geçip - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

geçip



"geçip" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
General
geçip by zf.

"geçip" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 148 sonuç

Türkçe İngilizce
General
at koşum takımında baş üstünden geçip yanlara bağlanan şerit headpiece i.
geçip gitme miss i.
yaşadığı bölgenin başka devletin egemenliğine geçmesiyle o devletin vatandaşlığına geçip geçmemeye karar verecek kimse optant i.
(alet) birbirine geçip yuvasına oturma sesi sneck i.
geçip gitmek run f.
geçip gitmek (zaman) roll on f.
geçip gitmek flit f.
hızla geçip gitmek chase f.
geçip gitmek go by f.
içine geçip yayılmak saturate f.
zaman geçip gitmek roll on f.
geçip gitmek pass by f.
geçip gitmek roll by f.
geçip gitmek stride f.
hızla geçip gitmek rip f.
geçip gitmek slip by f.
geçip gitmek (zaman) roll by f.
geçip gitmek pass f.
geçip gitmek go-by f.
geçip gitmek overshoot f.
yirmibir oyununda (eldeki kartlar toplamı) 21'i geçip yanmak/kaybetmek bust f.
havada dalışa geçip bomba bırakmak dive-bomb f.
pikeye geçip bomba bırakmak dive-bomb f.
geçip gitmek tick f.
geçip gitmek transpass [obsolete] f.
hızlıca geçip gitmek ensweep f.
(bir şeyi) yeniden geçip gitmek repass f.
(bir şeyin) yeniden geçip gitmesine yol açmak repass f.
geçip gitmek glide by f.
geçip gitmek overfly f.
geçip gitmek overgo [dialect] [uk] f.
yanından geçip gitmek overgo [dialect] [uk] f.
geçip gitmek overstride f.
geçip gitmek cote [obsolete] f.
yanından öylece geçip gitmek fly-by f.
önünden geçip gitmek outstride f.
yürüyerek geçip gitmek outstride f.
geçip gitmiş by-past s.
hedefin üzerinden geçip giden (ok) gone s.
geçip gitme by zf.
den (geçip gitmek) by ed.
Phrasals
yanından geçip gitmek pass by f.
oyalanmadan/hızla (bir yeri) geçip gitmek breeze through (something) f.
fark edilmeden geçip gitmek pass someone by f.
geçip gitmek go by f.
geçip gitmek pass over f.
geçip gitmek pass by f.
geçip gitmek come and go f.
geçip gitmek pass on f.
kürek yarışında rakibini geçip yarışı kazanmak row over f.
kürek çekerek geçip gitmek row over f.
önüne geçip gitmek pull ahead of someone f.
(yavaşça) geçip gitmek drift off f.
(ses vb) -den geçip doldurmak reverberate throughout f.
(bir şeyin) içinden geçip gitmek crack through (something) f.
bulunduğun alanla bağlantılı başka bir alana geçip başarılı olmak cross over f.
geçip gitmek cruise by f.
çabucak geçip gitmek cruise by f.
(bir şeyden) geçip gitmek pass from (something) f.
(birinin) vücudundan hızlıca geçip çıkmak go through (one) f.
bir yerden hızla/aceleyle geçip gitmek tear through (something) f.
bir yerden hızla/aceleyle geçip gitmek tear through f.
golfte çok yavaş oynadıkları için izin alarak öndeki grubu geçip oynamaya devam etmek play through f.
hızla geçip gitmek zoom through (something) f.
umursamadan geçip gitmek bumble along f.
hızlıca geçip gitmek breeze along f.
çabucak geçip gitmek zip along f.
delip geçip (birine/bir şeye) ulaşmak break through (to someone or something) f.
oyalanmadan/hızla geçip gitmek breeze through f.
geçip gitmek breeze through f.
'-den geçip girmek filter through f.
(bir şeyden) geçip girmek filter through (something) f.
biriyle irtibata geçip (bir şeyin) gidişatı/durumu hakkında bilgi almak follow up on (something) f.
(biriyle) irtibata geçip bir şeyin gidişatı/durumu hakkında bilgi almak follow up with (one) f.
(bir şeyi) geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak go across (something) to (someone or something) f.
(bir şeyi) boydan boya geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak go across (something) to (someone or something) f.
(bir şeyden) karşıya geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak go across (something) to (someone or something) f.
(bir şeyin) karşısına geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak go across (something) to (someone or something) f.
(bir şeyi) baştan başa geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak go across (something) to (someone or something) f.
geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak go across to f.
boydan boya geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak go across to f.
(karşıya geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak go across to f.
karşısına geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak go across to f.
baştan başa geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak go across to f.
(birinin/bir şeyin) yanından/önünden geçip gitmek go by (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) geçip gitmek go by (someone or something) f.
-den geçip gitmek pass from f.
arasından geçip yolunu bulmak thread way through f.
(birinin/bir grubun) üzerinde pek kayda değer bir etki bırakmadan geçip gitmek wash over (someone or something) f.
Colloquial
(birisi) aldırış etmeden yanından geçip gitmek get the go-by f.
koşarak geçip geride/arkada bırakmak run past f.
hızla geçip gitmek blow f.
bir alandan başka bir alana geçip ikisinde de başarılı olan crossover s.
Idioms
geçip giden günler bygone days i.
geçip giden günler days gone by i.
son anda öne geçip zafer kazanama garrison finish i.
geçip giden günler past history i.
önüne geçip yolunu engellemek cut in f.
okyanusu geçip derede boğulmak not to stumble over mountains but over molehills f.
(kalabalığın) arasından geçip yolunu bulmak thread one's way through something f.
(yardıma muhtaç biri ile ilgili) yanından geçip gitmek/oralı bile olmamak pass by on the other side f.
birinin vücudundan hızlıca geçip çıkmak go through one f.
birinin vücudundan hızlıca geçip çıkmak go right through one (like a dose of salts) f.
geçip/kayıp gitmesine izin vermek let slide by f.
(zamanın) akıp/geçip gitmesine izin vermek let slide by f.
geçip/kayıp gitmesine izin vermek let slip by f.
(zamanın) akıp/geçip gitmesine izin vermek let slip by f.
bir şeyin hızla yanından geçip gitmesine izin vermek let something slip by f.
bir şeyin hızla yanından geçip gitmesine izin vermek let something slide by f.
geçip gitmek march past f.
(birinin) yanından geçip gitmek blow past (someone) f.
(birinin) yanından hızla geçip gitmek blow past (someone) f.
(birinin/bir şeyin) yanından geçip gitmek breeze past (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) yanından hızla geçip gitmek breeze past (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) yanından umursamadan geçip gitmek breeze past (someone or something) f.
sıra halinde geçip gitmek file past f.
birinin/bir şeyin yanından geçip gitmek go past someone or something f.
birinin vücudundan hızlıca geçip çıkmak go right through one f.
(bir şeyin) arasından geçip yolunu bulmak thread your way through (something) f.
vız diye geçip giden clickety-clack expr.
Law
(amerikan mahkemelerinde) jüri üyeleri karar vermek üzere müzakerelere çekilmeden önce, yargıcın dava özeti geçip, davayla ilgili hukuk kaidelerini jüriye anlattığı konuşma charge i.
Politics
başka bir devletin yaşanılan bölgeye egemen olmasıyla o devletin vatandaşlığına geçip geçmemeye karar vermek opt f.
Media
tv programlarında karakterlerin tek başlarına kamera karşısına geçip duygu ve düşüncelerini aktardıkları kısım confessional i.
Technical
küçük uçağın dikey olarak tırmanışa geçip daha sonra durarak aşağı doğru yaptığı manevra whipstall i.
geçip gitmek overshoot f.
suyun geçip geçmediğini denetlemek stanch f.
Medical
içinden geçip tesbit etmek transfix f.
Psychology
geçip giden yabancı etkisi passing stranger effect i.
Astronomy
gökküresinin zirveden geçip ufka dik olması ile oluşan büyük daire vertical circle i.
1937 yılında dünya'nın 670.000 km yakınından geçip kaybolan küçük bir asteroit hermes i.
Literature
geçip gidene bakmak aftereye f.
Religious
transa geçip ölülerle iletişime geçmek trance f.
Geography
abd'nin new york kentinden geçip long island boğazı'nı güneydeki yukarı new york körfezi'ne bağlayan bir haliç east river i.
güneydoğu orta avrupa'da, karpat dağları'nda doğup orta romanya'dan geçip güney macaristan'daki tisa nehri'ne dökülen bir nehir maros i.
Military
herhangi bir büyük savaşta düşmanın savunma hatlarını geçip hava üslerine saldırılar düzenleyerek hava harekatını engellemekle görevli birlikler breakthrough forces i.
Sport
kürek çekerek geçip gitme row-over i.
kürekte rakibi geçip yarışı kazanma row-over i.
profesyonel güreş takımı müsabakasında takım arkadaşının eline dokunup yerine geçip rakiple güreşmeye devam etmek tag in f.
profesyonel güreş takımı müsabakasında yerine takım arkadaşını geçip rakiple güreşmeye devam etmesini sağlamak tag out f.
ragbide rakibin gol çizgisini geçip sayı yapmak get over f.
Basketball
güzel bir çalımla savunmacıyı çembere doğru geçip sayı atmak burn f.
Card
yirmibir oyununda (eldeki kartlar toplamı) 21'i geçip kaybetmemiş unbusted s.
Archaic
alkışların veya gürültülü destekçi kitlesinin arasından geçip gitmek hoop f.
yanından geçip giderek through one's sides zf.
Engineering
döşeme başlarından geçip her bir başın yüksekliğini gösteren bir gemi planındaki kavisli baş-kıç hattı dead rising i.
döşeme başlarından geçip her bir başın yüksekliğini gösteren bir gemi planındaki kavisli baş-kıç hattı dead rise line i.
Slang
kendinden geçip uykuya dalmak nod out f.
Modern Slang
küçük üniversitelerde seviyesi düşük öğrencilerin dersleri geçip mezun olabilmesi için standardın düşürülmesi academic welfare i.