|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
kapı çalmak |
knock f.
|
|
Thanks to enlargement, we will be getting new neighbours, countries that are also knocking on the doors of the EU.
Genişleme sayesinde yeni komşularımız, AB'nin kapısını çalan ülkeler olacak.
More Sentences
|
2 |
Yaygın Kullanım |
çalmak (telefon/zil) |
ring f.
|
|
This report, though, sets alarm bells ringing.
Ancak bu rapor alarm zillerini çaldırıyor.
More Sentences
|
3 |
Yaygın Kullanım |
ıslık çalmak |
whistle f.
|
|
Tom is whistling.
Tom ıslık çalıyor.
More Sentences
|
4 |
Yaygın Kullanım |
düdük çalmak |
whistle f.
|
|
The policeman whistled for the car to stop.
Polis, arabanın durması için düdük çaldı.
More Sentences
|
General |
|
5 |
Genel |
kapıyı çalmak |
knock f.
|
|
Someone's knocking on the door.
Birisi kapıyı çalıyor.
More Sentences
|
6 |
Genel |
keman çalmak |
play the violin f.
|
|
Are you sure that Midori plays the violin well?
Midori'nin iyi keman çaldığına emin misin?
More Sentences
|
7 |
Genel |
zili çalmak |
ring f.
|
|
Did you hear someone ring the doorbell?
Birinin kapı zilini çaldığını duydun mu?
More Sentences
|
8 |
Genel |
korna çalmak |
honk f.
|
|
Tom honked his horn at the kids playing in the street.
Tom sokakta oynayan çocuklara korna çaldı.
More Sentences
|
9 |
Genel |
trompet çalmak |
play the trumpet f.
|
|
Tom wanted to learn how to play the trumpet.
Tom trompet çalmayı öğrenmek istedi.
More Sentences
|
10 |
Genel |
çene çalmak |
chinwag f.
|
|
Mary spent a couple of hours chinwagging with her neighbour over the fence.
Mary birkaç saatini çitin üzerinden komşusuyla çene çalarak geçirdi.
More Sentences
|
11 |
Genel |
enstrüman çalmak |
play an instrument f.
|
|
I'd like to be able to play an instrument.
Bir enstrüman çalabilmek isterdim.
More Sentences
|
12 |
Genel |
alarm çalmak |
sound the alarm f.
|
|
Sound the alarm!
Alarmı çalın!
More Sentences
|
13 |
Genel |
davul çalmak |
beat the drum f.
|
|
We must keep on beating the drum.
Davul çalmaya devam etmeliyiz.
More Sentences
|
14 |
Genel |
çalgı çalmak |
play music f.
|
|
I love playing music with Tom.
Tom'la çalgı çalmayı seviyorum.
More Sentences
|
15 |
Genel |
piyano çalmak |
play the piano f.
|
|
They taught her to speak French, play the piano and good manners.
Onlardan Fransızca konuşmayı, piyano çalmayı ve görgüyü öğrendi.
More Sentences
|
16 |
Genel |
korna çalmak |
beep f.
|
|
I beeped the horn.
Kornayı çaldım.
More Sentences
|
17 |
Genel |
kapıyı çalmak |
knock the door f.
|
|
Tom walked up to one of the houses and knocked the door.
Tom evlerden birine doğru yürüdü ve kapıyı çaldı.
More Sentences
|
18 |
Genel |
trompet çalmak |
trumpet f.
|
|
The elephant trumpets.
Fil trompet çalar.
More Sentences
|
19 |
Genel |
alarm çalmak |
(alarm) go off f.
|
|
The clock was working, but the alarm had not gone off.
Saat çalışıyordu ama alarm çalmıyordu.
More Sentences
|
20 |
Genel |
davul çalmak |
play drums f.
|
|
If Kenner could read as well as he plays drums, he'd be president.
Kenner davul çaldığı kadar ders çalışsaydı şimdi cumhurbaşkanı olurdu.
More Sentences
|
21 |
Genel |
ağır ağır çalmak (çan) |
toll f.
|
|
The bells of danger toll for them.
Onlar için tehlike çanları ağır ağır çalmaktadır.
More Sentences
|
22 |
Genel |
araba çalmak |
steal a car f.
|
|
Tom was caught stealing a car.
Tom bir araba çalarken yakalandı.
More Sentences
|
23 |
Genel |
müzik aleti çalmak |
play f.
|
|
Learning to play a musical instrument requires thousands of hours of practice.
Bir müzik aletini çalmayı öğrenmek binlerce saat uygulama gerektirir.
More Sentences
|
24 |
Genel |
alet çalmak |
play an instrument f.
|
|
Can you play an instrument?
Bir müzik aleti çalabiliyor musun?
More Sentences
|
25 |
Genel |
çalmak (saat) |
strike f.
|
|
In three seconds midnight will strike.
üç saniye içinde gece yarısı çalacak.
More Sentences
|
26 |
Genel |
çalmak (davul) |
beat f.
|
|
The drums of war are beating.
Savaş tamtamları çalıyor.
More Sentences
|
27 |
Genel |
ıslık çalmak |
whistle f.
|
|
I whistled.
Ben ıslık çaldım.
More Sentences
|
28 |
Genel |
zili çalmak |
ring the bell f.
|
|
Get up at once, monsieur, or I shall ring the bell!
Derhâl ayağa kalkın, mösyö, yoksa şimdi zili çalacağım.
More Sentences
|
29 |
Genel |
zil çalmak |
ring f.
|
|
Tom was asleep when the doorbell rang.
Tom zil çaldığında uyuyordu.
More Sentences
|
30 |
Genel |
piyano çalmak |
play piano f.
|
|
During her free time, she most often plays piano.
Boş zamanlarında çoğunlukla piyano çalar.
More Sentences
|
31 |
Genel |
bir şeyi çalmak/aşırmak |
steal something f.
|
|
I can't imagine why anyone would want to steal something like that.
Birinin neden öyle bir şey çalmak istediğini hayal bile edemiyorum.
More Sentences
|
32 |
Genel |
kale çalmak |
steal a base f.
|
|
Tom stole a base.
Tom bir kale çaldı.
More Sentences
|
33 |
Genel |
yüksek sesle çalmak |
blare f.
|
|
Sirens blared.
Sirenler yüksek sesle çaldı.
More Sentences
|
34 |
Genel |
cüzdan çalmak |
pickpocket f.
|
|
Some pickpocket stole my wallet on the train.
Bir yankesici trende cüzdanımı çaldı.
More Sentences
|
35 |
Genel |
çene çalmak |
shoot f.
|
|
Bill and John like to get together once a month to shoot the breeze.
Bill ve John, çene çalmak için ayda bir kez bir araya gelmekten hoşlanıyorlar.
More Sentences
|
Phrasals |
|
36 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) korna çalmak |
honk at (someone or something) f.
|
|
Tom got road rage when someone honked at him.
Biri ona korna çaldığında Tom yola öfkelendi.
More Sentences
|
37 |
Öbek Fiiller |
(kapıyı) çalmak |
knock at (something) f.
|
|
He knocked at the door again and again, but there was no answer.
Kapıyı tekrar tekrar çaldı ama cevap veren olmadı.
More Sentences
|
38 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden) çalmak |
steal from (someone or something) f.
|
|
It's hard to steal from a thief.
Bir hırsızdan çalmak zordur.
More Sentences
|
39 |
Öbek Fiiller |
için çalmak |
toll for f.
|
|
The bells of danger toll for them.
Tehlike çanları onlar için çalıyor.
More Sentences
|
40 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) ıslık çalmak (beğendiğini göstermek/laf atmak için) |
whistle at (someone or something) f.
|
|
Don't whistle at school.
Okulda ıslık çalma.
More Sentences
|
Colloquial |
|
41 |
Konuşma Dili |
bas çalmak |
play bass f.
|
|
Tom used to play bass in my band.
Tom benim grubumda bas çalardı.
More Sentences
|
42 |
Konuşma Dili |
çene çalmak |
gab f.
|
|
She would gab for hours on end, talking about trivial matters.
Kadın, önemsiz konular hakkında saatlerce çene çalardı.
More Sentences
|
Common Usage |
|
43 |
Yaygın Kullanım |
kalbini çalmak |
steal someone's heart f.
|
|
General |
|
44 |
Genel |
çalmak davul |
beat i.
|
|
45 |
Genel |
(müzik aleti çalmak için kullanılan) iki başlı tokmak |
tampon i.
|
|
46 |
Genel |
yumurtalarını çalmak için kuş yuvası arama |
bird-nesting i.
|
|
47 |
Genel |
yumurtalarını çalmak için kuş yuvası arama |
birds'-nesting i.
|
|
48 |
Genel |
büyükbaş hayvanları çalmak için yapılan baskın |
hership [obsolete] i.
|
|
49 |
Genel |
büyükbaş hayvanları çalmak için yapılan baskında elde edilen ganimet |
hership [obsolete] i.
|
|
50 |
Genel |
para çalmak |
rip off f.
|
|
51 |
Genel |
kırağı çalmak |
frost f.
|
|
52 |
Genel |
kamçı çalmak |
scourge f.
|
|
53 |
Genel |
büyük bir gürültüyle çalmak |
crash f.
|
|
54 |
Genel |
yumuşak bir tonda çalmak (flüt) |
tootle f.
|
|
55 |
Genel |
çanları çalmak |
peal f.
|
|
56 |
Genel |
kampana çalmak |
ring a bell f.
|
|
57 |
Genel |
notasız çalmak |
play something by ear f.
|
|
58 |
Genel |
çalmak (davar/at) |
rustle f.
|
|
59 |
Genel |
fifre çalmak |
fife f.
|
|
60 |
Genel |
bangır bangır çalmak |
blare f.
|
|
61 |
Genel |
davul çalmak |
drum f.
|
|
62 |
Genel |
çene çalmak |
gossip f.
|
|
63 |
Genel |
bozuk çalmak |
be displeased f.
|
|
64 |
Genel |
parmaklarıyla trampet çalmak |
thrum f.
|
|
65 |
Genel |
korna çalmak |
blow a horn f.
|
|
66 |
Genel |
korna çalmak |
toot f.
|
|
67 |
Genel |
çene çalmak |
jaw f.
|
|
68 |
Genel |
kapıyı çalmak |
beat at the door f.
|
|
69 |
Genel |
doğaçlamadan çalmak |
vamp f.
|
|
70 |
Genel |
davul çalmak |
shout something from the rooftops f.
|
|
71 |
Genel |
ıslık çalmak (birine) |
whistle to f.
|
|
72 |
Genel |
telli çalgı çalmak |
twang f.
|
|
73 |
Genel |
borazan çalmak |
blow a trumpet f.
|
|
74 |
Genel |
sepet havası çalmak |
fire f.
|
|
75 |
Genel |
kara çalmak |
blacken f.
|
|
76 |
Genel |
galebe çalmak |
conquer f.
|
|
77 |
Genel |
kapıyı çalmak |
knock on the door f.
|
|
78 |
Genel |
kara çalmak |
smut f.
|
|
79 |
Genel |
kaval çalmak |
pipe f.
|
|
80 |
Genel |
boru çalmak |
pipe f.
|
|
81 |
Genel |
felekten bir gün çalmak |
go on a spree f.
|
|
82 |
Genel |
etekleri zil çalmak |
be elated f.
|
|
83 |
Genel |
caz çalmak |
jazz f.
|
|
84 |
Genel |
galebe çalmak |
overcome f.
|
|
85 |
Genel |
çalmak (korna/düdük/boru vb'ni) |
toot f.
|
|
86 |
Genel |
çene çalmak |
chat f.
|
|
87 |
Genel |
kamçı çalmak |
whip f.
|
|
88 |
Genel |
prelüt çalmak |
prelude f.
|
|
89 |
Genel |
korna çalmak |
sound one's horn f.
|
|
90 |
Genel |
ıslık çalmak |
give a whistle f.
|
|
91 |
Genel |
boru çalmak |
trumpet f.
|
|
92 |
Genel |
daha iyi çalmak |
outperform f.
|
|
93 |
Genel |
çene çalmak |
prattle f.
|
|
94 |
Genel |
korna çalmak |
toot the horn f.
|
|
95 |
Genel |
acemice çalmak |
strum f.
|
|
96 |
Genel |
çan çalmak |
peal f.
|
|
97 |
Genel |
korna çalmak |
sound the horn f.
|
|
98 |
Genel |
birine ıslık çalmak |
whistle to f.
|
|
99 |
Genel |
notaları birleştirerek çalmak |
slur f.
|
|
100 |
Genel |
savurmak pala çalmak |
wield f.
|
|
101 |
Genel |
keman çalmak |
fiddle f.
|
|
102 |
Genel |
çalmak (zil/çan) |
ring f.
|
|
103 |
Genel |
ut çalmak |
lute f.
|
|
104 |
Genel |
etekleri zil çalmak |
walk on air f.
|
|
105 |
Genel |
alarmı çalmak |
sound the alarm f.
|
|
106 |
Genel |
ıslık çalmak |
make a hissing sound f.
|
|
107 |
Genel |
çalmak (hayvan) |
rustle f.
|
|
108 |
Genel |
çalmak (eşya/para vb) |
nick f.
|
|
109 |
Genel |
çalmak (maviye vb) |
tend f.
|
|
110 |
Genel |
çalmak (çalgı/müzik) |
play f.
|
|
111 |
Genel |
çalmak (zili/çanı) |
ring f.
|
|
112 |
Genel |
sesli çalmak |
clang f.
|
|
113 |
Genel |
çan çalmak |
ring a bell or gong f.
|
|
114 |
Genel |
acemice çalmak |
thrum f.
|
|
115 |
Genel |
kamçı çalmak |
lash f.
|
|
116 |
Genel |
bakır çalmak |
be contaminated with verdigris f.
|
|
117 |
Genel |
çene çalmak |
chatter f.
|
|
118 |
Genel |
çene çalmak |
visit f.
|
|
119 |
Genel |
gümbür gümbür çalmak |
roll f.
|
|
120 |
Genel |
caz çalmak |
jive f.
|
|
121 |
Genel |
para çalmak |
whip f.
|
|
122 |
Genel |
dümbelek çalmak |
tabor f.
|
|
123 |
Genel |
kara çalmak |
calumniate f.
|
|
124 |
Genel |
doğaçtan çalmak |
improvise f.
|
|
125 |
Genel |
ıslık çalmak |
pipe f.
|
|
126 |
Genel |
alarm çalmak |
give the alarm f.
|
|
127 |
Genel |
kara çalmak |
slander f.
|
|
128 |
Genel |
alarm çalmak |
(alarm) to sound f.
|
|
129 |
Genel |
şifre çalmak |
phish f.
|
|
130 |
Genel |
boru çalmak |
poop f.
|
|
131 |
Genel |
bozuk çalmak |
be angry f.
|
|
132 |
Genel |
para çalmak |
pinch f.
|
|
133 |
Genel |
düdük çalmak |
blow a whistle f.
|
|
134 |
Genel |
çalgı çalmak |
play an instrument f.
|
|
135 |
Genel |
kırağı çalmak |
become frostbitten f.
|
|
136 |
Genel |
karnı zil çalmak |
be famished f.
|
|
137 |
Genel |
serenat çalmak |
serenade f.
|
|
138 |
Genel |
eşya çalmak |
pinch f.
|
|
139 |
Genel |
çalmak (müzik eserini) |
perform f.
|
|
140 |
Genel |
boru çalmak |
(a bugle) to blow f.
|
|
141 |
Genel |
klakson çalmak |
honk f.
|
|
142 |
Genel |
boru çalmak |
blow horn f.
|
|
143 |
Genel |
kırağı çalmak |
nip f.
|
|
144 |
Genel |
iflas borusunu çalmak |
crash f.
|
|
145 |
Genel |
araba çalmak |
steal cars f.
|
|
146 |
Genel |
çene çalmak |
chitchat f.
|
|
147 |
Genel |
çalmak (saat belirli bir zamanı) |
strike f.
|
|
148 |
Genel |
çene çalmak |
have a gossip f.
|
|
149 |
Genel |
düdük çalmak |
pipe f.
|
|
150 |
Genel |
çalmak (çan) |
peal f.
|
|
151 |
Genel |
kapıyı çalmak |
knock at the door f.
|
|
152 |
Genel |
kalbini çalmak |
sweep someone off one's feet f.
|
|
153 |
Genel |
kara çalmak |
denigrate f.
|
|
154 |
Genel |
eşya çalmak |
rip off f.
|
|
155 |
Genel |
karnı zil çalmak |
be starving f.
|
|
156 |
Genel |
borazan çalmak |
trumpet f.
|
|
157 |
Genel |
çene çalmak |
chew the rag f.
|
|
158 |
Genel |
flüt çalmak |
flute f.
|
|
159 |
Genel |
gürültüyle çalmak |
bang out f.
|
|
160 |
Genel |
korna çalmak |
hoot f.
|
|
161 |
Genel |
ağır ağır çalmak (çanı) |
toll f.
|
|
162 |
Genel |
dümbelek çalmak |
tabour f.
|
|
163 |
Genel |
bangır bangır çalmak |
blast f.
|
|
164 |
Genel |
ahenkle çalmak |
chime f.
|
|
165 |
Genel |
boru çalmak |
sound the bugle f.
|
|
166 |
Genel |
çan çalmak |
toll f.
|
|
167 |
Genel |
kapısını çalmak |
apply to somebody f.
|
|
168 |
Genel |
keman çalmak |
play on the violin f.
|
|
169 |
Genel |
para veya eşya çalmak |
steal f.
|
|
170 |
Genel |
kalbini çalmak |
ravish f.
|
|
171 |
Genel |
iki enstrüman çalmak |
double f.
|
|
172 |
Genel |
doğaçlama çalmak |
extemporise f.
|
|
173 |
Genel |
yanlış kapı çalmak |
bark up the wrong tree f.
|
|
174 |
Genel |
galebe çalmak |
prevail f.
|
|
175 |
Genel |
çalmak (renk) |
verge f.
|
|
176 |
Genel |
ahenkli bir sesle çalmak (saat/zil/çan) |
chime f.
|
|
177 |
Genel |
kara çalmak |
defame f.
|
|
178 |
Genel |
hep aynı telden çalmak |
harp on something f.
|
|
179 |
Genel |
çalmak (kapı) |
rap f.
|
|
180 |
Genel |
elma çalmak |
scrump f.
|
|
181 |
Genel |
ıslık çalmak |
tweedle f.
|
|
182 |
Genel |
çalmak (çalgı) |
tweedle f.
|
|
183 |
Genel |
düdük çalmak |
whistle f.
|
|
184 |
Genel |
çalmak (çan) |
chime f.
|
|
185 |
Genel |
ağzına bir parmak bal çalmak |
arouse one's appetite f.
|
|
186 |
Genel |
yeniden çalmak |
playback f.
|
|
187 |
Genel |
müzik aletini hafifçe çalmak |
tweedle f.
|
|
188 |
Genel |
etekleri zil çalmak |
be extremely pleased (about something) f.
|
|
189 |
Genel |
felekten bir gece çalmak |
have a very enjoyable night f.
|
|
190 |
Genel |
felekten bir gün çalmak |
have a very enjoyable day f.
|
|
191 |
Genel |
etekleri zil çalmak |
be extremely happy f.
|
|
192 |
Genel |
etekleri zil çalmak |
be extremely glad f.
|
|
193 |
Genel |
etekleri zil çalmak |
be overjoyed (about something) f.
|
|
194 |
Genel |
cüzdan çalmak |
steal a wallet f.
|
|
195 |
Genel |
cüzdan çalmak |
knock off a wallet f.
|
|
196 |
Genel |
cüzdan çalmak |
nick a wallet f.
|
|
197 |
Genel |
araba çalmak |
highjack f.
|
|
198 |
Genel |
zamanını çalmak |
waste one's time f.
|
|
199 |
Genel |
kapı çalmak |
beat at the door f.
|
|
200 |
Genel |
kapı çalmak |
knock the door f.
|
|
201 |
Genel |
kapı çalmak |
beat on the door f.
|
|
202 |
Genel |
telefon çalmak |
(phone) to ring f.
|
|
203 |
Genel |
rengi çalmak |
have (a specified) cast f.
|
|
204 |
Genel |
zil çalmak |
(the bell) ring f.
|
|
205 |
Genel |
zil çalmak |
ring the bell f.
|
|
206 |
Genel |
saz çalmak |
play saz f.
|
|
207 |
Genel |
bağlama çalmak |
play baglama f.
|
|
208 |
Genel |
gönlünü çalmak |
steal one's heart f.
|
|
209 |
Genel |
kara çalmak |
throw mud at f.
|
|
210 |
Genel |
maviye çalmak |
be tinged with a touch of blue f.
|
|
211 |
Genel |
maviye çalmak |
be touched with blue f.
|
|
212 |
Genel |
maviye çalmak |
have a bluish tint f.
|
|
213 |
Genel |
maviye çalmak |
have a blue tinge to it f.
|
|
214 |
Genel |
notasız çalmak |
play by ear f.
|
|
215 |
Genel |
çan çalmak |
chime f.
|
|
216 |
Genel |
saat çalmak |
chime f.
|
|
217 |
Genel |
-i çalmak |
knock on f.
|
|
218 |
Genel |
-i çalmak |
knock at f.
|
|
219 |
Genel |
pedal ile çalmak |
soft-pedal f.
|
|
220 |
Genel |
-e kara çalmak |
slander f.
|
|
221 |
Genel |
bakarak çalmak |
sight-read f.
|
|
222 |
Genel |
-i çalmak |
run off with f.
|
|
223 |
Genel |
boru çalmak |
bugle f.
|
|
224 |
Genel |
arkasından ıslık çalmak |
whistle at f.
|
|
225 |
Genel |
maçın bitiş düdüğünü çalmak |
blow the final whistle f.
|
|
226 |
Genel |
kaş çalmak |
lour f.
|
|
227 |
Genel |
parmakla çalmak |
pluck f.
|
|
228 |
Genel |
(plak vb) yeniden çalmak |
play back f.
|
|
229 |
Genel |
yanlış kapıyı çalmak |
bark up the wrong tree f.
|
|
230 |
Genel |
(çan) çalmak |
toll f.
|
|
231 |
Genel |
vaktini çalmak |
steal someone's time f.
|
|
232 |
Genel |
vakit çalmak |
steal someone's time f.
|
|
233 |
Genel |
çanları çalmak |
peal out f.
|
|
234 |
Genel |
galebe çalmak |
surmount f.
|
|
235 |
Genel |
birisinin vaktini çalmak |
jerk around f.
|
|
236 |
Genel |
birisinin vaktini çalmak |
jerk someone over f.
|
|
237 |
Genel |
birisinin vaktini çalmak |
jerk someone around f.
|
|
238 |
Genel |
birisinin vaktini çalmak |
jerk over f.
|
|
239 |
Genel |
alnına leke çalmak |
smirch f.
|
|
240 |
Genel |
alnına leke çalmak |
defame f.
|
|
241 |
Genel |
alnına leke çalmak |
besmirch f.
|
|
242 |
Genel |
alnına leke çalmak |
smear f.
|
|
243 |
Genel |
alnına leke çalmak |
sully f.
|
|
244 |
Genel |
alnına leke çalmak |
slander f.
|
|
245 |
Genel |
alnına leke çalmak |
denigrate f.
|
|
246 |
Genel |
alnına leke çalmak |
calumniate f.
|
|
247 |
Genel |
alnına leke çalmak |
asperse f.
|
|
248 |
Genel |
gitar çalmak |
play a guitar f.
|
|
249 |
Genel |
(piyanoda vb.) bir şeyler çalmak |
bang something out f.
|
|
250 |
Genel |
zaman çalmak |
steal time f.
|
|
251 |
Genel |
süt çalmak |
steal milk f.
|
|
252 |
Genel |
rol çalmak |
steal a role f.
|
|
253 |
Genel |
bisküvi çalmak |
steal biscuits f.
|
|
254 |
Genel |
geri çekil borusu çalmak |
sound the retreat f.
|
|
255 |
Genel |
saksafon çalmak |
play saxophone f.
|
|
256 |
Genel |
bir orkestrada çalmak |
play in an orchestra f.
|
|
257 |
Genel |
birinin çantasından para çalmak |
steal money from someone's bag f.
|
|
258 |
Genel |
birinin cebinden para çalmak |
steal money from someone's pocket f.
|
|
259 |
Genel |
piyanoda bir şeyler çalmak |
play something on the piano f.
|
|
260 |
Genel |
alarm çalmak |
raise an alarm f.
|
|
261 |
Genel |
kamçıyı çalmak |
whip f.
|
|
262 |
Genel |
yeniden çalmak |
replay f.
|
|
263 |
Genel |
tekrar çalmak |
replay f.
|
|
264 |
Genel |
hırsızlık yaparak çalmak |
burglarize f.
|
|
265 |
Genel |
hırsızlık yaparak çalmak |
burgle f.
|
|
266 |
Genel |
(çan) birisi için çalmak |
toll for someone f.
|
|
267 |
Genel |
sesli çalmak |
play loud f.
|
|
268 |
Genel |
doğaçlama çalmak |
extemporize f.
|
|
269 |
Genel |
hırsızlık yaparak çalmak |
burglarise f.
|
|
270 |
Genel |
tef çalmak |
play tambourine f.
|
|
271 |
Genel |
kısık sesle çalmak |
duck f.
|
|
272 |
Genel |
bateri çalmak |
play drums f.
|
|
273 |
Genel |
bahçeden meyve çalmak |
steal fruit from a garden f.
|
|
274 |
Genel |
çene çalmak |
claver f.
|
|
275 |
Genel |
bir bilgisayardan (flash bellek aracılığıyla vb) bilgi çalmak |
exfiltrate f.
|
|
276 |
Genel |
bir araç/araba çalmak |
steal a vehicle f.
|
|
277 |
Genel |
zamandan çalmak |
steal time f.
|
|
278 |
Genel |
çene çalmak |
rap f.
|
|
279 |
Genel |
çene çalmak |
chaffer f.
|
|
280 |
Genel |
(kapı) çalmak |
chap [scottish] f.
|
|
281 |
Genel |
çene çalmak |
chelp f.
|
|
282 |
Genel |
başparmakla (enstrümanı) çalmak |
thumb f.
|
|
283 |
Genel |
(tehlike bildirmek için) çanları tersten çalmak |
ring the bells backward f.
|
|
284 |
Genel |
çıngırak çalmak |
spring a rattle f.
|
|
285 |
Genel |
cebinden (bir şey) çalmak |
touch f.
|
|
286 |
Genel |
çene çalmak |
trattle [scottish] f.
|
|
287 |
Genel |
çene çalmak |
twitter f.
|
|
288 |
Genel |
bir müzik aletini konuşturmak/çok iyi çalmak |
play a musical instrument very well f.
|
|
289 |
Genel |
(müzik eserini) çok nadir çalmak |
underperform f.
|
|
290 |
Genel |
çene çalmak |
yatter [scottish] f.
|
|
291 |
Genel |
matem çanı çalmak |
kneel f.
|
|
292 |
Genel |
(birinin) cüzdanını çalmak |
unpurse f.
|
|
293 |
Genel |
cenaze, anma töreni için yavaş ve ciddiyetle çalmak (çan) |
knell f.
|
|
294 |
Genel |
keman çalmak |
violin f.
|
|
295 |
Genel |
(eser) çalmak |
lift f.
|
|
296 |
Genel |
(ürün/malzeme) çalmak |
lift f.
|
|
297 |
Genel |
borazan çalmak |
wind f.
|
|
298 |
Genel |
çan çalmak |
jow f.
|
|
299 |
Genel |
matemli bir şekilde çalmak (çan) |
knoll f.
|
|
300 |
Genel |
özellikle bir cenaze için yavaş ve ciddiyetle çalmak (çan) |
knoll f.
|
|
301 |
Genel |
ağır ağır çalmak (çan) |
knoll f.
|
|
302 |
Genel |
klavsen çalmak |
virginal [obsolete] f.
|
|
303 |
Genel |
ıslık çalmak |
whew f.
|
|
304 |
Genel |
(biriyle) beraber çalmak |
accompany (one) f.
|
|
305 |
Genel |
(birinin arkasından) ıslık çalmak |
wolf whistle f.
|
|
306 |
Genel |
(ıslık, siren ) üfleyerek çalmak |
blow f.
|
|
307 |
Genel |
ıslık çalmak |
blow f.
|
|
308 |
Genel |
kamyon veya aracı zorla durdurup (kargo, yük) çalmak |
highjack f.
|
|
309 |
Genel |
silah zoruyla çalmak |
highjack f.
|
|
310 |
Genel |
(birinden) malları zorla çalmak |
highjack f.
|
|
311 |
Genel |
silah zoruyla çalmak |
hijack f.
|
|
312 |
Genel |
kendisi için çalmak |
hijack f.
|
|
313 |
Genel |
kamyon veya aracı zorla durdurup (kargo, yük) çalmak |
hijack f.
|
|
314 |
Genel |
yanlış çalmak |
misplay f.
|
|
315 |
Genel |
acemice çalmak |
misplay f.
|
|
316 |
Genel |
çene çalmak |
chin f.
|
|
317 |
Genel |
çene çalmak |
clack f.
|
|
318 |
Genel |
çan çalmak |
clapper f.
|
|
319 |
Genel |
müzik çalmak |
rock f.
|
|
320 |
Genel |
patırtı şeklinde çalmak (davul) |
ruffle f.
|
|
321 |
Genel |
doğaçlama çalmak |
improvisatise [obsolete] f.
|
|
322 |
Genel |
doğaçlama çalmak |
improvisatize [obsolete] f.
|
|
323 |
Genel |
çene çalmak |
old talk f.
|
|
324 |
Genel |
(bir talep için) zil çalmak |
bell f.
|
|
325 |
Genel |
çan çalmak |
clock f.
|
|
326 |
Genel |
zil çalmak |
clock f.
|
|
327 |
Genel |
çene çalmak |
clutter f.
|
|
328 |
Genel |
(aynı anda haber vermek için) çok sayıda kapı zilini çalmak |
doorbell f.
|
|
329 |
Genel |
içeriğini çalmak |
pick f.
|
|
330 |
Genel |
para çalmak |
pickpocket f.
|
|
331 |
Genel |
korna çalmak |
poop f.
|
|
332 |
Genel |
çene çalmak |
pittle-pattle f.
|
|
333 |
Genel |
güm güm çalmak |
pulsate f.
|
|
334 |
Genel |
tüm çanları aynı anda çalmak |
fire f.
|
|
335 |
Genel |
çok iyi çalmak |
outthieve f.
|
|
336 |
Genel |
daha çok çalmak |
outthieve f.
|
|
337 |
Genel |
fantezi müzik çalmak |
phantasy f.
|
|
338 |
Genel |
giriş müziği olarak çalmak |
prelude f.
|
|
339 |
Genel |
uvertür olarak çalmak |
prelude f.
|
|
340 |
Genel |
ıslık çalmak |
pue f.
|
|
341 |
Genel |
süsleme ve doğaçlamalarla müzik çalmak |
romp f.
|
|
342 |
Genel |
hileyle çalmak |
rook [obsolete] f.
|
|
343 |
Genel |
plak çalmak |
scratch f.
|
|
344 |
Genel |
ıslık çalmak |
siffle f.
|
|
345 |
Genel |
ıslık çalmak |
siss f.
|
|
346 |
Genel |
gayda çalmak |
skirl f.
|
|
347 |
Genel |
(bir şarkıyı) gaydayla çalmak |
skirl f.
|
|
348 |
Genel |
hakkını çalmak |
skunk f.
|
|
349 |
Genel |
kırağı çalmak |
snape f.
|
|
350 |
Genel |
kara çalmak |
snipe f.
|
|
351 |
Genel |
(saat vs) çalmak |
bong f.
|
|
352 |
Genel |
kalbini çalmak |
becharm f.
|
|
353 |
Genel |
(çalışan, müşteri) çalmak |
poach f.
|
|
354 |
Genel |
ıslık çalmak |
sowth [scotland] f.
|
|
355 |
Genel |
topu yere çalmak |
spike f.
|
|
356 |
Genel |
galebe çalmak |
triumph f.
|
|
Phrasals |
|
357 |
Öbek Fiiller |
galebe çalmak |
hold up f.
|
|
358 |
Öbek Fiiller |
kapıyı dövmek/yumruklamak/ısrarla çalmak |
beat on (something) f.
|
|
359 |
Öbek Fiiller |
zili ısrarla çalmak |
beat on (something) f.
|
|
360 |
Öbek Fiiller |
piyano/bateri çalmak |
beat on (something) f.
|
|
361 |
Öbek Fiiller |
kapıyı dövmek/yumruklamak/ısrarla çalmak |
beat on someone or something f.
|
|
362 |
Öbek Fiiller |
zili ısrarla çalmak |
beat on someone or something f.
|
|
363 |
Öbek Fiiller |
piyano/bateri çalmak |
beat on someone or something f.
|
|
364 |
Öbek Fiiller |
piyanoda bir şarkıyı çalmak/çalmaya çalışmak |
beat out f.
|
|
365 |
Öbek Fiiller |
piyanoda çalmak |
beat something out f.
|
|
366 |
Öbek Fiiller |
(birinin) zilini çalmak/ziline basmak |
buzz for (one) f.
|
|
367 |
Öbek Fiiller |
(birinin) zilini çalmak/ziline basmak |
buzz for someone f.
|
|
368 |
Öbek Fiiller |
(birisinden bir şey) çalmak |
chisel (something) from (one) f.
|
|
369 |
Öbek Fiiller |
(birisi ya da bir şeyden) (bir şey) çalmak |
cop (something) from (someone or something) f.
|
|
370 |
Öbek Fiiller |
birinden ya da bir şeyden bir şey çalmak |
cop something from someone or something f.
|
|
371 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden veya bir yerden) bir şeyi çalmak |
abstract (something) from (something or some place) f.
|
|
372 |
Öbek Fiiller |
bangır bangır bağırmak/çalmak |
blast away f.
|
|
373 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi piyanoyla yüksek sesle/gürültülü bir şekilde çalmak |
pound something out f.
|
|
374 |
Öbek Fiiller |
bir şeyde çalmak |
play in something f.
|
|
375 |
Öbek Fiiller |
bangır bangır çalmak |
blast away f.
|
|
376 |
Öbek Fiiller |
birinin vaktini çalmak |
jerk someone around f.
|
|
377 |
Öbek Fiiller |
bir şey hakkına çene çalmak |
prattle about something f.
|
|
378 |
Öbek Fiiller |
birine oynamak/çalmak |
play to someone f.
|
|
379 |
Öbek Fiiller |
birinin vaktini çalmak |
jerk someone over f.
|
|
380 |
Öbek Fiiller |
biri hakkında çene çalmak |
jabber about someone f.
|
|
381 |
Öbek Fiiller |
birinden bir şey çalmak |
steal something off someone f.
|
|
382 |
Öbek Fiiller |
birisi hakkında çene çalmak |
jaw about someone f.
|
|
383 |
Öbek Fiiller |
bir şey hakkına çene çalmak |
prattle away about something f.
|
|
384 |
Öbek Fiiller |
birinden bir şey çalmak |
steal something from someone f.
|
|
385 |
Öbek Fiiller |
birinden çalmak |
steal from someone f.
|
|
386 |
Öbek Fiiller |
birine korna çalmak |
honk at someone f.
|
|
387 |
Öbek Fiiller |
çene çalmak |
chatter about f.
|
|
388 |
Öbek Fiiller |
flüt çalmak |
play flute f.
|
|
389 |
Öbek Fiiller |
piyanoda bir şeyler çalmak |
hammer something out f.
|
|
390 |
Öbek Fiiller |
yüksek seste çalmak |
blast away f.
|
|
391 |
Öbek Fiiller |
(albümü/eseri) baştan sona çalmak |
play something through f.
|
|
392 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden/otelden vb) çalmak/aşırmak |
skip out with something f.
|
|
393 |
Öbek Fiiller |
birine bir şarkının ritmini çalmak |
drum out f.
|
|
394 |
Öbek Fiiller |
birinin bir şeyini çalmak |
relieve (someone or oneself) of (something) f.
|
|
395 |
Öbek Fiiller |
zor kullanarak birinden bir şey çalmak |
extort something from someone or something f.
|
|
396 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden) çalmak |
take from (someone or something) f.
|
|
397 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) çalmak |
glom (something) f.
|
|
398 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin bir şeyini) çalmak |
rob (someone or something) of (something) f.
|
|
399 |
Öbek Fiiller |
-i çalmak |
rob of f.
|
|
400 |
Öbek Fiiller |
birinin/bir şeyin bir şeyini çalmak |
strip someone or something of something f.
|
|
401 |
Öbek Fiiller |
telli bir çalgıyı çalmak |
strum on (something) f.
|
|
402 |
Öbek Fiiller |
telli bir enstrümanda bir akor, şarkı çalmak |
strum on (something) f.
|
|
403 |
Öbek Fiiller |
tellere vurarak/arşeyle çalmak |
strum something on something f.
|
|
404 |
Öbek Fiiller |
bir şeye çalmak |
verge upon something f.
|
|
405 |
Öbek Fiiller |
bir şeye çalmak |
verge on something f.
|
|
406 |
Öbek Fiiller |
biriyle doğaçlama bir şeyler çalmak |
jam with someone f.
|
|
407 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeye/yere) çalmak |
knock (someone or something) to (something) f.
|
|
408 |
Öbek Fiiller |
birinin fikrini/sözlerini çalmak |
rip off f.
|
|
409 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) kara çalmak |
blow upon (someone or something) [obsolete] f.
|
|
410 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) kara çalmak |
blow on (someone or something) [obsolete] f.
|
|
411 |
Öbek Fiiller |
birinden/bir şeyden bir şey çalmak |
abstract something from someone or something f.
|
|
412 |
Öbek Fiiller |
'-den çalmak |
abstract from f.
|
|
413 |
Öbek Fiiller |
(bir şey için birinin/bir şeyin) kapısını çalmak |
apply (to someone or something) (for something) f.
|
|
414 |
Öbek Fiiller |
piyanoda bir şeyler çalmak/tıngırdatmak |
bash out f.
|
|
415 |
Öbek Fiiller |
(kapı vb.) çalmak |
beat on f.
|
|
416 |
Öbek Fiiller |
yüksek sesle müzik çalmak |
belt out f.
|
|
417 |
Öbek Fiiller |
ile adına leke çalmak |
besmirch with f.
|
|
418 |
Öbek Fiiller |
yüksek sesle çalmak |
blare out f.
|
|
419 |
Öbek Fiiller |
gümbür gümbür çalmak |
blare out f.
|
|
420 |
Öbek Fiiller |
bir şey çalmak |
borrow something f.
|
|
421 |
Öbek Fiiller |
zilini çalmak |
buzz for f.
|
|
422 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi çalmak |
carry something off f.
|
|
423 |
Öbek Fiiller |
çene çalmak |
chat up f.
|
|
424 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) hakkında çene çalmak |
chatter about (someone or something) f.
|
|
425 |
Öbek Fiiller |
'-den (bir şey) çalmak |
cop from f.
|
|
426 |
Öbek Fiiller |
yere çalmak |
dash down f.
|
|
427 |
Öbek Fiiller |
bir şarkının ritmini çalmak |
drum something out f.
|
|
428 |
Öbek Fiiller |
-e korna çalmak |
honk at f.
|
|
429 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) hakkında çene çalmak/gevezelik etmek |
jabber about (someone or something) f.
|
|
430 |
Öbek Fiiller |
ile doğaçlama bir şeyler çalmak |
jam with f.
|
|
431 |
Öbek Fiiller |
hakkında çene çalmak |
jaw about f.
|
|
432 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) hakkında çene çalmak |
jaw about (someone or something) f.
|
|
433 |
Öbek Fiiller |
(kapıyı) çalıp durmak/ısrarla çalmak/sert şekilde çalmak |
knock away f.
|
|
434 |
Öbek Fiiller |
'-e çalmak |
knock to f.
|
|
435 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden) çalmak |
pilfer from (someone or something) f.
|
|
436 |
Öbek Fiiller |
(biri) için bir şey çalmak/araklamak |
pinch for f.
|
|
437 |
Öbek Fiiller |
-den bir şey aşırmak/çalmak |
pinch from f.
|
|
438 |
Öbek Fiiller |
(birinden bir şey) aşırmak/çalmak |
pinch from (one) f.
|
|
439 |
Öbek Fiiller |
(birinin) vaktini çalmak |
play around (with someone) f.
|
|
440 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi/kendini) sertçe bir yere çarpmak/çalmak |
plonk (someone, something, or oneself) down f.
|
|
441 |
Öbek Fiiller |
palas pandıras bir şeyler yazmak/çalmak (piyanoda/klavyede) |
pound out f.
|
|
442 |
Öbek Fiiller |
yalap şap bir şeyler yazmak/çalmak (piyanoda/klavyede) |
pound out f.
|
|
443 |
Öbek Fiiller |
baştan savma bir şeyler yazmak/çalmak (piyanoda/klavyede) |
pound out f.
|
|
444 |
Öbek Fiiller |
piyanonun/klavyenin tuşlarına gelişi güzel basarak çalmak/yazmak |
pound out f.
|
|
445 |
Öbek Fiiller |
hakkına çene çalmak |
prattle about f.
|
|
446 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) hakkına çene çalmak |
prattle about (someone or something) f.
|
|
447 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) hakkına çene çalmak |
prattle away (about someone or something) f.
|
|
448 |
Öbek Fiiller |
birinin (bir şeyini) çalmak/almak |
relieve someone of f.
|
|
449 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) yerden yere vurmak/çalmak |
rip (someone or something) to shreds f.
|
|
450 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) kolayca çalmak/ilerletmek/prova etmek |
romp through (something) f.
|
|
451 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) hızlıca çalmak/ilerletmek/prova etmek |
romp through (something) f.
|
|
452 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) neşeyle çalmak/ilerletmek/prova etmek |
romp through (something) f.
|
|
453 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeye) vurmak/çalmak |
slam (someone or something) down on (something) f.
|
|
454 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeye) vurmak/çalmak |
slam (someone or something) down onto (something) f.
|
|
455 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir şeyin) üstüne çalmak/vurmak |
smack (something) down onto (something) f.
|
|
456 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir şeyin) üstüne çalmak/vurmak |
smack (something) down on (something) f.
|
|
457 |
Öbek Fiiller |
çalmak/vurmak |
smack down f.
|
|
458 |
Öbek Fiiller |
yere çalmak/çarpmak/fırlatmak |
smash down f.
|
|
459 |
Öbek Fiiller |
-den çalmak |
steal from f.
|
|
460 |
Öbek Fiiller |
-den çalmak |
steal off f.
|
|
461 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden) çalmak |
steal off (someone or something) f.
|
|
462 |
Öbek Fiiller |
çanlar (birinin/bir şeyin) anısına çalmak |
toll for (someone or something) f.
|
|
463 |
Öbek Fiiller |
çanlar (biri/bir şey) için çalmak |
toll for (someone or something) f.
|
|
464 |
Öbek Fiiller |
(birini) kandırıp (bir şeyini) çalmak |
trick (one) out of (something) f.
|
|
465 |
Öbek Fiiller |
(birini) kandırıp (bir şeyini) çalmak |
trick (something) out of (one) f.
|
|
466 |
Öbek Fiiller |
hileyle (birinin bir şeyini) çalmak/elde etmek |
wheedle (one) out of (something) f.
|
|
467 |
Öbek Fiiller |
(birini) kandırıp (bir şeyini) almak/çalmak |
wheedle (one) out of (something) f.
|
|
468 |
Öbek Fiiller |
hileyle (birinin bir şeyini) çalmak/elde etmek |
wheedle (something) away from (one) f.
|
|
469 |
Öbek Fiiller |
(birini) kandırıp (bir şeyini) almak/çalmak |
wheedle (something) away from (one) f.
|
|
470 |
Öbek Fiiller |
hileyle (birinin bir şeyini) çalmak/elde etmek |
wheedle (something) out of (one) f.
|
|
471 |
Öbek Fiiller |
(birini) kandırıp (bir şeyini) almak/çalmak |
wheedle (something) out of (one) f.
|
|
472 |
Öbek Fiiller |
melodiyi üflemeli aletle çalmak |
pipe up f.
|
|
473 |
Öbek Fiiller |
amaçsızca keman çalmak |
fiddle away f.
|
|
Colloquial |
|
474 |
Konuşma Dili |
bir şeyi çalmak ya da almak |
bite f.
|
|
475 |
Konuşma Dili |
enstrüman/çalgı çalmak (genellikle üflemeli) |
blow f.
|
|
476 |
Konuşma Dili |
rock müzik çalmak |
rock f.
|
|
477 |
Konuşma Dili |
rock çalmak |
rock f.
|
|
478 |
Konuşma Dili |
birisinin tüm parasını çalmak |
steal one’s money all away f.
|
|
479 |
Konuşma Dili |
çene çalmak |
shoot the bull f.
|
|
480 |
Konuşma Dili |
iflas borusunu çalmak |
go bankrupt f.
|
|
481 |
Konuşma Dili |
keman çalmak |
fiddle f.
|
|
482 |
Konuşma Dili |
ön kapıyı çalmak |
knock at the front door f.
|
|
483 |
Konuşma Dili |
bir şey çalmak |
gack something f.
|
|
484 |
Konuşma Dili |
bir şeyi yürütmek (çalmak) |
gack something f.
|
|
485 |
Konuşma Dili |
çalmak (müzik) |
gig f.
|
|
486 |
Konuşma Dili |
iflas borusunu çalmak |
be busted f.
|
|
487 |
Konuşma Dili |
ödenekten çalmak |
shoe (one's) mule f.
|
|
488 |
Konuşma Dili |
yüksek sesle çalmak |
sound out f.
|
|
489 |
Konuşma Dili |
çene çalmak |
jabber f.
|
|
490 |
Konuşma Dili |
hızlı gitar çalmak |
widdle f.
|
|
491 |
Konuşma Dili |
enstrümanı gayretle ve belirli bir amaç uğruna çalmak |
woodshed f.
|
|
492 |
Konuşma Dili |
çene çalmak |
beak f.
|
|
493 |
Konuşma Dili |
solo çalmak |
break f.
|
|
494 |
Konuşma Dili |
çene çalmak |
chitter-chatter f.
|
|
495 |
Konuşma Dili |
(birinin bir şeyini) çalmak |
do (someone) out of (something) f.
|
|
496 |
Konuşma Dili |
bir şey çalmak |
filch something f.
|
|
497 |
Konuşma Dili |
çene çalmak |
flap gums [us] f.
|
|
498 |
Konuşma Dili |
çene çalmak |
flap your gums [us] f.
|
|
499 |
Konuşma Dili |
kara çalmak |
fling/sling/throw mud f.
|
|
500 |
Konuşma Dili |
(birine) kara çalmak |
fling/sling/throw mud (at somebody) f.
|
|