sonra reklamcılık sektörüne atılmayı planlıyor.

More Sentences
e/a to ed.
Please extend my condolences to your family.
Lütfen ailenize taziyelerimi iletin.

More Sentences
e/a (bağlanmak) to ed.
The microphone was linked to my computer.
Mikrofon bilgisayarımla bağlantılıydı.

More Sentences
e/a (bahis oranı) to ed.
The odds of him winning the race are ten to one.
Yarışı kazanma ihtimali bire on.

More Sentences
e/a (gitmek) to ed.
I go to the gym in the mornings before work.
Sabahları işe gitmeden önce spor salonuna gidiyorum.

More Sentences
e/a göre to ed.
His explanation seems shady to me.
Açıklaması bana göre şüpheli.

More Sentences
e/a kadar to ed.
The ballroom can accommodate up to 500 guests.
Balo salonu 500 kişiye kadar misafir ağırlayabilmektedir.

More Sentences
e/a karşı to ed.
I'd rather talk face to face.
Yüz yüze karşılıklı konuşmayı tercih ederim.

More Sentences
e/a karşı (skor) to ed.
The score of last night's game was 23 to 40.
Dün geceki maçın skoru 23'e 40'tı.

More Sentences
Colloquial
google'a bak google it expr.
Did you google it?
Google'dan baktın mı?

More Sentences
Idioms
(a ile b/biriyle arasındaki) köprüleri kurmak build bridges (between a and b/with somebody) f.
I believe we have been truly successful in building bridges here.
Burada köprüler kurma konusunda gerçekten başarılı olduğumuza inanıyorum.

More Sentences
allah'a şükür thank god expr.
Thank God that day's over.
Allah'a şükür, o gün sona erdi.

More Sentences
Speaking
allah'a şükür thank god expr.
Thank God.
Allah'a şükür.

More Sentences
General
vak’a fact i.
(allah'a özgü) inayet grace i.
gabon'a özgü gabonese i.
hindistan'a yeni gelmiş avrupalı griffin i.
allah'a saygı gösterme piousness i.
allah'a tapınan kimse worshiper i.
vak’a event i.
ingiliz hukukunda devletin vatandaş jones'a karşı açtığı dava rex v. jones i.
liverpool'a özgü bir yemek scouse i.
kur'a lottery i.
a yayın alanı a service area i.
Allah'a inanma theism i.
alçıpan (KNAUF A.Ş'nin tescilli markasıdır) sheetrock i.
A.Ş inc. i.
keskin zek­a acumen i.
a sınıfı işletme class a operation i.
tümler-ağaç co-tree i.
taksimü’l-a’mal division of labor i.
kereste-ağaç endüstrisi timber-wood industries i.
darü's-sına'a ottoman factory i.
kar'a iştirak profit-sharing i.
a grubu group a i.
ay'a uzay uçuşu space flight to the moon i.
ingilizlerin eskiden hindistan'a gitmek üzere yaptıkları ve yola dayanıklı olması için şerbetçiotunu bol kullandıkları bira india pale ale i.
yunanistan'a ait bir reçine şarabı retsina i.
afganistan'a özgü keçi kapma oyunu kok-boru i.
afganistan'a özgü keçi kapma oyunu buzkashi i.
afganistan'a özgü keçi kapma oyunu oglak tartis i.
allah'a tapınan kimse worshipper i.
a şıkkı option a i.
yaklaşık 0,45 kg'a denk gelen ağırlık ölçüsü lbs. i.
antik yunan'da 26 kg'a eşit bir ölçü birimi talent i.
hazreti davut'a ve müritlerine erzak getiren ve daha sonra onun karısı olan kadın abigail i.
c ile d'nin ilişkisi, a ile b'nin ilişkisi gibi a is to b as c is to d i.
a, b ve c tabakalarının dikey bir şekilde üç ayrı katman olarak görülebildiği toprak abc soil i.
sovyetler birliğinde 45.3 kg (100 paund)'a denk gelen ağırlık birimi centner i.
100 kg'a denk gelen ağırlık birimi centner i.
A kesişim B A intersection B i.
a, b ve c tabakalarının düşey düzlemde üç ayrı katman olarak göründüğü toprak abc soil i.
a harfinin farklı bir şekilde söylenişi aw [scottish] i.
afganistan'da taliban'a karşı kurulmuş çok etnikli bir ılımlı islam ittifakı united front i.
allah'a karşı saygısızlık unpitousty i.
allah'a karşı saygısızlık unpity i.
hindistan'a özgü bol bir ceket banian i.
hindistan'a özgü bol bir ceket banyan i.
iran'a özgü bir kalem kutusu kalamdan i.
zamanında hollanda'dan new york'a göçmüş olanların soyundan kimse knickerbocker i.
4000 pound'a eşdeğer bir ağırlık birimi last i.
10 quarter'a veya 80 buşele eşdeğer bir ingiliz hububat kapasitesi birimi last i.
keyif için alınan ve bağımlılık yapmayan bir uyuşturucu olarak tüketilen, kenevir ve baldan yapılan fas'a özgü bir macun majoun i.
iran'a özgü kalem kutusu qalamdan i.
hindistan'a özgü üflemeli bir çalgı bin i.
hindistan'a özgü üflemeli bir çalgı pungi i.
hindistan'a özgü üflemeli bir çalgı poogye i.
avrupa ülkelerinde özellikle altın ve gümüşte kullanılan, 227 gram'a eşdeğer çeşitli ağırlık birimlerine verilen ad mark i.
bir milyon bar'a eşdeğer bir basınç birimi megabar i.
hindistan'a özgü çeşitli ağırlık birimlerine verilen ad men i.
hindistan'a özgü olup 82.28 pound'a eşdeğer bir ağırlık birimi men i.
1/ohm'a eşdeğer bir iletkenlik birimi mho i.
trinidad'a özgü bir dans bongo i.
yunanistan'a, kültürüne veya halkına hayran olan kimse hellenophile i.
112 pound'a eşdeğer bir ingiliz ağırlık birimi hundred i.
kendini imparator sanan deli bir italyan'a verilen lakap monarcho i.
içerdiği önermelerin nitelik ve niceliğine göre sınıflandırılan ve geleneksel olarak a, e, ı, o harfleri ile ifade edilen bir kıyas biçimi mood i.
ay'a tapınma moon-worship i.
hindistan'a özgü dans ve ritüellerde kullanılan stilize ve sembolik bir jest mudra i.
on bin ar'a veya bir milyon metre kare'ye eşdeğer bir ölçü birimi myriare i.
genellikle isa'nın yaşamı, ölümü ve dirilişi temalarını ve kutsal kitapta geçen olayları işleyen orta çağ'a ait bir piyes türü mystery i.
mısır'a özgü şey gippy i.
hindistan'a yeni gelmiş avrupalı griff [india] i.
hindistan'a yeni gelen bir ingiliz olma griffinism i.
hindistan'a yeni gelen ingilizlere özgü davranış griffinism i.
suudi arabistan'a ait altın bir sikke guinea i.
çin ve tayvan'a özgü bir siyah çay oolong i.
papalık'a bağlı tören sembolleri ve ayinler dignities i.
metre kare başı bir newton'a denk gelen basınç birimi pa i.
hindistan'a özgü bir çay pekoe i.
(dini) yahudi ve hristiyanlık'a ait kutsal kitapları amaçlanan yoruma göre tefsir eden kimse originalist i.
yunanistan'a özgü güçlü anason aroması olan bir içki ouzo i.
eski ibrani takviminin yaklaşık olarak şubat'a denk gelen on birinci ayı sebat i.
tacikistan'ın 100 diram'a eşdeğer olan standart para birimi somoni i.
gürcistan'a özgü geleneksel bir ziyafet supra i.
allah'a havale etmek refer somebody to god f.
allah'a şükranlarını sunmak offer thanks f.
allah'a şükretmek offer thanks f.
allah'a tevekkül etmek trust in god f.
allah'a şükretmek return thanks f.
allah'a şükranlarını sunmak return thanks f.
allah'a havale etmek leave (punishment/revenge) to god f.
be a person of distinction parmakla gösterilmek f.
make a pass at iş atmak f.
kuran'a el basmak swear on koran f.
allah'a havale etmek leave the rest to god f.
allah'a havale etmek leave the rest to allah f.
allah'a bırakmak leave the rest to god f.
allah'a bırakmak leave the rest to allah f.
kur’a çekmek draw lots f.
Allah'a sığınmak seek refuge in God f.
Allah'a sığınmak resort to Allah f.
Allah'a sığınmak take refuge in Allah f.
-a dönmek get back to f.
Allah'a dua etmek pray to Allah f.
zararı küçük bir alan(l)a sınırlamak contain the damage to a small area f.
-a/e dönmek give way to f.
12 dalda oscar'a aday olmak have 12 oscar nominations f.
mısır'a özgü karakter vermek egyptize f.
(shakespeare'in coriolanus eseri) birine coriolanus'un aufidius'a davrandığı gibi davranmak fiddious f.
fransız'a benzetmek frenchify f.
surinam'a özgü surinamese s.
ırak'a özgü iraqi s.
karadağ'a özgü montenegrin s.
kırım'a özgü crimean s.
taşoz'a özgü thasian s.
butan'a özgü bhutanese s.
singapur'a özgü singaporean s.
kuran'a ait koranic s.
dionysus'a tapma ile ilgili dionysian s.
suudi arabistan'a özgü saudi arabian s.
lihtenştayn'a özgü liechtenstein s.
barbados'a özgü barbadian s.
tayvan'a özgü taiwanese s.
laos'a özgü laotian s.
pakistan'a özgü pakistani s.
pencap´a özgü panjabi s.
sisam'a özgü samian s.
rodos'a özgü rhodian s.
iran'a özgü iranian s.
sudan´a özgü sudanese s.
mısır'a ait egyptian s.
allah'a karşı saygısız impious s.
tunus'a özgü tunisian s.
honduras'a özgü honduran s.
pencap´a özgü punjabi s.
alman filozofu kant'a veya felsefesine ait kantian s.
einstein'a ait einsteinian s.
çad'a özgü chadian s.
fas'a özgü moroccan s.
madagaskar'a özgü madagascarian s.
islam'a ait islamic s.
umman'a özgü omani s.
kıbrıs'a özgü cypriot s.
hindistan´a özgü indian s.
lübnan'a özgü lebanese s.
ekvador'a özgü ecuadorian s.
madagaskar'a özgü madagascan s.
hindistan'a ait indian s.
vietnam´a özgü vietnamese s.
morityus'a özgü mauritian s.
labrador'a özgü labradorean s.
mısır'a özgü egyptian s.
zengibar'a özgü zanzibari s.
dragon'a ait draconian s.
patmos'a özgü patmian s.
grönland'a özgü greenlandic s.
cebelitarık'a özgü gibraltarian s.
saravak'a özgü sarawakese s.
katar'a özgü qatari s.
kamerun'a özgü cameroonian s.
paraguay'a özgü paraguayan s.
siyam´a özgü siamese s.
trinidad'a özgü trinidadian s.
lüksemburg'a özgü luxembourgian s.
uruguay'a özgü uruguayan s.
liliput'a ait lilliputian s.
gine bisav'a özgü guinea-bissauan s.
jul sezar'a ait julian s.
fas'a ait moorish s.
orfeus'a özgü orphic s.
kıbrıs'a ait cypriot s.
kıbrıs'a ait cyprian s.
durkheim'a ait durkheimian s.
batlamyos'a ait ptolemaic s.
kuran'a ait alcoranic s.
nostradamus'a ait nostradamic s.
hindistan ya da pakistan'a özgü east indian s.
malaylar'a ait malayan s.
malaylar'a dair malayan s.
malaylar'a özgü malayan s.
hem malaylar'a hem de endonezyalılar'a ait malayo-indonesian s.
hem malaylar'a hem de endonezyalılar'a dair malayo-indonesian s.
hem malaylar'a hem de endonezyalılar'a özgü malayo-indonesian s.
barbados'a ait bajan s.
barbados'a özgü bajan s.
allah'a karşı saygısız unpitious s.
kashubialılar'a ait kashubian s.
katar'a ait katari s.
katarlılar'a ait katari s.
zanzibar'a ait veya ilgili zanzibari s.
utah'a ait utahan s.
belarus'a ait belarusian s.
belarus'a ait belarusan s.
belarus'a dair belarusan s.
kırgızistan'a ait kyrgyzstani s.
latium'a ait latian s.
malabar'a özgü tarzda olan malabar s.
hindistan'a ait bharatiya s.
hindistan'a dair bharatiya s.
bihar'a ait bihari s.
bihar'a dair bihari s.
ingiliz kenti manchester'a ait mancunian s.
gaius marius'a ait marian s.
quirinus'a ait quirinal s.
yunanistan'a ait hellenic s.
boston'a özgü bostonian s.
iskoç doktor john brown'a ait brunonian s.
himalayalar'a ait himalayan s.
himalayalar'a özgü himalayan s.
kuzey hindistan'a ait hindi s.
hindistan'a ait hindoostani s.
hindistan'a ait hindostani s.
hong kong'a veya halkına ait hong kongese s.
hong kong'a veya halkına özgü hong kongese s.
rönesans'a ait veya ilişkin humanistic s.
moğolistan'a ait mongolian s.
ay'a doğru moonward s.
ay'a ait moony s.
fas'a ait morisco s.
tarihçi ve istatistikçi william wilson hunter'a ait hunterian s.
liverpool'a ait liverpolitan s.
glam rock'a ait veya özgü glam s.
dağıstan'a ait dagestani s.
yunanistan'a veya yunanlılara ait grecian s.
yunanistan'a ait greek s.
yunanistan'a özgü greek s.
yunanistan'a ait greeklike s.
yunanistan'a özgü greeklike s.
birleşik krallık'a ait imperial s.
oxford'a ait oxonian s.
oxford'a özgü oxonian s.
dev golyat'a ait goliathan s.
dev golyat'a ilişkin goliathan s.
ırak'a ait iraki s.
ırak'a özgü iraki s.
belucistan'a ait belooche beloochee s.
belucistan'a dair belooche beloochee s.
iran'a, iranlılara veya dillerine ait iranian s.
paracelsus'a ait paracelsian s.
hindistan'a ait country [india] s.
hırvatistan'a ait croatian s.
hırvatistan'a özgü croatian s.
isidor'a ait isidorian s.
isidor'a atfedilen isidorian s.
sevillalı isidor'a ait isidorean s.
sevillalı isiodor'a özgü isidorean s.
pencap'a ait veya ilgili panjabi s.
pegasus'a ait pegasian s.
pegasus'a benzer pegasian s.
pegasus'a ait pegasean s.
pegasus'a benzer pegasean s.
(mısır'da) pelusium'a ait veya ilgili pelusiac s.
el salvador'a ilişkin salvador s.
el salvador'a ilişkin salvadoran s.
el salvador'a ilişkin salvadorean s.
el salvador'a ilişkin salvadorian s.
sisam'a özgü samiot s.
saskatchewan'a ait saskatchewanian s.
suudi arabistan'a ait veya ilgili saudi-arabian s.
(fransa) savoy'a ait veya ilgili savoyard s.
savoy'a özgü savoyard s.
(ingiltere) cornwall'a ait veya ilgili cornish s.
cornwall'a özgü cornish s.
a kalite five-star s.
oregon'a ait oregonian s.
oregon'a özgü oregonian s.
oscan'a ait oscan s.
liverpool'a ait scouse s.
tayland'a özgü siamese s.
tayland'a ait veya ilgili siamese s.
santa kruz'a ait veya ilişkin cruzan s.
pisagor'a ait veya ilgili pythagorean s.
pisagor'a ait veya ilgili pythagoric s.
pisagor'a ait veya ilgili pythagorical s.
sudan'a ait sudanic s.
sudan'a özgü sudanic s.
a'dan z'ye a to izzard zf.
a'dan z'ye from a to izzard zf.
a'dan z'ye from a to z zf.
a özel specific to zf.
ocak'tan ağustos'a kadar from January until august zf.
ocak'tan ağustos'a kadar from january to august zf.
ay'a doğru moonward zf.
ay'a doğru moonwards zf.
(kısaca) e/a kadar til zf.
-a in ed.
-e/-a (yönelme) to ed.
-a into ed.
'-a kıyasla then [dialect] ed.
'-a till [scottish] ed.
e/a against ed.
e/a dek to ed.
allah'a şükür thank heaven ünl.
allah'a şükür thank goodness ünl.
a! why ünl.
allah'a emanet ol god you see ünl.
a dostlar heartlings [obsolete] ünl.
hindistan'a veya batı hint adaları'na ait anlamı veren ön ek ind- ök.
hindistan'a ait hind (hindu) kısalt.
hindistan'a ait hind (hindi) kısalt.
hindistan'a ait hind (hindustani) kısalt.
hindistan'a ait hind. (hindu) kısalt.
hindistan'a ait hind. (hindi) kısalt.
hindistan'a ait hind. (hindustani) kısalt.
Phrasals
-a mahkum etmek doom to f.
'a amacıyla üretmek produce for f.
(x/a vb ile) işaretlemek mark something in f.
...a dönüşmek transmogrify into f.
(roket) ay'a blast off f.
Phrases
dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olma let (the) perfect be the enemy of (the) good f.
bu benim ... a ilk seyahatim this is my first trip to ... expr.
dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olma don't let perfect be the enemy of good expr.
google'a sor google it expr.
-a/e kadar aptal as stupid as expr.
-a kadar well into expr.
-e/'-a imkan verir this allows you to... expr.
'-a benzer bir şey to this/that effect expr.
gryffindor'a on puan 10 points to gryffindor expr.
on puan gryffindor'a gidiyor 10 points to gryffindor expr.
on puan gryffindor'a gidiyor 10 points to gryffindor expr.
(b, e, a, d, g, c ve f) hatırlatması için kullanılan uydurma bir hatırlatma cümlesi battle ends and down goes charles' father (b, e, a, d, g, c and f) expr.
Proverb
sezar'ın hakkı sezar'a give the devil his due
(bacon'a atfedilen hikayeye göre) aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz hope is a good breakfast but a bad supper
eşeğini sağlam bağla, sonra allah'a ısmarla trust in Allah, but tie up your camel
eşeğini bağla, sonra allah'a emanet et trust in Allah, but tie up your camel
eşeğini sağlam bağla, sonra allah'a ısmarla trust in God, but tie up your camel
eşeğini bağla, sonra allah'a emanet et trust in God, but tie up your camel
eşeğini sağlam bağla, sonra allah'a/tanrı'ya ısmarla trust in god, but tie up your camel
eşeğini bağla, sonra allah'a/tanrı'ya emanet et trust in god, but tie up your camel
eşeğini sağlam bağla, sonra allah'a ısmarla trust in allah, but tie up your camel
eşeğini bağla, sonra allah'a emanet et trust in allah, but tie up your camel
yalnızlık allah'a mahsustur no man is an island
yalnızlık allah'a mahsustur no man is an island (entire of itself)
yüz güzelliği hamamdan eve, öz güzelliği urum'dan şam'a beauty is more than skin deep
yüz güzelliği hamamdan eve, öz güzelliği urum'dan şam'a beauty is only skin deep
Colloquial
istanbul’a giden uçak plane to istanbul i.
abd'de araba üretilen eyaletler olarak da bilinen detroit, michigan'a verilen takma isim motown i.
sol anahtarındaki notaları hatırlamak için kullanılan bir ipucu (f, a, c ve e) face i.
hiç covid 19'a yakalanmamış kimse covirgin i.
tüm dersleri a olma straight a's i.
tüm derslerden a alma straight a's i.
target'a alışverişe gitme target run i.
hint alt kıtası'ndan birleşik krallık'a yeni göç etmiş kimse freshie i.
ırak'a ek asker gönderilmesine engel olan kimse surge protector i.
fast food'a gömülmek mac out f.
pub'a gitmek pub f.
zeitgeist'a uyan zeitgeisty s.
madagaskar'a ait madecassee s.
madagaskar'a ait madegassy s.
tüm dersleri a olan straight-a s.
her dersi a olan straight-a s.
peckham'a ait peckish s.
(kısaca) hell of a helluva zf.
a'dan z'ye kadar from a to z expr.
işimiz allah'a kaldı only god can help us expr.
sezar'ın hakkı sezar'a give credit where credit is due expr.
1'den 10'a kadar bir sayı seç think a number between one and ten expr.
1'den 10'a kadar bir sayı seç pick a number between one and ten expr.
-a bak! get you! expr.
google'a sor quod google expr.
google'a sorun quod google expr.
google'a yaz quod google expr.
google'a yazın quod google expr.
allah'a şükür but for the grace of god expr.
google'a sorsan öğrenirdin lmgtfy (let me google that for you) expr.
google'a sorman gereken şeyi bana/bize soruyorsun lmgtfy (let me google that for you) expr.
allah'a emanet ol may the gods bless you expr.
n'a ber? how do ye do? [old-fashioned] exclam.
n'a ber? how-de-do [us] exclam.
Idioms
A'dan Z'ye her şey everything from A to Z i.
son anda kazandığı yarışlarla bilinen jokey edward "snapper" garrison'a atıfta bulunarak türetilmiş bir ifade garrison finish i.
a'dan z'ye tüm işleri yapan kişi head cook and bottle washer i.
(a ve b arasında) büyük bir fark the world of difference (between a and b) i.
(a ve b arasında) dağlar kadar fark the world of difference (between a and b) i.
(a ve b arasında) epeyce bir fark the world of difference (between a and b) i.
(a ve b arasında) bir hayli fark the world of difference (between a and b) i.
(a ve b arasında) dünya kadar fark the world of difference (between a and b) i.
(a ve b arasında) aşırı fark the world of difference (between a and b) i.
(a ve b arasında) büyük bir fark a world of difference (between a and b) i.
(a ve b arasında) dağlar kadar fark a world of difference (between a and b) i.
(a ve b arasında) epeyce bir fark a world of difference (between a and b) i.
(a ve b arasında) bir hayli fark a world of difference (between a and b) i.
(a ve b arasında) dünya kadar fark a world of difference (between a and b) i.
(a ve b arasında) aşırı fark a world of difference (between a and b) i.
(a ve b arasında) büyük fark a world of difference (between a and b) i.
(a ve b arasında) dünya kadar fark a world of difference (between a and b) i.
(a ve b arasında) büyük fark the world of difference (between a and b) i.
(a ve b arasında) dünya kadar fark the world of difference (between a and b) i.
sabah 10:00'dan öğleden sonra 3:00'a kadar olan kısa çalışma saatleri bankbook i.
sabah 10:00'dan öğleden sonra 2:00'a kadar olan kısa çalışma saatleri banker's hours i.
dimyat'a giderken yanında pirinç götürmek bring sand to the beach f.
dimyat'a giderken yanında pirinç götürmek bring owls to athens f.
dimyat'a pirinç götürmek bring owls to athens f.
dimyat'a giderken yanında pirinç götürmek take owls to athens f.
dimyat'a pirinç götürmek take owls to athens f.
dimyat'a giderken yanında pirinç götürmek carry owls to athens f.
dimyat'a pirinç götürmek carry owls to athens f.
dimyat'a giderken yanında pirinç götürmek bring sand to the beach f.
dimyat'a pirinç götürmek bring sand to the beach f.
parnassos'a tırmanmak climb parnassus f.
'-a kavuşmak knock at (one's) door f.
'-a kavuşmak knock at your door f.
'-a kavuşmak come knocking at your door f.
aklın a'sı bile olmamak not have two brain cells to rub together f.
a takımında olmak the first string f.
allah'a can borcunu ödemek pay the debt of nature f.
bir şeyi a'dan z'ye bilmek know something through and through f.
bir şeyi a'dan z'ye bilmek know something inside out f.
sezar'ın hakkını sezar'a vermek give the devil his due f.
'a çağrısında bulunmak issue a call for something f.
bırakmak ve allah'a havale etmek let go and let god f.
boş vermek ve allah'a havale etmek let go and let god f.
sadece allah'a havale etmek let go and let god f.
allah'a/tanrıya kalmış olmak be in the lap of the gods f.
(a ile b arasında) köprü görevi görmek bridge the gap (between a and b) f.
(a ile b arasında) iletişim/bağlantı kurmak bridge the gap (between a and b) f.
(a ile b arasında) bir köprü oluşturmak bridge the gap (between a and b) f.
(a ile b arasında) bir geçiş sağlamak bridge the gap (between a and b) f.
(a ile b arasındaki) geçişi sağlamak/kolaylaştırmak bridge the gap (between a and b) f.
(a ile b arasında) köprü görevi görmek bridge the gulf (between a and b) f.
(a ile b arasında) iletişim/bağlantı kurmak bridge the gulf (between a and b) f.
(a ile b arasında) bir köprü oluşturmak bridge the gulf (between a and b) f.
(a ile b arasında) bir geçiş sağlamak bridge the gulf (between a and b) f.
(a ile b arasındaki) geçişi sağlamak/kolaylaştırmak bridge the gulf (between a and b) f.
(a ile b/biriyle arasındaki) ilişkileri güçlendirmek build bridges (between a and b/with somebody) f.
sezar'ın hakkını sezar'a vermek render unto caesar f.
kur'a çekmek cast/draw lots f.
(birini seçmek/bir şey yapmak için) kur'a çekmek cast/draw lots (for something/to do something) f.
(birini/bir şeyi) a'dan z'ye bilmek/tanımak know (someone or something) inside out f.
(birini/bir şeyi) a'dan z'ye bilmek know (someone or something) through and through f.
(bir şeyi) a'dan z'ye bilmek know (something) backward [us] f.
(bir şeyi) a'dan z'ye bilmek know (something) backward and forward [us] f.
(bir şeyi) a'dan z'ye bilmek know (something) forward and backward [us] f.
(bir şeyi) a'dan z'ye bilmek know (something) inside and out f.
a'dan z'ye bilmek know backwards and forwards f.
a'dan z'ye bilmek know forwards and backwards f.
dimyat'a giderken yanında pirinç götürmek send owls to athens f.
dimyat'a pirinç götürmek send owls to athens f.
(bir şeye)a bağımlı given to (something) s.
epir kralı pyrrhus'a ait pyrrhic s.
buradan fizan'a kadar from here to kingdom come zf.
nixon'a özgü cüretkar ya da tabu olan işleri başarma özelliğini belirtmek için kullanılan bir deyim only nixon could go to china expr.
a nerden çıktınız siz If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr.
adıyla bahsetsene a çocuğum who's she, the cat's mother? expr.
olur a ... beklentisiyle on the outside chance expr.
olur a (olumlu sonuçlanma) beklentisiyle on the outside chance expr.
olur a ... beklentisiyle on the off chance expr.
olur a (olumlu sonuçlanma) beklentisiyle on the off chance expr.
(top) tinker'dan evers'a ve chance'e tinker to evers to chance expr.
a ile z a2o (apples to oranges) expr.
a'dan z'ye from a to z expr.
a'dan z'ye the a to z of expr.
A'dan Z'ye her şey everything from soup to nuts expr.
Allah'a kalmış in the lap of the gods expr.
benden uzak allah'a yakın far be it from me expr.
dünya süleyman'a bile kalmamış no man can live forever expr.
sen elinden geleni yap gerisini allah'a bırak god helps him who helps himself expr.
yüz güzelliği hamamdan eve, öz güzelliği urum'dan şam'a beauty is but skin deep. expr.
her a'nın içinde bir b yatar scratch a and you’ll find b expr.
her a'nın içinde bir b saklıdır scratch a and you’ll find b expr.
a'ya biraz yakından bakarsan içinde yatan b'yi göreceksin/görürsün scratch a and you’ll find b expr.
a'dan z'ye from soup to nuts expr.
sezar'ın hakkı sezar'a credit where credit is due expr.
müzikte (f, c, g, d, a, e ve b) hatırlatması için kullanılan uydurma bir hatırlatma cümlesi father charles goes down and ends battle expr.
a'dan b'ye from a to b expr.
sezar'ın hakkı sezar'a give the devil his/her due expr.
sezar'ın hakkını sezar'a vermek give the devil his/her due expr.
olur a ... beklentisiyle on the off-chance [uk] expr.
adıyla bahsetsene a çocuğum who's she, the cat's mother? [uk] expr.
Speaking
allah'a ısmarladık ta-ta ünl.
Aferin .......'(y)e/a! full marks to...! expr.
allah'a emanet ol god bless expr.
allah'a emanet ol god bless you expr.
Allah'a şükür thank Allah expr.
bu istanbul'a ilk gelişim this is my first time in istanbul expr.
daha önce de geldin mi istanbul'a? have you been to Istanbul before? expr.
daha önce istanbul'a de geldin mi? have you been to Istanbul before? expr.
istanbul'a ilk gidişin mi (olacak)? is this the first time you are going to istanbul? expr.
ingilizce için 9'a basınız for english press nine expr.
istanbul'a ilk gelişin mi? is this the first time you have been to istanbul? expr.