|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
nasıl? |
how? zf.
|
|
General |
|
2 |
Genel |
-in nasıl olduğunu |
of how i.
|
|
3 |
Genel |
nasıl davranacağı kestirilemeyen kimse |
unknown quantity i.
|
|
4 |
Genel |
kişinin durumları nasıl yorumladığını veya karşılık verdiğini belirleyen karakteristik zihinsel tutum |
mentality i.
|
|
5 |
Genel |
başka kuralların nasıl kullanılması gerektiğini açıklayan bir kural |
metarule i.
|
|
6 |
Genel |
metni yazarlarının nasıl yorumlanmasını amaçladıklarını ortaya çıkararak o yönde yorumlayan kimse |
originalist i.
|
|
|
7 |
Genel |
yanılmış olan birine bir şeyin gerçekten nasıl olduğunu söylemek |
set someone right about f.
|
|
8 |
Genel |
yanılmış olan birine bir şeyin gerçekten nasıl olduğunu söylemek |
put someone right about f.
|
|
9 |
Genel |
nasıl cevap vermesi gerektiğini önceden söylemek (birine) |
prime f.
|
|
10 |
Genel |
birine bir şeyin nasıl yapıldığını göstermek |
show someone the way to do something f.
|
|
11 |
Genel |
nasıl geçtiğini anlamamak |
beguile f.
|
|
12 |
Genel |
bir şeyin nasıl yapılacağını öğrenmek |
learn how to do something f.
|
|
13 |
Genel |
şeklinin nasıl olacağını önceden belirlemek |
preform f.
|
|
14 |
Genel |
-in nasıl bir biri olduğunu anlamak |
size up f.
|
|
15 |
Genel |
-in nasıl bir şey olduğunu anlamak |
size up f.
|
|
16 |
Genel |
nasıl yapıldığını öğrenmek |
get the hang of f.
|
|
17 |
Genel |
nasıl yapılacağını öğrenmek |
get the hang of f.
|
|
18 |
Genel |
vaktin nasıl geçtiğini anlayamamak |
not realize how time flew f.
|
|
19 |
Genel |
vaktin nasıl geçtiğini anlayamamak |
not realize how time passed f.
|
|
20 |
Genel |
zamanın nasıl geçtiğini anlamamak |
lose track of time f.
|
|
21 |
Genel |
nasıl eğleneceğini bilmek |
know how to enjoy himself/herself f.
|
|
22 |
Genel |
akciğerlerin nasıl çalıştığı hakkında bir proje hazırlamak |
do a project on how the lung works f.
|
|
23 |
Genel |
nasıl tepki vereceğini bilmek |
know how to respond f.
|
|
24 |
Genel |
televizyonun nasıl çektiğine bakmak |
look at the television reception f.
|
|
25 |
Genel |
televizyonun nasıl çektiğine bakmak |
look at the tv reception f.
|
|
26 |
Genel |
nasıl tepki vereceğini bilmek |
know how someone would react f.
|
|
|
27 |
Genel |
neden ve nasıl olduğunu merak etmek |
wonder why and how f.
|
|
28 |
Genel |
nasıl isterseniz |
at your discretion s.
|
|
29 |
Genel |
hem de nasıl |
wicked s.
|
|
30 |
Genel |
nasıl işlediklerini anlatmadan bir çözüm elde etmek için kademeli prosedürler kullanan |
cookbook s.
|
|
31 |
Genel |
nasıl olursa olsun |
any old how zf.
|
|
32 |
Genel |
nasıl olursa olsun |
in any way soever zf.
|
|
33 |
Genel |
nasıl olmuşsa |
somehow zf.
|
|
34 |
Genel |
nasıl olursa olsun |
in any case zf.
|
|
35 |
Genel |
nasıl öyle |
as so zf.
|
|
36 |
Genel |
nasıl olsa |
somehow or other zf.
|
|
37 |
Genel |
nasıl olursa olsun |
regardless of how zf.
|
|
38 |
Genel |
her nasıl olsa |
somehow or other zf.
|
|
39 |
Genel |
her nasıl olursa olsun |
somehow or other zf.
|
|
40 |
Genel |
nasıl olsa |
anyhow zf.
|
|
41 |
Genel |
nasıl? |
how? zf.
|
|
42 |
Genel |
nasıl olursa |
somehow zf.
|
|
43 |
Genel |
her nasıl olursa olsun |
no matter how zf.
|
|
44 |
Genel |
nasıl olsa |
anyway zf.
|
|
45 |
Genel |
nasıl olsa |
sooner or later zf.
|
|
46 |
Genel |
nasıl isterseniz |
within your discretion zf.
|
|
47 |
Genel |
nasıl olduğuna bakmayarak |
regardless how zf.
|
|
48 |
Genel |
nasıl olsa |
somehow zf.
|
|
49 |
Genel |
nasıl yani |
how zf.
|
|
50 |
Genel |
nasıl isterse |
at one's own sweet will zf.
|
|
51 |
Genel |
nasıl olursa olsun |
algate zf.
|
|
52 |
Genel |
nasıl olursa olsun |
algates zf.
|
|
53 |
Genel |
allah bilir nasıl |
god knows how zf.
|
|
54 |
Genel |
nasıl oldu bilmem |
god knows how zf.
|
|
55 |
Genel |
nasıl olursa |
somegate [scotland] zf.
|
|
56 |
Genel |
Nasıl olduysa |
however zf.
|
|
57 |
Genel |
nasıl olursa olsun |
irregardless zf.
|
|
58 |
Genel |
nasıl olduğuna bakmayarak |
regardless of how ed.
|
|
59 |
Genel |
nasıl ... öyle ... |
as ... so ... bağ.
|
|
60 |
Genel |
nasıl olursa olsun |
however bağ.
|
|
61 |
Genel |
nasıl ki |
just as bağ.
|
|
62 |
Genel |
her nasıl |
however bağ.
|
|
63 |
Genel |
hem de nasıl! |
rather! ünl.
|
|
64 |
Genel |
işte böyle (bir şeyin nasıl olacağını gösterirken) |
like so ünl.
|
|
65 |
Genel |
nasıl yani |
but ünl.
|
|
Phrasals |
|
66 |
Öbek Fiiller |
nasıl biri olduğunu kestirmek |
size up f.
|
|
|
67 |
Öbek Fiiller |
davranışlarıyla/yaptıklarıyla nasıl erdemli/bilge bir insan olunacağını göstermek |
exemplify (something) by (something) f.
|
|
68 |
Öbek Fiiller |
davranışlarıyla/yaptıklarıyla nasıl erdemli/bilge bir insan olunacağını göstermek |
exemplify something by something f.
|
|
69 |
Öbek Fiiller |
zamanın nasıl geçtiğini fark etmemek |
slide by f.
|
|
70 |
Öbek Fiiller |
zamanın nasıl geçtiğini anlamamak |
zip by f.
|
|
71 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey(in nasıl çalıştığını) göstermek |
demonstrate something to someone f.
|
|
72 |
Öbek Fiiller |
nasıl çalıştığını/çalışıp çalışmadığını test etmek |
test out f.
|
|
73 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) nasıl olduğuna bakmak |
check in on (someone or something) f.
|
|
74 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) uğrayıp nasıl olduğuna/iyi mi diye bakmak |
check in on (someone or something) f.
|
|
75 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) nasıl olduğuna bakmak |
check on (someone or something) f.
|
|
76 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) uğrayıp nasıl olduğuna/iyi mi diye bakmak |
check on (someone or something) f.
|
|
77 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) nasıl olduğuna bakmak |
check up on (someone or something) f.
|
|
78 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) uğrayıp nasıl olduğuna/iyi mi diye bakmak |
check up on (someone or something) f.
|
|
79 |
Öbek Fiiller |
nasıl çalıştığı anlaşılamayan aletle bir şeyler yapmak |
muck about f.
|
|
80 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şeyin) nasıl çalıştığını göstermek |
demonstrate (something) to (one) f.
|
|
81 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şeyin) nasıl yapıldığını göstermek |
demonstrate (something) to (one) f.
|
|
82 |
Öbek Fiiller |
(birinin) nasıl olduğunu sormak |
enquire after (one) f.
|
|
83 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin nasıl olduğunu, başarıldığını) araştırmak |
game out f.
|
|
84 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin nasıl olduğuyla ilgili senaryoları, olasılıkları, stratejileri) incelemek/araştırmak |
game out f.
|
|
Phrases |
|
85 |
İfadeler |
zaman nasıl geçti/zamanın nasıl geçtiğini anlamadan/fark etmeden |
before you know where you are zf.
|
|
86 |
İfadeler |
zaman nasıl geçti/zamanın nasıl geçtiğini anlamadan/fark etmeden |
before you know it zf.
|
|
87 |
İfadeler |
dağ başı mı burası nasıl konuşuyorsun/ne yapıyorsun öyle |
there ought to be a law! (tobal) expr.
|
|
88 |
İfadeler |
ne biçim/nasıl bir dünyada yaşıyoruz |
what a time to be alive expr.
|
|
89 |
İfadeler |
başına bir şey geldiğinde ne yapılacak (sorun nasıl çözülecek anlamında) |
what will become of (someone or something) expr.
|
|
90 |
İfadeler |
(biri veya bir şey) nasıl sonuçlanacak |
what will become of (someone or something) expr.
|
|
91 |
İfadeler |
(biri veya bir şey) nasıl sonuçlandı |
what has become of (someone or something)? expr.
|
|
92 |
İfadeler |
(biri veya bir şey) nasıl sonuçlandı |
what became of (someone or something)? expr.
|
|
93 |
İfadeler |
(belli bir iş) çocukları nasıl etkileyeceğini düşün |
think of the children expr.
|
|
94 |
İfadeler |
önemli olan kendini nasıl gördüğündür |
what matters most is how you see yourself expr.
|
|
95 |
İfadeler |
nasıl öyle |
as therefore expr.
|
|
96 |
İfadeler |
nasıl olur da |
It beggars the imagination expr.
|
|
97 |
İfadeler |
sana nasıl davranmalarını istiyorsan diğerlerine öyle davran |
treat others as you would have them treat you expr.
|
|
98 |
İfadeler |
sana nasıl davranılmasını istiyorsan diğerlerine öyle davran |
treat others as you would have them treat you expr.
|
|
99 |
İfadeler |
(içki vb) sen nasıl hazırlarsan (öyle olsun) |
as it comes expr.
|
|
100 |
İfadeler |
nasıl olursa olsun olduğu gibi kabul et |
good, bad, or indifferent expr.
|
|
101 |
İfadeler |
siz nasıl isterseniz |
(just) as you wish [uk] expr.
|
|
102 |
İfadeler |
siz nasıl arzu ederseniz |
(just) as you wish [uk] expr.
|
|
103 |
İfadeler |
nasıl isterseniz |
(just) as you wish [uk] expr.
|
|
Proverb |
|
104 |
Atasözü |
bir şeyin yapmaya değer olup olmadığı ona nasıl baktığına bağlıdır |
whether a thing is worth doing or not really depends on how you look at it
|
|
105 |
Atasözü |
nasıl başlarsan öyle gider |
a good beginning makes a good ending
|
|
106 |
Atasözü |
dünyanın yarısının diğer insanların nasıl yaşadığından haberi yok |
one half of the world does not know how the other half lives
|
|
Colloquial |
|
107 |
Konuşma Dili |
5n soruları (ne, nerede, ne zaman, nasıl, kim) |
the w5 questions i.
|
|
108 |
Konuşma Dili |
işin nasıl yapılacağını bilmek |
handle the jandal f.
|
|
109 |
Konuşma Dili |
nasıl çalıştığını bilmek/anlamak |
know (one's) way around f.
|
|
110 |
Konuşma Dili |
insanlarla/durumlarla nasıl başa çıkacağını bilmek |
know one's way around f.
|
|
111 |
Konuşma Dili |
insanları/durumları nasıl idare edeceğini bilmek |
know one's way around f.
|
|
112 |
Konuşma Dili |
insanlarla/durumlarla nasıl başa çıkacağını bilmek |
know one's way about f.
|
|
113 |
Konuşma Dili |
insanları/durumları nasıl idare edeceğini bilmek |
know one's way about f.
|
|
114 |
Konuşma Dili |
nasıl bir şey kaçırdığını bilmemek |
not know what (one is) missing f.
|
|
115 |
Konuşma Dili |
nasıl oyalanacağını bilmemek |
not know what to do with (oneself) f.
|
|
116 |
Konuşma Dili |
nasıl vakit geçireceğini şaşırmak |
not know what to do with (oneself) f.
|
|
117 |
Konuşma Dili |
(kendiyle) nasıl baş edeceğini bilememek |
not know what to do with (oneself) f.
|
|
118 |
Konuşma Dili |
(kendini) nasıl yatıştıracağını bilememek |
not know what to do with (oneself) f.
|
|
119 |
Konuşma Dili |
nasıl bilirse öyle yapmak |
get your (own) way f.
|
|
120 |
Konuşma Dili |
nasıl bilirse öyle yapmak |
have your (own) way f.
|
|
121 |
Konuşma Dili |
nasıl bilirse öyle yapmak |
have it (all) your (own) way f.
|
|
122 |
Konuşma Dili |
nasıl bilirse öyle yapmak |
have things (all) your (own) way f.
|
|
123 |
Konuşma Dili |
nasıl bilirse öyle yapmak |
have everything (all) your (own) way f.
|
|
124 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da |
in (the) blazes? ünl.
|
|
125 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da |
in (the) blazes? ünl.
|
|
126 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da |
in blue blazes? ünl.
|
|
127 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da |
in blue blazes? ünl.
|
|
128 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da |
the blazes ünl.
|
|
129 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da |
the blazes ünl.
|
|
130 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da |
what/where/who the ˈblazes...? ünl.
|
|
131 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da |
what/where/who the ˈblazes...? ünl.
|
|
132 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da |
what the (blue) blazes ünl.
|
|
133 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da |
what the (blue) blazes ünl.
|
|
134 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da |
in blue blazes? expr.
|
|
135 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da |
in blue blazes? expr.
|
|
136 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da |
what the (blue) blazes expr.
|
|
137 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da |
what the (blue) blazes expr.
|
|
138 |
Konuşma Dili |
nasıl bu kadar (bir şey) olunur/olunabilir? |
how (something) can you be? expr.
|
|
139 |
Konuşma Dili |
nasıl bu kadar (bir şey) olunur/olunabilir anlamıyorum! |
how (something) can you be? expr.
|
|
140 |
Konuşma Dili |
nasıl yani |
give me a break expr.
|
|
141 |
Konuşma Dili |
çay nasıl demlenir? |
how to brew tea? expr.
|
|
142 |
Konuşma Dili |
gençler büyüklerinin yanında nasıl davranacaklarını/davranmaları gerektiğini bilmeliler |
teenagers should know how to behave around adults expr.
|
|
143 |
Konuşma Dili |
iyidir nasıl olsun işte yuvarlanıp gidiyoruz |
not so bad just surviving expr.
|
|
144 |
Konuşma Dili |
nasıl bakarsan bak |
in all aspects expr.
|
|
145 |
Konuşma Dili |
nasıl kullanılırsa kullanılsın |
regardless of how it is used expr.
|
|
146 |
Konuşma Dili |
nasıl bakarsan bak |
whichever way you look at it expr.
|
|
147 |
Konuşma Dili |
nasıl desem |
for lack of a better word expr.
|
|
148 |
Konuşma Dili |
nasıl bakarsan bak |
in any case expr.
|
|
149 |
Konuşma Dili |
nasıl olduysa kendimi burada buldum |
somehow I ended up here expr.
|
|
150 |
Konuşma Dili |
neresinden/nasıl bakarsan bak |
by any stretch of the imagination expr.
|
|
151 |
Konuşma Dili |
zaman nasıl geçmiş anlamamışım (geç oldu) |
time's kind of escaped me expr.
|
|
152 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da |
in creation? expr.
|
|
153 |
Konuşma Dili |
izle bak nasıl yapacağım |
watch my dust expr.
|
|
154 |
Konuşma Dili |
izle bak nasıl yapacağım |
watch my smoke expr.
|
|
155 |
Konuşma Dili |
nasıl olur! |
on earth expr.
|
|
156 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da… |
in creation expr.
|
|
157 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da… |
in creation expr.
|
|
158 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da… |
in the world expr.
|
|
159 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da… |
in the world expr.
|
|
160 |
Konuşma Dili |
nasıl espri ama? |
see what I did there? expr.
|
|
161 |
Konuşma Dili |
cinsel hayatın nasıl? |
getting any? expr.
|
|
162 |
Konuşma Dili |
size başka nasıl yardımcı olabilirim? |
anything else can I do for you? expr.
|
|
163 |
Konuşma Dili |
nasıl yani |
gmab (give me a break) expr.
|
|
164 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
you guys bitchin’? expr.
|
|
165 |
Konuşma Dili |
(birinin) bir konuda nasıl/ne düşündüğü |
where (one) is at expr.
|
|
166 |
Konuşma Dili |
(biri) buna nasıl cüret ediyor? |
where does (one) get the nerve? expr.
|
|
167 |
Konuşma Dili |
(biri) nasıl bu kadar arsız olabiliyor? |
where does (one) get the nerve? expr.
|
|
168 |
Konuşma Dili |
(birinin) bir konuda nasıl/ne düşündüğü |
where (one's) head is at expr.
|
|
169 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how are you going? [australia] expr.
|
|
170 |
Konuşma Dili |
nasıl yaparsın |
how could you expr.
|
|
171 |
Konuşma Dili |
nasıl yapabildin |
how could you expr.
|
|
172 |
Konuşma Dili |
(bunu) nasıl yaparsın? |
how could you (do something)? expr.
|
|
173 |
Konuşma Dili |
(böyle bir şeyi) nasıl yapabildin? |
how could you (do something)? expr.
|
|
174 |
Konuşma Dili |
(böyle bir şeyi) nasıl yapabildin? |
how could you (do something)? expr.
|
|
175 |
Konuşma Dili |
nasıl yaparsın! |
how can/could you! expr.
|
|
176 |
Konuşma Dili |
nasıl yapabildin! |
how can/could you! expr.
|
|
177 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
what's poppin' expr.
|
|
178 |
Konuşma Dili |
nasıl bakarsan bak |
whichever way you slice it expr.
|
|
179 |
Konuşma Dili |
nasıl yani |
kiss mi neck back expr.
|
|
180 |
Konuşma Dili |
(birinin/bir şeyin) nasıl davranacağını önceden tahmin etmek zor |
you never know with (someone or something) expr.
|
|
181 |
Konuşma Dili |
(birinin/bir şeyin) ne yapacağı/nasıl davranacağı belli olmaz |
you never know with (someone or something) expr.
|
|
182 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor canım? |
alright me luvver [bristol-uk] expr.
|
|
183 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor canım? |
alright my luvver [bristol-uk] expr.
|
|
184 |
Konuşma Dili |
(birisinin) tuzu kuru nasıl olsa |
it's all right for some expr.
|
|
185 |
Konuşma Dili |
bu nasıl soru |
the answer's a lemon [old-fashioned] [uk] expr.
|
|
186 |
Konuşma Dili |
nasıl olursa |
any way expr.
|
|
187 |
Konuşma Dili |
sen nasıl istersen |
anything you say expr.
|
|
188 |
Konuşma Dili |
(biri) nasıl isterse |
as (one) pleases expr.
|
|
189 |
Konuşma Dili |
(birinin) canı nasıl isterse |
as (one) pleases expr.
|
|
190 |
Konuşma Dili |
(birine) nasıl uygunsa |
as (one) pleases expr.
|
|
191 |
Konuşma Dili |
nasıl olursa |
as it comes [uk/australia] expr.
|
|
192 |
Konuşma Dili |
nasıl olduğu önemli olmayan |
as it comes [uk/australia] expr.
|
|
193 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
been keeping busy? expr.
|
|
194 |
Konuşma Dili |
sıcaklarla aran nasıl? |
been keeping cool? expr.
|
|
195 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
been keeping out of trouble? expr.
|
|
196 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
been okay? expr.
|
|
197 |
Konuşma Dili |
sen nasıl arkadaşsın? |
call yourself a friend? expr.
|
|
198 |
Konuşma Dili |
(nasıl, ne) diye düşünmek bile beni ürkütüyor |
I dread to think (how, what) expr.
|
|
199 |
Konuşma Dili |
(nasıl olduğunu, ne olduğunu) düşünmek bile istemiyorum |
I dread to think (how, what) expr.
|
|
200 |
Konuşma Dili |
(nasıl olduğunu, ne olduğunu ) düşünmek bile tüylerimi diken diken ediyor |
I dread to think (how, what) expr.
|
|
201 |
Konuşma Dili |
(nasıl, ne) diye düşünmek bile beni ürkütüyor |
I shudder to think (how, what) expr.
|
|
202 |
Konuşma Dili |
(nasıl olduğunu, ne olduğunu) düşünmek bile istemiyorum |
I shudder to think (how, what) expr.
|
|
203 |
Konuşma Dili |
(nasıl olduğunu, ne olduğunu ) düşünmek bile tüylerimi diken diken ediyor |
I shudder to think (how, what) expr.
|
|
204 |
Konuşma Dili |
nasıl espri/şaka ama? |
dyswidt? (do you see what I did there?) expr.
|
|
205 |
Konuşma Dili |
havalar nasıl? |
how about this weather? expr.
|
|
206 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how are things (with you)? expr.
|
|
207 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how goes it (with you)? expr.
|
|
208 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how is making out? expr.
|
|
209 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da … |
how on earth expr.
|
|
210 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da … |
how on earth expr.
|
|
211 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da … |
what on earth expr.
|
|
212 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da … |
what on earth expr.
|
|
213 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da … |
why on earth expr.
|
|
214 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da … |
why on earth expr.
|
|
215 |
Konuşma Dili |
orada/yukarıda havalar nasıl? |
how's the weather up there? [cliché] expr.
|
|
216 |
Konuşma Dili |
google'da nasıl arama yapılacağını gösteren videonun linki |
lmgtfy (let me google that for you) expr.
|
|
217 |
Konuşma Dili |
her nasıl olsa |
somehow or another expr.
|
|
218 |
Konuşma Dili |
her nasıl olsa |
somehow or other expr.
|
|
219 |
Konuşma Dili |
nasıl baktığına bağlı |
that (all) depends expr.
|
|
220 |
Konuşma Dili |
sence nasıl? |
wdyt (what do you think) expr.
|
|
221 |
Konuşma Dili |
sana/size nasıl yardımcı olabilirim? |
what can I do you for? expr.
|
|
222 |
Konuşma Dili |
(birini/bir şeyi) nasıl buldun? |
what do you make of (someone or something)? expr.
|
|
223 |
Konuşma Dili |
(birini/bir şeyi) nasıl değerlendiriyorsun? |
what do you make of (someone or something)? expr.
|
|
224 |
Konuşma Dili |
nasıl anladın ya? |
what was your first clue? expr.
|
|
225 |
Konuşma Dili |
canı nasıl isterse |
whatever turns (one) on expr.
|
|
226 |
Konuşma Dili |
işine nasıl gelirse |
whatever turns (one) on expr.
|
|
227 |
Konuşma Dili |
nasıl isterse |
whatever turns (one) on expr.
|
|
228 |
Konuşma Dili |
(biri) sana nasıl ulaşabilir? |
where can (one) find you? expr.
|
|
229 |
Konuşma Dili |
(biri) seninle nasıl iletişim kurabilir? |
where can (one) find you? expr.
|
|
230 |
Konuşma Dili |
(biri bir şey yapmaya) nasıl cüret ediyor? |
where does (one) get off (doing something)? expr.
|
|
231 |
Konuşma Dili |
(biri bir şey yapmaya) nasıl cesaret ediyor? |
where does (one) get off (doing something)? expr.
|
|
232 |
Konuşma Dili |
sen kendine nasıl arkadaş diyebiliyorsun? |
call yourself a friend? expr.
|
|
233 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor canım? |
alright me babber [bristol] [uk] exclam.
|
|
234 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor canım? |
alright me babber [bristol] [uk] exclam.
|
|
235 |
Konuşma Dili |
nasıl oldu? |
do tell exclam.
|
|
236 |
Konuşma Dili |
nasıl ama! |
how about that! exclam.
|
|
237 |
Konuşma Dili |
nasıl ama? |
how about that? exclam.
|
|
238 |
Konuşma Dili |
nasıl olur? |
how come? exclam.
|
|
239 |
Konuşma Dili |
nasıl yani? |
how come? exclam.
|
|
240 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how is everything? exclam.
|
|
241 |
Konuşma Dili |
durumlar nasıl? |
how is everything? exclam.
|
|
242 |
Konuşma Dili |
her şey nasıl gidiyor? |
how is everything? exclam.
|
|
243 |
Konuşma Dili |
nasıl yani? |
how so? exclam.
|
|
244 |
Konuşma Dili |
o nasıl olacak? |
how so? exclam.
|
|
245 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how ya doin'? exclam.
|
|
246 |
Konuşma Dili |
bu nasıl! |
how/what about that! exclam.
|
|
247 |
Konuşma Dili |
(o zaman,) bu nasıl! |
how/what about ˈthat (, then)! exclam.
|
|
248 |
Konuşma Dili |
… nasıl? |
how/what about...? exclam.
|
|
249 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how they hanging? exclam.
|
|
250 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how're they hanging? exclam.
|
|
251 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how's it hanging? exclam.
|
|
252 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how-de-do [us] exclam.
|
|
253 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how're things? exclam.
|
|
254 |
Konuşma Dili |
… yapsan, yapsak nasıl olur? |
how's about...? exclam.
|
|
255 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how's it going exclam.
|
|
256 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how's life (treating you)? exclam.
|
|
257 |
Konuşma Dili |
bu nasıl … |
how's that for exclam.
|
|
258 |
Konuşma Dili |
ailen nasıl? |
how's the/your family? exclam.
|
|
259 |
Konuşma Dili |
seninkiler/sizinkiler nasıl? |
how's the/your family? exclam.
|
|
260 |
Konuşma Dili |
bu nasıl (bir şey)? |
how's this/that for (something)? exclam.
|
|
261 |
Konuşma Dili |
bu nasıl …? |
how's this/that for a...? exclam.
|
|
262 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
wha gwan [jamaica] exclam.
|
|
Idioms |
|
263 |
Deyim |
nasıl işlediğini bilmeseniz de belli bir amacı olduğunu bildiğiniz süreç ya da sistem |
a black box i.
|
|
264 |
Deyim |
kadınlar nasıl tavlanır topluluğu |
pick-up community i.
|
|
265 |
Deyim |
nasıl olacağı tahmin edilemeyen şey veya durum |
wild card i.
|
|
266 |
Deyim |
bir şeyin nasıl çalıştığı hakkında bilgi |
x's and o's i.
|
|
267 |
Deyim |
bir şeyin doğru kullanıldığında nasıl hissettirdiğini algılama |
feel of something i.
|
|
268 |
Deyim |
nasıl davranması gerektiğini bilen adam |
blade i.
|
|
269 |
Deyim |
-in nasıl yapılacağı/yapıldığı |
the hang of i.
|
|
270 |
Deyim |
(bir şeyin) nasıl yapılacağı/yapıldığı |
the hang of (something) i.
|
|
271 |
Deyim |
rengi (nasıl biri olduğu) |
your, his, her true colours [uk] i.
|
|
272 |
Deyim |
rengi (nasıl biri olduğu) |
your, his, her true colors [us] i.
|
|
273 |
Deyim |
oyunun nasıl ilerlediğini görmek |
see how the squares go f.
|
|
274 |
Deyim |
bir yerde veya konumda neyi nasıl yapacağını bilmek |
find (one's) bearings f.
|
|
275 |
Deyim |
bir yerde veya konumda neyi nasıl yapacağını bilmek |
find your bearings f.
|
|
276 |
Deyim |
bir yerde veya konumda neyi nasıl yapacağını bilmek |
get your bearings f.
|
|
277 |
Deyim |
birinin nasıl biri olduğunu anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek |
have the measure of someone f.
|
|
278 |
Deyim |
birinin gerçekte nasıl biri olduğunu anlamak |
see someone for what one is f.
|
|
279 |
Deyim |
birinin gerçekte nasıl biri olduğunu anlamak |
see someone for what one really is f.
|
|
280 |
Deyim |
birine bir işin nasıl yapılacağını göstermek |
teach somebody the ropes f.
|
|
281 |
Deyim |
birine bir işin nasıl yapılacağını göstermek |
show somebody the ropes f.
|
|
282 |
Deyim |
işin nasıl yapıldığını öğrenmek |
learn the ropes f.
|
|
283 |
Deyim |
nasıl davranılacağını unutmak |
forget one's manners f.
|
|
284 |
Deyim |
o an canı nasıl istiyorsa/plansız hareket etmek/karar vermek |
play by ear f.
|
|
285 |
Deyim |
nasıl yapılacağı konusunda hiçbir fikri olmamak |
have no clue how to do f.
|
|
286 |
Deyim |
nasıl bilirse öyle yapmak |
get one's own way f.
|
|
287 |
Deyim |
(bir yere) nasıl gidileceğini bilmek |
know one's way around f.
|
|
288 |
Deyim |
(bir yere) nasıl gidileceğini bilmek |
know one's way about f.
|
|
289 |
Deyim |
(birine) (bir işin) nasıl yapılacağını/inceliklerini öğretmek |
show somebody the ropes f.
|
|
290 |
Deyim |
(birine bir şeyin) nasıl çalıştığını göstermek |
demo (someone) on (something) f.
|
|
291 |
Deyim |
(birine bir şeyin) nasıl işlediğini göstermek |
demo (someone) on (something) f.
|
|
292 |
Deyim |
bir şeyi birinin yerine yapmaktansa ona nasıl yapacağını öğretmek |
teach a man to fish f.
|
|
293 |
Deyim |
birine bir şeyi nasıl yapacağını öğretmek |
teach a man to fish f.
|
|
294 |
Deyim |
birine bir şeyi hazır vermektense ona nasıl yapacağını öğretmek |
teach a man to fish f.
|
|
295 |
Deyim |
bir şey yapıp sonrasında nasıl devam edeceğine karar vermek |
take it from here/there f.
|
|
296 |
Deyim |
nasıl davranacağını bilmemek |
not know (any) better f.
|
|
297 |
Deyim |
nasıl davranacağını bilememek |
not know where to look f.
|
|
298 |
Deyim |
utançtan nasıl davranacağını bilememek |
not know where to look f.
|
|
299 |
Deyim |
utançtan nasıl davranacağını bilememek |
not know which way to look f.
|
|
300 |
Deyim |
utançtan nasıl davranacağını bilememek |
not know which way to look f.
|
|
301 |
Deyim |
utançtan nasıl davranacağını bilememek |
not know where to look f.
|
|
302 |
Deyim |
nasıl davranacağını bilememek |
not know which way to look f.
|
|
303 |
Deyim |
nasıl biri/bir şey olduğunu anlayıp ona göre davranmak |
get (someone or something) taped [uk/australia] f.
|
|
304 |
Deyim |
(birine) neyi nasıl yapacağını iyice anlaması için yardım etmek |
give (one) the feel of (something) f.
|
|
305 |
Deyim |
(birine) neyi nasıl yapacağını iyice anlaması için yardım etmek |
give (one) a feel of (something) f.
|
|
306 |
Deyim |
işlerin gerçekte nasıl olduğunu bilmek |
know where it’s at f.
|
|
307 |
Deyim |
ne zaman/nasıl isterse yapmak |
do something in your own sweet time/way f.
|
|
308 |
Deyim |
(bir şeyin) nasıl yapıldığını özümsemek/anlamak |
have the feel of (something) f.
|
|
309 |
Deyim |
(zamanın) nasıl geçtiğini anlamamak |
let slip by f.
|
|
310 |
Deyim |
zamanın nasıl geçtiğini anlamamak |
let something slip by f.
|
|
311 |
Deyim |
zamanın nasıl geçtiğini anlamamak |
let something slide by f.
|
|
312 |
Deyim |
biri tarafından nasıl görüldüğünü/algılandığını bilmek |
know where (one) stands f.
|
|
313 |
Deyim |
(birinin) nereden/nasıl baktığını bilmek |
know where (one) stands f.
|
|
314 |
Deyim |
tecrübeli birinin yaptıklarını izleyip tekrarlayarak işi nasıl en iyi şekilde yapacağını öğrenmek |
sit next to nellie [old-fashioned] f.
|
|
315 |
Deyim |
nasıl geldiyse öyle gitmek |
hide in plain view f.
|
|
316 |
Deyim |
işin nasıl yapılacağı gösterilmek |
be shown the ropes f.
|
|
317 |
Deyim |
nasıl davranılacağını unutmak |
forget manners f.
|
|
318 |
Deyim |
yarışta nasıl koşulacağını göstermek |
make the running f.
|
|
319 |
Deyim |
bir şeyin nasıl çalıştığını anlamak/öğrenmek |
get the feel of something f.
|
|
320 |
Deyim |
bir şeyin nasıl yapılacağını/çalıştığını öğrenmek |
get the hang of something f.
|
|
321 |
Deyim |
'-in nasıl yapıldığını öğrenmek |
get the knack of f.
|
|
322 |
Deyim |
birinin nasıl biri olduğunu anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek |
get/have/take the measure of somebody f.
|
|
323 |
Deyim |
birinin nasıl biri olduğunu anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek |
get/have/take somebody's measure f.
|
|
324 |
Deyim |
ile nasıl baş edeceğini bilmek |
have a way with f.
|
|
325 |
Deyim |
'-i nasıl idare edeceğini bilmek |
have a way with f.
|
|
326 |
Deyim |
biriyle/bir şeyle nasıl baş edeceğini bilmek |
have a way with someone or something f.
|
|
327 |
Deyim |
birini/bir şeyi nasıl idare edeceğini bilmek |
have a way with someone or something f.
|
|
328 |
Deyim |
birinin nasıl biri olduğunu anlamak |
have someone's number f.
|
|
329 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek |
have the measure of (someone or something) f.
|
|
330 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) aslında nasıl biri/bir şey olduğunu bilmek |
know (someone or something) for what (they or it) is f.
|
|
331 |
Deyim |
ne olduğunu/nasıl bir şey olduğunu çok iyi bilmek |
know only too well f.
|
|
332 |
Deyim |
nasıl gideceğini bilmek |
know way around f.
|
|
333 |
Deyim |
(birinin bir konuya) nereden/nasıl baktığını bilmek |
know where (one) stands on (something) f.
|
|
334 |
Deyim |
nasıl görüldüğünü/algılandığını bilmek |
know where stands f.
|
|
335 |
Deyim |
nereden/nasıl baktığını bilmek |
know where stands f.
|
|
336 |
Deyim |
nasıl oyalanacağını bilmemek |
not know what to do with yourself f.
|
|
337 |
Deyim |
nasıl vakit geçireceğini şaşırmak |
not know what to do with yourself f.
|
|
338 |
Deyim |
(kendiyle) nasıl baş edeceğini bilememek |
not know what to do with yourself f.
|
|
339 |
Deyim |
(kendini) nasıl yatıştıracağını bilememek |
not know what to do with yourself f.
|
|
340 |
Deyim |
dikey veya yatay olmayan bir çizginin eğiminin nasıl hesaplanacağını hatırlamak için kullanılan anımsatıcı ifade |
rise over run f.
|
|
341 |
Deyim |
işler/olaylar nasıl seyredecek (diye bakmak/beklemek) |
how the wind blows expr.
|
|
342 |
Deyim |
başka bir yerde saat beş nasıl olsa |
it's five o'clock somewhere expr.
|
|
343 |
Deyim |
bu nasıl oldu! |
how do you like them apples! expr.
|
|
344 |
Deyim |
canın nasıl isterse |
whatever turns you on expr.
|
|
345 |
Deyim |
hem de nasıl! |
and how! expr.
|
|
346 |
Deyim |
işine nasıl gelirse |
whatever turns you on expr.
|
|
347 |
Deyim |
nasıl mutlu oluyorsan öyle yap |
whatever humps your camel expr.
|
|
348 |
Deyim |
nasıl çalışıyor/onu çalıştıran ne? |
what makes it tick? expr.
|
|
349 |
Deyim |
nasıl istiyorsan öyle yap |
whatever floats your boat expr.
|
|
350 |
Deyim |
nasıl hoşuna gitti mi! |
how do you like them apples! expr.
|
|
351 |
Deyim |
nasıl olursa olsun |
by fair means or foul expr.
|
|
352 |
Deyim |
nasıl biliyorsan öyle yap |
whatever floats your boat expr.
|
|
353 |
Deyim |
nasıl olursa olsun |
by hook or by crook expr.
|
|
354 |
Deyim |
nasıl mutlu oluyorsan öyle yap |
whatever tickles your pickle expr.
|
|
355 |
Deyim |
nasıl mutlu oluyorsan öyle yap |
whatever floats your boat expr.
|
|
356 |
Deyim |
nasıl biliyorsan öyle yap |
whatever tickles your pickle expr.
|
|
357 |
Deyim |
nasıl biliyorsan öyle yap |
whatever humps your camel expr.
|
|
358 |
Deyim |
nasıl istersen |
whatever turns you on expr.
|
|
359 |
Deyim |
nasıl desem |
for want of a better word expr.
|
|
360 |
Deyim |
nasıl istersen |
be my guest expr.
|
|
361 |
Deyim |
nasıl gidiyor? |
how are you keeping? expr.
|
|
362 |
Deyim |
nasıl gidiyor? |
how goes it? expr.
|
|
363 |
Deyim |
sıcaklarla aran nasıl? |
(have you) been keeping cool? expr.
|
|
364 |
Deyim |
sıcaklarla aran nasıl? |
(have you been) keeping cool? expr.
|
|
365 |
Deyim |
sıcaklarla aran nasıl? |
you been keeping cool? expr.
|
|
366 |
Deyim |
nasıl isterse |
in (one's) own sweet way expr.
|
|
367 |
Deyim |
işlerin nasıl yapılması gerektiğini gösterme |
how the cow ate the cabbage [us] expr.
|
|
368 |
Deyim |
durumun nasıl/ne yöne geliştiği |
how the wind lies expr.
|
|
369 |
Deyim |
o nasıl bir geğirmeydi |
bring that up again and we'll vote on it expr.
|
|
370 |
Deyim |
nasıl gidiyor canım? |
alright me lover [bristol-uk] expr.
|
|
371 |
Deyim |
nasıl gidiyor canım? |
alright my lover [bristol-uk] expr.
|
|
372 |
Deyim |
geceleri nasıl uyuyorsun? |
how can you sleep at night? expr.
|
|
373 |
Deyim |
geceleri nasıl uyuyorsunuz? |
how can you sleep at night? expr.
|
|
374 |
Deyim |
nasıl olursa |
no matter how you slice it expr.
|
|
375 |
Deyim |
neresinden/nasıl bakarsan bak |
by any stretch expr.
|
|
376 |
Deyim |
nasıl olursa olsun |
by hook or crook expr.
|
|
377 |
Deyim |
büyük bir hedefe nasıl ulaşırsın? adım adım/yavaş yavaş/aşama aşama |
how do you eat an elephant? one bite at a time expr.
|
|
378 |
Deyim |
nasıl ama? |
how 'bout them apples? expr.
|
|
379 |
Deyim |
diğerlerinin nasıl yaşadığı |
how the other half lives expr.
|
|
380 |
Deyim |
zengin/fakir tabakanın nasıl yaşadığı |
how the other half lives expr.
|
|
381 |
Deyim |
toplumun diğer kısmının/yarısının hayatı/nasıl yaşadığı |
how the other half lives expr.
|
|
382 |
Deyim |
işin perde arkasında nasıl yürüdüğü |
how the sausage gets made expr.
|
|
383 |
Deyim |
her nasıl, nereye, kim? |
in (the) sam hill? [us] expr.
|
|
384 |
Deyim |
önemli olan özünde nasıl biri olduğundur |
it's what's inside that counts [cliché] expr.
|
|
385 |
Deyim |
önemli olan içerisinde ne olduğu/içerisinin nasıl olduğu |
it's what's inside that counts [cliché] expr.
|
|
386 |
Deyim |
önemli olan özünde nasıl biri olduğundur |
it's what's on the inside that counts [cliché] expr.
|
|
387 |
Deyim |
önemli olan içerisinde ne olduğu/içerisinin nasıl olduğu |
it's what's on the inside that counts [cliché] expr.
|
|
388 |
Deyim |
deneyelim bakalım nasıl bir tepki olacak |
let's run it up the flagpole (and see who salutes) expr.
|
|
389 |
Deyim |
işlerin nasıl ilerlediği |
which way the wind is blowing expr.
|
|
Speaking |
|
390 |
Konuşma |
arkadaşın nasıl |
how is your friend i.
|
|
391 |
Konuşma |
annenizle nasıl tanıştığımın hikayesi |
the story of how i met your mother i.
|
|
392 |
Konuşma |
nasıl ya? |
anan ünl.
|
|
393 |
Konuşma |
nasıl ya? |
anon [dialect] ünl.
|
|
394 |
Konuşma |
aile üyeleri nasıl hissediyorlar? |
how do the family members feel? expr.
|
|
395 |
Konuşma |
ablan nasıl? |
how is your sister? expr.
|
|
396 |
Konuşma |
adını nasıl heceliyorsun? |
how do you spell your name? expr.
|
|
397 |
Konuşma |
ailen nasıl? |
how are your family? expr.
|
|
398 |
Konuşma |
ailen nasıl? |
how's the family? expr.
|
|
399 |
Konuşma |
ailen nasıl? |
how are your parents? expr.
|
|
400 |
Konuşma |
ailen nasıl? |
how's your family? expr.
|
|
401 |
Konuşma |
ailen nasıl? |
how's your family holding up? expr.
|
|
402 |
Konuşma |
ankara'da hava nasıl? |
how is the weather in ankara? expr.
|
|
403 |
Konuşma |
ankara'da hava nasıl? |
what is the weather like in ankara? expr.
|
|
404 |
Konuşma |
anne baban nasıl? |
how are your parents? expr.
|
|
405 |
Konuşma |
annen baban nasıl? |
how are your parents? expr.
|
|
406 |
Konuşma |
annen nasıl biri? |
what's your mother like? expr.
|
|
407 |
Konuşma |
annen nasıl? |
how's your mother? expr.
|
|
408 |
Konuşma |
aynı şey sana yapılsa nasıl hissederdin? |
how'd you like it if somebody did the same to you? expr.
|
|
409 |
Konuşma |
bunu yapmam nasıl mümkün olabilir? |
how am I supposed to do that? expr.
|
|
410 |
Konuşma |
biraz yakamdan düşsen nasıl olur? |
why don't you get off my back a little bit? expr.
|
|
411 |
Konuşma |
buraya nasıl geldin? |
how did you get here? expr.
|
|
412 |
Konuşma |
bunu nasıl yapıyorsun? |
how are you doing that? expr.
|
|
413 |
Konuşma |
boş zamanını nasıl değerlendirirsin? |
what do you do in your spare time? expr.
|
|
414 |
Konuşma |
bunu nasıl ortaya çıkardın? |
how did you find out about it? expr.
|
|
415 |
Konuşma |
buraya nasıl geldik? |
how did we come here? expr.
|
|
416 |
Konuşma |
bize nasıl baktıklarını görmüyor musun? |
don't you see the way they look at us? expr.
|
|
417 |
Konuşma |
bu gece eve nasıl gideceksin? |
how are you getting home tonight? expr.
|
|
418 |
Konuşma |
bunu kibarca nasıl söyleyebilirim bilmiyorum |
I don't know how to put this nicely expr.
|
|
419 |
Konuşma |
buraya nasıl geldiğini anlat |
tell me how you come here expr.
|
|
420 |
Konuşma |
bize işimizi nasıl yapacağımızı öğretmeyin |
don't tell us how to do our job expr.
|
|
421 |
Konuşma |
bunu bana nasıl yaparsın? |
how could you do this to me? expr.
|
|
422 |
Konuşma |
başka türlü nasıl? |
how else? expr.
|
|
423 |
Konuşma |
bu nasıl bir his? |
what does it feel like? expr.
|
|
424 |
Konuşma |
bizi nasıl buldun? |
how did you find us? expr.
|
|
425 |
Konuşma |
bekarlık nasıl gidiyor? |
how’s single life? expr.
|
|
426 |
Konuşma |
bu nasıl gözümüzden kaçtı? |
how did that go under the radar? expr.
|
|
427 |
Konuşma |
bu hallere nasıl düştük? |
how the hell did we get here? expr.
|
|
428 |
Konuşma |
bana nasıl ulaşacağını biliyorsun |
you know how to reach me expr.
|
|
429 |
Konuşma |
başka nasıl? |
how else? expr.
|
|
430 |
Konuşma |
bizi nasıl buldun? |
how did you find us? expr.
|
|
431 |
Konuşma |
bu hislerin üstesinden gelmeyi nasıl başardın? |
how did you overcome those feelings? expr.
|
|
432 |
Konuşma |
bugün hava nasıl? |
what is the weather like today? expr.
|
|
433 |
Konuşma |
bunun nasıl kullanıldığını biliyor musun? |
do you know how to use this? expr.
|
|
434 |
Konuşma |
bu numarayı nasıl buldun? |
how did you get this number? expr.
|
|
435 |
Konuşma |
bu nasıl oldu yahu? |
how the hell did that happen? expr.
|
|
436 |
Konuşma |
burada olduğumu nasıl bildin? |
how did you know i was here? expr.
|
|
437 |
Konuşma |
bu işten nasıl haberdar oldun? |
how did you hear about this job? expr.
|
|
438 |
Konuşma |
bir gününüz nasıl geçiyor? |
how do you spend your day? expr.
|
|
439 |
Konuşma |
bu nasıl olabilir? |
how is that even possible? expr.
|
|
440 |
Konuşma |
buyrun nasıl yardımcı olabilirim |
yes how can I help you expr.
|
|
441 |
Konuşma |
bu işlerin nasıl olduğunu bilirim |
I know how these things go expr.
|
|
442 |
Konuşma |
beni nasıl buldun? |
how did you find me? expr.
|
|
443 |
Konuşma |
bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum |
I don't know how to say this expr.
|
|
444 |
Konuşma |
böyle bir şeyden sonra nasıl yaşamak istersin ki? |
how do you want to live after something like this? expr.
|
|
445 |
Konuşma |
bu kokuya nasıl katlanıyorsun? |
how do you deal with this smell? expr.
|
|
446 |
Konuşma |
buna nasıl cüret edersin? |
where do you get off? expr.
|
|
447 |
Konuşma |
bu kokuya nasıl dayanıyorsun? |
how do you deal with this smell? expr.
|
|
448 |
Konuşma |
bebek nasıl? |
how's the baby? expr.
|
|
449 |
Konuşma |
buraya nasıl girdin? |
how did you get in here? expr.
|
|
450 |
Konuşma |
bunu nasıl yapmış olabilirim ki? |
how could i have done that? expr.
|
|
451 |
Konuşma |
boyumu nasıl uzatabilirim? |
how can I increase my height? expr.
|
|
452 |
Konuşma |
bana nasıl baktığını gördüm |
I saw the way you were looking at me expr.
|
|
453 |
Konuşma |
başka nasıl diyeceğimi bilemedim |
I didn't know how else to say it expr.
|
|
454 |
Konuşma |
bu kokuya nasıl dayanıyorsun? |
how do you deal with that smell? expr.
|
|
455 |
Konuşma |
bu nasıl bir his? |
what's that like? expr.
|
|
456 |
Konuşma |
buraya nasıl geldin? |
how did you get here? expr.
|
|
457 |
Konuşma |
baban nasıl? |
how is your father? expr.
|
|
458 |
Konuşma |
beni nasıl buluyorsun |
how do you find me? expr.
|
|
459 |
Konuşma |
bunu nasıl yaptın? |
how did you do that? expr.
|
|
460 |
Konuşma |
bugün (kendini) nasıl hissediyorsun |
how are you feeling today expr.
|
|
461 |
Konuşma |
bunu nasıl karşılayacağız? |
how are we going to afford it? expr.
|
|
462 |
Konuşma |
bu kokuya nasıl dayanıyorsun? |
how do you bear that smell? expr.
|
|
463 |
Konuşma |
bunun nasıl hissettirdiğini bilirim |
I know how that feels expr.
|
|
464 |
Konuşma |
bugün kendini nasıl hissediyorsun? |
how are you feeling today? expr.
|
|
465 |
Konuşma |
bunu nasıl açıklıyorsun? |
how do you explain that? expr.
|
|
466 |
Konuşma |
bunu nasıl yaparsın? |
how could you do this? expr.
|
|
467 |
Konuşma |
bugün nasıl geçti? |
how was your day? expr.
|
|
468 |
Konuşma |
bu nasıl mümkün olabilir? |
how is that possible? expr.
|
|
469 |
Konuşma |
bu tip şeyleri nasıl biliyorsun? |
how'd you know about those sort of things? expr.
|
|
470 |
Konuşma |
bu kokuya nasıl katlanıyorsun? |
how do you deal with that smell? expr.
|
|
471 |
Konuşma |
bu numaraya nasıl ulaştın? |
how did you get this number? expr.
|
|
472 |
Konuşma |
bu nasıl bir soru? |
what kind of question is that? expr.
|
|
473 |
Konuşma |
bu fikir nasıl? (bir konuda başkalarının görüşünü almak için kullanılır) |
how does that sound? expr.
|
|
474 |
Konuşma |
baban nasıl? |
how is your father getting along? expr.
|
|
475 |
Konuşma |
birbirinizle nasıl tanıştınız? |
how did you two meet? expr.
|
|
476 |
Konuşma |
bu işler nasıl olur/yürür bilirsin |
you know the deal expr.
|
|
477 |
Konuşma |
buna nasıl cesaret edersin? |
where do you get off? expr.
|
|
478 |
Konuşma |
bu nasıl sevgi? |
what kind of love is this? expr.
|
|
479 |
Konuşma |
bu sonuca nasıl ulaştın? |
how did you draw that conclusion? expr.
|
|
480 |
Konuşma |
bunu nasıl bilebilir? |
how would he know that? expr.
|
|
481 |
Konuşma |
bunu nasıl yapacaksın? |
how are you going to do this? expr.
|
|
482 |
Konuşma |
bunu mahvetmeyi nasıl becerdin? |
how could you fuck this up? expr.
|
|
483 |
Konuşma |
babanın durumu nasıl? |
how is your father getting along? expr.
|
|
484 |
Konuşma |
beni nasıl etkiliyor? |
how does it affect me? expr.
|
|
485 |
Konuşma |
bunu nasıl yaparlar? |
how can they do that? expr.
|
|
486 |
Konuşma |
bugün hava nasıl? |
how is the weather today? expr.
|
|
487 |
Konuşma |
bu nasıl? |
how about that? expr.
|
|
488 |
Konuşma |
bundan nasıl haberin oldu? |
what did you know about it? expr.
|
|
489 |
Konuşma |
bu nasıl bir cevap? |
what kind of answer is this? expr.
|
|
490 |
Konuşma |
bu nasıl bir cevap? |
what kind of answer is that? expr.
|
|
491 |
Konuşma |
bu sonuca nasıl ulaştınız? |
how did you reach this conclusion? expr.
|
|
492 |
Konuşma |
buna nasıl cüret edersin? |
how dare you? expr.
|
|
493 |
Konuşma |
bu sabah beni arayıp kolumun nasıl olduğunu sordu |
he called this morning asking me how my arm was expr.
|
|
494 |
Konuşma |
bu sonuca nasıl vardınız? |
how did you reach this conclusion? expr.
|
|
495 |
Konuşma |
bugün nasıl hissediyorsun? |
how do you feel today? expr.
|
|
496 |
Konuşma |
bu sonuca nasıl vardınız? |
how did you reach that conclusion? expr.
|
|
497 |
Konuşma |
bunun nasıl yürüdüğünü biliyorum |
I know how this works expr.
|
|
498 |
Konuşma |
bu nasıl bir his? |
how does that feel? expr.
|
|
499 |
Konuşma |
bu savaşın nasıl başladığını bilmiyorum |
I don't know how this war started expr.
|
|
500 |
Konuşma |
bunu bana nasıl yapabildin? |
how could you do that to me? expr.
|
|