Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | rakipler | rivals i. | ||
We therefore need to strengthen the role of the euro as a safe currency that rivals the dollar. Bu nedenle Euro'nun dolara rakip güvenli bir para birimi olarak rolünü güçlendirmemiz gerekiyor. More Sentences |
||||
Genel | rakipler | competitors i. | ||
Our North American competitors do not allow themselves to be so easily deprived. Kuzey Amerikalı rakiplerimiz kendilerini bu kadar kolay mahrum bırakmaya izin vermiyorlar. More Sentences |
||||
Genel | rakipler | opponents i. | ||
Can you outmaneuver your opponents? Rakiplerinizi alt edebilir misiniz? More Sentences |
||||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | rakipler | oppo i. |
Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | piyasadaki rakipler | rival i. | ||
My bike has a technical superiority over its rivals. Motosikletimin piyasadaki rakiplerine kıyasla teknik bir üstünlüğü var. More Sentences |
||||
Genel | (büyük güçler) büyük rakipler arasındaki savaş | gigantomachy i. | ||
Genel | (yarışta) diğer rakipler ile arayı açmak | pace f. | ||
Phrases | ||||
İfadeler | ezeli rakipler | the worst of enemies i. | ||
Idioms | ||||
Deyim | rakipler arasındaki keskin uçurum | clear blue water [uk] i. | ||
Deyim | rakipler arasındaki kapanmaz boşluk | clear blue water [uk] i. | ||
Deyim | eşit güçteki rakipler karşı karşıya | greek meets greek expr. | ||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | başlıca rakipler | principal competitors i. | ||
Ticaret/Ekonomi | yüksek tarifeleri aşağı çekerek yerli üreticileri yabancı rakipler karşısında rekabete zorlama | educational tariff i. | ||
Sport | ||||
Spor | berabere kalan rakipler arasından kazananı seçmek için daha önce alınan puanları karşılaştırma | countback i. |